| İsimsiz Melekler | |
|
|
Yazar | Mesaj |
---|
Rosemary Ruby Silent Su Perisi
Mesaj Sayısı : 261 Kayıt tarihi : 01/06/12 Yaş : 32 Lakap : Peri kızı
| Konu: İsimsiz Melekler Çarş. Şub. 25 2015, 19:30 | |
| Günler sonra hatırladığım ilk şey bebeklerimin doğum anında ağlama sesleriydi. Sonrasında düştüğüm karanlıktan uzun bir süre kurtulamadım. Caitlyn'in dediğine göre beş gün baygındım. Altıncı günde ise uyansam da kendimi bulmayı başaramamıştım. Şimdi ise her şey netti. Tek sorun bedenimdeki zayıflıktı. Hamileliğin son dönmelerinde bu zayıflığa alışmıştım, halsiz hallerime... Ama şu an ondan bile kötü durumdaydım, bir insan gibi. Elementimi bile kullanamıyordum büyü yeteneklerim ise yoktu. Caitlyn yavaş yavaş bunların normale döneceğini söylüyordu. Yanında kalmaya devam edersem bu süreç hızlı olacaktı ama gittiğimde süreç yavaş ilerleyecekti. Ama bu umurumda değildi. Dokuz ay boyunca karnımda taşıdığım bebeklerimi bir kez bile ellerimin arasına alamamıştım. Phin'in ise ne durumda olduğunu sadece tahmin edebiliyordum. İkizler ile ortada kalmış bir koca... Üstelik karısının ölme ihtimali... Yine de önceliğim bebeklerim oldu. Caitlyn beni teyzeme bıraktığında ona hem olanları anlattım hemde bebeklerimi ellerimin arasına aldım. Kokuları, her şeyleri harikaydı. Mucizelerdi. Bebekleri sırayla emzirirken henüz isimlerinin bile koyulmadığını öğrendim. Bunun acelesi yoktu bebekler sekiz günlüktü ve Phin ile olduğumda bebeklere hamile olduğum zamanda bulduğumuz bir kaç isimden birini verebilirdik. Bebeklerle saatlerce ilgilenip onları uyuttuktan sonra bitkin bedenimi banyoya attım. Çok çabuk yorulmuştum, hamile olmadan önceki halimden bile daha zayıftım ama hepsi geçecekti. Phin ile kavuştuğumda bebeklerimle harika ailem hayat bulacaktı.
Banyodan sonra teyzemden benim için bir kaç kıyafet ayarlamasını istedim. Bir sürü kıyafetin arasında ince askılı göğüs dekolteli bir elbise giydim. Etekleri ise hafif kabarık ve miniydi. Saçlarımı güzelce tarayıp su dalgası yaptım. Kocama güzel görünmek istiyordum ve elbette ondan sakladığım gerçek yüzünden af dilemek... Umarım beni affederdi. Çünkü ikizlerimi laneti bilerek doğurmaya karar vermiştim. Ölüm ihtimalim yüksekti ama ben onların yaşamasını kendi hayatıma tercih ederdim. Hazırlandığımda teyzem beni büyü ile evime gönderdi. İkizlere bu gece de bakacak olmasına memnun oldum. Gözlerim Phin'i ararken ikinci kattaki yemek odasında buldum. Yemek masasının üzerinde bir sürü boş içki şişesi vardı bir tanesi ise elindeydi. Ona yaklaşırken ağladığını gördüm ve içim acıdı. Benim yüzümdendi... Sarhoş benliği yüzünden beni fark etmezken hızla onun yanına gidip önünde dikildim. Bir elimle yanağında göz yaşlarını silerken diğer elimle saçlarımı okşadım.
"Özür dilerim, sevgilim... Seni çok özledim... Lütfen ağlama..."
|
| |
|
| |
Phin Silent Toprak Perisi
Mesaj Sayısı : 230 Kayıt tarihi : 13/06/12 Nerden : İstanbul Lakap : Serseri peri
| Konu: Geri: İsimsiz Melekler Salı Mart 10 2015, 22:06 | |
| Bir hafta… Sevdiği kadın olmadan phin’in yaşayan ölüden farksız geçirdiği sürelere bir yenisi daha eklenirken kendine sağlam bir küfür savurdu. Nefret ediyordu. Cadısından, gücünden, ırkından, lanetinden hatta sihirbazından ve ona tehlikeyi söylemediği için rose’dan, olabilecekleri tahmin edemediği içinse kendinden… Kanından tiksiniyordu. Varlığı gözüne hiç bu kadar gereksiz gözükmemişti. Eğer elinde olsaydı eğer lanetin etkisini değiştirme şansı olsaydı bir an bile düşünmeden sevdiği kadının canına karşılık kendi canını feda edebilirdi. Ama ne yazık ki mümkün değildi. Lanet olsun diye bağırarak duvara sert bir yumruk geçirdi. İçindeki acı o kadar büyüktü ki duyduğu ya da duyabileceği fiziksel acıyı umursamıyordu. Phin silent aşık olduğu kadını yani kalbini kaybetmişti. Şu saatten sonra hiçbir şeyin onun için bir önemi yoktu. Hayatı kelimenin gerçek anlamıyla paramparça olmuştu. Acısını, öfkesini bir şekilde kusmasa çıldırabileceği için bebekleri eşinin teyzesine bırakmış kendini adam öldürmek için dışarı atmıştı ve o günden sonra da yanlarına hiç uğramamıştı.
Günlerdir ikizlerini gördüğü yoktu. Aslında görmekten kaçıyordu da denilebilirdi. Onlar bile emindi ki lanetli babaları, peşlerinde karanlık bir ordu, sürekli yeni bir olaya dahil olan sihirbazı olmadan daha iyi ve güvende olacaklardı. Bir zamanlar ona huzur veren evine baktı. Acıyla yerle bir ettiği eşyaları boş içki şişeleri ortamı savaş alanı gibi gösteriyor ruh halini birebir yansıtıyordu. Bardağa aklına dolan anılarla uyguladığı baskı camın elleri arasında paramparça olmasını sağlarken göz yaşları yanaklarından süzülmeye başladı. Kanayan eli ile ilgilenmeye uğraşmadan yeni bir şişe alıp içmeye devam etti. Bir süre sonra gördüğü halisinasyon ile acı dolu bir tebessüm etti. Sağlam olan eliyle kızın yüzünü okşarken ''Seni öyle özledimki sevgilim… Ben her şey için özür dilerim rose… Hayatına girdiğim için üzgünüm… Lanet olsun ben. Ben senin ölümüne neden oldum." diyerek içkiyi kafasına dikti. Daha çok ağlayarak ''Oysa karanlığı ile yok olması gereken kişi bendim kahretsin." Dedi. | |
|
| |
Rosemary Ruby Silent Su Perisi
Mesaj Sayısı : 261 Kayıt tarihi : 01/06/12 Yaş : 32 Lakap : Peri kızı
| Konu: Geri: İsimsiz Melekler Salı Mart 10 2015, 22:36 | |
| Ölüden farksız, ruhsuz geçirdiğim bir haftadan sonra isimsiz meleklerim ile yeniden nefes aldığımı hissettim. Her ikisi de oldukça sağlıklıydı tek eksikleri anne ve babalarıydı. Phin'in onları sadece doğdukları gün gördüğünü öğrendiğim de içim acıdı. Kendi çocuklarından kaçacak kadar çaresiz hissetmiş olmalıydı. İşte bu durum beni endişelendiriyordu. Bir kaç saat sonra Phin'i görecektim, ikizler ilk anne sütlerini içip uyuduktan sonra... Bebeklerle uğraşması kolaydı şimdi uyuyorlardı. Asıl sorun Phin'di. Ya affetmezse bunu kaldırabilir miydim? Buna cevabım kesin bir hayırdı. Ama aşkımıza güvenmek zorundaydım. Sevdiğim adamın aşkına güveniyordum. Eve adım attığımda enkazların arasında onu aradım kalbimin atmasına sebep olan aşkımı. Gördüğüm manzara ise berbattı, onun göz yaşlarını silerken bende ağlamaya başladım. Yanağımdaki sevgi dolu dokunuşla sözlerini dinlerken hayal olduğumu düşündüğünü anladım. Kanayan eli gözüme takıldığında endişe ile eline baktım. Alışkanlıkla iyileştirmek istesem de yapamadım. Bende aklıma gelen ilk şeyle elbisemin etek kısmını yırttım. Yarasına bastırırken bir elimle çenesini kavrayıp gözlerine baktım.
"Ben hayal değilim, Phin... Çok özür dilerim beni affedebilir misin?"
Bakışlarında hala kendini kaybediş halini gördüğümde ikna olmadığını fark ettim. Bir kaç dokunuşla bunu yapamayacağımı anladığımda daha fazlasını ona vermeye karar verdim. Bacaklarımı iki yana açıp, kucağına oturdum. Bedenimizin arasında hiç bir mesafe bırakmazken kendimi ona yasladım. Alkolle karışmış kokusu ciğerlerime dolarken bakışlarımı ondan ayırmadım.
"Seni çok seviyorum, Phin. Hayatımda mahvettiğin hiç bir şey yok sen bana sadece mutluluk verdin ben ise sana acı... Çok özür dilerim..."
Konuşmamdan sonra dudaklarını öpmeye başladım. Bedenim hala halsizlikten kıvrandığı için çok çabuk nefessiz kalarak geri çekildim.
|
| |
|
| |
Phin Silent Toprak Perisi
Mesaj Sayısı : 230 Kayıt tarihi : 13/06/12 Nerden : İstanbul Lakap : Serseri peri
| Konu: Geri: İsimsiz Melekler Perş. Mart 12 2015, 23:19 | |
| Dibe vurmuşluğun kıyısındaydı. Öyle bir durumdaydı ki şuan leon ve jon’un kızları kaybettikleri anda yaşadıklarından daha beterdi her şey… Onlar en azından sevdiği kadınların hala hayatta olduklarını bilerek onlara kötü bir şey olacak korkusuyla yaşamışlardı. Phin ise kaybetmişti. Herşeyini. Tek bir gecede… Ölmek istiyordu. Yaşamanın bir anlamı kalmamıştı. Nefes aldığı her an acı verirken onsuz olmaya katlanamıyordu. Gözlerindeki yaşlar boşanırken kendine bildiği bütün lanetleri okudu.
Onun yüzündendi. Sevdiği kadın phin yüzünden ölmüştü. Eğer o ve onun laneti, kanı olmasaydı. Şuan hala yaşıyor olacaktı. Caitlyn onun iyi olacağını, ona haber vereceğini söylemişti ama geri dönmemişti. Bu da kötü bir şey olduğunu kanıtlar nitelikteydi. En çok değer verdiği kişi elleri arasından kayıp gitmişti ve o bunun engelleyememişti. Eline batan cam parçalarının verdiği acıyı duyumsayamayacak durumda artık nefes almak istemediği için kaybettiği kanı umursamazken içtiği içkinin dozunu arttırdı. Kan kaybından değilse bile alkol komasına girip ölme ihtimali vardı. Bir süre sonra karşısında gördüğü güzel hayale bakıp daha çok ağladı. Onu öyle çok özlemişti ki beyni kendisine oyunlar oynuyordu. Duyduğu suçlulukla artık hayalinden başka bir şeyini göremeyecek olmanın ağırlığı altında ezilerek sarf ettiği kelimelere duyduğu karşılık acı bir tebessüme neden oldu. Bunu o kadar çok isterdi ki… Onun yaşamasını, şuan karşısında olmasını… Onun elbisesini yırtışını izlerken alkolün etkisiyle gayet tepkisizdi.
Elinin üzerinde hissettiği baskı şaşırttı. Kucağında hissettiği ağırlık aklını bulandırırken gözlerini kısıp durumu anlamaya çalıştı. Şuan içinde bulunduğu durum bir halüsinasyonsa kesinlikle bitmesini istemiyordu. Duydukları ile bir şeyler söylemek istese de dudaklarına kapanan dudaklar bunu engellemişti. Eşinin belinden kavrayıp onu kendine daha çok bastırırken kokusunu derin nefeslerle içine çekti. Bu andan uzaklaşmak istemiyordu rose geri çekildiğinde nefes nefese bir halde ''Sensiz kalmak berbat bir şey... "diyerek yeniden onu öpmeye başladı. | |
|
| |
Rosemary Ruby Silent Su Perisi
Mesaj Sayısı : 261 Kayıt tarihi : 01/06/12 Yaş : 32 Lakap : Peri kızı
| Konu: Geri: İsimsiz Melekler Cuma Mart 13 2015, 00:27 | |
| Evimizin darmadağınık halini gördükten sonra kendimi en kötüsüne alıştırmaya çalıştım. Sevdiğim adamı iyi bir halde bulamayacağımı biliyordum. Kendimi onun yerine koyup düşündüğüm de korkum daha da büyüyordu. Bir haftadır kendine tam anlamıyla zarar vermemesi belki de şanstı. Bebekleri bile görmediğini hatırladığım da yaşamak için kendince hiç bir sebebi kalmamış gibi hissettiğini düşünüyordum. Sonuçta Phin benim yaşama sebebimdi ve bende onun. Ona yaşattığım bu felaketten sonra affedilir miydim? Beni affeder miydi? Ben affedilmek için uğraşırken onun hayale bakar gibi bakması üstüne ağlaması daha fazla içimi sızlattı. Ona gerçek olduğumu kabul ettirmek zorundaydım. Ama öncelikle kanı durdurmak için kıyafetimi yırttım. Ardından onunla daha fazla ten teması için kucağına yerleştim, dudaklarımın teması kullanacağım kelimelerden daha etkili olacaktı. Açıkçası olmak zorundaydı. Onu öperken belimde hissettiğim kolla karşılık buldum. Bedenlerimiz daha da birbirine yaklaşırken ellerimi saçlarına daldırdım. Onu gerçekten de çok özlemiştim. Tadını doyasıya çıkarmak isterken nefessiz kalan halsiz bedenime lanet ederek geri çekildim. Phin'in kurduğu cümle ile yeniden dudaklarım mühürlendiği anda yeniden öpüşmeye başladık. Yine nefesim sömürülürken daha fazla dayanamadığım için kendimi geri çekerek başımı boynuna gömüp derin nefesle kokusunu içime çektim.
"Aşkım bensiz değilsin. Buradayım, seninle, seninim... Seni çok seviyorum, özür dilerim..."
Her kelime de alkolle karışmış kokusunu alırken boynunu öpmeye başladım. Ona gerçekten ihtiyacım vardı. Onunda bana... Başka türlü gerçekliğe dönemeyecek gibiydi. Onu kendine getirecek büyü gücümde yoktu. Tek silahım bedenim iken ellerimle onun bedenini okşamaya başladım. Her noktasına özlem gidermek için dokunurken hafifçe kalçamı bedenine bastırıyor ve ileri geri hareket ediyordum. Üzerinde zaten pekte durmayan kıyafeti çekiştirerek çıplak göğsüne dokunmaya başladım. Boynunu öpücüklere boğarken göğsüne ilerledim ve sonunda derin bir nefes aldıktan sonra dudaklarına kapandım. Bu kez halsizliğin öpüşmemizi bölmesine izin vermeyecektim.
|
| |
|
| |
Phin Silent Toprak Perisi
Mesaj Sayısı : 230 Kayıt tarihi : 13/06/12 Nerden : İstanbul Lakap : Serseri peri
| Konu: Geri: İsimsiz Melekler Ptsi Mart 16 2015, 22:55 | |
| Rose… Hayatına hiç beklemediği bir anda sırf eğlence için gittiği barda karşısına çıkmıştı.O akşam onun için kavga etmesiyle başlamıştı her şey… Duyguların gereksiz olduğunu düşündüğü anda çıkmıştı karşısına tatlı peri kızı ve ona aşık olmuştu. Bir daha da hiç bırakmamıştı. Bütün bu anıları hatırladığında acı acı gülümsedi. Yalnızlık, sevdiği kadının ellerinden alınmasını kelimelerle anlatamazdı. Bunun düşüncesinin bile ne kadar berbat olduğunu caitlyn onu eve gönderdiği ilk günler öğrenmişti. Jon ve leon’u artık daha iyi anlıyordu. O ikili şanslıydı. Sevdiği kadınları sonunda geri almışlardı. Elise ve scarlett hala hayattaydılar kayıp olan hafızaları sorun teşkil etmiyordu. Kendisi ise şansını eşi ile birlikte kaybetmişti.
O kadar zavallı durumdaydı ki onun hayali ile yaşamaya başlamıştı. İçinde bulunduğu güzel halüsinasyonun hareketleri kontrol edemediği şekilde çığırından çıkarken kendine kısa bir mola hakkı tanıyıp her şeyi unutmak istercesine anın büyüsüne kapıldı. Bir büyüyle sızması muhtemel yere kadınıyla birlikte yatak odasına gidip onu altına aldı. Elleri güzelliğinin bedeninde dolaşırken her hareketi oldukça yavaştı. Dudakları enfes dudaklarından boynuna oradan göğüslerine indi. Yavaş yavaş onu soyup özlediği bedeninin her yerine tatlı öpücükler bıraktı. Kadınlığı ile ilgilenmeye başladığında uzun süre anın tadını çıkardı. Sevgilisinin inlemeleri kulaklarına eşsiz bir melodi gibi gelirken dudakları yeniden onun dudakları ile buluştuğunda üzerindekilerden kurtulup hızla içine yerleşti. Bu his… Muhteşemdi. Yavaş hareketleri gittikçe hızlanırken kısa sürede iki bedende kendilerini zevk denizinin içine atıp tatmin oldu. Phin kendini nefes nefese yana atıp alışkın olduğu gibi rose’u kolları arasına çekti. Başını boynuna gömerken pekte kendinde sayılmazdı. Kısa sürede ise uykuya daldı.
Sabah gece içtiği içkilerin etkisiyle büyük bir baş ağrısıyla gözlerini aralarken kolunun arasında hissettiği bedenle nefes alamadı. Lanet olsun o dün gece ne yapmıştı? Hızla kafasını kaldırıp yanındaki kadına baktı. Onun rose olduğunu görmesiyle sevdiği kadını aldatmadığı için derin bir nefes aldı ama fark ettiği şeyle aldığı nefesi dışarı veremeden kalakalmıştı. Hayatının tek anlamı yanındaydı. Şok olmuş bir şekilde elleri arasındaki varlığa bakarken mutlulukla gülümsedi. Tanrım gerçekti. Sonunda ümidi kestiği anda duaları kabul olmuştu. Rahatlayarak kafasını yatağa koyup göz yaşlarının sessizce yastığa akmasına izin verirken özlediği kadınını izlemeye başladı. | |
|
| |
Rosemary Ruby Silent Su Perisi
Mesaj Sayısı : 261 Kayıt tarihi : 01/06/12 Yaş : 32 Lakap : Peri kızı
| Konu: Geri: İsimsiz Melekler Salı Mart 17 2015, 18:31 | |
| Biricik aşkımı darmadağın bir halde bulmak gerçekten de çok acı veriyordu. Bu halinin sorumlusu ise bendim... Beni hala hayal sanan ve hayalimle bile mutlu olmaya çalışan bu harika adama hayatıma girdiği ilk andan beri aşıktım. Bu durum hiç bir zaman değişmedi. Ne kavgalarımız da ne de kıskançlık krizlerin de... Ona bakarken beni affetmesi konusunda ciddi anlamda endişe ediyordum ama şimdi kendimi affettirmek dışında gerçek olduğumu göstermek zorundaydım. Phin'in sarhoş zihnine gerçeği kabul ettirmek adına bedenimi kullanırken her dokunuşta kendimde baştan çıkmaya başladım. Onun kararsızlıktan uzak öpücüğü ile bana inandığını düşünerek kendimi tamamen onun ellerine bıraktım. Bedenimin tam olarak böyle bir birleşmeyi kaldıracağından emin değildim. Tek bildiğim onun bedenine ihtiyacım vardı, onunda benim bedenime. Kucaklanıp yatak odasına götürülürken dudaklarım boynunu öpmeye başladı. Onun tadını her şekilde çıkarmayı denerken inlemeye de başladım. Kadınlığıma gösterilen özel ilgi ile daha fazla inlerken dayanamadığımı hissetmeye başladım. Onu istiyordum, en derinim de... Sevdiğim adam içime girip tek beden olmamızı sağladığında zorda olsa bacaklarımı beline doladım. Başını ellerim arasına alıp onun gözlerinin içine bakarken dudaklarını öpmeden önce fısıldadım.
"Seni çok seviyorum, Phin. Sevgilim, kocam, her şeyim..."
Phin'in hareketleri hızlanırken her vuruşta sevgimi onun adını inleyerek dile getirdim. Ama nefesim bir yerden sonra kesilirken sadece inlemeler dudaklarımdan dökülmeye başladı. Tatminlik bedenimi ele geçirdiğinde ise kendimi onun güven veren kollarında buldum. Onun kokusunu bu şekilde yakınlaşmamızı gerçekten çok özlemiştim. Yorgunluktan uykuya daldığımda ona elimden geldiğince sıkı sıkı sarıldım. Rüyalarım hiç olmadığı kadar güzeldi, bebeklerim ve aşık olduğum adamla dolu rüyalar. Sabah olduğunda burnuma dolan sevdiğim adamın kokusu eşliğinde gözlerini araladım. Mutlulukla gülümsediğim anda ağlayan aşkım ile karşılaştığımda göğsüme bıçaklar batmaya başladı. Ağlamasına dayanamıyor, acı çekiyordum Gözlerim dolarken ona sokularak dudaklarına tatlı bir öpücük kondurup ellerimle yanaklarını sildim, kendi yanaklarım ise ıslanmaya başladı.
"Ağlama aşkım, lütfen ağlama... Sadece affet beni sana böylesine bir acı yaşatmak istemezdim. Çok özür dilerim ama buradayım seninle birlikteyim lütfen üzülme artık."
|
| |
|
| |
Phin Silent Toprak Perisi
Mesaj Sayısı : 230 Kayıt tarihi : 13/06/12 Nerden : İstanbul Lakap : Serseri peri
| Konu: Geri: İsimsiz Melekler Cuma Mart 20 2015, 23:03 | |
| Silent gözlerini açıpta yanında aşık olduğu kadını gördüğünde nefesi kesildi. Zaman kavramı eşinin yokluğunda saniyeler ay dakikalar yıl gibi gelirken şimdi tamamıyla yok olmuştu. Yaşadığı onca acının nedeni kadınıyken yine bütün acıları yok saymasını sağlayan kişi de oydu. Özlediği, yokluğunda ölümü düşündüğü, kaybettiğinden emin olduğu rose’unu karşısında görmenin mutluluğu ile ağlarken onun kokusunu derin nefeslerle içine çekti. Kabus dolu anlar bitmişti. Yaşamak için ihtiyaç duyduğu tek kişi hayatta ve yanındaydı. Onun kendisine yaklaşıp dudaklarına kondurduğu öpücükle gözlerini kapatıp anın tadını çıkardı. Duydukları ile gözlerini onun gözlerine dikip yanağını okşayarak '' Bunun nasıl bir şey olduğunu bilemezsin… Nefes aldığın her ana lanet okumanın, varlığının gereksiz olduğunu düşünmenin, Sevdiğin kişiyi kaybetmenin… Acı veriyor rose… Cehennem azabından farksız geliyor. " Diyerek onu kendine çekip sıkıca sarılarak başını boynuna gömüp bir süre sakinleşmeye çalıştı. Göz yaşları onun hayatta ve yanında olduğu gerçeği ile bir süre sonra yavaşça dururken aklına gelenlerle yavaşça kadınını kolları arasından yatağa bırakıp doğruldu.
Saçlarını sıkıntıyla karıştırarak'' Bunu bana nasıl yaptın? Nasıl bu kadar düşüncesiz olabildin? ‘ "diye sordu. Öfkeyle kaşlarını çatıp direk gözlerinin içine bakarak'' Sensiz yaşayabileceğimi nasıl düşündün! Sensiz her saniye ölmek istedim. Bir çok kez denedim ama karşımdaki kişiler bunun için fazla güçsüzdü. " Diye sitem etti. | |
|
| |
Rosemary Ruby Silent Su Perisi
Mesaj Sayısı : 261 Kayıt tarihi : 01/06/12 Yaş : 32 Lakap : Peri kızı
| Konu: Geri: İsimsiz Melekler Cuma Mart 20 2015, 23:32 | |
| Sevdiğim adamla özlemle geçirirken dakikalardan sonra uyandığımda karşılaştığım manzara canımı yaktı. Phin'in ne denli güçlü ve dayanıklı olduğunu en iyi ben biliyorum. Şimdi ise küçük bir çocuk gibi bana bakarken ağlaması kendimden nefret etmemi sağlarken beni korkudan öldürüyordu. Onu öpüp yeniden af dilerken bunu umut etmekten başka elimde hiç bir şey yoktu. Phin yanağımı okşarken nefeslerimiz birbirine karışırken sözlerine kulak verdim. Acı çektiğini biliyordum, tersini düşündüğüm de kendimin nasıl olacağını da biliyordum. Ama bu bile yaptığım şey için pişman olmamı sağlamıyordu. Bebeklerimi dünyaya getirip gerçek bir aile olmamızı o kadar çok istemiştim ki evet sanırım bu beni bencil yapıyordu. Yine de şu an buradaydım ve yeniden biz olmuştuk. Artık mutlu olmalıydık. Beni saran kolların arasında onun kokusunu içime çekerken bende ona sıkıca sarıldım.
"Özür dilerim aşkım, biliyorum. Acı verdiğimi biliyorum, üzgünüm. Sana verdiğim acı için gerçekten üzgünüm..."
Sonra sustum göz yaşlarım daha fazlasına izin vermezken Phin'in bedeninin gerildiğini hissettim. Yatakta oturur pozisyona geçtiğinde gözlerim önce çıplak sırtını ardından gözlerini buldu. Sitem eden sözlerini dinledikten sonra yatakta doğruldum. Onun arkasına geçip kollarımı beline sararken çıplak göğüslerimin sırtı ile bedenim arasında ezilmesini umursamadım. Ensesine dudaklarımı yapıştırıp derin bir nefes aldım.
"Hayallerimi en iyi sen biliyorsun, Phin. Ben sen ve bebeklerim ile bir aile istedim. Aslında seni bulduğum ilk andan beri bundan daha fazla istediğim bir şey yoktu. Senin ailen ne kadar kötüyse ben kendi ailemi o kadar çok özledim. Tehlikeyi öğrendiğimde şansım olduğunu bilerek bunu göze aldım. Diğer türlü bebeklerimiz ölecekti Phin. Ben buna izin veremezdim. Onlar bizim..."
Kelimeler dudaklarımdan dökülürken sevdiğim adamın daha çok gerildiğini hissettim. Affedilmem hemen olacak bir şey değildi. Ama en azından beraber olmamızın göz yaşlarımızla ıslanmasına izin vermeyecektim. Onu özlemiştim, hemde çok özlemiştim. Parmaklarım yavaşça göğsünde aşağı yukarı hareket ederken dudaklarımla sırtına öpücükler kondurmaya başladım. Boynuna yöneldiğimde hafifçe diş izleri bırakıp kulak memesini ağzıma alarak bir süre emdim. Kulağına nefesimi üfleyerek konuştum.
"Kocacım... Bence en azından şimdilik bebeklerimiz teyzemde dururken ve aramıza girecek koca bir göbeğim yokken daha fazla hasret gidersek. Seni çok özledim..."
Sesimin baştan çıkarıcı olmasına dikkat ederek kurduğum cümleden sonra bir elim yavaşça aşağı kayıp çarşafın altında erkekliğini buldu. Onu okşarken ne istediğimi gösteriyor ve boynunu öpmeye devam ediyordum. Aynı anda sertleşen göğüs uçlarımı tenine sürterek ufak bir kıvılcım yaratıyordum. Phin'in nefesinin hızlandığını anladığımda ise işe yaradığından emin olarak hareketlerimi sürdürdüm.
|
| |
|
| |
Phin Silent Toprak Perisi
Mesaj Sayısı : 230 Kayıt tarihi : 13/06/12 Nerden : İstanbul Lakap : Serseri peri
| Konu: Geri: İsimsiz Melekler Çarş. Mart 25 2015, 00:01 | |
| Onu sonsuza dek kaybettiğini düşünüp ölmek isterken karşısında canlı kanlı görmek tarifi imkansız bir mutlulukla birlikte büyük bir duygu karmaşasının içine sürüklemişti silent’ı… Ne düşünüp hissetmesi gerektiğinden emin değildi. Phin’e yaşama nedeni veren sevgilisini görmek sevindirmişti evet ama devamında ondan habersiz böyle bir karar vermesi öfkelendirmişti. Sinir etmişti. Kaybetme korkusu içinde saklı kalan karanlık yanını tetiklemişti.
Phin’in kanı onun lanetiydi. İyi tarafta yer alsa da iyi değildi. Rose’dan önce takdir edilecek bir hayat yaşadığı söylenemezdi. Onu dizginleyen tek şey karşısındaki bu narin güzellikti. Yaşadığı o berbat anları hırsla kelimelere döktüğünde rahatlamanın kıyısında bile değildi. Duydukları daha da öfkelenmesini sağladı. Bir aile olmak. Bu onunda istediği bir şeydi ama o böyle bir tehlikeyi göze almazdı. Alamazdı. Hal böyleyken rose’un kendisi yerine bebekleri seçmesini anlayamıyordu. Lanet olsun… Bebekleri doğurduktan sonra ölseydi ne olacağını düşünmüştü ki? Phin’in onsuz hayatına devam edebileceğini mi? Cevap karşısında değil miydi? O ölmeye çalışıyordu. Sevdiği kadını ondan alan çocukların ne olacağı ise umurunda olmamıştı. Karamsar düşünceler zihninde dolaşırken sevgili eşinin yaptığı hareketler onu özleyen bedeninin tahrik olmasını sağlıyordu. Kendini kontrol edemeden inleyip kızı tek hamleyle altına aldığında bir süre dudaklarının tadını çıkardı. Elleri teninde gezmeye başladığında kontrolünü sağlayıp kendini geri çekti. Kızın bileklerini başının üzerinde birleştirip tek elle zapt ederken gözlerini gözlerine dikip ''Bu kararı ne olursa olsun tek başına vermeye hakkın yoktu. Görmezden gelmeyi seçsen de hayatın bana ait… Olanlar sadece seni etkilemiyor ve rose ben seni seçerdim… Sensiz kalmaktansa bir ömür boyu çocuksuz kalabilirdim. " Dedi. Boynuna birkaç öpücük kondururken ''Ayrıca bebeklerle birkaç gün daha teyzen ilgilenebilir bence ben sensiz olduğum sürelerin acısını çıkarmak istiyorum. " Diye fısıldadı. Geri çekilip kararmış gözlerini onun gözlerine dikerek ''Ve emin ol güzelim bu tercihinin bir bedeli olacak. " dedi | |
|
| |
Rosemary Ruby Silent Su Perisi
Mesaj Sayısı : 261 Kayıt tarihi : 01/06/12 Yaş : 32 Lakap : Peri kızı
| Konu: Geri: İsimsiz Melekler Çarş. Mart 25 2015, 15:37 | |
| Phin'i, sevdiğim adamı, tek aşkımı nasıl bir karanlığa gömdüğümü biliyordum. Ama bu elimde değildi, ben yaşarken bebeklerimin ölmesine izin veremezdim. Onları karnımda ilk hissettiğim andan itibaren kendimi anne olmaya alıştırmıştım. Tıpkı annem gibi harika bir anne olmak istiyordum. Onların hayatı söz konusu olduğunda da çoğu annenin yapacağı şeyi yaptım. Onların yaşamını kendi yaşamıma tercih ettim. Ama Phin bunu anlayamazdı, anlamıyordu da. Bu yüzden kendimi affettirmeye çalışıyordum. Bir sürü üzgün kelimenin ardından yaptığımız tek şey daha fazla üzülmekti, bu yüzden şimdilik mutlu olacağımız bir şeyler yapmayı istedim ve onu tahrik etmeye başladım. Erkeğim, inleyerek beni altına aldığında ateşli dudaklarını öpmeye başladım. Ellerim çıplak bedeninde gezerken verdiği hazzı kelimelerle anlatamazdım, harika hissettiriyordu. Kendimi dokunuşlara bırakmışken kavranan bileklerim başımın üzerinde sabitlenirken onun gözlerine baktım. Sözlerinde haklı olduğu yerler vardı, ama haksız yerleri de vardı. Derin bir nefes alarak konuşmaya çalıştım, bir erkeğe anneliğin anlatmak zordu. Bebeklerinin ölme ihtimali bile gözlerimi doldururken bir yaş yanağından süzüldü.
"Hayatım biliyorum ben seninim sana aitim. Ama beni anlamıyorsun onları içimde ben yaşattım, onları hissederek anne oldum ve bir anne kendini çocuklarının önüne koyamaz Phin. En azından benim annem yapmazdı. Bende yapamadım, yapamazdım. Ölmelerine izin veremezdim."
Ağlamamı durdurmaya çalışırken boynumda hissettiğim dudaklar yüzünden hafifçe inledim. Bedenim ona açtı, istiyordu. Phin'in, bebeklerimizi düşünmeden söylediği sözlere üzüldüm. Kendimi affettirmenin yanında bebekleri sevmeyi de ona öğretmek zorundaydım. Son cümlesi ile ceza alacağımı hissederek dişlerimi alt dudağıma geçirdim.
"Tamam, kocacım her türlü bedeli ödemeye hazırım ama ufak bir problem var. Bebekler teyzemde kalsa bile beni belli saatlerde onların yanına göndermelisin, çünkü onları emzirmem gerek ben bebeklerimi özlerim. Ayrıca beni sen göndermelisin diyorum çünkü büyü yeteneğim henüz oluşmadı. Ben şu anda bir insandan farksızım hatta onlardan biraz daha zayıfım, çabuk yoruluyorum ama seninle her şeye varım sevgilim. Ayrıca bebekleri başkasından yapmışım gibi konuşman çok ayıp onlar seninde çocukların sevmeyi öğrenmelisin, bitanem. "
|
| |
|
| |
Phin Silent Toprak Perisi
Mesaj Sayısı : 230 Kayıt tarihi : 13/06/12 Nerden : İstanbul Lakap : Serseri peri
| Konu: Geri: İsimsiz Melekler Paz Nis. 05 2015, 23:53 | |
| Baba olmak… Bunu erkeklerin hepsi isterdi. Bir çoğu sorumluluk almaktan kaçtığı için bu fikre soğuk bakarak asla istemiyorum dese de zihninin kilit üstüne kilit vurduğu en karanlık odalarında bu istek yatardı. Bazen hiçbir zaman gün yüzüne çıkmayabilirdi ancak bu orada olduğu gerçeğini değiştirmezdi. Silent’da farksız değildi fakat o az öncede dediği gibi bu isteğinden sırf kalbinin sahibini kaybetmemek için vazgeçebilirdi. Biliyordu. Rose’unsa onsuz ne durumda olacağını önemsemeden verdiği karar canını sıkmıştı. Karşısında hala yaptığını savunması sinirlendirdi. Ağlaması içini acıttığından derin bir nefes alıp onu tahrik etmeye başladığında aklına gelenlerle durup cezasının olacağını dile getirirken ise ciddiydi. Bebekler hakkındaki fikrini dile getirdikten sonra duydukları şok etti. Birkaç dakika hareketsiz kaldı. Pozisyonların da hiçbir değişiklik yapmaksızın bütün ağırlığını tek koluna verip boşta kalan elini saçlarına daldırarak sıkıntıyla karıştırdı. Gözlerini gözlerine dikerek ''Empati kur sevgilim… Verdiğim bir karar nedeniyle ben ölsem ve sen hiçbir şey yapamayıp asadece izleyebilsen ne hissedersin? O bebekler seni kaybetmeme neden oluyordu… Zamana ihtiyacım var ben normal düşünmeye başlayana kadar onların teyzende kalması en mantıklısı " dedi.
Ellerini bedeninde gezdirip boynunu hafifçe dişlerken kulağına ''Merak etme günün belirli saatlerinde seni oraya yollarım. " diye fısıldadı. O saatten sonra kendine daha fazla engel olamadığı için onun teninin tadını çıkarmaya başladı. Tenine dokunduğu her saniye kendinden biraz daha geçerken son derece zevkle karısına sahip oldu. Nefes nefese bir halde kendini yana atıp onu kolları arasına çekti. Başını boynuna gömerek içinden 'Rüya değil… O yanımda ve her şey geride kaldı.’ Diye telkin etti kendini…
Bir süre kıpırdamadan durup anın tadını çıkarttıktan sonra yüz yüze gelecek kadar geri çekilip derin bir nefes aldı ve ''Seni çok özledim… ve kaybetmek berbattı bu yüzden bunun yeniden başka şekilde başıma gelmemesi açısından bundan sonra evden tek çıkmayacaksın. Her adımından haberim olacak. " Dedikten sonra sustu. | |
|
| |
Rosemary Ruby Silent Su Perisi
Mesaj Sayısı : 261 Kayıt tarihi : 01/06/12 Yaş : 32 Lakap : Peri kızı
| Konu: Geri: İsimsiz Melekler Salı Nis. 07 2015, 13:58 | |
| Sevdiğim adamın elleri arasında olmak gerçekten harikaydı, işin aslı artık affedilmekle ilgili korkumda kalmadı. Phin, hayatımın aşkı bensiz yapamazdı sadece ceza çekmem gerekiyordu ve onun vereceği cezalara hazırdım. Yine de bir sorun vardı, bebeklerimiz. Ben bebeklerimiz dedikçe onun bebekler demesi can sıkıcıydı. Sanki bebeklerin babası başka bir erkek gibi, ama değildi. Sadece benim yüzümden canından olan bebeklerimize öfkeleniyordu. Söylediğim son gerçeklerden sonra sıkıntısını gözlerinden okudum. Saçlarını karıştırırken ise aklım başka yerlere kaydı, çok seksi bir kocam vardı ve ben onu kesinlikle yemek istiyordum. Söyledikleri benim arsız düşüncelerimi dağıtırken elimle yanağını okşadım.
"Sevgilim... Sensiz yaşamanın da seni bensiz bırakmadın da ne tür bir felaket olduğunu anlıyorum. Yine de bir karar verdim ve yaşandı. Zamanı geri alamam. Ama sende beni anla annelerinin yaptığı bir hata yüzünden masum bebeklerimizi babalarından mahrum bırakma. Onlar ikimizin sevgilim, bizim. Başkasının bebeklerinden konuşuyor gibi konuşma. İstediğin zamansa zamanımız var. "
Öpüşmeye başladığımızda bedenimi, ruhumu her şeyimi ona sundum. Giderek ateşlenen öpücükler arsız yanıma iyi gelirken onu içimde hissettiğim de zevkin doruklarına ulaştım. Tatminlik bedenimi ele geçirirken onun kolları arasındaki yerimi aldım. Tek beden olduktan sonra kendini yana atıp beni kendine çekmesine bayılıyordum. Sanki az önce sevişmemiş tek beden olmamışız gibi beni kendine çekmesi onun için atan kalbimi daha da hızlandırıyordu. Yorgun bedenim yüzünden gözlerim hafif kapanmaya başladığında onun hareketi ile kendime geldim. Nefeslerimiz birbirine karışırken, bakışlarımız kesişti. Aldığı derin nefes ceza zamanımın geldiğini fark etmemi sağladı. Duyduklarımdan sonra alt dudağımı dişledim. Eski ben olsa bunu kabul etmezdi ama artık anneydim ve zayıftım. Sadece ayak bağı olacağım bir gerçekti diğer yandan benimde isteklerim vardı. Dudaklarına ateşli bir öpücük kondurup kendimi geri çektiğimde bir parmağımla çıplak göğsünde daireler çizmeye başladım. Bu dokunuşun tahrik edici etkisi olduğunu biliyordum. Kısa süre sonra da konuşmaya başladım.
"Madem cezam bu kabul ediyorum, sevgilim. Savaştan uzak durup, bebeklerimizle ilgilenecek ve gittiğim her yere seninle gideceğim. Ama benimde ufak bir isteğim olacak, bebeklerimizle ilgilenirken seni de yanımda istiyorum. Bana yardım etmen için ve onlara isim vermek... Ayrıca kızımızın gözleri sana çok beziyor bunu biliyor muydun?"
|
| |
|
| |
Phin Silent Toprak Perisi
Mesaj Sayısı : 230 Kayıt tarihi : 13/06/12 Nerden : İstanbul Lakap : Serseri peri
| Konu: Geri: İsimsiz Melekler Paz Nis. 19 2015, 23:31 | |
| Rose onu anladığını söylese de bunun olmadığını biliyordu. Anlayamazdı. Bazı şeyler yaşamadan öğrenemezdi. Bu da onlardan biriydi. Ancak bu konuyu uzatmayacaktı. Hayatları yeterince berbattı. Morgana’nın perisi olması işleri yeterince zorlaştırmıyormuş gibi her geçen gün yeni bir sorun oluyordu. Bu yüzden imkanları varken olabilecek bütün aksilikleri, ölümle burun buruna yaşadıklarını ve diğer her şeyi bir kenara bırakıp onun tadını çıkartarak kurallarını sıralamıştı. Şuan düşünmek istediği tek şey ikisiydi. Derin nefeslerle onun tatlı kokusunu ciğerlerine doldururken bedenindeki tahrik edici dokunuşla yavaş yavaş baştan çıkmaya başladı. Aklında yeniden seks içerikli düşünceler oluşurken olası fanteziler gözlerinin önünde belirdi. Saniyeler içinde onlarcasını düşünüp elerken aklına rose’un en sevdiği şey geldi. Çikolata… Phin ne kadar tatlıdan nefret etse de belki de işin içine onun tadı karışınca severdi. Bunu denemeyi kafasına koyduğu anda eşinin sözlerini duydu. Konu dönüp dolanıp bebeklere gelmişti yine!!! Evet belki o iki meleğin bu durumda bir suçu yoktu. Bütün suç kalbinin sahibindeydi ama olanları kabullenebilmek için zamana ihtiyacı vardı. Onlardan uzak durmasının tek nedeni eşini kaybetmesine onların neden olduğunu düşünmesi değildi. Aynı zamanda içten içe laneti yüzünden onsuz daha güvende olacaklarını düşünmesiydi.
Şimdi bu konudan bahsetmek istemiyordu. Kadınını altına alıp bileklerinden yatağa sabitlediğinde '' Bana şart koşabilecek durumda değilsin hayatım. Yine de bunu düşünebilirim ama sonra… Onlara isim verme konusuna gelirsek önceden düşündüğümüz ve senin sevdiğin isimleri koyabiliriz. Şimdi sadece seninle ilgilenmek istiyorum." Dedi. Bir büyüyle kızın bedeninin çeşitli yerlerine çikolata damlaları serpiştirdi. İlk iş dudaklarına kapanın oradan çikolata tadını algılamak olmuştu. Sonra tek tek o damlaların bulunduğu yerleri yalayıp emerek zevkin en saf halini yaşarken '' Çok tatlısın" diye mırıldandı. Göğüslerine öpücükler kondurup uçlarını ısırdıktan bir süre sonra dayanamayıp en mahrem yerine kadınlığına indi.
Rose’un tahrik eden inlemeleri ve çığlıkları odayı doldururken bundan büyük bir haz duydu. Dayanamadığı raddeye geldiğini hissettiğinde hızla doğrulup içine yerleşti. Baştan çıldırtacak ölçüde yavaş hareketleri hızlanıp ikisi de hazzın doruklarına aynı anda ulaştığında nefessizliken onun üzerine yığıldı. Ancak onun normalden daha güçsüz olduğunu hatırladığında hızla son gücünü kendini yana atmak için kullandı. Ciğerlerine havanın dolması için uğraşırken zorlukla '' Seni seviyorum sevgilim’" dedi. | |
|
| |
Rosemary Ruby Silent Su Perisi
Mesaj Sayısı : 261 Kayıt tarihi : 01/06/12 Yaş : 32 Lakap : Peri kızı
| Konu: Geri: İsimsiz Melekler Ptsi Nis. 20 2015, 21:50 | |
| Phin ile oldukça ateşli geçen sevişmemiz den sonra nefesimi düzenlemeye çalışıyordum. Çabuk yorulan bedenime alışmam zor olacaktı. Hamilelikten bile daha fazla halsiz hissediyordum ve bu gerçekten canımı sıkıyordu. Bu halde bebeklerle nasıl ilgilenecektim bilmiyordum. Dahası Phin'i bebekler konusunda nasıl ikna edecektim onu hiç bilmiyordum. Onlardan nefret edilesi varlıklar gibi bahsetmesi ve sanki kendi çocukları değil gibi davranması kalbimi kırıyordu. Yaptığım bir seçim yüzünden bebeklerimin babasız kalmasına izin veremezdim. Parmaklarım onun teninde gezinirken öne sürdüğü her şartı kabul ettim ufak bir istekle birlikte. Ama aldığım tepki pekte hoş değildi. Bileklerim yatağa sabitlenmiş çıplak bedenim Phin'in altındayken sözleri ile dudaklarımı ısırmaya başladım. Onlara isim verme konusunda bile istekli değilken derin bir nefes aldım. Gözlerim dolmaya başladığında yutkundum ve dudaklarımı daha sert ısırdım. Bedenimde hissettiğim ıslaklıklar ilgimi çekerken çikolata sosu bulanmış bedenimle şaşırırken dudaklarımı öpen dudaklara karşılık verdim. Bebekler konusu canımı sıksa da beni özleyen erkeğe ve özlediğim bedeni ile ilgilenmeye karar verdim. Dilini bedenimde hissettiğimde inlemeye başladım. Beni dudakları ile adeta deli eden Phin'in saçlarından tutup kendime çekerek dudaklarına ateşli bir öpücük kondurdum.
"Sende çok tatlısın, kocacım."
Phin yeniden ellerimden kurtulduğunda bacaklarımın arasındaki ilgi yüzünden kasılmaya başladım. Bedenim arzuyla onu isterken dudaklarımdan dökülen inlemeler çığlıklara dönüştü. Sonunda onu içimde hissettiğimde derin bir nefes alarak bacaklarımı beline doladım ama yine de yavaşlığı ile bana işkence ediyordu, ben ise nefessiz halim yüzünden konuşamıyordum bile. Kısa sürede hızlanıp onunla birlikte hazzın doruklarını yaşarken tatminlik ile üzerime yığılan Phin ile nefesimi düzenlemeye çalıştım. Onun yanıma yatması ile daha rahat bir nefes alırken başımı göğsüne gömdüm. Aşk dolu kelimeleri kulaklarıma dolarken hafifçe doğrulup başımı göğsüne koydum.
"Bende seni çok seviyorum, hayatım"
Biraz daha kendimize gelmeye izin verdiğimde zorda olsa hafifçe doğrulup elimi Phin'in göğsüne koyup kafamı da elimin üstüne yerleştirerek onun gözlerine baktım.
"Tadımı çıkardığına göre gelelim diğer meseleye. Senin gibi güzel gözlere sahip kızımızın adı Narcissa, oğlumuzun adı da Nestor olsun ne dersin ya da belki başka bir isim söylersen aralarında seçebiliriz, hayatım."
|
| |
|
| |
Phin Silent Toprak Perisi
Mesaj Sayısı : 230 Kayıt tarihi : 13/06/12 Nerden : İstanbul Lakap : Serseri peri
| Konu: Geri: İsimsiz Melekler Çarş. Nis. 22 2015, 23:30 | |
| Rose’a sahip olurken söylediği güzel kelimeler ruhunu bir nebze yatıştırmıştı. İkisi de tatmin olup nefes nefese bir halde dinlenirken silent’ın aurasındaki karanlık minimum ölçüde de olsa azaldı. Düşüceleri netleşirken uzun süredir bulamadığı şeyin, huzurun tadını çıkartıyordu. Onun dudaklarından o sihirli iki kelimeyi duymak mutlu ederken memnuniyetle gözlerini kapadı. Bedeni yorgundu. Ruhu ise hiç olmadığı kadar zinde… Bir yandan içi içine sığmıyordu ne yapacağınız bilemez durumdaydı diğer yandan üzerinde özlediği bir dinginlik vardı ve sevdiği kadınla olmanın zevkini yaşamaktan başka bir şey istemiyordu. Kaybetmekten korktuğu sevdiği kadın göğsünün üzerine yattığında gözlerini hafifçe araladı. İçinde kaybolabildiği gözlere bakmanın hazzıyla gülümserken duydukları ile gülümsemesi yüzünde dondu. Yine yapıyordu. Rose inatla bebeklerden bahsediyordu. Böyle her fırsatta onun önüne çocukları sokarak eğer phin’in nefretini yok etmeyi amaçlıyorsa yanlış yolda olduğunu söylemesi gerekiyordu çünkü bu sadece öfkesini körüklüyordu. Dişlerini kendine hakim olabilmek adına var gücüyle sıkarken bu şekilde bir yere varamayacağını fark ederek dudağının iç kısmını ısırıp kan tadının ağzına dolmasını sağladı.
Acı kontrolünü elinde tutmasına yardım ederken karanlık aurası isteğinin dışında hareket edip daha da yoğunlaştı. Sesini düz ve duygusuz tutmaya çalışarak ''Bence harika isimler… Dediğin gibi olsun. Onların yanına gitmen gereken saatlerde seni oraya götürüp istediğinde geri dönmeni sağlayan bir büyü yaparım. Böylelikle sen güvenle onlarla ilgilenirken ben de gönül rahatlığı ile işlerimi hallederim " dedi. Sesi yapmaya çalıştığının aksine fazlasıyla soğuk çıkmıştı. Gözlerini kapayıp yerinde rahatsızca kıpırdayarak ''Şimdi biraz dinlenelim olurmu? " dedi. | |
|
| |
Rosemary Ruby Silent Su Perisi
Mesaj Sayısı : 261 Kayıt tarihi : 01/06/12 Yaş : 32 Lakap : Peri kızı
| Konu: Geri: İsimsiz Melekler Cuma Nis. 24 2015, 23:37 | |
| Sevdiğim adam bedenime sahip olurken bu anları ne kadar özlediğimi bir kez daha fark ettim. Ama diğer yandan huzursuzdum. Bebeklerimin benim yüzümden babasız kalması hayatımda isteyebileceği en son şey bile değildi. Bende isim olayını gündeme getirmeye karar verdim. Ama beklediğim tepkiyi kesinlikle görememiştim. Phin'in aşkla bakan gözleri gözümün önünde solarken kalbimin acıdığını hissettim. Durum kesinlikle iyiye gitmiyordu. Aksine daha da beter oluyordu. Phin'in önce karanlık aurasını ardından soğuk sözlerini işittiğim de gözlerimin dolmasına engel olamadım. Son sözlerini duyduğunda plan yapmaya koyuldum. Bebeklerden bahsetmek kötü bir fikirdi. Çünkü unuttuğum bir şey vardı benim iki değil üç tane bebeğim vardı. Üstelik koca bebeğimin bana ikizlerim den daha çok ihtiyacı vardı. Derin bir nefes alarak sesimi normal tutmaya çalıştım.
"Peki hayatım sen nasıl istersen, bebeklerimi besler ve hemen sana dönerim. İsimlerini de seçtiğimize göre ortada hiç bir durum kalmadı."
Sonrasında yatakta hafifçe doğrulup Phin'in üzerine çıktım. Sevdiğim adamın gözlerinin içine bakarken ona olan tüm aşkımı bakışlarıma yansıttım.
"Seni çok seviyorum, kocacım. "
Dudaklarına ateşli bir öpücük kondururken ellerimle çıplak bedenini birazcık okşadıktan sonra kendimi yatağın diğer tarafına atıp, kendimi birazcık yukarı çektim. Phin'in başımı kavrayıp sol göğsümün üzerine koydum. Kalp atışlarım ile birlikte tenimin sıcaklığını hissettiğini biliyordum.
"Çok mu yorulmuş benim koca bebeğim? Umarım göğsüm seni rahat ettirir, aşkım."
|
| |
|
| |
Phin Silent Toprak Perisi
Mesaj Sayısı : 230 Kayıt tarihi : 13/06/12 Nerden : İstanbul Lakap : Serseri peri
| Konu: Geri: İsimsiz Melekler C.tesi Nis. 25 2015, 23:43 | |
| Silent’ın aurası hiçbir zaman iyi enerji yaymamıştı. Sahip olduğu kan nedeniyle karanlıktı. İçinde caitlyn’in ortaya çıkardığı ufak bir iyilik dışında tamamıyla morgana’nın perisiydi. Rose ise o ufak iyi yanının canlı kalmasını sağlayan tek kadındı.Onsuz geçirdiği süre boyunca karanlığa daha çok çekildiğinden kalbinin sahibi doğumdan önce tam bir mucize şu an ise baş belası olarak çocuklarından bahsederken kendini kontrol etmeyi başaramamıştı. Bunun eşini üzdüğünü hissettiğinden kendine sessiz bir küfür savurdu. Bebeklerin bir suçu yok diye kendine yaptığı ufak hatırlatmanın hiçbir faydası olmamıştı. Hazır değildi… Olayları sindireceği zamanda gelecekti elbet ancak bu an o an değildi. Bu yüzden kolları arasındaki peri kızına dinlenmek istediğini söyleyip onun konuyu kapatmasını umdu. Biliyordu ki bu konu uzarsa daha da kırıcı olabilirdi. Aşık kalbine rağmen. Rose’un olayı daha fazla üstelememesi bir parça rahatlatırken seni seviyorum kelimesi yüzünde karanlıkta olsa bir gülümsemeye neden oldu. Bu sözcük diğerleri için sihirli olabilirdi onun üzerindeyse normal etkinin yanında içindeki öfkeyi azda olsa yatıştırıyordu. Üzerindeki kadının saçlarını okşarken dudaklarına kapanan dudaklara ateşle karşılık verdi. Onun narin ellerini bedeninde hissederken dokunuşları tahrik etmeye başladı.
Ancak kadınının normal bir insandan daha çabuk yorulduğunu hatırlayarak kendini uslu durmaya zorladı. Eşi başını göğsüne yerleştirdiğinde derin bir nefes alıp kokusunu içine doldurdu. Teninin sıcaklığı soğuk kalbini yavaş yavaş ısıtırken bir koluyla onu sararak ''Yoruldum… Hem de çok… Ruhen… " dedi. Gözlerini aralayıp derin bir nefes alarak ''Kanımdan, lanetimden, morgana’nın perisi olmanın getirilerinden, kendimden ve karanlığımdan… " dedikten sonra başını biraz kaldırıp onunla göz göze geldiğinde üzüntüyle ''Özür dilerim rose… Neredeyse ölmene neden oluyordum. Eğer lanetim olmasaydı sen asla böyle bir tehlikeyle karşı karşıya kalmayacaktın ben çok üzgünüm " dedi. | |
|
| |
Rosemary Ruby Silent Su Perisi
Mesaj Sayısı : 261 Kayıt tarihi : 01/06/12 Yaş : 32 Lakap : Peri kızı
| Konu: Geri: İsimsiz Melekler Paz Nis. 26 2015, 13:49 | |
| Phin'in karanlık aurasını hissettiğim de hüznüm yüzüme yansıyordu. Onun karanlık yanından hoşlanmıyordum. Bu onu sevmediğim anlamına gelmiyordu, sadece o karanlık yan bana ailemin ölümüne neden olan perileri getiriyordu. Bebeklerimizden konuşmanın işleri daha beter hale getirdiğini fark ettiğimde hayatımın aşkına odaklanmaya karar verdim. Onun gözünde ben bir melektim ve söylediğim iki kelimelik sevgi sözcüğü bile onun karanlık yüzünde gülümse oluşturuyorsa doğru yoldayım demekti. Beni karanlık yanlarımla melek olarak kabul eden bu adam, keşke iki meleği bebeklerimizi de kabul etseydi. Bu işte tek masum onlardı. Ama bunu yeniden dile getirme hatasına düşmeden koca bebeğimi göğsüme yatırdım. Ellerim saçlarını sevgiyle okşarken yorgunluğunu almak istiyordum. Sözlerini duyduğum da üzüntüsünü hissettim. Yaptığım seçim onu darmadağın etmişti ve toparlanmasını sağlayacak olan yine bendim. Onu sessizce dinlerken ellerimi bir an olsun saçlarından çekmedim. Göz göze geldiğim adamın sözleriyle ise elim bir anda hareketsiz kaldı ve gözlerim doldu. Hayır, onun suçu değildi. Bunu düşünmemeliydi, daha önce de karanlık yanı yüzünden kendini suçladığı zamanlar olmuştu, buna o zamanda karşı çıkmıştım. Şimdide Karşı çıkacaktım. Ellerimle yanaklarından başını kavrayıp kendime çekerken dudaklarına masum bir öpücük kondurdum.
"Sen özür dileyecek hiç bir şey yapmadın, sevgilim. Üzülmene de gerek yok, sen beni mutlu ettin hala da ediyorsun. O yüzden üzülme. Seçimi ben yaptım keşke sana bunu söyleseydim ama beni tercih edeceğini biliyordum ben ise onları seçtim. Bunun için kendini üzme... Daha önce de bunu sana söyledim, şimdi de söylüyorum. Morgananın perisi olmak senin seçimin değildi, bunun için kendini suçlamaya hakkın yok."
Konuyu bebeklere getirmek istemesem de yaptığım seçim yüzünden bahsetmek zorunda kalmıştım. Şimdi ise hızla düşündüm göz yaşlarımı silip derin bir nefes alarak yatakta dönerek Phin'in üzerine çıktım. Ellerini kavrayıp parmaklarımdan geçirerek başının üstünde tuttum. Gözlerinin içine bakarken konuşmaya başladım.
"Sen bu hayatta sahip olmak istediğim, sahip olduğum ilk ve tek erkeksiz Phin. Seni öyle çok seviyorum ki seni böylesine üzdüğüm için kendimden nefret ediyorum. Diğer yandan olanları unutmayacağını bilsem de seni mutlu etmek istiyorum, tıpkı senin beni mutlu ettiğin gibi. Lütfen üzülmeyi bırak artık. "
Dudaklarına kapandığımda kasıklarımı onun erkekliğini bastırdım. Hissettiğim sertlikle dudağımdan ufak bir inilti kaçarken dudaklarım çenesinden boynuna ilerlerdi, ellerim ise hala ellerini sıkı sıkı tutuyordu. Onun dokunuşlarla değil, dudaklarımla tadını çıkarmak istiyordum.
|
[ | |
|
| |
Phin Silent Toprak Perisi
Mesaj Sayısı : 230 Kayıt tarihi : 13/06/12 Nerden : İstanbul Lakap : Serseri peri
| Konu: Geri: İsimsiz Melekler Cuma Mayıs 01 2015, 00:44 | |
| Düşünüyordu. Geçmişini, yaptıklarını, sahip olduklarını… O kadar şeyin içinden önemli olan tek şey rose’du. Yanındaki kadın için dünyaları yakabilir yine sadece onun için her şeyden vazgeçebilirdi. Kendi canından bile. Başı onun göğsündeyken yaşadıklarının kısmen de olsa onun yüzünden olduğu gerçeğini beyni bir kez daha çarptı yüzüne… Sıkıntı ile içindekileri tek tek dışarı döktükten sonra biraz daha rahatlamıştı. Gelecekleri belirsizliklerle doluyken ve morgana’nın perisi olmanın başlarını ne kadar belaya sokabileceğini bilemezken onun yanında olmanın tadını çıkarmaya çalıştı. Sevdiği kadınının dudaklarına kondurduğu tatlı öpücükten sonra ciddi bir ses tonuyla söylediği sözleri dinlerken iç çekti. Bunu daha öncede konuşmuşlardı. Kısmen haklıydı. Morgana’nın perisi olmak onun seçimi değildi ancak bu durumda olmaları onun seçimiydi. Phin normalleşmek istediğinden tedbirsiz davranmıştı. Böyle bir şeyin gerçek olamayacağını bildiği halde tam tersi olması için umut etmişti. Asla gerçekleşmeyecek bir şeyin peşinden koşmanın gereksiz olduğunu unutmuştu ve bu ona neredeyse pahalıya mal oluyordu.
Kadınının akan göz yaşları canını fazlasıyla sıkarken derin bir nefes alarak başını belli belirsiz aşağı yukarı tamam anlamında salladı. Onun hızlı bir hamle ile üzerine oturması ile şaşırsa da sesini çıkarmadı. Son sözleri duyduğunda konuşmak istemese de buna zorunlu hissettiği için doğru kelimeleri aramaya başladı. Dudaklarında onun dudaklarını hissettiğindeyse sadece susup anın tadını çıkarmaya karar verdi. Öpücüğe karşılık verirken elleri onun üzerinde gezindi.
Kalçalarından tutup rose’u erkekliğine daha da bastırırken dudaklarından çıkan inilti gülümsetti. Bir süre onu öpüp okşadıktan sonra dayanamayacağını düşündüğü bir anda hızla içine yerleşti. Karısının içinde olmanın verdiği hazzı sonuna kadar yaşayabilmek adına başta yavaş olan hareketleri çok geçmeden hızlanıp ikisini de doyuma ulaştırdı. Nefessiz kalmış bir halde aşkını kollarına çekerek başını boynuna gömdü. Derin nefeslerle kendine gelmeye çalışırken ''Bir daha asla ama asla nedeni ne olursa olsun beni sensiz bırakma… Lütfen." Dedi. Yorgunluğu ile başa çıkmaya çalışıyordu. | |
|
| |
Rosemary Ruby Silent Su Perisi
Mesaj Sayısı : 261 Kayıt tarihi : 01/06/12 Yaş : 32 Lakap : Peri kızı
| Konu: Geri: İsimsiz Melekler Cuma Mayıs 01 2015, 16:57 | |
| Kendimi affettirmeye çalışırken sevdiğim adamın kendini suçlayacağı aklıma gelmemişti. Ama olan tam olarak buydu. Aslında evet hamileliğimde onun kanına aş ermem, kanını içmem dahası zor bir doğum yaşamamın tek sebebi Morgana'nın kanıydı. Ama cadının hayatıma yaptığı hiçbir etkiden Phin'i sorumlu tutmuyordum, tutamazdım da. Onun içindeki karanlığı biliyordum ama aynı şekilde bana kalbinde açtığı yeri de çok iyi biliyordum. Ben ona nasıl aşkla bağlıysam oda bana aynı şekilde bağlıydı. Zaten böylesine dağılmasının nedeni de bu değil miydi? Tüm sözlerine cevap verdikten sonra onu bedenimin altına aldım. Bakışlarında gördüğüm acıyı yok etmek, ondan söküp almak istiyordum ve bunu yapacaktım. Bebeklerimi ona kabul ettirmenin yanında içindeki acıyı da yok edecektim. Aslında acısı geçtiğinde zaten geriye yeniden baba olacağı için heyecanlanan adam kalacaktı. Buda benim işimi kolaylaştırıldı. Ama elbette şu an açılmaması gereken bir konuydu ve ben onu aşkla öperken konuşmamıza gerek yoktu. Çünkü bu işi bedenimiz bizim yerimize yapıyordu. Ellerini sıkı sıkı tutarken dudaklarım teninde gezindi. Sevdiğim adamın dudaklarından çıkan iniltiden sonra ellerimiz ayrıldığında kalçamda hissettiği dokunuşla inledim. Ona daha fazla sürtünürken sertliğini aniden içimde hissettiğimde çığlık attım. Kısa süre onun üzerinde hareket etsem de çabuk yorulduğum için yerimiz değiştiğinde kollarımı bedenine doladım. Yavaş hareketleri beni delirtirken kısa süre sonra hızlı ritimler ile kendimden geçercesine inlemeye başladım. Sonunda doyuma ulaştığımda ait olduğum kollara çekilirken bedenim oldukça yorgun ve uyuşmuştu. Boynumda sevdiğim adamın nefesini hissederken ona sıkı sıkı sarıldım. Nefes nefese de olsa ses tonundan hala acısını anladığım konuşması bittiğinde bende derin bir nefes aldım.
"Seni asla ve asla bırakmam sevgilim. Sana aidim, seninim. Bir daha aynı hatayı yapmam söz veriyorum. Seni çok seviyorum."
Alnına öpücük bıraktıktan sonra başını göğsüme biraz daha yaklaştırdım ve bir süre yorgun halime rağmen saçlarını okşadım. Sonunda nefesleri düzenli bir hal alıp uykuya daldığında bende kendimi uykuya teslim ettim.
|
| |
|
| |
| İsimsiz Melekler | |
|