| Dertliler Klübü | |
|
|
Yazar | Mesaj |
---|
Dante Drake Sihirbaz
Mesaj Sayısı : 227 Kayıt tarihi : 01/11/12 Yaş : 36
| Konu: Dertliler Klübü C.tesi Haz. 22 2013, 00:00 | |
| Dante aklında bir dolu düşünce yığınıyla baş başa kalmıştı. Stacy… Bu kız onun tüm hayatını alt üst etmişti. Alışmaya çalıştığı eski hayatında unutmaya çalıştığı anılarını kendisine sürekli hatırlatırken savunma mekanizmasının gün geçtikçe zayıflaması onu öfkelendiriyordu. Kız hiç istemese de hayatına bir şekilde sızıyordu ve dante bunu biliyor ama engelleyemiyordu. Bu onu daha çok öfkelendiriyordu. Ona soğuk davranmaya devam etmek giderek daha da zorlaşıyordu bu son derece can sıkıcıydı. Kızı ağlattığı zamanlar kendinden nefret etmesi iyi davrandığında daha çok nefret ettiği gerçeğini değiştirmeye yetmiyordu. Sıkıntıyla saçlarını karıştırıp derin bir nefes aldı. Önündeki dosyayı sert bir şekilde çarparak kapatıp hışımla ayağa kalktığında çalan telefonla tereddütle bir iki saniye bekledi. Kimseyi görmek ya da konuşmak istemese de biliyordu ki şirketin işleriyle ilgilenmeliydi. İç çekip telefonu açtığında telefonda sekreteri yerine stacy’nin sesini duyduğunda şaşkınlık içinde bir süre suskunluğunu korudu. Kızın şirketine gelmiş olabilme ihtimali sinirlerini bir yay gibi gererken sekreterine verdiği talimat aklına geldiğinde tuttuğu nefesini bıkkın bir şekilde oflayarak bıraktı. Sıkıldığı için kendisinin eve ne zaman döneceğini soran kıza sinirle homurdandıktan sonra işleri olduğunu bir daha onu rahatsız etmemesini söyleyip azarlayarak telefonu kapattıktan sonra onun üzgün sesini hatırlayıp duvara sert bir yumruk geçirdi. Hıncını alamayıp ofiste birkaç tur dönüp ortalığı savaş alanına çevirdiğinde etrafa bakıp sesli bir küfür etti. Aklını bir türlü işe veremiyordu. Beyni hiç istememesine rağmen stacy’le doluydu. Bu kafayla şirkette kalmanın işlere hiçbir faydası olmayacağını anladığında ceketini alıp kapıya yöneldi. Şirketten çıkmadan önce sekreterine evden gelen telefonları direk kendisine bağlamasını söylediği talimatı iptal etti ve arabasına atlayarak üzerindeki takım elbiseye aldırmadan en yakın bara sürdü. Yolda her zaman yaptığı gibi kravatı göğsüne kadar indirip gömleğinin yakasından birkaç düğme açtı. Kolları zaten kıvrıktı. İşten her çıktığında tekrarladığı bu rutinlik tamamen onun takım elbise içinde rahat edememesinden kaynaklanıyordu. Lanet sorumlulukları ve aile mirası yüzünden de takım elbiseye mahkumdu. Yolda ne kadar sürat yaptığına dikkat etmedi ama oldukça hızlı kullandığını biliyordu. Bara geldiğinde arabasının anahtarını kapıdaki görevlilerden birine fırlatıp içeri girdi. Bar taburelerinden birine oturup kendine bir içki söyledi. | |
|
| |
Colin Dread Sihirbaz
Mesaj Sayısı : 235 Kayıt tarihi : 23/02/13 Yaş : 33 Lakap : Fear
| Konu: Geri: Dertliler Klübü Paz Haz. 23 2013, 19:37 | |
| Evi hiç olmadığı kadar sıkıcı ve boğucu geliyordu. Tamam normalde de evde oturan bir tip değildi, ama şu an canı dışarı çıkıp dağıtmakta istemiyordu. Eskiden olsa böyle bir durumda piliç avına çıkardı. Yatağını ısıtacak birden fazla kız bulduğunda sabahın ilk ışıklarına dek onlarla ilgilenir ve vaktini öldürürdü. Şimdi ise bunlardan hiç biri ilgisini çekmiyordu. Dahası hiç bir kız ilgisini çekmiyordu. Onun gibi çapkın bir erkek için bu durum alışılmadık bir şeydi. İstediği sadece tek bir kişinin ve tek bir bedenin olması... Neden bir anda anlayışlı bir sevgili olmaya karar vermişti ki. Bunu ise hiç anlamıyordu. Ne güzel Isabel ile birlikte teyzesi ülke dışındayken birlikte yaşamaya başlamışlardı. Bir türlü doyamadığı sevgilisi ile harika vakitler geçirirken hiç olmadığı kadar mutlu olmuştu. Derin bir nefes alarak saçlarını karıştırdı. Isabel'in her yere sinmiş tatlı kokusundan biraz olsun uzaklaşmak adına evden çıkması iyi olacaktı. Onu çok özlemişti ve bu durum devam ederse arabasına atlayıp teyzesine rağmen onu eve getirirdi. Elbette bu durum teyzesinin akıl sağlığı ile de biraz oynamasına neden olacaktı. Bunun ise tek kötü yanı, meleğinin bu duruma üzülecek olmasıydı. İşte bu nedenle kendini insan üstü bir çabayla tutuyor be kafa dağıtacak bir şeyler arıyordu. Aklına ilk olarak bar gelmişti elbette. Bardan kız kaldırmayacak olsa da bir şeyler içmek iyi bir fikir olabilirdi. Evden çıkmadan önce aç olduğu için bir kaç bir şey atıştırdı. Sonrasında dolabından üzerine siyah bir kot ve ona uygun bir gömlek giyip dışarı çıktı. Garajdan arabasını da aldığında artık bara doğru hareket edebilirdi. Eskiden beri takıldığı bir kaç barı es geçti. Eski tanıdıklarla ve azgın ateşli piliçlerle vakit geçirmek istemiyordu. Sonunda bir bar bulduğunda arabayı park etti. İçeri girdiğinde aslında buranın da diğer yerlerden pek farklı olmadığını gördü. İçkiden kafası güzel olmuş kişiler, üzerindeki elbiselerin açılıp açılmadığını önemsemeden dans eden ateşli bedenler... İki almak için bar taburelerinden birine oturduğunda Dante'i fark etti. Sevdiği kadın en yakın arkadaşlarından biriydi. Başta sevdiği kadını ondan kıskanmış olsa da sonradan aslında buna hiç gerek olmadığını görmüştü. Yüzünden anlaşıldığı kadarıyla en az kendi kadar dertli görünüyordu. Yanındaki tabureye yerleşip kendine bir içki söyledi. "Ne bu halin, berbat görünüyorsun"
| |
|
| |
Dante Drake Sihirbaz
Mesaj Sayısı : 227 Kayıt tarihi : 01/11/12 Yaş : 36
| Konu: Geri: Dertliler Klübü Ptsi Haz. 24 2013, 22:29 | |
| Dante önündeki içkiyle oynarken etrafına kısa bir göz gezdirdi. Amacı içip sarhoş olmaktı ama birkaç fıstıkla geçirebileceği eğlenceli dakikalara da hayır diyeceğini sanmıyordu. Bu bardaki istediği her kızı kolaylıkla yatağa atabileceğini biliyordu. Kızların büyük çoğunluğunun onu göz takibine aldığının farkındaydı. Bundan da oldukça memnundu. Sarışın bir güzele göz kırparken gözüne çarpan siyah saçlı, mavi gözlü fıstığa da gülümsemeyi ihmal etmemişti. Sonuçta tek bir kızla idare edeceğini asla söylememişti değil mi? Artık bekar bir erkekti nede olsa… Düşünmesi, sağdık kalması gereken bir sevgilisi yoktu. Kimseye karşı sorumlu değildi ve bunun keyfini sürmek konusunda da çok kararlıydı. İtiraf etmesi gerekirse scarlett’ı henüz unutmuş değildi. Hala acı çekiyordu. Aşık olmak tek kelimeyle berbat bir şeydi. Onu unutmak düşündüğünden zor olacaktı. Özellikle ona tıpa tıp benzeyen ikizi stacy’nin dante’ye inat sürekli onun gözünün önünde olması durumu daha da zorlaştırıyordu ama kimse kolay olacağını söylememişti zaten… Stacy… Seksi, sevimli, çocuksu güzeli. O kadar saf, masum ve korunmaya muhtaçtı ki onu her üzdüğünde kendine olan öfkesi daha da artıyordu. Soğuk davranmayı son zamanlarda beceremiyor olması canını sıkıyor, huzursuz olmasını sağlıyordu. Derin bir iç çekip önündeki içkiyi kafasına dikti. Kıza karşı ön yargılı değildi ama kendisini rahatsız ettiği gerçeğini görmezden gelemiyordu. Savunma mekanizması zayıflamış olsa da engelleyemediği bir şekilde hala tetikteydi. Neden böyle olduğunu bilmiyordu. Çok fazla şey yaşamış ve dante değişmişti öyle ki kendini artık tanıyamıyordu. Hissettikleri karmakarışıktı. Hiçbir şeyden emin olamıyordu. İnsanlara karşı soğuk davranmaya devam ederken değer verdiği insanlara karşı hala sıcak ve içten olsa da eskisi gibi değildi. Toparlanma süreci onu yıpratıyordu. Eski halini düşündü. Şu aralar aklından çıkmayan geçmişini ve daha eski tarihleri… Çocukluğunu, aile hayatını, şimdiki yaşantısını, büyüdüğü yılları düşündü. Hayatındaki Keşkeleri, belkileri, pişmanlıkları hatırlamayı denedi. Yaptığı hataların neler olduğuna karar vermeye çalıştı. Sonunda en büyük aptallığı scarlett konusunda yaptığını fark etti garipti çünkü yaptığı en iyi şeyde aynı zamanda ona kalbini açmak olmuştu. Şimdiyse bilmediği garip duygularla boğuşuyordu. Duyduğu tanıdık sesle kendine gelerek gözlerini isteksizce boş bardağından ayırıp kafasını kaldırarak sesin geldiği yöne baktı. Karşısında colin’i görünce kısa bir an onu süzdü. Dante’nin aksine sportif giyinmişti ve canının sıkkın olduğu her halinden belliydi. Kendisine dedikleri aklına geldiğinde yüzüne alaycı bir sırıtış yerleşti. Derin bir nefes alarak ''Bana berbat diyene bak… Benden daha beter görünüyorsun. Sorun ne?'' diye sordu. Barmene ufak bir işaretle içkisini yenilemesini söyledikten sonra aklına gelen düşünce kaşlarının çatılmasını sağladı. Sert ve uyaran bir ses tonuyla ''Benim tatlı cadımı üzmedin değil mi?'' diye sormasına engel olamadı. | |
|
| |
Colin Dread Sihirbaz
Mesaj Sayısı : 235 Kayıt tarihi : 23/02/13 Yaş : 33 Lakap : Fear
| Konu: Geri: Dertliler Klübü Çarş. Haz. 26 2013, 14:53 | |
| Kafası darmaduman bir haldeydi. Sürekli olarak kendini Isabel'i düşünürken buluyordu ki bu gerçekten can sıkıcı olmaya başlamıştı. Onun aklından çıkmaması elbette güzel bir şeydi. Ama şu an ona dokunamıyor olmak, kollarının arasına alamıyor olmak öfkesinin ortaya çıkmasını sağlıyordu. İşin garibi sıradan birilerini dövmek değil de Isabel'in teyzesini ortadan kaldırmak istiyordu. Sayesinde iki ayrı çift gibi birbirlerinin uzaklaşmışlardı. Bu düşünceler beyninde dönüp dururken sonunda evden kendini dışarı atmayı başarmıştı. Daha önce hiç takılmadığı bir barda kendini bulduğunda Isabel'in en yakın arkadaşı ile karşılaştı, Dante. Hakkında pek fazla bir şey bilmiyordu. Isabel ve ona aynı anda işkence eden psikopat kızın onun sevgilisi olduğunu bilmesi dışında... Hoş hala o kızla birlikte ise şu an ki halinin nedeninin o olduğunu söyleyebilirdi. Kendine bir içki söylediğinde onun ne kadar berbat olduğunu yüzüne vurgular şekilde bir kaç kelime döküldü, dudaklarından. Duyduğu ilk cümle ile barın arkasındaki camdan kendine baktı. Tamam hala yakışıklı ve karizmatik göründüğü doğruydu. Yine de derinlerde bir yerde dertli olduğu da belli oluyordu. Derin bir nefes alarak içkisinden bir yudum aldığında sert bakışlarını üzerinde hissetti. Dante, meleğini koruyu tavırlarla konuşurken en baştaki kıskançlığı yüzünden neredeyse kendini kötü hissedecekti.
"Tabi ki de Isabel'i üzmedim Dante. Aslına bakarsan meleğim beni üzülüyor. Teyzesi ile Roma'a gitti ve burada onsuz olmayı pek kaldıramadım"
Kısa konuşması sonrası önündeki içkiyi bir dikişte bitirip yenisini söylediğinde histerik bir kahkaha attı.
"Bunu söylediğime inanamıyorum. Benim gibi çapkın her gece iki, üç kızı yatağa atan biri Isabel'in yokluğunda tamamen dağıldım... Söylesene senini sorunun ne?" | |
|
| |
Dante Drake Sihirbaz
Mesaj Sayısı : 227 Kayıt tarihi : 01/11/12 Yaş : 36
| Konu: Geri: Dertliler Klübü Çarş. Haz. 26 2013, 23:14 | |
| Barda düşüncelerinde boğulurken en yakın arkadaşının sevgilisiyle karşılaşmayı hiç beklemiyordu. Colin… Çocuğu fazla tanıdığı söylenemezdi. Hakkında bildiği tek şey isabel’in sevgilisi olduğuydu ve kesinlikle ona güvenmiyordu. Onun küçük tatlı cadısını üzmesinden korkuyordu. İkisi gözlemlediği kadarıyla çok zıttılar… İsabel saf, çocuksu, cana yakın, iyiliksever ve duygusaldı. Colin ise şimdiye kadar gördüğü kadarıyla daha soğuk, çevresine karşı ilgisiz ve konuşkan olmayan bir tipti. Kısaca siyah ve beyaz gibiydiler. Bu da tereddütlerini gittikçe arttırıyordu. Sorusunu sert bir şekilde sorarken onun en yakın arkadaşını üzmesi durumunda suratının ortasına iyi bir yumruk atmaya hazırdı. Önüne gelen içkisinden bir yudum aldıktan sonra gözlerini colin’e dikti duyduğu her bir cümle ilgisini çekerken söylediklerinin sonunda gülümsedi. Derin bir nefes alarak ''Aşk böyle bir şey işte. İyi tarafından bak iki gün sonra okul için geri dönmek zorunda ya yaz tatilinin tamamını roma’da geçirseydi?'' diye sorduktan sonra içkisinden birkaç yudum aldı.
Histerik bir kahkaha attıktan sonra ''Aşk dünyanın hem en güzel hemde en berbat şeyi…'' dedi. İçkiyi kafaya dikip yenisini isterken ''Sevgilimden ayrıldım. İşin kötü yanı sanırım onu hala seviyorum. Ama kötü şeyler yaşadık. Yaşadıklarımız ilişkimizde onarılmayacak yaralar açtı. İşin aslı aşk acısı çekiyorum ve bu berbat bişi'' dedi. Yeni gelen içkisiyle biraz oyalandıktan sonra ''İsabel’i kaybetmemeye çalış derim. Aşık olduğun kişiyi unutmaya çalışmak çok zor. Komik olan bunun hiçbir işe yaramıyor oluşu. Unutamıyorsun.'' Diyerek önündeki içkiden birkaç yudum aldı. Bir süre sessiz kaldıktan sonra ''İsabel’le ikiniz siyah ve beyaz gibisiniz.'' Diye bir yorumda bulundu. | |
|
| |
Colin Dread Sihirbaz
Mesaj Sayısı : 235 Kayıt tarihi : 23/02/13 Yaş : 33 Lakap : Fear
| Konu: Geri: Dertliler Klübü Cuma Haz. 28 2013, 21:01 | |
| İçindeki özlem geçen her saniye daha da artarken içki kafasını dağıtacak tek araç gibi görünüyordu. Bara gittiğinde aklındaki tek şey içmek olsa da Dante ile karşılaştığında durum değişmişti. Onunla konuşmak zihnini dağıtır diye düşünmüştü. Zaten o da kendisi kadar dertli görünüyordu. İçkisini içerken sorduğu soruya yeni bir soru ile karşılık vermişti. Bunu açıklarken kendine bile inanmakta güçlük çekti. Bir kızın aşkı onu gerçek anlamda nasıl bu kadar değiştirebilirdi. Yeni içkisine gömülürken Dante'nin yorumu ile farkında bile olmadan yumruğunu sıktı. Eğer ki günlük ayrılık için bile böyle ise bu günler fazlalaştığı ilk anda o teyzesini ortadan kaldırırdı. Aslında neden şimdi de yapmıyordu ki. Gerçi bu soruyu sormaktan vazgeçse iyi olacaktı. Bu durumun Isabel'i üzeceği bir gerçekti. Zaten sadece bu nedenle kendisini tutuyordu. Ama diğer yandan soru kafasında dönüp durdukça yapma isteği artıyordu. Önündeki içki bardağı yeniden dolduğundan bir an bile düşünmeden hepsini kafasına dikti. Boğazını yakan tatla birlikte hafifçe öksürerek başını Dante'e çevirdi.
"Böyle bir şey gerçek olsa her halde kafayı yerdim ya da daha iyisi..."
Lafa içinden devam etti. Az önceki düşünce ve soru yine beyninde dönerken yeniden içkisine döndü. Normal zamanlarda içki onu bu denli sarhoş etmezdi. Ama şu an kafasındaki düşüncelerde mi yoksa kaçıncı bardağa geçtiğinde mi bilinmez... Yavaş, yavaş sarhoş olmaya başlamıştı. Tam o sırada Dante'i dinledi, onun derdini... Onunda aşk acısı olması ilginç bir tesadüftü. Gerçi Scarlett, aklına geldiğinde buna pekte şaşırmamıştı. Tam bir şey söyleyecekken Isabel ile kendisinin kıyaslandığı cümle histerik bir kahkahaya neden oldu.
"Haklısın o bir melek bense bir şeytan. Senin adına ise üzüldüm diyemeyeceğim o kızdan kurtulduğun için mutlu olmalısın..."
İçkinin dozu biraz daha kaçtığında Scarlett'ın Isabel ve kendisine yaptıklarını anımsadı. O kızdan hem minnettardı hemde nefret etmişti. Sayesinde bir gerçeği fark etmişti, diğer yandan ise meleğinin canını yakmıştı. Önündeki yeni bardağında dibini gördüğünde yeniden konuştu.
"Neden mutlu olacağına gelirse, o kıza her ne kadar bir şekilde minnettar olsam da... Isabel ve bana zevk için işkence ettiği zamanı unutabileceğimi sanmıyorum..." | |
|
| |
Dante Drake Sihirbaz
Mesaj Sayısı : 227 Kayıt tarihi : 01/11/12 Yaş : 36
| Konu: Geri: Dertliler Klübü C.tesi Haz. 29 2013, 00:26 | |
| Dante önündeki içkiyi sarhoş olabileceğini düşünmeden kafasına dikip yenisini istedi. Her şey neden bu kadar zor olmak zorundaydı? Hiç mi birazcık kolay bir hayatı hak etmiyordu? Neden bütün sorunlar üst üste geliyordu? İç çekip yeni içkisini de kafaya dikti. Hızlı gittiğinin farkındaydı ama bunun umurunda olduğu söylenemezdi. Eski hayatını,perisini ve yakın arkadaşlarını özlemişti. Elise ve fia’nın durumu hakkında hala hiçbir şey bilmemek canını sıkıyordu. İkisini de uzun zamandır görmemişti. Onlar için endişeleniyordu. İkisi kızda kaybetmek istemediği değerli insanlardı ve kahretsin ki eski eski sevgilisinin gazabına uğramışlardı. Elise’in durumunun fia’dan daha kötü olduğuna şüphe yoktu. Kuzenine merhamet göstermemişti scarlett hatta en çok ona işkence etmiş ve ölmesi için elinden gelen geleni ardına koymamıştı. Onu kazanamayacağı belli olan bir ölüm kalım savaşıyla baş başa bırakırken kendisine de vicdan azabına mahkum etmişti. Derin,sıkıntılı bir nefes aldı. O gün olanlar gözlerinin önüne gelmişti ve o korkunç günü yeniden an be an yaşamak bozuk olan sinirlerini daha da bozmuştu.
Önüne gelen içkiden birkaç yudum aldı. Hayatının birkaç haftada nasıl bu kadar berbat hale geldiğini düşünürken Colin’in sesiyle dikkatini ona verdi. Duydukları gülümsetirken '' Ya da daha iyisi yaz tatilini sende roma’da isabel’le birlikte geçirirsin. '' dedi. Ona derdini bir çırpıda hiç zorlanmadan söylemek rahatlattı. Galiba birileriyle sohbet etmeye fazlasıyla ihtiyaç duymuştu. Onu dinlerken o kızdan kurtulduğuna sevinmelisin diye başlayan cümleyle tek kaşını kaldırıp ona baktı. Devamını büyük bir merakla bekliyordu Duydukları şok olmasını sağlarken '' Sen ne? '' diye sordu. Scarlett’ın onun küçük kız kardeşine işkence ettiğini öğrenmek beyninde şimşekler çaktırırken sinirle '' Scarlett kardeşim gibi sevdiğimi bildiği isabel’e işkence mi etti '' diye sordu. Sesli birkaç küfür savurarak önündeki içki bardağını kafaya diktikten sonra '' Seni tanıdığım güne lanet olsun scarlett… Değer verdiğim herkese zarar veriyorsun '' diye homurdandı. | |
|
| |
Colin Dread Sihirbaz
Mesaj Sayısı : 235 Kayıt tarihi : 23/02/13 Yaş : 33 Lakap : Fear
| Konu: Geri: Dertliler Klübü Paz Haz. 30 2013, 12:21 | |
| Bir şekilde Isabel'in teyzesi ile ilgili düşünceleri başından atmaya çalıştı. Dante ile sohbet bu konuda ona yardım eden şeydi. Elbette kafayı bulmaya başladığı da bir gerçekti. Kafa dağıtmak adına kızları yatan atan birinin erkek erkeğe sohbete başlaması ne ironik bir durumdu. Gerçi sonuç olarak meleğini aldatamayacağını biliyordu. Sanki onun esiri gibiydi. Kalbindeki özlem ise tasması... O an acaba diye düşündü, Isabel de onu bu şekilde çok özlüyor muydu? yoksa teyzesi ile birlikte vakitmi geçiriyordu, aklında colin olmadan... İçkisini yudumladığında Dante'nin yorumu ile çapkınca gülümsemeden edemedi.
"Aslında haklısın, gerçi Isabel ile yaz tatili geçirebileceğim daha iyi yerler var. Bu yüzden teyze olayını tamamen uzak olmasını tercih ederim. Üstelik istersen sen de bize katılabilirsin. Madem boşsun bir kaç fıstık ayarlamak senin için zor değil"
Bu konuşmadan sonra iyice sarhoş olmuş beyni Dante'nin sözlerini biraz zor algılamıştı. Ama anladığından sonra yorum yapmadan edemedi. Yani o kız Dante ile sevgiliyken kendisini Colin'e sunmuştu. Colin ise sırf Isabel'i unutmak adına buna kalkışırken Isabel'in gelişi ile işler çığırından çıkmıştı. Aslında bir an düşündü de aslında Isabel gelmeden önce işler karışmıştı. Bedenine giren büyük acıyı hatırlıyordu. Gerçi Isabel'e olanlar daha fazla aklındaydı. Onu sevdiği ve vazgeçmeyeceğini fark etmişti. Onun için ölmeyi bile göze almıştı. Canının ne kadar acı çektiğini umursamadan Scarlett'a meleği ile değil kendisi ile ilgilenmesini istemişti. Dante'nin ise bu durumlardan haberi olmadığı ortadaydı. gözlerindeki şaşkınlık ise düşüncelerinin doğruluğunu kanıtlıyordu. Sesli küfürlerinin arasında bir kaşını kaldırdı.
"Evet ona ve bana üstelik akademide..."
Dante'nin önündeki içkiyi dikmesi ile oda bardağını kafasına dikti. Homurdanmalarının arasında kendisi ve meleğinin ilk olmadığını anlamıştı. O na ne yapacağını bilemedi. Elini Dante'nin omzuna koyarak bir kaç kere yavaşça vurdu.
"Sana söyledim, dostum. Bence kurtulduğun için şanslısın yani ben kendimi biliyorum ama o benden de beter bir şeytan..." | |
|
| |
Dante Drake Sihirbaz
Mesaj Sayısı : 227 Kayıt tarihi : 01/11/12 Yaş : 36
| Konu: Geri: Dertliler Klübü Salı Tem. 02 2013, 16:32 | |
| Colin’in çok değer verdiği, kız kardeşi olarak gördüğü isabel’i bu kadar sevdiğini görmek güzeldi. Konuşmaya başladıklarından beri çaktırmadan onu gözlemliyordu da bir kere bile başka bir kıza bakmamıştı. Bu da oldukça iyiydi. Arkadaşını gerçekten sevdiğini ve onu aldatmayacağını görmek ona karşı olan ön yargılarının büyük bir çoğunluğunu yok etmişti. Gözlerinden ve her sözünden İsabel’e olan aşkı kolaylıkla anlaşılıyordu. Tatlı cadısının da ondan bir farkı yoktu. Bir çok kez colin’den bahsederken gözlerinin aşkla parladığına şahit olmuştu. Onun için hem mutlu oluyordu hem de endişeliydi kafasını kurcalayan bazı sorular hala derinlerde bir yerlerde dante’yi rahatsız etmek için bekliyor gibiydi. Beynine hücum eden düşüncelerle sıkıntılı bir şekilde saçlarını karıştırıp önündeki içkiyi kafasına dikti. Colin’e yaz tatiliyle ilgili alternatif bir başka seçeneği söylediğinde duydukları onu gülümsetti. Gözlerini çocuğun gözlerine dikerek ''Saol dostum ama bence baş başa güzel bir tatili hak ediyorsunuz. Ben ayak bağı olmak istemem. Hem zaten istesem de size katılamam. Başımda küçük bir bela varda '' diyerek yeni bir içki söyledi. Bu küçük bela’nın tüm hayatını alt üst ettiğini hatırladığında iç çekti. Stacy… Yine konu dönüp dolaşıp o küçük baş belasına gelmişti.
Onu geçmişe bağlayan küçük, masum yaratık hakkındaki düşüncelerinin ne kadar karmaşık olduğunu bir kez daha fark etti. Kahretsin ki ona nasıl davranması gerektiğine hala karar verememişti. Öğrendikleri eski sevgilisine olan sinirini, öfkesini ve nefretini körüklerken aklında tek bir soru dönüyordu. Bundan neden kendisinin haberi olmamıştı? İsabel niye hiçbir şey söylememişti? Önüne gelen içkiyi sarhoş olmaya başladığını umursamadan kafasına diktikten sonra ''Peki bundan niye benim haberim yok? Sen beni tanımıyordun o zamanlar ama isabel benim en yakın arkadaşımdı. Sözlerine her zaman güvendiğimi bildiği halde neden sessiz kaldı? '' diye sordu. İç çekerek ''Onun her zaman insanların iyiliğini düşündüğünü biliyorum ama bunu bana söylemeliydi. '' Dedi. Colin’in son sözlerini hatırladıktan sonra dişlerinin arasından ''İnan bana onun nasıl bir şeytan olduğunu biliyorum. Yeterince gördüm. Kız elise’i, kişilik bakımından oldukça iyi olan öz kuzenini sırf ben ona değer veriyorum diye öldürmeye kalktı. '' Dedi. | |
|
| |
Colin Dread Sihirbaz
Mesaj Sayısı : 235 Kayıt tarihi : 23/02/13 Yaş : 33 Lakap : Fear
| Konu: Geri: Dertliler Klübü C.tesi Tem. 06 2013, 22:08 | |
| Tam anlamıyla içkinin dibini görmüştü. Anlamıyordu, kızları tavlamak için her seferinde bir sürü içki içerdi. Ama hiç birinde böylesine kafayı bulduğunu hatırlamıyordu. Ama şu an kafayı bulmuştu işte, resmen kör kütük sarhoştu, tıpkı Isabel'e kör kütük aşık olması gibi. Isabel, bu gece böylesine sarhoş olmasının tek nedeni oydu. Bu özlem kafasını çok fazla meşgul ediyordu. Yine de beterin beteri vardır sözünü hatırlayarak Dante'i aklına getirdi. Onun durumu kendinden bile beterdi. Aşık olmayı yeni yeni öğrenen biri olarak aşk acısının nasıl olduğunu bilmiyordu. Yine de şu an Datne'e bakarak bunun berbat bir şey olduğun söyleyebiliyordu. Kafası öylesine içkinin etkisindeydi ki konuyu şeytanlığına bile getirmişti ki bu pek konuştuğu bir konu değildi. Yinede bir anda kendin Scarlett ile kıyaslamıştı işte. Öğrendiği şey ise tespitinin doğruluğunu gösteriyordu. İşkence kısmını ise belki de hiç açmaması gerekirdi ama işte söylemişti bir kere... Isabel'in bunu neden Dante den sakladığını tahmin edebiliyordu. Onun üzülmesini istememişti ama o şeytanın tek kurbanları olmadığını da öğrenmişti.
"Sadece vay canına diyorum. Belkide sağ kurtulduğuna sevinmelisin, ayrıca o kız Elise kuzeni oda ölmemiş yani bu iyi bir şey... Of, sanırım fazlasıyla kafayı buldum... Saçmalıyorum ki bu kafa bulma ilk kez oluyor... Galiba derdin olduğunda bu içki adamı farklı şekilde etkiliyor..."
Sözleri bittiğinde içmeyi bırakmaya karar verdi. Burada en azından sızmak istemiyordu. Üstelik Dante ile konuşmak içkiden daha çok işe yarıyordu. Bir kaç kelime daha etmek istedi ama cümle kurmak şu saniyeden sonra daha da zordu. Tam o sırada oldukça seksi bir kız ile göz göze geldi. Normalde yatağa atacakları listesine girebilecek bir kız yanındaki erkeğe rağmen kendisini süzüyordu. Ona başka kapıya der gibi bir bakış attı. Ama yanındaki hergele durumu tamamen yanlış anlamış olmalıydı ki bir kaç saniye içinde yanlarına gelmişti. Konuşmaya başlaması ise oldukça kısa sürmüştü.
"Sen, benim kızıma mı bakıyorsun?"
"Ortada öyle bir şey yok. Bence sen kızına sahip çık da yanında sen varken başka erkeklere iş atmasın..."
"Ne dedin, sen?"
"Beni duydun tekrar etmicem"
Bu konuşmadan sonra suratına atılmak üzere bir yumruğu havada yakaladı. Adam cidden kaşınıyordu ve kaşımak şart olmuştu. Bir kaç saniyenin içinde ise kendini bir bir kavgasının içinde buldu. Bu durumdaki tek kişi kendisi değildi elbette. Dante de bir kaç saniye içinde kavgaya dahil olmuştu.
| |
|
| |
Dante Drake Sihirbaz
Mesaj Sayısı : 227 Kayıt tarihi : 01/11/12 Yaş : 36
| Konu: Geri: Dertliler Klübü Salı Tem. 09 2013, 19:46 | |
| Sarhoş olmak pekte yabancı olmadığı bir olguydu. Daha öncede ailevi sıkıntıları nedeniyle kafa dağıtmak adına içtiği içkilerle birçok kez sarhoş olmuştu. Birkaçında sızmış olmasına rağmen çoğunlukla uyandığında yatağında güzel ve çıplak bir fıstıkla karşılaşıyordu. Bu gece diğerlerinden farklı olarak sızmak istemiyordu ve kız atmak gibi bir düşüncesi ilk başta olsa da artık yoktu. Colin ile sohbet yatağa kız atmaktan daha iyiydi. Kızlar bir anlık zevk almasını sağlıyor colin’le sohbet ise rahatlatıyordu. Onunsa yeni fark ettiği bir şey vardı. Uzun zamandır kimseyle dertleşmemişti ve şuan birileriyle konuşmaya çok ihtiyacı vardı. Hem onunla konuşmak bilmediği şeyleri öğrenmesini sağlarken tatlı cadısını ilerde üzmemek adına aralarındaki buzlarında erimesini sağlıyordu. Önündeki bu gece son olacağına karar verdiği içkiden birkaç yudum alarak içkinin boğazını yakan güzel bir tatla alkolün kanına karışmasına izin verdi. Duydukları dudaklarında acı dolu bir gülümsemeye neden olurken ses tonunu ayarlamaya çalışarak konuşmaya başladı.
''Aslında kızın ölüp ölmediğini bilmiyorum. Sadece güvenli ellerde olduğunu ve onu yaşatmak adına caitlyn’nin elinden geleni yapacağına inanıyorum. Ayrıca sanırım… sanırım gördüklerimden sonra… Neyse boşver''
Cümlesini tamamlamadan bırakıp önündeki içkiyi kafasına dikti. Yaşananlardan sonra bu boktan hayatı yaşamak yerine o an ölmeyi tercih ettiğini söylemedi. Bazı şeyler insanın kendisinde saklı kalmalıydı ve dante’ye göre buda onlardan biriydi. Konuşmalarının başından beri yanında takıldığı biri olduğu halde colin’e baktığını fark ettiği kızı sonunda kızın yiyecekmiş gibi baktığı arkadaşı da fark etmiş ve kıza ters bir bakış atmıştı. Bunu gördüğünde gülümsedi. İsabel kendisinden başka kızla ilgilenmeyen bir sevgiliye sahip olduğu için en yakın arkadaşı adına sevinirken yanlarına gelen adam ve söyledikleriyle durumun ironikliğine güldü. Bu konuşmanın benzerini yanındaki kıza yapmalıydı aslında ama adam gerçekleri göremeyecek kadar kördü. Birkaç saniye içinde başlayan kavgayı izlerken adamın arkadaşlarının da olaya dahil olmasıyla dante’de kavgaya karıştı. Çıkan bar kavgası korumaların adamları zar zor ikisinin elinden alıp dışarı atmasıyla son bulmuştu. Kavga sonunda ikisi de biraz hırpalanmış olsa da diğer adamlara nazaran oldukça iyi durumdaydılar. Dante gülerek colin’e bakarak konuşmaya başladı.
''Oldukça iyiydin. Eve gitmeden önce hastaneye uğrayıp pansuman yaptırmanı öneririm. İsabel planlarını değiştirip erken dönerse -ki arkadaşımı birazcık tanıyorsam seni özlemiştir ve beni bu şekilde yalnız bırakmak içine sinmeyip dönüş uçağına çoktan binmiştir- seni böyle karşısında görürse şok olur ''
| |
|
| |
| Dertliler Klübü | |
|