Hüzünlü zafer Mm-3_zps38d4803f
Hüzünlü zafer Mm-3_zps38d4803f
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfaAnasayfa  KapıKapı  Latest imagesLatest images  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yapGiriş yap  

 

 Hüzünlü zafer

Aşağa gitmek 
2 posters
YazarMesaj
Trey Letalis
Avcı
Avcı
Trey Letalis


Mesaj Sayısı : 115
Kayıt tarihi : 22/07/14

Hüzünlü zafer Empty
MesajKonu: Hüzünlü zafer   Hüzünlü zafer Icon_minitimePtsi Şub. 02 2015, 23:55

Reilly’nin son saniyelerini görmek rahat bir nefes almasını sağlamıştı. Ruby… Değer verdiği kadın,sevgilisi artık kısmen de olsa güvendeydi. İntikamı alınmıştı. O adi herifin mantığını savunup izinden gidecek olan klanı ise bertaraf ediliyordu. Çığlıklar jonathan’ın küfürleri ile birlikte kulaklarına ulaşırken görüşü bulanıklaştı. Aldığı yaralar dinen öfke ve yavaş yavaş geçmeye başlayan adrenalinle kendini daha çok hissettirirken dudaklarından acı çektiğini belli eden bir ses döküldü. Ayakta durmakta zorlandığı için destek alabileceği bir yer aradı. Nefes alışları yavaşlamıştı. Kaşından sızan kanlar zaten olmayan görüş açısını daha da yok ederken fazla dayanamadı. Ağırlığını taşıyamayıp yere düştüğünde aklında sadece önemsediği insanlar vardı. Amcası, lexi, Ruby, doğmamış kuzeni... Onları bir daha görememe endişesi yaşarken gözleri yavaşça kapandı.

Derin karanlıkta hayal meyal birinin endişeli sesini duydu. Gözlerini aralamak için ne kadar uğraşırsa uğraşsın başaramamıştı. Jon onu bulduğunda nabzı oldukça yavaşlamıştı. Peri onun hayatta kalmasını sağlayacak birkaç büyü yapıp letalis malikanesine bırakıp gittikten sonra doktorlar eve doluşmuştu. Treyse her şeyden habersiz bilinci kapalı bir şekilde kendi ile uğraşıyordu.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Ruby Bianca Howlett
Avcı / Sihirbaz
Avcı / Sihirbaz
Ruby Bianca Howlett


Mesaj Sayısı : 295
Kayıt tarihi : 09/06/12
Yaş : 30
Lakap : Benliksiz

Hüzünlü zafer Empty
MesajKonu: Geri: Hüzünlü zafer   Hüzünlü zafer Icon_minitimeSalı Şub. 03 2015, 00:43

Letalis malikanesine geldiğinden beri hayatında gerçekten iyiyim dediği zamanları yaşamıştı. Bunun için Trey'e minnettardı. İntikam için Reilly'nin yanına gittikten sonra olanları düşündükçe kabus görüyordu. Orada ölüp de hayatına yeni giren harika adamdan uzak kalacak olmanın verdiği hüzün tüm bedenini ele geçirmişti. Bunun sonrasında ise terk edilme ve yalnızlık korkusu... Terk edilme düşüncesini aklından bir türlü atamıyordu. Hayatına giren her insan onu terk etmiş ya da öldürmeye çalışmıştı. Trey ve perisi dışında herkes... Karanlık günleri Trey'in varlığı ile unutmaya çalışırken diğer yandan nefret ettiği doktorlarla görüşmeleri oluyordu. İlaç istemediğini ise bir türlü anlatamıyordu. Psikolojik sorunları yüzünden yeterince ilaç kullanmıştı. Şu an ilaçlar görmek isteyeceği en son şeylerdi. Üstelik onun ilacı aslında tam yanındaydı, Trey... Onunla yaptığı yürüyüşler, geçirdiği zamanlar bedenindeki ve ruhundaki yaraları kapatmak da yeterince işe yarıyordu. Bir noktadan sonra ise Lexina ve lider Saevus ile daha yakından konuşma fırsatı da bulmuştu. Lexina ne kadar cana yakın olsa da Saevus da her lider de olması gereken bir soğukluk ve mesafe vardı. Buna o yüzden pek fazla takmadı sonuçta koca klana sihirbaz olarak gelmişti.

Günler sonra bedeni iyileşmiş kendini toparlamıştı ve güne ilk kez Trey'in acelesine tanık olarak başladı. İşi olduğunu söyleyip gitmesinin ardından malikanenin içinde turladı. Biraz hamile avcı ile vakit geçirse de sonrasında lider yalnız konuşmak istediği için onu yanına çağırmıştı. Önemli bir konu olduğu düşünerek sessizce dinlerken klana kabul edilme aşamasında itiraz hakkını kullanmak istedi ama Trey ile ortak olacağını duyduğunda kabul etti. Yetenekli biriydi, üstelik gücü vardı ve evini açan bir adama bu şekilde teşekkür edebilirdi. Sonuçta Trey onun yeğeni de olsa onsuz geçirdiği ilk saniye de önce hakaretlere başlayıp ardından yaka paça buradan sürükleyerek götürebilirdi. Yani başka biri olsa bunu yapardı da ama Saevus böyle bir şeyi ima bile etmediği için teşekkür ederek kabul etti. Sonrası ise huzursuz bir bekleyişti, Trey neredeydi?

Saatler sonra perisinin varlığını ve kalabalık gürültüsünü duyar duymaz kapıya koştu. Trey yaralıydı, Jonathan da öyle... Neler olduğunu merak ederken koşturan doktorlara ayak bağı olmamak için gözü yaşlı bir şekilde olanları öğrenmeye çalıştı. Öğrendikleri öfkesini, sevgisini neredeyse tüm duygularını birbirine soktuktan sonra endişeli bekleyişinin ardından iyi olduğunu öğrendiğinde derin bir nefes alarak onu odalarına çıkarmalarını rica etti. Lider de onay verdiğinde Trey yatağına yerleştirilmişti. Teni ilk geldiği gibi soluk değildi. Bir saat içinde doktor uyanacağını söylemişti. Ölüm gibi gelen bir saatin sonunda hafifçe kıpırdanmaya başlayan Trey'e baktı. Gözlerini açtığından emin olduktan sonra bakışlarını ona dikti.

"Günaydın Trey... İyi misin? Umarım iyisindir çünkü seni uzun keskin arkadaşlarımla kaynaştırmak istiyorum."

Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Trey Letalis
Avcı
Avcı
Trey Letalis


Mesaj Sayısı : 115
Kayıt tarihi : 22/07/14

Hüzünlü zafer Empty
MesajKonu: Geri: Hüzünlü zafer   Hüzünlü zafer Icon_minitimeCuma Şub. 06 2015, 00:47

Hayatında bir çok hata yapmıştı. Belkileri, keşkeleri, umarımları sayılamayacak kadar fazlaydı.  Yaşamı boyunca elle tutulur ölçüdeki iyi yanlar o kadar azdı ki…  Daha bebekken kaybettiği ailesi ile  1-0 yenik başlamıştı her şeye. Evet amcası hep yanındaydı. Babasından öğrenmesi gereken her şeyi o öğretmiş, hep yanında olmuştu. Bu yüzden babasının yanında olmamasını bir şekilde atlatabilmişti. Ama annesizliğin berbatlığını hep yaşamıştı. Lexi’yi hayatına kabul ettiğinde bu konunun üstesinden gelmekte yardımcı olduğu, aynı kaderleri paylaşıp birbirlerini daha iyi anladıkları için hayatına daha kolay devam ederken sonunda aklını başından alan o güzelle tanışmıştı. Üstelik henüz amcasının kendine olan davranışını kabullenemeyip  genel olarak onla konuşmaktan kaçınarak bebek hakkında hiçbir şey söylemese de bir kuzene sahip olmanın nasıl bir şey olacağını merak ediyordu.

Her şeyden daha baskın olarak ruby’i bir daha göremeyecek olma korkusu ile boğuşuyordu. Garipti ama o kız kendisini bir şekilde oldukça farklı olarak etkiliyordu. Güzelliği, anlayışı, zekası, savaş konusundaki yeteneği, nadiren gösterse de o inatçı tatlı kişiliği… Tanıştığı hiçbir kıza benzemiyordu. Ona zarar verdiği için bir klanı lideriyle birlikte yok etmeye kalkmıştı. Bütün o savaş esnasında duyduğu her kelime kanın beynine sıçramasını sağlarken kıskanma denilen şeyle tanışmıştı. Gerçi bu duyguyu biliyordu. Amcasını yıllarca başkalarından kıskanmıştı. Hatta bir ara lexi’den bile ama sonra ortağının ona kızlardan kurtulma konusunda yardım etmeye başlamasıyla bu duygu zamanla geçmişti. Lexi’nin hayatındaki erkeklerle itinayla ilgilenirken de bolca yaşadığı bir şeydi ama bu diğerlerine benzemiyordu. Onları ailesi olarak gördüğü için kıskanmıştı ancak kızı kadını olduğu için kıskanıyordu. Bu bir ilkti.

İçine daldığı karanlıktan zorlukla kurtulup gözlerini yavaşça araladığında karşısında gördüğü güzellikle zar zor gülümsemeye çalışarak'' Merhaba…'' dedi. Duydukları ile gözlerini devirerek '' Bende seni yeniden gördüğüme sevindim güzelim. Merak etme iyiyim.''  Diye ona takıldı.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Ruby Bianca Howlett
Avcı / Sihirbaz
Avcı / Sihirbaz
Ruby Bianca Howlett


Mesaj Sayısı : 295
Kayıt tarihi : 09/06/12
Yaş : 30
Lakap : Benliksiz

Hüzünlü zafer Empty
MesajKonu: Geri: Hüzünlü zafer   Hüzünlü zafer Icon_minitimeCuma Şub. 06 2015, 17:49

Trey'in sessiz gidişi kafamı kurcalarken içimde oluşan sıkıntıya anlam veremiyordum. İşinin olduğunu söylese de bu açıklamayı yetersiz bulmama rağmen devamını getirmemiş dahası hızla gitmişti. Kafamda bir sürü soru oluşurken hamile avcı ile geçirdiğim zaman ve lider ile yaptığımız konuşma kafamı biraz olsun rahatlatırken Jonathan'ın varlığı ile kalbime yeniden bir korku yerleşti. Kalabalık bir ekibin arasından oldukça kan kaybetmiş Trey'i gördüğümde göğsüme inen ağrı neredeyse kalp krizi geçirmeme neden olacaktı. Ona dokunmak istesem de doktorlar buna izin vermezken bir köşede Jonathan ile konuştum. O da kötü görünüyordu ama neredeyse bir an bile yanımda durmadan gitmişti. Anlaşılan bana hala kızgındı. Öğrendiklerim ise beni yaralamıştı. Trey bunu bana nasıl yapardı? Bana söylediği onca kelimeden sonra gidip Reilly'i yok etmeye çalışmıştı. Onun ölüp ölmediğini ise bilmiyorum. Sormamıştım da zaten... Çünkü hiç bir önemi yoktu. Önemli olan Trey'in nasıl olduğuydu. İçimi yiyen saatlerde boş boş duvara bakıyordum. Deli gibiydim... Psikolojik tedavi görürken bir çok deli ile de iletişim kurmuş hareketlerini gözlemlemiştim. Belki şu an bende deliriyor olabilirdim. İçimdeki endişe beni tüketirken iyi haberi duyar duymaz onu yanımda istedim ve Bay Letalis'in onayı ile sevdiğim adam yatağımızda yatıyordu.

Endişe yavaşça yerini öfkeye bırakırken dişlerimi sıktım. Bunu bana nasıl yapardı sorusu sürekli kafamda dönüyordu. Reilly benim sorunumdu. Geçmişimden asla atamayacağım bir hayaletti. Onu kendi çabamla yok etmeyi denemiş ve başaramamıştım. Peki bu uğurda Trey'i kaybetseydim? Kendimi nasıl suçlu hissedeceğimi hiç mi düşünmemişti. Şu an bile kendimi suçlu hissediyordum. Hissetmeme gerek bile yoktu, suçluydum. Böyle olmasının tek nedeni bendim. Karşısına onu Reilly sanarak çıkmış, hayatına girmiş ve hiç düşünmeden onu bencilce kendime istemiştim. Onun bana iyilikten başka bir şeyi dokunmazken ben onun ölümüne neden olacaktım. Açılan gözlerine bakarken ağzımdan dökülen deli saçması kelimelere verdiği alaylı cevapla keskin dostlarım ellerimde oluştu. Ama Trey'i kesmek için değildi yumruğumu sıktığımda tüm keskin uçlar derimi delerken avuç içim kan havuzuna döndü. Mantık beni terk ederken konuşmaya başladım.

