Elvada Franceska Mm-3_zps38d4803f
Elvada Franceska Mm-3_zps38d4803f
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfaAnasayfa  KapıKapı  Latest imagesLatest images  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yapGiriş yap  

 

 Elvada Franceska

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Diana Maurice
Cadı
Cadı
Diana Maurice


Mesaj Sayısı : 1172
Kayıt tarihi : 30/07/14
Yaş : 31

Elvada Franceska Empty
MesajKonu: Elvada Franceska   Elvada Franceska Icon_minitimeSalı Haz. 23 2015, 16:21



3 Yıl Önce

Light malikânesinde yaşadığı acı ve işkence yüklü günleri geride bırakmaya çalıştığı zor günler bırakmıştı. Vücudunda bıraktığı ki normal biri olsa kalıcı izler, ruhunda bıraktığı izler kadar olamazdı. Bebeklerini kaybetme korkusunun verdiği adrenalinle saatlerce uyuyamadı. Yorgundu uykusuzdu ve keyifsizdi. Vücudu hiç olmadığı kadar ağırdı. Üzerinde sanki bir ağırlık vardı. Baş dönmeleri, göz kararmaları epey sıklaşmıştı. Fakat Rosalinda sayesinde epey toparlandı. Düşük yapma riski bile ortadan kalkmıştı. Karnında taşıdığı bebekler yüksek güç potansiyeliydi. Bunu biliyordu. Bunu Rosalinda da biliyordu ve bunu bildiğini Fransisco da biliyordu. Bu sinsi cadının aklından ne geçeceğini bilmeden de hareket etmek istemiyordu. Stratejik düşünmek zorunda olduğunu hissediyordu. Rosalinda ile çok sık konuşmuyordu. Fakat ne derse yapıyordu. Bir misafir olarak da iyi ağırlanıyordu. Light malikânesindeki karanlık günlerden sonra Rosalinda’nın evi bir cennetti Fransisco için.

Günleri güzel geçiyordu. Sık sık bahçeye çıkıyor, şehrin kirli havasından uzakta olmanın keyfini çıkartıyordu. Hamileliği alakalı bir sürü kitap okuyor, Rosalinda sayesinde sağlıklı besleniyordu. İksirler de cabasıydı. Doğuma yaklaştıkça epey kilo almıştı. Elleri, ayakları, göğüsleri epey şişmiş, tabi bir de gözlerindeki mor halkalar, epeyce beyazlayan teni ve aşırı duygusallaşması da içindeki hormon dengesizliğiyle hamile bir kadından farksızdı. Hamileliğinin son ayları mutlu geçmişti. Fakat sürekli yorgun olmak hiç hoşuna gitmiyordu. Hele de doğuma günler kala heyecanlanması ve panik olması. Sancıları sıklaşmıştı. Her sancı ve beklerin içinde durmak bilmeyen hareketlenmeleri epey heyecan vericiydi. Ama içinde hala tedirginlik vardı. Jace’in çıkıp geleceği korkusu… Bedenini ele geçiriyor, hatırladıkça epey korkuyordu. Franceska olarak bedenine ve ruhuna yaptığı işkenceleri düşünmek içine bir ürperti yerleştiriyordu. Bir de bu süreçte Rosalinda’nın sinsi bir cadından ziyade bir anne, bir kız kardeş, bir dost şevketi göstermesi ister istemez aşırı duygusallaşan Franceska’nın aklına kötü şeyler getirmesine engel oluyordu. Fakat hala ürkek ve çekingendi. Bazen de konuşurken sesi çıkmıyor, hatta kekeliyordu da. Fakat sürekli kendisini telkin ediyordu. ‘Kötü günler geride kaldı. Güzel günler yakın. Her şey güzel olacak.’ Rosalinda da üç aşağı beş yukarı aynı şeyleri söylüyor, hatta bu fikri Franceska’nın aklına o sokmuştu.

“Rosalinda suyum geldi.” Ağır bir sancının ardından mutluluk dolu ifadelerle sinsi cadının yanına koştu. Basitçe ve safça sevincini paylaşıyordu. Cadının yüzünde beliren keyifli ve sinsi ifade dikkatini dahi çekmemişti. Suratında sadece alıkça abartılı bir tebessüm vardı. Bir yere uzandı. Sıcak su getirdi Rosalinda. “Ikın, ıkın!” Güçlü güçlü ıkınıyordu. Dakikalar geçmek bilmiyordu. Sancılı ve zor bir doğumdu. Tansiyonu epey düşmüş ve aşırı terden su kaybetmişti. Nabızları yavaşladı. Çünkü son aylarda epey iyi bakmıştı Rosalinda ona. O olmasaydı ölecekti. Hayatını ona borçluydu bir nevi. Zor bir doğum yapmak şişko ve yağız bedenini kaldırabileceği bir şeydi. Uzunca bir süre sonra ikizlerden biri doğdu. Kısa süre sonra da diğeri. Rahat bir nefes almıştı. Fakat ne olduğunu anlamadan Rosalinda’nın büyülü sözcüklerini işittiğinde gözleri kararmaya başladı. Ardından da şırıngayı sağ koluna yediğinde gözleri kararmış ve bayılmıştı.

