Gecenin Getirdikleri Mm-3_zps38d4803f
Gecenin Getirdikleri Mm-3_zps38d4803f
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfaAnasayfa  KapıKapı  Latest imagesLatest images  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yapGiriş yap  

 

 Gecenin Getirdikleri

Aşağa gitmek 
2 posters
YazarMesaj
Nathan Dwight
Ateş Perisi l Pastane sahibi
Ateş Perisi l Pastane sahibi
Nathan Dwight


Mesaj Sayısı : 125
Kayıt tarihi : 30/11/12
Lakap : The Rock

Gecenin Getirdikleri Empty
MesajKonu: Gecenin Getirdikleri   Gecenin Getirdikleri Icon_minitimePaz Ara. 16 2012, 16:13

Her zaman olduğu gibi yine sokaklarda gezme vakti gelmişti. Her gün aynı şeyleri yapıyordu. Sabahları geç uyanıyordu zaten. Sonra gelişigüzel bir şeyler atıştırıyordu. Televizyonda bir şeyler seyrediyor, ailesiyle telefonda ya da internet aracılığıyla görüşüyor ve akşam vakti geldiğinde de dışarı çıkıp geziyordu. Bara arada sırada gidiyordu. Çünkü içip içip sarhoş olmayı pek sevmiyordu ya da kızlara sarkıntılık etmeyi. Onun tek derdi sihirbazını korumaktı. Henüz onunla pek tanıştığı söylenemezdi. Daha yeni tanışmışlardı. 2-3 gün ancak olmuştu onunla tanışalı. Şu anda da onu düşünmeyi tercih etmiyordu. Hatta en son düşüneceği şey o olurdu muhtemelen. Hele de sihirbazının kız olduğunu öğrenmesi onda ayrı bir şok etkisi yaratmıştı. Nasıl böyle bir şey olabilirdi ki? Keşke erkek kardeş denk gelseydi ona. Ama maalesef kaderini değiştiremezdi değil mi? Bir kere sihirbazı baştan belli olmuştu. Bunu bu saatten sonra değiştiremezdi ya. O kızdan gerçekten nefret ediyordu. Onunla nasıl baş edeceğini hiç bilmiyordu. Aslında kız ona henüz hiçbir kötülükte bulunmamıştı; fakat hem ailesinden ayrılmasına neden olmuştu hem de bir kızdı. Kızlara zaten hiç güvenemiyordu. Hatta mümkün olduğu kadar az konuşmayı yeğliyordu kızlarla. Şimdiye kadar da bunu başarmıştı zaten. Ama buraya geldiğinden ve o kızla tanıştıktan sonra artık her şey onun için daha farklı olmak zorundaydı. En azından kızla mümkün olduğu kadar az konuşur ve görüşürse her şey kolaylıkla hallolabilirdi değil mi?

Bunları düşünmeye devam ederken evinden bayağı bir ilerlediğini gördü. Ne çabuk gelmişti buraya kadar! Tam olarak neredeydi ki? Buraya daha önce hiç gelmemişti. Herhangi bir tabela aramaya koyuldu; fakat ortalıkta hiç de belirgin bir yazı yoktu buranın neresi olduğunu belirten. Biraz daha ilerledikten sonra nerede olduğunu anlamıştı. Bir tabela görmüştü. Fakat bunun yanında bir de bir kızla bir adam görmüştü. Kız adamın şişesini patlatıyordu. Doğru mu görmüştü? Yoksa bir göz yanılsaması mı yaşıyordu? Kız tek başına adama karşı gelebiliyordu ve anlaşılan kendisi gibi ya periydi kız ya da bir sihirbazdı. Aslında cadı da olabilirdi. Ama cadıları şimdiye kadar hiç görmemişti ve neye benzedikleri hakkında da en ufak bir fikri yoktu. Hemen kıza yardım etmeliydi. Öze güçlere de sahip olsa sonuçta o bir kızdı ve yardıma ihtiyacı muhakkak ki vardı. Hızlıca koşarak kızın yanına bir solukta vardı. Artık ona yardım edebilirdi. Aniden kızın elini tuttu ve ona gülümsedi. Neden böyle bir şey yaptığını anlamıyordu. Bu kıza neden gülümsemişti ki? Hemen bunu unutup kıza arkasını döndü ve adama güçlü yumruklar savurmaya başlamıştı. Ama adam aniden cebinden bir bıçak çıkarmıştı ve kendisine doğru savurmaya başlamıştı bu bıçağı. Bu adamda bıçağın ne işi vardı ki?
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Whoopi Blaze
Ateş Perisi
Ateş Perisi
Whoopi Blaze


Mesaj Sayısı : 75
Kayıt tarihi : 16/06/12
Lakap : Kıvılcım

Gecenin Getirdikleri Empty
MesajKonu: Geri: Gecenin Getirdikleri   Gecenin Getirdikleri Icon_minitimeSalı Ara. 18 2012, 12:25

Karanlık gece yine onu çağırıyordu. O da her zamanki gibi bu çağrıya karşı gelmemişti. Kışla beraber gelen serinliğe karşı pekte hazırlanmadan dışarı çıktı. Üzerinde aldığı ince yağmurluktan başka bir şey yoktu onu koruyan. Ne bir atkı ne bir eldiven. Sonuçta o normal bir insan değildi. İçinde, ona hayat veren alevi onu ısıtmaya yetiyordu. İnsanlar kadar nesnelere muhtaç değildi bu yönden. Ama yaz mevsimi için aynı şeyler çok da geçerli değildi. İçindeki alev güçlendiği zaman klimalar ile zaman geçirmeyi, onlarla en sevdiği komedi programlarını izleyip "Komikti, değil mi?" diye sormaya muhtaçtı. Yalnız geçen yaz mevsimlerinde klimalar en iyi yaz arkadaşlarıydı. Aslında artık yalnız olmayabilirdi. Tabi her şey uzun zamandan sonra süpriz bir şekilde karşısına çıkan ve sihirbazı olmayı kabul eden Katniss sayesindeydi. Acaba çocukluğundan beri hayalini kurduğu ölümsüz arkadaşlığı kurabilecekler miydi? Yoksa zaman onlarla da mı oyun oynamak için araya girecekti. Her ne olursa olsun sonunda ailesinin sabit düşünceli fikri gerçekleşmişti. Bir peri olarak sihirbaz bulmuştu. Her ne kadar sonsuza kadar uzayacak bir arkadaşlık kurma fikri ona sevindirici gelse de özgür ruhunun bir parçasının birine bağlanacağı fikri ona hiç cazip gelmiyordu. Bağlanmak , ailesinden bile kolayca kopabilen Whoopi için hiçte iyi bir kavram değildi. Onun bağlanabileceği tek şey naneli şeker fabrikasıydı. Bu yüzden gecenin çağrılarını asla geri çevirmiyordu. İnsan, cadı ve perilerin saçmalıkları ile kirlenen ruhunu kendi doğruları ile temizlemek için. Karanlık ruhu temizlemek için pek de iyi bir şey olmasa da bu Whoopi için geçerli değildi. O zaten aydınlığın bir parçasıydı. Her zamanki gibi yoldu adımlarını n sayarken elindeki minik alev topu ile oynuyordu. Karanlık sokaklardan geçerken bunu yapmayı seviyordu. Karanlığı yenecek kadar güçlü hissediyordu kendini. Salıncakta sallanmanın yanında bu da onun çocuk ruhunu korumasını sağlıyordu. Uzun bir süre sadece bulutlu ve yağmurlu gecenin aydınlık olmayan gökyüzünü seyretti. Ne kadar yürüdüğünün farkında değildi. Ağzındaki tatsız boşluğu hissettiğinde elini ıslak yağmurluğunun cebine attı. Elindeki minik alev topu duman halinde yok olurken Whoopi istediğine kavuşmanın naneli tadı ile beraber gülümsedi. Henüz bir naneli şeker fabrikasına bağlanmamış olsa da bu şekerleri çok seviyordu. Bu tasın zevkine varmanın huzuru içindeyken omzuna dokunan el ile arkasına döndü. Orta yaşlarında tükenmiş görüne bir adamla karşı karşıya geldi. Etrafına baktığında oynadığı küçük alev topunun iki boy büyüğünü gerektiren karanlık bir sokakta olduğunu düşündü.

"Yardım edebilir miyim?" diye sordu gülümseyerek. Yardım etmek de onun ruhunu temizlerdi ve içindeki karmaşayı çözmesinde yardımcı olurdu. Zaten Whoopi bu karmaşaya kaybetmemek için içindeki çocuğa sahip çıkıyordu. Yetişkinlerin yaptığı gibi kendisi ile arasına yaş adı verilen duvarları örerse, bu duvarlar yüzünden bir çıkmaza düşüp karmaşada boğulacağını biliyordu.

Gülümsemesi adamın zor anlaşılan kelimeleri ile kesildi. "Eğer sıktığın parfümü koklamama izin verirsen yardım etmiş olursun." demişti mayışık bir gülümseme ile.
"Üzgünüm ama ben parfüm kullanmam. " dedi Whoopi sakinliğini koruyarak. Bu gibi durumlar onu hiç korkutmuyordu. Beklediği gibi adam geri dönmemişti.
"Sorun değil. Bu da benim için yeterli." diyerek elindeki içki şişesinden koca bir yudum. Devamı gelmeyince tek gözünü kapatıp şişenin içine baktı. "Ha? Bitti mi? Ne çabuk?" diye mırıldandı zor anlaşılan konuşması ile. Sonra tekrardan onu sakince izleyen kıza yöneldi adam. "Beraber tadına bakardık. Ama madem içkimiz kalmadı tadına buradan bakman gerekiyor." diyerek gülümsedi sinsice ve genç perinin dudaklarına doğru yöneldi. Whoopi, adamın elindeki şişeyi tuttu ve adama aynı sinsilikte güldü. İçindeki ateşin sinirli gücünü hissede biliyordu. Bu hissin şişeye yansıması ile adamın elindeki şişe birden alev aldı ve adam fark edip onu fırlatana kadar patladı. Korkuyla yere yığılan adam kocaman açtığı gözleri ile karşısındaki kıza baktı.
"Ben içki sevmem bayım." dedi genç peri yüzündeki gülümsemeyi koruyarak. Ama birden yanında beliren çocukla dikkati dağılmıştı. Çocuk soluk soluğa nefes almaya çalışırken ona gülümsüyordu. Bir dakika bu çocuk elini mi tutuyordu!? Ona bakarken sarhoş adamın yeniden ona saldırmak istediğini fark edememişti. Ancak çocuk ondan önce adama engel olmuştu. Çocuk adama yumruklar atarken Whoopi şaşkınca onları izliyordu. Madem gece eğlencesi istiyorlardı onlara engel olmayacaktı. Eğlenceleri bölmek ona göre değildi. "Bastır aniden çıkan çocuk!" diye bağırdı gülerek. Heyecana dayanamamıştı ve ona saldırmaya çalışan bu adama engel olan çocuğa destek olmaya başlamıştı. Yumruk yaptığı elini kaldırarak yeniden aynı şekilde bağırdı. Ama adam bıçağı çıkardığında gülümsemesi yüzünde donmuştu. Bıçağı çocuğa doğru savurduğunda sinirleri tepesine çıkmıştı. Bu eğlence adil değildi artık. Kararlı adımlarla iki adamın arasına girdi ve sarhoş olanın bıçaklı eline bir tekme savurdu. Sinirden bedeni titrerken içindeki alevin gözlerine yansıdığını hissedebiliyordu. En nefret ettiği şeylerden biri adil olmayan dövüşlerdi ve birden karşısına çıkıp ruhunu temizleme işlemini bölen bu adam kuralı çiğnemişti. Yakasına yapıştı ve ellerinden çıkan alev ile bağırdı.

"Kül ol!!"
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Nathan Dwight
Ateş Perisi l Pastane sahibi
Ateş Perisi l Pastane sahibi
Nathan Dwight


Mesaj Sayısı : 125
Kayıt tarihi : 30/11/12
Lakap : The Rock

Gecenin Getirdikleri Empty
MesajKonu: Geri: Gecenin Getirdikleri   Gecenin Getirdikleri Icon_minitimePtsi Ara. 24 2012, 19:44

Adam aniden bıçağını çıkarınca Nathan çok şaşırmıştı. Bu adam ne yapıyordu böyle? Nereden çıkmıştı bu bıçak ve adamın neresinden çıkmıştı? Asıl önemli olan ikinci soruydu. Adam kendisine bu bıçakla saldırmaya yeltenince adamın bıçak tutan elini tutarak bıçağı zorla bırakmasını sağlamaya çalışıyordu. Ama adamın bıçağı bırakmaya niyeti yoktu. Tam bıraktırmaya çalışırken adam bu sefer diğer eline aldı bıçağı. Nathan diğer ele geçti o zaman. Eninde sonunda o bıçağı bırakacaktı adam. Neden bu kadar zorluyordu ki kendini? Sonuçta o bir periydi. Hem de ateş perisiydi. Madem periydi, o zaman adama gücünü kullanarak üstünlük sağlayabilirdi. Ama şimdi bu özel güçlerini kullanamazdı. Çünkü kızın kendisine bir büyücü gibi bakmasını istemiyordu. Bu yüzden kendi beden gücüyle savaşmak zorundaydı bu ayyaş ve zavallı adamla. Evet, evet! Adam tam bir zavallıydı. Bu küçük kıza sarkmıştı. Yine evet, kızlarla arası hiç iyi değildi; ama bu masum bir insanı sapık bir ayyaştan korumayacağı anlamına da gelmiyordu. Bu düşüncelerinden adamın kendisine bıçağı sallamasıyla kurtuldu. Bıçaktan son anda sıyrıldı. Gömleğini biraz kesmişti o kadar. Buna Nathan çok sinirlenmişti. Çünkü bu gömlek en sevdiği gömlekti. Adama bu sefer daha sert darbelerle yüklenmeye başladı. Bu sırada kız ona tezahüratlar haykırıyordu. Kıza dönerek tekrar gülümsemişti ve adamın kollarını da tutuyordu bir yandan.

Adam ellerinden kurtulmuştu Nathan’ı güçlü bir şekilde iteleyerek ve bu sırada az önceki kız ararına girmişti iki adamın. Nathan buna çok şaşırmıştı. Hatta “Ne yapmaya çalışıyorsun sen?” demişti. Kız ona cevap vermeyerek sarhoş adamın elindeki bıçağı tekmeyle savurmuştu. Şimdi adam savunmasız kalmıştı. Kolaylıkla onu alt edebilirlerdi. Kendisinin dakikalardır yapamadığını kız saniyeler içinde yapmıştı. Buna biraz sinirlenmişti. Kıza kızmıyordu. Tüm suç kendisindeydi. Çok oyalanmıştı sarhoş adamla. Ayrıca kız bundan gerisini Nathan’a bırakmayarak adamın yakasına yapışıp elinden alevler saçıyordu. Ne? Alevler mi saçıyordu? Yoksa kız adamı öldürecek miydi? Hayır, bunu yapamazdı. Kızın ağzından o söylenmemesi gereken kelimeler dökülmek üzereydi. Nathan buna fırsat bırakmayarak hemen kızı kelimeleri söyleyemeden önce adamın yakalarından doğru çekmişti. Tabi biraz da olsa adamın yakası yanmıştı ve yüzü de biraz siyah olmuştu; ama yine de kız adamı öldüremeden kurtarmıştı adamı. Sarhoş sapık adam her ne kadar kötü bir şey yapmış olsa da ölümü hak etmiyordu. Hem de hiç! Kıza sinirlenmişti. Tamam, Nathan’ı kurtarmıştı; ama bir insanı öldürmek de neydi? Bu çok yanlış bir düşünceydi. Ayrıca ellerinden alevler de saçmıştı. Bu da demek oluyor ki kızın da özel güçleri vardı. Ya sihirbaz ya da peri olmalıydı. Ateş perisi mesela. Adam yere yığılmıştı. Nathan adamın nabzını kontrol ederek adamın yaşayıp yaşamadığını anladı. Neyse ki adam yaşıyordu. Derin bir oh çekerek kıza sinirle döndü: “Ne yaptığını sanıyorsun sen? Neyse ki son anda adamı ellerinden kurtarmaya başardım. Şimdi neler olduğunu bana anlatsan iyi olur. Hem de çabucak. Hakkındaki her şeyi istiyorum. Ve de adamı ne yapacağımıza da karar vermemiz gerek!” diyerek kızdan bir açıklama bekliyordu. Hemen anlatmaya başlasa iyi olurdu. Çünkü beklemek onu daha da sinirlendiriyordu ve elinden bir kaza çıkmaması için içinden dualar ediyordu. Bu kız da neyin nesiydi ki böyle? Çok merak ediyordu…
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Whoopi Blaze
Ateş Perisi
Ateş Perisi
Whoopi Blaze


Mesaj Sayısı : 75
Kayıt tarihi : 16/06/12
Lakap : Kıvılcım

Gecenin Getirdikleri Empty
MesajKonu: Geri: Gecenin Getirdikleri   Gecenin Getirdikleri Icon_minitimeÇarş. Ara. 26 2012, 10:39

Kavganın adaletsiz bir şekilde uzaması sinirlerini bozmuştu ve bunu en kısa yoldan sonuçlandırıp sarhoş adamın yakasına yapışmıştı. Küller, parlak ve renkli simlerin sıcak ve cansız akrabalarıydı. Ve birazdan bu adam, en masum yıllarında-çocukluğunda- her yerine bulaştırdığı simlerle akraba olacaktı. Bu onun için en temiz kurtuluş yolu olacaktı. Alkolik insanlar amaçsız ve karanlık bir dünyada yaşıyorlardı. Henüz çok büyük olmasa da Whoopi bunun ne demek olduğunu biliyordu. Çok küçükken sevdiği ve sonunda kaybettiği alkolik insan... Onu bir hafta boyunca görmemişti. Aramış, evine gitmiş, parkta beklemişti; ama Zack amca hiç gelmemişti. Sonunda ise cesedi, kokudan içeriye girilmeyen evinde, alkol şişeleri arasında bulunmuştu. Halbuki Whoopi her akşam gelip gelmediğini kontrol etmek için evine gitmişti. Ama evin ışıkları hiç bir zaman yanmıyordu. Zack'i karanlık yutmuştu. Alkol adı verilen kokuşmuş sıvı ile doldurduğu, kendi karanlığında ölmüştü, Zack amca ve bir hafta boyunca bunu kimse fark etmemişti. Taki alkolik komşusundan ve yaydığı pis kokudan bıkan yan evdeki insanlar onu görevlilere şikayet edene kadar...

Zack'i kimse sevmiyordu. Ne onu terk eden ailesi ne de onunla aynı ortamda bulunmaktan rahatsız olan komşuları... O adam amaçsız yaşayan, boş ve gereksiz bir kalabalıktı sadece. Ama bu sadece yetişkinlerin gördüğü şeydi. Her gece evden kaçıp parka giden bir çocuk, onunla arkadaşlık etmeyen diğer çocuklara kızarken tanıştığı bu insana daha farklı gözle bakabilirdi. Whoopi artık her gece onunla naneli şeker yeyip anlaşılmayan kelimelerinin aslında ne kadar ilginç olduğunu keşfetmeyi alışkanlık haline getirmişti. Adam, onu temiz dünyasına kabul eden bu küçük kızı yaptığı hatalara karşı uyarıp, ona insanların bakış açılarından bahsetmişti. O öldükten sonra da insanlar hiç değişmemişti. Bir hafta boyunca yokluğu fark edilmeyen bu sarhoş adam için göz yaşı döken bir tek Whoopi olmuştu. Diğer insanlar ise sadece bir kaç cümle kurup Zack'in külleri ile beraber bu olayı unutmuştu.

"Bu kadar çok içersen, işte böyle yalnız ölürsün." İnsanların onun arkasından söylediği tek şey buydu. Whoopi'nin öğrendiği şey ise sarhoşların karanlık bir dünyada yaşadığıydı ve Zack'in zavallı dünyasının kötü tanınmasına neden olan bu adi adamın ruhunu kendi ateşi ile aydınlatacaktı. O da aynı Zack gibi bu karanlık sokakta ölecekti. Eğer aniden çıkan bu çocuk onu durdurmasaydı... Adamı ellerinden kurtarması ile ne yaptığını fark etti. Ama bu kendini kötü hissetmesine neden olmamıştı. Çünkü kendi ruhunu temizleyememişti. Bir de adamın ruhunu aydınlatmaya kalkmıştı. Ne kadar ironikti...

Çocuk yere yığılan adamın yaşadığından emin olduktan sonra sinirli bir şekilde Whoopi'ye döndü. Soruları art arda sıralaması onu pek şaşırtmamıştı. Az önce önünde alevler saçarak bir adamı öldürmeye kalkışmıştı. Kolay olandan başlamaya karar verdi. "Adamı burada bırak gitsin. Uyandığında bir şey hatırlamayacak zaten. Morlukları da düştüğü için olduğunu sanır büyük ihtimalle." dedi ciddi bir şekilde. Boş boş bakan gözlerini yerde yatan zavallı adamdan çocuğa çevirdi. "Yapmaya çalıştığım şey ise onu öldürmekti. Bunu gayet açık bir şekilde gördüğünü düşünüyorum." dedi ciddiyetini bozmadan. Ayağı ile yerde yatan adamı yavaşça dürtüp "Boş kalabalıktan başka bir şey değil." dedi. Sonra tekrar çocuğa döndü ve "Eğer benim hakkımdakileri öğrenmek istiyorsan bu gece küllerin rüzgara karışacak demektir." dedi ruhu iyice karanlığa karışırken. Elinde tuttuğu ufak bir ateş topu ile çocuğun cevabını bekledi. Aslında onu öldürmek istemiyordu. Sadece açıklamadan vazgeçmesi için bunu yapması gerekiyordu. Ciddi ve boş bakan gözlerini, aralarındaki sessizliği delerek çocuğun gözlerine dikti.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Nathan Dwight
Ateş Perisi l Pastane sahibi
Ateş Perisi l Pastane sahibi
Nathan Dwight


Mesaj Sayısı : 125
Kayıt tarihi : 30/11/12
Lakap : The Rock

Gecenin Getirdikleri Empty
MesajKonu: Geri: Gecenin Getirdikleri   Gecenin Getirdikleri Icon_minitimeÇarş. Ara. 26 2012, 14:33

Bu sözler karşısında çok şaşırmıştı. Kız kendisinden oldukça küçük gözüküyordu ve kızın söyledikleri karşısında donup kaldı. Kızın bu sözleri onu daha da sinirlendirmişti. Adamı burada bırakmak da neydi öyle? Bu adamı burada bırakamazlardı ki! Gerçi nerede oturduğunu bilmiyorlardı; ama en azından burada soğuktan donmasına da göz yumamazdı Nathan. Ve ardından kızın söylediği kelimeler beynine dikenlerin batmasına neden olmuştu. Ne? Bir de öldürmek istediğini kendi ağzıyla söylemişti. Artık bu kıza tahammülü yoktu. Ölesiye nefret ediyordu ki kızdan. Bu sefer öldürme dürtüsü kendisini esir almaya başlamıştı. Hayır, bu olamazdı. Kendisi bir katil olamazdı. Ailesinin ona öğrettiği öğretilere tamamen ters düşüyordu bu. Kendisine hakim olmaya çalıştı ve ailesini aklına getirdi. Eğer birisini gerçekten öldürdüğünü duyarlarsa ailesi bu duruma çok üzülürdü ve de kızarlardı. O yüzden kendisine hakim olması gerekiyordu. Ailesi… Onun yegane değer verdiği varlıklar. Onlardan başkasını düşünemiyordu. Eğer başlarına kötü bir şeyler gelirse gerçekten de bu duruma dayanamazdı. Bunu kesinlikle biliyordu. İçindeki iyilik ve insanlık dürtüsü de kaybolup gidebilirdi. Bu yüzden onlarsız hayat bir hiçti. Tamamen boşluktan ibaret olurdu. Tıpkı uzayda tek başına hiçbir şey olmadan dolaşmak gibi bir şeydi bu.

Kız bu sefer Nathan’ı tehdit etmişti. Kız bayağı cesaretli olmalıydı. Nathan’ı tehdit ettiğine göre. Anlaşılan kızın kendisinin de bir peri olduğundan haberi yoktu. Buna hemen bir çözüm getirmeliydi ve kendisinin de öyle azımsanacak biri olmadığını göstermeliydi. Kıza sinirli bir şekilde: “Sen kimi tehdit ettiğini sanıyordun. Tamam bir kız olabilirsin hem de küçük bir kız; ama benimle böyle saygısız bir şekilde konuşmana tahammül edemem. Hele de bir insanı öldürmeye çalıştın. Buna göz yumacağımı mı sandın acaba? Sen kim oluyorsun da boyundan büyük laflar ediyorsun. Ayrıca az önce yaptığın şeyler senin özel güçlerinin olduğunu gösteriyor. Bu arada senden korkmuyorum. Ve sana bir haberim var. Benim de özel güçlerim var. Yani anlayacağın senden korkmak gibi bir deliliğe kapılmadım. Aksine sayende kızlardan bir nebze daha nefret etmeme neden oldun. Bunun için çok teşekkür ederim."

Bayağı hızlı bir şekilde konuşmuştu ve de bir solukta. Nefes nefese kalmıştı bu konuşmadan. Kızın ne diyeceklerini merak ediyordu. Hiç kimse onu tehdit edemezdi. Ne yapmaya çalışıyordu ki bu kız? Anlaşılan ailesi yeterince saygı öğretememişti bu kıza. Olacakları merak ediyordu bundan sonrasında. Kız kendisini tehdit etmeye devam edip aralarında bir kavga mı olacaktı yoksa akıllanıp her şeyi anlatacak mıydı?


En son Nathan Dwight tarafından Cuma Ocak 18 2013, 21:04 tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Whoopi Blaze
Ateş Perisi
Ateş Perisi
Whoopi Blaze


Mesaj Sayısı : 75
Kayıt tarihi : 16/06/12
Lakap : Kıvılcım

Gecenin Getirdikleri Empty
MesajKonu: Geri: Gecenin Getirdikleri   Gecenin Getirdikleri Icon_minitimeCuma Ocak 04 2013, 17:08

Elindeki küçük alev topu ile sabırsız bir şekilde oynarken içinden çocuğun açıklama beklemekten vazgeçmesi için dua ediyordu. Bir hız treninden daha hızlı bir şekilde duygularına yeniliyordu. Bu durum ise dikkatsizliğe neden oluyordu. Daha öncede bir kaç defa bu tehlikeyi atlatmıştı. Ama Whoopi uslanmaz bir periydi. Ders almak onun gibi yaramaz perilere göre değildi. Eğlence varken asla derslere odaklanamamıştı. O yüzden ailesinin çok sevdiği sevgili kuzeni onu ezmek için her fırsatı değerlendiriyordu. Ama Whoopi'nin ona karşı olan umursamaz tavrı bu girişimlerini hep perdeliyordu. Ailesinin de en çok kızdığı şey bu umursamaz tavrıydı zaten. Ama Whoopi sadece hak edenleri umursardı. Aynı şu anda olduğu gibi. Zack'in hayatını mahveden içkiyi ve bu hatayı bilerek sürdüren sarhoşları umursamıyordu; ama hiç bir suçu olmadan olaya karışan bu çocuğu umursuyordu. Ona yardıma gelen birine sebepsiz yere zarar vermek istemiyordu. Neden bir cadı değildi ki? Böylece onun hafızası ile oynayarak bu durumdan kurtulabilirdi ve aynı zamanda her zamanki dikkatsizliğinin sonuçlarından da kurtulmuş olurdu. Gerçi hafıza büyüleri yasak büyüler arasında yer alıyordu. "Belki de insanlar üzerindeki yan etkilerinden kaynaklanıyordur yasaklanması." diye düşündü. Ama kimliği korumak için bir insanı öldürmekten daha iyi olacağına emindi. Niye bunu bu kadar çok düşünüyordu ki? Hafıza büyülerinin yasak olmaması şu anda pek bir işine yaramazdı. Şu an ona kızgınlıkla bakan bu çocuğun açıklama beklemekten vazgeçmesi daha çok işine yarardı.

Konuşmaya başlaması Whoopi'nin tahminini doğruluyordu. "Evet. Kesinlikle kızgın." diye düşündü genç peri, onu dikkatle dinlerken. Evet, yaptığı şey kesinlikle bir tehditti. Dikkatli baktığında çocuğun ondan büyük olduğunu da görmüştü. Bir insan öldürmeyi o da istemiyordu ve buna engel olduğu için bu çocuğa minnettardı. Ayrıca boyundan büyük laflar demekle ne demek istiyordu? Whoopi o kadar da kısa sayılmazdı ve... "Özle güç mü?" diye geçirdi içinden. Aklında toparlamaya çalıştığı tüm konuşmayı unutuverdi ve alev topunu bir kenara fırlattı. Minik alevcik dumanlar halinde yok olurken Whoopi çocuğun etrafında dönmeye başladı. "Özel güçlerin mi var? O zaman Cadı, sihirbaz ya da bir peri olmalısın. Hangisi?" dedi birden değişerek ve heyecanla çocuğun önünde durdu. "Yoksa güçlerin şu çizgi romanlardaki gibi mi?" diye bağırdı. Sonra kendi içinde yaşadığı hayal kırıklığı ile sesini alçalttı ve "Hiç sanmıyorum. Onlar yoklar." diye mırıldandı. Sonra gülümseyerek tekrardan çocuğa döndü.

"Kızlar konusunda üzgünüm." dedi lolipopunu cebinden çıkarırken. Paketini açmaya çalışırken bir yandan da konuşmaya devam etti.

"Ben Whoopi. Ateş perisiyim. Niyetim seni yakmak değildi. Sadece açıklamadan vazgeçirmek istedim."
dedi en tatlı hali ile ve sonunda açabildiği lolipopunu ağzına attı.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Nathan Dwight
Ateş Perisi l Pastane sahibi
Ateş Perisi l Pastane sahibi
Nathan Dwight


Mesaj Sayısı : 125
Kayıt tarihi : 30/11/12
Lakap : The Rock

Gecenin Getirdikleri Empty
MesajKonu: Geri: Gecenin Getirdikleri   Gecenin Getirdikleri Icon_minitimePtsi Ocak 07 2013, 16:59

Kızın art arda sorularından sıkılmıştı. Bu da neydi böyle? Kız neden kendisine dair sorular soruyordu. Buna gerek yoktu; çünkü zaten bir daha karşılaşacaklarını sanmıyordu Nathan. Şans eseri karşılaşmışlardı ve kızı adamın elinden kurtardığı için, pardon adamı kızın elinden kurtardığı için gitmesi gerekiyordu artık. Ama bu kız çok küçüktü daha. Daphne’nin yaşlarında olmalıydı. İçini bir nefret dalgası kaplasa da kendini konuşmaya mecbur hissediyordu. En azından kız şeker kız Candy rolünü oynamaya başlamıştı. Bu onu şaşırtmıştı. Çünkü kendisini tehdit eden bir caniden şeker kız Candy’ye dönmesi onda kısa anlığına bir şok etkisi yaratmıştı. Bu kızın özel güçleri olduğunu biliyordu. Kendisinin de özel güçleri olduğunu söylese bir şey olmazdı heralde. Zaten ne zaman tekrar konuşacaklardı ki ir daha birlikte? Onun bu kadar soru sormasına sıkıldığını belirten bir ifade takındıktan sonra: “Bu kadar çabuk konuşmana şaşırdım ve de etrafımda dönmene. Ben bir periyim. Senin olduğun gibi bir ateş perisi. Ve çizgi roman da hiç okumam. O yüzden oradaki kahramanları bilmiyorum.” demişti. Sonra kız elinde lolipopla belirince şaşkınlığı daha da arttı. Tanıdığı hiçbir genç kıza benzemiyordu. Belki de bir çocuktu hala. Ya da kendisini öyle görmeyi seviyordu. Bunu bilemiyordu. Asla da öğrenmek istemiyordu. Ayrıca hala burada ne aradığına da şaşırıyordu. Gitmesi gerekmiyor muydu onun? Ama gidemiyordu işte. Bu küçük kızla biraz daha konuşmak istiyordu. Onun büyük ağabeyi olabilirdi belki de. Nathan’ın sahip olamadığı küçük bir kız kardeşi olabilirdi bu kız.

Adının Whoopi olduğunu söylemişti küçük kız. Artık ona böyle hitap etmekten vazgeçmeliydi. Adıyla hitap etse daha mantıklı ve saygı çerçevesi içinde olurdu konuşmaları. Whoopi de bir ateş perisiydi kendisi gibi. Zaten bunu anlamıştı adamı yakmaya çalıştığında. Hissetmişti ayrıca onun peri olduğunu. Hemen kendisini tanıtma nezaketini göstererek: “Benim adım da Nathan. Seni buraya hangi rüzgar attı böyle? Ayrıca bu adamla da ne işin vardı ara sokaklarda? Buralar çok ıssız bilmiyor musun yoksa?” dedi bir solukta. Onu bir ağabey gibi koruma ihtiyacı hissetmişti Daphne’nin aksine. Aslında Daphne’yi de bu şekilde koruması gerekiyordu; ama Nathan ona bir türlü ısınamamıştı. Bu kız gibi çok tatlı değildi o. Onun daha çok masum bir güzelliği vardı ve Daphne’nin çekim alanına da girmek istemiyordu. Ayrıca bu çok yanlış olurdu Nathan için. Hem iş hem aşk aynı kişiyle olamazdı onun için. İkisinden biri olmalıydı sadece. Başka hiçbir şey olmamalıydı. Kızı çok sevimli bulmuştu. Ona gülümsemeye çalışıyordu. Uzun zamandır yapmadığı bir şeydi bu. Birine gülümsemek. Sanki unutmuştu gülümsemeyi. Oysaki o kadar basitti ki onu yapabilmek. Ama işte beceremiyordu Nathan. Onun yapabildiği gülümseme oldukça korkutucuydu. Normal bir insan kaçardı hemen onun yanından. Ama Whoopi’nin ne yapacağını merak ediyordu. Acaba kendisine birtakım açıklamalarda bulunacak mıydı ya da yine Nathan’ı tehdit edecek miydi 180 derece dönerek? Merakla bekliyordu onu. Nasıl bir davranış sergileyeceğini? Daha fazla kızmamalıydı bu kıza. Onu küçük bir kız kardeş gibi benimsemeliydi. Aralarında başka bir şey de olamazdı zaten. Son olarak da: “İstersen önce adama kalacak bir yer bulalım. Zira hasta olabilir burada.”
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Whoopi Blaze
Ateş Perisi
Ateş Perisi
Whoopi Blaze


Mesaj Sayısı : 75
Kayıt tarihi : 16/06/12
Lakap : Kıvılcım

Gecenin Getirdikleri Empty
MesajKonu: Geri: Gecenin Getirdikleri   Gecenin Getirdikleri Icon_minitimeCuma Ocak 18 2013, 19:32

O da bir ateş perisiydi. "Bu harika!" diye düşündü genç peri. Ama yüzündeki sıkılmış ifade ile daha önce hiç çizgi roman okumadığını söylediğinde, Whoopi onun neden bu kadar asık suratlı olduğunu anlamıştı. Çizgi romanlar kesinlikle insanların enerji dolmasını sağlayan, yedek pil tarzı bir şeydi. Hayallerinin peşinde koşan insanlar, sevdiklerini korumak için kendini feda edenler, arkadaşların dayanışma içinde bulunmaları... Hele oradaki karizmatik ve son derece karamsar kahramanlar olaya ayrı bir hava katıyordu. Whoopi'nin arkadaşlığa bu kadar değer vermesinin bir nedeni de çizgi romanlar olabilirdi. Eğer çocukta biraz okumayı deneseydi bu asık surattan kurtulabilirdi. Ya da en azından biraz tatlı yemeliydi. İnsan kendine geliyordu. Lolipopunu yanından ayırmamasının nedeni de buydu. Kendini kaybettiği zamanlarda -az önceki gibi- daha çabuk toparlanmasına yardımcı oluyordu. Çizgi romanların yavaş yavaş şarj eden güçlü enerjisinin yanında, lolipoplar ya da diğer tatlılar, acil durum enerji depolama aygıtları gibi hızlı bir şekilde toparlıyordu Whoopi'yi. Aslında biraz dikkatli bakıldığında bu çocukta şu karamsar kahramanlara benziyordu sanki. Bu karanlık sokakta karşısına çıkıp onu kurtarmıştı ve karamsarlığının arkasındaki sinirli yüzünü göstermişti Whoopi'ye. Eğer çizgi roman okumayan insanlar böyle oluyorsa, çizgi romanlardaki kahramanlarda hiç çizgi roman okumamış demektir. "Ne karmaşık bir ironi ama..." dedi içinden genç peri bu komik düşünceye gülerek.

Çocuğun kendisini tanıttıktan sonra artarda sorduğu soruları onu düşüncelerinde ayırdı. Cevaplarını, lolipopunu yavaşça ağzında çevirerek düşündü. Çünkü bu soruların cevabını tam olarak kendisi de bilmiyordu. "Sadece dolaşıyordum. Gece, bana ait bir zaman dilimi. Sokaklar ancak o zaman bana ait oluyor ve yıldızlar beni gece gezmesi için davet ediyorlar. O kadar uzaklardan gelen bir daveti geri çevirmek ayıp olur." dedi Nathan adındaki çocuğa gülümseyerek. Sonra gözleri yerde yatan adama kaydı. Lolipopu ile adamı işaret ederek "Ona gelince, benim onunla bir işim yok. Sadece zavallı hayatını sonlandırmam için karşıma çıktı. Bu onun suçu. Ama merak etme bunu bir daha denemeyeceğim. Hala yaşaması gerekiyor ki Tanrı seni buraya yolladı." dedi ve tekrardan Nathan'a döndü ve bitirdiği açıklamasını neşeli bir bağrışla bitirdi. "Ve gecenin kahramanı genç periyi kurtardı!" diyerek olduğu yerde hopladı. Çocuğun gülümsemesi ile olduğu yerde durdu ve parlayan gözleri ile Nathan'a katıldı. Onun adam ile ilgili söylediklerini duymazdan gelerek konuşmaya başladı. "Vay canına gülümsediğini görmek şaşırtıcı." dedi lolipopunu bu sefer çocuğa doğru sallayarak. "Bu kadar asık suratla dolaşmak hiç iyi değil bunu sık sık yapmalısın. Ayrıca insanların gülümsediğini anlaması için daha da büyük gülümsemelisin. O zaman daha güzel olacağına eminim." dedi ve dediği gibi bir süre Nathan'a kocaman bir gülümseme ile baktı. Sonra lolipopunu yeniden ağzına atarak düşünceli bir şekilde yerde yatan adama döndü. "Onun hakkında endişelenme. Buradan gitsek iyi olur. Birazdan uyanacak ve bu olanları rüya sanacak. Ama eğer burada kalırsak olaylar iyice karışacak." dedi. Adam biraz kıpırdanmaya başladığında Nathan'ın kolundan tuttu ve "Hadi gidelim." diyerek onu çekiştirmeye çalıştı.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Nathan Dwight
Ateş Perisi l Pastane sahibi
Ateş Perisi l Pastane sahibi
Nathan Dwight


Mesaj Sayısı : 125
Kayıt tarihi : 30/11/12
Lakap : The Rock

Gecenin Getirdikleri Empty
MesajKonu: Geri: Gecenin Getirdikleri   Gecenin Getirdikleri Icon_minitimeSalı Ocak 22 2013, 16:55

Bu masum ve tatlı varlığın peri olmasına şaşıyordu ve de birilerini koruyabileceği düşüncesi zihninde yankılandıkça inanamıyordu. Bu küçük varlık, belki de ona bir lakap takmalıydı. Elindeki lolipopa gözü takılmıştı. Uzun zamandır lolipopu elindeydi ve ağzında evire çevire yavaş yavaş yiyordu şekerini. Ayrıca bu lolipop da ona tatlılık kazandırıyordu. Bu kız kesinlikle bir çocuk olmalıydı daha ve bir peri olduğuna inanamıyordu. Ya sihirbazını korumaya çalışırken ölürse ne olurdu kimbilir? Bu küçük kız için endişelenmesi normal miydi? Önceki düşünceleri yeniden alev almıştı. Ona bir abi gözüyle bakıyordu. Küçük bir kız kardeşinin olmasını ne de çok isterdi. Maalesef ailesi böyle bir şey yapmamışlardı. Şimdiye kadar yalnız kalmıştı ve bundan böyle de bu şekilde devam edecekti büyük ihtimal. Ama belki de tam tersi de olabilirdi ve bu küçük kızı kız kardeşi olarak benimseyebilirdi. Bu düşüncelerin arasında bir yandan da ona bir lakap düşünüyordu ve bulmuştu da. Ona ‘küçük lolipopum’ diyecekti. Nathan bu küçük kıza kardeşim diyebiklirdi; ama kız bunu kabul edebilir miydi? Nathan’ı abisi olarak görebilir miydi? Küçük kız sonsuz bir hayal gücüne sahipti. Bu hayallerin yıkılmasına da asla izin veremezdi Nathan. Küçük lolipopuna: “Eşsiz bir hayal gücün var. Bunu takdir ediyorum. Ama hayat göründüğünden daha acımasız ve geceleri yalnız başına çıkman da senin için hiç iyi olmaz. Evet, bir peri olabilirsin; ama daha çok küçüksün. Geceleri değil de gündüzleri dışarı çıkman senin daha çok yararına olacaktır.”

Küçük kızın eşsiz hayal gücü, neşeli haykırışları ve lolipopuna daha fazla dayanamayarak: “Ben kızlardan nefret ediyorum; ama sende çok farlı bir şeyler var. Seni bu davranışların nedeniyle küçük bir kız kardeş gibi benimsiyorum şu an. Eğer senin için de bir sakıncası yoksa senin üvey abin gibi bir şey olabilirim. Çünkü benim hiç kız kardeşim olmadı şimdiye kadar. Ayrıca asık suratlı olmamın da nedeni var. Bir kız yüzünden bu hale geldim. Daha önceden böle miydim sanıyorsun.” Joanne’in tekrar aklına gelmesi yüzünün tekrardan asılmasına ve kalbinin de acımasına neden olmuştu. Onu unutmuştu oysaki. Neden hala kalbi acıyordu onun her ismi geçtiğinde ya da onu hatırladığında? Bunları çoktan atlatmış olması gerekirdi. Onu gerçekten de bu kadar çok mu seviyordu? Onu sevdiğini biliyordu; ama böylesine yoğun hislerle sevdiğini bilmiyordu. Onun yüzünden üzülmekten, kalbinin sürekli sızlamasından ve acı çekmesinden, en önemlisi de bütün bunlardan dolayı yorgun düşmüş bedeniden iyice sıkılmıştı. Yorulmuştu tüm bu olanlardan. Artık geçmişte olanları geride bırakmak istiyordu; ama izin verilmiyordu buna. Her ne olursa olsun bir şekilde hatırlatılıyordu ona Joanne ile olanlar. Kalbinin daha fazla acı çekmemesinden ve bedeninin de daha fazla yorgun düşmesini istemediğinden kızlardan uzaklaşıyordu. Onlara karşı soğuk ve kaba davranmasının nedeni Joanne’di. Ondan hem ölesiye nefret edip hem de hala ona karşı bir şeyler hissetmek nasıl mümkün olabilirdi? Bilemiyordu. Onu bu derin düşüncelerden ayıran küçük kız olmuştu. Buradan gitmeyi teklif ediyordu Nathan’a. Aslında haklıydı söylediklerinde. Sarhoş uyanıp da kendi evine gidebilirdi. Joanne yüzünden yine bedeni yorulmuştu ve bu sızan ayyaşla da daha fazla uğraşamayacaktı. Zaten hayatını kurtarmıştı. Daha ne yapması gerekiyordu ki onunla? Küçük kızın kendisini sürüklemesine izin verdi ve oradan ayrıldılar. Bu sefer üzgün ve asık suratının aksine gülümsemeye başlamıştı. Bu küçük kız kız kardeşi olabilirdi ve onunla vakit geçirmeyi gerçekten de çok istiyordu.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Gecenin Getirdikleri
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Eğlenceli gecenin getirdikleri

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
 :: Vapidus Sokağı-
Buraya geçin: