| Uçurumun Kenarında | |
|
|
Yazar | Mesaj |
---|
Ruby Bianca Howlett Avcı / Sihirbaz
Mesaj Sayısı : 295 Kayıt tarihi : 09/06/12 Yaş : 30 Lakap : Benliksiz
| Konu: Uçurumun Kenarında Salı Nis. 23 2013, 18:43 | |
| Anlamsız bir rüyanın ortasındaydı yine. Neden sürekli bunların olduğunu bilmese de tek bir gerçek vardı. Artık yorulmuştu. Beyni gördüğü her hayalde sanki kan kaybediyordu. Ailesinin götürdüğü doktorlarda hiç bir işe yaramıyordu. En çokta işin fiziksel değilde psikolojik boyutu onu rahatsız ediyordu. Çektirdiği onca beyin filminden hiç bir şey çıkmadığında konuşmak zorunda olduğu bir psikoloğun karşısında bulmuştu kendini. Neden bazen ailesine hayır diyemediğini gerçekten merak ediyordu. Minnet gerçekten garip bir duyguydu. Onlara olan minneti, kaybettiği kızlarının yerine onu koymaları yüzündendi. Sanki bu yükü hep omuzlarında taşıyacak gibiydi. Hayatı gerçekten böyle mi geçecekti? Düşünmek beynini daha çok yoruyordu. Yatağında gözlerini tavana dikmiş, gördüğü rüyaya bir anlam vermeye çalışıyordu. Sürekli yüzlerini bir türlü hatırlayamadığı ama neredeyse ailesi olduklarına yüzde yüz emin olduğu iki kişi görünüyordu. Keşke yüzlerini net hatırlaya bilsem diye düşündü. Belki o zaman kendini daha iyi hissedecekti ya da onların başına gerçekte neyin geldiği bulabilecekti. Öz ailesi hakkında hiç bir şey bilmiyordu. Gerçi hayatı hakkında da hiç bir şey bilmiyordu. Bildiği tek şey öz ailesi tarafından ona verilen ismiydi Ruby ve yeni ailesi ona Bianca adını vermişlerdi. Ama o kadar iyilerdi ki o istemediği sürece ona Ruby demeye devam etmişlerdi. En çokta bu davranışları yüzünden onlara hayır diyemiyordu işte. Göz ucu ile masadaki saati kontrol etti. Randevuya sadece iki saati kalmıştı, hazırlanmalıydı. Yataktan hızla kalktı, kıyafet ve giyinmesi kısa sürmüştü. Siyah dar bir kot üzerine de koyu kırmızı, üzerinde çeşitli renk ve desenleri olan bir body giymişti. Kahvaltıdan sonra ise evinden ayrıldı.
Motosiklete binip hiç görmek istemediği psikoloğun kliniğine vardığında derin bir iç çekti. Bundan kaçış yoktu. Orada geçirdiği bir kaç saatin ardından ayrıldı. Sanki kendini daha iyi hisseder gibi. Elbette bu sadece koca bir yalandı. Eve dönerken ormanın yanından geçerken tabela gözüne takıldı. Overdose... Bu kelime biraz onu ifade ediyor göründü gözüne. Motosikleti park edip, ormanın içine ilerledi. Koşmayı sevdiği için adımları koşmaya dönüştü. Ailesinin ona verdiği onca eğitimden sonra gayet formdaydı. Kız olduğu için onu küçük gören avcılara ise her fırsatta derslerini veriyordu. Uçurumu fark ettiğinde durdu. Yere oturup bir süre karşıyı izledi. İçi sıkılıyordu. Nefes almak yine zorlaşmış, başı ise fena halde ağrımaya başlamıştı. Bu durumda en iyi yapacağı iş buradan hemen uzaklaşmaktı, çünkü kendini kaybederse seyretmekten zevk aldığı uçurumun dibinde bulabilirdi, kendini... Yavaşça ayağa kalkıp ters yöne hareket edeceği sırada, o çok iyi tanıdığı karanlığın içinde kayboldu. İmgeler ortaya çıktığında düz bir arazi içindeydi, onu çağıran iki kişi vardı. Anne, baba demek istedi onlara... Ama sesi çıkmıyordu. Daha kötüsü giderek uzaklaşıyorlardı. Onlara yetişmek için adımlar atmaya başladı. Gerçekte ise uçuruma doğru ilerliyordu.
| |
|
| |
Dante Drake Sihirbaz
Mesaj Sayısı : 227 Kayıt tarihi : 01/11/12 Yaş : 36
| Konu: Geri: Uçurumun Kenarında Perş. Nis. 25 2013, 19:26 | |
| Hafta içi lanet okul yetmiyormuş gibi hafta sonlarını da tam gün şirkette geçiriyordu. Okul ve iş bu iki olgu arasında sıkışıp kalmıştı. Bugüne kadar tüm hayatı eğlence olan biri için çok fazla sorumluluk almıştı. Bu yüzden o sorumlulukların altında her geçen gün daha da eziliyordu. Tabi böyle düşünen tek kişinin kendisi olması ise oldukça şaşırtıcıydı. Kendi haricindeki herkes buna ailesi ve mali işler danışmanı da dahildi bu iki işi ve aile mirasını çok iyi yönetmeyi başardığını düşünüyorlardı. O ise her geçen saniye daha da boğulduğu bu toplantıda bu iş için doğru kişi olmadığına çoktan karar vermişti. Onun için bir işkenceden farksız hale gelen bu toplantının bitmesi için dakikaları sayarken konuya odaklanmak kesinlikle imkansızdı. Bu da fazladan şirkette kalıp toplantı detaylarını gözden geçirmek anlamına geliyordu. Bu düşünceyle birlikte sıkıntıyla nefesini dışarı verirken daha fazla katlanamayacağını anlayarak gömüldüğü koltukta hızla oturuşunu düzeltip uyarır bir tonda öksürerek tüm dikkatleri üzerine çekti.
Sert ve otoriter bir sesle ''Evet beyler ve bayanlar ben bu projeyi ayrıntılı olarak inceleyip detaylı bir şekilde düşündükten sonra tekrar görüşürüz toplantı bitmiştir. Size iyi çalışmalar '' diyerek çalışanlarının sessiz sedasız bulundukları salonu terk etmelerini izledi. Sekreterine acil bir işi olduğu için çıkması gerektiğini bu yüzden tüm görüşmelerini iptal etmesini söyledikten sonra kendini şirketten dışarı attı. Bedenine çarpan soğuk havayla derin bir nefes alıp temiz havayı içine çektikten sonra arabasına bindi. Son sürat iş yerinden ayrılıp şehir dışına sürerken nereye gittiğinden kendinin bile haberi yoktu aslında. Sadece arabayı sürüyordu hepsi buydu. Tüm bunlardan bunaldığını ve biraz kafa dinlemeye ihtiyacı olduğunu düşündüğü esnada gördüğü manzarayla arabasını kenara çekti. Doğayla iç içe bir yürüyüş iyi gelebilirdi. Arabadan inip ormanın derinliklerine bir eli cebinde diğer elinde ceket, gömleğinin kolları yukarı kıvrılmış, kravatı sıktığı için sert göğsünün üzerine gelecek şekilde gevşetilmiş ve gömleğin yakasının ilk dört düğmesi açılmış ilerlerken aklında son zamanlarda olan olaylar vardı. Dalgın bir şekilde yürürken nereye gittiğine çokta dikkat etmiyordu. Uzun bir süre yürüdükten sonra kafasını kaldırıp etrafa bakındı. Bir uçurumun kenarına gelmişti biraz ilerde göz göre göre uçuruma doğru giden kızı fark ettiğinde birkaç saliseliğine yerinde çakılı kalsa da sonrasında kendini toparlayıp koşarak kızın yanına gitti. Onu belinden son anda yakalayıp kendine doğru şekerken ayağı takıldığı için sendelemiş dengesini de sağlayamadığı için kızla beraber yere düşmüşlerdi. Kız altta kendi üstte neler olduğunu anlamaya çalışırken kurtardığı kızın tanıdık olduğunu fark etti. Gözleri şaşkınlıkla büyürken ''Ruby… '' diyebildi. | |
|
| |
Ruby Bianca Howlett Avcı / Sihirbaz
Mesaj Sayısı : 295 Kayıt tarihi : 09/06/12 Yaş : 30 Lakap : Benliksiz
| Konu: Geri: Uçurumun Kenarında Perş. Nis. 25 2013, 19:46 | |
| Artık çok geçti. Harekete geçmeye karar vermişti. Ama bunu uygulamak için çok geç kalmıştı. Bir anda ortaya çıkan imge yüzünden etrafında gördüğü her şey değişmişti. Orman,şehrin ortasında bir yere dönüşmüş. Ağaçlarla dolu arazide binalar meydana gelmişti. O bir ara sokaktaydı aslında... Ama sokak ucu belirsiz dümdüz bir arazi gibi görünüyordu. Arazinin ortasında ise sırtını Ruby’e dönük, bir kadın ve erkek vardı. Yavaş adımlar ondan uzaklaşmaya başladıkları sırada Ruby, kalbinin sıkıştığını hissetti. Sanki onlar her adım attıklarında kendinden bir parçayı alıp götürüyorlardı. İçinde doğan bir hisle anne, baba diye seslenmek istedi. Hatta kelimeler dudaklarından döküldü. Ama ses, hiç bir ses yoktu. Sesi çıkmıyordu. Bağırmak istedi, ama boğazında bulunan düğüm buna izin vermemişti. O konuşmaya çalışırken iki kişi ondan daha da uzaklaşıyordu. O an da adım atmaya karar verdi. Sesini duyuramıyor olsa da onları yakaladığı zaman durdurma şansı olacaktı. Adımlar atmaya başladı. Bir kaplumbağa dan farksız adımlar onları yakalamak için yeterli değildi. Yine de bu adımları atmak için bile çok fazla efor sarf ederken koşmak imkansız görünüyordu. Farkında olmadan attığı her bir adım imgede hiç bir işe yaramıyor gibi görünse de gerçekte onu uçuruma giderek daha da yaklaştırıyordu. Bir kaç adım sonra kendini uçurumun dibinde bulacaktı.
Birden beline sarılı eller onu yaklaşmak için büyük çaba sarf ettiği kişilerden uzaklaştırdı. Kendini garip bir pozisyonda bir erkeğin altında bulduğunda gözlerinin içi tamamen siyahtı. İmge hala devam ediyordu. Onu engelleyen kişi kesinlikle iyi biri olamazdı. Belki de bir düşmandı evet kesinlikle bir düşmandı. Ellinden kurtulmak çabalamaya başladı. Hatta dizi ile bacaklarına vurdu. Sonra ise kulaklarına dolan ses ile karşısındaki kişinin yüzü belirginleşmeye başladı, yavaşça... Sesi kulaklarında yankılanırken zihninin içinde Dante diye haykırdı. Bakışları normale döndüğünde boş gözlerle ona bakarken bulundukları pozisyon yüzünden yanakları kızardı. Rüyalarının erkeğini hep hayal etmişti ama şimdi ona böylesine yakın olmak nefesini kesiyordu. Titreyen sesiyle ağzından sadece tek bir kelime çıktı.
"Dante"
| |
|
| |
Dante Drake Sihirbaz
Mesaj Sayısı : 227 Kayıt tarihi : 01/11/12 Yaş : 36
| Konu: Geri: Uçurumun Kenarında Cuma Nis. 26 2013, 17:56 | |
| Dante kızı kurtarmak için koşarken aklına girmeye çalışan eski anıları büyük bir başarıyla geri plana itti. Şuan anılara dalmanın zamanı değildi. Uçuruma doğru yürüyen canına kastı olduğu her halinden belli bir kızı kurtarmalıydı bu yüzden hızını biraz daha arttırdı. Onu son anda belinden yakalayıp kendine ve geriye çekerken kendi hızı ile çekim kuvvetini tam olarak ayarlayamadığı için sendelemiş hem kızın hem kendisinin dengesini sağlayamayınca da kaçınılmaz son meydana gelerek birlikte yeri boylamışlardı. Kendini bir anda kızın üzerinde bulmak onu şaşırtsa da asıl şoku hiç şüphesiz kızı tanıdığında yaşamıştı. Onu şuan kendisini görmediğini bilecek kadar iyi tanıyordu. Yine gördüğü imgelerinden birinde olmalıydı. Gözlerindeki karanlık düşüncelerini doğrularken kardeşi olarak gördüğü ve onun için oldukça değerli olan bu küçük şeytanın az önce ölümle yüzleştiğini bilmek kanını dondurmuştu. Asla sahip olamayacağı bir kız kardeşi gibi gördüğü bu kıza bir şey olmasını istemiyordu. Karşılaşıp tanıştıkları ilk an gözlerinin önüne gelirken kızın adı da dudaklarından bir şiir misali dökülmüştü.
Ruby... ilk karşılaşmaları da böyle bir uçurumun kenarında olmuştu. Dante onu son anda ölmekten gücüyle kurtarmış olsa da onun gördüğü imgeler yüzünden gücünü kullandığı gerçeği bir sır olarak kalmıştı… Kızın sesiyle anılarından kurtulurken onu tanıdığını fark ettiğinde imgeleri artık görmediğini anladı. Tehlikenin geçtiğini görüp derin bir nefes aldığı esnada onun hala üzerinde olduğunu hatırlayarak hızla kızın üzerinden kalktı. Elini uzatıp kızında kalkmasına yardım ettikten sonra hiçbir şey söylemeyerek üzerini silkeledi. Sessizlik kafasını toparlamak için ona zaman kazandırıyordu. Yerden ceketini alırken ''Daha dikkatli olmalısın ruby ve bu imgeler için kesinlikle bir profesyonelin yardımına ihtiyacın var '' Dedi sinirle. Onun bu kadar dikkatsiz davranması dante’yi çileden çıkartmaya yetmişti. Gözlerini kızın gözlerine dikerek ''Ben son anda yetişmeseydim şuan ölmüş olacaktın lanet olsun hangi akla hizmet durumunu bile bile uçurum kenarlarında dolaşıyorsun sen?'' diye onu azarlarken onun için ne kadar endişelendiği belli oluyordu. | |
|
| |
Ruby Bianca Howlett Avcı / Sihirbaz
Mesaj Sayısı : 295 Kayıt tarihi : 09/06/12 Yaş : 30 Lakap : Benliksiz
| Konu: Geri: Uçurumun Kenarında Cuma Nis. 26 2013, 19:57 | |
| Gözlerini açar açmaz bir anda karşısında Dante'i bulmak kesinlikle beklemediği bir şeydi. Şaşkın bakışlar aşık olduğu erkeğe odaklanmışken bulundukları pozisyonun farkına varmak yanaklarının kızarmasına neden oldu. Kalbi deli gibi atıyordu heyecanlanmış ne yapacağını bilemez bir haldeydi. Dante, onun için kalbinin sahibi hem de hayatını borçlu olduğu kişiydi. Yıllar önce karşısına çıktığı için kendini şanslı sayıyordu. Eğer Dante, onu o gün kurtarmamış olsa da lanet hayatı o gün son bulacaktı. Hayatı onun için lanetti evet... Belki de Dante'e onu kurtardığı için kızması gerekirdi o gün. Gerçi kendine engel olamadığı hırçınlığı nedeniyle o gün ona her şeyi söylemişti. Ağzına ne geldiyse... Yinede bu minnettar olduğu gerçeğini değiştirmezdi. Ailesi zaten bir kızlarını kaybetmişlerdi. Şimdi ise her şeyi unutup ona bağlanmışken onlara sırt çevirip bu hayattan gitmeye asla hakkı yoktu. Zaten bazı geceler ölmeyi düşündüğün bu gerçek onu hayata bağlıyordu. Nefes, alış verişleri giderek sıklaşırken Dante üzerinden kalktı. Bir anda kendini üşümüş gibi hissetti. Dante'nin sıcaklığına çok kısa bir zamanda alışmış bedeni o sıcaklığı arıyor gibiydi. Onun yardımı ile ayağı kalktığında, ceketini yerden alan ereğin söylediklerini duydu. Bu imge olayını biliyordu. Göz göze geldiklerinde gözlerinde hem öfkeyi hemde endişeyi görmüştü. Ona ne diyeceğini bile bilmiyordu. ama ilk önce şu sanki çok işe yararmış gibi söylediği profesyonel yardım hakkında konuşmaya başladı.
"Dante, psikiyatri kliniğine gittiğimi biliyorsun. Daha bugün oradaydım... Tek yaptıkları şey konuşmak... Aaa unutmayalım birde ilaçlar var. O ilaçların yaradığı tek halt beni kendimden geçirip uyumamı sağlamak. Beni bir yere kapatmakta bir çözüm olabilirdi tabi, ama ailem buna izin vermez."
Yine bir anda hırçınlaşmaya başlamıştı. Az önce kalbini ısıtan erkeğe bir an bile düşünmeden ağzına gelen her şeyi söylemişti. Teşekkür etmek bile aklında yoktu. Ama sonra birden duyguları değişti, sakinleştiği zaman düşünmek daha kolaydı. Ona yaklaşıp koluna dokundu ve onunla birlikte yere oturdu. Gözlerinin içine bakmak kalbinin deli gibi atmasını sağlıyordu.
"Dante ben üzgünüm. Belki sinirli olmamın nedeni bile ilaçlar bilmiyorum ki... Beni kurtardığın için sana teşekkür ederim. Sana giderek daha çok borçlanıyorum, sanırım."
| |
|
| |
Dante Drake Sihirbaz
Mesaj Sayısı : 227 Kayıt tarihi : 01/11/12 Yaş : 36
| Konu: Geri: Uçurumun Kenarında Cuma Nis. 26 2013, 20:53 | |
| Dante kızın dikkatsiz davranmış olmasına fazla tepki gösterdiğini biliyordu ama kendine hakim olamıyordu. Gecikseydim, yetişemeseydim ya da şuan burada olmasaydım ölmüş olacaktı düşüncesi tüm bedenine hükmediyor sinir sistemini alt üst ediyordu. Bu aklına geleni anında dile getirip düşünmeden hareket eden küçük şeytan onun için değerliydi ve onu kaybetmek istemiyordu. Akraba olmak için illa kan bağına ihtiyaç yoktur diyenlere ruby ile karşılaşmadan önce alaycı bir şekilde gülmekle yetinirken onunla karşılaştıktan sonra bunun doğruluğunu sorgulamaktan vazgeçmişti. Karşısında ona ne diyeceğini düşünen hırçın güzele bakarken onunla ilk karşılaştıkları gün ne kadar tartıştıklarını hatırladığında öfkesi biraz azalmıştı. Pek düzgün bir tanışma sayılmazdı aslında onlarınki ama buna rağmen zamanla oldukça iyi anlaşan iki arkadaş olmayı başarmışlardı. Bu aralarındaki tartışmaların son bulduğu anlamına gelmiyordu elbette nitekim kardeşi gibi gördüğü ruby ile her fırsatta atışmaları da bunu doğruluyordu. Aslında onu kızdırmayı seviyordu dante. Aralarındaki bu durum onu eğlendiriyordu çoğunlukla.
Kızınca daha bir sevimli oluyordu küçük bir melek mi yoksa şeytan mı olduğuna karar veremediği kardeşi.O bunları düşünürken ruby’nin konuşmaya başlamasıyla kendine geldi. Söylediği her bir söz sinirini arttırması gerekirken o bunun tam tersi oldukça sakindi. Ruby haklıydı onun psikiyatri kliniğine gidip tedavi gördüğünü biliyordu. O kadar seansın işe yaramadığını görmek onu üzmüştü aslında yine de bunu belli etmedi. Sıkıntıyla saçlarını karıştırarak ''Evet senin psikolojik yardım aldığını biliyorum ama bir işe yaramadığını da görüyorum belki başka bir psikoloğa gitmelisin ne biliyim alanında şuan gittiğin doktordan daha iyi bir doktora…'' dedikten sonra oflayarak ''Bak ben sadece bir gün senin ölüm haberini almak istemiyorum tamam mı? Yani elbette herkes bir gün ölecek ama ben senin ölümünün mümkün olduğunca geç ve normal olmasını istiyorum. Yaşlandığında mesela tenin buruşup elinde bastonla en çekilmez halinle torunlarının canına okuduğunda kalp krizinden ya da yaşlılığın getirdiği herhangi bir nedenden olabilir'' dedi. Bir an için ruby’nin o halini düşünüp gülümserken derin bir nefes alıp ''Teşekküre gerek yok… Ve bana borçlu değilsin ama illa öyle olduğunu düşünüyorsan eğer bana borcunu ödemek için hayatta kal. Uçurumlardan, nehirlerden ya da seni krize girdiğin an öldürebilecek her şeyden uzak durarak borcunu ödeyebilirsin mesela '' dedi. | |
|
| |
Ruby Bianca Howlett Avcı / Sihirbaz
Mesaj Sayısı : 295 Kayıt tarihi : 09/06/12 Yaş : 30 Lakap : Benliksiz
| Konu: Geri: Uçurumun Kenarında Cuma Nis. 26 2013, 22:40 | |
| Dante'i endişelendirmek istememişti. Aslında o hiç kimseyi endişelendirmek istemiyordu. Ama durum buydu, değişemiyordu. Çok denemişti. Bu imgelerden kurtulmayı ama olmuyordu. Sırf imgeler yüzünden çocukluğunun büyük bir bölümü eğitim dışında bir de hastanelerde geçmişti. Bir dolu beyin röntgeni çekilmişti. Elbette bunların yanında bir ton ilaç... Peki sonuç ne olmuştu, koca bir sıfır... Nedeni belirsiz imgeler sürekli karşısına çıkıp onu deli ediyordu. Psikoloğun dediğine göreyse imgelerin tek nedeni geçmiş hatıralarını hatırlamaya çalışmasından doğan bir yan etkiydi. Hiç bir şey hatırlamayan biri olarak imgelerin tek görevi geçmişi ile ilgili bir şeyleri ona hatırlatmaktı. Bunu diyen adamı, sözleri ilk duyduğunda yumruklamak istemişti. İmgeler koca bir hiçten başka bir şey ifade etmiyordu. Sürekli gördüğü insanların yüzünü hiç bir zaman görmemiş, görse bile hatırlamayı becerememişti. En kötüsü de etrafındaki değişimlerdi. Hiç biri sıradan bir şehir değildi ya da bir yer... Öyle olsa ailesi ile birlikte o yerleri kontrol etmek isterdi. Zaten babası da bunu ona söylemişti. Ama yapacak hiç bir şey yoktu. İçindeki sıkıntı giderek büyürken ayakta durmak istemediği için yere oturdu ve elbette Dante'i de yanına çekti. Hırçınlığı yeniden mesai yaparak tüm sözlerini bir şekilde telafi etmek istedi, konuşurken. Dante'i dinlerken yaşlılık ve diğer şeylerden bahsetmesi hem komik gelmiş hemde sinir olmuştu. O yaşlanmak istemiyordu, buruşuk kırışık bir ciltte istemiyordu. Bunu hangi kız isterdi ki...
"Ben o kadar yaşlanmak istediğimden emin değilim Dante. Ayrıca bugün gittiğim klinik ilk değildi. Bu gidişle son da olmayacak... Hayatım boyunca yeterinde psikolog ile tanıştım yani lütfen artık istemiyorum..."
Ona bakarken duyguları giderek içine sığmaz olmuştu bu elinde değildi. Dante'e olan sevgisi çok tuhaftı. Bu erkek kalbinin ısıtmayı beceriyordu bir şekilde. Arkadaş olduklarını düşünmek istemişti çoğu zaman ama onun arkadaşı Alec vardı. Ona bakarken bir kez bile kendini kaybetmemişti. Ama Dante'nin gözlerinin içinde boğulduğunu hissediyordu. Farkında olmadan ona daha da sokuldu ve başını omzuna koydu. İçine çektiği kokusu adeta başını döndürüyordu. Tam önüne geçip gözlerinin içine baktı bir süre...
"Peki söz veriyorum daha dikkatli olurum. Benim için endişeleniyor olman hoş. Ayrıca buraya gelirken de niyetim uçurum değil sadece hava almaktı..."
Konuşmasına devam etmek istemişti ama bedenindeki ani titreme her şey engel oldu. Ona bakarken aniden öpme isteği nereden ortaya çıkmıştı bilmiyordu. Tek bildiği buna engel olamıyor oluşuydu. Zaten bir süre sonra engel olmak bile istemediğini fark ettiğinde Dante'e nefesi yüzüne değecek kadar yaklaşıp dudaklarını öpmeye başladı. Elleri saçlarına dolanmış onu kendine çekiyordu.
| |
|
| |
Dante Drake Sihirbaz
Mesaj Sayısı : 227 Kayıt tarihi : 01/11/12 Yaş : 36
| Konu: Geri: Uçurumun Kenarında C.tesi Nis. 27 2013, 02:22 | |
| Dante ölüm konusundan konuşmayı sevmezdi. Ona göre fazla ciddi ve önemliydi çünkü… O ise ciddi konulardan konuşmaktan her zaman kaçınmıştı pek ona göre değildi ciddiyet. Her şeyi dalgaya vuruyordu bu yüzünden ve yine bu yüzden hem ukala hemde alaycı olarak anılıyordu. Ölüm gibi önemli bir konudan bahsederken bile olayın içine insanın kulağına komik gelen şeyler karıştırmasının nedeni buydu. Ruby’nin kendisine borçlu kalma fikrine ise sıcak bakmıyordu. O sadece onun hayatını kurtarmamıştı az önce kendinin de büyük bir acı çekmesine engel olmuştu. Onu zamanında bulup durduramamış olsaydı kendi hayatında da büyük çalkantılar olacağını biliyordu. Onu seviyordu ve değer veriyordu. Hem de kendi ailesinden daha fazla önemsiyordu bu küçük şeytanı… Az önce söyledikleri doğruydu aslında yaşlandığını görmek istiyordu bu güzelliğin. Hayatı doyasıya yaşadığını ve her anından zevk aldığını bilmek hayatın onlara sunduğu tüm güzelliklerden faydalandığını görmek istiyordu. En önemlisi de mutlu olmasını istiyordu.
Hayat tüm olumsuzluklara rağmen güzel ve yaşamaya değerdi. Bu yüzden engellenemeyen imgeler nedeniyle onu kaybetmek istemiyordu. Küçük kardeşinin büyüdüğünü görmeliydi dante. Ruby’nin ilk söylediklerinden sonra iç çekip ''Peki sen nasıl istersen küçük hanım '' dedi. Kızın sonraki söylediklerine gülümseyerek ''Uçurumun, nehrin, gölün olmadığı yerlerde hava al ya da kendini kaybettiğinde yürüdüğün zaman seni ölüme götürmeyecek herhangi bir yerde olabilir'' diye ekledi. Aralarındaki ani yakınlaşma ile hırçın güzelin nefesini yüzünde hissetmek tuhaf bir duyguydu. Dudaklarında aniden hissettiği dudaklarla şok oldu. Bu küçük şeytanla uzun süredir tanışıyorlardı ama daha önce hiç böyle bir yakınlaşma olmamıştı aralarında. Öpücüğe başlarda tepkisiz kalıp onun geri çekilmesini beklese de sonra kendi bile farkında olmadan oda kızı öpmeye başlamıştı. Dante’nin karşılık vermesiyle öpüşmeleri derinleşti. Dili kızın ağzının derinliklerini elleri ise bedenini keşfediyordu. Kendinin bile takip etmekte zorlandığı bir hızla kızı yere yatırıp üzerine çıktığında elleri kızın bacaklarını okşuyordu. | |
|
| |
Ruby Bianca Howlett Avcı / Sihirbaz
Mesaj Sayısı : 295 Kayıt tarihi : 09/06/12 Yaş : 30 Lakap : Benliksiz
| Konu: Geri: Uçurumun Kenarında Paz Nis. 28 2013, 21:00 | |
| Bir anda bu hisler nasıl ortaya çıkmıştı bilmiyordu. Bildiği tek şey Dante'e olan aşkıydı. Bir anda hayatına girmiş olan bu erkeğe minnettar olduğu ortadaydı. Ama aşk ve sevgi bunlar çok uzak bir ihtimal gibi görünmüştü önce gözüne. Çünkü Ruby, hiç bir zaman insanlarla iletişim kurmaktan hoşlanmamıştı. Zaten bu yüzden arkadaş sayısı bile oldukça azdı. Hayatında ailesi dışında ortağı Alec ve onun kahramanım dediği kişi Dante dışında kimse yoktu. Onu, kendine gelir gelmez üzerinde bulması hem onu şaşırtmış hem de heyecanlandırmıştı. Şimdi garip düşüncelerin beynine üşüşmesinin nedeni de bu olmalıydı. Bedenin de onun sıcaklığını hissetmek bir şekilde bedeninin alev almasına neden olmuş, her bir kelime de kendini ona biraz daha çekilir bulmuştu. Dante, onun gözlerine bakarken adeta kendinden geçiyordu. O gözler diye düşünmeden edemediği zamanları hatırlıyordu. Onunla görüştükleri her günün gecesinde onu düşünerek uykuya dalardı. Şimdi ise karşısındaydı ve içindeki garip dürtü onu giderek daha fazla ele geçirirken ne diyeceğini ne yapacağını bilemez bir haldeydi.
Buraya gelmesinin asıl nedenini ona anlattıktan sadece çok kısa bir süre geçmişti ki onun karşısında buldu kendini. Çok geçmeden nefesi yüzüne değerken, tadını gördüğü ilk andan beri merak ettiği dudaklarını öpmeye başladı. Elleri ondan habersiz Dante'nin saçlarının arasında dolaşmaya başlamıştı. Onu kendine bastırırken öpmeyi sürdürdü. Dante, henüz hiç bir tepki vermemişti ama o tadını aldığı bu dudakları daha fazla hissetmek istiyordu. Öpücük bir süre sonra Dante'nin de katılması ile giderek daha da derinleşti. Bir anda ağzının içinde onun dilini hissetmek garip olsa da onu öpmeyi bir an bile bırakmadı. Elleri saçlarını bırakmış erkeğin bedeninde dolaşırken kendini bir anda yerde buldu. Üzerinde sevdiği adamın ağırlığı ile adeta kendinden geçmişti. Öpüşmelerinin arasında hissettiği dokunuşlarla dudaklarından bir inilti firar etti.
| |
|
| |
Dante Drake Sihirbaz
Mesaj Sayısı : 227 Kayıt tarihi : 01/11/12 Yaş : 36
| Konu: Geri: Uçurumun Kenarında Ptsi Nis. 29 2013, 17:03 | |
| Dante dudaklarının üzerinde onun dudaklarını hissettiğinde ne yapacağını şaşırmış durumdaydı. Bu hiç beklemediği bir şeydi çünkü ona asla umut verecek bir şey yapmamıştı. Kendini geçmişi hatırlamaya zorlarken onun yanlış anlayabileceği hareketlerini gözünün önüne getirmeye çalışıyordu... Ne kadar uğraşırsa uğraşsın bir şey bulamayınca kendini geri çekmeye çalıştı. O an fark ettiği şey ise şaşırmasına neden oldu. Vücudunu kontrol edemiyordu. Lanet olsun ki kızın öpücüğü tatlı,baştan çıkarıcı ve kafa karıştırıcıydı. Sevgilisini düşünüp ondan uzaklaşmayı denese de aldığı tat ve zevk buna engel oluyordu. Sonunda istemese de kıza karşılık verirken buldu kendini. Öpücükleri onun karşılığıyla daha da derinleşirken kendini kaybetmişti. Elleri onun güzel ve seksi vücudunda dolaşırken dili ağzının derinliklerini keşfediyordu. Onu yavaşça yere yatırırken aklında sadece aldığı zevk vardı ve bu daha fazlasını istemesi için onu teşvik ediyordu. Çıplak tenine dokunma ihtiyacı giderek artarken bacaklarını okşamaya başladı. Vücudunda hissettiği dokunuşlar bedeninin alev almasını sağlarken kızın inlemesi oldukça hoşuna gitmişti. Bir eli kızın tişörtünün altına usulca kayarak göbeğini ve daha yukarılarını okşamaya başladığında bedenini kızın bedenine bastırdı. Dudakları kızın dudaklarından ayrılıp boynuna kayarken ruby’nin üzerindeki tişörtten kurtulmasını sağladı.
Dudakları boynundan göğüslerine oradan daha aşağılara kayarken elleri ise kızın pantolonun düğmesini çoktan açmıştı. Öpücükleri önce tüm vücudunda gezindikten sonra dudakları tekrar onun dudaklarıyla buluştuğunda ruby altında sadece iç çamaşırlarıyla kalmıştı. Büyük bir tutkuyla o tatlı dudakları öperken bir eli göğüslerini okşuyor diğer eli ise bacaklarında dolaşıyordu. Sonrasında yavaşça kadınlığını okşamaya başladı. Islaklığı başını döndürürken ona sahip olma arzusu tüm bedenini ele geçirmişti. Kızın altında zevkten kıvranmasından son derece memnun bir şekilde ona bir süre daha işkence etmeye karar verdi. Henüz iç çamaşırlarını çıkarmamıştı. Erkekliği içine girmek için onu zorlarken beyninin içinde scarlett’ın sesini duymak, gözlerinin önünde onun görüntüsünü görmek dante’yi kendine getirmişti. Kızın üzerinden hızla kalkarken şaşkınlıkla ruby’e bakarak ''Özür dilerim'' dedi. Lanet olsun o ne yapıyordu böyle? Ona sahip olmadığı için sızlayan erkekliğini görmezden gelmeye çalışırken dehşete düşmüştü. Dante neredeyse scarlett’ı yani aşık olduğu tek kadını aldatacaktı. Bu düşünce sinirlerini gererken sıkıntıyla saçlarını karıştırdı. Neler olduğunu anlamaya çalıştığı her halinden belli olan kıza bakarken ''Ben… çok üzgünüm… Bir an kontrolümü kaybettim'' dedi.
| |
|
| |
Ruby Bianca Howlett Avcı / Sihirbaz
Mesaj Sayısı : 295 Kayıt tarihi : 09/06/12 Yaş : 30 Lakap : Benliksiz
| Konu: Geri: Uçurumun Kenarında Ptsi Nis. 29 2013, 17:45 | |
| Başından beri istediği tek şey Dante'nin o tatlı görünen dudaklarının tadına bakmaktı. Bunu öylesine büyük bir tutkuyla istemişti ki kendini durdurmayı başaramamıştı. Onu ne olduğunu bile anlamadan öpmeye başladıktan sonra erkeğin karşılık vermesi öpücüğün boyutunu değiştirmeye yetmişti. Kendini onun bedeninin altında yeniden bulduğunda öpüşmeyi bir an bile kesmemişti. Daha önce hiç kimseyi öpmemiş olmasına rağmen şu an işini çok iyi bilen bir kadın gibi davranıyordu. Gerçi davranışlarının sorumlusu kesinlikle kendi değildi. Çünkü bedeni kesinlikle beyninin kontrolünde değildi. Tamamen şehveti ve tutkusu tarafından ele geçirilmişti. Dante'nin her yeni dokunuşu ve öpücüğüyle adeta çileden çıkıyordu. Öpücüklerinin arasında inlemeye başlamışken elleri Dante'nin harika bedeninde gezinmeye başladı. Bedeni tümüyle alev almış gibiydi ve ondan bir şeyler talep etmeye başlamıştı.Öncelikle onun çıplak tenine dokunmak istemişti ve bu düşünce ile onun ellerini karnında hissetmek garip gelmişti. Onunda aynı şeyi istemesine şaşırsa da oda, erkeğin gömlek düğmelerini çıkarmaya başladı. Tüm bedeni titrediği için biraz zorlansa da sonunda düğmelerden kurtulup onun çıplak tenine dokunmaya başlamıştı. Sıcak tenine dokunmak içindeki bir şeyleri daha da arttırırken boynunu öpmeye başladı. Teninin tadı en az dudakları kadar harikaydı. Teninde hissettiği öpücüklerle inlemesi artarken sadece iç çamaşırları ile ortada kalmıştı. Artık bu öpücüğün nereye gittiğinden bile habersizdi. Tamamen kendini kaybetmişken Dante'nin pantolon düğmelerini çözdü ve bacakları ile onu iterek pantolondan kurtulmasını sağlıyordu. Kadınlığında hissettiği dokunuşlarla kıvranmaya başlamışken bir gerçeği fark etti. Şu an delice bir arzuyla Dante'nin ona sahip olmasını istiyordu. Daha önce hiç yaşamadığı bu deneyimi aşık olduğu erkekle yaşamak istiyordu. İnlemeleri giderek artarken bedeni daha fazka kıvranmaya başladı. Şu an zevkten çok işkence görüyor gibi hissediyordu kendini.
Bir anda Dante'nin üzerinden kalkması ile şaşkın bakışlarını onun gözlerine dikti. Neden şimdi böyle yapmıştı. Tamam onu öpen ilk kendisiydi. Yinede Dante ona sonradan karşılık vermişti ve dokunuşları, öpücükleri öylesine baştan çıkarıcıydı ki... Sorunun ne olduğunu anlamaya çalışırken ona bakmaya başladı. Özür dilemesi ile derin bir nefes aldı. Ardından söylediklerine ise sadece gülümsedi, evet o da kendini yeterince kaybetmişti.
"Dante, özür dilemene gerek yok. Ben de az önce yeterince kendimi kaybettim ve şu an hala kendime gelmiş değilim"
Ayağa kalkıp Dante'i bileğinden tutup dövüş hareketlerin den birini kullanarak onu sertçe altına aldı. Canını yakmış olmasını o an için umursamamıştı. Tek istediği şey ona yeniden dokunmak ve tadını almaktı. Erkekliğinin üzerinde duran kalçaları sertliğini hissederken yavaşça kalçalarını hareket ettirmeye başladı. Dudakları ise onun dudaklarını bulmuş, büyük bir tutkuyla öpmeye başlamıştı.
| |
|
| |
Dante Drake Sihirbaz
Mesaj Sayısı : 227 Kayıt tarihi : 01/11/12 Yaş : 36
| Konu: Geri: Uçurumun Kenarında Salı Nis. 30 2013, 00:27 | |
| Dante hala kendine nasıl hakim olamadığını düşünüyordu. Nasıl yapabilmişti bunu? Onu yıllardır kardeşi gibi görmemiş miydi? Anlaşılan sadece kendini kandırmıştı. Evet hala ona karşı iyi duygular besleyip ömrünün sonuna kadar mutlu bir hayat yaşamasını istiyordu ama artık bunun yanında onun bedenini ve tadı harika olan o tatlı dudaklarını da istiyordu. Üstelik Scarlett’a sırılsıklam aşık olduğu halde. İstediğine ulaşamadığı için yanan canını görmezden gelerek kızdan özür diledi. İlk o öpmüş olabilirdi ama kıza neredeyse sahip olacak olan kişi de kendisiydi. Cümle kurmak bile işkence gibi gelirken üzgün olduğunu da ekledi. Bilerek bu işkenceye devam ediyordu. Konuşup kafasını dağıtmalıydı yoksa her an ruby’e sahip olabilirdi. Kızın sözlerinden sonra sıkıntıyla nefesini dışarı üfleyip kelimeleri toparlamaya çalıştı. Onu incitmeden ve doğruları söyleyerek buna bir son vermesi gerektiğinin farkındaydı sadece hem doğruları söyleyip hem de onu incitmeden bunu nasıl yapacağını bilmiyordu. Böyle bir şey mümkün müydü bundan bile emin değildi. Konuya nereden başlayacağını bulup söze gireceği sırada kendini bir anda sert bir şekilde yerde buldu. Ağzından canı acıdığına dair bir ses çıkarken yüzünü buruşturdu.
Kızın erkekliğine oturması yeterince uyarılmış bedenini fazlasıyla tahrik ederken dudaklarında tekrar o tatlı dudakları hissettiğinde ani bir inleme döküldü dudaklarından… Bu öpücüğe karşılık vermemek için sevgilisini düşünmeye çalıştı ama ruby’nin uyanan erkekliğinin üzerindeki kalçalarını hareket ettirmeye başlamasıyla düşünmek kelimenin tam anlamıyla imkansızlaşmıştı. Oda öpücüğe tutkuyla karşılık verirken kendini kaybetmesi oldukça kısa sürmüştü. Öpüşmeleri derinleşirken elleri kızın vücudunun her yerindeydi. Onu belinden tutup hızlı bir hareketle altına aldıktan sonra bedenini onun bedenine bastırıp uzun bir süre daha o tatlı dudakların tadını çıkararak seksi bedenini keşfetti. Soluklanmak için hiç istemeyerek kendini geri çektiğinde mantığı zar zor ona gerçekleri hatırlatmıştı. Bunun üzerine hızla kızın üzerinden kalkarken ''Ruby ben bunu yapamam… Özür dilerim '' dedi. Pantolonunu çabuk hareketlerle üzerine geçirip pantolonunun düğmesini kapatırken gömleğini sadece üzerine geçirmiş ve düğmelerini iliklememişti. Yerde şaşkınca onu izleyen kızın oturmasını sağladıktan sonra ''Bak sen çok güzel ve seksi bir kızsın. Ben seni arkadaşım olarak çok seviyorum aynı zamanda değerde veriyorum ama ben… ben… Benim bir sevgilim var ve ben ona aşığım. '' Dedi. Sonunda söyleyebilmişti. Onun yanağını şefkatle okşarken ''Üzgünüm… '' dedi.
| |
|
| |
Ruby Bianca Howlett Avcı / Sihirbaz
Mesaj Sayısı : 295 Kayıt tarihi : 09/06/12 Yaş : 30 Lakap : Benliksiz
| Konu: Geri: Uçurumun Kenarında Salı Nis. 30 2013, 17:55 | |
| Her şey söylediği gibiydi. Kendini tamamen kaybetmişti. O an aslında ne düşündüğünü bilmiyordu. Aslında düşünmüyor da denebilirdi. Çünkü sadece tek bir şey istiyordu ve delice o isteğin onu yönetmesine izin veriyordu. Dante'nin tadı, ona yaptığı her şey öyle baştan çıkarıcı, öyle güzeldi ki bedeni kendini erkeğe teslim etmeye hazırdı. Sırf bu nedenle Dante'nin üzerinden kalkıp özür dilemesini görmezden gelmeye karar verdi. Onu sert bir şekilde altına aldığında dudaklarına kapandı. Bacaklarının arasında hissettiği sertlik garip bir şekilde hoşuna girmişti. Dante yine garip bir tereddüt içinde onu karşılık vermemişti. Ama sonra bir anda öpüşmeye yeniden başladıklarında elleri erkeğin her yerinde gezinirken öpüşme yine en ateşli halini aldı. Dante ile yerleri kısa sürede değiştiğinde bacaklarını beline dolayıp onu kendine daha fazla çekti. İçindeki tutku, şehvet ona duyduğu sevgi her şeyi şu an en sınırında hissediyordu. Dudakları boş kaldığı anda inlemeye başlarken iniltilerin arasında kalbinden geçenleri bir anda söyledi.
"Dante, seni seviyorum..."
Başını yeniden kendine çekip onu öpmeye başladı. Artık dayanamıyordu. Erkeğin ona sahip olması garip bir ihtiyaca dönüşmüşken Dante'nin yeniden üzerinden kalkması ile afalladı. Kendini serbest bırakıp toprağın üzerinde sadece uzanırken mantıklı düşünmeye çalışıyordu. Dante'nin onu istemediği gerçeğini düşünmek istemiyordu ama o yapamayacağını söylemişti. Gözlerinin önünde giyinirken onun yardımı ile doğrulup oturdu. Konuşmaya başladığı ilk anda kalbinde hissettiği acı ile gözleri dolmaya başlamıştı. Bu konuşma hiç iyi gitmiyordu yani onun istediği şekilde gitmiyordu. Dante'nin başka birine aşık olduğu gerçeğini duyduğunda gözlerine dolan yaşlar yavaşça yanaklarından akmaya başladı. Yanağında hissettiği yumuşak dokunuş, az önceki tutku ve şehvetten öylesine uzaktı ki içinde sadece masum bir sevgi vardı. Elinden uzaklaşıp hızla ayağa kalktı. Bedeni hala ateş gibiydi. Giyinmekten çok şu an üzerinde ne varsa çıkarmak istiyordu ve elbette Dante'in üzerinde ki her şeyi parçalara ayırmak... Sırf bir daha giyinmesini engellemek için... Ama bunu yapamazdı. Onu seviyor olsa da arkadaş oldukları bir gerçekti. Kendi tutkusu yüzünden sevgilisi aldatmasını bekleyemezdi. Onu öylesine zorladığı aklına geldiğinde kendinden nefret etti. Pantolonu ve tişörtü giyerken ağlaması daha da arttı. Gitmek istiyordu ama o kadar güçlü hissetmiyordu kendini. Üstelik bir şeyler söylemeliydi. Dante den bir kaç adım uzağa oturdu. Hıçkırıklarının arasında konuşmaya başladı.
"Dante, asıl ben özür dilerim seni buna zorladım sanırım bilmiyorum. Ben daha önce hiç kimseyle böyle şeyler yapmadım... Ne yaptığı mı bile bilmiyorum... Lanet olsun... Üzgünüm..." | |
|
| |
Dante Drake Sihirbaz
Mesaj Sayısı : 227 Kayıt tarihi : 01/11/12 Yaş : 36
| Konu: Geri: Uçurumun Kenarında Çarş. Mayıs 01 2013, 00:36 | |
| Seni seviyorum… Bu sözler dante’nin tüm hücrelerini ele geçiren arzudan soyutlandırarak kendine gelmesini sağlamıştı. Kendine engel olamadığı için içinden küfürler ederken kızın üzerinden hızla kalktı. Ruby onun için değerliydi ve onun saf aşkından faydalanıp aşık olduğu kadını aldatmak fikri tüm yaşam fonksiyonlarının durmasına neden olmuştu. Bunu yapamazdı. Sevdiği kadını aldatmak fikri bile korkunçtu aralarında olan onca soruna rağmen üstelik. Üzerini hızla giyerken kıza durumu nasıl anlatacağını düşünüyordu. Onu kırmak en son isteyeceği şeydi ama ruby’nin hayal ettiği şey olmazdı. Birazdan söyleyeceklerinin vereceği acıyı hafifletecek cümleler aradı. Karşılıksız bir aşk yaşamamıştı daha önce hiç ama aşkın ne demek olduğunu biliyordu ve karşılıksız olduğunu düşünmenin verdiği acıyı hatırlıyordu. Onun canının daha çok yanacağı açıktı. Bu düşünceyle iç çekti. Kelimelerin anlamlarını yitirdiği noktada olduklarını görüyordu. Bu durum ise daha çok canını sıkmaktan başka bir işe yaramıyordu. Yapacakları konuşmaya kendini hazır hissettiğinde kızın oturmasına yardım etti. Özenle seçtiği cümleler beyninden uçup giderken olayı yapabildiği kadarı ile açıkladı. Onun yanağını okşayarak ne kadar üzgün olduğunu dile getirirken dokunuşu şefkat ve masum sevgiden başka bir duygu barındırmıyordu.
Kızın kendini geri çekmesini anlayışla karşıladı. Kollarına atılmasını beklemiyordu zaten… Dolan gözleri canını sinirlerini gererken kendine karşı engelleyemediği bir öfke duyuyordu. Onun giyinmesini izlerken gördüğü göz yaşları içinde bir yerleri acıtırken kendine okkalı bir küfür savurdu. Ruby’nin kendisine olan hislerini göremeyecek kadar kör nasıl olabilmişti? Lanet olsun ki fark etmemişti. Kızların kendisine olan hayranlıklarını bakışlardan bile anlayan ünlü çapkın dante yakın arkadaşının kahrolası herif olan kendine aşkını anlamamıştı. Bu durumu daha hoşlanma aşamasında fark edip önlem alamadığı için kendine kızıyordu. Kızı kendinden bir şekilde soğutabilirdi zamanında anlasaydı eğer… Artık her şey için çok geçti. Ondan biraz uzağa oturan kızın söyledikleriyle derin bir nefes aldı. Duydukları şaşırtırken ona sahip olmamakla ne kadar doğru yaptığını bir kez daha fark etti. Ruby’nin ağlamasına daha fazla dayanamayarak onu kendine çekip sıkıca sarıldıktan sonra saçlarını okşarken ''Özür dilemene gerek yok suç bende fark etmeliydim. Bende çok üzgünüm… Benden hoşlandığını zamanında fark edip engel olamadığım için üzgünüm… '' dedi.
| |
|
| |
Ruby Bianca Howlett Avcı / Sihirbaz
Mesaj Sayısı : 295 Kayıt tarihi : 09/06/12 Yaş : 30 Lakap : Benliksiz
| Konu: Geri: Uçurumun Kenarında Perş. Mayıs 02 2013, 13:30 | |
| Kendini aptal gibi hissediyordu. Evet o kesinlikle koca bir aptaldı. Dante gibi biri ile olabileceğini nasıl düşünebilmişti. O çok yakışıklıydı ve aynı zaman... Of lanet olsun, artık düşünmek istiyordu. Hala o tatlı dudaklarını ve tenini öylesine hissediyordu ki. Şu an üşüyordu, hıçkırıklarının arasında hatta titriyordu. Kıyafetlerinin giyse bile bedenin ısınabileceğini hiç sanmıyordu. Bedeni, Dante'nin sıcaklığını istiyordu biliyordu, aslında o da onu yeniden öpmek ve delice bir tutkuyla ona sahip olmasını istiyordu. Ama aynı zaman da artık bunun mümkün olmayacağını da biliyordu. Başka birine aşık olduğunu söylemişti, bir sevgilisi vardı. Neden, neden bunu daha önce düşünmemişti ki. Başka bir kızın Dante'nin hayatında olmasından doğal ne vardı. O değil, başka bir kız Dante'nin hayatındaydı. O ise onu asla hak etmemişti. İşte bu yüzden içindeki bu sevgi içinde kalmalıydı. Ama olmamıştı işte, onu öperken kendini kaybetmişti. Gerçi, Dante de kendini kaybetmişti, ama bunun önemi yoktu. Sonuçta kendine gelmeyi başarmış ve çok sevdiği belli olan kızı aldatmamıştı. Düşünmek, artık istemiyordu. Kıyafetlerini elinden geldiğinde hızlı bir şekilde giyindikten sonra yere oturdu. Masum dokunuşu bile bir işkence gibi geldiği için ondan uzak durmaya kararlıydı.
Dudaklarından dökülen kelimelerle hıçkırıkları biraz daha artarken Dante'nin bir anda ona sarılması ile ne yapacağını bilemedi, önce. Aslında ne yaptığı biliyordu. Onu teselli etmeye çalışacaktı. Onun teselliye ihtiyacı var mıydı? Elbette yoktu. Aslında şu an kendini Dante'nin kurtardığı uçuruma atmak istiyordu. Sözleri kalbini daha fazla yaralamıştı. Ortada bir suçlu vardı evet ve kendisinin suçlu olduğunu çok iyi biliyordu. Derin bir nefes alarak güçlü olmaya çalıştı. Onunla sevgili olmayabilirlerdi. Yine de bir arkadaş olarak kaybetmek istemediği bir arkadaşıydı. Ona sıkıca sarılırken ister istemez, kokusunu içine çekti. Hala onu deli gibi arzuluyor olsa da onca eğitim sonrası kendi için bir kaç şey kullanabilirdi. Bedenini kontrol etmeli ve sakinleşmeliydi.
"Dante, üzülme artık."
Kendini geriye çekip bir süre bekledi. İçinde imgelerden sonra ortaya çıkan hırçın kız devreye girmişti. Bu iyiydi en azından duygu değişimi işe yarardı şu an. Hazır olduğunu hissettiğinde gözlerinin içine baktı.
"Hala arkadaş mıyız?"
| |
|
| |
Dante Drake Sihirbaz
Mesaj Sayısı : 227 Kayıt tarihi : 01/11/12 Yaş : 36
| Konu: Geri: Uçurumun Kenarında Cuma Mayıs 03 2013, 03:19 | |
| Ne yapacağını nasıl davranacağını bilmiyordu. Onu teselli etmeyi çok istese de böyle bir şeyin birkaç söz ve dostça bir sarılmayla çözüleceğini sanmıyordu. Sadece ruby’nin ağlamasından hoşlanmıyordu ve bunu durdurmaya çalışıyordu yaptığı şey bundan ibaretti. Az önce ne yaşanmış olursa olsun bu kız onun için değerliydi. Onu kardeşi gibi görmediğini geçirdikleri tutku dolu dakikalardan oldukça net bir şekilde anlamış olmasına rağmen arkadaş olarak yanında görmek istediği de su götürmez bir gerçekti. Kızı onun istediği anlamda olmasa da seviyordu. Birlikte çok şey yaşamışlardı. Anılarının çoğu yıllar, yıllar sonra hatırlanmaya değen şeylerdi. Birlikte harika zamanlar geçirmişlerdi. Çoğunlukla birbirlerinin damarına bassalar da iyi anlaşıyorlardı. Tartışmaları bile zevkliydi aslında.Kendisine olan öfkesi zaman geçtikçe artarken içinden kendine lanetler yağdırıyordu. İstediğinde ne kadar ukala,gıcık,havalı,itici,serseri,çapkın kısaca tam bir pislik olabildiğini biliyordu. Hoşlantı aşamasında durumu fark etseydi kızı kendinden soğutabileceğinden emindi.
Bu yüzden suçluyordu kendini. Basit bir etkilenmeyi bile kızların gözünden anlayabilen ünlü playboy yanı başındaki problemi göremeyecek kadar körleşmişti. Ruby’nin kendini çekip söylediklerine acı bir gülümsemeyle karşılık verdi. Hala onun üzülmesini düşünüyordu. İçinde bulundukları trajedik olayı en az hasarla atlatabilmeyi dilerken onları zor günlerin beklediğini görerek sıkıntıyla nefesini dışarı verirken ‘ ''Ben senin için sen benim için endişeleniyorsun… Garip aslında şiirlerde geçen kelimelerin kıyafetsiz kaldığını söyleyen cümlelere hiç önem vermezdim. Oysa şimdi bunu yaşıyoruz.'' Dedi. Kızın sorusu üzerine alnına bir öpücük kondurarak ''Hala arkadaşız küçük şeytan ve sen istediğin sürece de bu böyle olacak. Aslında düşündüm de istemesen de hayatından çıkmayı düşünmüyorum'' diyerek göz kırptı. Havanın kararmaya başladığını fark edip ''Hey hadi seni eve bırakıyım. Ailenin senin için endişelendiği kesin onları daha fazla endişelendirmek istemezsin değil mi?'' diyerek ayağa kalktı. Onun da kalkmasına yardım ettikten sonra ''Motosikleti ben kullanıyorum. Arabayıysa daha sonra şoföre aldırırım'' diyerek kızdan anahtarları aldı. Sessiz ve uzun bir yolcuğun ardından kızı evine bırakıp kendi evine taksiyle geçerken arabasını almaları için çoktan birini aramıştı.
| |
|
| |
| Uçurumun Kenarında | |
|