"Trey sen... Sen bunu bana nasıl yaparsın? Nasıl habersiz Reilly ile karşılaşmak için gider ve koca klanı karşına alırsın... Aklını mı kaçırdın? Ya sana bir şey olsaydı? Be... Ben..."

Aniden ayağa kalktım. Elim acıyordu ama umurumda bile değildi. Trey iyiydi ve bensiz daha iyi olacaktı. Psikolojisi bozuk geçmişinin hayaletleri peşinde bir sihirbazdan daha fazlasını hak ediyordu.  Reilly hayatımdaki tek hayalet değildi.

"Artık burada kalamam Trey... Madem iyisin... Be... Ben gidiyorum. Sana daha fazla zarar vermeden..."
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Trey Letalis
Avcı
Avcı
Trey Letalis


Mesaj Sayısı : 115
Kayıt tarihi : 22/07/14

Hüzünlü zafer Empty
MesajKonu: Geri: Hüzünlü zafer   Hüzünlü zafer Icon_minitimeSalı Şub. 10 2015, 23:29

Gözlerini kapattıktan sonra hayal meyal jonathan’ın sessini duymuştu. Öfkeliydi ve etrafa küfrediyordu. Sonra hayatımda bir kadın olarak gördüğüm en güzel kız o dediği ruby’i görmüştü rüyasında… Kendisine tatlılıkla gülümsüyordu. Karanlık bedenini ele geçirip onun muhteşem görüntüsünü acımazsızca yok etmeden önce ona aklının mantığının almayacağı bir şey söylemişti. Seni seviyorum demişti ve her şey bir anda kaybolup gitmişti. İçinde o masum güzeli bir daha görememe korkusu ile sevdiği insanları düşünürken sadece birkaç dakikalığına o ölüm uykusunu hafifletmeyi başarmış, etrafta koşuşturan doktorların sesini, kalbinin ritmini değiştiren o kızın teselli etme dürtüsü uyandıran ağlamasını duymuştu. Uyanıp onu kolları arasına almak istese de beceremedi. Her şey bir anda silikleşti.

Gözlerini açmayı başardığında korkunç bir baş ağrısı ve acıyla karşılaştı. Muhtemelen düştüğünde kafasını çok sert çapmıştı. Acıysa iyileşmeye uğraşan yaralarının bir eseriydi ancak bunları önemsemiyordu. Önemli olan tek şey reilly ve klanının tamamıyla yok edilmiş olmasıydı. Derin bir nefes almaya çalıştığı esnada onu, ruby’i gördü. Kendisini güllerle karşılanmasını beklemese de oldukça sert bir şekilde çemkirmesi şaşırtmıştı. Kendine gelmeyi başardığında işi alaya vurdu. Ciddiyet şuan onu daha çok dibe batırmaktan başka bir şey değildi. Duydukları ile gözlerini tavana diktiği sırada kızın son sözlerini söyleyip ayaklanması ile hızla doğruldu. Gitmek mi? Trey o hayatında sağ salim kalsın diye adam öldürürken o kendisini terk mi ediyordu?  Sihirbazı bileğinden kavrayıp hızlı bir hamleyle yatağa çekti. Yarasının acısına aldırmadan onu altına aldı.

Gözlerini kızın gözlerine dikip bir eliyle yanağını okşarken '' Sakin ol güzelim. Öncelikle ben iyiyim. Evet bir şey olabilirdi ama olmadı. Şuan karşındayım. Seninleyim…. Seninim.'' Dedi. Titret ve davetkar dudaklara gözü kaydığında kendini tutamayarak ona ateşli bir öpücük verdi. Bu seksi güzeli deli gibi arzuluyordu ama şuan bunun sırası değildi. Bu yüzden ona sahip olmasını söyleyen yanını bastırarak'' Ve sen bana zarar vermedin. Bunu aklından çıkar… Senin yanında huzur buluyorum. Yaralanmama gelecek olursak ben bir avcıyım ve bu sık sık başıma geliyor. Sen bela değilsin ve bu yok ettiğim ilk klan değil. '' dedi.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Ruby Bianca Howlett
Avcı / Sihirbaz
Avcı / Sihirbaz
Ruby Bianca Howlett


Mesaj Sayısı : 295
Kayıt tarihi : 09/06/12
Yaş : 30
Lakap : Benliksiz

Hüzünlü zafer Empty
MesajKonu: Geri: Hüzünlü zafer   Hüzünlü zafer Icon_minitimeÇarş. Şub. 11 2015, 13:27

Endişeli bekleyiş sırasında içimdeki suçluluk git gide büyümüş, Trey uyandığında doruğa çıkmıştı. Düşüncelerim arasında beliren gerçekle, mantıksızca da olsa harekete geçtim. Trey bensiz daha iyi olacaktı. Benim yüzünden ölüm ile burun buruna gelmişti ve ben bunu bir kez daha yaşayamazdım. Reilly ortadan kalksa bile geçmişteki hayaletler hala oradaydılar. Trey'in hayatını bir kez de onlar için tehlikeye atmasını kaldıramazdım. Bunu yapmayacaktım. İçimdeki aşka rağmen gerekirse ondan uzak duracaktım. Yalnızlık eskisi gibi alışkanlığım olabilirdi. Zaten ona kadar alıştığım bir durumdu, artık alışmak zor olsa da tek çarem olacaktı. Bileğimden kavranan elle yatağa çekilirken çırpınsam da fayda etmedi. Aslında sırf onun yaralı bedenini düşünerek çok da karşı koymamıştım ama gitmek hala tek çarem olurken aksini düşünmüyordum. Yanağımdaki hafif dokunuşla onun gözlerinin içine baktım. Konuşması ile gözlerim dolarken yaşlar yanaklarımı ıslatmaya başladığında konuşma fırsatım olmadan onun öpücüğüne maruz kaldım. Baştan çıkarıcı tadı beni davet ederken karşı koymadan onu öptüm. Gün boyu onu görememek özlememe neden olmuştu. Yalnızlığım da en çok özleyeceğim şey belki de tatlı dudakları olacaktı. Bu düşünce ile öpücük sona erdiğinde yeni kelimeleri dinledim. Derin bir nefes alıp yatakta yerlerimizi değiştirip üzerinden kalkarak yanına oturdum.

"Avcı olduğunu biliyorum, Trey... Bunun getirilerini alacağın yaraların farkındayım. Ama sık sık yaşadığını söylesen bile bugün olanlar benim yüzümden başına geldi ve ben benim yüzümden sana bir şey olmasını kaldıramam anlıyor musun? "

Sözlerimin ardından kendini acı ile belli eden yarama baktım. Hala kanım akıyordu. Biraz gücümle kan akışını kontrol ettiğim de onun gözlerine bakarak yarasız elimle yanağını okşadım.

"Aslında bugün gelişini özlemle beklemiştim. Bay Letalis, yani amcan itiraz edemeyeceğim bir teklif yaparak senin ortağın olmanı istemişti ve bende kabul etmiştim. Ama bu şartlar da itiraz hakkımı kullanıyorum, Trey... Çünkü bu iş yürümez... Bir sonraki gidişin de yeni bir hayaletin peşine düşmediğini artık bilemem... Klanı yok etsen de benim belalarım hala peşimde, o yüzden gitmeliyim..."

Konuşmam biter bitmez yeniden ayağa kalktım. Banyoya koşup yaramı suya tuttum. Yar ile ilgilenip kararımı gerçekleştirmeli ve gitmeliydi. Trey'in her itirazının direncimi biraz daha kıracağını biliyorum. İşin aslı şu an bile deli gibi onun yanında olmak erkeksi kokusunu ciğerlerime çekerek onunla kalmak istiyorum.


Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Trey Letalis
Avcı
Avcı
Trey Letalis


Mesaj Sayısı : 115
Kayıt tarihi : 22/07/14

Hüzünlü zafer Empty
MesajKonu: Geri: Hüzünlü zafer   Hüzünlü zafer Icon_minitimePtsi Şub. 16 2015, 23:27

Aldığı her nefes canını yakarken karşısında gördüğü kadınını baştan aşağı süzdü. Öfkeliydi. Neden kızdığını az çok tahmin ediyordu. Ölümden dönmüş, bir klanı yok etmiş ve reilly’i tek başına öldürmüştü. Ancak burada önemli olan tek şey artık o pisliğin nefes almıyor olmasıydı.  Kızın buna aşırı tepki gösterdiğini düşünürken gitmeye kalkması ile birkaç dakika durdu.  Onu kaybetmek istemediğini bildiğinden hızla harekete geçip altına alarak ikna etmeye çalışmıştı. Bunu yaparken arzusuna yenik düşerek kızı öpmüş fakat konuşacak önemli konuları olduğunu hatırlayarak zorlukla kendine hakim olmuştu. Yatakta yerlerinin değişmesine itiraz etmezken ruby’nin üzerinden kalkmasıyla sinirle dişlerini sıktı. Anlaşılan hala ikna olmamıştı.

Onun ardından kalkıp sözlerini dinledi. Duydukları onun tamamıyla kendini suçladığını gösteriyordu. Lanet olsun bunu neden yapıyordu ki? Tamam o klana saldırmasının nedeni oydu ama bu hiçbir şeyi değiştirmiyordu. O bir avcıydı. O klansa kendilerine sorun çıkaranlardan biriydi. El elbet reilly bir şekilde sabırlarını taşıracaktı ve yine ayını sonla karşılaşacaklardı. Şimdi bunun ruby yüzünden daha çabuk olması neyi değiştirirdi? Hem trey’e de bir şey olmamıştı dimi? O halde sorun neydi? Kızın son sözleriyle donup kaldı. A-Amcası ona ortalık mı teklif etmişti gerçekten? Bu harika bir fikirdi. Tabi sevgilim diye tanıttığı kız gitmeye odaklı olmasaydı. Onun kalkıp banyoya gitmesiyle kendine geldi. Hızla ayaklanırken yatakta gördüğü kan dikkatini çekti. Kan damlalarının ondan gelmediğini banyoya doğru uzayan izlerle dehşetle fark ederken seri adımlarla banyoya girdi. Kahretsin ne yaptığını sanıyordu bu kız? Onun suya tuttuğu elini hızla alıp yarasının derinliğini kontrol etti.

Endişeyle'' İyi misin? Ruby  bunu neden yaptın?''  diye sorarken bir havlu alıp onun yarasına bastırarak kan akışını engelledi. Gözlerini onun gözlerine dikerek'' Gitmeni istemiyorum. Anlamıyorsun… Bize karşı olan bir sürü klan var bu sadece senin peşindekilerle ilgili değil…''  dedi. Kızın yanağını okşayarak'' Ayrıca eğer ortak olursak hep gözünün önünde olurum''  diyerek ona yaklaştı dudaklarına masumane olmasını umduğu ama içindeki arzuyla birlikte oldukça ateşli olan bir öpücük verdi.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Ruby Bianca Howlett
Avcı / Sihirbaz
Avcı / Sihirbaz
Ruby Bianca Howlett


Mesaj Sayısı : 295
Kayıt tarihi : 09/06/12
Yaş : 30
Lakap : Benliksiz

Hüzünlü zafer Empty
MesajKonu: Geri: Hüzünlü zafer   Hüzünlü zafer Icon_minitimeSalı Şub. 17 2015, 22:34

Suçumu biliyordum. Belki de bu hayata gelmekle en büyük günahı işlemiştim. Önce ailem benden alınmıştı ardından ailem dediğim herkes ölümümü istemişti. İşin Reilly kısmını ise artık düşünmek istemiyordum. Tüm bu cehennemin ortasında sadece tek bir ışığım olmuştu, Trey... Beni yeniden hayata bağlayan ışığım... Jonathan'ın hayatımdaki yeri tamamen farklıydı, kalbimin sahibi ise her şeyimdi. Peki şimdiki durum neydi? Benim yüzümden ölecekti. Reilly'nin tıpkı bana yaptığı gibi ona da acımasızca davrandığını biliyordum. Bedenindeki her bir yara bunun kanıtıydı. Şimdi iyiydi evet ama sonrası? Ailem bizi bulduğunda ne olacaktı? Bu sefer de o klanı yok etmek için mi Trey kendini ortaya atacaktı? İşte buna asla izin vermezdim, veremezdim... Sırf bu nedenle bedenim onun altındayken gevşemiş olsa da düşüncelerim buna izin vermemişti. Kendimi banyoya atıp yaramı yıkarken suratıma da bir kaç kez su çarptım. Trey yüzünden alev alan bedenimi sakinleştirip, giyinmem ve çekip gitmem gerekiyordu. Onun direncimi kırmaması için kaçarken, bedeni hemen yanı başıma gelmişti ve yarama bakıyordu. Kurduğu cümle ile deli gibi bir kahkaha attım.

"Sence Trey... Kendimi cezalandırdım. Bedenine sokmak istediğimi söylediğim sivri dostları kendime batırdım"

Yarama bastırması canımı yaksa da benim suratımda delice attığım kahkahanın ardından kalan gülümseme ile güldüm. Acıdan zevk alan kısmım devreye girdiğinde mantığımın ellerimden kaydığını hissettim. Sanki her şey mükemmelmiş ve sadece tek bir hata gerekliymiş gibi bir de hastalık kendini göstermişti. Trey'in gitmemem için söylediği kelimelerden sonra ise ağlamaya başladım. Duygularımı kontrol edemiyordum. Tamamen dağılmış bir haldeydim. Sanki bir anda gözlerimi kapatsam beni hayali boşluğa çekecekmiş gibi hissediyordum. Dudaklarıma kapanmadan önceki sözlerini biraz geç algıladım. Ortak olmak, ona sülük gibi yapışmak her anımı onunla geçirmek gerçekten harika bir düşünceydi. Hatta bir anda kendimi o harika düşünceye teslim ederek onu öptüm. Duygu karmaşasının ortasında filizlenen vahşi arzu ile onu kendime bastırdıktan sonra ite ite yatağa götürerek altıma aldım. Konuşmuyor, düşünmüyor sadece hissediyordum. Ellerim onun bedeninde gezerken beni uyandıran onun inlemesi oldu. Zevk dolu inlemelerini bildiğimden,bu inlemenin acıdan kaynaklandığını anlamıştım. O yüzden hemen uzaklaştım. Kafamı toparlayıp, kelimeleri cümle oluşturabilecek hale getirdiğimde konuşmaya başladım.

"Asıl sen beni anla... Benim için ölmeni, benim için kendini tehlikeye attığını görmek istemiyorum. İşin aslı tehlike için dışarı çıkmana bile gerek yok... Her an kendini kaybetmeye meyilli biri ile birliktesin. Lanet olsun... Tanıştığımız gece seni öldürmeye çalıştım ben Trey... Şimdiye dek görmezden gelmiş olsak da ben bununla yaşayamam. O yüzden izin ver... İzin ver... Gi...Gideyim..."
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Trey Letalis
Avcı
Avcı
Trey Letalis


Mesaj Sayısı : 115
Kayıt tarihi : 22/07/14

Hüzünlü zafer Empty
MesajKonu: Geri: Hüzünlü zafer   Hüzünlü zafer Icon_minitimeÇarş. Şub. 18 2015, 19:13

Yerdeki kanı gördüğünde ne yaşadıkları ne de hala iyileşmeye çalışan yarasının verdiği sızının bir önemi kalmadı. Dünya Trey Letalis için birkaç dakikalığına da olsa durdu. Her şey silikleşti. Bütün duygular, sözler anlamını yitirmişti. Geriye kalan tek bir şey vardı. Endişe. Banyoya dalıp onun bedenini korkuyla süzdüğü kısacık zaman dilimi bir işkence dolu bir asır gibi gelirken sonunda kanayan tek yerinin eli olduğunu görüp rahatladı. Ruby’nin elini kırılabilecek bir cam parçası gibi dikkatle tutup yaranın derinliğine bakarak müdahale ederken onun böyle bir deliliği neden yaptığını sormuştu. Duyduğu kahkaha dikkatini dağıttı. Gözlerini onun gözlerine diktiğinde duydukları ile gözlerini devirip  ''Kendini cezalandırman için hiçbir neden yok. ''  dedi. Havluyu kanın durması için bastırırken onun ağladığını gördüğünde içinde bir şeyler eridi. O an kendine ne olduğunu tam olarak bilmiyordu. Sadece kızı gereğinden fazla önemsediğini, ona bir şey olmasını istemediğini, yanında sonsuza dek kalmasını arzu ettiğini biliyordu. Kız kalbinin ritmiyle her an oynarken o an kendisindeki değişiklerle ilgilenmek yerine kızın yanağını okşayıp teselli etmeye çalıştı. Ortaklıklarının ne kadar harika olabileceğini vurguladıktan sonra kızı öperken amacı masumane olsa da içindeki tutku ile arzu olayı derinleştirmişti. Sevgilisinin de karşılık vermesiyle elleri ruby’nin bedeninde dolaşmaya başladı. Yatağa doğru yönlendirilmesini memnuniyetle karşılarken kızın kıyafetlerini çekiştirerek çıkarmaya girişti. Kendini yatakta onu ise üzerinde bulmadan hemen önce en azından kızın tişörtünden kurtulabilmişti. Seksi iç çamaşırını şöyle bir süzüp öpücüğe zevkle karşılık verdi. Bedeninde gezinen eller baştan çıkartsa da yarasına denk gelen dokunuşlarla elinde olmadan acıyla inledi. Kızın geri çekilmesi bütün büyüyü bozarken kendine lanetler okudu.

Duydukları gözlerini devirmesini sağlarken seri bir hamle ile kızla yerlerini değiştirdi. İtiraz etmesini ya da gitmeye kalkışmasını istemiyordu. Amcasının aksine kadınların ruhundan anlayan ince, düşünceli, romantik kısaca kadınların tabiri ile o muhteşem insan olmadığı için bildiği tek yöntemle onun direncini kırmaya çalışarak dudaklarına kapandı. Ellerini onun bedeninde bir süre gezdirip geri çekildi.

Onun yanağını okşayarak  ''Yapamam…. Gitmeni istemiyorum. Evet psikolojik sorunların var ama bunun üstesinden gelebiliriz. ''  dedi. Kıza nefesi yüzünü yalayacak kadar yaklaşıp  ''Senin için aldığım tehlikeye değerdi. Ama söz veriyorum eğer yanımda kalırsan daha dikkatli olacağım. Hem gözün hep üzerimdeyken tam tersi olamaz…Ayrıca o klan bize karşı gelenler arasındaydı el elbet amcamın sabrı taşacak ve aynı sonla karşılaşacaklardı. Ben sadece bunun daha hızlı olmasını sağladım.''  Diyerek onu yeniden öptü.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Ruby Bianca Howlett
Avcı / Sihirbaz
Avcı / Sihirbaz
Ruby Bianca Howlett


Mesaj Sayısı : 295
Kayıt tarihi : 09/06/12
Yaş : 30
Lakap : Benliksiz

Hüzünlü zafer Empty
MesajKonu: Geri: Hüzünlü zafer   Hüzünlü zafer Icon_minitimePerş. Şub. 19 2015, 19:31

Suçluluk, düşüncelerimle beni karanlığa çekerken her nefes de biraz daha zehirlenmemi sağlıyordu. Aksini bir türlü düşünemiyordum. Sanki ben olmasam bu harika adamın hayatı daha iyi olacaktı. Asla yara almayacak, asla ölümle burun buruna gelmeyecekti. Ben ise ona yapışan bir parazit gibi onu zehirliyordum. Banyoda beni öptüğünde direncim kırıldığında onu yatağa yatırıp tadını çıkarmaya başladığımda algıladığım hisle inledim. O çok güzeldi, harika ve de mükemmel... Benim olmaması için her türlü iyi özelliğe sahipti. Beni istiyor olması mutlu olmamı sağlamalıydı ama duyduğum acı dolu inilti beni kendimden çok onu düşünmeye itiyordu. Onu düşünmeliydim zarar vermemeliydim. Beni altına aldığında gözlerine baktım. Dudaklarıma kondurulan öpücük ve bedenimdeki dokunuşlarla yeniden kaybolduğum da öpücük bittiğinde onunla göz göze geldim. Bana söylediği her kelimenin adeta üstünü çizerek dile getiriyordu. Gitmemi istemiyordu. Aslında bende istemiyordum. Ama düşünceler, hayaletler, geçmişim, hastalığım beynimi adeta kemiriyordu. Yutkunup onun yüzüme çarpan nefesi eşliğinde kalan sözleri dinlediğimde bir şey söylemek istesem de yapamadım. Zaten yeniden öpülmeye başlayan dudaklarımla ona karşılık verdim. Diğer yandan düşünüyordum. Saevus ile konuşurken onun nasıl bir lider olduğunu anlamıştım. Reilly ile asla kıyaslanmaz bir liderdi. Diğer yandan bu planda liderinde parmağı olduğunu hissetmiştim, sonuçta değer verdiği yeğenini tek başına göndermezdi. Bunu biliyordu ve bilerek göndermişti. Bu da Trey'in dediklerini doğruluyordu. Onun tadında kaybolurken kalbimin sesini dinledim. Lanet olsun her atışta onun adını haykırıyordu sanki ve yanında kalmak istiyordu. Tekrar avcı olmak istediğimden emin olmasam da onun ortağı olabilirdim. Bunu sevdiği adamın yanında kalmak için yapabilirdim. Her hareketinden haberim olursa bu tür sürprizler de olmazdı. Geriye ise tek sorun kalmıştı, hastalığım... Onun için yeniden doktora gidebilirdim belki ama önce Trey ile tek beden olmalıydım. Onu istiyordum. Sadece bedenini değil, hayatının aşkı olarak onu istiyordum. Onu delice sevdiğimi biliyordum Ama bunu dile getirmek hala korkunç bir hissin bedenimi titretmesine neden olduğundan her seferinde vazgeçiyordum. Trey'in başını kavrayıp onu kendimden uzaklaştırdığım da altıma aldım. Yaralarına dikkat etmek için tenlerimizin temas etmemesine özen gösteriyordum.

"A...Aslında ben de gitmek istemiyorum. Sadece buna zo... zorunlu olduğumu hi... hissettim. Yine de haklısın seni gözümün önünde tutarsam kendini tehlikeye atmadığından emin olabilirim. Bu yüzden kalıyorum. "

Dudaklarına ateşli bir öpücük kondurup geri çekildiğimde gözlerim arzudan kararırken hafifçe kıkırdadım.

"Bu benden kurtulmak için belki de son şansındı, yakışıklı... Bundan sonra beni asla hayatından çıkartamazsın seni tamamen kendime alıyorum..."

Sözlerimden sonra dudaklarına yaklaşsam da son anda yön değiştirerek boynuna yöneldim ve baştan çıkarıcı öpücük ve ısırıkları onun tenine bıraktım. Göğsüne doğru ilerlediğimde yaraların üzerini özenle öperken arada sırada nefesimi tenine üflüyor tüylerinin ürperiyor olmasının tadını çıkartıyordum. Ellerim pantolonuna gittiğinde karşılaştığım kabarıklık beni memnun ederken küçük canavarı özgür bırakarak elime aldığımda hafifçe okşadım. Kısa sürede dudaklarımla canavarı buluştururken dilimin yanında ara sıra dişlerimi kullandım.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Trey Letalis
Avcı
Avcı
Trey Letalis


Mesaj Sayısı : 115
Kayıt tarihi : 22/07/14

Hüzünlü zafer Empty
MesajKonu: Geri: Hüzünlü zafer   Hüzünlü zafer Icon_minitimeCuma Şub. 20 2015, 00:06

Ruby’yi şimdiye kadar hayatına giren hiçbir kızla kıyaslayamıyordu. Hoş şimdiye kadar olanların hepsi tek gecelik kızlardan ibaretti. İlk kez bir kıza bağlı kalıyordu. Lexina dışında doğru düzgün konuşup zaman geçirmeyi denediği tek kız oydu. Ona kadını olarak oldukça değer veriyor yanından bir an olsun ayırmak istemiyordu. Sürekli olarak değişen kalp ritminin kendisinde yarattığı etkiler ise onu kaybetme korkusuyla geri plana atıp kızı son bir gayretle ona aklına gelen son mantıklı sözleri sarf etti. Onu yeniden öpüp ellerini bedeninde gezdirirken  kızın direncinin kırılması için içinden dua ediyordu. Nasıl olacaktı bilmiyordu ama onun gitmesine engel olacaktı kararlıydı. Onun kendini uzaklaştırma çabasına karşı çıkmadan kendini geri çekti. Ne diyeceğini merakla beklerken yerleri değiştirilmişti. Gözlerini onun gözlerinden ayırmadan bir eliyle yanağını okşadı. Gitmek zorunda hissediyorum dediğinde lafını bölerek  '' Değilsin… Lütfen kal.'' Dedi. Cümlenin devamında duydukları ile derin bir nefes aldı. Dudaklarına kondurulan ateşli öpücüğe büyük bir arzu ve açlıkla karşılık verdi. Kızın geri çekilip söylediklerine gülerek  '' Seni hayatımdan çıkartmak istemiyorum. Asla.''diye karşılık verdi. Boynuna kondurulan öpücükler tahrik ederken ellerini kızın teninde gezdirmeye başladı. Bedenine kondurulan her bir ısırık onu daha çok baştan çıkartıyordu. Tenine çarpan nefesse tüylerini ürpertip nefesini kesiyordu. Ruby’nin erkekliği ile oldukça yakında ilgilenmesi kontrolünü kaybetmesini sağladı.

Hızla kızın kolundan tutup üzerine çekerek dudaklarına kapandı. Onu altına alıp bedeninin her bir noktasına öpücükler kondurarak yavaş yavaş çıplak bıraktı. Bir eli kızın göğsünü okşarken diğer eli kadınlığı ile ilgileniyordu. Boşta kalan göğsünün ucunu önce ısırıp sonra emdi. İki göğsü ile yeterince ilgilendiğine karar verdikten sonra bedenine tahrik edici ısırıklar bırakarak boynunda bir süre oyalandı. Ufak öpücüklerle kulağına ilerleyip kulak memesini öpüp tatlı tatlı emdi. Bir eli bedeninde gezerken diğer eli kadınlığının derinliklerini okşuyordu. Dudakları yeniden onun dudaklarını bulduğunda hareketlerini kesip bedenini bedenine sürtmeye başladı. Kızın altında kıvranması tarifi imkansız bir haz verirken özellikle içine girmiyordu.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Ruby Bianca Howlett
Avcı / Sihirbaz
Avcı / Sihirbaz
Ruby Bianca Howlett


Mesaj Sayısı : 295
Kayıt tarihi : 09/06/12
Yaş : 30
Lakap : Benliksiz

Hüzünlü zafer Empty
MesajKonu: Geri: Hüzünlü zafer   Hüzünlü zafer Icon_minitimeCuma Şub. 20 2015, 22:03


Gitmek adına hissettiğim zorunluluğu dile getirdiğimde bile aşık olduğum adamın çaresiz isteğini duydum. Zaten o ana kadar gitmekten vazgeçmiştim. Vazgeçmemiş olsam bile bu istek emindim vazgeçmemi sağlardı. Tüm kafamdaki sorular dağıldığında içimde oluşan korkuya inat onu öpmeye başladım. Teni bir uyuşturucu gibi zihnimi ele geçirirken kısa sürede tek düşüncem Trey olmuştu. Yaptığım yaramazlıkların onda yarattığı etki olan inlemeleri duymak oldukça haz verirken yerlerimiz değişti. Bedenimi tamamen sevdiğim adamın kontrolüne bırakırken öpücükleri ve dokunuşları tenimi kavuruyordu. Göğüslerim ile ilgilenen dudaklar çığlık atmama neden olurken nefesim giderek daha da sıklaştı. Ben artık bana sahip olması için delirirken lanet olası benimle oynuyordu. Bacak aramdaki özel ilgiden aklımı kaçırmak üzere olduğumu hissediyordum. Zaten aklım pek başımda sayılmazdı olanlarda Trey yüzünden uçup gidiyordu.

"Tre... Trey... Lü... Lütfen..."

Artık yalvarmaya başlamıştım. Onun yerini değiştirip bacaklarımın arasındaki yerini alırken acıma son vereceğini düşündüm. Derinliklerim de onu hissederek rahatlamak istiyordum. Sertliği alev alan bacak aramda gezdirirken yüzüne baktım. Hala bana eziyet ediyordu. Bundan zevk alıyordu, bunu biliyordum. Ben ise artık sabrımın sonlarındaydım.  Ellerimden biriyle çenesini kavrayıp yüzümü yüzüne yaklaştırırken diğer elimle erkekliğini kavradım ve hakaretler etmeye başladım. Aklıma gelen ilk şeyleri sıralarken öfkem arzum ile yarışıyordu.

"Seni lanet piç kurusu... Ya bana hemen sahip ol ya da bunu kesip eline veririm. Sen elindeki ile dolanırken bende işini yapacak birini bulur ve altına girerim..."

Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Trey Letalis
Avcı
Avcı
Trey Letalis


Mesaj Sayısı : 115
Kayıt tarihi : 22/07/14

Hüzünlü zafer Empty
MesajKonu: Geri: Hüzünlü zafer   Hüzünlü zafer Icon_minitimePaz Şub. 22 2015, 23:16

Ruby’nin dudaklarından kalacağını duyduğunda derin ve rahat bir nefes aldı. Onun gideceğini düşündüğü zamanlar ömründen ömür gittiğine yemin edebilirdi. Bu anlatamayacağı kadar berbat bir histi. Bu onu ikinci kez kaybetmenin kıyısına gelişiydi. İlki o lanet herif reillyn yüzünden olmuştu. İkincisi ise kızın gereksiz vicdan yapmasından kaynaklanıyordu… Onun hala yanında olduğunu kendine kanıtlamak istercesine dudaklarına kapandı. Elleri içindeki arzu nedeniyle kızın bedeninde dolaşmaya başladığında onun kendisine yaşattığı korkunun karşılıksız kalmaması gerektiğini düşünerek altında kıvrandırmaya başladı. Yaptığı her bir hareket kızı baştan çıkartmak üzerine kuruluydu. Değer verdiği kadının yalvarışı dudakları onun teninde sürekli gezdiğinden görülmesi zor bir sırıtışa neden oldu. Aldığı zevk maksimumdayken kızın çenesini kavraması ve sertliğini tutup söylediği sözler sinirlerini tepesine çıkarmaya yetmişti. Kıskançlık kırıntıları zihnine serpiştirildiğinde sertliğini kızın elinden kurtarıp onun bileklerini başının üzerinde birleştirip sertçe içine yerleşti. Hızlı ve acımasız vuruşları ile tenine kondurduğu öpücüklerin yanı sıra onun vücudunda morluklar oluşturacak sert dokunuşlarıyla kızı doyuma ulaştırdığında kendi henüz rahatlamamıştı.