Gözlerini açtığında dairesindeydi. Ne kadar süredir baygın olduğunun farkında değildi. Yatağına baktı. Hiçbir şeyin yeri değişmemişti. Sadece biraz tozluydu her yer. Bedenine baktı. Hala Franceska idi. Doğumu yapmak yeterli olmamıştı. Birden ürktü. Ne olmuştu tam olarak hatırlayamıyordu. Üzerinde kıyafet yoktu. “Bebeklerim nerede?” Bir çığlık attı aynı cümleyi iki üç kez tekrarladı. Üzerine bir bornoz geçirdi ve dışarı koştu. Tam çıkmaya çalışırken kalkan onu ittirdi. Büyülü bir kalkan vardı. Rosalinda onu kendi dairesine hapsetmişti. Öfkeden çıldırdı. “Aşağılık Sürtük! Bunu bana nasıl yaparsın?” Çaresiz olduğunu hissettiği an ağlamaya başladı. “Senden nefret ediyorum pislik. Bu kötülüğü bana nende yaptınız. Jace, Rosalinda. Hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladı. Kendisini sinirden duvardan duvara bir et yığınıymış gibi fırlatıyordu. Ömründe hiç böyle bir acı hissetmemişti. Şuursuz gibi davranıyordu. Hiçbir kelime etmedi. Üzerindeki bornozu çıkardı ve banyoya girdi. Saatlerce suyun altında yıkandı. Faturalarına otomatik ödeme talimatını vermenin faydasıydı. Kendini bir aptal gibi hissediyordu. Üzerine bol gelen pijamalardan giydi. Ve hapishanesinde vakit geçirmeye çalıştı. Ama bebeklerini düşünmeden bir an bile duramıyordu. Onları aklından çıkarmak için her şeyi denedi. Fakat yapamadı. Hatırladığı her an gözyaşlarına ve hıçkırıklarına hâkim olamıyor, bedenindeki güç kırıntıları ellerine ve beynine hücum ediyordu. Boğazından doğru düzgün bir lokma yemek dahi geçmiyordu. Yiyemiyordu acısından. Evinde de kuru şeylerden başka bir şey yoktu. Üç beş bisküvi ve bakliyat…

Bir hafta olmuştu. Yine bir sinir krizi geçirmiş, yakıp yıkmıştı her şeyi. Çırılçıplak bir vaziyette uyuyakaldı. Sabah olduğunda gözünü açtığında üzerinde bir ağırlık hissetmiyordu. Doğruldu ve göğüslerine baktı. Erkek göğüsleriydi ve erkeklik uzvu da yerindeydi. Aynaya koştu heyecanla. Bedenin bütün kıvrımlarına baktı. Dokuz ay önceki gibiydi her şey. Bir an acısını unuttu. Güzelce bir banyo yapıp giyindi. Etrafı toparladı. Giyindi ve dışarı çıkmak için kapıyı açtı. Ürkek bir adımla adımını atmaya çalıştı. Kalkan hala yerindeydi. Beş adım geri attı ve kalkanı parçalamak için bir büyü denedi. En güçlü parçalama büyüsü işe yaramamıştı. Büyüsü tam anlamıyla yerine gelmediği için birkaç kez denedi ve sonunda parçalandı. Yüzünde bir tebessüm oluştu. Fakat aklına yine bebekleri geldi. Bu sefer o kadar güçlü bir acı hissetmiyordu. Birden düşündü. O bir erkekti o an. Bebeklerinin peşine düşmesi gerektiğini biliyordu. Kapıyı kapattı. Hafiflemiş de olsa acısı tamdı. Büyünün etkisini üzerinden atması epey zaman alacak gibiydi. Sakin bir kafayla düşündü. ‘Bulduğumda ne yapacağım? Ya çoktan ölmüşlerse? Hem bulduğumda bana baba mı diyecekler anne mi? Annelerini sorduğunda ne diyeceğim? Hem Rosalinda çoktan gizlenme büyüsü yapmıştır. Şu an çok güçsüzüm. ’ Bütün bunlar beynine hücum etti bir an. Şu an geri çekilmekten başka çaresi yoktu. Kendisini çaresiz hissettiğinde öfkelenirdi. Öfkelendi ve duvara yumruk atıp geriye döndü. Şimdi dokuz ay düşmanlarından kaçmıştı ve toparlanma vaktiydi. Artık Franceska değil tekrar Fransisco’idi.

Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Elvada Franceska
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
 :: Vitaearum Şehrinde :: Francisco'nun Dairesi-
Buraya geçin: