Yardımsever İblis

Isabel ile olanlar hala aklına geldikçe gülüyordu. Eve geri döndüğünde ikisi de ortalarda yoktu. Hem zaten olmalarına gerek bile yoktu. Sonuçta sihirbazından istediği her şeyi almıştı. Hatta çok daha fazlasını bile. Gücü arttığı için artık görevleri daha da kolay oluyordu. Aslında sorun sadece görevler değildi. Ona kafa tutan herkes gereken ilgiyi oldukça yakından alıyordu. Bu gece ise yapacak hiç bir işi yoktu. Bu nedenle gece sadece fıstıklar ve farklı yataklarda geçecekti. Bardan kendine bir kaç güzel beden bulması kısa sürmüş, yatağa varmaları ise oldukça çabuk olmuştu. İlk bir kaç bedenin ardından kendini yeniden bara atmıştı. Bedeni son derece tatmin edilmişti. Bu onu bir kaç saatlik zaman diliminde idare eder ve bu zamanı içerek geçirebilirdi. Belki de bir kaç peri pataklamak gecesini tatmin dolu dakikalardan sonra eğlenceli hale dönüştürebilirdi. Bar taburesinde içkisini yudumlarken bir kaç periye kafa tutan peri dikkatini çekti. Peri şimdiden yaralı görünüyordu. Birde bu halde başka perilere kafa tutması komik gelmişti. Eğlence amaçlı onları izlerken bir kaç kişinin sözlerini duydu. Yaralı halde öfkeli bir şekilde perilere saldıran kişi Nathan ismi ile ün yapmış acımasız bir periydi. Gerçi şu anlık adının Leon olduğunu öğrenmişti. Bir kaç saniye içinde Leon adlı peri etrafındaki herkesi devirmişti. Jasper'a çalışan periler ortaya çıktığında ise iş daha da büyümüştü. O, periler sanki normal bir bar kavgasından çok bile isteye bu kişiye saldırıyorlardı ve böyle karışık bir durumun içine karışmak istediğini fark etti. Jasper isimli periyi merak ediyordu ve aynı zamanda şu an diğer perilerle savaşan kişi de ilgisini çekmişti. Şu an Jasper ortalarda olmadığına göre oyunu Leon'dan yana kullanıp kavgaya karıştı.

Periler oldukça zorlayıcı olsa da imkansız değildi. Kısa sürede etrafta çok fazla kanlı bedenler oluşmuştu ve yardım ettiği kişide neredeyse kendinden geçmek üzereydi. Ona zar zor bir büyü kullandırıp evine gitmesini sağladı. Salonun orta yerinde oldukça seksi bir sihirbaz duruyordu. Endişeli bir şekilde Leon'a koşarken çok tatlı görünmüştü. O saniyeden sonra Leon'dan çok bu kız ilgisini çekti. Leon'a yaptığı ufak büyü onun kendinden geçmesini sağlarken onu koltuğa taşırıp yatırdı.

"Ben Jace ve sanırım bu size ait. Ona yardım etmeye çalıştım ama anca bu kadar kurtarabildim..."

Sevdiği adamla yaşanan tartışmadan sonra aklı karmakarışık olmuş bir şekilde bir süre yatak odalarında leon’un onu ittiği yatakta öylece kaldı. Gözlerinden yaşlar yavaşça süzülürken gözlerini tavana dikmiş hareketsizce olanları düşünüyordu. Kuzeninin onlara yaptıklarını, jon’un yaptığı açıklamaları ve sevgilisinin öfkeyle sarf ettiği kelimeleri… Ne düşünüp ne hissetmesi gerektiğinden bile emin olamazken ne yapacaktı bilmiyordu. Karizmatik ve öfke kontrol sorunu olan perisi haklıydı aslında yeniden öyle bir durum meydana gelebilirdi. Ve o an için ona hiçbir şey söyleyemese de öyle bir şey olduğunda kimin hayatta kalacağı konusundaki seçimi belliydi leon… Tıpkı o gün olduğu gibi. Sevdiği adamın haklı olması bir yana jon’unda söylediklerinde ciddi olduğunun farkındaydı. Scarlett eğer onları öldürmek isteseydi şimdiye kadar bulundukları yeri en az yüz kez basmış olurdu fakat öyle bir şey yapmamıştı. Bunun yerine jon elçiliğiyle işleri çözmeye çalışıyordu. Tam bir ikilemde kalmıştı. Ne kuzenine sırt çevirebiliyordu ne de sevgilisine rağmen onu tamamıyla affedebiliyordu. Ne kadar süre yatakta hareketsizce ağladığını bilmiyordu. Gözleri acımaya ve batmaya başlayıp ev üzerine gelerek onu boğduğunda kendini duşa atıp düşüncelerinden uzaklaşmaya çalıştı.

Banyoyu kısa tutup üzerini giyinerek aşağı indiğinde kalbi sıkışmaya başlamıştı. Kendini mutfağa atıp soğuk bir su aldığı sırada can sıkıntısı daha da arttı. Nefes almakta zorlanmaya başlamıştı. Elindeki bardak yere düşüp kırılırken dolaba yaslanıp kendine gelmeye çalıştı. Nefes alma sorunu yok olduğunda salona geçti. O sırada salonun ortasında iki kişi belirmişti. Leon’u kanlar içinde gördüğünde diğerini inceleme fırsatı olmamıştı. Endişeyle sevdiği adamın yanına koştu. Yaralı olmasına rağmen hala kendindeydi. Endişe ve sinirle''Kahretsin neye bulaştın sen? Amacın neydi kendini öldürtmek mi? '' diye onu azarlasa da onun kendinden geçmesiyle endişe ve telaşla ''Leon… '' dedi. Yanındaki adam onu koltuğa yatırdığında söylediklerini duyduktan sonra ilk defa yüzüne baktı. Üzüntü, endişe, öfke ve minnettarlık dolu bir sesle ''Evet… Onu eve getirdiğin ve yardım ettiğin için teşekkür ederim '' dedikten sonra sevgilisinin yaralarını görmek adına gömleğinin düğmelerini çözdü. Masanın üzerindeki ilk yardım malzemeleriyle büyük bir titizlik ve dikkatle onun yaralarını temizlerken çocuğa adını söylemediğini hatırladı.''Bu arada adım elise '' dedi.

Leon adlı periye yardım etmesinin tek nedeni bu işin içinde olmak istemesiydi. Jasper, denen adamla henüz tanışmamıştı. Sadece o ve yeğeni arasında olanları bir çok kişi biliyordu. Leon'a bir anda saldırmalarının altında da böyle bir şey olduğunu düşünmüştü. Henüz hangi tarafta yer alacağını bilmese de bu perinin ziyan olmasını istememişti. Yani bu iyilik sadece tek seferlik bir şeydi, belkide bir sonraki karşılaşmalarında kanlar içindeki bu zavallı elleri arasında can verecekti. Bunu şimdilik bir kenara bırakıp Leon'un yaptığı büyü ile onun mekanına gelmişti. Mekana girer girmez burnuna dolan tatlı koku ile başını kaldırıp oldukça seksi kızı fark etti. Böyle tiplerin yanında genelde seksi kadınlar olurdu zaten, kendi etrafındaki seksi güzeller gibi... Ama onların arasındaki bu durumun farklı olduğunu kızın gözlerindeki endişeden anladı. Endişenin ardında kalan aşkı ile algılaması kısa sürmüştü. Bu akışları biliyordu. Isabel, Colin'e bakarken genel olarak bu ifadeyi takınırdı. Aslında onları kurtardığı günde şu an sihirbazın gözlerindeki bakış neredeyse Isabel ile aynıydı. Bu duruma neredeyse kahkahalarla gülecekken kendi elleri ile kendinden geçirdiği periyi koltuğa taşıdı. Güzel sihirbaz kurduğu bir kaç cümleye cevap verdikten sonra hızla yanından ayrılmıştı. Getirdiği malzemeleri gördüğünde ciddi tavrını hiç bozmadı.

"Elise, bence onun bu malzemelerden fazlasına ihtiyacı var, onun için bir kaç iyileştirme büyüsü yapabilirim. Ama bir su perisi olmadığım için uyanması biraz zaman alabilir ama merak etme yaraları iyileşir"

Kızın tam bir teslimiyetle kabul etmesinin ardından gözlerini kapatıp odaklandı. Kendi bedeninde de bir kaç yara vardı ama şu an kanlar içindeki periden daha iyi durumda olduğu kesindi. Yaptığı büyü onu iyileştirmeye başladığında yaraları yavaşça kapandı. Ama diğer yandan Leon'un uyanmaması için bir kaç büyüde yapıyordu. Şu an bir iyilik yapıyordu, ödemeyi ise yan tarafta duran çıtır sihirbazdan alacaktı. Ayağa kalktığında yavaşça Elise'e yaklaştı.

"Elise, büyüyü tamamladım. Uyanması için bir kaç saat gerekiyor. Sonra tam anlamı ile kendine gelecektir."

Bu konuşmayı oldukça şirin görünmeye çalışarak kurmuştu. Hemen ardından ise ani bir hareketle kızın bileğini tuttu. Kız daha ilk dokunuşta sersemlemeye başlamıştı. Bedeni hareket edemeyecek kadar yorgundu ama bayılmasına inatla izin vermiyordu. Bir büyü ile onu yukarıdaki yatak odalarından birine çıkardığında yatağa yatırıp üzerine çıktı.

"Şimdi iyiliğime karşılık, ödeme zamanı güzelim"

Konuşmasının ardından dudaklarına kapandı. Kızın halsiz bedeni güç kullanamayacak bir haldeydi ve çırpınmayı bile beceremediği için elleri harika bedende rahatça gezebiliyordu. Dolgun göğüslerini avuçlamaya başladığında, tadı güzel olan dudakları sömürmeyi sürdürdü.

Leon’u o şekilde gördüğünde nefesi kesildi. Ne yapacağını şaşırmış durumda birkaç dakika olduğu yerde kaldı. Koşarak sevdiği adamın yanına gittiğinde perisi kendinden geçmişti. Yanındaki adam onu koltuğa yatırdıktan sonra yaralarını kontrol etmek adına malzemelerini almıştı. Bir peri olmadığı için ona anca bu şekilde yardım edebilirdi. Yaraları temizledikten sonra durumun kendi boyunu aşacağını anladı. Kan kaybetmesini engellese bile kendine gelmesini sağlamak için büyüye ihtiyaç vardı. Aklına jared geldi. Phin’den de yardım isteyebilirdi ama jared su perisiydi ve sevgilisini tamamen iyileştirebilirdi. Jared’ı aramaya karar verip telefonunu eline aldığı esnada jace adlı yakışıklı adamın sözleriyle iç çekip ''O malzemelerin bir yardımı olmayacağını görebiliyorum bu yüzdende yardım edebilecek birisini arayacağım. '' Dedi. Bu sözlerinden sonra jace yeniden konuşmaya başlamıştı. Peri olduğundan emin olduğu çocuğun yardım teklifiyle gözlerini onun gözlerine dikti. Karizmatik perisine baktıktan sonra ayağa kalktı. Jace’in işini rahat yapabilmesi adına geri çekilirken''Pekala en azından onu iyileştirebilirsin… Şimdiden teşekkür ederim '' dedi.

Jace’in onu iyileştirmesini izlerken gayet sessizdi. Konsantrasyonunu bozulmasın diye çıt çıkarmamaya özen göstermişti. Jace’in ona doğru gelerek söyledikleriyle tamam anlamında kafasını sallayarak ''Sana minnettarım. '' Dedi. Perinin bir anda bileğini kavramasıyla kendini geri çekmeye çalışırken sendeledi. Kısa bir süre sonra ise ayakta duracak gücü kalmamıştı. Hiç olmadığı kadar yorgundu ve kılını kıpırdatacak hali yoktu. Yere doğru hızla düşüşe geçtiğinde neler olduğunu anlamaya çalışıyordu. Bayılması an meselesi olmasına rağmen bir şey bunu engelliyordu. Olanları çözmeye çalışırken kendini üst kattaki odalardan birinde yatağa yatırılırken buldu. Üzerinde jace’i bulduğunda gücünü kullanmayı denedi başaramayınca ''lanet olsun '' diyerek gözlerini perinin gözlerine dikti sinirle duydukları öfkesini körüklerken ''Bırak beni '' dediği sırada dudaklarına kapanan dudaklarla çırpınmaya çalışsa da becerememişti. Bu daha da kötü hissetmesini sağlarken bedeninde gezinen ellerle ağlamaya başladı. Öpücüğe karşılık vermiyordu ve hareket edemeyecek kadar yorgun olduğu için çırpınamıyordu da çaresizce ağlamaktan başka bir şey elinden gelmiyordu.

Tüm iyilik anlayışı kızın seksi bedenini hayal etmeye başladığında son bulmuştu. Sonuçta bir iyilik yapacaktı ama bunun onun tarzında bir bedeli de olacaktı. Sonuçta o kız bu malzemelerle sevdiği adama yardım edemezdi. Bunun farkında olan güzellik şimdiden yardım girişimlerinde bulunmaya niyetlenmişti. Ama şu an bir başkasını ayak altında istemediğinden hızla cümlesini kurup işe koyuldu. İyileştirme büyüsü oldukça kolaydı, tıpkı onun baygın kalması için gerekli olan büyü gibi. Kızın teşekkürleri ile ona gülümserken onun bileğini kavradı. Tek bir dokunuş kızın bütün enerjisini emmiş gibiydi. Onu bir kaç saniyede üst kattaki odalardan birine götürdüğünde vakit kaybetmeden altına aldı. Kafasının içindeki plan doğrultusunda hızlı hareket etmek zorundaydı. Kurduğu cümlenin ardından kızın itirazını takmamıştı bile. Hızlı bir şekilde dudaklarını öpmeye başladığında elleri kızın teninde gezmeye çoktan başlamıştı. Giderek derinleşen öpücüğe kız karşılık verene dek sürdürdü. Oldukça dirençli çıkmış olsa da bu kadar tahrike daha fazla bedeni dayanamamıştı. Dudakları kızın boynuna doğru inerken onun dudaklarından firar eden hafif iniltiler bir melodi gibi kulağını doldurmaya başladığında kızın kıyafetlerini yırttı. Dolgun göğüslerini avuçlarken bir tanesini ağzına aldı. Tadı, dudakları kadar güzeldi. Ona enerjisinin bir kısmını verdiğinde kızın dokunuşlarını bedeninde hissetti. Bu da oldukça hoşuna gitmişti. Bu durum kendini kaybetmesini sağlayacak türden olsa da kendini kaybetmemeye özen gösteriyordu. Sadece onun tadına bakabilirdi. Ne yazık ki alt kattaki sevgilisini öldürmeden bu harika bedene sahip olamazdı. Bir an düşündü de belki ileride bu mümkün olabilirdi. Öpücükleri aşağı doğru ilerlediğinde kızın öpülmedik tek bir yeri kalmamıştı. Okşamalarının en başında akıttığı göz yaşlarıyla ıslanmış yanaklarını yaladıktan sonra kızın üzerinden kalktı.

Bir büyü ile kızın ve kendisinin kıyafetlerini düzelttikten sonra yukarı çıkmadan önceki hallerine getirdi. Kız şu an baygındı. Kendine geldiğinde ise hiç bir şey anlamayacaktı. Kızın tadı damağında kalmıştı. Yine de damağındaki bu tat kaybolmadan her hangi bir kızla olan sevişmesi de kızla aynı hissi verebilirdi. Kızın gözlerini üzerinde hisseder, hissetmez gücünü kullanmaya devam etti. Leon, yavaşça kendine gelmeye başladığında Elise'in sevinç çığlıklarını duydu. Leon, biraz daha toparlandığında üzerinde hissettiği bakışlardan rahatsız olarak ayağa kalktı.

"Sana kavgada yardım edip evine getirmiştim, şimdi iyi olduğuna göre gidebilirim. Sana tavsiye bedenin zaten yaralarla doluyken yeni yaralar almak için bir kavgaya girme."

Konuşmasının ardından malikaneden ayrıldı. Gecenin geri kalanında tadına bakılması gereken yeni beden arayışındaydı.

Onun kucağında yatak odalarından birine çıkarıldığında ani halsizliğinin nedenini anlamaya çalışıyordu. Bu durum daha öncede başına gelmişti ama o zaman bunu yapan kişi kuzeni scarlett’ı. Şimdi neden bu halde olduğunuysa çözemiyordu. Yatağa yatırıldıktan sonra jace üzerine çıkıp kısa bir cümle kurduğunda her şeyi anlamıştı. Bunu kendisine yapan kişi bu periydi. Dudaklarına kapanan dudaklarla çırpınmaya çalışmış ama bunu bile becerememişti. Bu acizlik ve çaresizlik gücünü kullanamadığını fark ettiğinde ağlamaya başlamıştı. Bedeninde gezinen ellere ve öpücüğe kayıtsız kalmaya çalışsa da bir süre sonra bedeni tahriklere daha fazla dayanamayarak öpücüğe istemese de karşılık vermeye başlamıştı. Dudaklarından hafif iniltiler engelleyemediği bir şekilde firar ederken elbisesi parçalara ayrılmıştı. Göğüslerinde hissettiği öpücük ve dokunuşlarla bedeni alev alırken hareket etmeyi başarabildiği anda kontrolsüzce elleri perinin bedeninde gezinmeye başlamıştı. Leon’a olan aşkı kendisini hatırlattığında yaptığının dehşetle farkına varıp hareketlerini kesti. Şuan kendisinden nefret ediyordu.

Bedenine konan öpücüklerle hafif iniltiler dudaklarından döküldüğünde kendisinden ve periden iğrendi. Birkaç dakika içinde gözleri kararıp kendinden geçmişti. Gözlerini araladığında salondaydı. Telaşla yerinden kalkıp jace’in yanına gitti. Jace en son sevdiği adamı iyileştireceğini söylemişti. Sonra elise bayılmış olmalıydı. Nedenini bilmiyordu ve önemsemiyordu da şuan önemli olan tek şey sevgilisinin sağlığıydı. Sevdiği adam gözlerini açtığında sevinç çığlıklarına engel olamadı. Jace’e minnetle teşekkür ederken öfke kontrol sorunu yaşayan karizmatik perisi daha da kendine gelmişti. Jace gittikten sonra onun ateşini kontrol edip yüksek olmadığı kanaatine varınca rahat bir nefes alıp onun yanına oturdu. Dudaklarına küçük bir öpücük kondurup geri çekilerek '' İyi misin?'' diye sordu. Yaralarına göz gezdirirken '' Bu kontrolsüz öfkene bir çözüm bulmalıyız bu gidişle kendini öldürteceksin.'' Dedi.

Hava Perisi Mesaj Sayısı : 264 Kayıt tarihi : 22/10/12 Yaş : 33

Küçük şeytanın ismi bile yeterince sinir olmasına nedendi. Üstüne birde Elise'in onu affetmeye dünden razı tavrı, sinirlerini büsbütün heba etmişti. Anlamıyordu... Yaşadıkları yetmemiş miydi? O ün yaşananlar bir yana sonradan iyileşme ve her şeyi geride bırakma evresi... Ona ne kadar dokunmak istese de bir şey olacak korkusu ile uzak durmalar, her şey ama her şey tek bir kelime de gözünün önüne gelmişti. Bu onu daha da deli ederken sadece öfke ile kontrol ettiği için Elise'e hiç yapmayacağı şekilde davranmış ve onun canını yakmıştı. Daha fazla kalırsa olması muhtemel şeylerin korkusu ile evden ayrılmıştı. Evet korkmuştu. Öfkesi yüzünden nelerin meydana geldiğini çok iyi biliyordu. Daha önceleri öfkesi yüzünden Rose'a bile zarar vermişti. Aynı şeyi Elise'in yaşamasını ise istemiyordu. Sevdiği kadının canını yakmak, kendisi için ölümle eş değerdi. Geldiği barda da bunun sonuçlarına katlanacaktı. Hala yaralı olan kolu ve eli kan sızdırmaya devam ediyordu. Geldiği bar ise eski tanıdıklar ile doluydu ve hiç biri dostum dediği tiplerden oluşmuyordu. Her biri çok önceleri yerinde olmak istemiş ama asla başaramamış olanlardı. Şimdi ise yaralı bir aslan gibi ortalarda dolaşırken, ormanın hayvanları olarak onu yok etmeye çalışıp ormanın kralını olmak istiyorlardı. Bilmedikleri şey ise bu kadar öfke ile kolundaki ve elindeki yaranın hiç bir önemi olmamasıydı. Her biri ile hak ettikleri derece de ilgilendiğinde pek fazla yara almamıştı. Ta ki Jasper'ın perileri ortaya çıkana kadar... Onlarla da gerektiği şekilde ilgilenmiş olsa da özellikle yarasına aldığı darbeler ile karşı koymak zor olmuştu. Ama bir anda ortaya çıkan peri işini kolaylaştırdı. Neden yardım ettiğini bilmiyordu ama o an için bunun bir önemi yoktu. Malikaneye gitmek için büyü yaparken kendinden geçmek üzereydi. Periyi yanından getirdiğinden ise haberi bile yoktu. Zaten bir kan saniye içinde kendini kaybetmişti.

Gözlerini açtığında Elise le birlikte bir peri aurası hissettiğinde hızla doğruldu. Yaralar kaybolmuş olsa bile bedenindeki sızı bir şekilde devam ediyordu. Perinin sözlerini anlayana kadar peri çoktan yok olmuştu. Onun gidişi ile eve yeniden bir koruma büyüsü yaptı. Henüz tanımadığı periden bir şekilde rahatsız olmuştu. Elise yanına geldiğinde sevgi dolu ilgilenişi ile öpücüğüne karşılık verdi. Sonra gözlerinin içine baktı. Öfkesi nispeten geçmişti ve bu dışarı çıkmasının işe yaradığını gösteriyordu. Onun gözlerinin içine bakarak elini yanağına koydu.

"Sevgilim ben seni endişelendirmek istemedim sadece kalırsam daha kötü olacaktı... Öfkemin sana zarar vermesini kaldıramam"

Bu konuşmadan sonra Elise'i kendine çekip dudaklarına kapandı. Şu an ona delice sahip olmak istiyordu. Ama bu kuzen mevzusuna bir çözüm bulmaları gerekiyordu. En azından şu an sakin bir haldeyken diğer türlü yeni bir öfke patlamasına girerdi ve bu sefer neler olacağını kimse bilemezdi. Öpüşmeleri derinleşirken kendini geri çekti.

"Şimdi bana Scarlett mevzusunu anlat ve bu konuyu konuşup bu gece bitirelim... Ona yeniden güvenmek istediğine emin misin?"

Gözlerini açtığında hızla yerinde doğruldu. Kendine ne olduğunu sorgulama gereği duymamıştı. Aşırı yorgunluk ve endişeden bayıldığı kanaatine varıp sevdiği adamın yaralarını hatırlayıp hızla diğer perinin yanına gitmişti. Onun hala sevgilisinin yaralarıyla ilgilendiğini görmek çok uzun bir süre baygın kalmadığını anlamasını sağladı. Büyük bir sessizlikle onun işinin bitmesini beklerken endişe dolu gözleri perisinin üzerinden bir an olsun ayrılmıyordu. Leon’un kendisine gelip gözlerini açmasıyla tüm minnettarlığıyla birlikte sevinçle jace’e teşekkürlerini sundu. O sırada perisinin ürkütücü bakışlarına maruz kaldığından onlara yardım eden peri kısa bir açıklama yapıp gitmişti O gittikten sonra seri adımlarla aşık olduğu adamın yanına gidip ateşini kontrol etti. Ateşinin normal olduğuna karar verse de endişesi henüz geçmemişti. Kendine hakim olamayarak dudaklarına küçük bir öpücük kondurup iyi olup olmadığını sormuştu. Yanağında onun elini hissettiğinde duygularının kontrolüyle başını hafifçe eline doğru biraz yatırdı. Derin nefeslerle onun erkeksi kokusunu içine çekerken açıklamalarını dinledi. İç çekip ''Bende kontrol edemediğin öfken yüzünden seni kaybetme ihtimaline katlanamam '' dedi. Sevgilisinin onu çekip dudaklarına kapanmasıyla öpücüğüne tutkuyla karşılık verdi. Öpüşme giderek derinleşirken perisinin geri çekilip kuzeni hakkında konuşmaya başlamasıyla derin bir nefes aldı.

Uzun süredir aklını kurcalayan konu, bu akşam tartıştıkları kuzeni yeniden gündeme gelmişti. Bunu şimdi konuşmasalar bile el elbet konusu açılacaktı kaçış yoktu. Üstelik aklındakileri onunla paylaştıktan sonra belki birlikte bu duygu karmaşasından kurtulmanın bir yolunu bulabilirlerdi. Gözlerini onun gözlerine dikerek''Aslında emin değilim. Aklım ve duygularım karmakarışık… Ona oldukça öfkeliyim ama ondan nefret edemiyorum. Jon’un dediklerine göre orada olan şey morgana’nın laneti yüzünden meydana gelmiş. Ne scarlett ne de stacy’nin kontrol edemediği bir şeymiş ve kuzenim olanlar için oldukça üzgünmüş. '' Dedi. Birkaç dakika sessizlikten sonra kelimeleri toparlamaya çalışarak ''Ya bu doğruysa? Yani caitlynde bunun lanet yüzünden olduğunu söylemişti. Bu olanlarda onun bir suçu olmadığını gösterir değil mi? Ve herkes ondan nefret ediyor. Kontrol edemediği bir şey yüzünden yargılanıyor ve o çok yalnız. Üstelik gücünün yaptıkları yüzünden de son derece üzgün… Sence en azından bize kendini açıklayabilme fırsatını hak etmiyor mu? '' diye sordu. İçindeki karmaşa ve üzüntü sesine de yansımıştı.

Hava Perisi Mesaj Sayısı : 264 Kayıt tarihi : 22/10/12 Yaş : 33

Öfkesi hemen hemen yok olmuştu. Bu durumu kullanmak ise yapma istediği bir şeydi. Yeni bir Scarlett konusu açıldığında kendini tutamayarak sevdiği kadına zarar vermekten korkuyordu. Onun endişeli halini gördüğünde zaten onu üzdüğünü biliyordu. Onu üzmek bile canını yakarken, Elise'in canını yakarsa hiç düşünmeden kendi hayatına son verebilirdi. Elise'in öfkesi ile ilgili söylediği yeni kelimelerle onu öpmeye başladı. Öpücüğü öylesine güzel gelmişti ki yine de bunu kısaltmayı zor olsa da başarmıştı. Scarlett konusunu bu gece kapatmak adına bir adım atmışken sevdiği kadının gözlerinin içine baktı. Eğer kuzeni konusunda kararlıysa bir şekilde onu öldürmeye çalışmadan bir yol bulabilirdi, belki. En azından denemeye değer diye düşündü. Sonuç olarak Elise'in kuzenini sevdiğini biliyordu. Her ne kadar ona öfkeli olsa da hala sevdiği de bir gerçekti. Derin nefesler eşliğinde sakin kalmaya çalışarak onu dinlemeye başladı. Her bir kelimede duygularını hissediyordu. Onun kuzenine ne kadar değer verdiğine bir kez daha tanık olmuştu. Üzgün ses tonu biraz daha sakinleşmesini sağlarken Elise'in yanağına dokundu. Mantıklı düşünmeye çalışarak duyduğu kelimeleri kafasında tarttı. Sonunda seçtiği kelimelerle konuşmaya başladı.

"Jon, haklıysa ve eğer bu lanet yüzünden olan bir durumsa sanırım o zaman ona biraz haksızlık etmiş olabiliriz. Ama bu yine de başımıza gelenleri değiştirmez ve elbette yaşananların üstünü örtmez. Eğer bu konuda kararlıysan senin sözünle o küçük şeytana bir şans verebilirim. Kendini anlatması ve özür dilemesi için... Bunun dışında ona verebileceğim hiç bir şey yok, Elise..."

Bu konuşmadan sonra Elise'in biraz daha rahatladığını hissetti. Aynı şekilde oda kendini iyi hissediyordu. Dokunduğu yumuşak ten onu çekerken kızı dinledikten sonra onun dudaklarına kapandı. Yaptığı bir büyü ile yatak odalarına çıktıklarında kızı altına almıştı. Onu ufak bir büyü ile yatağa bağladığında çıplak bıraktı. Öfkesi hala geçmemişken tutkusu alevlenmişti.

"Şimdi güzelim, senin tadını çıkarmak istiyorum... Seni seviyorum, Elise"

Yüzünde şeytani bir tavırla kurduğu cümlesinin ardından kızı öpücük ve dokunuşlarla baştan çıkarmaya başladı. Ta ki kız dayanamadığını dile getirip ona yalvarana dek..."

Endişesi yeni yeni geçmeye başlamışken açılan konuyla gözlerini kaçırdı. Bundan şuan bahsetmek istediğinden emin değildi. Scarlett yüzünden bir gün içerisinde çok şey yaşamış ve ilk defa bu kadar kötü bir şekilde tartışmışken bir yenisine hazır olduğunu sanmıyordu fakat bunu şimdi, şuan çözmeleri gerektiğini biliyordu. Sevgilisi bu konuyu bu gün konuşup kapatmayı istediğini söylüyor olsa bile olabileceklerle, onun vereceği tepki konusunda tereddütlüydü. Sevdiği adama mantıklı bir açıklama yapabilmek adına bir süre sessiz kaldı. Kendisi bile doğru düzgün ne düşünüp ne hissedeceğini bilemezken ondan anlayış beklemesinin çok fazla olduğunu biliyordu ama kuzenini gördüğü ilk yerde öldürmeye kalkışmasını da istemiyordu. Ona öfkeli olsa da hala kendisi için değerliydi ve… ve lanet olsun ki kuzenini hala seviyordu. Durumu olabildiğince açıklayıp kafasının ve duygularının karışıklığını sözlere de döktükten sonra susup aşık olduğu adamın tepkisini bekledi. Yanağında hissettiği el gerginliğine bir nebze iyi gelirken duyduklarından sonra biraz daha rahatladı. Gözlerini onun gözlerine dikerek '' Olanları birde ondan dinlemekte kararlıyım ve bu konuda anlayış gösterip ona bir şans verdiğin için teşekkür ederim hayatım.'' Dedi. Dudaklarına hissettiği dudaklara özlemle karşılık verdi.

Elleri onun vücudunda gezinirken yatak odasına geldiklerini ancak yatağa yatırıldığında ayrımsayabildi. Öpücük gittikçe derinleşirken bileklerinde hissettiği iplerle duraksadı. Meraklı bakışlarını sevgilisine diktiğinde çıplak kalmıştı.Onun sözlerine gülümseyerek '' Bende seni seviyorum aşkım ama şu ip...'' sözleri dudaklarında onun dudaklarını hissettiğinde son buldu. Bedeninde hissettiği baştan çıkaran öpücükler ve dokunuşlarla inlerken onun tenine dokunma arzusu giderek artmış istediğini bileklerinden yatağa bağlı olduğu için istediğini elde edememekse sinirlerini bozmuştu. Sevdiği adamın yaptıkları giderek baştan çıkmasını sağlamış ve bir müddet sonra bu durum tatlı bir işkenceye dönüşmüştü. Onun altında zevkten kıvranırken inlemeleri giderek artmıştı. Her dokunuşla kendinden geçerken dayanamadığı noktaya gelirken zar zor konuşmayı başararak '' sevgilim artık dayanamıyorum lütfen…'' dedi.

Hava Perisi Mesaj Sayısı : 264 Kayıt tarihi : 22/10/12 Yaş : 33

Scarlett konusunda elinden geldiği kadar anlayışlı olmaya çalışıyordu. Onu şu an içi yeterince üzmüştü. Yeni bir kavga istemediği gibi bir şekilde onu mutlu etmeye çalışıyordu. Gerçi o kıza karşı içinde oluşan öldürme istediği kolay kolay geçmeyecekti. Ama Elise çok istiyorsa, ona hayır demek istemiyordu. Bunu da dile getirmişti, zaten. O küçük şeytanın kendini anlatması için ona bir şans verecekti. Bu ona vereceği tek şeydi. Yine her şeyi batırırsa bu kez Elise'in ne durumda olacağını umursamadan o kızı ortadan kaldırabilirdi. Bunu aklının köşesine not ettikten sonra içindeki öfke yerini tutkuya bıraktı. Onu öperken adeta kendinden geçmişti. Aynı şekilde, Elise'i bedeninin altına aldığında da... Yine de ortada bir farklılık vardı. Dinmeyen öfke, tutku ile birleştiğinde acı dolu zevk yaşama isteği ile Elise'i yatağa bağladı. Meleği arzudan çıldırtmak istiyordu. Kızı yatağa bağlayıp, üzerindekileri çıkardığında dudakları her yerinde gezerken elleri de aynı şekilde dudaklarının izinden gidiyordu. Elise'in dayanamayacağı an geldiğinde onun dudaklarından dökülenlerle hafifçe doğruldu. Yüzünde şeytani bir ifade vardı. Sanki işkence henüz bitmemiş gibi.

"Çok tatlı, lütfen diyorsun. Elise..."

Kızın üzerinden kalktıktan sonra yavaşça üzerindekileri çıkardı. Kıza işkence ederken kendi bedeni de çok fazla uyarılmıştı. Yine de her şeye rağmen olayı geçiştiriyordu. Kızın yeniden üzerine çıktığında dudaklarını öptü, elleri yine çıplak ve son derece uyarılmış bedende gezinirken aniden kızın içine yerleşti. Elise'in çığlığı kulağını doldururken ipler yok olmuştu. İçinde olabildiğince yavaş hareket ederken kız ile yerlerini değiştirdi ve onun kendisine sahip olmasına bir süre izin verdi. Elise'in bedeni rahatladıktan sadece bir kaç saniye sonra kızı altına alıp hızla içinde gidip gelmeye başladı. Ta ki doruğa ulaşana kadar... O an gelip rahatladığında Elise'in kolunu kıpırdatacak hali kalmamıştı. Aynı şekilde o da nefes nefeseydi. Yine de bu kızı kolları arasına alı yatmasına engel olmamıştı. Dudaklarından sevgiden yoksun bir ses çıktı.
"Çok tatlı ve ateşlisin. bebeğim"

Kuzeni hakkındaki bu konuyu halletmeleri onu oldukça rahatlatmıştı. Artık leon’un scarlett’ı ilk gördüğü yerde öldürmeye çalışmayacağını biliyordu. En azından öldürmeye kalkmadan önce açıklama yapmasına izin verecekti. Bu da bir şeydi. Dudaklarına konan öpücüklere karşılık verdiğinde kendini bir anda yatakta sevdiği adamın altında bulduğunda öpücüklerine hazla karşılık verirken bileklerinde yatağa bağlanmak şaşırtmıştı. Bu daha öncede başına geldiğinden olacakları az çok biliyordu. Sevgilisinin bedeninde gezen elleri, ve dudakları ona dokunamamakla birleştiğinde delirmesini sağlıyordu. Dayanamadığı raddeye geldiğinde bunu zorla kelimelere dökmüştü. Perisinin yüzündeki şeytani gülümseme bu işkencenin henüz bitmediğini gösterirken onun yavaşça soyunuşunu izledi. Resmen kendisine eziyet ediyordu. Leon yeniden üzerine çıktığında derin bir nefes aldı. Dudaklarına kapanan dudaklara büyük bir arzuyla karşılık verirken alev almış bedeninde gezinen ellerle inledi. Onu bir anda içinde hissettiğindeyse zevk çığlığı atmıştı.

O sırada çözülen elleri sevgilisinin bedeninde çoktan gezmeye başlamıştı. Yerleri değiştikten sonra hareketleri gittikçe hızlanmış bir süre sonraysa o dayanılmaz an gelip bedeni son kez kasılıp gevşeyerek rahatlamıştı. Saliseler içindeyse kendini sevdiği adamın altında bulmuştu. Nefesini düzenlemeyi başaramadan ikisinin iniltileri odayı doldurmuştu. Onunla birlikte tekrar doruğa ulaştığında kılını kıpırdatacak hali kalmamıştı. Kendini onun kolları arasında bulduğunda leon’a sarılıp nefesini düzenlemeye çalıştı. Gözleri yorgunlukla kapanırken perisinin sözlerini duydu. Yorgun bir sesle '' Seni bazen tanıyamıyor olmak beni dehşete düşürüyor yine de seni seviyorum'' dedi.

Hava Perisi Mesaj Sayısı : 264 Kayıt tarihi : 22/10/12 Yaş : 33

Elise'i yatağa bağladıktan sonra adeta içinden bir canavar çıkmıştı. Kızı her şekilde öpüp okşarken yalvartacak derecede baştan çıkarıyordu. Teninde bıraktığı ısırıklar ise canını yakmasının yanında ona zevk veriyordu. Kızın sık inlemeleri ve nefes nefese halinden büyük bir keyif alırken adeta ona işkence edercesine ayaklanıp üzerini çıkardı. Dalga geçen bir tavırla söyledikleri sanki bu işkencenin hiç bitmeyecek olmasını işaret ediyordu. Ama elbette durum böyle değildi. Kız için hazır bedeni ile onun içine yerleştiğinde aldığı hazla adeta kendinden geçti. Kızla yerlerini değiştiğinde aldığı haz hiç azalmamıştı. O an gelip sonunda rahatladığında kızı kolları arasına aldı. Az önce yaşanan vahşi anlardan uzak nefeslerini düzenlemeye çalışıyorlardı. Bir kaç saniye sonraysa duygudan yoksun bir sesle kıza bir cümle kurdu. Söylediği cümle tek gecelik kızlarına kurduğu cümlelerden biriydi. Elbette onlara bunu hiç bir zaman koynunda yatarak söylemiyordu. Çünkü her biri ile işini görüp gidiyordu. Çok sarhoşsa da en fazla yanlarında sızıyordu. Garip bir ikilemin içine düştü bir anda... Az önceki karanlık bedenini ele geçirirken kızın aşkını da kalbinden sökmüş olabilir miydi? Kızın yorgun hali ile söylediği cümle kulağını doldururken çok önceleri ona gereksiz gelen iki özel kelimeyi kullanmıştı, seni seviyorum. O ise hiç bir cevap vermedi. Kızın bir süre sonra düzenli nefesi ile uyuduğunu anladığında yataktan kalktı. Kafası karmakarışıktı. Elise'in güzel yüzüne, harika bedenine baktı bir süre... Onu hala istiyordu, deli gibi arzuluyordu. Hızlı bir banyonun ardından alt kattaki küçük misafirle ilgilenmeye gitti. Yavru köpekle biraz vakit geçirmek ona iyi gelmişti. Eski haline döndüğünü hissetmek istiyordu, Elise'e olan aşık adam olmak istiyordu. Köpeği besleyip onu bırakıp yeniden yukarı çıktı. Sevgilisi sanki o varmış gibi boşluğa sarılmıştı. Yatağa yavaşça yerleştiğinde kızın başını göğsüne koyup kokusunu derin bir nefesle içine çekti. Saçlarına küçük bir öpücük kondurdu.

"Seni seviyorum, Elise..."

Baş döndürücü koku ciğerlerine işlerken ve tüm benliğini kaplarken uykuya daldı.