II. Simya Dersi

Daphne o gece yine uyuyamamıştı. Son zamanlarda yeniden kabuslar görmeye başlamıştı ve bu da onun güzel uykusunun bölünmesine neden oluyordu. Yaşadığı son olayların da kabuslar görmesinde bayağı bir etkisi vardı. Yatağında sabaha kadar bir o yana bir bu yana dönüp durmuştu. Artık kabuslar görmemek için uykusuz kalmaya çalışıyordu yani uyumamaya; ama başaramıyordu bunu bir türlü. Uykuyu çok sevdiğinden eninde sonunda uyuyordu maalesef. Sabah yine kabuslar görerek uyandı uykusundan. Ne olup bittiğini anlamaya çalışırken saate baktı ve okula geç kalmak üzere olduğunu anladı. Hemen üstüne ir şeyler giyip çantasını alarak koştura koştura okula vardı. İlk dersleri simya dersiydi ve ilk dersten çakmıştı. Bu ikinci dersten de çakarsa o derse karşı bütün hevesini yitireceğini biliyordu. Sınıfa girer girmez Alexis'i aramıştı gözleri. Onu gördüğü anda yanına oturabilmek üzere yanına doğru ilerledi. Vardığında neden kendisini de kaldırmadığını soracaktı ki simya profesörü sınıfa teşrif etmişti. Bu yüzden söyleyeceği kelimeler ağzında tıkılıp kaldı. Profesör bu sefer güç iksiri yapaaklarını söylemişlerdi. Ve de bunun için kobay olarak hamster kullanacaklarını. Daphne oldum olası hamsterları çok severdi. Aslında o güzel ve sevimli olan her şeyi severdi. Daphne bir yandan profesörü dinliyor bir yandan da önündeki hamsterı seviyordu. Çok yumuşak tüyleri vardı ve de harika şirin gözleri. İksirleri hazırlama faslına geldikten sonra Daphne profesörün yaptığı gibi ve sırasıyla malzemeleri karıştırdı. İşlemini bitirdikten sonra elini kaldırarak::

"Bende deneyebilir miyim profesör?"

dedikten sonra hamsterını ve iksirini alarak profesörün yanına gitti. İksiri denemeden önce hamsterın ne kadar güçlü olduğunu göstermeye çalıştı ve sonuç başarısızdı tabi. Bu sefer hamstera iksirini içirdi ve sonucunu meraklı gözlerle beklemeye başladı.

Yeni geldiği bu şehre uyum sağlamak o kadar da zor olamazdı. Son derece konforlu bir eve ve muhteşem bir şehir manzarasına sahipti. Sabahın köründe okul için kalkmak ona göre değildi. Ama mecburi olarak bunları çekmesi gerekiyordu. Güçlü bir sihirbaz olmak istiyorsa bunlara katlanacaktı maalesef. O sabah da her sabah olduğu gibi zar zor uyanabilmişti. Dün gece içkiyi biraz fazla kaçırdığından başı çatlayacakmış gibi ağrıyordu. Hemen banyoya gidip alelacele bir duş aldıktan sonra aspirin içti. En azından bu biraz kendisini iyi hissetmesini sağlayabilirdi. Üstüne her zamanki siyah kıyafetlerinden birini geçirerek saçını da acele bir şekilde topladı. Okul çantasını da alarak okula doğru koşmaya başladı. Okulun kapısından girip bu sefer de sınıfı aramaya başlamıştı. Hatta sınıfı ararken birkaç kişiye de çarpıp düşmelerine neden olmuştu maalesef. En sonunda sınıfı bulduğunda boş sıralardan birine geçti ve dikkatli bir şekilde profesörü dinledi. Gereken her şeyi beynine not ettikten sonra profesörün yaptığı ve gösterdiği şekilde iksiri hazırladı. Her şey hazır olduktan sonra el kaldırarak profesöre: "İksirim hazır profesör. Bende denemek istiyorum." Tek amacı bir an önce şu dersten çıkıp kayıplara karışmaktı; ama bu öyle kolay bir şeye de benzemiyordu.

Garip bir kabustan uyandı bir anda gözlerini açtığında nerede olduğunu anlaması biraz zamanını aldı. Evde değildi onu biliyordu çünkü eve gitmemeliydi en azından bir süre. Ama etraf son kaldığını yere de benzemediği için çaresizce etrafına bakındı. Burnuna dolan çiçek kokusu ile bir botanik bahçesinden hissetti kendini. Biraz toparlayıp etrafa daha dikkatli baktığında aslında akademide olduğunu fark etti. Ama ne buraya geldiğini ne de niye burada uyuduğunu biliyordu. Çantasındaki kitapları karıştırdıktan sonra saatine baktı. Simya dersi başlamak üzereydi. Hızlıca bulunduğu bu yerden ayrılarak akademi binasına girdi. Sınıfa uğramadan önce yüzüne bolca su çarptı. Kendine gelmesi gerekiyordu bir an önce yoksa derse girmesi hiç bir işine yaramayacaktı. Ayrıca bir de düşünceler beynini esir almıştı. Yine ne olmuştu, kendini böylesine kaybetmesini sağlayacak... Sınıfa girdikten sonra arka bölümlere geçti. Derin nefesler alıyordu sanki uyanık olduğunu kendine kanıtlamak ister gibiydi. Profesör geldiğinde bir süre daha kendine gelmeye çalıştı. Sonrasında ise eline aldığı reçete ile tezgahın başına geçti. Her şeyi tıpkı yazıldığı gibi katarak bir iksir hazırladı. İksirin doğru olmasını umut ediyordu çünkü bir ikincisini hazırlamak için güç bulamayabilirdi. O zaman içten içe 'Bu iksiri benim içmem gerekir' diye düşünerek elini kaldırdı.

"İksiri tamamladım"

İksirinin başarısız olması moralini biraz bozsa da ikinci bir şans verilmişti kendisine. Bu yüzden ikinci defa tekrar iksirini hazırladı. Bu sefer daha dikkatli bir şekilde hazırladı iksirini. İksiri tamamladıktan sonra profesöre tekrar denemek istediğini söyledi ve hamstera iksirini içirdi.

Boğucu derslerden yeterince sıkılmasına rağmen hala girmesi gereken bir iki ders vardı. Dersler arasındaki molayı fırsat bilip kendini okulun kafesine atıp kendine gelebilmek için sert bir kahve aldı. Sıradaki ders simyaydı. Bu konuda asla iyi olamadığını bildiğinden derin bir çekti. İlginç bir ders olduğunu bilmesine rağmen bu dersten kaçmak için oldukça istekliydi. Zil çaldığında hiç istemeyerekte olsa dersliğe yöneldi. İçinde bastırmakta zorlandığı bir ses okulu kırmasını söylese de ve bunu deli gibi istese de içinden gelen sese kulak asmayarak derse girip arka sıralardan birine oturdu. Sınıfa göz gezdirdiği esna da sevgilisini görünce gülümsedi. O sırada içeriye profesör girmişti. Dersi dikkatle dinledikten sonra önündeki malzemelere ve iksiri tarif eden kağıda bir süre baktıktan sonra iksiri hazırlamaya başladı. Kağıtta yazılanları harfiyen yerine getirmeye çalışarak iksiri bitirdiğinde ''Profesör bitti bakar mısınız'' dedi.

Elise dersten derse koşuşturmaktan sıkılmış bir şekilde kendini bahçeye attı. Temiz havayı derin nefesler alarak ciğerlerine doldururken saatine baktı. Simya dersinin başlamasına az kalmıştı. Bu koşuşturmaca onu yormuş olsa da simya dersini sevdiğinden yüzünde büyük bir gülümsemeyle dersliğe gitti. Çocukluktan beri bir şeyleri karıştırarak yeni şeyler elde etmek en sevdiği şeydi. En iyi olduğu konu ortalığı karıştırıp başına bela açmak olsa da bu simyaya da oldukça meraklıydı. Dersliğe girip sessizce boş bulduğu sıralardan birine oturdu. Gözleri kuzenini aradı etrafta sonunda onu bulduğunda gülümsedi. İçeriye giren profesörle beraber derse odaklanmaya çalıştı. Profesörün konuşması bittikten sonra iksiri hazırlamaya başladı. Tüm malzemeleri katıp iksiri bitirdikten sonra her şeyi sırasıyla koyduğuna emin olmak için malzemeleri ve yazılanları bir daha gözden geçirdi. Hiçbir şeyin eksik olmadığına karar verdiğinde iksirin başarılı olup olmadığını kontrol etmesi için ''İksir bitti profesör kontrol eder misiniz'' diyerek profesörü yanına çağırdı.

Baştan beri aslında iksirin işe yaramayacağının farkındaydı. Hala aklı başka bir yerdeydi. Neden okulda olduğunu en kötüsü de akademiye nasıl geldiğinden bir haberdi. Bu durum sinirini çok bozuyordu. Ama kafasını toparlamalı ve bir anda evvel bu iksiri tamamlayarak en azından ders ile ilgili sorununu ortadan kaldırmalıydı. Bu yüzden tezgahını temizleyerek yeniden iksiri yapmak üzere işe koyuldu. Yeniden tüm malzemeleri tek tek yerleştirdi tezgahına ve az önce ki dalgınlığı ile nerede hata yaptığını düşünerek ona göre uygulamaya başladı. Her bir malzemeyi belirtilen sıra ile karıştırıp iksir karışımı oluşturduğunda elini kaldırdı.

“Profesör iksir hazır umarım bu sefer olmuştur.”