Bu yüzden onun bedeninin dinlenmesine izin vermeden hareketlerini sürdürdü. Ruby’nin ikinci kez tatmin olduğunu hissettiğinde kendini serbest bıraktı. Nefes nefese kendini yana atıp kızı kolları arasına çekti. Boynuna tatlı birkaç öpücük kondurduktan sonra sertçe ısırarak  ''Başkasını bulmana imkan yok güzelim… Sana göz koyacak birinin uzun süre yaşayacağını sanmıyorum '' dedi.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Ruby Bianca Howlett
Avcı / Sihirbaz
Avcı / Sihirbaz
Ruby Bianca Howlett


Mesaj Sayısı : 295
Kayıt tarihi : 09/06/12
Yaş : 30
Lakap : Benliksiz

Hüzünlü zafer Empty
MesajKonu: Geri: Hüzünlü zafer   Hüzünlü zafer Icon_minitimePtsi Şub. 23 2015, 00:18


İtirazlarım geride kalırken kendimi her şeyimle Trey'e bıraktım. Gözlerinde gördüğüm rahatlama ifadesi mutlu olmamı sağladı. Çünkü o beni gerçekten istiyordu, yalansız ve karşılıksız... Karşılıksız en son ne zaman sevilmiş değer verilmiştim, hatırlamıyordum. Belki sadece öz ailem beni böyle sevmişti. Evlatlık alan aile Bianca adlı kızlarının yerine koyarak beni sevmiş sadece klanda bir varis bırakabilmek adına eğitmişlerdi. Reilly'i ise artık düşünmek bile istemiyorum. İşin ilginç yanı onu hatırlamak artık acı bile vermiyordu. Duygularım ona karşı tamamen soyut... Zaten Trey'in elleri arasında başka bir erkeği düşünmek de imkansızdı. Yinede beni kıvrandırdığı ve bundan oldukça zevk aldığı bir anda dudaklarımdan acımasızca dökülen kelimelere engel olamadım. O beni arzu ile kıvrandırıyor ise bende onu sinirden deliye çevirirdim. Kaldı ki içimde hissettiğim sertlikle attığım çığlıktan yeniden ona ayak uydurmaya başladım. Tenime bıraktığı her yeni iz beni ona daha fazla bağlarken ona ait olduğumu hissediyordum. Gitmek için ne kadar çırpınmış olsam da ondan vazgeçemeyeceğim gerçeği de biliyordum. İlk tatminlik bedenimi ele geçirdiğinde aşık olduğum adamın adını haykırdım. Sürdürdüğü hareketler yüzünden yeniden alev aldığımda bu kez onunla doyuma ulaşıp göğsüne yerleştim. Kolum onu sararken bir bacağımı da üstüne attım. Nefesimi düzenlemeye çalıştığım sırada boynuna sertçe geçirilen dişlerin ardından  kıkırdadım.

"Sadece seni sinir etmek istedim, Trey... Sonuçta ben seninim, senden başkası ile olamam..."

Başımı tekrar göğsüne koyduğumda parmaklarım kaslarının üzerinde daireler çizerken kafamda beliren bir kaç görüntü ile alt dudağımı dişledim. Üstsüz antrenman yapan Trey ve ona hayran hayran bakan kızlar... Her birini dilim dilim kesebilirdim. Aniden yatakta doğrulup  öfkeli gözlerimi ona diktim.

"Be-Beni dinle... Trey. Madem ortak olduk bensiz antrenman yapmanı, kızların yanında üstsüz dolaşmanı ya-yasaklıyorum. Se-Sen benimsin ve ben sana bakan biri olursa onun gözlerini çıkartır, derisini yüzerim..."
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Trey Letalis
Avcı
Avcı
Trey Letalis


Mesaj Sayısı : 115
Kayıt tarihi : 22/07/14

Hüzünlü zafer Empty
MesajKonu: Geri: Hüzünlü zafer   Hüzünlü zafer Icon_minitimeSalı Şub. 24 2015, 23:18

Elleri altındaki güzelliğin tadını çıkarıp çeşitli planlar eşliğinde onu sınıra getirip getirip bırakırken duyduğu sözcükler kıskaçlık denilen duyguyu reilly’yi yok ettiğinde kaybolduğunu düşünürken yeniden yaşamıştı. Kıza sertçe sahip olurken teninde izler bırakmaktan kaçınmamıştı. Bedenine oluşan her bir morluk sen benimsin demenin başka bir yoluydu. Onu tatmin edip ikinci sınırına sabırla taşırken zevki en uç noktasında yaşadı. Yorgunluktan zorlukla nefes alırken doyuma ulaşmış bir şekilde kızı kolları arasına çekip bunu birde sözcüklere dökerek başka bir erkeğin ihtimalinin bile olamayacağını açıkça söyleyip rahatlamıştı. Kadının sözleri ile gözlerini kapayıp derin bir nefes aldı.  Ruby sinir etmek niyetinde konuşmuş olsa da düşüncesi bile berbattı. Onu kendine biraz daha çekip saçlarına tatlı bir öpücük kondurdu. Son sözler onu altına almasını sağladı. Kıskanıldığını fark etmek müthiş bir his yaşatırken nefesi yüzüne çarpacak kadar ona yaklaştı. Yanağını okşayıp dudaklarına tatlı bir öpücük kondurup geri çekilerek ''Kabul bebeğim. Sensiz antrenman yok ve...   '' gülümsedi.  Sözlerine onu tahrik edercesine ellerini teninde gezdirerek devam etti. Boynuna öpücükler kondurarak ''Üstsüz gezmekte ama aynı şey senin içinde geçerli… '' dedikten sonra bir eli kadınlığının derinliklerini okşamaya başladı. Daha az önce birlikte olmuş olsalar da henüz ona doyabilmiş değildi. Onun bedenini ısırıklar ve öpücükler kondurup yeniden baştan çıkardıktan sonra hızla bacakları arasındaki yerini alıp ona son derece yavaşça yeniden sahip oldu. Nefes nefese kızın üzerine yıkıldıktan sonra kendini bir parça toparlamayı başardığında kendini yana atıp ruby’yi kendine çekti.

Başını boynuna gömerken''Seninle karşılaşmak başıma gelen en güzel şeydi  ''  diye mırıldandı. Kızın düzenli nefes alışlarıyla çoktan uykuya teslim olduğunu görerek iç çekti ve yarasının sızısına aldırmaksızın sevgilisini üzerine alıp daha sıkı sararak yorgunluktan sızıp kaldı.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Hüzünlü zafer
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Hüzünlü Doğumgünü

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
 :: Letalis Malikanesi :: II.Kat-
Buraya geçin: