Karanlık Sular

Yatakta gerindiğim de yan tarafımdaki boşluğa baktım. Tüm gece üzerinde türlü fanteziler denediğim bana aşık peri kızı yerinde yoktu. Bende çıplak bedenimi banyoya sürükleyerek kısa bir duş alıp giyindim. Kıyafetlerimi üzerime geçirirken Malia'nın mırıltısını duydum. Bazen yemek yaparken kendi kendine şarkı mırıldanıyordu ve ne bileyim bu durum beni rahatsız etmeliydi ama etmiyordu. Belki de onun sevgisi beni de bir şekilde etkiliyordu. Gerçi ukala ve karanlık tarafımdan değişen hiç bir şey yoktu. Hiç bir zaman onun kadar masum da olamayacağımı biliyordum. Tezgahta domates dilimlemek ile meşgul peri kızına arkadan sarılıp boynuna öpücükler kondurmaya başladım. Bu ten güzeldi, el değmemiş ve sadece benim... Her ne kadar ona sadık kalmayı başaramasam da o bana sadıktı. Gerçi kuzenlerden sonra hayatıma hiç bir kadında girmemişti. Bunun neden günlerdir Malia ile evde uğraşmam ve dışarı çıkarken de kızı benimle beraber sürüklüyor olmamdı. Öpücüklerin tozunu biraz kaçırdığım da Malia'nın göğüslerini avuçlayıp sıktım. İniltisi mutfakta güzel bir akustiğe neden olurken kısa süre sonra birlikte kahvaltı yapmaya başladık. Sonrasında ise yapacak işlerim vardı. Jasper'dan sonra uzak kaldığım karanlık işlerime devam etmeliydim. Güç delisi yanım devreye girdiğinde ise aklıma ister istemez Isabel geldi. Ona yaşattığım onca şeyden sonra kendini öldürmeye çalışmış bile olabilirdi. Ama aramızdaki bağ ona bir şey olsa bana haber verirdi. Bu yüzden de ben onun iyi olduğuna emindim. Gerçi beni gördüğünde muhtemelen o kötü olacaktı.

Evden ayrılıp gereksiz sevgilisinin malikanesine geldiğimde Colin Dread arabası ile yola çıkıyordu. İnsanlar ve işleri... Para için çalışmak zorundaydılar, her ne kadar sihirbaz olsalar da... Şimdi ise benim masum sihirbazım yalnızdı. Kapıdan büyü ile zorlamadan girerken ufak bir büyü ile tüm çalışanların bayılmasını sağlayarak evin içine girdim. İlk katta arkadan oldukça seksi görünen siyah saçlı kızı gördüğümde önce Isabel olduğunu düşünmedim ama hissettiğim bağ ile ona yakından baktığım da gördüğüm şeyden gerçekten hoşlanmıştım. Siyah saçları onu daha fazla seksi gösterirken varlığımı hissetmemiş kızın bileğinden tutarak onu en yakın duvara yasladım.

"Siyah saçların çok seksi olmuş bebeğim. Perini özledin mi?"

Hayatı sonunda tam anlamıyla normale dönmüştü. Psikolog seansları sonunda bitmişti. Her şeyi geri de bırakma kararı alıp Colin’in ofisine gittiği gün yaptıklarını hatırladıkça ise gülümsüyordu. O akşam eve gelince yaşadıkları şey alışılmışın biraz dışındaydı kabul ediyordu. Farklıydı ama güzeldi. Acı ve zevk karışımını sevmişti. Kitaplarda okuduklarını deneyebilme konusunda sevdiği adamdan aldığı özel izin hayatlarına renk katarken eski neşeli, muzip halleri sevgilisini duyduğu pişmanlıktan tamamen kurtarmıştı. Onunla fırsat bulduğu her an vakit geçirip kaybettikleri zamanı telafi etmeye çalışırken işleri boşlamasına neden olduğunu da söylemek zorundaydı ancak colin bundan şikayetçi görünmüyordu. Hayatlarında bazı değişiklikler olduğunu inkar edemezdi gerçi… Önce giyim tarzını değiştirmişti. Sade ama göz alıcı olmanın yanında oldukça seksi kıyafetler doldurmuştu dolabını sonra saç rengini ve şeklini değiştirmişti. Sarı saçları simsiyah olurken çoğunlukla saçlarını düzleştirilmiş olarak kullanıyordu. Masum yanını korumayı başarmıştı fakat eskisi kadar saf ve merhametli olduğu söylenemezdi. Bütün bu değişiklikleri önceden aşık olduğu adama böyle yapsam nasıl olur sence şöyle güzel durur mu? Saç şeklimi değiştirmek istiyorum sen ne dersin tarzında önceden alıştırarak yaptığından sevgilisi bu değişiklikleri yadırgamak yerine oldukça normal karşılayıp sonucu da oldukça beğenmişti. Aşklarını tazelediklerini söyleyebilirdi şuan.

Sevgilisini işe yolcu ettikten sonra içeri geçip çantasını toparlamaya başladı. Okul bittiği için kendisine iş aramaya başlamıştı colin onun şirketinde çalışmasını teklif etse de kendi ayakları üzerinde onun desteği olmadan durmak istediğini söyleyince ısrar etmemişti. Aklındaki düşünceler yüzünden dalgınca çantası ile uğraşırken bileğinden hızla çekilip duvara dayanmasıyla önce korkuyla çığlık attı. Gördüğü kişi önce gözlerinin dolmasına ardından öfkelenmesine neden olurken derin bir nefes aldı. Göz yaşlarını birkaç dakika da geri yollamayı başarıp öldürme isteği ile jace adındaki lanet periye baktı '' Çek ellerini üzerimden lanet olası'' dedi.

Isabel'in benden sonra değişeceğini biliyordum. Ama böylesine bir değişiklik... Anlaşılan, içindeki suçluluk duygusu insana sahiden de bir şeyler yaptırıyordu. Kendi içimde ise suçlu hissettiğim hiç bir zaman diliminin olmaması bu durumu anlamamı zorlaştırıyordu. İşin aslı konu duygular olunca sanırım bilmediğim çok fazla şey vardı. Değer vermeye bile yeni yeni başlamıştım ve bu değeri gösterebildiğim tek kişi Malia'dı. Şimdi ise o değeri Isabel'de gösterebilirim diye düşündüm. Yani kız benim bir parçam sayılırdı. Aramızdaki gücün varlığı bu mesafeden oldukça iyi anlaşırken kızın dolu gözlerine baktım. Hissettiği öfke ve üzüntü benim damarlarımı da ele geçirdiğinde elimde olmadan kaşlarım çatık bir şekilde kıza bakmaya başladım. Öfkenin kaynağı ben olmadığımı fark ettiğim anda ise yeniden ukala kimliğime büründüm. İyi bir peri olarak Isabel'e değer vermem belki de gerekliydi ama ben ne iyiydim ne de karşımda böylesine seksi biri varken değer verebilirdim, Malia hariç. Onun yüzüne yaklaşırken Malia'dan farklı bir aroması olan kokuyu içime çektim. Farklı olabilirdi ama kesinlikle güzeldi. Isabel'in umursamadığım kelimelerine karşılık vermek yerine dudaklarını öpmeye başladım. Bana direnen ve çırpınan yanını gerçekten seviyordum. Zorlamam ile ağzını açtığında, dilimi ağzına soktum. Dirense de dudaklarından kaçan inleme sesi ile kendimi geri çektim. Pozisyonumuzu ise hiç değiştirmeden öfkeli gözlerine baktım.

"Korkma minik kelebek. Sadece seni kontrol etmek için gelmiştim. Böylesine seksi olman tamamen senin suçun..."

Her şey geride kaldı. Unutuldu ve normale döndük derken birden kendisini duvara yapıştıran jace bütün duygularını, düşüncelerini mahvetmişti. Onu gördüğünde hatırladıkları ağlama isteğine yol açarken bir an kendisini terapiden önceki o zayıflık duygusunda boğulurken bulmuştu. Güçsüzlüğünün simgesi göz yaşlarını büyük uğraşlar sonucu geri gönderirken öfkesine sarıldı. İkisinin arasında yaşanan lanet olasıca şeyleri hafızasının en karanlık odalarına hapsederken dişlerini sinirle sıkıp derin bir nefes aldı. Sevgilisiyle yeniden başladıkları güzel ilişkinin mahvolmasına izin vermeyecekti. Ayrıca ben eski isabel değilim diye kendini telkin etti. Kontrolünü kaybetmemek adına büyük uğraşlar verirken dudaklarına kapanan dudaklarla ona karşılık vermeden çırpınmaya başlamıştı. Öpücüğe karşılık vermemeyi başarsa da ağzından kaçan inlemeye lanetler etti. Perinin geri çekilip söyledikleri üzerine '' Uzak dur benden adi herif… Sana da, korumana da, kontrolüne de ihtiyacım yok.'' Dedi. Onu tüm gücüyle itmesi işe yaramayınca gücünün yardımıyla onu hapsettiği duvardan kurtulacak kadar kendisinden uzaklaştırdı. Perinin gücünü kapatıp onunla uğraşmasını istemediğinden duvara fırlatma ya da çok istemesine rağmen boğma gibi bir girişimde bulunmadı. Kesinlikle değişmişti.

Duvardan ayrılıp evin ortasına ondan uzak bir bölgeye yürürken '' Gördüğün gibi gayet sağlıklıyım ve kendimi öldürmeye falan kalkışmıyorum yani endişeleneceğin hiçbir şey yok. Burada kalmak için bir nedeninde kalmadığına göre güle güle. Umarım önümüzdeki 50 yıl boyunca görüşmeyiz. '' dedi. Gözlerini onun gözlerine dikerek '' Tabi çıkan ilk savaşta ölmek gibi güzel bir şey de yapabilirsin. '' diye bir öneri de bulunmaktan kendisini alamamıştı.

Isabel, ellerimin arasında çırpınırken bu durumdan fazlasıyla haz oluyordum. Yine de her zamanın aksine bedenine dokunmak için bir hamle yapmamış sadece dudaklarına odaklanmıştım. Tatlı dudaklarını bıraktığımda yapabileceğim en ukala cümleyi kurarken aldığım cevapla gülümsedim. Bu kızı sahiden özlemiştim. Beni itmesi bir işe yaramadığından kullandığı güç geri çekilmeme neden olurken bu durumun beni sinir etmesi gerekirken etkisi sadece zevk oldu. Çünkü bu tepki yapacağım zevkli şeyleri bana vadediyordu. Kızın sonraki kelimelerini kendimi şaşırtan bir sabırla dinledikten sonra atağa geçmek adına ona doğru ilerledim.

"Seni sahiden özlemişim minik kelebek. Biraz olsun büyüdüğünü görmek harika. Yinede hakkımdaki düşüncelerin... Elimden kurtulmayı nasıl planladığını merak ediyorum..."

Son cümlem tamamlandığında mırıldandığım büyü ile Isabel'in gücünü bloke ettikten sonra bileğini kavrayarak kendime çektim. Sonraki adımım onu odanın zemininde bedenimin altına almak olurken bileklerini başının iki yanında sabit tutarak hareketini biraz daha kısıtlayarak başımı boynuna gömdüm ve derin bir nefes aldım. Boynunu öpmeye başlayıp kendimi ona bastırdığımda sert ısırık sonrası emmeye başlayarak kendimden bir iz bıraktığımda geri çekilip gözlerinin içine baktım.

"Şimdi dikkatini bana ver minik kelebek. Buraya sen inanmıyor olsan da aslında iyi bir niyetle geldim ve tek yaptığım seksi bedenin kadar tahrik eden dudaklarının tadına bakmaktı. Yani bir düşün ilk karşılaşmamız da olanları hatırla... Eğer aynı şekilde davranmış olsam şu an seni soymuş içine girmiş ve seni altımda zevkle inletmiş olurdum. O yüzden şimdi uslu kız olacak mısın? Yoksa ben gerçekten kötü olmaya başlamalı mıyım?"

Kaderine binlerce kez belki de bu yüzden sövmüştü ancak isabel yine lanet etmekten kendini alamadı. Neden? Bunca sihirbaz ve peri dururken neden kendisine böyle bir peri düşmüştü? Bunu hak edecek ne yapmıştı da tanrı onu bu şekilde cezalandırmıştı? O bunların hiçbirini istememişti ki. Ne böyle bir yeteneğinin olmasını ne de jace adındaki bu iğrenç perinin hayatına dalmasını kendi seçmemişti. Buna rağmen bütün bu saçmalıklara katlanıp şuan öldürmek istediği aşağılık herife istediği gücü elde etmesi konusunda yardımcı da olmuştu. İsabel bu güne kadar jace’in başına genel olarak sorun olmamıştı. Perisinden ise yaşadıkları daha doğrusu yaşamak zorunda kaldığı o lanet olası dakikalardan sonra sadece tek bir şey istemişti. Kendisinden uzak durmasını… Bunu yapmak ne kadar zor olabilirdi ki? Odanın ortasında dolanıp sakinleşmeye çalışırken duydukları histerik bir kahkaha atmasına neden oldu. '' Demek beni özledin öylemi!!! Ne yazık. Bense seni bir daha görmemek için ölmeyi bile göze alabilirdim ne ironi ama.'' Dedi. Bileğinden tutulup çekildiğinde çarptığı sert beden sersemlemesine neden olduğundan çırpınmaya vakit bile bulamayarak kendini yerde onun altında buldu. Çığlık atıp çırpınırken bileklerinden yere sabitlenip hareketlerinin engellenmesi ona yaşadıkları kötü anları hatırlattı. Gözleri dolarken boynuna kondurulan öpücüklerle gözlerini kapadı. Bir damla yaşın akıp gitmesini engelleyemezken hissettiği acıyla dişlerini sıktı.

Duydukları ile gözlerini açıp göz yaşlarını zapt ederken '' İyi? Senin iyi anlayışın bu mu? Normal bir peri olacağına söz vermiştin lanet olası!!! Ama sen ilk dakika da dudaklarıma kapandın. Hayatıma kabus gibi çökmeden önce gayet uslu bir kızdım.'' Dedi. Birkaç derin nefesle mantıklı olmaya çalışarak '' İyi niyetli olduğunu üzerimden kalkıp muhtemelen oluşmasına neden olacağın morluğu yok ederek göstermeye ne dersin sevgili perim?'' diye sordu. Sesi sakin olsa da aslında fazlasıyla öfkeliydi ve içten içe onu öldürmek istiyordu.

Altımdaki bedenin güzelliği, kokusu beni tahrik ederken Isabel'in çığlıklarını umursamadan öpmeye devam ettim. Sonrasında ise bıraktığım iz ile sözlerimi dile getirdim. Haklı olduğumu da biliyordum. Eğer ilk başta gerçekten onu becermek istesem beni durduracak kimsenin olmadığı açıkça belli oluyordu. Üstelik Isabel, her ne kadar istemese bile bir noktada bana zevkle karşılık vereceği de bir gerçekti. Kızın yaşlı gözlerine baktığım da kalbimde hissettiğim garip duyguya anlam veremezken ona biraz daha yaklaştım. Söylediği kelimeleri algılarken sakin kalmaya çalışsa da var olan öfkesini hissederken hain bir gülümsemeyi yüzüme yerleştirdim.

"Dudakların iyi söylese de öfkeni hissediyorum, Isabel. Ben ise sadece seni sevmek istiyorum..."

Sevgi... Bu garip kelimenin dudaklarımdan dökülmesi ile mantık hatasından farksızken ellerimle yanaklarını silmeye başladım. Hafif dokunuşlar yanaklarından saçlarına çıkarken ona sevgi gösterdiğime neredeyse emindim. Bu duyguyu onunda hissettiğini düşünerek ona yaklaşıp yanağını öptüm. Dudağıma bulaşan tuz tadı ile yanağını hafifçe yaladıktan sonra öpücükler kondurarak dudaklarına yöneldim ve normalde olanın aksine yavaşça dudaklarını öpmeye başladım. Isabel sakinleşen kalp atışları ile ağzını aralarken dilimi ağzına sokarak öpücüğü biraz daha derinleştirdim. Sonunda öpücüğe son vermek için geri çekilip yeniden onun gözlerine baktım.

"Sanırım artık sakinleşmeyi başardın."

Ardından kızın üzerinden kalkıp onu kucağıma alarak koltuğa ilerledim ve onunla birlikte oturduğumda onu kucağımdan indirmeden başımı göğsüne yasladım. Yaptığım ufak büyü izi yok ederken hala bendeki tuhaf değişimi sorgulasam da öldürme kısmını düşünerek derin bir nefes aldım. Sonuçta onun ölmesini istemiyordum.

"Şimdi teninde iz kalmadı. Sanırım artık konuşabiliriz. Bana olanları anlat. Hayatından çıkma sözü versem bile bundan vazgeçtim. Sihirbazım olarak hayatında olmak zorundayım, ISabel..."

Neler hissettiğini hiç düşünmeden kelimelere dökmeye başladıktan sonra eskisi gibi davrandığını fark edip sustu. Hissettiklerini kelimelere döktüğü zamanlarda başına gelenleri aklına getirip sakinleşmeye çalışırken daha normal bir cümle kurmaya zorlamıştı kendini ve başarmıştı da sesi istediği gibi çıkmıştı. Tek sorun duygularıydı. Jace’in sinsi sırıtışı derin bir nefes almasını sağlarken duydukları ile şaşkınlıkla ''Ne?'' diye sordu. Doğru duyduğundan emin değildi. Onun perisi ve sevgi? İkisini aynı kelime içinde kullanmak bile imkansızdı. O birini sevmenin ya da değer vermenin ne demek olduğunu bilecek son kişi bile değildi. Yanaklarında hissettiği dokunuşlarla gözlerini jace’in gözlerine dikti. Hissettiği duyduğular şoka girmesine neden olurken bunların perisinin hisleri olduğunu fark etmesi ona hayatındaki en garip varlıkmış gibi bakmasına neden oldu. Yanağına kondurulan son derece masumane öpücük kendisini tuhaf hissettirmişti. Onun bu tavırları dengesini alt üst etmeye başladığında dudaklarına kapanan dudaklar önce kaskatı kesilmesine neden olmuş fakat perisinin sevgisini hissetmek öpüşünün her zamankinden farklı olması bir süre sonra farkında olmadan ona karşılık vermesini sağladı. Sakinleştiğini hissettiğinde öpücük son bulmuştu. Onun sözleri ile kendine geldiğinde az önce yaptığı şey için kendine kızma fırsatı bulamadan jace’ın kucağına olmanın şaşkınlığını yaşadı.

Normal de olsa çırpınıp ağzına geleni sayardı ama onun yaptıkları, hissettikleri kafasının karışmasına neden olduğu için sessizliğini korumuştu. Koltukta onun kucağında otururken nasıl oldu da birden bu hale geldiklerine bir anlam veremiyordu. Duyduklarından sonra gözlerini onun gözlerine dikerek ''Jace… lanetlendin 1 günlük ömrün falan kaldı da vicdan azabı duyduğun için bana iyi mi davranmaya çalışıyorsun? Ya da az önce içine birileri girip bedenini ele geçirdi ve sen bir anda bu yüzden değiştin…'' dedi.

Isabel'in karşılık verdiği öpücüğün tadını hala hissederken kucağımdaki kızın kalp atışlarını dinlemeye başladım. Sakinleşmesinin yanı sıra şaşırdığını duygularından anlıyordum. İşin aslı bende kendime şaşırıyordum ama hissettiğim başka bir şey daha vardı. Isabel'e karşı hissettiğim arzu... Öncesinde aramızda zoraki bir şekilde yaşanan şeylerden çok farklı bir his bedenimi ele geçirirken kızın sözleri ile kendime geldim. Soruma resmen soru ile karşılık verirken şaşırmış halinin tatlılığına bakarken dikkatimi dağıtan şey parlayan dudaklarıydı. Nefesimi onun dudaklarına üfleyip yanağına masum bir öpücük kondurarak öpücüklerimi kulağının arkasına boynuna doğru ilerlettim.

"İçime giren kimse yok, Isabel. Ben hala benim sadece sana değer vermeyi öğreniyorum sanırım. Ama kokunun beni baştan çıkardığını söylemem gerek..."

Boynunu öpmeye devam ederken ellerim kalçalarını hafifçe okşarken Isabel'in karşılık vermemesi dikkatimi çekse de karşı koymaması daha dikkat çekiciydi. Hareketlerimi durdurup onun gözlerine bakmak için yanaklarını ellerimin arasına alırken gözlerinin içine baktım. Sonrası ise dudaklarına arzulu bir şekilde kapanmak oldu. Hissettiğim arzunun karşılığını kızın duygularından hissederken bu kez hareketlerimi durdurmadan devam ederek eteğinin altına ellerimi yerleştirip onu okşamaya başladım. Bir büyü yukarıdaki bir yatağa gitmemizi sağlarken Isabel'in bedeni hala kucağımdaydı. Yatakta geriye doğru yatarken Isabel üzerimde öpüşmemiz devam ediyor ve ben kızı soymaya devam ediyordum. Üzerimde kısa sürede iç çamaşırları ile kalmış kızın göğüslerini okşarken onu yukarı doğru çekerek göğüslerini çıplak bırakıp ağzıma aldım. Elim de iç çamaşırından içine girerek kadınlığını okşuyordu. Elimdeki ıslaklık geçen her saniye artarken Isabel'in ağzıma inlemeleri de aynı hızla artıyordu. İkimizin bedeni de hazır olduğunda yerimi değiştirmeden onun içine yerleştim. Tek beden halde Isabel'in gözlerine bakmak için öpüşmeyi sonlandırırken gülümsedim.

"Kalçalarını ikimiz için hareket ettir, bebeğim."

Hal ve hareketleri değişmiş olabilirdi ancak ortada göz ardı edilmemesi gereken bir gerçek vardı oda şuan fazlasıyla tehlikeli bir konumda öpüşüyorlardı. İsabel mantığı yerinde olsaydı bunun yanlış olduğunu söylerdi fakat mantığı pek de yerinde değildi. Kucağında oturmuş ona sıcak sayılabilecek bir ses tonuyla sorduğu sorularda bunun kanıtı gibiydi. Dudaklarına üflenen nefes içini titretirken duygularına bir anlam veremedi. Yanağındaki öpücükler boynuna kayarken kalp atışlarının ritmini kaçırdığını fark etti. Tanrı aşkına ona neler oluyordu? Kalçalarını okşayan elleri durdurmak için kendine komut verse de bedeni ve hissettiği saçma arzu ile heyecan buna engel olmuştu. Göz göze geldikten sonra dudaklarına kapanan dudaklara kendini durduramayarak karşılık verdi. Elleri jace’in göğsünde itmek yerine hareketsizce dururken karşı çıkıp direnmesi gerektiğini biliyor olsa da tek yapabildiği ona uyarak bedenindeki okşamalar yüzünden inlemek olmuştu. İç çamaşırlarıyla kaldığında ellerini saçlarına daldırıp perisinin bedeninde gezdirmeye başlamıştı. İsabel onun gömlek düğmelerini çözmeye uğraşırken kadınlığındaki dokunuşlarla inlemeleri artmıştı.

Lanet olsun onu istiyordu. İçindeki arzu ve hislere aşık kalbine rağmen engel olamıyordu. Onu içinde hissettiğinde daha önceki zoraki birlikteliklerinden çok çok daha fazla aldığı zevke şaşırmıştı. Perisiyle göz göze geldiklerinde duyduklarıyla bir parça kendine geldiğinden '' Seni gerçekten istiyorum. Ve ne kadar uğraşsam da bunu engelleyemiyorum'' diyerek kalçalarını hareket ettirmeye başladı.

IYatakta uzanıp Isabel'i üzerime aldığımda bedenimde hissettiğim dokunuşlarla kızın inleme seslerine eşlik olarak hırlamaya başladım. Bedenim arzudan alev alev yanarken bu işi ikimiz içinde mutlu sona erdirmek için tek beden olmamızı sağladım. Hareketlerimin hakimiyetini Isabel'e bırakırken ilkinden bile daha fazla haz bedenimi ele geçirirken kızın kalçalarını daha sertçe kavradım. İkimizin duyguları birbirine karışırken hissettiğim arzunun hangimize ait olduğunu bile bilemeyecek kadar kendimi kaybetmiştim. Isabel'in doyuma ulaştığı ana dek üzerimde hareket etmesine izin verdikten sonra onu altıma alarak içine yavaşça girdim. Hareketlerimin yavaşlığı sürerken ağzıma aldığım dolgun göğüsleri emerek onun iniltilerinin keyfini çıkardım. Bu durumdan ciddi anlamda zevk alıyordum. Neredeyse Malia ile aldığım haz kadar... İşin aslı ikisi aynı gibi geliyordu ve şu an aklımda pek de Mali yoktu. Tamamen odak noktam Isabel olmuştu. Onun gözlerinin içine bakarak içinde hareketim sürerken bir süre sonra sertleşmeye başladım. Onunla birlikte doyuma ulaştığım da yan dönerek Isabel'in başını göğsüme yerleştirdim. Nefes alış seslerimiz birbirine karışırken olanları ve hislerimi düzene sokmaya çalışıyordum. Doğruyu pek bilmeyen biri olarak sevgili olan bir kızla birlikte olmaktan suçluluk duyacak değildim. Ama yine de bunun Isabel açısından suçluluk dolu olduğu aşikardı ve o hissi yavaşça hissetmeye başlamıştı. Ben ise gözlerimi kapayarak bir an için Malia'ı düşündüm. Bu halimin onu üzeceğini... Peri kızının aklıma gelmesini garipserken Isabel durumunu çözmeye karar verdim. Sanırım ilk kez kıza kurduğum cümlede ukala bir tavır sergilemiyordum.

"Bu olanlardan suçluluk duyma, Isabel... Aramızdaki bu durumu benden anlamadım ama her neyse... Bu iş olmadan önce söylemeye çalıştığım hayatından çıkmıyorum yani perin olarak hayatında olucam ve sen yardıma ihtiyacın olduğunda bana geleceksin."

İçindeki tutku ve arzu alev almış bir şekilde bedenini istese de kontrol edemezken perisiyle geçirdiği ateşli dakikalardan fazlasıyla zevk almıştı ancak beyninde onu istediğinden başka hiçbir düşünce olmaması kısmı ikisi de doyuma ulaşıp dinlenmeye başlayana kadar sürmüştü. Şuan jace’in göğsünün üstünde dinlenirken hissetmeye başladığı suçluluk az önce yaşanan harika anların ne kadarda büyük bir hata olduğunu ona gösteriyordu. Aslında bunu mantığı ve aşık olduğu kalbi istememişti. Ne olduğunu bilmiyordu ama bir şey onu coline rağmen perisine itip birlikte olmalarını sağlamıştı. Belki de bu da o lanet herifin bir oyunuydu diye düşünürken duydukları ile ağlamaya başladı. Gözlerini öfkeyle altındaki kişiye dikerken '' Ben az önce sevdiğim adamı aldattım. Üstelikte bu daha önceki gibi değildi. Ben… Ben bunu istedim. Ona rağmen seni arzuladım lanet olası.'' diyerek onun göğsüne cılız bir yumruk indirerek daha çok ağlamaya başladı. Öfke, üzüntü, suçluluk bu duyguların hangisini daha baskın hissettiğini bilmese de '' Kahretsin o andan sonra neler yaşadığımı biliyor musun? Kendimi kaç kez öldürmeyi düşünüp buna kalkıştığımı ama her seferinde colin kendisini suçlar diye vazgeçtiğimi? Yaşamak bir işkence gibiydi ama ben onun için toparlanmaya çalıştım ve tam bunu başarıp tamamen iyileştiğim de sen her şeyi yeniden mahvettin'' diye bağırdı.

Ona arkasını dönüp başını yastığa gömerek hıçkırıklara boğuldu. Perisinin ona yaklaştığını hissettiğinde '' Yardıma ihtiyacım olduğunda bana gel diyorsun neden jace? Görmüyor musun hayatımı sadece karıştırıyorsun'' diyerek isyan etmişti.

Isabel'in suçluluk duygusu ateşli dakikaların ardından sinsi bir yılan gibi bedenimde gezinirken ister istemez hissetmeme neden oluyordu. Ben ise bu duyguyu kesinlikle yaşamak istemiyordum. Bu durum kızla yaşadığım harika dakikaları sadece gölgelemeye yetiyordu. Ağlama sesi canımı sıkarken derin bir nefes alarak kıza baktım. Göğsüme vurulan cılız yumrukları sessizce kabul ederken sözlerini dinledim. Bunu onunda istediğini anlamıştım. Zaten böylesine tutkulu sevişmemiz nedeni onunda beni istemesinden kaynaklanmıştı. Sessizliğim korurken onun öfkesini bana kusmasını bekledim. Aşk denen olguyu pek anlamadığım için kızı anladığım söylenemezdi sadece hissettiklerini anlayabiliyordum. Isabel'in son isyanı ile arkasını dönmesinin ardından kızı kollarımın arasına alarak kendime bastırdım. Bir elim öne doğru gidip göğsüne arzudan uzak teselli edici bir şekilde dokunduktan kısa süre sonra onu çevirerek altıma aldım ve yaşlı gözlerine baktım.

"Durumunu karıştırmış olabilirim, Isabel. Ama bu karışıklık bu sefer sadece benim suçum değil, ayrıca birbirimizin parçası olarak hayatından çıkmayı reddediyorum. Ayrıca ağlamayı keser misin? Sen ağladığın da kalbime garip bir şey oluyor..."

Yüzüne yaklaşırken nefesi dudaklarıma gelirken yaşlı yanaklarına öpücükler kondurmaya başladım. Tenini okşayıp onu rahatlatmaya çalışırken titrek ve ıslak dudaklarının çekiciliği ile dudaklarına masum sayılabilecek bir öpücük kondurarak geri çekildim.

"Kendine gel bebeğim ve kendimi öldürürüm laflarını duymak istemiyorum. Colin'i madem seviyorsun en azından onun için hayatta olmak zorundasın. Bende seninle yatakta çıplak olmamaya özen göstereceğim söz veriyorum. En azından bu çekimi hissetmediğim her an diyelim."

Göz yaşlarının sessizce akmasına izin verirken içindeki suçluluk duygusuyla bir kez daha ölmek istedi. Bu sefer daha öncekilerden daha farklıydı biliyordu. Bir şekilde yaptıklarının ne kadar yanlış olduğunu bilip aşık kalbiyle durmak istese de duramamıştı. Jace’in bütün isyanı ve öfkesine sessiz kalması onun bir parça da olsa değiştiğini göstermişti aslında ama şuan bu umurunda değildi. Ne olursa olsun bir problemi olduğunda ondan yardım istemeyi hala düşünmüyordu. Kendini onun kollarında bulduğunda iç çekti. Yeniden onun altında olmanın verdiği şaşkınlığı üzerinden atmaya çalışırken duydukları ile gözlerini kısarak ''Evet bu seferkinin sadece senin suçun olmadığının farkındayım. Bana ne oldu bilmiyorum yanlış olduğunu, yapmamam gerektiğini biliyordum ama kendimi engelleyemiyordum. Bana büyü yapmadığını varsayıyorum'' dedi. Yanaklarında gezinen dudaklar ile derin bir nefes aldı.

Dudaklarına kapanan dudaklar ve bedeninde gezinen eller garip hissettirirken daha da baskın bir şekilde hissetmeye başladığı suçluluk duygusuyla buna tepkisiz kalmıştı. Öpücüğün etkilerini üzerinden atmaya uğraşırken duydukları ile ''Colini ne kadar çok seviyorsam şuan kendimden o kadar çok nefret ediyorum jace. Bu daha önceki gibi değildi. Sana benden uzak dur bile diyemedim. Çünkü garip bir şekilde seni çok ama çok fazla arzuluyordum. Bunu bilmek daha iyi hissetmemi sağlamıyor'' dedi. Hala süzülen göz yaşlarına engel olamasa da aralarındaki bu yakınlık bir şekilde sakinleşmesine neden olduğundan ona cevap verebiliyordu.

Kızın sinir bozucu duygularını umursamamam gerekirken oldukça fazla umursuyor üstüne birde onu iyi hissettirmeye çalışıyordum. Isabel'in suçluluk duygusu kendi kalbini kapladığı gibi benimde bedenimi kaplıyordu ve bu durum artık fazlası ile sinir bozucu olmuştu. Bir şekilde kızı bu düşüncelerden kurtarmam gerekiyordu. Aklıma gelen düşüncelerle gözlerim banyo kapısına gittiğinde derin bir nefesle Isabel'in üzerinden kalktım.

"Beni dinle meleğim... Kısa bir süre için Colin'i, olanları, her şeyi unut. Şimdi seni rahat ettirmenin bir yolunu bulalım ve aklımda bir kaç fikir var..."

Kızın çıplak bedenini kollarım arasına alırken büyü ile hazır hale getirdiğim küvetin içine yerleştirdim. Ilık su ve köpük dolu küvet Isabel'e biraz olsun iyi gelebilirdi. Bende yanına girdiğim de onu kucağıma çektim. Yanımıza şampanya, çilek ve çikolata sosu oluşturduğumda kızın dudaklarına öpücükler kondururken bir çileği çikolataya bandırıp kızın ağzına verdim. Dudaklarının kenarına bulaşmış çikolatayı temizlemek için onu kendime çekip dudaklarını yalarken dudaklarına ateşli bir öpücük kondurup geri çekildim ve ona yeniden çilek yedirdim.

"Çikolata ve çilek sana iyi gelebilir bebeğim. Hadi şimdide şampanya içelim ve sen kendini toparla... Aynı zamanda anlaşalım. Beni hayatına kabul edeceksin, bebeğim..."

Konuşma sonrası şampanyadan bir yudum alarak ağzımda tuttum ve onun ensesine biraz olsun akıtırken tenini yaladım. Ellerimde köpükleri bedenine sürerken öpmeye devam ettim.

Perisinin davranışları şaşırtıyordu. Tam şu anda bunu bu kadar büyütmene gerek yok tarzında bir şeyler geveleyip çekip gitmeliydi ama o durmuş isabel’in ağlamasını kesmeye çalışıyordu. Gerçekten değişmiş miydi? Az önceki sevişmelerini hatırlayıp hayır o hala bencil herifin teki diye düşünse de bütün suçu ona atamazsın sende itiraz etmeyip ona tutkuyla karşılık verdin diyen mantığının sesi sinirlerini bozarken duydukları ile boş gözlerle ona baktı. Derin bir nefes alıp ''Her şeyi unutmak? Hafızamla oynamadığın süre mümkün değil.''Dedi. Perisi onu kucakladığında karşı çıkmak yerine pes etmiş bir şekilde başını onun boynuna gömüp gözlerini kapadı. Onun şaşırtıcı bir şekilde kendisini daha iyi hissettirmeye çalıştığını fark etmişti. Bir işe yaramayacağını bilse de bunu ona söylemeyip yapacaklarını bekledi. Kendini küvette onun kucağında bulduğunda bedeninin gevşemesini sağlayan ılık su, burnuna dolan hoş koku suçluluk dolu düşüncelerini ufak bir sekteye uğratmayı başarmıştı. Dudaklarına kondurulan öpücüğe karşılık vermeyi düşünmese de kendini onu öperken bulmuştu. Öpücük sonlandığında bunu neden yaptım ki şimdi diye kendine sorsa da bir cevap bulamadı. Çokta düşünme fırsatı bulamadan ağzına tıkılan çikolata kaplı çilek bütün düşüncelerini dağıtırken suçluluk duygusunun dağıldığını hissetti. Aklı jace’in yaptıkları ile meşgul olduğundandı muhtemelen ama çikolata tadını algıladığında gözlerini kapatıp rahatladığını fark etti. Dudaklarının kenarında gezinen dil onu rahatsız etmekten çok tahrik ederken ateşli bir şekilde perisiyle öpüşmeye başlamıştı. Kahretsin gene oluyordu.

Onu istemeye başlamıştı. Perisi kendini geri çektiğinde yeni çileği memnuniyetle yerken şampanyasından bir yudum aldı. Gözlerini ona dikip durumun ironikliğine elinde olmadan gülerek ''Jace light gerçekten beni önemsediğini düşünmeye başlıyorum… Bu hale gelmemin nedeni sensin ama aynı zamanda ilgin iyi geliyor ironik'' dedi. Boynundaki ilgi yüzünden onu hayatına kabul etmekle ilgili konuya cevap vermemişti. Onun yerine dudaklarına kapanıp ellerini onun teninde gezdirmeye başladı. ''Bu şey her neyse gene oluyor bence buna bir çözüm bulmalıyız seni fazlasıyla istiyor olmam kesinlikle mantıklı değil'' diyecek kadar geri çekilip yeniden onu öpmeye başlamıştı.

Ellerim arasındaki beden her saniye gevşerken benim ilgimde devam ediyordu. Şampanyayı tenin aroması ile tadarken ellerim yumuşak teninde dolaştı. Teni hoşuma gidiyordu, bedenine ürpertiler gönderirken benim tenimde karıncalanıyordu. Bana hala cevap vermediğini fark ettiğim öpücüklerimi durdurarak sadece bedenini okşamaya başladım. Bana söyledi kelimeler yüzümde ukalaca bir sırıtışa neden olurken konuştum.

"Bu ironi fazlasıyla hoşuma gidiyor, bebeğim ve seni önemsiyorum..."

Dudaklarıma dokunan dudakları fark ederek kendini beğenen yanım okşanırken onun öpücüğüne karşılık verdim. Kendini çekerek bana söylediği kelimeler durumun ciddiyetini ortaya koysa da umursamadım zaten tek bir kelime etmeden ateşli dudaklar tarafından yeniden öpüldüğüm de kızı kendime çevirerek öpücüğü derinleştirip bir elimi bacak arasına gönderdim. Benim için ıslanan kadınlığı onun iniltileri eşliğinde okşadıktan sonra sertliğimi görmezden gelmeyerek onu küvetin kenarına yanaştırarak arkasından sertçe kadınlığına girdim. Gel git hareketlerim başladığında onun inlemesi banyoda yankılanırken uzun bir süre değişik pozisyonlarda Isabel'in bedenine sahip oldum. Finali kısa bir duşla tamamladığımızda ona bir elbise giydirip kendime de pantolon oluşturdum. Onu yatağa yatırıp göğsüme çekerek sarıldığımda konuşmaya hazırdım.

"Şimdi anlaşalım bebeğim... O lanet suçluluk duygun yeniden ortaya çıkmaya yer ararken onu sustur ve beni dinle... Hayatında olmaya devam ediyorum. Sana yardım ediyorum ve sen Colin denen adamla mutlu oluyorsun. Bize gelince bir sonraki sefere yanına yalnız gelmemeye gayret edeceğim en olmadı evdeki herkesi bayıltmaya kalkmam. Bu sayede birbirimizi çıplakta görmemiş oluruz... Umarım..."

Jace’in ağzından onu önemsediğini duyduğunda kahkahalarla gülmek istedi. Evet isabel’e o kadar değer veriyordu ki her karşılaşmalarında hayatını itina ile mahvederek defolup gidiyordu. Şuan kendisiyle ilgilenmesinin nedeni neydi bilmiyordu ama kesinlikle bunun altından da bir şey çıkacağına emindi. İlk önce güç elde etmek adına hayatını zindana çevirmişti. Sonra kendisini de tek gecelik kızlar listesine bencilce eklemek isteyip başararak onu yıkıma sürüklemişti. Şimdi ise aralarındaki saçma çekimle onun tadını çıkarıyor olsa da ilgisinin altında mutlaka bir şeyler olmalıydı. Perisinin duygularını hissedebiliyor olmasına rağmen inanmıyordu. Arzu ve tutkusu en üst düzeye çıktığında bedenindeki dokunuşların keyfini çıkarmaya odaklanmıştı sadece... Kendisini tamamıyla kaybetmiş bir şekilde onunla uzun bir süre birlikte olarak zevk denizinde kaybolmuştu. Kaç kez tatmin olduğunu sayamamıştı sonunda birlikte doyuma ulaştıklarında kendine gelmeye çalışırken banyo faslı bitmişti. Yaşadıklarından son derece memnun olan benliğine lanetler edecek kadar kendini toparladığında jace ile yatakta en azından giyinik bir şekilde yatıyorlardı. Onun göğsündeyken güvende hissetme saçmalığı muhtemelen aralarındaki bağ yüzündendi ama bu sakinliğine bir anlam verememişti. Onun sevgisi, ilgisi ya da anlayışlı tavrı ne zamandan beri öfkesini dindiriyordu?

Suçluluk duygusunu görmezden gelmeye çalışırken duyduklarından sonra ''Tamam gerçi bana yardım edebileceğin kısmından şüpheliyim genelde ortalığı karıştırıyorsun ama anlaştık hayatımda olmaya devam edeceksin ve bende yardıma ihtiyacım olduğunda sana geleceğim '' dedi. Onun verdiği sözü hatırlayarak yanağına kendini tutamayıp bir öpücük kondurup geri çekilerek''Ve şey… Bir sonraki görüşmemizde bunların olmaması konusunda en azından bir şeyler yapacağın için şimdiden teşekkür ederim '' dedikten sonra son zamanlardaki olayları hatırlayıp gözlerini perisinin gözlerine dikerek ''Bu durumda sanırım son zamanlarda tehdit telefonları aldığımı bilmen gerekiyor… Gerçi polise haber verdim. '' dedi.Jace'in değiştiğini inanmak istemese de gördükten, duygularını hissettikten sonra onu hayatına alabileceğini düşünmüştü.

Banyoda olan ateşli dakikaların sonu normal olarak çıplak bedenlerin uykuya dalması olmalıydı. Ama Isabel ile konuşmamız gerekenler vardı. Onu hala becermek istediğim ise bir gerçekti. Onun bedenine dokunmak bile aramızdaki elektriği arttırıyordu. Çekim kuvvetini ise söylememe gerek yoktu. Arzuyu en az benim kadar hissettiğini bilmek suratımda ukala bir gülümse oluştururken kızı dinlemeye başladım. Hissettiği suçluluk sinir bozuculuğunu korurken onu tamamen görmezden gelerek teninde parmaklarımı gezdirmeye devam ettim. Sonrasında ise onun hareketlerini ve kelimelerini dinledim. Yanağıma kondurulan öpücük içimdeki arzu için bir fayda sağlamazken son duyduklarım öfkelenmeme sebep olurken hafifçe doğruldum.

"Demek öyle bu durumda peşindeyim, Isabel... Peşindekileri tek tek avlarken zevk alacağımdan eminim, güzelim..."

Sözüm bittiğinde ona yanaşıp dudaklarına ateşli bir öpücük kondururken derinleşmeye başlayan öpücük dokunuşların da hızlanmasına sağlarken onu soymaya karar verdiğim anda evde yankılan sesle hareketlerim dondu. 'Isabel'. Duyduğum sihirbazın sesi sinirlerimi bozmaya yetse de Isabel'in hızlanan kalp atışları ve tedirginliği yüzünden ondan uzaklaşarak çalışanlara yaptığım büyü yok ederek normal bir hale gelmemizi sağladım. Şu an kapı açılsa sohbet eden iki kişiden farkımız yoktu ama bir yanım hala sihirbazıma dokunmak için deliriyordu.

Güven her zaman jace’e karşı tereddütle yaklaştığı bir şeydi fakat bu sefer tamamıyla ona inanmayı seçmişti. Evini bastığı ilk andan beri farklı olan davranışları için ona nefret beslemek için savaşmayı bırakmıştı. Şuan saçını okşaması sinir etmek yerine garip bir şekilde huzur veriyordu. Onunla karşılaştıkları andan beri aralarında olan bu tutkuyu, arzuyu ise tarif edemiyordu. Nereden çıkmıştı bu? Üstelik tam da sanki arkadaşmış gibi olmaya karar vermişken neden şimdi böyle bir şey oluyordu ki? Hayatı hakkında söylediği ufak ayrıntının ardından hissettiği öfke ile gözlerini kapayıp derin bir nefes aldı. Duydukları ile bir şeyler söylemesi gerektiğini fark edip ''Muhtemelen sadece göz korkutmak istiyorlardır bir şey yapacaklarını sanmıyorum '' diyerek ona baktı. Fark ettiği ilk şey fazla yakın olduklarıydı. Gözleri gözlerinden ister istemez aşağılara kayarken yine o lanet olasıca ateşi net bir şekilde hissetti. Dudakları onun dudakları tarafından örtüldüğünde suçluluk duygusuyla ona duyduğu arzu, çekim ile olanlardan sonra duyduğu üzüntü savaşırken öpücüğe karşılık vermişti. Derinleşen öpücük, bedeninde gezinen eller kontrolünü yitirmesine neden olacakken duyduğu sesle dondu. Endişe ve suçlulukla kalp atışlarının ritmi değişirken jace’in kalkıp onları daha normal bir hale getirmesiyle derin bir nefes aldı. Kalp ritmini düzene sokmaya çalışırken perisini inceledi.

Hala içinde olan arzusunu hissedebiliyordu. Buna rağmen colin’e bir şey yapıp problem olmaktan çıkarmak yerine ortalığı deyim yerindeyse toparlayıp isabel’i kurtarmıştı. Gülümseyerek ''Teşekkür ederim '' diyerek hızlıca yanağına ufak bir öpücük kondurup geri çekilmişti. Odaya gelen sevgilisine gülümseyerek ''Hoş geldin sevgilim..'' dedi. Perisine dönüp ''tehdit telefonlarını araştıracağın için teşekkürler '' demeyi de ihmal etmemişti.

Sihirbaz Mesaj Sayısı : 235 Kayıt tarihi : 23/02/13 Yaş : 33 Lakap : Fear

Sevdiği kadının her geçen gün değiştiğine tanık olurken aynı zamanda iyiye gittiğini de bildiği için sessizce olanlara tanıklık etmişti. Isabel'in değişimleri birden fazla olsa da onu çok şaşırtan siyaha boyadığı saçlarıydı. Alışması zor olsa da kadınının daha da seksi olması ve hissettiği mutlulukla ona ayak uydurdu. Diğer yandan hayatına giren yeni kadınla uğraşıyordu. Ama yine de Isabel hala hayatının merkeziydi ve bugün için ona ufak bir sürpriz hazırlamıştı. Serena isimli kadınla hiç istemediği bir toplantı gerçekleştirdikten sonra arabasına atlayarak Isabel için güzel bir hediye aldı. Malikaneye geldiğinde hediyeyi arabaya bırakıp eve ilerledi. Kadınına hediyesini gidecekleri deniz kıyısındaki restoran da vermek istiyordu. Çalışanlara tek tek bakarken bir şeylerin farklı olduğunu düşünürken sevdiği kadını her zamanki yerinde bulamadığında adını söyleyerek üst kata çıktı. Kapıyı mutlu bir şekilde açarken gördüğü manzara ile yüzü düştü. Isabel yatak odalarında bu adamla ne arıyordu? Aklına gelen kötü düşünceleri yok etmeye çalışırken elini yumruk yaptı. Sevdiği kadın onu aldatıyor olamazdı öyle değil mi?

"Burada neler oluyor?"

Isabel'in yanına gelmesi sakinleşmesini sağlamazken kurduğu cümle ile şaşkınlıkla ona baktı.

"Tehdit telefonlarımı bunu ben neden bilmiyorum, Isabel. Ayrıca bu adam da kim neden evimiz de? Daha da önemlisi yatak odamızda?"

Aşık olduğu adamın sesini duymasıyla hissettiği telaş ve üzüntü hissini perisi her şeyi normal haline döndürdüğünde zihninin gerilerine itti. Psikolog sadece hayatına devam etmesinde değil duygularını yönetip onlara hükmedebilmesinde de yardımcı olmuştu. Beynini boşaltıp colin’e odaklandı. Onunla geçirdikleri mutlu anları, yaşadıklarını hatırlayıp gülümsedi. Kötü olan her hissinden arınması sadece birkaç saniyesini almıştı. Tek başına kaldığında kendini doyasıya suçlayıp üzülecekti ama şimdi sevgilisine sevgisini hissettirip onunla ne kadar mutlu olduğunu göstermeye çalışacaktı. Evet biraz zorda olsa bütün duygularının üzerine siyah bir çarşaf örtebilmeyi öğrenmişti. İçeri giren sevgilisinin yanına gidip perisine teşekkür ettikten sonra colin’in gözlerinde gördüğü öfke ve soru işaretleri kafasını karıştırdı. Duydukları şok etkisi yaratırken şaşkınlıkla ''Ne? '' diye sordu. Önceliği hangisine verse bilemedi. Jace’i ilk defa görmüş şekilde tepki vermesine mi yoksa sen beni aldatıyor musun sorusu içeren cümlesine mi… Perisine durumu anlamaya çalışırcasına baktı. Neden colin onu hatırlamıyordu? Ona bunları daha sonra sorması gerektiğini düşünüp aşık olduğu adamın yanağına ufak bir öpücük kondurduktan sonra '' Hayatım o benim perim. Adı jace. Burada çünkü bir şeylerin ters gittiğini hissedip beni kontrole gelmiş''diye öncelikle onu tanıtıp neden evlerinde olduğunu açıkladı.

