Belirsizlik...

Tutkusu öfkesiyle yarışabilecek kadar büyüktü. Bardaki o adamı scarlett’ın ayartmadığını biliyordu ama o lanet adamın dokunuşlarına ve sözlerine karşı çıkmayarak o cesareti ona verenin bu güzel sihirbaz olduğunu da biliyordu. Adamı bir güzel benzetmesine rağmen siniri geçmiş değildi. Onu bu kadar sahiplenerek benimsemesinin yanlış olduğunun farkında olmasına rağmen çekip gidememişti de… Bu kızı tam olarak kıskandığı söylenemezdi sadece paylaşamıyordu. Fazlasıyla bencilce davranıyordu ve buna engel olamıyordu. Kızı eve getirdiğinde koltuklardan birine oturtup kendisi de masanın üzerine yerleşti. Saçlarını sıkıntıyla karıştırıp karşısındaki sarhoş güzelliğe baktı. Onunla ne yapacağını bilmiyordu. Evine yerleştiğinden beri hayatında bir sürü değişiklik yaşanmıştı. En başta yatağına attığı kızlarda büyük bir azalma olmuştu. Arada sırada başkalarıyla birlikte oluyordu ama çoğunlukla scarlett’la birlikteydi. Eve uğrayışları sıklaşmıştı. Oturduğu daireyi otel odası gibi kullanan adam evde daha sık vakit geçirmeye başlamıştı.

Buda son derece rahatsız ediciydi. Gözlerini kızın gözlerine dikerek sinirle '' Planlarının bozulduğundan şikayetçi oluyorsun ama o adama o hakkı veren sendin scarlett… O bedeninde küçük bir keşfe çıktığında buna karşı çıkmadın.'' Dedi. Hışımla kalkıp içki dolabına yöneldi. Sert bir şeylere ihtiyacı vardı. Yaptığı büyüyü kaldırıp en sert viskilerden birini çıkarıp kapağını açarak direk kafaya dikti. Kibarlık taslayabilecek bir durumda değildi bu yüzden bardak kullanmak yerine şişeyle içmeye başladı. Onunla aralarındaki bu ilişki en kısa sürede bir şekilde çözüme kavuşmalıydı. Bu böyle olmayacaktı. İçkiyi bir kenara bırakıp kızın yanına gitti. Beceriksizce ayakta durmaya çalışan kızı seri bir hamleyle duvara yasladıktan sonra '' Bu belirsizlik canımı sıkmaya başladı.'' Dedi ve dudaklarını sertçe öpüp geri çekildi.

Barda olanlar tamamen sinir bozucuydu. Neden adamdan direk kurtulmaya çalışmamıştı, neden... Bunun büyük ihtimalle nedeni Jonathan'dı. Sonuçta kendi tamamen ona bağlıyken o başkaları ile oluyordu. Elbette bunu dile getirmiyordu ama işte bir şekilde bunu biliyordu. Düşünmesi bile korkunçtu. Ona dokunan her kadını ortadan kaldırmak istiyordu. Sırf bu yüzden adama başta bir şey yapmamıştı belki de... Belki de oda başka bir bedenle olmayı deneyebilirdi. Gerçi o anki düşüncelerinin bu olduğundan emin değildi... Sadece... Sadece lanet olsun hiç bir bilmiyordu. Duyguları yüzünden aklı karmakarışık olmuştu. İçkinin etkisi ile arzusu devreye girdiğinde barda ona açıklama yapmaya çalışırken birde üstüne onu öpmüştü. Öpüşme sonrası onun sözlerile ile gözlerinin içine baktı. Jon evimiz demişti. Bu durum garip bir şekilde onu mutlu etmişti. Sadece kendisinin olmasa da onu benimsemişti. Eve geldiklerinde ayakta durmakta bile zorlanırken sandalyelerden birine tutundu. Jon'un öfkeli gözleri ile söyledikleri duygu yoğunluğu içinde gözlerinden yaşların akmasına neden oldu.

"Ben bilmiyorum... Sadece... Sadece bir an seni düşündüm ben seninle olurken sen başkaları ile birliktesin ben ise sadece seninle. Sadece çok kısa bir süre bunu denemiş olabilirim ama bu sadece bir dakika sürdü. Sonrasında adamdan kurtulmaya çalıştım. Ona benimle olmasına neden olacak hiç bir şey söylemedim ya da ima etmedim..."

Canı yanıyordu, garip bir şekilde. Yeniden onun başkası ile olduğunu düşünmek sinirine dokunmuştu. Onun öfkeli halinden sonra kendini duvara yapışmış bulduğunda duyduğu kelimelerden sonra dudakları öpülmeye başladı. Oldukça sert olan öpücük dudaklarını acıtıyordu ama onu öpmeden duramıyordu. Hatta elleri teninde geziyordu. Öpücük sonlandığında onun gözlerinin içine baktı.

"Belirsizlik... Benim hislerimde böyle bir durum yok... Ben... Ben sana aşık oldum, Jon..."

Kelimelerden sonra erkeğin dudaklarına kapanması sadece bir kaç saniye sürdü.

Jon aralarındaki bu çelişkiler onu yormaya başlamıştı. Kendini bar olayından sonra bir türlü sakinleştirememesi scarlett’a fazlasıyla bağlanmaya başladığını gösteriyordu. Aralarındaki ilişki gün geçtikçe içinden çıkılamaz bir hal alıyordu. Onunla sevgili olmadıklarından ona karışamayacağını biliyordu ama yine de durumu sindiremiyordu. Derin nefeslerle sakinleşemeyince kendini içkiye vermişti. Bu olanların etkisinden bir şekilde kurtulması gerekiyordu. Kızın açıklamaları onu sakinleştireceğine daha çok çileden çıkartırken kendine engel olamayarak onu duvara yapıştırmıştı. Sadece denemişmiş… Yaptıklarının tek mazereti jon’un kendisine sadık olmamasıydı. Yani eğer onun hayatındaki tek kadın olursa kendini başka erkeklere sunmayı denemeyecekti öyle mi? Bir süre düşündü. Scarlett’ın başka erkeklerle flört etmeye kalkışması içindeki öldürme isteğini körüklerken kendinin yattığı kızları hiç umursamamıştı. Güzel sihirbaz haklıydı aslında o başkalarıyla birlikte olabiliyorsa kız neden olmasındı? Belki de bu bağlılık ve sadakat konusunda oturup uzunca konuşmalıydılar… Aralarındaki ilişkinin bir adı olmalıydı artık ve tabi ilişkilerinde kesinlikle sadakat yoksa öldürdüğü kişilerin sayısı elinde olmadan artacaktı. Şu anki tek sorun onun gerçekten böyle bir ilişki isteyip istemediğiydi. Birine bağlanmayı, ona sadık kalmayı ve diğer kızları hayatından çıkarmayı gerçekten istiyor muydu? Burnundan soluyarak ''Bu mazeretten başka bir şey değilmiş gibi geliyor kulağa '' dedi. Ardından kızın canını acıtacak şekilde onu öpmüştü. Geri çekildiğinde başkaları için anlamlı kendisi için anlamsız o aşık olmak kelimesini scarlett’ın ağzından duyduğunda şok oldu. Az önce duyduklarının beyninin bir oyunu olup olmadığını anlamaya çalışırken dudaklarına kapanan dudaklara öğrendiklerinin etkisinden kurtulmaya çalışırken bir süre tepkisiz kaldı.

Onu kendisine aşık etmek için ne gibi bir yanlış yaptığını düşünüyordu ama bir şey bulamamıştı. Asla romantik biri olmamakla birlikte tüm gününü onunla geçirmemiş ve hayatında ona söyleyip gözüne sokmasada başka kızlar hep olmuştu. Özetle aşık olunacak biri değildi ama o olmuştu. Ne yapması gerektiğine karar veremezken kızın öpücüğüne karşılık vermeye başladı. Öpücükleri gittikçe derinleşirken kalçalarını tutup onu kendine bastırdı. Elleri kızın bedeninde gezindi bir süre daha sonra onu yatak odasına götürüp altına aldı. Tek bir büyüyle ikisini de çıplak bıraktıktan sonra kızın önce boynunu ardından göğüslerini öptü. Diğer göğüsünü baştan çıkaran bir yavaşlıkta okşarken bir elide kadınlığını okşuyordu.

Onu öpüp okşamaya uzun bir süre devam ettikten sonra ikisinin de dayanamayacağı noktada bacakları arasındaki yerini alıp hızla içine girdi. Hareketleri baştan ona işkence etmek istercesine yavaş olsa da sonradan hızlanmıştı. Bir süre sonra onun baş döndüren kokusu ve iniltileriyle kendini kaybedip daha da hızlandı. Sonunda o an gelip rahatladığında nefes nefese bir halde kendini yana atıp kızı kolları arasına çekerek sarıldı. Dudaklarına kısa bir öpücük kondurduktan sonra ''Çok tatlısın ve ben sana giderek daha fazla bağlanıyorum '' diyip kendini uykunun huzurlu kollarına bıraktı.

Ona yaptığı açıklama sonunda, Jon'un yorumu canını yakmıştı. Sadece bir mazeret olarak görmüştü, belki de öyleydi. Ama yine de ortada bir gerçek vardı. Bu evde kalmaya başladığından beri sadece ona aitti. Hayatında sadece iki erkek olmuştu şimdiye kadar ve Jonathan'dan sonrasının olmayacağına bir şekilde emin olmuştu. Çünkü denemesi hiç bir işe yaramamış sadece mide bulantısına neden olmuştu. Sonraki duygu karmaşasında bir anda ona aşkını söylemişti. Ardından ona söz hakkı bile tanımadan dudaklarını öpmeye başladı. Şu an ondan istediği şey cevap değildi. Çünkü reddedilmeyi şu an kaldırabileceğini hiç sanmıyordu. Sonuçta onun kendisine aşık olmadığı ortadaydı ve diğer kadınlarda... Bara gelmesinin nedeni bile bu olabilirdi, diğer kadınlar... Bu düşünce yanaklarından bir damla yaşın süzülmesini sağlarken öpüşmeleri daha da derinleşti. Bedeni, onun bedenine yaslandığında dudaklarından bir inilti döküldü. Yatağa geldiklerinde bedenini gererek kendini tam bir teslimiyetle erkeğe sundu. Çıplak tenindeki öpücük ve dokunuşlar onu çılgına çevirmeye yetiyordu. İnlemeleri sıklaşırken erkeği kendine daha fazla çekiyor, dudaklarına ve tenine diş izleri bırakıyordu. Onu içinde hissettiği ilk anda çığlık attı. Zevkli inlemelerin arasında sürekli olarak sevdiği adamın adını haykırıyordu. Sonunda mükemmel an geldiğinde bedeni gevşedi. Kendini bulduğu kolların arasında kıvranırken duyduğu kelimelerle gülümsedi. Uykuya dalmadan önce iki kelime döküldü, dudaklarından...

"Seni seviyorum..."

Sabah başını koyduğu çıplak göğsün üzerinde gözlerini açtığında Jonathan'a baktı. Akşam olanları hatırlayınca kızarmasına engel olamadı. Ona aşıktı ve en önemlisi ona bunu söylemişti. Elbette içkinin verdiği cesaretle şu an ise aklı başındaydı. Yine de geri dönüşü olmadığından yapabileceği hiç bir şey yoktu. Banyoya girip duş aldıktan sonra üzerine koyu kırmızı geceliğini giydi. Ardından mutfakta harika bir kahvaltı hazırlayıp özenle tepsiye yerleştirdiğinde yatak odasına geri döndü. Tepsiyi kenara bırakarak yakışıklı perini üzerine çıkıp dudaklarını öptü. Uyandığını hissettiğinde üzerinden hızla kalkıp oturdu. Konuşmaya çalıştı ama yüzü kızarmış ve sesi titremeye başlamıştı. Bu ikisine ise engel olamıyordu.

"Günaydın, Jon... Ben... Ben dün için özür dilerim. Barda olanlar benim hatamdı ve sonrası içinde üzgünüm... Duygularımı bir anda kontrol edemeden sana olan hislerimi söyledim ama gerçek bu... Seni seviyorum ama elbette senden beni sevmeni bekleyemem sonuçta sen... Neyse ben sana kahvaltı hazırladım, bir şeyler yemek istersen..."

Bu konuşmanın sonunda yataktan kalkmaya yeltendi, ona tepsiyi getirecekti. Yüzüne bakabileceğini ise hiç sanmıyordu.

O iki kelimelik büyülü sözcük… Hani o en özel kişilere beslenmesi gereken aşk denen o karmaşa…Hepsini karşısındaki bu güzel sihirbazın kendine hissettiğini öğrenmek onu fazlasıyla şaşırtmıştı. Bu durumda ne yapacağıyla ilgili hiçbir fikri yoktu. Aslında vardı. Scarlett eğer sıradan tek gecelik ilişkilerinden biri olsaydı bu konuyu hiç umursamazdı. Onu ve duygularını önemsemediğini acımasızca gösterip hayatına hiçbir şey olmamış gibi devam ederdi ama bu kız kesinlikle o sıradan tek geceliklerden biri değildi. Önemliydi, özeldi, ona değer veriyor, duygu ve düşüncelerini önemsiyordu. Onun kalbini kırmak en son isteyeceği şeydi. Ama ona aşık olmadığını da biliyordu. Scarlett’a verebileceği tek şey değer ve sadakatti. Bununsa ona yeteceğinden emin değildi. Aklında bu düşüncelerle uykuya dalarken kızın ağzından o iki kelimeyi duyduğunda iç çekti. Onunla ne yapacağını düşünürken derin bir uykuya dalmıştı. Dudaklarında hissettiği ıslaklıkla uykusu hafiflerken derin bir nefes aldı. Ciğerlerine dolan o tanıdık tatlı kokuyla birlikte kızın öpücüğüne karşılık vermişti. Öpüşme noktalandığında gözlerini araladı. Vücudunu esnettikten sonra gülümseyerek '' Günaydın güzelim '' dedi.

Kızın yüzü kızarmaya başladığında gülümsemesi daha da yayıldı. Şuan oldukça tatlı görünüyordu. Konuşmaya çalışma çabalarını dinlerken sesinin titremesi gözünden kaçmamıştı. Seni seviyorum kelimelerini bir kez de ayıkken ondan duyduğunda tüm yaşamsal faaliyetleri birkaç saniyeliğine durmuştu. Kızın kahvaltı hazırladığını söylediği kısımda kendini toparlamayı başarıp kalkmaya yeltenen scarlett’ı bileğinden yakalayıp yatağa geri çekti. Çenesinden kavrayıp başını kaldırarak gözlerine bakmasını sağladığında derin bir nefesle '' Bence aramızdaki bu ilişkiye bir açıklık getirmeliyiz artık '' dedi. Kızın konuşmaya başlayacağını hissettiğinde hızlı davranıp parmaklarını dudaklarında gezdirmeye başladı. Sakince '' Sadece dinle… Yalan söyleyemem. Seni senin beni sevdiğin anlamda sevmiyorum yani sana aşık değilim ama sana değer veriyorum. Duygularını ve düşüncelerini önemsiyorum. Benim için önemlisin ve… sana sadık kalmaya hazırım. '' Dedi. Bir süre kızın dediklerini algılaması için ona fırsat tanıdı. Yeteri kadar uzun bir süre sessiz kaldıktan sonra dudaklarına küçük bir öpücük kondurup geri çekildi. Tatlı kokusunu derin bir nefesle içine çekerek '' Değer, sadakat ve önem… Sana şimdilik verebileceklerim bunlar eğer bunlar senin için yeterliyse sevgililik denen olayı deneyebiliriz. '' Dedi.

Sabahları içine dolan tanıdık erkeksi koku ile uyanmayı seviyordu. Kafasını koyduğu çıplak göğsü, ona sarılıp uyumayı... Kısacası onu seviyordu ve dün gece bunu da dile getirmişti. Elbette her şey içkini verdiği cesaretti. Ama onun gerçekleşmesi iyi de kendini cesur hissetmesine neden oluyordu. Onu uyandırmadan aşağı indiğinde her zamanki gibi kahvaltı işine koyuldu. Ona yemek yapmak hoşuna gidiyordu. Başta hoşuna giden her şey şu an daha fazla ilgisini çekiyordu. Bir çekimle başlayan şey onu ele geçirip Jon'a aşık olmuştu. Onu uyandırırken tutkuya yenik düşerek onu öptü, ardından da utangaç bir şekilde açıklama yapmıştı. Yüzü kızarmıştı. Sanki... Sanki yaramazlık sonrası suçunu itiraf eden bir çocuğa benziyordu. Ama durum bu değildi, ona olan aşkını dile getirmişti. Üstelik ondan hiç bir şey beklemeden... Aslında onun da kendisine aşık olmasını isterdi. Ama bu şu an pek mümkün değildi. Konuyu geçiştirmeye çalışıp kahvaltıya döndüğünde Jon'un tutması ile yeniden yatağa oturdu.

Onun gözlerinin içine bakarak konuşmasını dinledi. Bir şeyler bahsediyordu, açığa kavuşturulması gereken şeylerden... Reddedilme korkusu ile ağzını açacakken, dudaklarına değen parmaklar ile derin bir nefes aldı. Gözlerinin içine bakmadan onu dinlemeye başladı. Duyduğu ilk cümle ile benliğini karamsarlık el geçirdi. Ama duyduğu son cümle ile donup kaldı. Ne diyeceğini bilmiyordu. Sanki dili tutulmuş gibiydi. Dudaklarına konan öpücükten sonra kendine geldi. Şaşkınlığı yüzünden ona karşılık bile verememişti. Sonraki kelimelerle gülümsedi. Değer, sadakat ve önem... Onu başka kadınlarla paylaşmak zorunda olmadığı ve onun gözünde değerli olduğunu bilmek bile yeterliydi. Elbette tüm kalbiyle aşık olmasını istiyordu ama bunun için onu zorlayamazdı. Sevinci, hüznü birbirine karışmış bir şekilde alt dudağına dişlerini geçirip gözlerinden bir kaç damla yaşın firar etmesine izin verdi. Jon'a sıkıca sarılıp derin bir nefesle kokusunu içine çekti.

"Bana aşık olmanı elbette isterdim ama ondan daha çok istediğim şey bana ait olman. Bu yüzden bana verdiklerinle yetinebilirim. Çünkü ben senden başkası ile olamam. Seni seviyorum...

Kızın bu utangaç tavırları hoşuna gitmişti. Olanlar konusunda kafası karışık olsa da duyguları netti. Ona değer veriyordu ve paylaşamıyordu. Aşık değildi ama ona garip bir bağlılık hissediyordu. Bu durumda belki bazı şeyleri çözerlerse aralarındaki belirsiz ilişkiye bir ad bulabilirlerdi. Baştan kıza yatak arkadaşı olmayı teklif etmeyi düşünmüştü ama bu güzel sihirbazın kendine olan sevgisi yüzünden bundan vazgeçmişti. Bu onun gibi aşık biri için fazla ağır gelirdi. Bir diğer seçenek sevgili olmaktı. Daha önce hiç denememişti ve düşünceli bir sevgili olabileceğinden emin değildi. Romantik biri olduğuysa asla söylenemezdi ama en azından sadıklık konusunda şüphesi yoktu. Bunu başarabilirdi. Düşüncelerini sözlere dökmeye kalktığında kızın konuşmasına izin vermemişti. Neler söyleyeceğini az çok tahmin ettiğinden onu susturup aklındakileri söylemişti. Şaşkın bakışları oldukça tatlıydı. Dudaklarına bir öpücük kondurup geri çekildiğinde bağlılığın ve sadakat konusunun onu çok fazla rahatsız etmediğini gördü.

İşte bu şaşırtıcıydı. Kızın gözlerindeki yaşı gördüğünde doğru şeyi yapıp yapmadığı konusunda tereddüde düşmüştü. Düşüncelerini söylerken sadece scarlett’ı mutlu etmek istemişti halbuki… Oysa o ağlıyordu. Gözlerindeki yaşları silerek '' Seni üzmek istememiştim. Ben…''diye açıklama yapmaya çalışırken onun bir anda kendisine sarılmasıyla susmuştu. Duyduklarından sonra derin bir nefes alarak '' bende sana değer veriyorum ve sana her zaman sadık kalacağıma söz veriyorum'' dedi. Bir süre daha o şekilde kaldıktan sonra kızı altına alıp dudaklarına kapandı. Ona uzun ve baştan çıkaran bir öpücük vererek boynuna yöneldi. Geceliğinin açıkta bıraktığı kadarıyla göğüslerine öpücük kondururken '' Kahvaltıdan önce seni yemek istiyorum hayatım'' dedi. Elleri kızın bedeninde baştan çıkarıcı bir şekilde dolaşmaya çoktan başlamıştı.

