Boynunu iki yana hareket ettirip kendini esnetti. Boynu ciddi anlamda ağrıyordu. Kahve de içmemişti. Bir güne kahvesiz başlamak, Richard için hiçbir zaman hayra alamet olmamıştı zaten. Zilin çalması ile beraber bir karmaşa ile öğrenciler derslerinin olduğu sınıflara hücum etmeye başladı.
"Sabahın köründe ders anlatmak hm?"
Elini çenesine götürdü ve sınıflara koşturan öğrencileri bir müddet daha izledi. Yapacak bir şey olmadığına karar verip yerdeki karo döşeme eşliğinde koridor boyu ilerlemeye başladı. İlk dersi ikinci saat başlıyordu ve bu da öldürecek bir saati olduğunun esas göstergesiydi. Etrafı kurcalıyor, açık kalmış öğrenci dolaplarını kapatıp üzerine de kilitliyordu. Sıkımıştı. Diğer öğretmenlerin büyük bir kısmı ile anlaşamıyordu hem...
"Ne gün ama..."
Homurdandı... Yolunu tamamen değiştirip giriş kapısına yöneldi. Ne olduğunu anlayamadan birinin kendisine çarpıp yere kapaklandığını hissetti. Gözlerini yere indirip sızlanan kıza bir iki saniye boş boş baktıktan sonra etrafa dağılmış, kendisine yakın bir iki defteri de toplayıp kızın eline tutuşturdu. Büyük ihtimalle kızın her yeri yara bere içindeydi. Böyle söylendiğine göre şu meşhur sakar tiplerden biri olmalıydı. Okulda bu kız gibi onlarca kişi tanıyordu. Fakat hayatında kimse kendisine bu kadar yüksek bir hızla çarpmamıştı. Öğrencinin adını biliyordu. Hemen hemen tüm listeleri ezberlemek gibi gereksiz bir huyu vardı. Ve kızın ilk saat dersi olmadığını biliyordu. Okula geleli iki gün olmasına karşın biraz fazla şey biliyordu. Kendini tanıtma ihtiyacı hissetmedi bile. Kızın kendisini görünce şaşıracağından emindi. Ne de olsa dünyaca tanınan biri olmak, bu tip şeyleri beraberinde getiriyordu.
"Önemi yok, her neyse, sen nereye yetişmenin derdindesin? İlk saat girmen gereken bir ders olmamalı, yanılıyor muyum?"
Soran gözlerle bakarken sol bileğini hafifçe savurdu ve kendiliğinden açılmış olan saatine baktı. Zaten hafif düşük kapaklara sahip olan gözleri sanki uykusuzmuş gibi kısıldı ve saatin kadranına takıldı. Henüz ikinci saate otuz dakika kadar zaman vardı. Gözlerini devirdi...
"Ah neyse, boşver... Henüz yarım saat var. Evine dön, ya da buralarda takıl. Sen bilirsin. İkinci saat benim dersime gireceksin, belki birer kahve içebiliriz."
Şu iki gün içinde yaklaşık yirmi kadar öğrenci ile kahve içmişti. Tiryakiliğinin getirisi olarak bunu öğrencilere de bulaştıracaktı. Koridorlardaki içecek makinelerindeki kahve stoklarının ani düşüşü tüm şüpheleri Richard'a çekiyordu.