Acı Dolu Yakarışlar

Karşısındaki adamın neler saçmaladığı ile ilgili en ufak bir fikri yoktu. Mantıklı düşünemiyordu. Korku tüm hücrelerini ele geçirmişti ve detayları fark etmekte zorlanıyordu. Aklında kızlarla ilgili binlerce soru varken kendi geleceğiyle ilgili endişeleri de geçen her dakika artıyordu. Adamın gevelediği zırvalıklara cevap verirken özellikle aralarında bağ olmadığı kısmına değinmişti. Böylelikle onun kendisini bırakacağını düşünmüştü ama bunun yerine duydukları donmasını sağladı. Telaşla ''Hayır… Hayır… Saide’yi öldürme lütfen. '' Dedi. Karşısındaki kişi ise onu hiç umursamayarak konuşmasına devam etmişti. Ona gecesini mahvettiği için nefretle bakarken ''Peri? Bana varlığına inanmadığımız şeylerden biri olduğunu mu söylüyorsun. '' Dediğinde bileğini onun elinden kurtarmaya çalışarak ''Bırak beni seninle hiçbir yere gitmek istemiyorum ''diye bağırdı. O ara ortamın değişmesiyle donup nefes dahi almadan etrafa baktı. Buraya nasıl geldik sorusu ile onun yüzüne bakarken reyes adındaki bu adi herifin gerçekten de peri olup olamayacağını düşünürken duyduğu ağlama sesiyle bileğini ondan kurtarmayı başarıp hızlı adımlarla sesi takip etti.

Saide’yi gördüğünde kız kendisine koşarak sarılmıştı. Onu teselli etmek adına '' Tamam sakin ol… Ben yanındayım '' diyerek saçlarını okşarken perinin söyledikleri ile gözlerini onun gözlerine dikerek '' Eğlenmek? İnsanlar oyuncak değildir. '' Dedi.

Peri olduğuna inanmaya başladığı reyes adındaki adama bakarken yapabileceklerinin bir sınırı olmaması daha çok ürkütmeye başlamıştı fakat bunu belli etmemeye çalışıyordu. Ona sıkı sıkıya sarılmış arkadaşını teselli etmeyi denerken duydukları öfkelenmesini sağladı. Belki sihir denen o şeyi gerçekten yapabiliyor oldukları için kendilerinden üstün olabilirlerdi ama bu onlara phoebe ve saide gibi savunmasız insanlarla bir oyuncak gibi oynayabilme haklarını vermezdi. Buna dayanamayarak birkaç söz söylediğinde kendisini mahzenin duvarında bulmuştu.

Yavaş yavaş son kalan cesaret kırıntılarını kaybetse de sessiz korurken duydukları sinirlenmesini sağladığından ‘Adi herif.’ Diye söylendi. Ortaya çıkan bıçaklarla saide gibi oda nefesini tutmuştu. Zincirlerden bileklerini kurtarmayı denese de oldukça sıkıydılar üstelik kurtulmayı başarsa bile arkadaşıyla buradan ayrılmayı başarma şansları lanet olsun ki çok düşüktü. Şanslarına hakaretler ederken perisi olduğunu iddia eden adamın kendisine yaklaşışını izledi. Elbisesi yerle bir olduktan sonraki sözler dişlerini sıkmasını sağlarken ''Sizin dilinizde sihirbaz demek ne anlama geliyor bilmiyorum ama ben o dediğin şey değilim… Ben bir insanım… Anladın mı insan.  '' Dedi. Son cümlelerini üzerine basarak söylemişti. Göğüslerinin oluğunda bıçağı hissetmek ürpertirken nefesini tuttu. Gözlerini kapayıp olabileceklere kendisini hazırlamayı denerken bedeninde oluşan çizikle acıyla yüzünü buruşturdu.

Dudaklarından çıkan ufak inlemeyi yarıda kesmeyi başararak gözlerini araladığında onun saide’ye yönelmesiyle telaşla
''Bırak bizi…  ''dedi. Arkadaşının çığlıkları kulaklarını doldururken ona  ''Keş şunu  '' diye bağırdı. Gözlerini onun gözlerine dikerek''Tamam diyelim ben o dediğin kişiyim o zaman derdin benimle değil mi? Onu serbest bırak. Zarar verme... Lütfen  ''dedi. Gözleri dolmuştu.

Arkadaşının gözleri önünde zarar görmesine ve çığlıklar atıp ağlamasına dayanamıyordu. Üstelik reyes adındaki o aşağılık herifin şuan işkence ettiği kız onun için sadece sıradan bir arkadaş değildi. Saide onun olmayan ailesi gibiydi. Ona diğer kızlara verdiğinden daha fazla değer veriyordu.  Gözleri dolmuş bir şekilde perisinin söylediklerini dinledikten sonra ‘Sen iğrenç birisin’ dedi sinirle şuan elinden gelse bu adamı hiç düşünmeden öldürebilirdi. Üstelik şiddetten nefret eden kişiliğine rağmen sırf bir kız kardeşi gibi gördüğü kıza yaptıkları yüzünden ona zarar verebilirdi. Kızın acı dolu yakarışları kulaklarını yeniden doldurduğunda ağlamaya başlamıştı. Çırpınarak ''Kes şunu. Lütfen dur artık ''dediyse de sesini duyuramamıştı. Arkadaşının sesi kesildiğinde korku ile ona baktı.

Hareketsiz kalması daha çok ağlamasını sağlarken duyduklarına öfkeyle ''Gösteri? Arkadaşıma işkence ettin lanet herif. Bunu izlemek oldukça berbattı '' Diye bağırdı. Onun kan kaybeden haline bakarken gözlerinden birkaç damla daha yaş aktı. Son sözleri beyninde yankılanırken gözlerini onun gözlerine dikerek ''Söyle ne istiyorsun. '' Dedi. Hıçkırıklarına engel olmaya çalışarak ''Onun hayatına karşılık ne istersen verebilirim.  Para konusunda sıkıntım yok '' dedi.  

Saide’nin hayatına karşılık ne kadar ileri gidebilirdi? Emin değildi ama yapabileceği her şeyi yapmaya hazırdı. Yeter ki o yaşasın diye düşünüyordu. Onun için var olan tüm kaynaklarını harekete geçirebilir ve yeri yerinden oynatabilirdi fakat bir peri kendisinden ne isteyebilirdi ki? Reyes ve onun dünyası hakkında hiçbir şey bilmese de insanların dünyasında periler masal kahramanı olmasının dışında her şeyi yapabilen canlılardı ancak adı üstünde onlar hayali ve var olmayan şeylerdi. Gerçeklerinin neler yapabildiğini bilmiyordu eğer kitaplardaki gibiyse hiçbir şeye ihtiyacı yoktu. Peki phoebe gibi sıradan bir insandan ne isteyebilirdi ki? Phoebe mylene’nin elinde olan ve ona verebileceği tek şey parasıydı ve o saide için tüm mal varlığından vazgeçmeye hazırdı. Reyes ona yaklaşıp teninde bıçağı gezdirirken korku ve nefretle ona baktı. Bedeninde oluşan çizik acıyla inlemesini sağlarken tenine değen dudaklarla kendisini geri çekmeyi denedi ama duvara dayalı olduğu için bir işe yaramamıştı.

Perisinin sorusu üzerine sinirle ''Bilmiyorum… Hakkınızda hiçbir şey bilmediğimden ne isteyebileceğin konusunda da hiçbir fikrim yok ama elimde olan tek şey maddi güç ve ondan da saide için vazgeçebilirim'' dedi.

Tenine değen dudaklardan kurtulma şansı olmadığı için sinirle dişlerini sıktı. Ağzına geleni saymak istese de saide’nin durumunu düşünüp onun için sessiz kalmıştı ama bu durumdan hoşlanmadığı oldukça belliydi. Reyes yine arkadaşının yanına gittiğinde endişe ile ona baktı. Hançerin kızın bedeninde gezinmesiyle korkmaya başlamıştı. Duyduklarıyla onu anlamaya çalışırken''Seni dinliyorum… Benden tam olarak ne istiyorsun?'' diye sordu.

Periyle olan konuşmalarının gittikçe sarpa sardığını görebiliyordu. Reyes’in yaptığı her hareket söylediği her bir söz  daha da sinirine gidiyordu. Tanrı aşkına hala inanamıyordu. Sıradan olan hayatı nasıl bir anda bu kadar dehşet verici olabilmişti. Dışarıya çıktıkları bu gecenin diğerlerinden farksız olması gerekirken şuan geldikleri nokta phoebe’nin kanını donduruyordu. Perinin göğsünü sıkarak söyledikleriyle kaşlarını çattı. Bu sefer sessiz kalmayı seçmişti çünkü aklına onunla seks denen o şeyi yapabileceği gelmiş ve bu fikirden arkadaşını kurtarmak için bile olsa hoşlanmamıştı. Asıl konuya geçebilmeleri için birkaç cümle kurduktan sonra gözleri arkadaşının gittikçe solan teninde, kan kaybeden bedeninde dolaşıyordu. Boğazındaki bıçak içindeki korkuyu büyütürken duydukları birkaç dakikalığına durup derin bir nefes aldı. Gözlerini gözlerine dikerek ''Şanssız bir sihirbazım o zaman…  ''   dedi.

Gözlerini kapayıp aklını toparlamayı deneyerek ''Tamam dediklerine bakılırsa özel bir gücü olan sihirbaz dediğiniz bir grup insandan biriyim. Gücümden emin değiliz ama bu seni durdurmamı sağlamıyor. Kısaca  sihirbaz olmam hiçbir işe yaramıyor da diyebiliriz ''   dedi. Olayı sindirememiş olsa da bir an önce arkadaşını kurtarmak adına konuyu uzatmayarak sustu. Sonradan duydukları gözlerinin şaşkınlıkla büyümesini sağladı.

Nefes almayı dahi unutarak ''Ne? ''   diye sordu. Söylenenleri tek seferde anlayabilecek kadar zeki olsa da duyduklarına inanamadığından sorma gereği duymuştu. Saide’nin solan yüzüne bir süre baktıktan sonra iç çekerek ''Tamam… Kabul ediyorum. İstediğin gibi sana bağlılık yemini edeceğim ve yakınında olmak için buralardan bir ev tutacağım. Böylelikle hayatımın her anına burnunu daha kolay sokabilirsin  ''   dedi.

O alçak adamı geri kalan tüm hayatı boyunca bağlı kalmak bu oldukça büyük bir karardı. Her an her saniye birinin hayatına müdahale etmesine izin vermek kaldırabileceği bir şey olmamasına rağmen söz konusu ailesi gibi gördüğü kişinin hayatıysa olayı farklı bir boyuta taşıyordu. Reyes’e hayır demeyi çok istemesine rağmen bunu kabul etmişti. Bir hayata karşılık başka bir hayat. Görünürde adil bir takastı.

Başına gelecekleri hayal dahi edemiyor olmasına rağmen bundan en az hasarla kurulmak için başka bir evde kalmayı önermişti. Göğsünün okşandığı gerçeğini görmezden gelmeye çalışırken duyduklarıyla nefesini tuttu. İtiraz etmeyi düşündüğü esnada dudaklarına kapanan dudaklarla dondu. Tacize uğruyor ve hiçbir şey yapamıyor olmasının verdiği sinir ve üzüntüyle zincirlerinden kurtulmayı denedi. Bedenini ele geçiren çaresizlikle bu durumun bitmesini beklerken bir süre sonra dudaklarındaki dudaklar ve göğsünün okşanması garip hissettirmişti. Rahatsızlık yavaşça kaybolup yerini zevke bıraktığında ona karşılık vermemek adına kendisiyle savaşırken perinin geri çekilerek söylediklerinden sonra kendine gelerek sinirle '' Sen pislik herifin tekisin. ''  Dedi.

Başka bir şey söylemeden kendisini engellemeyi başarmıştı. Biraz daha konuşursa anlaşmanın bozulacağından korkuyordu. Reyes adındaki adi adamın arkadaşına yaptığını sessizce izledi. O yok olduktan sonra zincirleri yok olmuştu. İç çamaşırlarıyla mahzende onun kendisine yakınlaşmasını izlerken '' Bu aynı ev mevzusu olmak zorunda mı? Beni sık sık ziyarete gelerek de hayatımı cehenneme çevirebilirsin ''  diye isyan etti.

İçinden bunun için ödediğin bedel çok fazla diye fısıldayan sesi bastırmaya çalışırken başını arkadaşını son gördüğü yerden periye çevirdi. Artık ölene kadar ona  bağlıydı. O ne derse yapacak ve hayatını reyes adındaki bu acımasız kişinin gözetiminde geçirecekti.  Derin bir nefes alıp bunu hazmetmeye çalıştı. İsyanına engel olmak ise yapamadığı bir şeydi. Perinin yanına gelip kendisini duvara yapıştırmasıyla rahatsızca kıpırdadı. Bedenini bedenine yaslamamış olsaydı elleri arasından kurtulmayı deneyebilirdi. Reyes’se ona neredeyse nefes almak için bile yeterince yer bırakmamıştı. Dudakları dudaklarına bu kadar yakınken az önceki olayın kendisinde yarattığı etkiyi hatırlamamaya çalıştı.

Sözler sinirini gün yüzüne çıkarırken sıkıntıyla '' Tamam anladım ayrı ev yok. Seninle bu cehennemde yaşamak zorundayım şimdi bırak beni.'' Dediği esnada dudaklarına kapanan dudaklar şok etti. Öpüş başta canını acıtsa da algıladığı tat hoşuna gitmeye başlamıştı. Bedeninde gezinen eller rahatsız etmeyi bıraktığında garip hissetmeye başladı. Ona karşılık vermemek için dirense de bu hoşuna giderken dudaklarının kıpırdadığını fark edip dehşetle kendisini daha çok sıktı. Onun geri çekilmesiyle derin bir nefes aldı. Üzerinde oluşan elbise rahatlatmıştı.  Peri bileğinden tutup onu çekiştirirken birkaç kez elini ondan kurtarmayı denemiş beceremeyince pes etmişti.

Durumu kabullenip saide ve tanıdığı diğer arkadaşlarının işkence görmemesi ve hayatlarının tehlikeye girmemesi için reyes’in isteğiyle peşinden odaya girdiğinde bileğini kurtarıp odayı incelemeye başladı. Yatağa oturarak '' Diğer bir değişle küçük hapishanem.'' Dedi. Gözlerini onun gözlerine dikerek '' Normal hayatımı yaşamakta özgür müyüm bari? Yoksa onlara da yeni kurallar getirip yasaklar mı koydun?'' diye sordu. Sesinde bastırmakta zorlandığı bir öfke vardı.  

Daha önce birçok kriz anını başarıyla yönetmiş biri olan phoebe şuan bu konuda pekte başarılı değildi. Başına gelenleri ve bu akşam yaşadığı berbat geceyi hak etmediğini düşünüyor böyle düşündükçe de sinirleri tepesine çıkıyordu. Derin birkaç nefes alıp öfkesinden kurtulmayı denerken perinin sözleriyle burnundan soluyarak dudaklarını ısırdı. Ona cevap vermek istemiyordu. Kendisini tutmalıydı. Aklını farklı şeylere yoğunlaştırmayı denerken arkadaşını aramadığını hatırlayıp odaya göz gezdirdi. Telefonu gördüğünde hızla alıp saide’yi aradı. Endişe dolu birkaç dakikanın ardından kızın açmasıyla rahatlayarak bir süre onunla konuştu. İyi olduğundan ve hiçbir şey hatırlamadığından emin olduğunda telefonu kapayıp gözlerini periye dikti.

Az önceye nazaran daha sakin bir şekilde '' hayır hiçbir şey yapmaya çalışmıyorum. Böylesi de yeterince zor zaten. '' Diyerek yatağa doğru birkaç adım atıp durdu. Aklına gelen şeyle ona bakarak '' Bu günden başlayarak mı burada kalıyorum yoksa en azından evimden eşyalarımı toplamam için zaman verecek misin? '' diye sordu. Gözlerinde gördüğü bir şey iç çekmesini sağlamıştı.