Duygu yoğunluğu öylesine artmıştı ki artık hiç bir şeyi içinde tutamıyordu. Utangaçlıkla karışık her şeyi dile getirmişti. Ama beceriksizliği ve korkusu yüzünden konuyu geçiştirip değiştirmeye çalıştı. Ama onun tek bir dokunuşu ile bir anda durdu. Açıklamalarını dinlerken konuşmak istemesine bile izin vermemişti. Başta üzülmüş olsa da sonradan ona vereceklerini düşündü. Gözlerinden birer damla yaş akmıştı. Bunun nedeni kesinlikle hüzün değildi. Ama Jon'un yanaklarına dokunması ile ona sıkıca sarıldı. Sözlerini duymuştu. Ona söylediği sözlerden sonra daha sıkı sarıldı.

"Ben üzgün değilim... Mutluyum... Tek bana ait olduğunun hayallerini kuruyordum ama şimdi sen bunu bana veriyorsun. Senin sevgilin olmayı istiyorum ve bende söz veriyorum. Söz vermesem bile bir başkasına dokunmam imkansız sadece seni istiyorum..."

Birbirlerine kurdukları cümlelerin altından kendini Jonathan'ın altında buldu. Dudaklarına kapanan dudaklara tutkuyla karşılık verirken, göğüslerine yakın öpücükler inlemesine neden oldu. Jon'un bir anda söyledikleri ve kullandığı kelime ile kalbi deli gibi atmaya başlamıştı. Bu kelime bazıları için sadece bir kelimeden ibaret olabilirdi, ama onun için kesinlikle değerliydi. Sevdiği erkek ile yerlerini değiştirdiğinde üzerine uzandı. Gözlerinin içine bakarken arzusu ve tutkusunun yanında ona olan aşkını da gözler önüne seriyordu.

"Sanırım bunu ayarlayabilirim, sevgilim"

Bu konuşmanın ardından dudaklarını öpmeye başladı. Bedenini onun bedenine bastırılıp kalçalarını oynatarak erkekliğine sürtündü. Elleri altındaki çıplak bedeninin neredeyse her yerindeydi. Öpücüklerini boynuna doğru ilerletirken tenine hafif ısırıklar bıraktı. Dudakları göğsüne doğru ilerlerken öpücüklerine ve baştan çıakrıcı ısırıklarına devam ediyordu.

Kızın ağlaması söylediklerinin yanlış olduğunu düşündürmüştü. Anlaşılan verebildikleri ona yetmemişti. Ağlamasına başka bir neden bulamıyordu. Scarlett onun kalbini istiyordu o ise ona aşık değildi. Derin bir nefes aldı. Onun istediği şeyi ona verebilmeyi isterdi ama duygular kontrol edilemiyordu ne yazık ki… Güzel sihirbazı teselli amaçlı sırtını okşarken baş döndüren kokusunu içine çekti. Ona olan arzusu gün yüzüne çıkarken onu daha fazla üzmemek adına buna bir çözüm bulmalı ve ondan uzaklaşmalıydı. Kızın sözlerini duyana kadar düşünceleri bu yöndeydi. Onun sözlerinden sonraysa rahat bir nefes almıştı. Arzusuna daha fazla dayanamayıp kızı altına aldığında artık aşksızda olsa sevgili oldukları için ona sevgi sözcükleri kullanarak bir cümle kurup altına aldı. Dudaklarına kapanıp teninin tadını çıkartırken Scarlett’ın onu altına almasına izin verdi. Dudaklarındaki dudaklara karşılık verirken elleri kızın seksi bedeninde gezinmeye başladı. Bedenindeki öpücüklerle ve donuşlarla inlerken bu tahriklere daha fazla dayanamayıp kızı altına aldı. Üzerindeki seksi geceliği parçalara ayırıp vücudunun her yerine öpücük ve ısırıklar bırakırken bedenini bedenine bastırdı.

Onu bir süre baştan çıkardıktan sonra hızla içine yerleşti. Baştan hareketleri yavaş olsa da sonradan hızlanmış ve itişleri sertleşmişti. Dayanılmaz an gelip doruğa ulaştığında nefes nefese kızın üzerine yığıldı. Biraz olsun kendine geldiğinde yatağa geçerek kızı kollarına aldı. Saçına ufak bir öpücük kondurup '' Sana doyamıyorum güzelim'' dedi. Bir süre dinlendikten sonra yatakta kızla güzel bir kahvaltı etti. Kahvaltıdan sonra güzel havayı ve boş olduğu bu günü değerlendirmek adına birlikte dışarı çıktılar… Birlikte biraz zaman geçirmek her ikisi içinde iyi olacaktı.