|
| Nathan & Daphne | |
| | Yazar | Mesaj |
---|
Caitlyn Cadı l Admin
Mesaj Sayısı : 386 Kayıt tarihi : 29/05/12 Yaş : 35
| | | | Misafir Misafir
| Konu: Geri: Nathan & Daphne Paz Ara. 30 2012, 15:20 | |
| Bugün için çok heyecanlıydı. Çünkü perisiyle en sonunda bağlanacaktı. Artık onu sonsuza kadar koruması gerekecekti perisinin. Evet, perisi onu sevmiyordu. Kendi ağzıyla söylemese de davranışlarından ve en önemlisi de gözlerinden anlıyordu bunu. Bu duruma çok üzülüyordu. Perisiyle birlikte vakit geçirmek istiyordu. Ama her seferinde Nathan onu başından savıyordu. Her defasında bahaneler üreterek Daphne’den kaçıyordu. Bakalım bugün ne yapacaktı? Artık bundan da kaçamazdı ya, bahane üretemezdi hiçbir şey için. Bunu düşününce koca bir kahkaha atmamak için kendini zor tuttu. Artık hiçbir şeyden kaçamazdı. Eğer Daphne’nin başına bir şey gelirse yanına gelmesi gerekiyordu hemen. Yoksa Daphne hiç çekinmeden onu şikayet edebilirdi. Gerçi kime şikayet edecekti ki? Üst düzey görevli gibi bir şey var mıydı ki buralarda? Bunu araştırması gerekiyordu ve aklının bir köşesine not etti. Daha sonra araştıracaktı; ama şimdi Nathan ve başka biriyle daha ritüel için bir tapınakta buluşmaları gerekiyordu. Hemen üstünü giyindi ve bir şeyler atıştırdı. Zira geç kalmak istemiyordu ritüele. Yoksa Nathan onu azarlayabilirdi. Zaten Daphne’yi ne zaman görse yaptığı tek şey buydu. Daphne onun bu düşüncelerini değiştirmeyi çok istiyordu; ama Nathan maalesef biraz olsun yakınlık göstermiyordu ki! Hatta Daphne ile mümkün olduğu kadar az konuşmaya özen gösteriyordu. Neden böyle yaptığını çok merak ediyordu? Bu işin peşini bırakmayacaktı Daphne. Şu ritüel hele bir bitsin, hemen Nathan’ın özel hayatına dair her şeyi ailesinden öğrenecekti. Böylelikle neden böyle kendisine karşı soğuk davrandığını bir nebze olsun öğrenebilecekti. Artık kafasından Nathan’ı atmalı ve bir an önce ritüelin yapılacağı alana gitmeliydi. Gerçekten de çok geç kalmıştı erken kalkmasına rağmen. Nathan kesinlikle onu parçalayacaktı. Hatta parçalamakla kalmayacak belki de parçalarını köpeklere yem yapabilirdi. Evden koşar adımlarla çıkarak ritüelin yapılacağı yere bir arkadaşının bisikletiyle gitmişti. Çünkü diğer türlü yetişemeyecekti ritüele. Zaten geç kalmıştı ya neyse.
Ritüel alanına vardığında nefes nefese kalmıştı. Neden bu kadar uzaktaydı ki burası? Mahvolmuştu resmen. Zar zor nefes alıyordu zaten. Hemen kendini toparlayarak Nathan’ı aramaya koyuldu gözleriyle. Ama bir türlü bulamıyordu gözleri onu. Acaba içerde olabilir miydi ki? Tam içeri doğru yürümeye başlayacaktı ki Nathan’ın varlığını hissetti. Arkasında olmalıydı. Çünkü hem nefesini ensesinde hissediyordu hem de ayak seslerini duymuştu. Hemen arkasını döndüğünde bir an için göz göze geldiler; ama Daphne hemen gözlerini ondan kaçırdı Zira o kahverengi gözlerden korkuyordu, o soğuk bakışlardan. Onun gözlerine bakmamaya özen göstererek: “Merhaba Nathan. Geç kaldığım için özür dilerim. Artık tapınağa geçsek iyi olur. Diğer kişiyi kızdırmak istemem.” Bu sefer gözlerine baktığında sadece tek bir duygu okunuyordu o gözlerden: Nefret…
En son Daphne Warner tarafından C.tesi Şub. 09 2013, 21:25 tarihinde değiştirildi, toplamda 4 kere değiştirildi |
| | | Nathan Dwight Ateş Perisi l Pastane sahibi
Mesaj Sayısı : 125 Kayıt tarihi : 30/11/12 Lakap : The Rock
| Konu: Geri: Nathan & Daphne Paz Ara. 30 2012, 16:09 | |
| Her zamanki saatte kalkmıştı Nathan yine. Her geçen gün aynıydı onun için. Sürekli yeni kişilerle tanışması gerektiğini biliyordu; ama hiçbir erkekle karşılaşamıyordu ki! Hep kızlar hep kızlar. Anlaşılan bu şehirde kız bolluğu vardı. Sürekli onları görmekten gına geliyordu kendisine. Ama onun için en zor olan Daphne denen sihirbazıydı. Sürekli onun yanında olması gerekiyordu. Daha doğrusu kötü zamanlarda. Onun dışında arayıp sormasına bile gerek yoktu. Neyse ki bu onu rahatlatıyordu biraz da olsa. Ama Caitlyn’e bağlanmaları gerektiğini söylediğinde bu karardan dönmemek için kendini zor tuttu. Çünkü bir kızla bağlanmak da ne demekti? Hayatta en nefret ettiği şeydi. Bir de onun yüzünden kısa süreliğine de olsa acı çekmek zorunda kalacaktı. Düşündükçe daha da kötü oluyordu. Bunları boş vermeye çalışarak hemen üstüne bir şeyler giydiği gibi motoruna atlayıp tapınağa doğru ilerledi. Tapınağın adresini de Daphne’ye mesaj olarak yollamıştı dün gece. Daphne’nin adını telefon rehberine BAŞ BELASI diye kaydetmişti. Kesinlikle bu adı hak ediyordu o. Hele bir de bağlandılar mı daha da çok baş belası olacağa benziyordu. Tapınağa vardığında gözleri Daphne’yi aramıştı; ama kız bir türlü ortalıklarda yoktu. Zaten böyle olacağını en baştan biliyordu. Yani geç kalacağını. Hiç şaşırmıyordu bu olanlara. Sinirden köpürmeye başlamıştı. Böyle giderse bu kız yüzünden erken yaşta yüzünde çizgiler oluşacaktı ve stresten ölecekti. Geç kalmasını bir tülü kabullenemiyordu. Çünkü Caitlyn’e karşı kendini sorunlu hissediyordu ve zamanında ritüelde olmak istiyordu. Evet, kızları sevmiyor olabilirdi; ama kendisinden yaşça büyük insanlara da saygısı sonsuzdu.
Daphne’ye küçük bir oyun oynamaya karar verdi. Sonuçta Nathan’ı çok kızdırmıştı ve Nathan da çalılıkların arkasına saklanarak Daphne Nathan’ın gelmediğini düşünebilirdi. Küçük bir kalp krizinden bir şey olmazdı sonuçta. Eğer kötü bir şey olursa da Caitlyn yardım edebilirdi kendilerine. Çalılıkların arasına girerek Daphne’yi beklemeye başladı. Bir yandan da saatini kontrol ediyordu Daphne ne kadar geç gelecek diye. 15 dakikanın sonunda nihayet gelebilmişti küçük prenses. Kızgınlığı ise her geçen saniye artıyordu Nathan’ın. Daphne bir süre etrafı gözlüyordu. Nathan ise onu gözetliyordu bulunduğu yerden. Bir süre sonra dayanamayarak Daphne’nin arkasından sessizce yaklaşıyordu. Gerçi ne kadar başarabildiyse artık. Daphne ise arkasında Nathan’ın olduğunu anlamış olacak ki arkasını döndü hemen. Nathan ona sinirli bir şekilde bakıyordu. Nathan bir saniye sonra Daphne’nin gözlerini kaçırdığını ve bir şeyler söylediğini duymuştu. Nathan ise Daphne’nin sözlerine karşılık olarak: “Sana hiç merhaba diyemeyeceğim Daphne. Seni yarım saattir burada bekliyorum. Ama küçük prensesimiz gelmekte hiç de acele etmiyor anlaşılan. Senin yüzünden Caitlyn’i de bekletmiş oluyoruz.O bir cadı ve ritüelimizi de o gerçekleştirecek. Bir an önce içeri girmezsek ritüelden vazgeçebilir.” diyerek Daphne’yi biraz korkutmakta sakınca görmedi. Caitlyn biraz bekleyebilirdi, sonuçta ritüeli gerçekleştirecekti. Ama Daphne’nin bu kadar sorumsuz olmasına çok kızıyordu. Daphne en sonunda gözlerine bakmaya başlamıştı Nathan’ın. Demek o cesareti gösterebiliyordu artık. Nathan onun gözlerine daha fazla bakamazdı. Bir an önce bu ritüel olup bitmeliydi işte o kadar. Daha fazla zaman geçirmek istemiyordu bu kızın yanında. Hemen Daphne’nin kolunu tutarak tapınaktan içeriye doğru sürükledi. Caitlyn içerde onları bekliyordu ve Nathan gereken her şeyin de hazır olduğunu görünce sevindi. Caitlyn’e karşı gülümseyerek: “Geciktiğimiz için özür dilerim. Küçük prensesimiz uykuyu çok seviyor da maalesef. Bir an önce ritüele başlasak çok iyi olur Caitlyn."
