Unutmaya Çalışmak

Evin içinde dört dönüyordu. Geçen gün yaptığı aptallık aklına geldikçe kafayı yiyecek gibi oluyordu. Reilly adlı o avcı ile yapmayı düşündüğü şey, gerçekten birlikte olmak mıydı? Üstelik adından başka hakkında hiç bir şey bilmediği biriyle... Eğer o telefon gelmemiş olsa kaçınılmaz olan sona çok az kalmıştı. Kendini sıkıntılı bir surat ifadesi ile odasına kapattığında kendini yatağa attı. Gözlerini her kapayışında kendini hala o avcının altında gibi hissediyordu. En kötüsü de o bedenin altında olmaktan gerçekten hoşlanmıştı. Sürekli onu düşünüyor olmak sinirlerini daha fazla gererken saate takıldı gözü. Hazırlanmaya başlasa iyi olacaktı. Bu gece Alec ile birlikte bara gitmek istemişti. Neredeyse ilk kez bar teklifini yapan taraf kendi olmuştu. Bu akşam o avcıyı unutana kadar içmek istiyordu. Dolabın önüne geçtiğinde kendine giyecek bir şeyler aramaya başladı. O an Alec'in telefonda söyledikleri aklına geldiğinde sinir oldu. Ona, "Seksi bir şeyler giy güzelim" demişti. O ise buna karşı çıkmış ve sinirleri tepesinde ona bir ton laf etmişti. Elbette bu Alec'in istediği şeydi. Onu kızdırmaktan şeytani bir haz alıyordu. Derin bir nefes alarak siyah dar bir pantolon ile üzerine straplez koyu kırmızı bir body giydi. Ailesi ile birlikte akşam yemeğinde siyah bir bolero almıştı. Gerçi barda onu giymek gibi bir derdi yoktu. Ama yemekte böyle olması gerekmişti. Alec, geldiğinde yine ona takılmadan edememişti. Cadı avı ile konuşmaya başladığında sırf onu susturmak adına isteğini kabul etti. Bu gece cadı avı yerine tek hedefleri eğlenmekti. Dolabını yeniden karıştırdığında koyu kırmızı straplez bir elbise buldu. Eteği de oldukça miniydi. Altına siyah topuklu ayakkabı giydikten sonra üzerine siyah bir ceket aldı. Alec, onu gördüğünde yine iltifat etmeye başlamıştı. Buna ise karşılık Ruby sadece gülümsedi.

Birlikte bara vardıklarından sadece bir kaç dakika sonra bir kaç kişi ona laf atmıştı. Ama bu kıyafet ile cici kızı oynamak zorundaydı. Sonuçta bu kıyafetle hiç kimseye uçan tekme atamazdı. Bu yüzden tamamen Alec'in koruması altındaydı, mecburen. Alec ile zaman geçirmek kafasını dağıtmaya başlamıştı. Ama onun hedefi bir anda değişip barmen kıza yöneldiğinde kendini garip bir şekilde yalnız hissetti. En kötüsü de o avcı yeniden aklına gelmişti. Kafasını dağıtmak için kendine bir viski söyledi. O saniyeden itibaren yaptığı tek şey sürekli bardağını doldurup içmekti. İstediği tek şeydi, unutana kadar içmek…

Avcı Lideri Mesaj Sayısı : 80 Kayıt tarihi : 22/04/13 Lakap : Katil

O günden beri avcı kızı düşünmeden geçirmediği tek bir gün yoktu. Onu düşünmekle ne kadar büyük bir aptallık yaptığını bilse de onu unutmak için de denemediği yol kalmamıştı. Sadece adını bildiği o kız yüzünden yeterince antrenman da yapamıyordu, bu yüzden de verilen görevleri yarım yamalak yapıyor ve vücudu da idmansızlıktan formunu kaybetmeye başlamıştı. Bir kızı düşünmek ona göre değildi. Şimdiye kadar da yaşamadığı bir tecrübeydi. Kızlara tiksintiyle bakan biri nasıl oldu da bir kızı düşünmeden edemiyordu. Ama bu kız farklıydı bir kere. Duruşu sertti, onunla ilk kez karşılaşmalarına rağmen biraz da olsa çözmüştü. İnatçı, asi ruhlu, cesur ve kendine aşırı güvenen bir kızdı. Belki de bu özellikleriyle Ruby denen kız Reilly’nin aklını kurcalıyordu. O bedeni bir sonraki karşılaşmalarında kesinlikle istiyordu; fakat Ruby bir daha bu hataya düşer miydi bilemiyordu. Aslında düşününce bir hata da değildi bu. Sadece iki tutkulu beden birbirine kavuşacaktı o kadar. Onu düşünmekten biraz olsun uzaklaşmak zorundaydı. Yoksa görevleri mükemmel gerçekleştiremediğinden dolayı avcı lideri de olamayacaktı. Bunun düşüncesi bile sinirlenmesine neden olmuştu. Avcı lideri olamamak isteklerini de gerçekleştirememek demekti ve bu klanda yapmak istediği çok şey vardı. Bunları gerçekleştirmek için de avcı lideri olması şarttı. Diğer türlü şu anki yaşlı ve bilge olduğuna inanan avcı lideri tamamen güçten düşmüş, artık hiçbir kararı doğru dürüst veremeyen, hatta Reilly’nin önerilerinin çoğunu önemsemeyen biriydi. Avcı liderine saygısı sonsuzdu; fakat Reilly’nin önerilerinin bir kısmını gerçekleştirseydi Reilly onun tahtına geçmek için bu kadar saplantılı olmayacaktı belki de.

Kafasını dağıtmak için her şeyi denemiş olmasına rağmen sarhoş olmayı hiç denemediği aklına gelmişti. Sarhoş olmak biraz olsun o avcı kızı unutmasını sağlayabilirdi. Normalde pek takılmadığı yer olan barlara ilk kez işi düşmüştü. Eğer o kızı unutmasına yardım edebilirlerse Reilly bundan sonra daha sık uğrayabilirdi belki bu ipsiz sapsız yerlere. Bu tür yerlerin kesinlikle boş insanların yeri olduğuna inanırdı. Üstüne kot pantolon, siyah bir T-shirt ve siyah deri ceketini giydikten sonra bara gitmişti. Burası oldukça kalabalık ve gürültülü olmasına rağmen Reilly o kızı unutmak için bu ufak çaplı rahatsızlıklara katlanması gerektiğini kendine söyleyip durdu. Sinirlenmişti u gürültü karşısında; fakat dayanması da gerekiyordu aynı zamanda. Barmene doğru yaklaşarak bir bardak votka sipariş etti. İçkisi gelince de onu bir yudumda bitirdiğinde boğazı yandığından dolayı yüzünü biraz buruşturmuştu; fakat bu, onu durdurmayacaktı bu akşam. İkinci bardağını istediğinde onu da bir yudumda bitirmişti. Art arda gelen içkiler onun Ruby’yi hala unutamamasına neden olurken başını yana çevirmesiyle halüsinasyon gördüğünü sandı; fakat gözlerini ovuşturduğunda bunun bir hayalden çok gerçek olduğunu anladığında kendine lanetler yağdırdı. O kadar bar dururken neden Ruby’nin olduğu bara gelmişti ki? Bedeni yine yanmaya başlarken bu kıza bu akşam sahip olmamak için bedeniyle kendi arasında bir iç savaş başlamıştı bile.

Hayatında belkide ilk kez bir şeyleri unutmaya çalışıyordu. Zaten hayatı ile ilgili bildiği şeyler kısıtlıydı. Gerçek ailesi ile ilgili hatırladığı hiç bir şey yoktu. O da hatırlamaya çalışıyordu. Yani bir şeyleri unutmaya değil hatırlamaya ihtiyacı vardı. Ama şimdi, o avcıyı ne olursa osun unutmak istiyordu. Onun yüzünü, bedenini, tadı harika olan dudaklarını ve tenini... Lanet olsun böyle düşünerek unutmaktan çok her bir detayı hatırlıyordu. Bir anda kendini nasıl kaybettiğini... İçkileri birbiri ardına sıralarken kafasını meşgul edecek bir şeyler aradı. Aslında Alec, yeri geldiğinde gerçek bir kafa dağıtma ustasıydı. Ama bu gece nedense ona en çok ihtiyacı olduğunda beyninden çok erkeksi hormonları iş başındaydı. Bu gidişle eve tek dönmek zorunda bile kalabilirdi. Çünkü Alec, geceyi seksi barmen kızla geçirme konusunda kararlı gibi görünüyordu.

Gerçi haberi olsa, buraya gelmesinin asıl nedenini bilse muhtemelen ona yardım ederdi. Ama o bunları asla arkadaşına anlatamazdı. Böyle bir şeyin düşüncesi bile yüzünün kızartıyordu. O, en yakın arkadaşı olsa bile hala bir erkekti. Bazen neden kız arkadaşım yok diye kendine kızmıyor değildi. Bazı konular, bir kızın bakış açısını gerektiriyordu. Bir anda boğulduğunu hissederek derin bir nefes aldı ve aynı anda bardağından bir yudum daha aldı. Sonra bir anda gözünün önünde duran kişiyi fark ettiğinde nefesi kesildi. Railly, o avcı buradaydı. İçinden hayır bu gerçek değil, diye kendini telkin ediyordu. Şu an çok sarhoştu ve beyni ona muhtemelen oyun oynuyordu. Bardağını eline alarak bir dikişte bütün içkiyi bitirdikten sonra sarhoş bedenini dans pitine götürdü. Çalan müzik hoşuna gitmişti. Pistin ortasından diğer kişiler ile birlikte dans ediyordu. Yanına ona eşlik için gelenleri sepetledikten sonra kendini tamamen müziğin ritmine bıraktı. Üzerindeki kıyafet nedeniyle dansı seksi bir gösteriye benziyordu.

Avcı Lideri Mesaj Sayısı : 80 Kayıt tarihi : 22/04/13 Lakap : Katil

İçtiği votkaların hiçbir faydasını göremiyordu. Her yudumda onu unutmayı beklerken tam aksine onu daha da fazla düşünüyordu. Bu kızın, onda nasıl böyle bir etkisi olabilirdi? Bütün hedeflerine ters olan duyguları bu kıza karşı hissediyordu. Hem de tek bir öpücükle... Aslında iki öpücüğünü çalmıştı Ruby'nin; ama bu iki öpücük aynı zamanda Reilly'nin bütün benliğini de alıp götürmüştü. O kadar kısa sürede bu kadar yoğun bir arzu hissettiği için önce kendine kızmıştı, daha sonra da Ruby'ye. Neden bu kadar karşı konulamaz bir kızla karşılaşmıştı ki? Ruby bütün erkeklerin mi aklına girip onların bütün benliğini bir anda değiştiriyordu yoksa bu, sadece Reilly'ye olan bir şey miydi? Her ne olursa olsun duygularına hakim olmalı ve o kızı unutmalıydı. Fakat sarhoş olmaya başlamasına rağmen Ruby hala aklının büyük bir bölümünü kaplıyordu. Onu düşünmeden geçirdiği tek bir gün yoktu. Duruşu, asi ve inatçı tavrı, seksi vücudu ve en önemlisi de tatlı dudakları Reilly'yi Ruby'ye çeken özelliklerdi. Diğer kızların da Ruby'ninki kadar tatlı dudakları var mıydı acaba? Bunu denemeden bilemezdi; fakat şu an delicesine düşündüğü bu kızın dudaklarından başka bir şeyi tatmak istemiyordu.

İçtiği votkalar halüsinasyon görmesine neden olmuş olmalıydı ki başını sağ tarafına çevirmesiyle Ruby'yi görmüştü. Bu gerçek olamazdı. Onu unutmaya çalışırken yanı başında belirmesi hiç hesapta olmayan bir şeydi ve Ruby'nin yanına gitmemek için kendiyle bir iç savaş başlatmıştı. Ruby de kendisi gibi içiyordu. Acaba o, neyi unutmaya çalışıyordu? Belki de sadece eğlenmek için buradaydı. Başka erkeklerle takılmak için gelmiş olabilirdi. Bnu düşününce sinirleri iyice gerilmiş ve dişlerini birbirine kenetleyip sıkmıştı. Bu düşünce Ruby'nin dudaklarını unutmasına neden olmuştu. Sadece tek bir düşünce dolanıyordu zihninde: Kıskançlık. Ruby'nin başka erkeklerle takılmasına göz yumamazdı. Onu buradan bir an önce çıkarmalı ve sağ salim evine dönmesini sağlamalıydı. Zaten yeterince sarhoştu. Bir de diğer erkeklerin ne tür düşüncelerse olduğunu bildiğinden Ruby'yi tek başına savunmasız bırakamazdı. İçkisinden bir yudum daha aldığında üstünü düzelterek Ryby'nin yanına gitmek için kalkmıştı ki Ruby de oturduğu yerden kalkıp dans pistine doğru gidiyordu. Olduğu yerde bir süre bekleyip kızın amacının ne olduğunu anlamak için beklemeye karar verdi. Ruby'nin seksi dansı ve erkeklerin de etrafında pervane olması Reilly'yi çılgına çevirmişti. Fakat bir süre sonra erkeklerin dağılmasıyla Ruby'yi daha net seçmeye başlamıştı. Etrafındaki erkeklerin dağılması güzeldi; ama hala kıyafetiyle uyumlu olan seksi dansını görmezden gelemezdi. Buna bir an önce bir son vermeliydi. Büyük bir hışımla Ruby'nin yanına giderek kolunu sıkıca tuttu ve bir şey demesine fırsat vermeden onu sürükleyerek bardan dışarı çıkardı. Dışarı çıktıklarında ise Ruby'nin bileğini bırakmayarak delici bakışlarını kıza sabitledi. Sarhoş olduğundan onu dışarı sürüklemek zor olmamıştı.

"Ruby sen ne yapmaya çalışıyorsun? Neden böyle bir yere geldin? Br sürü erkeğin avı konumunda olduğundan haberin yok muydu? Yoksa bunu bilerek mi yapıyordun? Ayrıca o dans da neyin nesiydi? Böyle şeyler yapmak senin gibi bir kız için hiç doğru değil. Şu an sana acıyorum."

Bu sözleri bağırarak söylemişti. Sinirli olduğundan sesinin yüksek çıkmasına engel olamamıştı. Ruby'nin cevabını merak ediyordu. Ayrıca onu daha evine bırakması da gerekiyordu.

Bir şeyleri unutmak için içki tek başına yeterli olmamıştı. Reilly denen avcı hala zihninde aklını meşgul ediyordu. Bu ne kadar da sinir bozucu bir şeydi. Alec, bile hiç bir işe yaramamıştı. Genelde her şekilde kafasını meşgul eden arkadaşı sanki bu gece inatla onunla ilgileniyor gibiydi. Hala gözü seksi barmen kızda onu yatağa atma peşindeydi. İçkisini yudumlarken bir anda o avcıyı görmek beklemediği bir şeydi. Şaşkınlıkla neredeyse elindeki bardağı düşürecekti. Ama sonra bunu sadece birh alüsinasyon gördüğünü düşünerek bardağı bırakıp bulunduğu yerden dans pistine ilerledi. Bir süre dans etmişti ki etrafını erkekler çevirmişti. Hepsine ağzının payını vererek tek başına dans etmeye başladı. Kendini müziğin ritmine öylesine kaptırmıştı ki seksi elbisenin içinde gözlerin bayram edeceği şekilde dans etmeye başlamıştı. Hareketleri şarkıya göre giderek daha baştan çıkarıcı olurken, eteğinin kısalmaya başladığını fark etmemişti bile. Kaç bardak içki içtiğinden bile habersizdi, şu an bildiği tek şey vardı. Oda tamamen sarhoş olduğuydu.

Bir anda kolunu sıkıca kavrayan el ile dansı yarıda kesildi. Onu tutan kişiye bakma fırsatı bile bulamadan kendini barın dışında bulmuştu. Adamın konuşmaya başlaması ile ona baktığında Reilly'i karşısında görmek nefesini kesti. Az önce hayal görmemişti, unutmak için onca içki içmeye karar verdiği adam karşısında duruyordu. Sözlerini algılamakta bile zorlandığı için kafasını toplamaya çalıştı. Ona karışan tavrı, sarhoş beyni ile birleştiğinde sinirini tepesine çıkarmıştı. Onu yargılıyordu, üstelik ona karışıyordu, peki hangi hakla...

"Senin acımana ihtiyacım yok Reilly. Ayrıca sen kimsin ve bana neden karışıyorsun... Burada olmam başka erkeklerin bana bakması seni neden ilgilendiriyor?"

Zar zor kurduğu cümlelerin ardından başı dönmeye başladı. Ayakta bile zor duruyordu. Düşeceğini hissettiği için Reilly'e doğru bir adıma attı. İkinci adımda ise kendinden geçerek onun üzerine yığılmıştı.