Eğlenceli keşif

Son zamanlarda uyku düzeni iyice bozulmuştu. Üst üste gelen olaylar dizisi kafasını sürekli meşgul ederken uyumak lüks bir şeydi. Sıkıntıyla oflayarak yataktan kalkıp ders kitaplarına göz gezdirdi. Yapılması gereken ödevleri,bitirmesi gereken projeleri vardı lakin kafasını derslere bir türlü veremiyordu. Pencereyi açıp gecenin karanlığını, gökdelenlerin arasında zar zor görülebilen yıldızları, şehrin saat 10’u çoktan geçmiş olmasına rağmen hala işlek olan caddelerini izleyerek temiz havayı içine çekti. Bir süre sonra pencere kenarından ayrılıp birkaç romanın üzerinde parmaklarını gezdirdi. İyi bir öğrenciydi ve okumak en büyük hobisiydi. Romanları hep sevmişti. Fantastik, macera, polisiye romanlarına şöyle bir baktı. Onları okumak güzeldi yine de okuduklarına benzer bir serüvenin içinde olmak istemezdi.İsabel yaşadıklarını hatırlayıp gülümsedi. Çılgın lunapark eğlencesi, revir faciası, okulun kapalı yüzme havuzunda olan olaylar ve küçük orman gezisiyle birlikte hayatının o istemese de yeterince aksiyon ve macera dolu olduğu gayet açıktı. Sihirbazların hayatlarının hepsinden çeşitli küçük hikayelerle bir gerilim romanı bile yazılabilirdi ya da dram hangisi olduğundan emin olamadı. Dolabına doğru küçük adımlarla ilerlerken hala dışarı çıkıp çıkmama konusunda kararsızdı. Dolabın kapağını açıp kıyafetlerine göz gezdirirken ise çoktan kararını vermişti. Diğer insanlar için normal kendisi için geç bir saat olmasını önemsemeyerek dışarı çıkacaktı. Evde fazlasıyla sıkılmıştı.

Bu kararı vermesinde birkaç gündür evde tek başına kalıyor olmasının payı da görmezden gelinemeyecek kadar büyüktü. Teyzesi olsaydı kafasını dağıtacak ve beraber eğlenecek mutlaka bir şeyler bulurlardı bu sayede de sıkılmazdı. Onunla sohbet etmek bile yeterliydi ne var ki teyzesi uzun bir süreliğine işleri yüzünden yurt dışında kalmalıydı. Kendiyse okulu yüzünden onunla gidememişti. Evde bir iki gün tek başına kalmak sorun değildi ama aylarca tek başına yaşamak büyük bir sorundu. Ne giyeceğine karar verdiğinde yüzünde küçük bir gülümseme oluştu. Üzerine vücudunu saran kan kırmızı ve siyah rengin hakim olduğu mini bir elbise altınaysa siyah topuklu ayakkabılarını giyip hafif bir makyaj yaparak koyu kırmızı rujunu sürdü. Nereye gideceğini bilmese de yaşını en azından 18 gösterecek bir şeyler giymeyi tercih etti. Saçlarını toplamayı sevmiyordu bu yüzden sadece tarayıp salık bıraktı. Omzuna soğuk olacağını düşünerek siyah bir şal aldı. Çantasını da alarak evden kendini dışarı attığında kalabalık yolda amaçsızca bir süre yürüdü. Kafasını kaldırıp etrafa baktığında gözüne ışıklı tabelaların aydınlattığı sokakta yüksek sesli müziğin dışarı taştığı barlar takıldı. Barların nasıl bir yer olduğunu bilse de daha önce hiç gitmemişti. Birkaç dakika düşündüğünde eğlenceli bir keşif olabileceğine karar verip adımlarını sıklaştırarak gözüne ilk takılan bara girdi. İçeri girişte sorun yaşamamıştı çünkü giydiği kıyafet onu 18 yaşında gösteriyordu ve korumalarda biraz aklı havadaydı. Kimliğinden çok güzelliğiyle ilgilenmişlerdi. Gülümseyerek arka taraflara ilerleyip bar taburelerinden birine oturarak kendine bir içki söyledi ve etrafı izlemeye başladı.

Toprak Perisi Mesaj Sayısı : 60 Kayıt tarihi : 16/01/13 Lakap : Luke

Yıllardır bu şehirde yaşıyordu. Yetimhanede büyüdüğü yıllar daha dün gibi aklındaydı; fakat erken yaşta oradan ayrılmak zorunda bırakılmıştı. Bir hırsızlık suçu üstüne yıkılmıştı ve hak etmediği halde hakaretler işitmiş, ardından da yetimhaneden kovulmuştu. Zaten yakın olduğu arkadaşları da yoktu o yetimhanede. Dışarıdan bakıldığında serseri bir tip gibi görünebilirdi. Onu yakından tanıyan birkaç kişiyse Lucas'ın iyi olmaya çabaladığını görürlerdi. Şu hayatında türlü türlü sokak kavgalarına karışmıştı. İçindeki karanlık tarafı bu tür kavgalarla kontrol altına almaya çabalıyordu. Ama artık bunlar bile yetmiyordu ona. Karanlıkla daha yakından ilgilenmek istiyordu, onu kucaklamak. Bütün kötü özelliklerinin karanlığın bir sonucu olduğunu düşünüyordu. Ne kadarının doğru olduğu ise bilinmeyen bir gerçekti. Belki de ailesi olsa karanlık denen o şeytanın varlığı da olmayacaktı şimdi. Daha kötü şeyler yapmadığı için, mesela birilerini öldürmediği için, şanslı sayılırdı. Yine de bir gün bunların gerçekleşme olasılığı da vardı elbet.