Sırada jace’in neden odalarında olduğunu anlatma kısmı vardı ama öncesinde perisine dönüp '' Jace sana bahsettiğim sevgilim colin… '' diyerek ortamdaki soru işaretlerinin büyük bir kısmını yok etti. Derin bir nefes alarak '' Öncelikle neden burada olduğumuza açıklık getiriyim perime iyi olduğumu ve şu telefon mevzusunu söyledikten sonra kendimi çok kötü hissettim o da gitmeden önce dinlenebilmem adına beni odama çıkartarak yardım etti. Telefon tehditleri daha önce teyzemle yaşarken de olmuştu bu yüzden önemsemedim. Bu sabahki fotoğraf olayına kadar… Sana geldiğinde anlatacaktım doğrusunu söylemek gerekirse böyle şeylere alışkınım ama ilk defa kendimi kanlar içinde ölmüş bir şekilde photoshoplu bir fotoğraf olarak bile görmek tuhaftı. '' dedi.

Ateşli öpücük sonrasında durağımız belliydi. Isabel'i tekrar yatağa atarak yeniden tadına bakabilirdim. Ama duyduğum ses planlarımı bozarken gereksiz olduğunu düşünsem de kızı zor durumda bırakmamak adına gerekli ayarlamalı yapmıştım. Colin isimli gereksizin tavırları sınırlarımı zorlasa da Isabel için sesiz kalmıştım. Beni neden hatırlamadığı düşündüğüm de ise bedenini kullandığım zaman yaptığım büyüyü anımsadım. Sihirbazın açıklamalarını dinlerken Colin karanlık aurasını izledim. Her an üstüme atlayacak gibi görünürken onun boynunu kaç saniyede kırabileceğimi hesapladım. Sonuç beni bile şaşırtsa da sadece bir kaç saniyeydi. Ama o saniyelik memnuniyetim muhtemelen üzülmüş ve dağılmış sihirbazımla bozulurdu. Isabel'in son sözleri birbirimize öfkeli bakışları atmamıza son verip ona odaklanmamızı sağlarken derin bir nefes aldım.

"Tanıştığıma memnun oldum sihirbaz. Isabel'in peşindekiler ile ben ilgilenirim sende onun güvende olduğundan emin olursun. Tekrar görüşeceğiz. Kırılgan bir sevgilim var dikkat edilmesi gerek..."

Konuşmam bittiğinde büyü ile Malia'nın yanına döndüm. Onun kokusu ve tadı beni Isabel'den uzaklaştıracaktı. Böyle düşünmek adi herifin biri olduğumu gösterse de bu yönümü hiç bir zaman gizli tutmadığım için sadece zihnimin boşalmasına izin verdim.

Sihirbaz Mesaj Sayısı : 235 Kayıt tarihi : 23/02/13 Yaş : 33 Lakap : Fear

Eve geldiği ilk dakikadan itibaren yapmak istediği şey ortadaydı. Sevdiği kadına sürprizi yapmak ve onunla uzun bir vakit geçirmek. Odalarında gördüğü manzara ise tüm iyi düşüncelerinin üstünü örtmüştü. Sevdiği kadının kendini aldatmayacağını ruhen biliyordu ama karanlık iyi şeyler düşünmesine izin vermiyordu. Acaba sorusu boynuna asılırken görmezden gelmekte zorlanıyordu. Yine de henüz adamın boğazına yapışmasını için otokontrolü yerinde sayılırdı. Isabel'in açıklamalarını dinlerken adamın peri olduğunu öğrenmesi aklına kendi perisini getirdi. O adamın şu an nerede olduğunu Tanrı bilirdi. Isabel'in resimler ile ilgili sözleri dikkatini bir anlık dağıtsa da perinin sözleri daha fazla öfkelenmesine neden oldu.

"Kadınımı nasıl koruyacağımı senden öğrenecek değilim. O benimle güvende ama madem ayak işlerini yapmakta kararlısın onlarla sen ilgilen..."

Perinin öfkeli bakışlarından hoşlanırken gitmesi ile Isabel'e odaklandı. Öldürücü bakışları, adımlarına eşlik ederken kızın üzerine yürüdü.

"Demek kötü hissediyorsun, sevgilim. Bana ise oldukça iyi göründün. Fazlası ile harika!"

Kızı yatağa ittiğinde bileklerinden tutarak yatağa sabitlediği anda bileklerinin acısını umursamadan sıkmaya devam ederken gözlerinin içine baktı.

"Günlerdir iyi ol diye uğraşıyorum. Anlaşılan asıl ihtiyacın olan şey kim olduğu belli olmayan perinmiş!"

İsabel ortamdaki gerginliği elle tutulur bir şekilde hissedebiliyordu. Sevgilisinin kapıdan içeri girdiği andan itibaren gözlerinde gördüğü öfke bütün konuşmalarına ve ilgisine rağmen yerini korurken perisinin de ondan aşağı kalır yanı yoktu. İkisi de birbirlerini öldürmek istiyor gibiydiler jace’in aşık olduğu adamdan neden hoşlanmadığını çözememişti lakin colin’in nedenini biliyordu. Onların odasında başka bir adamla olması sinirlerine dokunmuş olmalıydı. Karşılıklı laf sokuşlarını şaşkınlıkla izledi. Hayatında önemli olan iki adam ellerinden gelse bakışlarıyla birbirlerini yok edeceklerdi. Perisinin bir sorun yaratmadan gitmesiyle derin bir nefes alıp ona minnet duyarken sevgilisiyle göz göze gelmişti. Kötü diyebileceği bakışlarla üzerine yürürken sessizce yerinde durdu. Duydukları ile '' Colin…'' diye söze başlamıştı ki itilip yatağa düşerken cümlesi yarım kaldı. Bileklerini sıkarak söyledikleri canını yakarken gözleri doldu.

Ağlamamaya uğraşsa da gözünden akan birkaç damla yaşa engel olamazken '' Ne saçmalıyorsun tanrı aşkına? İyi olmamın nedeni elbette sensin. Psikolojik bunalımdan sana olan aşkım ve senin ilgin sayesinde kurtulduğumu biliyorsun.'' Dedi. Üzüntüsünü bastıramayıp ağlamaya devam ederken '' Ben seni seviyorum colin. Bunu göremiyor musun ?'' diye sordu.

» Karanlık Lord
» Karanlık Korusu
» Karanlık Gelecek
» Karanlık Tehlike
» Karanlık Efendi