Akıl Karışıklığı

Sihirbaz | Akademi Öğrencisi Mesaj Sayısı : 25 Kayıt tarihi : 01/11/13

Her şey bir anda olup bitmişti. Önce perisi denen adam onu kurtarmış, sonra da tehdit etmişti. Bunlar da yetmiyormuş gibi bir perisi olduğu öğrenmişti. Bir perinin ne işe yaradığını açıkçası bilmiyordu. Sihirbazlık hayatından çok uzakta yaşamıştı ve ailesi her ne kadar ona bu konu hakkında birtakım bilgiler vermek istese de Ly dinleme taraftarı olmamıştı. Sihirbaz olsa ne olacaktı ki? Ne işine yarayacaktı özel gücü? Normal ve sıradan hayatına alışmıştı, bu nedenle de sihirbazlığa dair hiçbir şey istemiyordu. Zaten özel gücünün ne olduğunu da bilmiyordu. Böyle bir durumdayken bir peri ne işine yarayacaktı ki? Belki ona gücünü bulmasında ve kontrol edebilmesinde yardımcı olabilirdi. Ayrıca perinin de dediği gibi Ly'yi koruyabilirdi. Ama onun korunmaya ihtiyacı yoktu. Sadece hayatına kaldığı yerden devam etmek istiyordu.

"Peki sen hangisini yapacaksın? Korumak mı yoksa cadılara teslim etmek mi?"

Perinin onu biraz daha kendisine çekmesi karşısında geri adım atmak istemişti; fakat sıkı tutulduğundan dolayı hareket dahi edemiyordu. Perinin kokusu yeniden içne dolunca dikkatini başka yöne vermeye çalıştı. Sessizliği bozan kelimelerle birlikte gözlerini perisinin gözlerine dikti. Yeni bir hayat sunuluyordu Ly'ye. Fakat o eski yaşantısını seviyordu. Kim ya da ne olursa olsun hayatına aniden girip bozamazdı. Konuşmanın devamında yeni bir tehdit daha duymasıyla kaşlarını çattı. Ne cüretle böyle bir şeye yeltenebilirdi perisi? Zaten yeterince kötü bir gün geçirmişti, birde art arda gelen emir ve tehditler sinirlerini yeterince germişti. Perinin ellerinden kurtulmaya çalışmıştı; ama sonuç hüsran doluydu. Zaten periye biraz daha yakınlaşmışken kendini bilmediği bir ortamda karanlığın içinde bulunca korkusu tüm bedenine hakim olmaya başlamış, öfkesi geçici süreliğine geçmişti. Kulağına dolan "BÖ!" kelimesiyle istemsizce çığlık atmıştı. Perisinin onu bırakıp ışıkları açmasıyla biraz rahatlamış olarak koltuklardan birine yerleşti ve derin nefes alıp vererek kendini sakinleştirmeye çalıştı. Oturduğu yerde diken üstündeymiş gibiydi. Öfkeli gözlerini karşısındaki periye çevirdiğinde perinin umursamaz tavırları onu deliye çeviriyordu.

"Bana bir söz hakkı bile tanımadan buraya getirdiğin gibi şimdi de geri götür. Seninle kalıcağımı sanıyorsan yanılıyorsun. Gözlerimin önünde birini öldürdün. Sana güvenip seninle yaşamamı nasıl bekleyebilrsin ki?"

Konuşmasından sonra aniden ayağa sıçrayarak kapıya doğru koşarak ilerledi.