En son Nathan Dwight tarafından Paz Şub. 10 2013, 13:33 tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi | |
| | | Caitlyn Cadı l Admin
Mesaj Sayısı : 386 Kayıt tarihi : 29/05/12 Yaş : 35
| Konu: Geri: Nathan & Daphne Çarş. Ocak 02 2013, 21:15 | |
| Genç peri ve sihirbazını beklemeye devam etti. Bu bekleyişin ne kadar daha süreceğinden ise habersizdi. Son günlerde çok fazla ritüel gerçekleştirmişti. Çoğu onun için oldukça kolay geçmişti. Tüm bağlanan peri ve sihirbazların tek sorunu ritüelin bedenlerine verdiği yorgunluk nedeniyle hissettiklerini bitkinlikti. Şimdi gerçekleştireceği ritüelin sonunda muhtemelen böyle son bulacaktı. Hayatının en son riteüli ise geride kalmıştı. Scarlett ve Phin, onların yanında karanlık kendisini esir almaya niyetini olduğunu bir kez daha hissettirmişti. Hala düşüncesi bile onu korkutuyordu. Sonuçta o iyi tarafı temsil eden lider bir kişi sayılırdı. Onun kafası bile karanlık ile iş birliği yapmaya niyetli iken yanında yer alan kişilere ne olacaktı. Durum ortadaydı. Söz verdiği şekilde sihirbazları ve perileri koruması gerekiyordu, ikiz kardeşinden. İkiz olmaları geçen onca yıla rağmen onu hala rahatsız ediyordu. Anne karnında aynı yeri paylaşan kardeşler birbirlerinin en büyük düşmanları olmuştu. Bu belki de kaderdi, bir alın yazısı. Hiç kimse durumun böyle olacağını bilemezdi, ama olan bundan ibaretti. Bir sürü büyü ve yeteneğe sahip olsa da bu gerçeği değiştirmek için elinden hiç bir şey gelmiyordu. Gözlerine hüzün çöktü bir anda düşünceler onu üzüyordu evet kesinlikle üzüyordu. Gözü çemberin ortasındaki mirai taşına takıldı. Düşmanı olan herkes o mirai taşlarının peşindeydi. Şu an gözlerinin önündeki taşa bile sahip olsa sevinecek cadılar biliyordu. İçindeki karanlıkta aynı şekilde, bunu istemiyor muydu? Taş onu şimdiki durumundan bile daha güçlü bir cadı yapabilirdi, tabi geride cesetler bırakarak... Korumaya çalıştığı kişileri öldürerek güçlenmek...
Tapınakta ayak sesleri yankılanmaya başladığında bakışlarını mirai taşından uzaklaştırdı ve her zamanki kendi olarak davranmaya çalıştı. Derin bir nefes alarak ayağa kalktı. Gelen kişileri karşılamak için adımlar atarken pelerini yavaşça yere değiyordu. Çok geçmeden genç peri ve sihirbazını gördü. Sabırsız peri onu görür görmez konuşmaya başlamıştı, sihirbazını suçlayarak. Bu durum onu biraz daha rahatlattı ve yüzünde bir gülümseme oluşturdu.
“Sorun değil Nathan ben sizin için buradayım. Nasıl istersen hemen ritüele geçebiliriz. Bu arada hoşgeldin genç sihirbaz aramıza katılıp beni onurlandırdığın içinde teşekkür ederim. Ritüel içinse her ikinize de, şimdi beni izleyin.”
Önlerinde adımlar atarak hazırlıklarının olduğu alana ilerledi. Mirai taşının kenarında durarak konuşmaya başladı. Konuşurken de bir yandan el işareti ile onlara duracakları yeri işaret ediyordu
“Şimdi öncelikle yerlerinizi almanız gerek Nathan sen şuraya ve Daphne sende boş kalan köşeye. Ritüel boyunca gözlerinizi kapatarak odaklanmaya çalışın, acınızı unutturacak her hangi bir şeye bu hissedeceğiniz acıyı azaltmak için en iyi yöntem. Ayrıca ben söylene dek gözlerinizi açmamalısınız. Kendinizi hazır hissettiniz zaman başlayacağım"
| |
| | | Nathan Dwight Ateş Perisi l Pastane sahibi
Mesaj Sayısı : 125 Kayıt tarihi : 30/11/12 Lakap : The Rock
| Konu: Geri: Nathan & Daphne Perş. Ocak 03 2013, 16:36 | |
| Daphne’yi kolundan sürükleyerek tapınağa getirmişti. Hala ona çok kızgındı. Bu kız yüzünden erken yaşta öleceğine inanıyordu. Ama ondan da ötesi saçları beyazlayıp yüzü kırışacaktı. Tam bir stres topuydu Daphne. Başka hiçbir şey ifade etmiyordu. Belki de kıza çok kötü ve soğuk davranıyordu; ama şimdiden aradaki mesafeyi koruması gerekiyordu. Zaten ona bağlanacaktı ve aradaki mesafeyi nasıl koruyacağını bilemiyordu. Ama belki de kolay olabilirdi bu durum. Hiçbir fikri yoktu. Sadece bir ritüel olacağını biliyordu. Bu ritüel nasıl olacak ya da Nathan ve Daphne’nin ne yapmaları gerekiyordu? Hiçbir fikri yoktu Nathan’ın. Zaten canı yanmadığı sürece hiçbir şey demeyecekti ritüel hakkında ve ritüel olup bittikten sonra da çekip gidecekti hemen. Sadece Caitlyn’e birkaç söz edecekti. Onun dışında Daphne’ye hiçbir şey söylemeden çıkacaktı tapınaktan. Sonuçta Daphne’yi koruyacağım diyerekten onun özel şoförlüğünü de yapamazdı ya. Buraya nasıl geldiyse yine aynı şekilde gidebilirdi Daphne. Umurunda olmazdı Nathan’ın.
Düşüncelerinden sıyrılarak Caitlyn’i dinlemeye başladı. Acıdan mı bahsediyordu? Harika, bir de bu küçük prenses yüzünden acı çekmek zorunda kalacaktı. Başına daha neler gelecekti bu kız yüzünden bilemiyordu. Caitlyn'in söylediği yere gittiğinde gözleri Daphne’yi süzüyordu. Onun ne yapacağını merak ediyordu. Ritüel boyunca nasıl davranacaktı acaba? Bu merak da neyin nesiydi? Daphne’den ona neydi ki? Ne yapacaktı Daphne’yi. Onu umursamıyordu ve umursamayacaktı da. Neyse ki Caitlyn gözlerini kapatmalarını istemişti. Böylelikle Daphne’ye gözü kaymayacaktı. “Ben hazırım!” diyerek gözlerini kapattığında anne babasını düşünmeye başladı. Onları ne kadar sevdiğini düşünüyordu. Onlar olmasa şu an hayatta olamazdı. Annesi ve babası her zaman yanındaydılar Nathan’ın, her zaman. Hiçbir zaman onu bırakmamışlardı. Ama Daphne yüzünden ailesinden ayrılmak zorunda kalmıştı. Aniden beyninde Daphne’nin yüzü belirmişti. Daphne ona gülümsüyordu. Her şeyiyle mükemmel bir bütünlük sağlıyordu Daphne. Saçları yumuşacıktı, gözleri çok masum bakıyordu ve dudakları öpülesiydi. O dudakları öpmemek için kendini zor tutuyordu. Ona sahip olmak istiyordu. Onun kendi sevgilisi olmasını istiyordu; ama bunun mümkün olmayacağını biliyordu. Eğer onunla olursa tekrardan kalbi kırılabilirdi ve bunu hiç istemiyordu Nathan. Gözlerini açmak ve bu düşten kurtulmak istiyordu. O tatlı düşü bırakmak istiyordu. Gözlerini açmalıydı; ama bunu yapamazdı ki! Yoksa ritüel bozulurdu ve baştan yapılması gerekirdi diye düşünüyordu. Büyük olasılıkla öyle olurdu. Ve ritüel araçlarının tekrardan sağlanması gerekirdi. En azından hayvanın. Onu yakalamak da kolay olmazdı heralde. Daphne’yi unutmaya çalışarak tekrardan ailesine odaklandı. Daphne’nin tekrardan ortaya çıkmaması için dua ediyordu içinden. Ailesi ona gülümsüyordu. Birlikte Nathan’ın doğum gününü kutluyorlardı. Şimdiye kadar hep ailesiyle kutlamıştı doğum günlerini. En azından son zamanlarda sadece onlarla kutlar olmuştu. Çok çok eskiden de arkadaşları da ona sürpriz doğum günleri yapardı. Ama her güzel şeyin bir sonu vardı Nathan’a göre. Bu yüzden ailesi dışında güzel olan hiçbir şey yoktu hayatında daha. Artık gözlerini açmayı diliyordu. Daha ne kadar dayanacağını bilmiyordu. Çünkü şimdi de eski kız arkadaşı gelmişti düşüncelerine. Onu unutmuştu oysaki. Nasıl aklında tekrardan yer edebiliyordu ki? Ancak çok gizli ve derin düşüncelerinde saklıydı o kız. Başka hiçbir şekilde çıkamazdı ortaya; ama bir şekilde çıkmıştı işte. Ona iççinden “Artık git, beni yalnız bırak!” demişti. “Kalbimde ya da düşüncelerimde sana yer yok artık. Uzun zaman önce öldürdüm seni ben düşüncelerimde.” Gözden kaybolmuşu o da bu düşünceleri duyarak. Sonuçta içindeydi o kız düşüncelerinde yani ve Nathan’ın düşüncelerini de duyabilirdi. Artık gözlerini açmak istiyordu.
En son Nathan Dwight tarafından Paz Şub. 10 2013, 13:35 tarihinde değiştirildi, toplamda 4 kere değiştirildi | |
| | | Misafir Misafir
| Konu: Geri: Nathan & Daphne Perş. Ocak 03 2013, 17:03 | |
| Nathan onu kolundan tutup zorla içeri sürüklemişti. Üstüne üstlük bir de kendisiyle alay etmişti Caitlyn’in yanında. Ondan nefret ediyordu artık. Kendi elleriyle öldürecekti Caitlyn burada olmasaydı. Gerçi ne kadar başarabilirdi onu da bilmiyordu. Perisi ondan daha güçlüydü sonuçta ve kendisi de daha yeni yeni gelişiyordu güçler bakımından. Nathan’dan gözlerini ayırarak Caitlyn’e ve söylediklerine odaklandı. Nathan’ın çok çok aksine Caitlyn son derece kibardı ve konuşması da öyleydi. “Tanıştığımıza sevindim. Sanırım sen Caitlyn’sin. Benim adım da Daphne. Perimin sabırsızlığından ötürü özür dilerim.” dedikten sonra Caitlyn’in gösterdiği yere doğru ilerledi ve orada beklemeye başladı. Perisi kendisine doğru bakıyordu dik dik. Bu çocuğun amacı neydi böyle? Neden kendisine böyle garip bir şekilde bakıyordu ki? Canını sıkıyordu bu durum. Ona hala çok kızgındı. Bu peri sinirlerini bozuyordu adeta. Daphne ona karşı iyi davranmaya çalışsa da çocuk hep soğuk davranıyordu. Evet, Daphne ailesini mutlaka aramalıydı bu çocuğun. Ancak bu şekilde öğrenebilirdi Nathan’a neler olduğunu. Ama nereden bulacaktı ki ailesinin telefon numarasını. Bir şekilde her şeyi öğrenecekti. Gününü görecekti Nathan’a. Ona nazik ve iyi davranıyordu; ama karşılığında kötülük görüyordu hep. Madem öyle ateşe ateşle karşılık verecekti Daphne’de. Eskisi gibi olmayacaktı hiçbir şey. Kendisi de her yerde karşısına çıkacaktı Nathan’ın ve ona azap çektirecekti hep. Buna memnun olarak Nathan’ın gözlerine baktı o da. Aynı soğuklulukla karşılık verdi ona.
Caitlyn’e odaklanmalıydı artık ve de ritüele. Nathan’a bakmayacaktı daha. Biraz acı çekeceklerdi demek ki? Bunun bir mahsuru yoktu. Bağlanma için biraz acı gerekiyorsa canı yanabilirdi. Ama Nathan’ın neler hissedeceğini tahmin ediyordu. Kendisine küfürler savuracaktı. Umurunda değildi. Bunu gerekten o mu diyordu içinden? Demek ki bazı şeyler değişebilirmiş dedi devamında. Nathan’ı umursamayacaktı artık. Süper bir şeydi bu. Şimdi ritüele odaklanmalıydı. Nathan’ın ardından o da “Bende hazırım” diyerek gözlerini kapattı. Arkadaşı Alexis’i düşünüyordu ve karşılaştıkları ilk günü. Ne ilginç bir gündü o gün. Alexis endisine gülümsüyordu ve her şeyin yoluna gireceğini söylüyordu. Buna sevinmişti. Alexis’in ona destek olmasına memnun oluyordu. Ailesi de yanından gitmişti ve babası Daphne’yi Nathan’a ve Alexis’e bırakmıştı. Alexis’e güveniyordu; ama Nathan’a güvenemiyordu. O çocuk kendisini dünden terk etmeye razıydı. Acaba babasını arıyor muydu ki her gün Nathan. Gerçi babası şimdiye kadar itiraz etmemişti seni alıcam diye. O zaman babasına da rapor veriyordu demek ki! Artık o çocuğu düşünmemeliydi. Onun iyiliğini de aynı şekilde. Ona çok az yük olacaktı. Diğer türlü hiç aramayacaktı onu. Tekrardan Alexis’e odaklandı. Bu sefer Alexis’in yüzünde bir hüzün dalgası hissetti. Evet, dıştan gülümsüyordu; ama içinde bir acı olduğunu biliyordu. Acaba ne olabilirdi bu sorun? Kendisi en kısa sürede buluşmalıydı Alexis’le. Başka bir çıkar yolu yoktu bunun. Gözlerini açmak istiyordu bir an önce ve Alexis’in yanına gitmek istiyordu. Aynı şekilde babasını da aramak istiyordu. Sanki onda da bir gariplik sezinlemişti. Çünkü hem babasını hem de Alexis’i görmüştü. Ne olur bir an önce bu ritüel bitsindi. Kalbine bir ağırlık çökmüştü çünkü. Ağlamamak için zor tuttu kendini. Kalbindeki acıyı durdurması gerekiyordu ama nasıl?
En son Daphne Warner tarafından C.tesi Şub. 09 2013, 21:26 tarihinde değiştirildi, toplamda 2 kere değiştirildi |
| | | Caitlyn Cadı l Admin
Mesaj Sayısı : 386 Kayıt tarihi : 29/05/12 Yaş : 35
| Konu: Geri: Nathan & Daphne Cuma Ocak 04 2013, 22:53 | |
| Sihirbaz ve perinin birbirlerini suçlayışı tavırlarını gülümseyerek izlemeye başladı. Bağlanmak istedikleri için onlara minnettardı. Ama nedense bu bağlılığın pekte iyi bir fikir olmadığını düşünmeye başladı o an. Sihirbaz ve peri birbirlerine tahammül etmekte bile zorlarken bağlılıklarının ruhlarını mühürleyeceklerini bilmiyorlar mıydı? Her şeyin farkında bile olsalar aslında bu konuda yapacakları pek fazla bir şeyi olmadığı da ortadaydı. Hiç bir sihirbaz perisini seçemezdi ve elbette hiç bir peride sahip olacağı sihirbazı. Tüm kontrol tamamiyle cadıların elindeydi aslında. Gerçi sonuç olarak onlardan meydana getirecekleri perilerden habersizlerdi. Yine de onların buraya gelme nedeni olan ritüeli gerçekleştirmek adına onlara bilgi verdi. Canlarının yanacak olması gerçeği her ikisinin yüzünde de kısmen aynı ifadeyi oluşturmuştu. Bu durum belki diye düşünmesine neden oldu. Şimdi bu halde olsalar bile belki ileride harika bir ikili olabilirlerdi. Sonuçta buraya adar gelmiş olmaları bile bir başarı sayılırdı. O ritüel için kendini hazırlarken Sihirbaz ve perinin hazır olacağı anı bekledi. Her ikisi de hazır olduğunu söylediğinde yeniden konuşmaya başladı.
"Peki öyleyse başlıyorum. Sizi tekrar uyarmalıyım, tutunduğunuz anıyı iyi seçmelisiniz ve asla konsantrasyonunuzu bozmamalısınız. Eğer olur da ritüeli bozacak bir durumda her şeye baştan başlamamamız gerekir. Şimdi başlıyorum gözleriniz kapatın."
Büyük büyü kitabını eline alarak ritüele başladı. Kitaptaki büyülü sözcükler teker teker dudaklarından dökülüyordu. Her bir kelime tapınağın içini başka bir şekilde etkiliyordu. İlk olarak yere çizdiği çizgiler yavaşça parlamaya başladı, göz alıcı rengi alana dek. Sonrasında Daphne'nin sırtındaki dövme küçük bir ışık süzmesi şeklinde kendini belli etmeye başladı. Kızın sırtı boydan boya bir ışık demeti ile sarmalanmıştı. Yerdeki ışıklar renk değiştirmeye başladı. Dövmenin üzerindeki her bir renk tonuna cevap verir gibi dövme ile birlikte hareket ediyorlardı. Kitaptaki sayfanın sonuna geldiğinde hançeri eline aldı. Yavaşça Daphneye doğru ilerlerken hançerin sivri ucunu ona doğrulttu. Kızın arkasına geçerek kıyafetini yukarı doğru sıyırdı. Hançerin ucunu yavaş bir şekilde dövmenin tam ortasına bastırdı. Ani bir hareketle sağa doğru çekti ve dövmenin üzerine açtığı çizik şeklindeki yaradan kan akmaya başladı. Sonra Nathan'ın yanına ilerleyerek Daphne'nin bedenindeki aynı noktaya aynı şekilde bir yara açtı. Son olarak tavşanın yanına giderek hançeri hayvanın kalbine sapladı. Üçünün kanları ile kaplı olan hançerin üzerindeki kanı Mirai taşının üzerine getirerek kanları taşa akıttı. Mırıldandığı kısa bir büyü ile üçünden biraz daha kan akarak çizgileri takip etti ve ortadaki mirai taşında buluştu. Mirai taşı tamamen kan rengini alana dek. Mirai tamamen kan rengine döndüğünde bağlılığın son aşaması olan cadı kanını akıtmak için hançerle avuç içine ufak bir yara açarak taşın üzerine akıttı. Taşı eline aldığında Mirai yavaşça kendi rengine dönerken Nathan'ın bedeninde tam çiziğin olduğu yerde sihirbazının işaretinin aynısı oluşmaya başladı. İki aynı işareti taşıyan sihirbaz ve perinin ritüeli böylece tamamlanmış oldu. Mirai taşını büyü ile aldığı yere geri gönderdi, mahzene. Artık işlem bittiği için tek büyü ile ritüele ait her şeyi ortadan kaldırdı.
"Artık gözlerinizi açabilirsiniz ritüel tamamlandı. Kendinizi biraz halsiz hissedebilirsiniz, bu oldukça normal bir şeyi. Size ritüelin sizde yaratacağı bir iki şeyden bahsedeyim. İkinizin gücü de arttı. Aynı şekilde Daphne senin gücüne hükmetme yeteneğinde arttı ve son olarak ritüel peri ve sihirbazın ruhlarının birleşmesini sağlar yani neren olursanız olun birbirinizi her zaman hissedeceksiniz. Bu his sadece varlık olarak değil, birbirinizin duygularını elle tutulur şekilde hissedeceksiniz."
| |
| | | Misafir Misafir
| Konu: Geri: Nathan & Daphne Çarş. Ocak 16 2013, 13:40 | |
| Kalbindeki ağırlığa daha fazla dayanamıyordu. Sanki yerinden çıkacakmış gibiydi. Birisi kalbini yerinden sökerse daha çok rahatlayacağına inanıyordu. Belki de bedeni kalbi yerinden çıkarsa kuş gibi hafifleyebilirdi. Çünkü dayanamıyordu o ağırlığa. Bu ağırlığa sabretmektense ölmeyi yeğlerdi. Hiç olmazsa sonsuz bir mutluluğa ve huzura kavuşurdu. Alexis ve ailesi aklından çıkmıyordu bir türlü. Onları düşünmek kalbinin daha da çok ağrımasına ve ağırlaşmasına neden oluyordu. Bir an için yere yığılacağını sandı; ama dayanmak zorundaydı. Ritüel bittikten sonra zaten rahatlayacaktı. Ayrıca ne zaman bitecekti bu ritüel? Eğer bitmezse çığlık atabilirdi. Ama kendisine de hakim olması gerekiyordu. Yoksa hem Nathan onu bir güzel azarlardı ki hiç çekemezdi şimdi onu hem de Caitlyn’e ayıp olurdu, utancından yerin dibine girerdi. “Azcık daha sabret Daphne azcık daha. Az kaldı ritüelin bitmesine.” diye telkin etmeye çalışıyordu sürekli kendini. Gözleri kapalı haldeyken bunları düşünüyordu ve o sözcüleri tekrarlıyordu devamlı olarak. Ve bir süre sonra sırtında dövmesinin olduğu yerde küçük bir sızı hissetti. Neyden kaynaklandığını bilmiyordu. Ama Caitlyn’in bahsettiği acı heralde buydu. Daphne acının daha fazla olacağını sanıyordu; ama düşündüklerinin tam aksi çıkmıştı. Buna son derece memnundu. Zaten sırtındaki acı katlansa da bir önemi yoktu. Çünkü kalbindeki ağırlık sırtındaki küçük sızıya bin basabilirdi. Bütün bu düşüncelerden sıyrılmak istiyordu, hatta bütün acılarından. Ama bir türlü bedeni ve zihni buna izin vermiyordu. Sürekli olarak Daphne’ye hatırlatıyorlardı bunu.
Caitlyn kurtarmıştı onu bu kalp ağrısından. Oysaki kimseye aşık olmamıştı; ama yine de ailesini ve Alexis’in sorunları olduğunu görmek onda bu kalp ağrısına neden olmuştu bir şekilde işte. Caitlyn sayesinde bu kalp ağrısını kısa bir süreliğine de olsa unutmuştu. Ritüelin bittiğini söylüyordu Caitlyn. Gözlerini açtığında Nathan’ı görmüştü ilk. Ona karşı soğuk davranması gerekiyordu. Çünkü Nathan Daphne’ye karşı hep öyle davranıyordu. Üstüne üstlük birde azarlıyordu her fırsatta Daphne’yi. Bunlardan sıkılmıştı artık. Nathan ile daha az konuşacaktı bundan sonra. Tabi bu başına nelerin geldiğini öğrenmesi için engel teşkil etmiyordu. En kısa sürede bunu da öğrenecekti; ama o zamana kadar Nathan’a karşı Daphne de soğuk davranacaktı. Nathan’ın kendisi azarlamasına izin vermeyecekti. Ritüel bitiminden sonra Daphne Caitlyn’e karşı sıcak bir gülümsemeyle: “Yardımların için teşekkür ederim Caitlyn. Bazılarının aksine sen bana karşı sıcak ve kibar davrandın. Ayrıca bunun için de teşekkür etmek isterim. En kısa sürede seninle tekrar görüşmeyi isterim. Şimdi izninle eve gidip dinlenmek istiyorum biraz.” dedikten sonra Nathan’ın yüzüne bile bakmadan oradan çekip gitti. Arkadaşının bisikletine binerek eve doğru yollandı. Eve vardığında da güzel bir duş alarak aynada sırtındaki dövmeye baktı. Ejderha dövmesi boydan boya kaplıyordu sırtını. Bu ejderha dövmesinin ne anlama geldiğini ve büyücü ya da cadısının kim olduğunu çok merak ediyordu. Ayrıca dövmesi bu kadar büyük olmak zorunda mıydı ve bu büyüklüğün de özel bir anlamı olabilir miydi? Aklında bu dövmeyle ilgili binlerce soru vardı ve çözülmeyi bekliyordu her biri...
En son Daphne Warner tarafından C.tesi Şub. 09 2013, 21:30 tarihinde değiştirildi, toplamda 2 kere değiştirildi |
| | | Nathan Dwight Ateş Perisi l Pastane sahibi
Mesaj Sayısı : 125 Kayıt tarihi : 30/11/12 Lakap : The Rock
| Konu: Geri: Nathan & Daphne Çarş. Ocak 16 2013, 16:04 | |
| Nathan sadece ailesini düşünmek istiyordu; ama Daphne ve Joanne buna hiçbir şekilde izin vermiyorlardı. Her ikisini de düşüncelerinden uzaklaştırmaya çalışıyordu; ama buna gücü yetmiyordu maalesef. Sanki onu ele geçiriyorlardı ve de düşüncelerini işgal etmek istiyorlardı. Nathan’ın buna karşı yapabileceği pek bir şey yoktu. Ailesini düşünmeye zorluyordu kendini. Düşünceleriyle boğuşmak zorundaydı ve ailesini unutmamak. Bu iki işi aynı anda yapmak ona çok zor geliyordu. Bedenindeki bütün enerjiyi alıyorlardı sanki. Adım sesleri duyuyordu bir yandan da. Caitlyn’in kendisine doğru geldiğini hissedebiliyordu. Ve bir keskin bir acı duydu aniden. Tam lanetler yağdırıp küfür edecekti ki bunun hiç de yerinde bir davranış olmayacağını anladı. Ama içinden küfür etmesine engel olamazdı bu durum. Acıyı tam da sırtında duymuştu. Bedenini olabildiğince kımıldatmamaya özen gösteriyordu. Gerçi ne kadar başarabildiğini de merak ediyordu bir yandan. Bir süre daha duymuştu o keskin acıyı ve olabildiğince güzel şeyler düşünmeye kendini sevk etmeye çalışıyordu; ama aklına hep kötü düşünceler akın ediyordu. Bu kötü düşünceler de o kısacık sürede acının artmasına neden oluyordu. Acı kaybolduğunda ise derin bir nefes alarak Caitlyn’in ritüelin bittiğini haber vermesini beklemeye koyuldu.
O an geldi ve gözlerini açtığında Daphne’yi gördü. Biraz yorulmuş görünüyordu; ama Nathan’ı ilgilendirmiyordu bu. Daha doğrusu ilgilendirmemeliydi. Nasıl geldiyse o şekilde gitmeliydi Daphne. Sonra onu ritüel sırasında düşündüğü an geldi aklına. Kendisinden nefret etmesi için bir sebep daha. Ne diye Daphne’yi düşünmüştü ki? Aklı almıyordu bir türlü. Sonra onu öpme düşüncesi. Iyyk! Uzun zamandır hiçbir kız için böylesine düşüncelere vesile olmamıştı Nathan ve bundan sonra da olmasını istemiyordu. Kızlarla olan şu anki pozisyonları Nathan için idealdi ve bunun bozulmasını da istemiyordu. Ama bir an için geçirmişti içinden, gerçekten de ileride aşık olabileceği bir kız olacak mıydı? Kızlara olan soğuk ve kaba davranışları bir kız için değişebilir miydi? Hayatta yeniden aşık olabilir miydi birine? Sonra aklı alamaz oldu bu düşünceleri. Hiçbir ihtimal vermiyordu buna. Asla olamazdı hayatında biri. Kendisini düzeltmeyi ve kibar biri olmayı Nathan da istiyordu ve hatta denemişti bunu kaç kez; ama hiçbir şey değişmemişti. Yine aynı Nathan’dı o. Joanne, aşkıyla birlikte içindeki iyi olan her şeyi alıp götürmüştü Nathan’dan. Geriye sadece bir robot kalmıştı sanki. Başka hiçbir şey değil. Onun yeniden programlanabilmesi çok zordu. Eğer bunu başarabilecek bir kız çıkarsa Nathan ona her gün istedi şeyleri yaptırabilirdi. Çünkü Nathan da artık bu robotlaşmış halinden nefret ediyordu. Yeniden insan olmak istiyordu ve onu değiştirebilecek böyle bir kız varsa ona defalarca teşekkür etmek istiyordu. Caitlyn ve Daphne’ye ışınlandı tekrardan. Her ikisi de kendi aralarında konuşuyordu ve Daphne’nin ona laf soktuğunu görünce dayanamadan sinirli bir ses tonuyla: “Eğer bazıları da baş belası olmasaydı onlara karşı da nazik davranılırdı. Bu kadar laf salatası yeter! Caitlyn yardımların için gerçekten teşekkür ederim. Daha sonra seninle özel olarak bu ritüelin bize neler kazandırdığını konuşmak istiyorum; ama şimdi izninizle yetişmem gereken bir yer var. Üzgünüm, görüşmek üzere!” dedikten sonra eve doğru motosikletiyle gitti. Kendisini oldukça yorgun hissediyordu. Hem ruhen hem de bedenen… Ama neyse ki bitmişti bugün. Ritüeli bir aksama olmadan tamamlayabilmişlerdi. Aklına birden Daphne’nin dövmesi geldi. Acaba neye benziyordu bu dövme? Sırtındaki acıyı hatırladı ve aynanın karşısına geçerek T-shirt’ünü çıkararak sırtına bakmaya çalıştı. Görebildiği kadarıyla sırtındaki dövme boydan boya sırtını kaplıyordu ve ejderha dövmesiydi. | |
| | | | Nathan & Daphne | |
|
Similar topics | |
|
| Bu forumun müsaadesi var: | Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
| |
| |
| |