Acı ve Zevk

Jared arabasını son sürat morgana’nın şehrine sürüyordu. Hiçbir peri o şehre zorunlu olmadığı sürece gitmezdi. Aslında kendisi de turistik bir gezi olsun diye gitmiyordu oraya amcasına yakın olan birkaç katilin bu gün orada olacağını öğrenmişti. Sırf bu nedenle gidiyordu yani onun gidişi de zorunluydu bir nevi… Aslında bu amcasına göre anlamsız savaşı bir kenara bırakırsa gitmek zorunda değildi. Ama jared’ın hiçbir şeyi unutmaya niyeti yoktu. Ne kullanıldığı gerçeğini ne de aldatıldığı gerçeğini unutmayacaktı. Üstelik şimdi tüm bu sorunları kökünden çözmek için önemli bir nedeni vardı. Fia… Amcası onu öğrendiği an onun peşine düşecekti ve o bunun olmasını istemiyordu. Sevgilisiyle olan hayatını düşündü. Fia’ya olan aşkı dışında hakkındaki her şey yalandı. Adı bile… Bu durum onu kötü düşüncelere iterken odaklanmaya çalıştı. Şu anki önceliği sihirbaz kızların amcasının eline geçmemesi ve o çok sevdiği amcasının yerini öğrenmekti. Bu düşünceyle gaza biraz daha yüklendi. Adamları elinden kaçırmak istemiyordu. Bir toplantıyı basacaktı ve içinden bir ses o toplantının çokta uzun sürmeyeceğini söylüyordu. Bu adamların nasıl olduğunu biliyordu. İşlerini fazla uzatmayı sevmezlerdi. Eğer vaktinde orada olamazsa amcasını bulmak için elindeki tek fırsatı da kaybederdi.

Amcasının bir sürü sadık adamı vardı ama çok azı onun gerçekten nerede olduğunu bilecek kadar ona yakındı. Şuan gittiği yerdeki katilleri bulmak oldukça zor olmuştu zaten onları burada elinden kaçırırsa bir daha asla bulamazdı. Sonunda deniz kenarına geldiğinde arabasını park edip ağır adımlarla kumsalda ilerlemeye başladı. Bir yandan da saatini kontrol ediyordu. Kiralık katil olduğu zamanlardan biliyordu kendi mesleğindeki insanların ne kadar dakik olduğunu bu yüzden adımlarını daha da hızlandırdı. Perileri ve tehlikeyi hissettiğinde yüzünde tehditkar gülümsemesi gözlerinde tehlike parıltılarıyla beraber ıslık çalmaya başladı. Onlara oldukça yakın olduğunu hissedebiliyordu. Katiller genel anlamda sessiz çalışırlardı ama jared bu kurala sadece baş edemeyeceği kadar çok peri hissettiğinde uyuyordu. Etrafta tam 6 peri vardı ve jared için bu sayı önemli değildi. Onları kolaylıkla öldürebilirdi. Katiller uğraştırırdı ama üstesinden mutlaka gelirdi. Etrafta bir cadının varlığını da hissetmiş ve tüm önlemleri aldığı için önemsememişti. Üstelik cadının perileri korumaya çalışacağını da düşünmüyordu. Sonuçta morgana’nın şehrindeydiler ve burada periler önemsiz varlıklardı. Kaybedilmesi kolay piyonlardan ibarettiler.

Canları değersizdi. Perilerle karşılaştığında içlerinde jared’ın oldukça iyi tanıdığı bir katil dikkatini çekmişti. Joel… Joel jared’ı görür görmez ''Jared bu ne büyük sürpriz… Aramızdan ayrılmadan önce içimizden en iyisiydin ama görüyorum ki bazı kuralları unutmaya başlamışsın mesleğimizdeki en önemli unsur sessiz çalışmaktır ama senin pek sessiz olduğun söylenemez değil mi?'' diye sordu tüm alaycılığıyla. Jared karşısındaki periyi bir süre sessizce süzdükten sonra ''Anlaşılan sende benim üstesinden gelemeyeceğim kadar çok periyi hissetmediğim sürece sessizlik kuralına uymayı pek sevmediğimi unutmuşsun sevgili dostum ama merak etme ben size tüm unuttuklarınızı hatırlatacağım'' dedikten sonra denize bakıp derin bir nefes alarak ''Sesleri duyuyor musun joel? Ne kadar güzel bir müzik oluşturuyorlar öyle değil mi? Ama birazdan burası sizin çığlıklarınızın oluşturduğu seremoniye tanıklık edecek'' diyerek savaşa başladı. İlk üç köleyi haklaması kolay olmuştu. Kendi mesleğinden olanlarıysa özellikle öldürmemişti. Birine acılı bir felç uygulamış diğeri acıdan bayılmış ve üçüncüsüyle de yakından ilgileniyordu. İkisini işkence ederek öldürdükten sonra üçüncü kurbanıyla ilgilenmeye başlamıştı joel’in daha fazla dayanamayacağını anlayıp ''Joel bu acıya son verebilirsin biliyorsun değil mi? Sadece bana ufak bir bilgi vermen yeterli söyle bana amcam nerde? O aşağılık patronun nerede saklanıyor?'' diye sordu. İstediği bilgiyi aldığında gülümseyerek ''Teşekkürler gördün mü hiçte zor değilmiş'' diyerek kalbine bıçağı saplayarak acısına son verdi ve cadıya aldırış etmeden oradan ayrılmak için harekete geçti.

ared perilerle karşılaştığında içlerinden birinin eskiden zor işlerde beraber çalıştığı ortağı olduğunu görünce gülümsedi. İkisi de bu işte oldukça iyi olmasına rağmen hangisinin diğerinden daha iyi olduğuna bir türlü karar verememişlerdi. Amcasının sayesinde şimdi bunu göreceklerdi. Eğer Joel yaşarsa amcası hem en iyi suikastçısını bulmuş hem de en büyük düşmanından kurtulmuş olacaktı. Ama eğer joel ölürse ve jared istediği bilgileri buradaki üç kişiden birinden öğrenirse amcası büyük bir bozguna uğramış hatta belki de gün sonunda ölmüş olacaktı. Amcasının tabi ki korunmasız bir yerde yaşayacağını düşünmüyordu. Mutlaka kaldığı yerde bir sürü iyi katil ve evi koruyan çeşitli büyüler olacaktı. Güçlü bir koruma, saldırı ve savunması olduğunu tahmin edebiliyordu yaşadığı yerin ama hiçbir şey imkansız değildi. Üstelik tek gitmeyi de düşünmüyordu. Amacına ulaşmak istiyorsa yeni ortağına ve onun işine yarayacaklarını söylediği şu phin adlı periye ihtiyacı vardı. Kızların başlarındaki beladan onları sonsuza dek kurtarabilme ihtimallerinin olduğunu öğrendiklerinde emindi ki ikisi de hiç düşünmeden onunla giderek katil perilerle ilgilenmeyi seve seve kabul edeceklerdi. Leon’un nasıl dövüştüğünü görmüştü phin’de onun gibiyse eğer bu üçünün de oradan sağ çıkacağını ve amaçlarına zorda olsa ulaşacaklarını gösteriyordu. Belki ortağının dediği gibi oyunda kaybetmek için birkaç piyonda alabilirlerdi yanlarına sonuçta orada neyle karşılaşacaklarını bilmiyorlardı. Düşüncelerinden joel’in sessiyle kurtuldu. Hala unutulmamış olmak güzeldi. Onunla kısa süren konuşmasının ardından sabrı tükenmiş ve savaşı başlatmıştı. Kendi gibi katilleri öldürmemiş olsa da köle perileri direk öldürmüştü. Katillerle ise tek tek ilgilenmiş onlara işkence ederek amcasının yerini öğrenmeye çalışmıştı. İkisi işkenceye ve acıya daha fazla dayanamayıp ölünce joel’e daha insaflı davranmaya karar vermişti.

Onu daha yavaş öldürmeyi planlıyordu. İşkencenin olabildiğince uzun ve acılı olmasını istiyordu ama daha çok istediği bir şey vardı oda amcası… Sonunda eski arkadaşına acıdan kurtulabilmesi için bir seçenek sunduğunda istediği bilgiyi elde etmenin verdiği mutlulukla beraber joel’in acısına son verdi. Etrafa bakınırken savaşın başından beri orada olan ama tamda jared’ın düşündüğü gibi davranıp hiçbir şeye karışmayarak sadece izleyen cadıyla göz göze geldi. Perilerin hayatının bu kadar değersiz olması onu çok kısa bir süre için sinir etse de sonra bundan memnun olmuştu. Morgana’nın şehrinde birde cadılarla uğraşmak istemezdi doğrusu. Daha fazla zaman kaybetmek istemediği için başından beri orada olup her şeyi sessiz sedasız izleyen cadıyı görmezden gelerek gitmek için yola koyuldu. Cadının problem yaratacağını pek düşünmüyordu sonuçta ona eğlenceli bir gösteri sunmuştu ve keyif aldığından da adı kadar emindi. Bu kadar eğlenceyle yetinmesini de bilirdi herhalde şuan ondan daha önemli işleri vardı. Yıllardır beklediği bir görüşmeye gitmeliydi. Sonunda o büyük gün gelmişti. Arabasını burada bırakıp direk büyüyle gitmeyi düşünürken büyü ile önü kesildiğinde refleks olarak savaş pozisyonu almıştı. Hızlı bir hareketle bıçaklarını elin alırken yaptığı büyüyle önündeki engeli kaldırdı. Bunu yapan kişinin bir peri olup olmadığını anlamak için etraftaki auraya odaklandı. Onun göremediği gizlenen birkaç peri vardır diye düşünmüştü. Gerçi aurasından hissederdi ama dalgınlığına gelmiş olabilirdi. Karşısına az önceki cadının geçip konuşmaya başlamasıyla duruşunu hiç değiştirmeden ''Sizi görmezden geldiğim falan yok akıllı hiçbir peri özellikle benim gibi öldürmek için yetiştirilenler cadıları görmezden gelmez aksine görür, ne kadar tehlikeli olabileceğine karar verir ve önlem alır. Az önceki öldürdüğüm perilerin sizin için hiçbir önemi olmadığını ve küçük gösteriden zevk aldığınızı biliyorum. Yani bu durumda ikimizin de birbiriyle uğraşması için bir neden yok. Ben işimi yaptım. Sizde günlük eğlencenizi buldunuz. Şimdiyse daha önemli işlerimi halletmek için gidiyorum '' diyerek duruşunu düzeltip yürümeye başladığı esnada cadının yeniden engeline takılmıştı.

Cadının beklenmeyen dokunuşuyla birlikte vücudunda hissettiği güçsüzleşme ile sendeledi. Kahretsin bu cadının kendisiyle ne zoru vardı ki? Cadılardan kesinlikle nefret ediyordu? Büyü yapmaya çalışmıştı ama başaramamıştı. Kendini berbat hissediyor cadının ona sorun çıkarmayacağını düşünmek gibi bir aptallık yaptığı için kendine kızıyordu. Ayaklarını hatta tüm vücudunu hareket ettirmediği halde cadının peşinden sürüklendiğini gördüğünde öfkeyle dişlerini sıktı. Kendini bu durumdan kurtarmak için büyü yapmaya çalıştı ama başaramadı. Bu da tek bir anlama geliyordu. Bu lanet cadı onun güçlerine el koymuştu. Kendini bu yüzden güçsüz ve berbat hissediyordu. Kendine bildiği tüm küfürleri hiç çekinmeden sesli bir şekilde ederken girdikleri terk edilmiş malikaneyi incelemeye başladı. Vücudunu kontrol edemediği için cadının onu oturttuğu yatağa ayağından kelepçelemesiyle beraber söylediği şeylerle histerik bir kahkaha attı. Kolunda ve yanağında gezinen elleri hızla yakalayıp öfkeyle sıkarken ''Ne konuşacağız? Benim az önceki perileri hiç zorlanmadan öldürecek kadar iyi bir katil olduğumdan mı yoksa senin benim güçlerime el koyarak zorla beni buraya getirip sanki istesem kaçabilir mişim gibi beni yatağa kelepçelemenin ne kadar saçma olduğundan mı bahsedeceğiz? Seninle konuşacak neyimiz olabilir ki? '' diye sordu büyük bir öfkeyle.

Jared sonunda beklediği anın geldiğine inanmakta zorluk çekiyordu. Zor olmuştu,yıllarını almıştı, çok bedel ödemişti ama sonunda amcasına ulaşmayı başarmıştı. Henüz onun karşısına çıkmamış olsa da bu oldukça yakındı. Amcasına onu kandırmanın hesabını sormak için yanıp tutuşuyordu. Hayatı onun yüzünden mahvolmuştu. Gerçi şuan ki hayatından şikayetçi değildi ama bu kullanıldığı gerçeğini unutturmuyordu. Dahi olabilecek kadar zeki olması işini oldukça zorlaştırmıştı. Jared’da zekiydi ama amcasının o üretken zekasının hızına yetişemiyordu. Jared bir sorunu çözmeye yakınlaştığında o diğer problemi çoktan bulmuş ve çok sevdiği yeğeninin başına yollamış oluyordu. Eskiden amacı jared’ı geri kazanmak olan amcası şimdi onu gözden çıkarmış olmalıydı.Hoş başına ödül koyduğunu düşünürsek bundan çokta emin olamıyordu. Onunla tekrar karşılaşmak için sabırsızlanıyordu. Tabi önce şu cadıdan kurtulmalıydı. Ne problemi olduğunu henüz anlamamıştı. Gösteriyi beğendiğine emindi ve o perilerin onun için hiçbir değerinin olmadığına da o zaman sorun neydi? Onu kölesi olarak mı istiyordu?

Eğer öyleyse bunu hemen unutabilirdi.Amcası kötüydü. Dahiydi ama aynı zamanda da köleliğe karşıydı. Perilerini de bunu benimseterek yetişiriyordu. Amcasının katilleri gerekirse ölürlerdi ama asla köle olmazlardı. Jared da öyleydi. Amcası jasper’ın yetiştirdiği periler sadece ama sadece tek bir kişiden emir alırlar ve tek bir kişiye sadık kalırlardı oda amcasıydı. Jared ise kimseden emir almazdı. Sadıklık ise yıllar önce bıraktığı bir duyguydu. Şuan sadık olduğu tek bir kişi vardı oda tatlı ve hırcın sevgilisi fia’ydı. Bir de geçici süreliğine ortağına zorunlu olarak sadıktı. Amcasıyla işi bittiğinde ekip dağılacağından, ekip dağılmasa bile kendi ayrılacağından ve onların başına gelenleri yada gelecekleri umursamayacağından tam olarak sadık olduğu söylenemezdi. Onlarınki çıkar ilişkisiydi. Cadının söylediklerinden sonra tehlike kıvılcımları dolu gözlerini onun gözlerine dikerek soğuk bir şekilde gülümsedi ve ''Katiller yardım etmez öldürür… Üzgünüm ama eğlencenizi başka yerde aramalısınız çünkü ne maskotum ne de sizin oyuncağınız… Sizi eğlendirmekten daha önemli işlerim var daha fazla eğlenmek istiyorsanız birkaç kölenize işkence edebilirsiniz ya da daha iyisi öldürebilirsiniz sizi temin ederim çok eğlenceli '' dedi. Cadının peşinden sürüklenmeye başlamasıyla çıldırdı. Lanet olsun onun fazladan bir dakikası bile yoktu. Jasper çabuk sıkılan biriydi hiçbir yerde uzun süreli kalmazdı. Oranın güvenli olmadığını düşünmesi yeterdi gitmek için bu yüzden o şuan kaldığı yerden sıkılmadan onu ziyaret etmeliydi. Malikaneye geldiğinde cadının söyledikleri histerik bir kahkaha atmasını sağlarken öfkesini de kat kat arttırmıştı. Cadının sıktığı bileklerini ondan kurtardıktan sonra kucağına oturmasıyla şok olduğundan hiçbir tepki vermemişti. Kendine geldiğindeyse tepki vermek için geç kalmıştı. Bedenini saran ani yorgunlukla kolunu bile kıpırdatacak hali olmadığı gibi yatağa düşmesi de uzun sürmemişti.

Cadıyla göz göze geldiğinde jared’ın gözlerinde görülebilen tek şey nefret ve öldürme isteğiydi. Dudaklarında cadının dudaklarını hissettiğinde hiçbir tepki vermedi. Hakkını vermeliydi güzel öpüyordu ama tatlı ve masum sevgilisinin öpücüğü kadar güzel değildi. Aldığı derin nefesi sıkıntıyla dışarı verirken karşılık vermediği ve asla vermeyeceği bu öpücüğün bir an önce bitmesini umdu. Sonunda cadının gereksiz ve uzun öpücüğü bittiğinde Derin bir nefes aldı. Cadının söyledikleri karşısında kahkahalarla gülmesini engelleyememişti. Gerçekten gülmüyordu aslında sadece sinirleri bozulmuştu. Gözlerini cadının gözlerine dikerek ''Amcam hakkında konuşacak pek bir şey yok. Tehlikeli derecede zeki ve son derece çıkarcı olmasının yanında periler arasında yetenekli katiller yetiştiren oldukça güçlü bir peri bunun yanında ömrü çokta uzun olmayacak. Benim hakkımda söylenenlere gelince her dedikoduya inanmamak lazım '' dedi. Hareket edebildiğini ve ayağındaki kelepçenin çıkarıldığını fark eder etmez öfkeyle cadıyı yakalayıp sert bir şekilde yatağa yatırarak bileklerini var gücüyle sıkıp hızla üstüne çıktı. Hareketleri oldukça sert ve can yakıcı olmasının yanında hızlıydı da. Cadının tüm hareketlerini zevkle ve acı vererek engelleyip yay gibi gerilen bedenine ve bu durumda canının ne kadar yanabileceğine aldırış etmeden nefesi yüzüne değecek kadar ona yaklaşırken ''Diğer yandan tehlikeli bir katil olduğum doğru '' diyerek cadının bileklerini tek eliyle hakim olup boşta kalan eliyle onun boğazını sıkarak ''Öyle ki birilerini öldürmek için büyülere ve çeşitli silahlara ihtiyacım yok bilmem anlatabildin mi? '' diye sordu.

Jared amcasının nerede olduğunu öğrenme konusunda cadının söylediklerine gülümsedi ve tüm alaycılığıyla birlikte ''Amcam hakkında zaten bildiğim bir şeyi neden sorayım ki? Fark etmemiş olabilirsin ama oradaki üç katil amcamın sadık hizmetkarlarıydı ve ona oldukça yakın kişilerdi. Yani Jasper’ın nerede olduğunu biliyorlardı. Bir insan ne zaman yalan söyleyemez bilirsin… Eğer uzun süre işkence görürlerse yalan söylemezler daha doğrusu söyleyemezler eh onlara yeterince işkence ettiğimi düşünürsek yalan söylemiş olmaları imkansız ayrıca sana neden inanayım? '' diye sordu. Cadılara asla güven olmazdı. Özellikle morgana’nın şehrindekilere… Cadıya sinsice gülümseyerek ''Benim bahsimi kapatalı çok oldu. Ayrıca sabırlı biri olduğunu da düşünmüyorum '' dedi. Cadının boğazını sıkarken onun şehvetle gülümsüyor olması son derece canını sıkmıştı. Normalde tek gecelik kadınlarına bile böyle davranmamıştı ama şuan oldukça sinirliydi. Fia hayatına girmeden önce bu seksi ve güzel cadıyı altına almak için bir saniye bile düşünmezdi. Onun istediği şeyi ona zevkle verirken onu altında kıvrandırırken bundane keyif alırdı ama şimdi bunu yapamazdı. Hayatındaki her şey yeni düzelmeye başlamışken bunu kendi elleriyle mahvedemezdi. Fia’yı kaybetmek istemiyordu ve eğer şuan kendini tutmayıp bu cadının vücuduna sahip olursa bunun sevgilisinin kulağına gitmeyeceğinin bir garantisi yoktu. Üstelik onu aldatmış olacaktı. Bu affedilemezdi. Cadının onun belini bacaklarıyla sarmasıyla şaşırdı. Bu cadı gerçekten jared’ın onu öldürmek istediğini göremeyecek kadar kör mü yada fazla ısrarcımı olduğuna karar veremedi.

O buna karar vermeye çalışırken cadı onu altına almıştı. Bileklerinden tutmasına neredeyse kahkahayla gülecekti. Sanki büyü kullanmasa onun ellerini o şekilde tutması bir işe yararmış gibi davranıyordu. Ne düşünüyordu? Büyü kullanmadan da jared’ın hakkından gelebileceğini mi ? Öyle ise çok fena yanılıyordu. Cadının söyledikleriyle bir süre sessiz kalıp duyduklarını sindirmeye çalıştı. Bu cadı ona zavallı mı demişti? Bunu kötü ödeyecekti. Öfkesi kat kat artarken dudaklarında tekrar cadının dudaklarını dahası erkeklerinde onun baştan çıkaran dokunuşunu hissettiğinde afalladı. Kendisini biraz zorlamayla kısa sürede toparlamıştı. Öpücük ne kadar baştan çıkarıcı olsa da ve dokunuşu içindeki şehveti körüklese de bunu yapmayacaktı. Hızla Cadının pantolonunun düğmelerini çözmekte olan ellerini kavrayarak onu tek hamlede sertçe altına aldı. Onu bileklerinden tutup yatağa sabitlerken bileklerini var gücüyle sıkıyordu. Dudaklarını onun dudaklarından hızla çekerek ''Peki sen bu oyuna daha ne kadar devam edeceksin? Seni istemediğimi daha nasıl belli edebilirim? Öpücüğüne karşılık vermemem yeterince açıkça belli etmedi mi durumu? '' diye sordu. Sonra hızla üzerinden kalktı. Pantolonunun az önce açılan düğmelerini kapattıktan sonra odadan çıkmak için ilerlerken ''Kendine başka bir yatak arkadaşı bul ayrıca kalbini birine kaptıran bir zavallı olarak söylüyorum ki bence benden daha zavallısın benim hayatımda en azından anlamlı bir şeyler var senin hayatında anlamlı olan tek şey güç ve yalnız kalmaya mahkumsun '' diyerek kapıdan çıkmaya çalıştı. Odadan ne yaparsa yapsın çıkamayınca sinirle yumruğunu duvara geçirerek ''Lanet olsun… '' dedi.

Erkekliğinde hissettiği dokunuşlar dudaklarındaki öpücükle birleştiğinde içindeki tutkunun onu ele geçirdiğini hissetti. Peri de olsa, aşıkta ya da katilde bedeni her normal erkeğin bedeni gibi karşısındaki güzel, baştan çıkarıcı bu kadının öpüşlerine ve dokunuşlarına karşılık tepki veriyordu. Onun gibi duyguları neredeyse hiç olmayan biri bile kendi bedenine sözü geçmiyordu. Aklında ve kalbinde hala o tatlı, hırçın sevgilisi fia vardı ama bedeni bu baştan çıkaran dokunuşlara tepkisiz kalamıyordu. Vücudu karşısındaki cadıya karşılık vermesi için onu zorlarken jared öfkesi ve amcası sayesinde bedenin kontrolünü hala elinde tutabiliyor olduğunu gördüğünde hemen bu durumdan kurtulmak için harekete geçti. Hazır hala kendini kontrol edebiliyorken buradan hemen çıkmalıydı. Bu yüzden gitmeyi denedi. Cadının el koyduğu gücü umurunda değildi. Başka bir cadıyla ufak bir anlaşma karşılığında gücünü geri alabilirdi. Daha önce iş yaptığı birkaç cadının ona seve seve yardım edeceğinden de adı kadar emindi.

Ne yaparsa yapsın buradan çıkamayacağını anladığında sinirden duvara sert bir yumruk geçirdi. Bunun sadece kendi canını yakacağını bilse de önemsemedi. Öfkeden deliriyordu ve bir şekilde sinirini atmalıydı. Cadının söyledikleri karşısında sinirli bir kahkaha attıktan sonra ''Ya evet şuan zorla beni elinde tutuyorsun bir başka gün başkasını ama hiçbiri kalıcı değil tek gecelik aşkların adamı olduğum zamanlardan biliyorum pek harika bir hayat olduğu söylenemez. Sonuç olarak yatağına aldığın hiçbir erkek kalıcı değil onların senle ve senin onlarla işin bittiğinde ya gidiyorlar ya ölüyorlar sonuç mu? Senin için yine yalnızlık'' Diyerek cadıya soğuk bir şekilde baktı. Onun bu halini gören başka biri o bakışlar yüzünden donabilirdi. Cadının yüzündeyse arsız bir sırıtışa neden oldu. Duydukları karşısında donup kalmıştı. Tüm hareketleri engellenmişti sanki ağzından ''bu imkansız'' kelimeleri dökülürken telefonunun sesi onu kendine getirdi. Hızla telefonunu cebinden çıkarıp öfkeli bir şekilde telefonunu açtı. Duydukları karşısında sinirle ''Lanet olsun sana o kızı gözden kaybetme demedim mi ben… eğer… eğer fia’yı zamanında bulamazsam ve ona bir şey olursa kendini ölmüş bil'' diye bağırdıktan sonra telefonu kapatıp seri bir hareketle var gücüyle duvara fırlattı. Telefon parçacıklarına ayrılırken sinirle odada turluyor önüne gelen eşyaları öfkesini onlardan çıkarmak istercesine kırıp döküyordu. Şuan amcası da dahil tüm katil perileri büyük bir zevkle tek başına öldürebilirdi. Bunu yapabilecek kadar öfkeliydi ve öfkesi onu işi bitene kadar ayakta tutabilirdi.

Cadının sözleri beyninde dönüp dururken ölüm saçan gözlerini onun gözlerine dikerek ''Eğer… Eğer o perilerden bir tanesi bile sevgilimin saçının teline zarar verirse yemin ediyorum önce onların canına okur sonra da seni bunu yaptığına pişman ederim.'' Diyerek öfkeyle yatağa gidip cadının saçlarını kavrayıp onu kendine çekerek sertçe dudaklarına kapandı. Bir süre onu öptükten sonra geri çekilip elindeki saçları biraz daha sıkı tutup başını sert bir hareketle geri çekip bedenini rahatsız bir pozisyona getirirken cadıyı belinden kavrayıp yine aynı sertlikte kendine yapıştırarak boynuna küçük öpücükler bıraktı. Orada bir süre oyalandıktan sonra onun dudaklarını tutkulu bir şekilde bir süre öptükten sonra alt dudağını emip cadıya hem zevk hem de acı verecek bir şekilde ısırarak geri çekildi. ''Eğer ona bir şey olursa bedeli amcamın ya da bir cadının emri altına girmek bile olsa seni mahvederim. Benim nasıl biri olduğumu birazcık bile biliyorsan ki amcamın sana bol bol benden bahsettiğine eminim dediğimi yapan biri olduğumu da bilmen gerekir. Jasper’ın çok sevdiğim bir sözü vardı eminim sende biliyorsundur o her zaman şöyle derdi kaybedecek hiçbir şeyi olmayan insanlar en tehlikeli kişilerdir onlardan korkmalısın. Benim sevgilim haricinde kaybedecek bir şeyim yok eğer onu kaybedersem neler yapabileceğimi tahmin bile edemezsin'' dedi buz gibi sesiyle ölüm saçan gözlerini cadının gözlerinden bir an bile ayırmadan.

Yalnız bir katil… Bu tanım onu ne kadarda güzel açıklıyordu. O bir katildi… Yalnız çalışıyordu ve bir katildi ama bununla birlikte sevgilisi için her şeyi yapabilecek biriydi. Onun tehlikede olduğunu bilmek içindeki karanlığı, öldürme isteğini ve öfkeyi daha çok arttırıyordu. Cadı onun birine değer vermek ve aşık olmakla hata yaptığını düşünebilirdi. Belki de hataydı ama jared bundan memnundu. Fia onun tek zayıf yönü olabilirdi. Aynı zamanda da hayatında ki tek iyi şeydi. Geçmiş hayatından pişman olmasa da yaşamak fia ile anlam kazanmıştı. Eskiden düşündüğü tek şey intikamıyken şimdi sevgilisiydi. Onun için değerliydi. Hayatındaki değişikler onu korkutuyor olsa da bundan şikayetçi değildi.Onun için her şeyi yapardı. Aklını meşgul eden soruysa onu kurtarmak için bu cadıyla yatması doğru muydu? Etrafta sinirle turlarken bir yandan da düşünüyordu. Aslında bunu düşünmesine bile gerek yoktu. Cevap belliydi. Doğru olmasa bile sevgilisine bir şey olmasına izin vermeyecekti. Eğer onu korumak için aldatması gerekiyorsa o zaman yapacaktı. O katil perilerin tıpkı kendi gibi eğlenmeyi iyi bildiğinden emindi. Masum sevgilisi fia ile yapacaklarını düşünmek bile istemiyordu. Bu yüzden hızlı adımlarla cadıya doğru ilerledi. İstediği tatmin olmaksa istediğini alacaktı ama bunun acısız olacağı konusunda kimse bir şey dememişti değil mi?

Saçlarından yakalayıp sertçe dudaklarına yapıştıktan sonra onu uzun bir süre öptü. Baştan fia yüzünden bunda zorlansa da çok geçmeden aldığı zevk işlerini kolaylaştırmıştı. İçinde ortaya çıkmaya çalışan suçluluk duygusunu çok zorlanmadan geri gönderdi. Duygularına ve düşüncelerine hakim olabilmek güzeldi. En başından beri bastırmaya uğraştığı tutku ve şehveti gün yüzüne çıkarmakta zor olmamıştı. Cadının inlemeleri onu tahrik ederken işi ilerletmeden son kez geri çekilip onu tehdit etmişti. Aslında onu şuan tehdit etmiyordu. Uyarıyordu. Cadının söylediklerinden sonra içi hiç rahat etmese de ona güvenmekten başka çaresinin olmadığını biliyordu. Bu yüzden düşünmeyi bırakıp üzerindeki cadıya bir süre baktıktan sonra onun bileğini kavrayıp sertçe kendine çekip tekrar saçlarından tutarak dudaklarına kapandı. Hızlı bir hareketle yerlerini değiştirirken hiçte kibar değildi. Bileklerinden tutup yatağa sabitleyerek dudaklarını tutkuyla öpmeye devam etti. Bileklerindeki baskıyı attırırken cadının dudaklarını bir süre emdikten sonra ısırarak bırakıp boynuna ilerledi. Elleri ise bileklerini bırakmış cadının vücudunu keşfe çıkmıştı. Bu dokunuşlar kibar değildi. Onu sertçe okşuyordu ama zevk verdiğini de biliyordu. Boynunu da birkaç kez ısırdıktan sonra öpücükleri tüm vücudunda gezinmeye başladı. Bir yandan da onu iç çamaşırlarından kurtarıyordu.

Sonunda cadı çırılçıplak karşısında kaldığında göğüslerinden birini ağzına alıp emmeye başladı. Bir eli boşta kalan göğsünü okşarken diğer eli bacak arasında hınzırca geziniyordu. Ağzına aldığı meme ucunu ara ara zevk verecek ve çok fazla acıtmayacak şekilde ısırıyordu. Diğer göğsüne de aynı özeni gösterdikten sonra öpücüğü daha aşağılara kaydı. Dudakları tekrar cadının dudaklarıyla buluştuğunda onu kalçalarından tutup sertçe kendine bastırdı. Onu bir süre daha altında kıvrandırdıktan sonra altındaki pantolondan kurtulup bacaklarının arasına yerleşti. Dudakları cadının dudaklarıyla buluştuğu an aynı zamanda içine girdi. Cadının içinde gidip gelişleri baştan ona işkence etmek istediği için oldukça yavaş olsa da sonra giderek hızlandı. Zevk iniltileri etrafı doldururken öpücükleri dudaklarından boynuna kaymıştı. İtişleri daha da hızlandığında hareketleri sertleşmişti. Sonunda o dayanılmaz an geldiğinde kendini son bir itişle serbest bırakıp cadının üzerine yığıldı. Birkaç dakika sonra kendini yan taraftaki yatağa atarak nefesini düzenlemeye çalıştı. Hiç düşünmediği kadar zevk almıştı bundan ve aynı şekilde zevk verdiği de bir gerçekti. Nefesini düzene sokup biraz kendine geldikten sonra cadıya ''Şimdi gücüm ve silahlarım lütfen…'' dedi.