Eğlence düşkünü olduğu su götürmezdi. Hele de barda tanıştığı kızlar etrafında pervane olduklarında Lucas şu iğrenç hayatında bir nebze de olsa mutlu oluyordu. Zaten şimdiye kadar berbat bir hayatı olmuştu. Hiç olmazsa bir yerden mutlu olacağı bir şeyler yaşamak Lucas'ın en doğal hakkıydı. Her zamn takıldığı mekan olan Sanguis Barı'na gitmeden önce soğuk bir duş alarak kendine geldi. Çünkü dün geceden zaten çok içtiği için başı çatlıyordu. Bu soğuk duş da onun ilacı olacaktı. Günlerini şu sıralar boş geçirmekten başka bir işi yoktu. Sihirbazı yoktu, çalışacağı bir yerde. Yakında parası tammen suyunu çekecekti ve eğlenmek için de barlara gelemeyecekti. Bu düşüncelerin aklınıa nasıl yerleştiğini bilmiyordu. Parasız kalacak olabilirdi; fakat bu geceki eğlencesini hiçbir şey bozamayacaktı.

Bara ulaştığında oranın tanıdık siması olduğundan içeri girmekte sorun yaşamamıştı. Barmene doğru yaklaşarak her zamanki içkisi olan viskiden sipariş etti. Bir yandan çalan müziğin sesi diğer yandan etrafına bakınarak ona göz zevkini yaşatan güzellerin bulunmasıyla eğlence saatleri de Lucas için başlamış oldu. Bütün güzelleri süzerken gözü sarışın bir kıza takıldı. Tam kızların gözü Lucas'tayke bu kızın kendisine neden bakmadığını anlayamıyordu. Bunun nedenini öğrenmek üzere yeni sipariş ettiği ve kendi bardağındaki viskiyi de alarak sarışın güzelin yanına gitti. Kiz başka yerlere bakarken Lucas kızın dikkatini çekmek için hafifçe öksürdü ve kızın kendisine merakla bakan gözlerine odaklanarak sıcak bir gülümseme takındı ve elindeki viski bardağını kıza uzattı.

"Merhaba benim adım Lucas. Acaba şu karşımdaki güzelliğin adını öğrenebilir miyim?"

Bara gitmek normalde yapılacaklar listesinde en son sırayı alırdı lakin bu gün kendi kurallarını yıkmaya karar vermişti. Biraz kafa dağıtmak, aklını yaşadıklarından uzaklaştırmak, birazda eğlenmek istiyordu. Arkadaşlarından birkaçını arayıp hep beraber bir şeyler yapabilirdi tabi ki ama her zaman yaptıklarının aksine farklı bir şeyler yapmak istemişti. O an içinde daha önce hiç gitmediği bir yer olan bar keşfi kulağa iyi bir fikir gibi gelmişti. Bu konu üzerinde düşünmek için kendine fırsat tanımadan otokontrolle bara yöneldi. Birkaç dakika durup düşünse vazgeçeceğini biliyordu çünkü mantıklı olmak onun bastırılamayan en belirgin özelliklerinden biriydi. Bir dakika bile yaptığının doğruluğunu tartmak için kendine fırsat tanırsa geri döneceği kesindi. Bara girme yaşı 18 di kendisi ise henüz 17 ydi. Üstelik tek başınaydı. Sevgilisi colin’i arayıp beraber bir şeyler yapmayı birkaç saniye düşünmüş sonra onun bugün halletmesi gereken işler olduğunu hatırlayarak vazgeçmişti. Önemli işlerinin arasında onu meşgul etmek istememişti. Sevdiği adamın bu durumdan haberi olsaydı ne tepki vereceğini kestiremiyordu. İçeri girerken de pek düşünmemişti. Tek istediği biraz eğlenmekti. Bara girdiğinde ilk karşılaştığı manzara pistte müzikle kendini kaybetmiş bedenlerdi. Renkli ışıklar pistin dört bir tarafında gezinirken barın olduğu kısmı görmek biraz zaman almıştı. Zar zor taburelere ulaştığında derin bir nefes alıp etrafa yeniden göz gezdirdi.

Bir şeyler sipariş etmesi gerektiğini bildiğinden barmenden en az alkol bulunduran bir kokteyl istedi. Bünyesi içkiye pek alışık değildi ve bu gece sarhoş olmak istemeyeceğini biliyordu. Etrafı incelerken insanların barlara neden akın ettiğini de anlamış oldu. Müzik ve dans eğlenceli bir ikiliydi. İçkiyse insanların düşünmesini engelliyordu. Masalarda ve taburelerde oturan üzgün, kederli ve çökmüş insanlara göz gezdirirken sorunlarının ne olduğunu bilmese de çözümü yanlış yerde aradıklarını biliyordu. İçkiyle sorun çözülse ayyaşlar dünyanın en mutlu ve sorunsuz insanları olurdu herhalde lakin değillerdi. Kokteylinden bir yudum alıp çoktan sarhoş olmuş kişilerin danslarını izledi. Muhtemelen ne yaptıkları hakkında en ufak bir fikirleri yoktu. Sabaha birçoğu korkunç bir baş ağrısıyla uyanacaktı. Barı gözlemlemeye devam ederken duyduğu öksürük sesiyle dikkatini sesin geldiği yöne çevirmiş ve yanında oturan yakışıklı genç adamı fark etmişti. Meraklı bakışlarını onun gözlerine sabitledi. Kendisine uzatılan içki bardağına birkaç saniye baktıktan sonra adının lucas olduğunu öğrendiği çocuğa gülümseyerek ''Teşekkür ederim ama az alkollü kokteyli saf içkiye tercih ederim. Sarhoş olmak istemiyorum. Bu arada adım isabel. Tanıştığımıza memnun oldum.'' Dedi.

Toprak Perisi Mesaj Sayısı : 60 Kayıt tarihi : 16/01/13 Lakap : Luke

Bu gece eğlenmekten başka bir düşüncesi yoktu. Her gece olduğu gibi yine kendisiyle ilgilenen kızlardan şanslı olanını seçecek ve gecenin sonunu o kızla getirecekti. Bu düşünceyle bardan içeri girdiği ilk andan itibaren alışkın olduğu gibi yine Lucas'ın üzeeindeydi tek kişinin dışında. Tabi başta bunun farkında değildi. Bar taburelerinden birine oturup viskisini sipariş ettiğinde etrafa göz gezdirip yeni avını seçecekti. Müziğin ritmi Lucas'ı bir yandan rahatlatırken etrafa göz atmaya devam ediyordu. Gözleri bir noktaya sabitlendiğinde karşısındaki sarışın güzeli ilgiyle izlemeye başlamıştı. Neden Lucas'a bakmıyordu? Bütün kızların ilgi odağıyken bu sarışın güzelin ilgisini neden çekememişti? Her ne kadar şimdi kkz ilgisiz olsa sa onun da dikkatini çekmenin bir yolunu bulacaktı. Bnun için de yanına gitmesi gerekiyordu öncelikle.

İki viski istedikten sonra sarışın güzelin yanına gitti elindeki bardaklarla. Kzın yanına gitmesine rağmen hala kız ona bakmıyordu. Hafifçe öksürdükten sonra gülümsemesini takınıp viski bardaklarından birini uzattı ve bir yandan da kendini tanıtma girişiminde bulundu. Kendisiyle ilgilenmeyen bu kız ilgisini çekmişti ve bu gecenin sonunu beraber geçirebilirlerdi tabi kız da isterse. Bir insana teklifini sunar ve eğer teklifi reddederse konuda daha fazla ısrar etmezdi. Evet, kızları eğlenmek için kullanıp sonra da yeni avlarının peşine d; ama asla kızları zorlamamıştı. O kadar da zorba biri değildi. Kizlar zaten kendi ayağıyla Lucas'ın ayağına gelirlerdi. Fakat bu gece bir istisna olarak Lucas bir kızın ayağına kadar gitmişti. Kizın, viskisini geri çevirip ismini söylemesiyle kıza daha da sıcak bir gülümseme takındı.

"Bende tanıştığımıza memnun oldum Isabel. Bar bu gece oldukça güzel. Belki de sen geldiğin için bana öyle gelmiştir. Harika bir müzik çalıyor. Benimle dans etmek ister misin?"

Sözlerinden sonra Isabel'in elinden tuttu ve onu dans pistine götürdü. Hareketli olan müziği bir büyü mırıldanarak slow bir parçaya geçiş yapmasını sağladı. Isabel'in belini kavrayarak kendine daha da çok yaklaştırdı ve hem güzel hem de aurasından sihirbaz olduğunu kolaylıkla anlayabildiği Isabel ile dans etmeye başladı.

Colin’i seviyordu ve ona sadıktı. Başka biriyle birlikte olmak fikri bir yana sevdiği adamdan başka biriyle herhangi bir şekilde öpüşme fikri bile korkunçtu. Her anı, her düşüncesi, tüm benliği onunla doluyken başka bir erkeğe bakmak aklının ucundan bile geçmiyordu. O tek bir erkeği istiyordu ona da zaten sahipti. Acaba şuan o ne yapıyordu? İşleri bitmiş olabilir miydi? Ailesiyle ilgilenmesi gerektiğini söylediğinden onu elinden geldiğince rahatsız etmemişti lakin merak ediyordu. Birkaç kez telefonda konuşmuş olmaları yeterli gelmemişti. Düşüncelerinden kurtulmayı başarıp çocuğa kısa süre baktı. Bir barda yeni biriyle tanışmakta bir sakınca görmemişti. Sonuç olarak birileriyle sohbet etmenin kötü bir tarafı yoktu. Bu yakışıklı çocukla konuşmak haricinde hiçbir şey yapmayı düşünmediği içinde sevgilisine karşı içinde en ufak bir suçluluk hissetmiyordu. Hem yeni insanlarla tanışıp arkadaş olmanın nesi yanlıştı ki? Etrafa yeniden göz attığında birçok kızın kötü bakışlarının üzerinde olduğunu fark ettiğinde gözleri kendi kontrolünün dışında olarak yanındaki yakışıklı ve karizmatik çocuğa kaydı. Kızların bir anda nefretini kazanmasının nedeni ortadaydı lakin bilmedikleri şey kıskanacakları hiçbir şeyin olmadığıydı. Ne lucas ona meftundu ne de isabel çocukla ilgiliydi.

Bu gecenin sonunda çocuğun yanında bardan ayrılan bir kız olacağı ne kadar açıksa o kızın isabel olmayacağı da o kadar açıktı. Bu geceki planı belliydi. Birkaç içki içip biraz dans ettikten sonra lucas ile başlayan güzel sohbete bir son vererek tek başına bardan ayrılıp kendi evine giderek uyumaktı. Lucas’ın sesiyle kendine gelip gözlerini onun siyah gözlerine dikti. Buradaki birçok kızın kendi yerinde olmak ve onun siyah derin gözlerinin içinde kaybolmak isteyeceğinin bilincinde olarak iltifatına gülümsedi. ''Evet müzik harika ve iltifat içinde teşekkürler'' diyerek başladığı cümle onun dans teklifine cevap veremeden yarıda kaldı. Elinin üzerinde onun elini hissettiğinde yaşadığı şaşkınlıkla sözleri havada asılı kalmıştı. Birkaç dakika da kendini dans pistinde çalan hareketli şarkının bir anda değişmesiyle de onun kolları arasında bulmuştu. Başını biraz kaldırıp çocukla göz göze geldiğinde gülümseyerek yumuşak bir ses tonuyla ''Biliyor musun kızların ruhuna hitap etmeyi iyi biliyorsun. Yani yakışıklısın… Karizmatik ve çekici biri olduğun su götürmez bir gerçek. Senin gibi bir erkek tarafından edilen iltifatlar bende dahil olmak üzere tüm kadınların gururunu okşar ve…bardaki birçok kızın gözünün senin üzerinde olduğu da ortada.'' Dedikten sonra kıkırdayarak ''Gecenin sonuna kadar kıskançlıktan bir komploya kurban gitmezsem kendimi gerçekten şanslı sayacağım. Ayrıca eğlenceli birisin ama yanlış kişiyle ilgilendiğini söylemek zorundayım. Benim bir sevgilim var.'' Dedi.

Toprak Perisi Mesaj Sayısı : 60 Kayıt tarihi : 16/01/13 Lakap : Luke

Genelde kızlar onun peşinden koşarlardı. Hiçbir zaman bir kıza karşı yaşayacağı zevkten başka bir duyguyla yaklaşmamıştı. Bu durum hep böyle devam edip durmuştu. Fakat bu gece tam tersi olmuş, kendisine bakmayan bir kızı göz hapsine alarak onunla biraz vakit geçirmek istemişti. Eğlenceli vakitler tabiki de. Onu yakından tanımak ya da ona karşı duygusal bir şeyler hissetmek anlamında değil. Bu tür şeylere sahip olacağına ise hayatta inanmıyordu. Zaten bekar halinden de memnundu. Kafasını ütüleyecek ya da bir kız yüzünden çok acı çekecek bir insan değildi. Kızları eğlence aracı olarak görüyordu. Belki bunu dışardan izleyen biri Lucas'a kızabilirdi; fakat Lucas yalnız yaşamaya alıştığı için insanların duygularını ya da düşüncelerini de önemsemiyordu. Çok nadir birkaç arkadaşı vardı ve onlar da Lucas'a karışmaya cesaret edemezlerdi.

Bu akşamki sarışın kız ise bütün amaçlarına ters düşmesine neden olmuştu. Barda kendisine bakmayan tek kız oydu ve bu nedenle de Lucas'ın dikkatini çekmişti. Lucas bu enteresan kızın kim olduğunu öğrenmek istemişti. Yanına kadar gidip ismini öğrendikten sonra onunla dans etmek istemişti. Hatta Isabel'in iznini almadan onu dansa bile kaldırmıştı. Hareketli çalan müziğin biraz yavaşlamasını sağladıktan sonra Isabel'in belinden sıkıca kavradı ve onu kendine daha da yaklaştırdı. Aralarında çok az bir mesafe vardı ve Isabel'in kokusunu içine çekti. Çok tatlı çiçeksi bir kokusu vardı. En sevdiği koku çiçek kokusuydu kadınlarda. Isabel ise zaman ilerledikçe daha da çok ilgisini çekiyordu. Dans esnasında Isabel'in gözleri kendisininkiyle buluştuğunda sıcak gülümsemesi çapkınca bir sırıtışa dönüşmüştü; fakat Isabel'in konuşmasında önceleri iltifat olarak alındığı cümlelerin sonuncusu olan sevgili lafı bu gecenin büyüsünü bozmaya yetmişti. Demek sevgilisi olan birine denk gelmişti. Sevgili şu hayatta nefret ettiği tek kelimeydi. Diğer kelime ise aile idi. Hiç istifini bozmadan Isabel ile dans etmeye devam ediyordu. Madem bir sevgilisi vardı en azından bu geceyi iyi bir şekilde noktalayabilir ve böylesine güzel bir kızdan ayrılmak istemediği için de onunla arkadaş olarak kalabilirlerdi.

"Sevgilinin olmasına üzüldüm. Birlikte geceyi harika bir şekilde bitirebilirdik. Ayrıca bende iltifatların için teşekkür ederim. Bu gece bu kadar kızın arasından sağsalim kurtulman için de elimden geleni yapacağım merak etme. Seninle tanışmak güzeldi; ama en azından güzel vakit geçirmek için illaki birlikte olmamıza gerek yok. Onun yerine arkadaş da olabiliriz tabi istersen. Mesela... arkadaş olmaya bu geceden başlayıp harika vakit geçirebiliriz baa güveniyorsan tabi. Barda güzel vakit geçirmenin ilk yolu körkütük sarhoş olmaktır. Biz körkütük kısmını atıp direkt sarhoş olma kısmına geçelim."

Zaten bara geldiğinden beri birkaç kadeh viski devirmişti bir de şimdi Isabel ile içeceği içkileri hesaba katınca körkütük sarhoş olabilirdi. Ama onun vücudu bir kere dayanıklıydı. Her gece sınırsız içki içmesine rağmen biraz başının döneceği kadar sarhoş olabiliyordu. Bu da demek oluyor ki bu gece sarhoş olabilecek tek kişi Isabel'di.

Sihirbaz Mesaj Sayısı : 235 Kayıt tarihi : 23/02/13 Yaş : 33 Lakap : Fear

İşleri ile ilgili önünde bir kaç engel kalmıştı. Sahip olduğu ailenin ondan başka bir çocuğu yoktu. Zaten onu evlat edinmelerinin nedeni de buydu. Zavallı aile Colin'i evlatlık olarak seçtiklerini sanıyorlardı. Gerçek ise asıl seçilenin kendileri olduklarıydı. Asıl ailesinden nefret etmeyi çok erken yaşta öğrendiğinden kurtulması da o kadar kısa sürmüştü. Yetiştirme yurdunda ise sadece tek bir hedefi vardı. Kendi isteklerini karşılayabilecek, mükemmel bir aile. Onları da bulmuştu da... Seçtiği ailenin zengin olması dışında ondan başka sahip oldukları bir çocuklarının olması gayet güzeldi. Bu sayede babasının harika şirketinin başına tek başına oturabilirdi. Bu isteği de reşit olduktan sonra eline geçmişti. Zaten yeteneği ile babasının verdiği işler ile şirket olması gerekenin ötesindeydi. Elinde bir çok şeyle istediklerine bir bir kavuşmuştu. Hatta istemediklerine bile... İstemediği tek şeydi, belki de hayatını tek bir kıza adamak. Ama ona da sahip olmuştu. Üstelik şu an istemediği şeyden, sevgilisinden vazgeçemiyordu. Onun meleğiydi, Isabel ve hep öyle kalacaktı.

Evinde yemek esnasında kafasında bir sürü sinsi plan oluşmuştu. Üvey kuzeni giderek daha sinir bozucu olmaya başlamıştı. Aralarındaki kan bağı olayını sorgulayarak onun haklarını elinden almaya çalışıyordu. O, gerçekten kim olduğunu sanıyordu. Buna dur demek için bu gece onunla bulaşacaktı. Elbette tamamen kendi yöntemleri ile bir konuşma gerçekleştirmeyi planlıyordu. Tam da düşüncelerinin arasında meleği onu aradı. Şeytani ve karanlık yönünün onun tarafından görülmesini istemiyordu, işte bu yüzden onunla işinden dolayı görüşememişti. Bara ayak bastığında gözleri kuzenini aradı ama onu görmeyi beklerken başka bir manzara ile karşılaşmıştı. Bu manzara onun bir kaç saniye donmasına neden oldu. Meleği başka bir erkeğin kollarında dans ediyordu. Düşmesi için onu tutan erkeğe kafayı yedirten biri olarak bu dansı kesinlikle hazmedecek biri değildi. Öfkesi gözünü kör etmişken seri adımlar ile yanlarına yanaştı. Sevdiği kadını kendine doğru hızla çekerken öfkeli gözlerini kız dikti.

"Burada neler oluyor, sevgilim. Sanırım güzel dansınızı böldüm."

Sonrasında Isabel'i kollarına alan erkeğe dikti gözlerini. Onu çarpan erkekten farklı olarak Isabel bu kollarda olmaktan mutlu gibiydi. Bu nedenle şimdilik gazabını pekte hak etmiyordu.

Karşısındaki yakışıklı ve karizmatik çocukla dans ederken bir sevgilisi olduğunu da uygun bir dille anlatmayı denedi. Büyük ihtimalle bu danstan sonra ikisi de geceye ayrı devam edeceklerdi. Yine de lucas’ı tanımak güzeldi. Normal hayatta iyi bir arkadaş olabilirlerdi. Elbette bunun imkansız olduğunu biliyordu. Çapkın erkeklerin kızlarla arkadaş olmak gibi bir çabası olmazdı lakin bunu bilmesi aklının köşesindeki acaba olabilir mi? sorusunu zihninden atmasını sağlamıyordu. Lucas’ın erkeksi kokusu ciğerlerine dolarken kızların kendine öldürecekmiş gibi baktığını fark etti. Yanlış kişiyi kıskandıklarını bilselerdi ne yaparlardı acaba? İsabel kızların topluca zafer dansı yaptıklarını hayal ederek gülümsedi. Durum gerçekten komikti. Kıskandıkları kız şuan onlar için en zararsız olanıydı. Lucas adlı bu çocukla birazdan ayrılacakları gerçeğiyle sıkıntılı bir nefes aldı. Garipti ama ona çok çabuk ısınmıştı ve arkadaş olmak istiyordu. Lucas’ın sesiyle düşüncelerinden kurtularak kendine geldi. Sözleri heyecan ve sevinçle gülümsemesini sağlarken ''Seninle arkadaş olmayı çok isterim. '' Diyerek sustu. Onun yanında sarhoş olacak kadar yeni tanıştığı bu genç adama güvenip güvenmediğini düşünürken ''Bana ertesi günü korkunç bir baş ağrısına neden olacak bir eğlence mi vaat ediyorsun… Sanırım o zaman seni uyarmalıyım. İçkiye pek dayanıklı değilimdir. Çabuk sarhoş olurum ve sorun çıkarmayacağımı garanti edemem. '' Diyerek güldü.Dans etmeye devam ederlerken bir anda kolundan tutup çekildiğinde neye uğradığını şaşırmıştı.

Gözleri sevgilisinin öfkeli gözleriyle buluştuğunda şaşkınlığı daha da artarken sorduğu soru kendini toparlamasını sağladı. Kolunda hissettiği baskıyla acıyla yüzünü kısa süre buruştursa da kendini sıkarak yüz ifadesini düzeltmesi gecikmedi. Gözlerini onun gözlerine dikerek ''Sadece arkadaş olduğum kişiyle dans ediyordum. Bunda ne kötülük var?'' diye sordu. Doğru söylediği kaçırmadığı gözlerinden de belli oluyordu. Kolundaki baskı azaldığında rahat bir nefes alıp lucas’a dönerek '' Bir sevgilim olduğunu söylemiştim ama bu kadar çabuk tanışmanızı beklemiyordum. Neyse çokta normal bir tanışma sayılmaz zaten. Lucas bu benim biraz ön yargılı sevgilim colin.'' Dedi. Ön yargılı kelimesini sinirle üzerine basa basa söylemişti. Gözlerini kapatıp derin birkaç nefes aldı. Açtığında eski gülümsemesi yüzüne yerleşmişti. Colin’e dönerek ''Aşkım… Bu da yeni arkadaşım lucas'' dedi oldukça sakin bir ses tonuyla ardından hatırladıklarıyla meraklı gözlerini sevdiği adamın gözlerine dikerek "Hatırladığım kadarıyla halletmen gereken önemli işlerin vardı. Hatta biz senin bu önemli işlerin yüzünden buluşamamıştık. ?" diye sordu. Birkaç saniye sonra bu duruma açıkça bozulduğunu belli eden bir ses tonuyla "Barda içip eğlenmenin önemli işler arasında yer aldığını bilmiyordum." Diyerek üzgün gözlerini onun gözlerine dikti.

Toprak Perisi Mesaj Sayısı : 60 Kayıt tarihi : 16/01/13 Lakap : Luke

Isabel'in sevgilisinin olması onu hayal kırıklığına uğratsa da onunla arkadaş olma fikri aklında belirdiğinde bu düşünceye sıcak bakmıştı. Nadir insanlarla arkadaş olmak isterdi. Isabel de bu insanlardan biriydi. Nasıl olduysa Isabel, Lucas'ın dikkatini çekmeyi başarmıştı hiçbir çaba sarf etmeden... Zaten 'Isabelin bir şey yapmaması yani bütün kızlar kendisine bakarken onun başını bile çevirmemesi Lucas'ın bu kızda farklı bir şeyler olduğunun göstergesiydi. Ayrıca aurasından Isabel'in sihirbaz olduğunu da anlamıştı. Perilik görevine pek alışamamıştı; ama berbat hayatında bazı şeyleri kolaylaştırdığı da yadsınamazdı. Mesela kimin cadı, peri ya da sihirbaz olduğunu kolaylıkla anlayabilme özelliğine sahipti. Yine bazı zamanlarda üstünü değiştirmesine, istediği yiyecek ya da içeceğe sahip olmasına yarıyordu. Hiç foğaüstü varlıklarla savaşmamıştı ve bunun da böyle devam etmesini umuyordu.

Isabel'i dansa kaldırdığında da peri olmak işine yaramıştı. Bedenleri birbirine yaklaştığında gülümsemesi yüzünden ekik olmamıştı. Çapkınca sırıttarak onu etkilemeye bakışlarıyla devam etmek istiyordu; ama sevgülisinin olduğu fikri beyninde dönerken yüzü biraz asılmıştı. Kendini çabucak toparlayarak Isabel'e arkadaş vesarhoş olma fikirlerini sunduğunda Isabel'in cevabıyla daha içten gülümsemeye başladı. Sorunlarını gizlemek için yüzüne takındığı sahte gülümsemeler hayatının bir parçası haline gelmişti. Önceleri zorlansa da şimdi kolaylıkla maskesini takınabiliyordu; fakat bu gece öyle değildi. Yüzünde sahte bir gülümseme yerine içten ve samimi bir gülüseme vardı. Isabel uzun zamandır onu güldürebilen tek kişiydi. Belki de bu yüzden onun arkadaşlığına ihtiyacı vardı. Siğınabileceği bir liman olabilirdi Isabel belki. Tabi Isabel de kabul ederse. Fakat bu güzel düşüncelerinden Isabel'in kollarından alınmasıyla sıyrılmıştı. Kim neden böyle bir şey yapar diye soru işaretleri beyninde dönerken bir erkeğin karşısında dikildiğini görünce sinirleri gerilmişti. Sevgilisi olduğunu öğrendiğinde ise bu kadar erken tanışmayı beklemediğinden şaşırmıştı. Elini adını öğrendiği Coln'e uzattı.

"Tanıştığımıza memnun oldum Colin. Sakın yanlış anlama. Sadece dans ediorduk o kadar. Fakat bu kadar güzel bir kızı tek başına bırakmakla hiç akıllıca davranmamışsın"

Bu son cümlesiyle ortamı biraz yumuşatmayı denemişti. Fakat işe yaramışa benzemiyordu. Bir sevgili kavgasına bulaşk istemiyordu. Oradan nir an önce ayrılmalıy; ama bu küçük tartışmanın sonunun nereye varacağını da merak ediyordu.

Sihirbaz Mesaj Sayısı : 235 Kayıt tarihi : 23/02/13 Yaş : 33 Lakap : Fear

İçinde oluşan kıskançlık duygusuna engel olamıyordu. Bu elinde değildi. Sevdiği kadına başka bir erkeğin bakması bile onu sinir ederken, birinin ona dokunması öfkesini arttırıyordu. Kısa süreli olarak mantığı tamamen devre dışı kalmıştı. İlk kez bir şeyi birini kıskanıyordu. Aşk, zaten hissettiği yeni bir duyguydu. Bununla birlikte hiç hissetmediği diğer duygularda ortaya çıkmıştı. Derin bir nefes alarak sakin olmaya çalışsa da pek başarılı olamamıştı. Bara ne için geldiği bile tamamen aklından çıkmışken Isabel'i dans ettiği erkeğin ellerinden aldı. Bir açıklama bekliyordu ve umuyordu ki bu açıklama kendisini tatmin etmeliydi. Eğer tersi yaşanırsa meleğinden gizlediği gerçek şeytan bu gece ona rağmen ortaya çıkacaktı. Isabel, tatlı sesiyle konuşmaya başlarken bu sesin bile onu sakinleştirmiyor olması sinirlerini daha da arttırıyordu. Açıklamayı dinlerken içinden; "Asıl kötülüğü yalnız kaldığımızda göreceksin, güzelim" dedi. Sevgilisine dokunan ve şu an arkadaşı olduğunu öğrendiği kişi konuşurken onu da dinledi. Tamam en azından sadece arkadaşlardı, diye düşündü bir an. Ama yinede dans erkeğin kafasını koparmak için iyi bir nedendi. Yinede biraz mantıklı düşündüğünde Isabel'in rahatsız olmayan tavırları gözlerinin önüne geldi. Yani o kendini arkadaşım dediği kişini kollarına atıyorsa bunda erkeğin ne suçu vardı...

"Sözlerini bir tavsiye olarak alıyorum, Lucas. İşim olmasa bende sevgilimi yalnız bırakmazdım. Sadece işim olduğunu söylediğimde onun kendini bulduğu ilk bara atacağını düşünmemiştim"

Evet işi, şimdilik gözünde bir önemi kalmamış olsa bile bir işi vardı. Kuzeni ile özel bir hesaplaşma... bunları düşünürken Isabel'in dudaklarından yeni sözler döküldü. Şu an barda olması onun canını sıkmış gibi görünüyordu. Belki onun başka kızlarla olacağını düşünüyordu ya da daha kötüsü rahatını bozduğunu düşünüyordu.

"Evet sevgilim sana işim olduğunu söyledim ve şu an işim gereği olmam gereken yerdeyim. Ama artık hiç bir önemi kalmadı..."

Konuşmasına devam edecekken kuzeni yanlarına geldi. Yılışık tavırları her zamanki gibi iğrençti. Üstelik Isabel'e bakışları... Bu lanet olası pisliği öldürmeden sadece beyni ile oyun oynamak iken niyeti şu an onu deli gibi öldürmek istedi. Gelir gelmez Isabel ve onun güzelliği ile ilgili kelimeler sarf etmeye başlamıştı. Buna daha fazla katlanamayacağı için konuşmaya başladı.

"İşte işim güzelim, kuzenim ile bir süre ilgilenmeliyim. Birazdan yanınıza dönerim"

Yeni tanıştığı Lucas'a gülümserken gözlerinde tehlike pırıltıları vardı. Kuzenini bardan dışına sürüklerken öfkesi nedeniyle içindeki karanlığa rağmen ona acıdı. Ama hareketlerinde hiçte acıma duygusu olmayacaktı.

Colin’in barı isabel’e tercih ettiği gerçeği üzülmesine neden oldu. O boş olan her anını sevgilisiyle geçirmeye çalışırken sevdiği adamın barda eğlenmeyi kendisinden daha önemli tuttuğu düşüncesi canını acıtıyordu. O an aklına gelen şeyler nefesinin kesilmesini sağladı. Ya bara sadece içki ve müzik için gelmediyse, ya kendisiyle olduğu halde başka kızlarla da gününü gün ediyorsa? Düşüncesi bile tüm kanının çekilmesine neden olurken zorlukla yutkunup ses tonunu ayarlamaya çalıştığı esnada duydukları gözlerinin dolmasına neden oldu. Colin’in kendisini suçlar tarzda kurduğu cümleler kalbini kırıyordu. Söylemek istediği çok şey olması susmasına engel olamadı. Kendi içinde ağlamamak konusunda büyük bir savaş veriyordu. Duygularını kontrol altında tutmayı denerken aynı zamanda mantıklı cümleler kurabilecek kadar kendini güçlü hissetmediği için üzgün ve ağlamaya hazır bir şekilde dolmuş gözlerini sevgilisinin gözlerinden ayırmadan sessizce durdu. Hayır asla ağlamayacaktı. Kendini toparlamayı başardığında ses tonuna ayarlayarak ''Beni suçlar tarzda konuşmayı keser misin lütfen ben yanlış hiçbir şey yapmadım.'' Dedi. Söyleyeceklerini bir sıraya koyduktan sonra colinin aksine onu suçlamayan birkaç cümleyle durumu tam olarak anlamayı denedi. Onun gibi olaya ön yargılı yaklaşmamayı deniyordu lakin duydukları durumu gittikçe zorlaştırıyordu. Ses tonunu sakin tutmaya insan üstü bir çaba sarf ederek ''Önemli işler ne zamandan beri barlarda çözülüyor acaba?'' diye sorduğunda gözlerini yeni arkadaşına takıldı. Onun önünde sevgilisiyle tartışmak, böyle konularla onu da zor durumda bırakmak istemese de olaylar kontrolü dışında gelişiyordu. Ona özür dilercesine baktı. Sözlere dökmemiş olması önemsizdi.

Gözleri anlatıyordu zaten her şeyi… Sevdiği adamdan duyabileceği sözlere kendini hazırlamaya çalışırken yanlarına gelen yeni kişi tüm dikkatini dağıtmıştı. Damdan düşer gibi bir anda yanlarında belirip rahat ve yılışık tavırlarıyla isabel’i hem öfkelendirmiş hem de şaşkına çevirmişti. Karşısındaki sinir bozucu varlığın colin’in kuzeni aynı zamanda işi olduğunu öğrendiğinde şok oldu. Aklındaki kötü düşünceler bir anda dağılmıştı. Kuzeniyle sevdiği adam yanlarından ayrılırken sessizce durumu sindirmeyi denedi. Onlar gözden kaybolduğunda isabel’de kendini toparlayıp ''Biraz şey… şey… garip evet garip bir aile'' diyerek lucas’a döndü. Gülümsemeye çalışarak ''Bizde onlar dönene kadar bir şeyler içerek sohbet edelim bari. Umarım yaşananlar fikrini değiştirmemiştir. Hala iyi iki arkadaş olabiliriz değil mi?'' diye sordu. Gözleri bara kaydığında ''Sanırım iyi bir içkiye ihtiyacım var. Az önce bana bol baş ağrılı bir eğlence teklif etmiştin şuan bu fikir kulağa oldukça güzel geliyor.'' Diyerek onun koluna girip bar taburelerine yöneldi. Gülümseyerek ''Hadi biraz eğlenelim.'' Dedi. Bar taburelerine oturduklarında ikisine de sert bir içki söyledi. Söylediğinin aksine sarhoş olmaya niyeti yoktu zira colin’le yalnız kaldıklarında ona söylemek istediği şeyleri söyleyebilmek için kesinlikle ayık olmalıydı.

Toprak Perisi Mesaj Sayısı : 60 Kayıt tarihi : 16/01/13 Lakap : Luke

Bu gece de diğer gecelerde olduğu gibi içkiyle başlayan, dansla devam eden bardaki tutumu bir kızı yatağa atmasıyla son bulacaktı. Hatta ilgisini çeken sarışın bir kızı ikna etmeye çalışmış ve sevgilisinin olduğu öğrenince onu ikna etme çabalarından vazgeçmişti. Fakat yine de böylesine masum bir kızla arkadaş olmayı en azından onu kaybetmemeyi istiyordu. Bu nedenle de arkadaş olma fikrini öne sürmüştü. Hatta arkadaşlığı da karşılık bulmuştu. Fakat kıskanç bir erkek arkadaşın olaya dahil olması hesapta olmayan bir şeydi. Biraz ürkütücü olan erkek arkadaşın ismini öğrendiğinde zoraki de olsa ona gülümsemişti. Aralarında herhangi bir tatsızlığın çıkmasını istemiyordu. Aslında iki sevgili arasında da bir tatsızlık çıksın istemiyordu. Havayı biraz yumuşatmak adına birkaç cümle kurmuştu; ama işe yaramamıştı. Bu ortamdan ayrılıp yoluna devam etmeliydi belki de. Fakat nadiren arkadaş edinmeyi tercih ettiğinden dolayı Isabel'in yanında olmayı tercih ediyordu.

Küçük çaplı kıskançlık krizinin boşa çıkmasına sevinmişti ve aralarına yeni katılan biriyle tm dikkatini bu yeni kişiye odaklamıştı. Colin'in bahsettiği iş tam ayaklarına kadar gelmişti. Acaba Colin ne yapacak bu çocukla diye düşünürken Coin ve diğer çocuğun aralarından ayrılmasıyla yine Isabel ile baş başa kalmışlardı. Isabel'i elinden tutarak onu dans pistinden uzaklaştırıp yeniden bara doğru ilerlediler. Lucas ikisine de birer viski ısmarladı.

"Tabiki de arkadaş olabiliriz. Hatta biliyor musun erkek arkadaşını sevmeye başladım biraz ürkütücü görünmesine rağmen. Bu tür olayların benim gözümde pek bir değeri yok. Yani karşımdaki kişiyi asla yargılamam. Onu olduğu gibi kabul ederim. Vee... Nadiren arkadaş edinirim. O kişilerden biri olmayı başardın. Tebrik ederim seni. Eğlencemize de kaldığımız yerden devam edelim."

Isabel belki sarhoş olabilirdi; ama kendisi ayık olmak konusunda kesinlikle bir usta sayılırdı. Art arda devrilen kadehlerin arasından Isabel'in neşesi ve sarhoş olduktan sonra komik hareketlerde bulunması Lucas'ı uzun aradan sonra gerçekten de gülümsetebilmişti.

Sihirbaz Mesaj Sayısı : 235 Kayıt tarihi : 23/02/13 Yaş : 33 Lakap : Fear

Kuzeni yanına geldikten sonra her şey daha beter olmuştu. Siniri, öfkesi en üst seviyeye çıkmıştı. İçindeki kıskançlık zaten her şeyi zorlaştırırken birde kuzeninin tavırları her şeyi daha da zorlaştırıyordu. Onunla ilgilenmek adına hiç istemese de sevdiği kadını o adamla bırakıp uzaklaşmak zorunda kalmıştı. Isabel'in daha önceki üzgün tavırları geldi aklına... Kendine kızarken bile öfkesi kontrol edilmez olmuştu. Normalde sadece korkunç dakikalar yaşatırken şu an birilerinin kafasını kırmak istiyordu. Bunun içinse gayet güzel bir kurbanı vardı, kuzeni. Onu arın arka kısmına sürükledikten sonra önce insanca bir kaç cümle kurmaya çalıştı. Ama elbette kuzeninin sinir bozucu ukala tavırları yüzünden içindeki şeytan ortaya çıkmakta gecikmedi. Onu öncelikle büyük bir kabusun içine hapsetmişti. Bu kabusun içinde elleri boş durmamış ona yumruk atmaya başlamıştı. Ardarda indirilen yumruklardan sonra bayılmaması için kendini tuttu. Bayılmaması ve daha fazla acı çekmesi, gördüğü kabusun içinde aklını kaybetmesini istiyordu. Aynı anda kendi de kendi karanlığına çekilmişti. O karanlığın içinde aniden beliren ışıkla yüz yüze geldiğinde ışık masum yüzlü Isabel'e dönüşmüştü. Onu bıraktığını hatırladığı anda tüm gücü yok ederek derin bir nefes aldı ve üzerini düzeltti. Bara geri döndüğünde gözleri sevdiği kadını aradı. Isabel, yeni tanıştım dediği kişiyle bir şeyler içmeye başlamıştı bile. Kıskançlık o an kendini ele geçirirken barmene yaklaştı. Burnundan soyulayarak adamın ve Isabel'in içeceklerini ödeyip Isabel'in elini tuttu.

"Hadi gidelim, sevgilim. Size de iyi eğlenceler"

Bu konuşmadan hemen sonra kızla birlikte bardan ayrıldı.