Hava Perisi Mesaj Sayısı : 119 Kayıt tarihi : 09/11/13

Sihirbazın, perilerden habersiz olması sinir bozucu bir durumdu. Akademi olacak yeri cicileri korumak dışında bazı temel şeyleri öğrettiklerini sanıyordu. Belki de öğretilmişti ama bu sihirbazı olacak kız o dersi kaçırmıştı ya da ekmişti. Hangisinin olduğu önemli değildi. Tek sorun bunu ona kendisinin öğretecek olmasıydı. Kısa bir özetle kızın anlamasını sağlayacağını düşündü. Gerçi anlamaması bile sorun değildi. Sonuçta kararını çoktan vermişti. Konuşması biter bitmez, onu kollarının arasına çekti. Kısa sürede eve geldiklerinde zifiri karanlıkta kızın attığı çığlık karanlık aurasını arttırırken yüzündeki ifadeyi daha da neşeli hale getirdi. Kızın yüzüne bakarken kafasında bir dolu düşünce belirlemeye başladı. Bu kızla ne yapabilirdi? Bir sihirbazı evinde ilk ağırlayışı değildi, bu. Bazı sihirbazlar güçleri nedeniyle oldukça işe yarıyordu, en son eline geçen sihirbaz gibi... Onunla iki yıla yakın bir süre birlikte takılmış ve tüm felaketlerinde yardımcı oyuncu olma şerefini ona vermişti. Yanmış cesetlerin, acı dolu çığlıkların verdiği zevkle oldukça tatmin olmuştu. Zaten bu yüzden onu uzun bir süre bırakmamış elinde tutmuştu. Kaçamaması için her şeyi yapmış olsa da onun kendini öldürmemesi içinde aşkını kullanmıştı. Şimdi ise durum o andan farklıydı. Karşısındaki kız kendi sihirbazıydı ve gücünü bile bilmiyordu. En azından gücü konusunda işe yarar bilgilerinin olmasını umdu. Gözleri kızın bakışları ile kesiştiğinde ayaklanması ile bir büyü mırıldandı. Duruşunu ise değiştirmemişti. Büyü sayesinde kız evden gidemezdi ama sözleri ikna edici olmasının vaktinin geldiğini gösteriyordu. Kız henüz en kötü halini en basitinden öfkesi ile henüz tanışmamıştı. Onu katil kimliği ile görmesine rağmen o hali bile aslında iyi olan tarafıydı. Bir katliamın ortasındaki halinden daha insancıldı. Gözle görülemeyecek bir hızla hareket ederken aniden kızın önünde belirdi ve onu itti. Yere düşen kızın canının yanması ile çıkan sesler güzeldi. Vakit kaybetmeden üzerine çıkıp bileklerini sıktı. Sihirbazın narin teni büyük ihtimal morarcaktı, ama umurumda değildi. Baskısını kuvvetlendirirken kızın yüzüne yaklaştı. Biraz daha yaklaşsa, harika iniltilere sahip ağzı dudakları ile tanışacaktı. Tehlike parıltılı gözleri, gözlerine odaklı bir şekilde konuşmaya başladı.

"Öncelikle bir şeyi açıklığa kavuşturalım... Bana güvenip güvenmiyor olman, umurumda bile değil... Ortada bir gerçek var ki seçme şansın yok. Dışarısı benim gibi olmasalar da karanlık perilerle dolu ve ben sihirbazımın onlardan birinin eline geçmesini istemiyorum, yanımda olmasını istiyorum... Seni öldürmek yerine korumaya karar verdiğim için şanslı olduğunu düşünmeye başlasan iyi edersin... Yoksa inan bana seni evine bir kaç parça da postalamak benim için hiç sorun değil..."

Sihirbaz | Akademi Öğrencisi Mesaj Sayısı : 25 Kayıt tarihi : 01/11/13

Nasıl bir şeyle karşı karşıya olduğunu çözümlemeye çalışıyordu. Hiç tanımadığı biriyle karanlık bir ortamda tek başınaydı. Ayrıca onu kolları arasında tutan kişini bir sonraki hareketini kestiremiyordu da. Bu adam onun perisi olabilirdi; ama her an Ly’yi öldürecek birinin soğukkanlılığına ve gözlerine sahipti. O soğuk ve sert bakışlı gözlerde ufak da olsa bir merhamet kırıntısı aramıştı; fakat çabaları boşunaydı. Zaten peri hiç tanımadığı sihirbazına karşı neden iyi davranmak zorundaydı ki? Perinin sözlerini dinledikten sonra sinirle sarf ettiği birkaç cümleyle beraber ayağa sıçraması bir olmuştu. Ne yapacaktı bundan sonar onu düşünmekle meşguldü beyni. İlk aklına gelen şey de bir an once kapıya yetişip onu açarak kaçmaktı. Fakat kapıyı birkaç kez yoklamakla kalmıştı her şey. Kapı kilitlenmişti üzerlerine. Tek eliyle alnını hafifçe vurarak sakinleşmeye çalışıyordu. Küçük bir daire oluşturarak ne yapacağına karar vermekle meşguldü. Kafası o kadar meşguldü ki yanında aniden beliren perisini bile fark edememişti. Periye boş ve anlamsız bakışlar gönderirken itilmesiyle yere düşmüştü ve canı yanmıştı ister istemez. Dudaklarından hafif iniltilerin çıkmasına engel olamamıştı. Peri üstüne çıkmışken bir sonraki hareketi tahmin etmemek imkansız olurdu. Ama peri Ly’yi şaşırtarak bileklerini sıkmıştı. Canı daha da çok yanmaya başlamıştı; ama zayıf biri gibi görünmek istemiyordu. Bu yüzden dudağını ısırmakla yetinmişti bu sefer. Peri yavaş yavaş yüzüne yaklaşırken de kalbi heyecanla atmaya başlamıştı. Nedenini merak etse de üzerinde fazla düşünmedi. Perinin gözlerine bakmamaya çalışarak dikkatini başka yöne çevirdi. Perinin yeniden konuşmasıyla yeniden ona dönmüştü gözleri. Korkudan ne diyeceğini bilemiyordu. Perisi eğer böyle bir canavarsa ölüm günü çok yakın demekti. Savaşmak ve susmak arasında gidip gelirken en mantıklı kararı vermesi gerektiğini biliyordu.

“Seninle anlaşmamızı istiyorsan öncelikle tehditler savurmayı bıraksan iyi olur. İkinci olaraksa tamam kaçmaya çalışmayacağım. Uslu bir kız gibi olacağım. Anlaştık mı? Ama senden bir isteğim var. Eşyalarımı evimden almam ve ailemle son bir kez de olsa görüşmem için bana izin ver. Senden çok şey istemiyorum sonuçta. Lütfen! Birde madem perimsin, en azından isimlerimizi öğrenebiliriz değil mi? Benim adım Lydia, ya seninki?”

Hava Perisi Mesaj Sayısı : 119 Kayıt tarihi : 09/11/13

Kızın anlamsız kaçma girişimini ifadesiz bir şekilde izledi. Ama içten tepkisiz değildi. Mırıldandığı bir kaç kelime bu eve hapsolmaları için yeterli oldu. Sihirbaz kız kendini camdan dışarı bile atsa bu evden asla çıkamazdı. Kapıyı zorlamasına bir kaç saniye izin verdikten sonra hızla kalkıp yanında belirdi. Ciddi konuşmanın sırası gelmişti. Canının acıyacağını umursamadan önce onu itti, ardından üzerindeydi. Kızın korkudan hızlanan kalbi, dudağından firar eden iniltilere eşlik ediyordu. Perisi olduğu için onun atan kalbini oldukça net bir şekilde duyuyordu. Daha önce hiç bir kurbanında hissetmediği garip bir haz alırken konuşmaya başladı. Söylediği her kelime doğruydu, eğer isterse kızı çok istediği evine küçük hediye paketlerine sığabileceği boyutlarda gönderebilirdi. Ama bunu istemiyordu, en azından şimdilik... Sözlerinden sonra inatla kızın gözlerine baktı. Kızın dudaklarından çıkacak kelimeler ya ölümüne ya da onun yanında yeni bir hayata başlamasına neden olacaktı. Kızın kalbi normal ritmine dönerken istediği şekilde bir tepki vereceğini gösterirken sessizce bekledi. Evet sonunda öğreniyordu, demek... Onu dinlerken bileklerindeki basıncı biraz azalttıktan sonra derin bir nefes aldı. Sihirbazın kokusu güzeldi ve böylesine yakın mesafeden güzel iniltileri oluşturan dudakları merak etti. Yavaşça dudaklarını onun dudaklarının üzerinde gezdirdi. Karşılık bulacağını anladığı anda öpmeye başladı. Öpüşme sürerken bileklerini tamamen bırakıp ellerini yere koydu. Kızın bedenine dokunmaya kalkmadı, sadece dudakları ile tatlı dudakların tadını çıkardı. Geri çekildiğinde kızın dudakları öpüşmeden ötürü daha da kızarmıştı.

"Adım, Reyes ve isteklerin gerçekleştirebilir..."

Hızla kızın üzerinden kalktı. Dudaklarının tadını beğenmişti. Ama sapık bir pislik gibi eve getirdiği ilk saniye de onu altına alacak değildi, belki bir gün olabilirdi. Ama bugün değil. Kızın elini tutup kalkmasına yardım ettikten sonra ufak bir büyü mırıldandı. Üst katta odasının yanındaki odayı kız için hazır hale getirdi. Gözlerindeki öldürücü bakış gözle görülür bir şekilde azalmış olsa da yüzündeki sert ifade kaybolmamıştı.

"Ailen ve kıyafet işini şimdilik es geçelim ben acıktım. Üst kattaki merdivenin karşısındaki oda senin, istediğin gibi kullan bende işime bakayım. Yemek işini de bir şekilde hallederiz..."

Kızın gidemeyeceğinden emin bir şekilde merdivenlerden çıkıp kızın odasının tam yanında olan odasına girdi.

Sihirbaz | Akademi Öğrencisi Mesaj Sayısı : 25 Kayıt tarihi : 01/11/13

Kapı kolunu birkaç kez zorladıktan sonra açılmayacağına kanaat getirdiğinde oflamıştı. Koskoca evde perisi ile yapayalnızdı, tedirginliği de üstündeydi. Ne yapacağını kara kara düşünürken perinin yanında belirmesiyle ürkmüştü. Ondan birkaç adım uzaklaşmıştı uzaklaşmasına; ama perinin onu itmesiyle kendini yerde canı acır halde bulmuştu. Bu da yetmezmiş gibi bileklerinin sıkılması karşısında canı daha da çok yanmaya başlamıştı. Tabi bu sefer acısını içine gömerek sadece dudaklarını ısırmakla yetinmişti. Aralarındaki mesafe yavaş yavaş azalırken kalbi de heyecandan hızlı atmaya başlamıştı. Acaba peri Ly'nin ufacık kalbinin hızlı attığını duyabiliyor muydu? Eğer öyleyse utanması kaçınılmazdı. Daha önce kimseyle birlikte olmamış ya da birisi onu öpmemişti. Erkeklerin birer zavallı ve pislik olduklarını biliyordu. İşlerini gördüten sonra bir daha Ly'nin yüzüne dahi bakmayacaklardı, buna emindi. Zaten karşı cinse hiçbir zaman da ihtiyaç duymamıştı. O, hiçbir elin dokunmadığı seksi ve harika bedeniyle doğru erkeği bekliyordu. Ya da doğru erkek var mıydı, emin değildi. Perisi ise şimdi Ly'nin ilk öpücüğünü alacağa benziyordu. Gözlerini sımsıkı kapamış bir vaziyette dudaklarının temasını hissetti. Peri onu öpmüyor, sadece dudaklarının temasını sağlıyordu. Bununla ne yaptığını anlamaya çalışırken perinin onu öpmesiyle kalbi yeniden hızlanmaya başlamıştı. Karşılık vermekle vermemek arasında gidip gelirken vücuduna söz geçiremeyerek o da karşılık vermeye başlamıştı, sonunda... Öpüşme sonlandığında hala o anın etkisinde olarak perinin sözlerini idrak etmeye çalışıyordu. İlk defa öpüşmesine rağmen oldukça iyi bir tat almıştı. Bütün erkekler mi harika öpüşüyordu yoksa sadece Reyes mi böyleydi?

"Tanıştığımıza memnun oldum, Reyes ve şeyy... teşekkür ederim şimdiden."

Reyes'in yardımıyla ayağa kalkarken tek eli istemsizce dudaklarına gitmişti. Hafiften şişmiş olan dudakları üzerinde parmakları gezinirken bir yandan da dikkatini başka bir şeye yöneltmeye çalışıyordu. Yemek kelimesinin geçmesiyle karnının açlığı da ortaya çıkmıştı. Fazla belli etmemeye çalışsa da mutluluğu gözlerinden okunuyordu. Tabi katil ve psikopat bir periyle yaşayacak olması dışında. Onun da bir şekilde icabına bakılabilirdi. Bunun dışında koskoca bir ev önünde duruyordu ve Ly de bunun tadını çıkartacaktı.

"Tamam anladım."

Reyes'in üst kata çıktığından emin olunca etrafı biraz daha detaylı incelemeye başlamıştı. Odaları tek tek açıp neyin nerede olduğunu kafasına kazırken saate bakarak üst kata odasını bulmaya yönelmişti. Reyes'in ne dediğini hatırlamaya çalışıyordu; fakat üst katta da bir sürü oda bulunduğundan ötürü karıştırmıştı doğal olarak odasını. Bulduğu ilk odanın kapısını açınca gördüğü manzara karşısında şok olmuş bir vaziyette kıpırdayamaz olmuştu. Ne diyeceğini ya da ne yapacağını bilemiyordu. Odanın kapısını hemen çekmesi gerekiyordu; fakat odadaki kişi tarafından fark edilmişken kapıyı kapatsa bile bir anlamı kalmayacaktı hiçbir şeyin...

Hava Perisi Mesaj Sayısı : 119 Kayıt tarihi : 09/11/13

Sihirbazını öpmek aklında olan bir şey değildi. Onu bu eve getirirken kıza ait kafasında tek bir düşünce vardı. O da güzel sihirbazını korumak... Yine de planlamadığı şeyler olurken sihirbazını altına aldığında işler değişmişti. Kızın tatlı kokusu ve tatlı iniltilerinin olması onu bir meraka sürükledi. Kızın dudaklarının tadına varırken hiç acele etmemişti, hatta ondan karşılık bulacağını düşünene dek sabretmişti. Bunun sonucu ise dudaklarında tutku dolu bir öpücük olmuştu. Kız ona karşılık verirken onu altına almak zor değildi, aslında karşılık vermese bile onu kolayca elde edebilirdi. Ama bu durumdan kesinlikle hoşlanmıyordu, o psikopat derece de sadist bir katil olabilirdi. Ama birlikteliklerinin tamamı onu isteyen ateşli bedenlerle gerçekleşmişti. Lydia ile aralarında geçen ufak konuşma ile onu bırakarak odasının yolunu tuttu. Sihirbazın evden çıkamayacağını bildiğinden oldukça rahattı. Odasına girer girmez kanlı kıyafetlerden kurtulup bir kenara attı. Ilık bir duş bedenine iyi gelecekti. Duştan sonra ise düşündüğü ilk şey yemekti. Çıplak bedenini duşun altına attığında bir anlığına Lydia'nın yüzü aklına geldi. Sanki ilk kez öpüşmüş bir kız gibi ürkekti ve de şaşkın... Yine de buna ihtimal vermiyordu. Böylesine güzel bir kızın mutlaka tadına bakılmış olmalıydı. Üstelik tadına güzeldi. Sadece dudaklarının tadını biliyor olsa da, teninin de farklı olmayacağını biliyordu. Hatta belki de daha tatlıydı.

Banyoda işi bittiğinde beline bir havlu sararak odasına yöneldi. Kıyafetlerini giymek bir büyü ile oldukça kolaydı. Yine de bu büyü işine çok odaklı olmamıştı, hiç bir zaman... Nasıl ki işkence ederken büyü kullanmıyorsa normal yaşantısını da büyüsüz gerçekleştirebiliyordu. Dolabından kendine bir eşofman altı ve bir tişört aldı. Çekmecesinden de iç çamaşırını alıp yatağa fırlattığında havluyu açmak üzereyken duyduğu kapı sesi ile ellerini üzerinden çekti. Kapı da bulunan Lydia ile göz göze geldiklerinde şaşkın bakışları onu güldürdü. Odasında ne işi olduğunu bilmiyordu. Aklına gelen ukalaca fikir ile kıza doğru bir kaç adım yaklaştı.

"Odam da ne işin var Lydia... Alt katta yarım bıraktığımız işi tamamlamaya mı geldin?"

Sihirbaz | Akademi Öğrencisi Mesaj Sayısı : 25 Kayıt tarihi : 01/11/13

Üstündeki beden ona yaklaştıkça kalbi heyecan yüzünden hızla atmaya başlamıştı. Gözleri birbirlerine kenetlenmişken yüzüne yaklaşan yakışıklı yüze karşı gözlerini kapatmakla yetinmişti. İlk öpücüğü perisi yüzünden gidecek miydi yani? Doğru erkeğe az buçuk da olsa inanıyorken yanlış kişi tarafından öpücüğü alınacaktı. Beden hapsinde olduğundan hiçbir şey de gelmiyordu elinden. Dudaklar birbiriyle buluşurken kalbi yeniden hızlanmaya başlamıştı. Önce karşılık vermese de yumuşak dudaklar karşısında kendini tutamayıp karşılık verirken bulmuştu kendini. Kısa süren öpücüğün ardından kısa bir konuşma yaşanmıştı aralarında. Reyes üzerinden kalkıp Ly'nin de ayağa kalkmasına yardım ettikten sonra hiçbir şey olmamış gibi üst kata çıkmıştı. Kısa bir süre için tek eli dudalarında gezinmişti; ama kendini toparlaması uzun sürmemişti. Salonda tek başına kalmanın avantajlarını kullanmaya karar verdi ve bulunduğu kattaki tüm odaları tek tek dolaşmaya başladı. Madem burada yaşayacaktı, o zaman bu ev hakkında birkaç bilgi edinmesi gerekiyordu. Her yeri hızlı hızlı dolaşırken sıra üst kata gelmişti.

Merdivenleri hızlıca çıkarken hangi odanın kendisine ait olduğu aklından uçup gitmişti. Reyes'in Ly'nin odasıyla ilgili söyledikleri... Mecburi olarak odalara tek tek bakması gerekecekti. Umarım perimin odasına denk gelmem diye de içinden sayıklayıp duruyordu. Gözüne çarpan ilk odanın kapısını yavaşça açtığında gördükleri karşısında adeta şok olmuştu. Perisi gözlerinin önünde yarı çıplak bir halde vücudunu sergiliyordu. Tabi Ly'nin bu odaya geleceğini de bilemezdi ya. Tam kapıyı kapatacakken duyduğu sesle yerin dibine girmesi bir olmuştu. Artık geri dönüş kaçınılmaz olduğundan kapıyı sonuna kadar açtı ve gözlerini kaçırarak Reyes'in cümlesini tamamlamasını bekledi. Kısa bir süre hiçbir şey diyememişti. O da kendince haklıydı; fakat ne hakla yarım kalan işin devamını getirmeyi dile getirebiliyordu ki... Cesareti biraz olsun arttığında gözlerini perinin gözlerine dikti.

"Yarım kalan işten kastın ne bilmiyorum ama ben şeyy... odamı arıyordum ve sanırım yanlışlıkla senin odana girmişim özür dilerim. Neyse ben kendi odama aramaya devam edeyim."

Konuşmasının bitiminde yavaşça kapıyı kapatarak yan odalardan birini açtı ve burası odası olsa da olmasa da yatağın üstüne kurulup yatmıştı. Yemekten önce biraz olsun dinlenmeye kesinlikle ihtiyacı vardı. Gözlerini kapattığında ise gözünün önüne Reyes'in yarı çıplak hali geliyordu ve yanakları kızarmaya başlamıştı. Her ne olursa olsun böyle birinden hoşlanamazdı. Asla...

Hava Perisi Mesaj Sayısı : 119 Kayıt tarihi : 09/11/13

Banyonun ardından yapacağı ilk iş yemek yemekti. Öğlen fazla bir şey yediği söylenemezdi. Üstüne bir de perilerle uğraşmıştı. Bu yüzden banyosunu bile hızlıca tamamlayıp giyinmek için odasına geçti. Havluyu üzerinden atmak üzereyken kapının sesini duymuştu. Evde yalnız yaşadığı için en ufak sesi bile duyabiliyordu. Çünkü acı dolu yakarışlar dışında evde sadece kendisi ses çıkarıyordu. Arkasını döndüğünde sihirbazı ile karşılaştı. Onu görmek şaşırtıcı olmasa da asıl sorun neden geldiğiydi? Banyodan yeni çıkmış, ıslak ve çıplaktı. Eğer sesi fark etmese şu an sihirbazının önünde, havlusuz bile kalabilirdi. Sırf bu düşüncenin muzipliği yüzünden aklına gelenleri kelimelere döktü. Dudaklarında hala Lydia'nın tadı vardı. Tadı öylesine güzeldi ki ister istemez, fazlasını arzulamıştı. Şu an sihirbazı böyle bir şey istese kesinlikle hayır demezdi. Ama içten içe hissettiği bir şey daha vardı. Kızın masum görünüşü, kızaran yüzü başka bir erkekle yakınlaşmamış olabileceğini aklına getiriyor olsa da diğer yandan böyle güzel bir kızın boş bırakılmayacağını biliyordu. Lydia'nın sözleri gülümsemesini sağlarken alelacele gidişini izledi. Tek bir kelime bile etmeden kapısını kapatıp giyindi. Mutfağa indiğinde hiç istemese de hızlı olması için büyü yaptı. İki kişilik hamburger, patates kızartması ve içecekler masadaki yerlerini aldığında Lydia'nın yanına çıktı. Ona söylediği odanın kapısını araladığında kızın içeri de yatağa uzanmış olduğunu gördü. Sessizce odadan içeri girip yatağın kenarına oturdu. Yanında oturan pozisyona geçmiş kızın bileklerini kavrayıp kendine çekti. Tutuşu canını yakacak düzeydeydi. Bununsa tek nedeni acı dolu bir inleme duymak içindi ve bunu başardı da. Gözlerini onun gözlerinden ayırmadan konuşmaya başladı.

"Az önce odamda beni gerçekten anlamadın mı, Lydia? Zeki bir kız gibi görünüyorsun oysa ki..."

Yüzünü ona yaklaştırarak dudaklarını öptü. Aslında bunu yapmayı düşünmemişti, bir kızı zorla öptüğü zamanlar olmuştu ama şu an farklı hissediyordu. Öpüşü karşılık bulurken bu kez elleri de boş durmadı. Önce kızın yanağını okşadı, ardından açıkta olan yakasını, göğüslerine gelmek üzereyken elini çekti ve öpücüğe son verdi. Ardından hızla ayağa kalktı. İçinde arzu olsa da gözleri yine acımasızlığa bulanmıştı.

"Hadi aşağı gel yemek hazır..."

Hızlı bir şekilde mutfağa indiğinde önce bir bardak soğuk su içti. İçindeki tutkuyu biraz olsun bastırmak için... Ardından sihirbazının gelişi ile birlikte hamburgeri yemeğe başladı.

Sihirbaz | Akademi Öğrencisi Mesaj Sayısı : 25 Kayıt tarihi : 01/11/13

Bugün sürprizler içinde geçiyordu Lydia için. Önce bir cinayeti izlemişti, ardından bir perisi olduğunu öğrenmişti hem de en psikopat haliyle... Şİmdi de perisi tarafından ilk öpücüğü çalınmıştı. Bulunduğu kattaki odaları dolaşırken aklında az önceki öpüşme vardı hala. Dikkatini dudaklarından ve Reyes'den uzak tutmaya çalışsa da çabaları boşunaydı. Merdivenlere doğru ilerlediğinde kısa bir an için o anı unutmuştu; fakat yanlış girdiği oda ve karşısında duran manzarayla yüzü ve vücudu alev almaya başlamıştı. Ne konuşabiliyor ne de hareket edebiliyordu. Sessizliği bozan perisi olmuştu. Onun dedikleriyle yüzü utançtan kıpkırmızı olurken bakışları yeri seyretmekle meşguldü. Ona ne diyeceğini bilmiyordu. En doğrusu gerçeği anlatmaktı. Ly diğer kızlar gibi değildi, onlar gibi de olmaya niyetli değildi zaten. O, daha ilk birlikteliğini bile yaşamamış bir tomurcuktu. Hayatında daha hiçbir kötülüğü bile tatmamıştı. Ama bugün yaşanılanlar aklında bu tür düşüncelerin belirmesine neden olmuştu. Yarım kalan işten kastı anlasa da çaktırmamaya çalışarak konuyu geçiştirdi. Konuşmasının bitiminde odadan hızla çıkarak yan odalardan birini gözüne kestirerek kapıyı araladı ve yorgun olan bedenini yatağa attı. Gözlerini kapatıp bir süre dinlenmeyi seçmişti.

Dakikalar sonra yatağın kenarında oturan Reyes'in varlığıyla gözlerini açtı ve yanına oturdu. Ne söyleyeceğini merakla beklerken aniden kolundan sertçe kavrayan periye karşılık olarak bir çığlık atmıştı. Canını neden durduk yerde yakma gereği duymuştu ki? Bileklerini kurtarmaya çalışırken perinin sözleriyle çırpınışlarını sonlandırdı. Ardından dudaklarında hissettiği temas yüzünden gözleri kapanmıştı istemsizce. Kısa bir an için öpücüğü karşılıksız bırakırken an gelip de onu öpmeye başladığında bileklerini tutan eller gevşemiş ve elleri serbest kaldığında da Reyes'in kaslı gövdesine gitmişti, tek eli de saçlarını karıştırıyordu. Öpücük sonlanınca ne olduğunu anlamaz bir halde ona şaşkın bakışlar gönderirken yemeğin hazır olduğunun sinyali kulaklarına dolduğunda bir şey demeden onu takip etti. Masaya oturduklarında Reyes yemeğini yerken Ly dokunmuyordu bile. Midesine tekme yemiş gibi hissediyordu. Onu öpüp sonra da bir şey olmamış gibi bakan perisi, erkekler hakkındaki düşüncesini kesinlikle haklı çıkarmıştı.

"Yemek için teşekkürler ama ben daha fazla yemicem. Sana afiyet olsun."

Masadan kalkarak salona geçti ve televizyonu açıp kanalları zaplayarak geçiyordu. Oysaki aklında bir sürü cevaplanması gereken soru vardı.

Hava Perisi Mesaj Sayısı : 119 Kayıt tarihi : 09/11/13

Hareketlerine bir türlü anlam veremiyordu. Bir sihirbaz, perisinin hayatını ne kadar karıştırabilirdi? Bunu zaman gösterecek olsa da kızın şimdiden hayatını karıştırmaya başladığı açıkça görülüyordu. Dudaklarının tadı böylesine güzelken ve aynı şekilde tatlı bir şekilde karşılık verirken onu öpmemek zordu. Zaten az önce de onu öpmüştü. Hatta daha fazla ileri gidecek gibiydi. Ellerinin teninde gezmeye başlamasının başka bir açıklaması yoktu. Dudakları güzel olan sihirbazının daha fazla tadına bakmak istiyordu. Ama bunun dışında doğruluğuna emin olduğu düşünceleri vardı. Bu yüzden kıza sahip olma istediğini bir kenara iterek başka bir isteğine yoğunlaştı, yemek. Kıza da hazır olan yemeği söylediğinde hızla mutafa indi. Sihirbazı ile bir yatak odasında baş başa kalmak şimdilik tehlikeliydi. Yemeğini yemeğe başladığında neredeyse yemeğine hiç dokunmamış olan sihirbazına baktı. Sorununun ne olduğunu anlamaya çalışıyordu. Çünkü aç olsa da yemeği ikisi için hazırlamıştı. Ama kız pekte yemek ile ilgilenmiyordu. Bunun için aklında bir kaç düşünce belirdi. Kızı bir anda alışık olduğu hayattan koparmıştı, bunun elbette kız için farklı etkileri olacaktı. İştahsızlık ise beklenmedik bir durum değildi. Doyduğunu söyleyen sihirbazının masadan kalkmasına ses çıkarmadı, önündeki yemeği tam olarak bitirdiğinde bir büyü masayı temizlerken aklına yapması gereken ufak bir iş geldi. Şu an bir iş Lydia dan uzaklaşmak için iyi bir bahaneydi. Üst kata çıkıp üzerindeki kıyafetleri değiştirip, silahlarını kuşandığında kızın yanına indi.

"Benim çıkmam gerek... Evde istediğin gibi takılabilirsin, eve benim dışında gelecek kimse olmayacağı içinde rahatına bak odanı biliyorsun..."

Büyü ile gitmek yerine kapıdan çıkmayı tercih etti. Şoka girmiş kızı daha fazla rahatsız etmenin bir anlamı yoktu. Evde onun girmemesi gereken bir sürü yer olsa da her biri koruyucu büyülerle kapalı olduğu için içi rahattı.