|
| Aşırı Güven | |
| | Yazar | Mesaj |
---|
Ruby Bianca Howlett Avcı / Sihirbaz
Mesaj Sayısı : 295 Kayıt tarihi : 09/06/12 Yaş : 30 Lakap : Benliksiz
| Konu: Aşırı Güven Perş. Nis. 25 2013, 19:31 | |
| Kendini bu duruma nasıl soktuğunu bilmiyordu. Bildiği tek şey şu an yapmak zorunda olduğu işi yapması gerektiğiydi. Aptal bir iddiaya neden giriştiğini bilmiyordu. Belki de bunun tek nedeni kendine olan aşırı güveniydi. Evet kendine güveni tamdı. Ailesinin ona öğrettiği her konuda onları utandırmamak için en iyisi olmaya çalışıyordu. Sonuçta sahip oldukları kızlarının yerini almıştı. Bianca, o kızı hiç tanımamıştı. Bildiği tek şey, bir cadı tarafından öldürülmüş olduğuydu. Bu nedenle ailesinin cadılara olan aşırı nefretini çok iyi anlıyordu. Sonuçta en değerli varlıkları olan kızları ellerinden alınmıştı. O kızı düşünmek ister istemez öz ailesini getiriyordu aklına... Belki de bir avcı ailesi tarafından alınıp büyütülmesi bir rastlantı değildi. Öz ailesi de bir avcıydı ve lanet bir cadı tarafından ondan alınmışlardı. Belki de hiç bir şey hatırlamamasının bir nedeni ona uygulanmış bir lanetti, kim bilir... Suratında sıkkın bir ifade ile aynadaki yansımasına bakmayı sürdürdü. Bu kıyafeti giymek istemiyordu, ama giymişti işte... Bir tek kıyafetin renklerinden hoşlanmıştı. Üzerinde mavi oldukça seksi bir elbise vardı. Göğüs dekoltesi ona göre fazlasıyla abartılıydı. Yine de en azından üzerine pelerine benzeyen koyu mor, uzun kollu şeye izin vermişlerdi. Gerçi önü kapanmadığı için her bir adım mini elbisesi yüzünden açık kalmış bacaklarını gözler önüne seriyordu. Kapı sesini duyduğunda derin bir nefes alıp odasından çıktı. Alec, onu almaya gelmişti. Çocukluk arkadaşı ve şu an da içinde bulunduğu durumun tek suçlusu... Onunla göz göze geldikleri ilk anda gözlerindeki parıltılar sinirini bozmuştu. Onu baştan aşağı süzdükten sonra konuşmuştu.
“Ruby, hayal ettiğimden daha seksi görünüyorsun.”
“Kes sesini Alec ve gidelim. Ayrıca bana yiyecekmiş gibi bakmaktan vazgeç. Bu çok iğrenç...”
Kısa konuşması sonrası, Alec’in arabası ile ormana yola çıktılar. Bu halde cadı avına çıkacağını söyleseler inanmazken şu an bu halde olmak... Sadece onu daha çok sinirlendirmeye ve öfkelendirmeye yarıyordu. Şu an karşısına çıkacak her hangi bir cadı kesinlikle şansızdı. Boynundaki tılsımlı kolyeye elini koyup derin bir nefes aldı. Sonunda gelmişlerdi. Arabadan inmeye çalışırken Alec’in sesini tekrar duydu.
“Zorlanırsan güzelim bir telefon uzağındayım. Böyle bir güzelliği korumak isterim.”
“Son kez söylüyorum... Kapa o lanet çeneni Alec, bana hatırlat da cadı ile işim bittiğinde seninle ilgileneyim...”
Alec, sadece onu sinir edeceğini bile bile gülümsemişti. Arabadan indiğinde ise hızla uzaklaştı. Etrafına bakındı bir süre, acaba bugün başına neler gelecekti. Çok geçmeden boynundaki tılsımın parlaması yakınlarında bir cadı olduğunu görmesini sağladı. Cadı ile göz göze geldiklerinde onun avcı olduğunu henüz fark etmemiş erkek cadı, Alec’in ifadesinden de iğrenç bir ifade takınmış ona bakıyordu. İçinden küfürler ederek ona yaklaştıktan sonra beline bağlı silahlarını çıkardı. Pelerinin asıl görevi buydu, silahları gizlemek... Tılsım onu büyülerden korurken cadı ile savaşa başladı. Teke tek ve ona göre temiz bir dövüş olmuştu. Cadıyı etkisiz hale getirdikten sonra yanındaki sıvıyı üzerine döküp, bir kibrit çakıp üzerine attı. Kısa sürede cadının bedeni toza dönüşecekti. Bedenini gerdikten sonra ağaca yaslandı. Üzerindeki kıyafet yırtılmıştı biraz, gerçi buna sevinmişti. Bu kıyafeti bir daha giymek zorunda kalmayacaktı...
| |
| | | Reilly Lapiere Avcı Lideri
Mesaj Sayısı : 80 Kayıt tarihi : 22/04/13 Lakap : Katil
| Konu: Geri: Aşırı Güven Cuma Nis. 26 2013, 16:27 | |
| Reilly küçük yaşlardan itibaren avcıların elinde yetişmiş acımasız bir katildi. Onun bu şekilde yetiştirilmesini emreden kişi Reilly’yi de ailesinden koparmıştı. İlk başlarda Reilly onların yanına geri dönmek istese de uğradığı işkenceler yüzünden artık onları unutmuştu. Daha doğrusu unutmaya zorlanmıştı. Adlarını bile ağzına almıyordu. Çünkü unutmuştu zaman geçtikçe onlara dair her şeyi. Ço ufak hatıralar beliriyordu bazen hafızasında. Aldığı eğitimler ve kötü yapılan hatalar sonucunda alınan cezalar sayesinde acımasız biri olup çıkmıştı. Hayat ona karşı hiç acıma belirtisi göstermemişti ve şimdi de o, hiç kimseye acımıyordu. Verilen görevleri başarılı bir şekilde yerine getiriyordu. Bu yüden kendi klanındaki en başarılı ve acımasız avcıy kabul ediliyordu. Herkes ona acımasızlığından ötürü saygılı davranmak zorundaydı. Çünkü ona karşı gelenleri uygun şekillerde cezalandırıyordu. Bu cezalandırma da kalıcı bir yara oluyordu genellikle. Çok büyük hatalar işlemiş avcılara ölüm cezasını uygun görüyordu. Başarılı bir avcı olduğundan yakın zamanda kendi klanın lideri olacaktı. O günü dört gözle bekliyordu. Çünkü bu, hayatı boyunca hayal ettiği tek şeydi. Başka hiçbir şeyi bu kadar çok istediğini hatırlamıyordu. Klanının lideri olduğunda herkes ona derin ve büyük bir saygı gösterecekti. Verilen görevi başarısız yapanlara en ağır cezaları verecekti ki böylelikle bir daha başarısız olmaya cüret gösteremesinlerdi.
Bugün de kendisine verilen görevi layıkıyla yerine getirmek için silahlarını kuşanıp ormana doğru yola çıktı. Boynundaki tılsımla kötü cadıya ne kadar yakın olduğunu anlayabiliyordu. Cadıya yaklaştıkça boynundaki tılsım da ışıldamaya başlıyordu gitgide. Yavaş ve sessiz adımlarla ilerliyordu ormanda. Sesinin duyulup da cadının ortadan kaybolmasını istemiyordu. Tılsım bir anda ışıldamaya başladı ve Reilly de katanasını olabildiğince sessiz bir şekilde kınından çıkardı. Cadıyı gördüğünde bir ağacın arkasına saklandı. Yavaş adımlarla cadıya doğru ani atakta bulunarak katanasını cadının kalbine saplayıp çıkardı. Cadı yere yığıldığında yüzüne bakabilmek için onu döndürdü. Oldukça güzel bir cadıydı; fakat bu, yine de kötü olduğunu ve Reilly’nin de onu öldürme çabalarına engel olamazdı. Cadıyı ortadan tamamen kaldırmak için onu yakmak da gerekiyordu. Bunun içinCadıyı yanındaki sıvıyı üzerine döküp bir kibrit çakıp üzerine attı. Cadı yanarken onu izlemek gerçekten de Reilly’yi keyiflendiriyordu. Cadıları canlı canlı yakmak daha çok işine gelirdi; fakat klanı buna izin vermiyordu. Cadıların ya da büyücülerin öldürüldükten sonra yakılmasının daha iyi olacağını düşünüyordu. Çünkü direkt yakılmaya kalkılsa bir şekilde bu durumdan kurtulabilmelerinden korkuluyordu. Reilly ise tam tersine bir sorun çıkmayacağına inanıyordu. Cadı ya da büyücüler yanarken sonuna kadar onları izleyebilirdi; fakat çoğu avcı buna dayanamayıp gidiyordu hemen.
Cadının yanmasını izledikten sonra farklı bir yoldan gitmekte bir sorun görmedi. Bu ormanı ne kadar çok tanırsa o kadar iyi av süreceğine inanıyordu. Dönüş yolunda başka bir av görmüştü. Hem de ölü bir avdı bu. Biraz ötedeyse ağaca yaşlanmış olan bir kız. Kızın giydiklerine bakılırsa hem güzel bir fiziğe sahip ve güzeldi hem de böylesine tehlikeli bir yerde ne işi vardı?
“Burada ne haltlar karıştırıyorsun sen? Eğer tehlikeli işlere bulaştıysan başın fena halde dertte bunu bilmiş ol.”
En son Reilly Lapiere tarafından Paz Mayıs 12 2013, 23:40 tarihinde değiştirildi, toplamda 2 kere değiştirildi | |
| | | Ruby Bianca Howlett Avcı / Sihirbaz
Mesaj Sayısı : 295 Kayıt tarihi : 09/06/12 Yaş : 30 Lakap : Benliksiz
| Konu: Geri: Aşırı Güven Ptsi Nis. 29 2013, 12:33 | |
| Cadı ile savaşı her zamankinden zor olmuştu. Lanet elbise bir şekilde hareketlerini kısıtlıyordu. Aslında pelerini üzerinden atıp dövüşmeye başlasa belki daha rahat olabilirdi. Ama bu durum cadının yüzündeki iğrenç ifadenin daha da büyümesini sağlardı. Çünkü onu gördüğü ilk anda avcı olduğunu öğrenmiş olmasına rağmen öldürmeyi değil, yatağa atmayı düşünmüştü. Bunu da tüm hareketleri ve sözleriyle ifade etmişti. Bu yüzden üzerindeki kıyafete rağmen kavgasını sürdürmüştü. Kavganın sonu ise istediği gibi sonuçlanmış, cadının cansız bedenine bakıyordu. Yinede normal zamandan kendini daha yorgun hissediyordu. Hareketleri engelleyen elbise yüzünden her bir hareket için fazladan efor harcamıştı. İş bittiği için önce derin bir nefes aldı, ardından bir ağacın dibine oturdu. Sıradan bir kız olsa elbisem kirlenir diye düşünürdü. Ama o hiç bir zaman sıradan bir kız olmamıştı. Hatta elbisenin yırtılmış etek uçlarına ve pelerinin bazı bölgelerine bakarken gülümsedi. Bu elbiseyi yeniden giyme şansı olmayacaktı ve bu güzeldi. Artık iddia bittiğine ve o kazanan kişi olduğuna göre Alec'i araması gerekiyordu. Cadının cesedini gördüğünde Alec onun bir gün boyunca kölesi olacaktı. Ona yaptıracağı türlü işkencelerin bir listesini yapmaya şimdiden başlayabilirdi. Ama biraz daha dinlenmesi gerektiğini düşünüyordu. Nefes nefese bir halde onu çağırırsa, zorlandın kabul et diye laf dinlemek istemiyordu.
Bir süre sonra oturduğu yerde bacaklarını karnına çekti. Açılan bacaklarını da pelerinin yardımı ile örttü. Kafasında bin bir tilki dönüyordu. Aslında bu yırtık elbisenin, yırtılmış yerlerini onarıp sevgili Alec'e giydirse nasıl olurdu. Bir an gözünde canlandırmıştı da seksi elbiseli Alec... Bu düşünce gülmesine neden olurken bir anda birinin varlığını hissederek etrafına bakındı. Şu an hiç hareket etmiyor olsa da savaş pozisyonu almak için kendini hazırlıyordu. Çok geçmeden hissettiği kişi ile göz göze geldi. Madalyonu parlamadığı için onun bir cadı olmadığı ortadaydı. Bir avcı olsa bile güvenilir olacağı anlamına gelmiyordu. Üstelik şu an bu karanlık ormanda tek başınaydı. Yinede duydukları onu korkutmak yerine sadece öfkelendirmişti. Ayağa kalktı önce sessiz bir şekilde sonrasında ise konuşmaya başladı.
"Bir, ne halt karıştırdığım dan sana ne? İki, tehlikeli işler karıştırıyor olabilirim, belki... Üç ve son olarak bana ceza verecek olan sen misin?"
| |
| | | Reilly Lapiere Avcı Lideri
Mesaj Sayısı : 80 Kayıt tarihi : 22/04/13 Lakap : Katil
| Konu: Geri: Aşırı Güven Çarş. Mayıs 01 2013, 17:53 | |
| Avcı liderliğine çok yakın bir zamanda getirilecekti. Herkes bu konuda ona küçük tüyolarda bulunuyordu. Hatta bir ara yaşlı avcı lideri de ona, bunu açık bir şekilde dile getirmese de imalarda bulunmuştu. Reilly de o günü sabırsızlıkla bekliyordu. Hiçbir şeyi bu kadar istediğini hatırlamıyordu. Elbette istediği başka şeyler de vardı; fakat en büyük arzusu buydu. Bunu değiştirebilecek bir şeyle ya da biriyle karşılaşmamıştı şimdiye kadar. Bir zamanlar en çok istediği şey ailesine kavuşmaktı. Bu arzusu yerle bir edilmişti. Avcılar, sürekli ailesine kavuşacağını söylüyorlardı ona; ama her seferinde Reilly hayal kırıklığına uğruyordu. Bu yüzden artık bundan sıkıldığı için aynı şeyleri duymamak adına sormaktan vazgeçmişti. Ailesine kavuşacağını söylemelerinin yanında bir de işkence ediyorlardı ona. Eğer avcı eğitimini başarıyla tamamlarsa geri gidebileceğini söylemişlerdi; fakat bir türlü dediklerini yapmıyorlardı avcılar. Reilly de sözlerini yerine getirmedikleri için sürekli onlara arşı geliyordu ve cezasını da fazlasıyla çekiyordu.
Ailesinden vazgeçtiyse bile yeni bir hedefi vardı. Onu başarmak için de her şeyi yapardı. Çocukluktan çıkalı çok oluyordu ve Reilly de saf bir çocuk değildi artık. Avcıların en temel özelliklerine sahipti uzun zamandır. O da avcıların acımasız ve katil oluşuydu. Karşındaki avı öldürmek istiyorsan bu özelliklere sahip olmalıydın. Çünkü cadılar öleceklerini anladıkları zaman bir sürü yalan söylüyorlardı. Kısacası duygu sömürüsünde bulunuyorlardı. Önceleri Reilly onları dinlese de artık başının ağrımasını istemediğinden işini çok hızlı hallediyordu. Bu nedenle sürekli liderden övgüler alıyordu. Çünkü işini hem hızlı hem de kusursuz yapıyordu. Bugün verilen görevi de başarıyla tamamladıktan sonra klanına farklı bir yoldan dönmek istemişti; fakat dönüş yolunda bambaşka bir avla karşılaşmıştı ve bu av ölüydü. Onu öldüren kişiyi merak ederken ağaca yaslanmış bir kızı gördüğünde şaşırmıştı. Etrafına göz gezdirerek başka kişilerin olup olmadığına baktı. Ama arayışları sonuçsuz kalmıştı. Başka hiç kimse yoktu karşısındaki kızdan başka. Onu alaylı bir şekilde süzdükten sonra burada ne aradığını sormuştu. Kızın cevabıyla da sinirlenmesi bir anda olmuştu. Kıza büyük bir tiksintiyle bakarak yanına kadar hızlıca ilerledi. Bileğini kavrayarak sıkmaya başladı. Bu kızın biraz akıllanması şarttı. Ne hakla bu şekilde konuşurdu Reilly ile? Tabiki de Reilly’ye hesap vermesi gerekiyordu. Sonuçta o yakında avcı lideri olacaktı. Belki büyük avcı lideri olmayacaktı; ama en azından bu kızın kendisine saygısı olmalıydı ve doğru dürüst konuşmalıydı kendisiyle.
“Evet sana cezanı vereceğim. Başka bir klandan olduğun çok açık. Yoksa benimle bu şekilde konuşmaya cesaret edemezdin. Buralarda tek başına dolaşman tehlikeyi aradığının bir göstergesi. Bunun için tehlike neymiş sana göstereceğim.”
Konuşması bittikten sonra kızın bileğini daha da çok sıktı ve diz çökmesi için onu sonuna kadar zorladı.
En son Reilly Lapiere tarafından Ptsi Mayıs 06 2013, 13:34 tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi | |
| | | Ruby Bianca Howlett Avcı / Sihirbaz
Mesaj Sayısı : 295 Kayıt tarihi : 09/06/12 Yaş : 30 Lakap : Benliksiz
| Konu: Geri: Aşırı Güven Cuma Mayıs 03 2013, 15:25 | |
| Bu elbiseden hala nefret ediyor olsa da içinde olmaya bir şekilde alışmaya başlamıştı. Bu garip geliyordu, çünkü daha önce doğru düzgün etek bile giymemişti. Zaten sürekli eğitim aldığı için üzerinde pantolon ve şort eksik olmuyordu. Zaten Alec ile iddiaya girmelerinin nedenine işte buydu. Alec onun bu şekilde avlanamayacağını düşünmüştü. Aslında sorun cadı avlamak değildi. Hiç bir gücün Ruby'i bu oldukça seksi olan kıyafetin içine sokmayacağını düşünmüştü. Ama yanıldığı bir şey vardı. O da Ruby kesinlikle inatçı biriydi. Zaten inadı olmasa bazı şeyler çoktan son bulurdu. İnadı nedeniyle hala hayatta ve yaşamaya çalışıyordu. Sonunda işi bittiği için gitmeye karar vermişti. Ama gitme kararı bir anda hissettiği kişi ile bozulmuştu. Adamın avcı olduğunu ilk bakışta anlamıştı. Yani en azından bu bölgede normal bir insanın olmayacağını bildiği ve madalyonun parlamaması nedeniyle anlamak kolay olmuştu. Ayağa kalktıktan sonra duydukları onu korkutmaya yaklaşmamıştı bile. Bu yüzden karşılık vermekte fazla geç kalmadı. Sonuçta o avcı ise kendi de bir avcıydı. Yeterince avcıya dersini verdikten sonra karşısında beliren bu erkekten korkmak için bir neden göremiyordu. Belki tek sorun hala üzerinde olan bu elbiseydi. Kavga başlarsa bu onu bir adım geride başlatacaktı. Yine de pes edecek biri değildi. Avcının bileğini kavradıktan sonra söyledikleri ile neredeyse kahkaha atacaktı.
"Korkutmaya çalışıyorsan hala korkmuyorum senden ayrıca nasıl bir ceza olduğunu merak ettim... Evet haklısın ayrı klanlardayız seni daha önce görmüş olsam hatırlardım... Gerçi belki de hatırlamazdım..."
Bileğinde hissettiği basınç arttır için sadece yüzünü buruşturmakla yetindi. Evet canı acıyordu. Ama küçük bir kız gibi ağlayıp, çığlık atacak hali kesinlikle yoktu. Avcının güçlü olduğu ortadaydı, yinede Ruby hafife alınmayacak türde bir kızdı. Ne yapmaya çalıştığını fark ettiğinde öfkesi daha da büyüdü. İlk önce dizlerini kırdı, sanki avcı istediğini alıyor gibiydi. Ama sonra bir boş anında onun elinden hızla kurtulup bacağına arkadan bir tekme attı. Bu onun sarsılması için yeterli olmuştu. Avcı yere düştüğünde onun üstüne çıktı ve elleri ile bileklerini kavradı. Gözlerinin içine baktı çok kısa bir süre...
"Yapmaya çalıştığın şey iğrenç, sana saygı duymak zorunda değilim zaten duymuyorum. Ama sen kaba bir avcısın benim gibi narin bir kıza el kaldırıyorsun, gerçi narin kısmını geri alıyorum".
Farkında bile değildi, adamın erkekliğinin üzerinde olduğunda istediği tek şey adamı sabit bir şekilde yerde tutmaktı. Bu yüzden olabildiğince sıkıyordu. Fark etmediği diğer detaylar ise elbise yüzünden bacakları çok fazla açılmıştı. Yırtıklar ise seksi bir göğüs dekoltesi sunuyordu.
| |
| | | Reilly Lapiere Avcı Lideri
Mesaj Sayısı : 80 Kayıt tarihi : 22/04/13 Lakap : Katil
| Konu: Geri: Aşırı Güven Ptsi Mayıs 06 2013, 13:35 | |
| Karşısındaki kız aklını oynatmış olmalıydı ya da Reilly'nin ününü hiç duymamıştı. Reilly'nin nasıl biri olduğunu bilseydi böyle konuşmaya asla cesaret edemezdi. Bu kadar cesaretli biriyle daha önce hiç karşılaşmamıştı. Kızın cesaretli oluşuna hayran kalmıştı; fakat bu kızda aşırı derecede cesaret ve ukalalık vardı. Klanındaki kızları da az çok tanırdı. Onlar Reill^'yi tanıdıklarından dolayı onunla hiç mi hiç konuşmazlardı. Reilly'ye korku dolu gözlerle bakarlardı hep. Onu gördüklerinde sürekli bir kaçış halindeydiler. Bu durumdan Reilly de memnun olurdu. Çünkü kızları hep zayıf olarak görürdü. Onlara ayrı bir tiksintiyle bakardı. Klanında neden kızların oluşuna bir anlam veremiyordu. Onlar klanda olmasalar belki de daha güçlü bir klan olacaklardı. Böylelikle diğer klanlar Reilly'nin klanına asla karşı gelemezlerdi. Hele bir avcı lideri olsundu o zaman kimse klanının karşısında durmaya cüret edemeyecekti. Kısacası avcı lideri olduğunda yapacağı bir sürü değişiklik vardı.
Şimdi ise konu avcı lideri olmak ya da olmamak değildi. Bu kıza gereken dersi vermekti. Gereken dersi verdiğinde de bir daha kendisiyle böyle konuşmaya cesaret edebilirse o zaman daha farklı yollara başvurması gerekecekti. Sinirlendiği için kızı bileğinden yakalayıp sıkmaya başlamıştı. Yalnız kız hala inat diremeye devam ediyordu. Konuştukları ise bunu kanıtlar nitelikteydi. Alaylı gülümsemesini yüzüne takınarak onu tekrar süzmüştü başta sona. Oldukça seksi görünüyordu; fakat bu, Reilly'yi ona karşı bir şeyler hissetmesine yetmiyordu. Sadece tek bir şey hissediyordu kız için. O da nefretten başka bir şey değildi. Kızın konuşmalarından sonra bileğini daha çok sıkmıştı ve onun yere diz çökmesi için gücünün çok az bir kısmını kullanması yetmiş de artmıştı bile. Yalnız kız yere çökerken Reilly'nin hiç beklemediği bir şey yapmıştı. Kız, Reilly'nin elinden kurtularak arka bacağına tekmeyi basmıştı ve Reilly'nin yere düşmesine neden olmuştu. Reilly buna sinirlenmişti ve şaşırmıştı. Kızın bu kadar güçlü olması onu yeterince şaşırtmıştı ve böyle bir hareket yaptığı için de ona sinirlenmişti. Anlaşılan bugün bu kızla bayağı bir işi var gibi gözüküyordu. Şimdilik kızın biraz da olsa eğlenmesine izin verecekti; ama sonra kıza hak ettiği dersi verecekti. İşte o zaman kız, Reilly'nin kim olduğunu yakından öğrenmiş olacaktı ve bir daha böyle bir saygısızlıkta bulunmayacaktı Reilly'ye. Kız, Reilly^'nin üstüne çıkarak onu bileklerinden kavramıştı. Oldukça yakın bir temas vardı aralarında. Daha önce böyle bir durumla karşılaşmamıştı.
Kızın yüzüne bakmıştı önce. Kız bileklerinden tuttuğunda da boynundan göğüs dekoltesine kaymıştı gözleri. Göğüsleri oldukça dolgun gözüküyordu. Kıza en ufak bir arzu bile duymuyordu. Kızın üstünde daha fazla durmasına izin vermeyerek ani bir hareketle kızı üstünen çekti ve bu sefer o, kızın üzerine çıkmıştı. Kızın elleini çok sert tutmuştu. Bu sayede hiç hareket edemeyecekti. Kızın yüzüyle kendi yüzü arasında çok az bir mesafe vardı.
"Belki kaba bir avcı olabilirim; ama unuttuğun bir şey var ki o da beni hafife almamalısın güzelim. Biraz eğlenmene izin verdim. Şimdi eğlenme sırası bende."
Konuşması bittikten sonra aralarındaki mesafeyi kapatarak kızın dudaklarına çok sert kapandı ve onu öpmeye başladı. | |
| | | Ruby Bianca Howlett Avcı / Sihirbaz
Mesaj Sayısı : 295 Kayıt tarihi : 09/06/12 Yaş : 30 Lakap : Benliksiz
| Konu: Geri: Aşırı Güven Paz Mayıs 12 2013, 13:01 | |
| Avcının sözleri yeterince sinir bozucu iken üstüne yaptığı hareket ona daha fazla öfkelenmesini sağlamıştı. Ondan istediği saygıyı göremediği için onu zorlamayı tercih etmişti. Bu ne kadar zavallıca bir düşünceydi. Sanki, Ruby’e istediği şeyi kolayca yaptırabilirmiş gibi. O kimseyi kolay kolay dinlemezken karşısındaki kişiyi mi dinleyecekti. Üstüne üstlük birde ona saygı duyacaktı. İşte bu kesinlikle imkansızdı. Zaten hayatında saygı duyduğu insanlar bir elin parmaklarını geçmezdi. En büyük saygıyı hak eden elbette ailesiydi. Onu hiç bir şey beklemeden kızları olarak kabul eden aileye minnettardı. Onlara saygısı sadece bu yönden değildi, elbette. Ailesi içinde bulundukları klan içinde oldukça önemli kişilerdi, lidere en yakın kişiler. Bu onları klan içinde önemli kılıyordu, elbette bu önem Ruby’i de kapsıyordu. Sinirleri tavan yapmış bir şekilde ana odaklanırken avcıya istediğini veriyormuş gibi yaparak dikkatini dağıttığı anda altına aldı. Bir anda kendini yerde bulan avcı bu duruma şaşırsa da, bu şaşkınlık onun hoşuna gitmişti. Bileklerini kavradığında aklındakileri ona söyledi. Bulundukları durumun garipliği ise onun üzerinde durduğu bir kaç saniye içinde kendini göstermişti. Bedeni adrenalin yüzünden ani hareket ettiği için elbise tamamen aklından çıkmıştı. Bacakları açılmış, yırtık yerlerinden görünen göğüs dekoltesi ise durumu daha da garipleştirmişti. Bir anda kendini garip hissettiği için üzerinden kalmak istedi. Ama bu düşünceyi gerçekleştirme fırsatı olmadan bedeninin çekildiğini hissetti. Neler olduğunu anlamadan kendini avcının altında buldu. Ani ve sert olan bu hareket yüzünden sırtı acımıştı. Sırt ağrısı yüzünü buruşturmaya yeterken yeni acı ile acının kaynağına baktı. Bileklerini sıkan eller canını yakıyordu. Baskı o kadar fazlaydı ki beyaz teninde morlukların oluşmaya başladığını hissediyordu. Avcının nefesini oldukça yakınında hissettiğinde başını çevirip ona bakmaya başladı. Yüzü, yüzüne oldukça yakın, nefesi yüzünü yalıyordu. Gözleri gözleri ile buluştuğunda avcı konuşmaya başlamıştı. Duyduklarının ardından öfkeyle konuştu.
“Evet kaba bir avcısın ve senin eğlenmene izin verme...”
Konuşması bitmeden aniden hissettiği dudaklar ile konuşması son buldu. Eğer konuşmak için fırsatı olsaydı, ona eğlenmesine izin vermeyeceğini söylemişti. Şimdi ise dudaklarını öpen dudaklar konuşmasına izin vermiyordu. Avcı bu neden yapıyordu? Saygı için başının etini yiyen avcı şimdide dudaklarını öpüyordu. O an eğlenme ile ilgili sözleri aklına geldi. Onu bir eğlence aracı gibi görerek öpmeye mi karar vermişti yani. Bu gerçekten çok iğrençti. Öpücüğe tepkisiz kalmayı sürdürürken avcı öpmeyi bir türlü kesmemişti. Öfkesi bir anlığına kendini hissettirmeyi bıraktığında dudaklarına kapanan dudakların tadını hissetti. Tadı garipti ki tatlı gelmişti. Bu düşünce ile onu öpmeye başlaması oldukça kısa sürmüştü. Bunu neden yaptığını bilmiyordu. Bildiği tek şey onu öpmeye başladığı andan itibaren aldığı tat daha da artmıştı. Tadı bu kadar güzel olmak zorunda mıydı? Bu tat yüzünden istemediğini bildiği halde onu öpmeyi kesemiyordu. Bir şeyler düşünmeye çalıştı o an.Öpücüğü bir kenara bırakıp az önceye odaklandı. Eğlence aracı olmaya niyeti yoktu. İşte bu düşünce ile öpücüğün ve tadın etkisini bir nebze olsun üzerinden atmayı başardı. Önce ellerini kurtarıp onun göğsüne dokundu bir süre... Elleri üzerindeki bu kaslı bedenin daha fazla yerine dokunmak istiyordu. Hatta ona sarılıp bedenine bastırmaya... Ama bunu yapamazdı, bu yanlıştı. Onu tanımıyordu ve ona sinir oluyordu. Elleri neredeyse sırtına ulaşmak üzereyken yeniden göğsüne ilerleyip onu iterek kendini bedenin altından kurtardı. Zamanı yoktu, bu yüzden hızla ayağa kalktı ve konuşmaya başladı.
“Sen ne yaptığını sanıyorsun”
| |
| | | Reilly Lapiere Avcı Lideri
Mesaj Sayısı : 80 Kayıt tarihi : 22/04/13 Lakap : Katil
| Konu: Geri: Aşırı Güven Paz Mayıs 12 2013, 23:44 | |
| Güya bugün görevini bitirdikten sonra hiçbir olay olmadan farklı bir yoldan klanına dönecekti. Ama beklediği şey gerçekleşmemişti maalesef. Ukala, inatçı ve cesaretini sonsuz bir kızla karşılaşmıştı ve kız, yaptıklarının arkasında sonuna kadar duruyordu. Bu kadar cesaretli oluşuna hayran kalmıştı; fakat fazla cesaret de aptallıktan başka bir şey değildi Reilly için. Eğer kızın aklı olsaydı Reilly ile uğraşılmaması gerektiğini bilirdi. Reilly’yi tanımıyor olsa bile biraz saygı gösterse fena olmazdı hani. Önce kız onun üstüne çıkıp savunmasız bırakmıştı Reilly’yi; ama daha sonra kızın hiç beklemediği üzere onun üzerine çıkması karşısında kız şaşırmıştı, Reilly ise alaycı bir tavırla onu süzmeye devam ediyordu. Güzel bir vücudu olan bu kızın avcılıkla ne işi olduğunu çözemiyordu. Gidip alışveriş yapsa ya da arkadaşlarıyla dedikodu yapsa onun için daha akıllıca bir karar olurdu kesinlikle. Avcılık, yapılan zor işlerden biriydi. Cadı ya da büyücüyü öldürmek için gereken ekipmanlar onlara veriliyordu; ama atik ve savunmayı bilmeyen birinin eline bu ekipmanlar verilse hiçbir işe yaramazlardı. Bu kızı diğer kızlardan ayıran özelliği buydu demek ki. Bu yönden kız hayran kalmıştı; fakat her defasında Reilly’ye karşı çıkması Reilly’i geçen her saniye daha da çok sinirlendiriyordu. En son çare olarak kızın üstüne çıktığında aralarındaki mesafeyi kapatıp onu öpmüştü. Bunu yapmayı hiç planlamamıştı. Bu öpmenin nereden çıktığını bilemiyordu. Hesapta olmayan bu öpücük hem kendisini şaşırtmıştı hem de ilk defa birisini öpmesini sağlamıştı.
Peki onu öpmekteki amacı neydi? Bu güzel kızın dudaklarının tadını merak etmesi miydi yoksa kıza unutamayacağı bir ders vermek için yapılacak ilk işlem miydi? Buna karar verememişti. O an aklına gelen ilk düşünce olduğu için bunu yapmıştı o kadar. Başka bir açıklaması yoktu bu öpücüğün. Kızın dudaklarını sert bir şekilde öpüyordu. Kızın bileklerini ise hala sıkıyordu. Zira kızın elinden kurtulup kendisine zarar vermesini istemezdi. Avcı kız, önce öpücüğüne karşılık vermese de sonradan karşılık vermeye başlamıştı. Avcı kızı öptükçe öpesi geliyordu. Hatta içindeki dürtülere karşı koyamayarak ona burada sahip olmak istiyordu. Bu duygular kendisine çok yabancıydı. Asla bir kızı zevk aracı olarak görmemişti. Aksine onlardan nefret eder ve tiksintiyle bakardı hep. Şimdi ne olmuştu da kızlar hakkındaki bu düşünceleri değişir olmuştu. Belki de ilk defa bir kızı bu kadar sert ve tutkulu öpmesinden kaynaklanıyordu bu. Kim bilebilirdi ki? Yabancı duyguların vücuduna ve kalbine söz geçirmesinden hiç hoşlanmamıştı. Şimdi burada buna bir son vermeliydi, ama bir türlü vazgeçemiyordu, ayrılamıyordu kızın bedeninden ve dudaklarından. Kızı öptükçe bedeni de yavaş yavaş gevşiyordu. Kız bu durumdan istifade etmiş olacak ki vücudunun üst kısmında gezinen eller ani bir hareketle göğsünü itelemiş ve kızın üstünden yana kaymıştı Reilly’nin bedeni. Bir yandan neler olduğunu anlamaya çalışırken diğer yandan kızın bu davranışına sinirlenmişti. Sorusuna karşılık vermek için ayağa kalkmıştı.
“Bir şey yaptığım yok. Sadece her bedene yaptığım şeyi sende de denemek istemiştim. Gerçi dudakların o kadar da tatlı değilmiş güzelim. Senden daha iyilerini de görmüştüm. Bu kadar eğlence yeter. Şimdi asıl konumuza gelelim. Burada ne yapmaya çalışıyorsun? Bir açıklama yapmanın zamanı geldi. Ya bir açıklama yaparsın ya da sana bundan daha kötü şeyler yapabilirim. Ve unutmadan söyleyeyim bu benim iyi halim. Kötü ve karanlık tarafımla henüz tanışmadın.”
Konuşması bittikten sonra kıza daha fazla yaklaşarak bileğinden yakaladı. Avcı kızın konuşmasına bağlı olarak ya onu serbest bırakacaktı ya da istediği cevabı alana kadar onu bırakmaya niyeti yoktu. | |
| | | Ruby Bianca Howlett Avcı / Sihirbaz
Mesaj Sayısı : 295 Kayıt tarihi : 09/06/12 Yaş : 30 Lakap : Benliksiz
| Konu: Geri: Aşırı Güven Perş. Mayıs 16 2013, 20:06 | |
| Öpücüğün etkisinden uzun süre kurtulamamıştı. Onu öperken adeta kendini kaybetmişti. Dudaklarının tadının bu kadar tatlı olması kesinlikle haksızlıktı. İçten içe sinir olduğu bu avcının onu öpmesine izin vermesinin tek nedeniydi, bu tat. Üstüne üstlük onun öpücüğüne karşılık verdiğinde tadın etkisi katlanarak artmıştı. O an neredeyse öfkesini bile unuttuğunu hissetti. Ama sonra kendine getiren düşüncelere minnettar bir şekilde kendini çocuğun altından kurtardı. O kesinlikle bir erkeğin oyuncağı olacak bir kız değildi. Gerçi az önce o öpücüğe karşılık verirken kolay bir kız gibi görünmüş olabilirdi. Ama gerçeğin bunun tam tersi olduğunu çok iyi biliyordu. Kurtulduktan çok kısa bir süre sonra avcıya bağırdı. Buna karşılık şaşkın avcının konuşması sinirlerini bozmaya yetmişti. Resmen başka kızlarla onu kıyaslıyordu. Sanki buna ihtiyacı varmış gibi. Hızla tutulan bileğini ondan kurtarmaya çalışırken konuşmaya başladı.
"Bana baksana sen diğer kızlarla ne yaptığın umurumda bile değil. Madem hoşuna gitmedi bir daha denemezsin, buna hayır diyecek değilim. Ayrıca benim burada ne için bulunduğuma neden bu kadar taktın. Bir avcı olduğumu anladığını varsayarak konuşuyorum. Cadı avlamaya gelmiş olabilirim, yani bununla ilgili bir sorunun mu var..."
Konuşmasından sonra yeniden hareket ederek uzaklaşmaya çalıştı. Lanet pislik fazla güçlüydü. Hafife alınmayacak türden ve bu iş giderek daha fazla sinirlerini bozuyordu. Elbette tek sorun bu da değildi. Hala iğrenç kıyafet üzerindeydi. Bir an önce buradan gitmek istiyordu, bu avcıdan olabildiğinde uzağa...
"Tatmin olduysan bay avcı artık beni rahat bırak, hemen. Tatlı dudakları güzellerin seni bekliyor olduğuna eminim"
Son sözleri büyük bir ima içinde söylemişti. Kendinden o an için daha fazla nefret etti. O avcının tadını sevip ondan uzaklaşmakta zorlanırken, onun yorumu öfkesini daha da arttırmıştı. | |
| | | Reilly Lapiere Avcı Lideri
Mesaj Sayısı : 80 Kayıt tarihi : 22/04/13 Lakap : Katil
| Konu: Geri: Aşırı Güven Paz Mayıs 19 2013, 17:16 | |
| Avcı kızın dudaklarının tadını merak etmişti ilk karşılaştıkları andan beri. Ama bunu belli etmemeye çalışıyordu. Nedenini bilemediği bir şekilde kıza çekiliyordu. Onun akımına kendini kaptırmamak için kendini zor tutuyordu. Bu kızda, diğerlerinde olmayan ne vardı? Klanındaki diğer kızlara tiksintiyle bakarken bu kızda onu etkileyen şey neydi? Kıza hiçbir şey belli etmemeye çalışırken yine de karakterine engel olamayarak kızın canını yakmak da istiyordu diğer yandan. Böyle bir kişiliğe sahip olmak Reilly’nin suçu değildi. Asla! Onu bu hale getirenler başta avcı lideri olmak üzere klanındaki büyüklerdi. Aslında güçlü biri olmayı zayıf biri olmaya da tercih ediyordu. Acımasızlık onun genlerine işlenmişti ve bu huyundan kurtulması da neredeyse imkansızdı. Bu kıza da bir çekim hissetse de diğer kızlardan bir farkı olmadığını her seferinde kendine hatırlatıyordu. Yoksa aşık olacağını biliyordu. Daha önce hiç aşık olmamıştı; fakat bir kıza karşı da ilk defa böyle bir çekimle yaklaşıyordu. Avcı kızın dudaklarını tattığında da onu kendinden uzaklaştırmakta bayağı bir zorlanmıştı. O dudakları sonsuza kadar öpebilirdi. Nefessiz kalmak umurunda değildi. O dudakların tadı o an için her şeyden daha önemli bir hale gelmişti. Kendine gelip de o dudakları Reilly’siz bıraktığında dudağının bir kenarı bükülmüştü. Ama kendini hemen toparlayarak ayağa kalktığında üstünü silkeledi ve kaba tavrını devam ettirmişti. Kızın canını yakmak için de dudakların tadının iyi olmadığını söylemişti. Böyle bir şeyi neden yaptığını hala anlayamamıştı. Reilly, genelde karşındakinin canını yakmak için fiziksel şiddeti kullanmayı tercih ederdi; ama karşısındaki bir kızdı ve onunla nasıl baş edeceğini de bilemiyordu. Diğer yandan onun bu asi tavrı da hoşuna gidiyordu. İstemeden de olsa kızın sözleri karşısında gülümsemişti. Gerçi kız, söylediklerinde de haklıydı. Neden kıza bu kadar takmıştı gerçekten de? Onun ne yaptığından Reilly’ye neydi ki? Ama açıklaması son derece basitti. Bu kız, diğerlerinden farklıydı ve duruşuyla, tavırlarıyla, yüz ifadesiyle kısacası her şeyiyle bunu çok belli ediyordu. Ayrıca üstündeki kıyafetleri sevmediği de kolaylıkla anlaşılıyordu. Kızın kendisinden kurtulmaya çalıştığını gördükçe gülümsemesi yüzüne daha da yayılmıştı.
“Aslında evet. Neden seninle burada vakit harcıyorum ki? Sonuçta birbirimizi bir daha hiç görmeyeceğiz. Hatta yakında yüzünü de unuturum büyük ihtimal. Gerçi sen yine de bana adını söylesene. Çok merak ettim tatsız tuzsuz dudakların sahibini.”
Bileğini hala sıkıyordu. Bu kızı bırakmak istemiyordu. Biraz daha kendisine zaman kazandırmaya çalışarak ve gerçekten bu kızın kim olduğunu bilmek için adını sormuştu. Gerçi kızın söyleyeceğinden şüpheliydi; ama yine de bu kızın adını öğrenecekti. Ve içindeki bu anlamlandıramadığı duyguların sebebini en kısa sürede bulacaktı, bulmalıydı. | |
| | | Ruby Bianca Howlett Avcı / Sihirbaz
Mesaj Sayısı : 295 Kayıt tarihi : 09/06/12 Yaş : 30 Lakap : Benliksiz
| Konu: Geri: Aşırı Güven Paz Mayıs 19 2013, 18:02 | |
| Hala kendine gelmiş sayılmazdı. Bir erkeğin onu bu denli etkilemesine nasıl izin vermişti aklı almıyordu. Üstelik geçmişini düşündüğü zaman. Dante'e olan aşkını hatırlıyordu. Onu büyük bir tutkuyla arzuladığı o anı. Şimdi ise durup dururken bu avcıya da aynı şeyleri hissediyor olabilirdi. O an düşündü. Bu düşünce kanını dondurmaya yetmişti. Hayır bu imkansızdı. O, kahramanın aşık olmuştu. Avcı ise kesinlikle onun gibi değildi. Ondan nefret ettiği ve ona sinir olduğu ise bir gerçekti. Peki o halde neden hala onu öpmeyi delice bir tutkuyla isteye biliyordu. Hiç bir zaman kolay bir kız olmamıştı. Klanındaki çoğu erkeği etkilemeyi başaran biriydi. Yani bir sürü teklif almıştı. Yinede onlardan kurtulmak Alec sayesinde her seferinde kolay olmuştu. Hayatında Dante'nin kalbine açtığı yaradan sonra bir erkek kesinlikle istemiyordu. Gerçi elbette bu yaranın Dante ile hiç bir alakası yoktu. Bir hayal kurmuş ve onun gerçekleşecek olması konusunda kendini inandırmıştı. Gerçekleri öğrendiğinde ise büyük bir hayal kırıklığının içine düşmüştü. Dante hala hayatında olsa da ou için arkadaştan fazla bir şey değildi. Zaten fazlası da asla olamazdı. Çünkü sevgilisini ona anlatırken onu dinlemişti. Gözlerindeki saf duygu öylesine güzeldi ki içten içe o kızın yerinde olmak istese de hiç bir ses çıkaramamıştı. Şimdi ise Dante bir an bile bu avcıyı öperken aklına gelmemişti. Sahi olan olan sevgisine ne olmuştu. Bir insan iki kişiyi aynı tutkuyla isteyebilir miydi? Kafa karışıklığı sürerken üstüne çocuğun sözleri iyicene sinirlerini germişti. Dudaklarının tadını beğenmemesi bir yana alay eden konuşması onu daha da öfkelendiriyordu. Sırf ondan kurtulmak için bir sürü şey söylemişti. Hatta söylemek istemediği halde buraya ne için geldiğini bile söylemişti. Şu an istediği tek şey ondan uzak durmaktı. Çocuğun en son sözleri ile kan beynine sıçramıştı. Derin bir nefes alarak boşta kalan eliyle çocuğun yakasına yapıştı. Onu kendine öylesine sert bir şekilde çekmişti ki nefesi yüzünü yalamaya yetmişti.
"Tatsız, tutsuz dudaklar öyle mi? O halde bu senin için bir ceza olmalı"
Sözlerinin ardından çocuğun dudaklarına kapandı, sertçe. Aslında tek düşüncesi avcıya bir ceza vermekti. Dudaklarının onu rahatsız ediyorsa bunu kullanarak onu sinir edebilirdi. İçindeki ses ise ona yalancı diye haykırıyordu. Çünkü gerçeğin bu düşünce ile uzaktan yakından alakası yoktu. Sadece tadını sevdiği dudakların bir süre daha tadını çıkarmak istiyordu.
| |
| | | Reilly Lapiere Avcı Lideri
Mesaj Sayısı : 80 Kayıt tarihi : 22/04/13 Lakap : Katil
| Konu: Geri: Aşırı Güven Ptsi Mayıs 20 2013, 00:33 | |
| Tatlı dudaklar… Daha önce yaşamadığı bir zevkti. Diğer kızlar senden daha tatlı dudaklara sahipti dediğinde aklından geçen tek düşünce avcı kızın kalbini incitmekti. Bunu ne kadar başarabildiğini merak etmiyor değildi. Oysaki hayatında tattığı en güzel dudaklar bu kıza ait olmalıydı. Bu kız, dışarıdan bakıldığında narin bir yapıya sahipmiş gibi gözükse de aslında tam tersi bir durum söz konusuydu. Kızla daha ilk defa karşılaşıyorlardı ve Reilly şimdiden kızın nasıl bir karaktere sahip olduğunu az çok öğrenmişti. Görünenin çok ötesindeydi avcı kız. Güçlü, inatçı ve asi bir kişiliğe sahipti diğer kızların aksine. Reilly bundan hoşlanmıştı; ama belli etmemeye de çalışıyordu. Çünkü şu an kendini bir kıza kaptırmak, isteyeceği en son şeydi. Öncelikli hedefleri vardı Reilly’nin. Bunları gerçekleştirmek için de net ve temiz bir zihne ihtiyacı vardı. Aşk, tutku ya da haz gibi duygularla aklını bulandıramazdı. Ama kızın çekimine de karşı koyamıyordu. Ona doğru çekilirken buluyordu her saniye. Neler oluyordu ona böyle? Şimdiye kadar yaşamadığı şeyleri bu kızla yaşıyordu. Belki de dudaklarından dolayı bu tür duyguları yaşıyordu. Şu an bunu düşünmek istemiyordu. Buradan bir an önce gidip soğuk bir duş alarak kendini idmana vermek istiyordu.
Her ne kadar kıza karşı bir şeyler hissetse de onun canını yakmak, ona kırıcı sözler söylemek Reilly’yi gülümsetiyordu. Çünkü onun canını yaktığında kız hemen sinirleniyor ve öyle daha bir güzel oluyordu. Ayrıca avcı kız sinirlenmekle kalmıyor, bir de karşılık veriyordu Reilly’ye. Eğer bu kızı bir kez daha öperse kendine hakim olamayarak ona sahip olabilirdi her an. Bu düşüncelerin arasında kızın söylediği sözleri duyamamıştı bile. Sadece yakasına yapışan bir elle kendine gelebilmişti. Ve ardından gelen tatlı ve yumuşacık dudakların verdiği sıcaklıkla gözleri kapanmıştı. Bu kız neden bunu yapmıştı? Reilly’nin ona sahip olmasını falan mı istiyordu? O dudaklara karşılık veremezdi. Eğer verirse ördüğü duvarın yıkılmasından korkuyordu. O duvarı örebilmek için yıllarca uğraşması gerekmişti. Kimseyi umursamamak, kimseyle konuşmamak, tek bir hedefe sahip olmak ya da zayıf görünmemek şimdiye kadar başardığı şeylerdi ve bu kız tüm bunları bir gecede hatta dakikalar içerisinde yıkmaya başlamıştı. Reilly kendini kızdan uzak tutmaya çabalıyordu; fakat tüm çabaları sonuçsuz kalmıştı. Beklemediği bir anda kendini kıza karşılık verirken bulmuştu. Hatta kızın bileğini kavradığı eli gevşemişti ve iki elini kızın bedenini kendine doğru daha da fazla yakınlaştırarak kullanmıştı. Kızın dudaklarıyla sınırlı kalmayıp dilini kızın ağzına daldırmıştı ve tek eli kızın belinden tutup kendi bedenine sıkıca kenetlerken diğer eliyle de açıkta kalan bacağını okşuyordu. Bu durum böyle devam ederken kızı yakınında bulunan bir ağacın gövdesine yasladı. Kızın üstündeki pelerini boynundan çıkararak bedeninin daha da açıkta kalmasını izledi ve belki de birazdan sahip olacağı bu bedeni kısa bir süre için göz ucuyla süzmüştü. Daha fazla vakit kaybetmek istemiyordu. Bu yüzden kızı ağacın gövdesinden kendine çekerek bu sefer yere yatırdı ve kendi de bu seksi bedenin üstüne çıktı. Tekrar dudaklarına kapandı ve bu dudakları nefessiz kalana kadar sert ve tutkulu bir şekilde öpmeye devam etti. | |
| | | Ruby Bianca Howlett Avcı / Sihirbaz
Mesaj Sayısı : 295 Kayıt tarihi : 09/06/12 Yaş : 30 Lakap : Benliksiz
| Konu: Geri: Aşırı Güven Ptsi Mayıs 20 2013, 12:17 | |
| Kıyaslanmaktan her zaman nefret etmişti. Bu zamana kadar başka avcılar sürekli onu kendileri ile kıyaslamışlardı. Onlara ise her seferinde bu kıyaslamanın cevabını vermişti. Şimdi ise bu avcı onu başka kızlarla kıyaslıyordu. Üstüne üstlük dudaklarının tadı ile... Hırçın hali tüm bedenini ele geçirirken sakinleşmek neredeyse imkansızdı. Zaten artık sakin olmaya bile çalışmıyordu. Aslında şu an tek derdi gitmek iken çocuğun ismini sorarken kullandığı kelimeler tamamen kontrolünü kaybetmesine yetmişti. Onun yakasını sertçe tutup kendine çekerken aklında ne vardı emin değildi. Ama madem dudaklarının tadı onu bu denli rahatsız ediyordu. Dudakları ona bir ceza vermek için güzel bir araç olacaktı. Kısa olan konuşması sonrasında avcının dudaklarına kapandı. Avcıdan bir karşılık beklemiyordu. Aksine onu iteceğini bile düşünmüştü. Onu hala öpmeye başlamamış olması bu düşüncesini doğrularken kısa süre sonra avcının onu öpmeye başlamasıyla bir anda kendini tutkulu bir öpüşmenin ortasında buldu. Bileğindeki elin hissi geçtiğinde bedeni avcının bedenine bastırılmıştı. Avcıyı deli gibi öperken boşta kalan elleri ile onun başını kavrayıp kendine daha fazla bastırdı. Niyeti neydi, bilmiyordu. Bildiği tek şey şu an öptüğü bu dudakların sonuna kadar keyfini çıkarmak istiyordu. Avcının dokunuşları dudaklarından bir iniltinin firar etmesini sağlarken kendini bir ağaca dayalı buldu.
Avının dilini ağzının içinde hissederken onu öpmeyi bir an bile kesmedi. Elleri başını bırakıp avcının güçlü bedeninde gezmeye başlamıştı. Her bir dokunuş alev almasını sağlarken durmak aklının ucundan bile geçmiyordu. Çocuk pelerinin çıkartırken hiç karşılık koymadı, o da avcının tişörtünü yavaşça yukarı sıyırıp çıplak tenine dokunmaya başladı. Bir kaç saniye içinde kendini yerde buldu. Dudakları sert bir şekilde öpülürken onu kendine daha fazla bastırmaya başladı. Elleri ise avcının bedenini keşfe çıkmıştı. Tişörtü iyine yukarı kıvırdığı için açıkta kalan tenine avcının çıplak teni elbisenin açıkta bıraktığı tenine değiyordu. Bir süre sonra avcıyı başından kavrayarak uzaklaştırdı nefes nefese bir halde ona bakarken öpücükleri boynuna doğru ilerlemeye başladı. Kendini tam anlamıyla kaybetmişti, şu na avcı ona sahip olsa bile umurunda olmayacak gibiydi. Ama bu onun ilki olacaktı, bu aklına bile gelmiyordu. Bir anda telefonunun sesini duyduğunda sanki bir büyünün etkisi geçmiş gibi hiç istemese de kendini avcının bedeni altından kurtardı. Aklına gelen ilk şey Alec olmuştu ve telefonu hızlı bir şekilde açtıktan sonra ona dediği yerde beklemesini söylemişti. Hızlı bir şekilde eşyalarını toplarken yerde bıraktığı avcıya baktı.
"Adım Ruby ve gitmeliyim"
Konuşmasından sonra hızlı bir şekilde Alec'e ile buluşacakları yere ilerledi. tutkusu hala içindeydi. Eğer geri dönerse kendini onun kolları arasında bulacağına neredeyse emindi.
| |
| | | Reilly Lapiere Avcı Lideri
Mesaj Sayısı : 80 Kayıt tarihi : 22/04/13 Lakap : Katil
| Konu: Geri: Aşırı Güven Çarş. Mayıs 29 2013, 13:33 | |
| İnsan bir kızı böylesine çok isteyebilir miydi? İlk öpüşmenin ardından kendine gelmekte biraz zorlanmıştı. O güzelim dudakları heba etmek istemiyordu. Geçen her saniye onu öpmeyi daha da çok istiyordu. Hatta öpmekle de yetinmek istemiyordu, onu delicesine arzuluyordu. Aniden karşısına çıkan bu kız bütün prensiplerini, duygularını alt üst etmişti. İçinden lanetler yağdırıyordu neden karşısına çıktı diye. En çokta kendisine kızıyordu onunla karşılaştığı ve onu öptüğü için. Neden böylesine bir hataya düştüğünü bilmiyordu. Sadece vücudu onu dinlemeyi bırakıp kendi başına buyruk davranmak istemişti ve sonuçlar da ortadaydı. İkinci kez öpüşmek ise içindeki ateşin daha da çok yanmasına neden olmuştu. Arzusu da aynı şekilde artıyordu öpüşmenin şiddeti arttıkça. Artık her şey için çok geçti. Daha fazla vücuduna söz geçiremeyeceğini anlayınca o an için aklındaki tek düşünceye odaklanmaya kara verdi: Kıza sahip olmaya. Zorla da sahip olmayacaktı neticede kız da onu istiyordu. Kızın onu öpmesiyle kızın bedenini de kendine çekmişti. Artık aralarında hiçbir mesafe yoktu. İki yanan beden birbirlerinin alevini söndürmek için bir olmuştu. Gerçi tutkulu bir öpüşmeyle ne kadar bu alev söndürülebilirdi ki? Aksine her geçen saniye Reilly’nin bedeni daha da çok alev alıyordu. Ama bunu umursadığı yoktu. O, şu an kollarındaki bedene odaklanmıştı ve ona sahip olmaya.
Hatta kızı ağaca yasladığı sırada pelerinini çıkarmasıyla elbisesinin bir kısmı daha yırtılmıştı ve Reilly’nin içindeki arzu da o hızla artmaya devam ediyordu. Ağacın gövdesinden onu ayırıp yere yatırdığında bu sefer üstüne çıktı ve o güzelim tatlı dudakları öpmeye devam etti. Kendisi kızın vücudunu keşfe çıkmışken kızın da aynı şekilde davranması Reilly’nin daha tutkulu ve sert öpmesine neden olmuştu. Elleri vücudunda gezerken dili de kızın ağzını keşfe çıkmıştı ve oldukça güzel bir tadı vardı. Bunu kıza itiraf etmek istemiyordu. O, bir erkekti ve nazik biri olmadığından dolayı da duygularını ve hislerini söylemekte oldukça acemi sayılırdı. Avcı kızın sinirli oluşu Reilly’nin kıza daha çok çekilmesine neden olsa da yine de kızı sinirlendirmeye devam etmek istiyordu. Gerçi şu an yaptığı şey karşısındakini sinirlendirmekle uzaktan yakından alakası yoktu. Resmen kızın tadını beğendiğinin bir göstergesiydi bu. Aklına durduk yerde bunların nereden geldiğini bilmediği halde kızı öpmeye devam ederken aniden duyulan telefon sesiyle avcı kız, Reilly’nin bedeninin altından sıyrılmıştı. Bu durum karşısında Reilly kıza arasını dönerek dişlerini sıkmıştı. Bu telefon görüşmesi onu hayal kırıklığına uğratmıştı. Henüz tam anlamıyla kızın tadına varamamıştı ve basit bir telefonla bu tat yarım kalmıştı. Kızın telefon görüşmesinden sonra apar topar eşyalarını toplayıp ayaklanmasıyla Reilly onu kolundan yakalayıp öpüşmelerine devam etmek istemişti; ama bunu şimdilik gerçekleştiremezdi. Belki daha sonra bir gün tekrar karşılaşırlardı ve bu tutkulu öpüşmeye kaldıkları yerden devam edebilirlerdi. Ayrıca bu kez kıza sahip de olabilirdi. Evet, kesinlikler bir sonraki karşılaşmalarında bu kız elinden öyle kolaylıkla kurtulamayacaktı. Avcı kızın ismini söylemesiyle istemeden de olsa gülümsemişti.
“Neden söylüyorum bilmiyorum; ama benim adım da Reilly.”
Sözlerinin bitmesiyle o da üzerini düzeltip eşyalarını toplayarak klanının olduğu yere gitti. | |
| | | | Aşırı Güven | |
|
| Bu forumun müsaadesi var: | Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
| |
| |
| |