Gerçeklerden Kaçış Mm-3_zps38d4803f
Gerçeklerden Kaçış Mm-3_zps38d4803f
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfaAnasayfa  KapıKapı  Latest imagesLatest images  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yapGiriş yap  

 

 Gerçeklerden Kaçış

Aşağa gitmek 
2 posters
YazarMesaj
Nathan Dwight
Ateş Perisi l Pastane sahibi
Ateş Perisi l Pastane sahibi
Nathan Dwight


Mesaj Sayısı : 125
Kayıt tarihi : 30/11/12
Lakap : The Rock

Gerçeklerden Kaçış Empty
MesajKonu: Gerçeklerden Kaçış   Gerçeklerden Kaçış Icon_minitimeC.tesi Eyl. 07 2013, 17:21

Uzun zamandır planlanan dışarı çıkma aktivitesini bu geceye skıştırabilmişlerdi. Şu sıralar pastane oldukça yoğundu ve Alexis de ders çıkışlarında kendisine yardım etmek için pastaneye geliyordu. Sadece sorunlar bununla da bitmiyordu. Ayrıca Daphne'nin sürekli problem çıkarması ve Alexis'in perisi olan Kenn sinirlerini iyice geriyorlardı. Ona kalsa bu akşam hiçbir şeyi sorun etmeden Alexis ile güzel bir yemeğe çıkabilirlerdi; fakat Daphne başına bela olan sihirbazını nasıl evde yalnız bırakacağını düşünürken Alexis Nathan'a bir öneride bulunmuştu. Alexis'in sihirbazı olan Kenn bu akşamlığına Daphne'ye bebek bakıcılığı yapacaktı. Önce sorun çıkarmaya kalkışmıştı Kenn; ama Alexis'in sözünü dinleyerek en sonunda bu işe olumlu bakmıştı. Daphne'nin olacaklardan haberi yoktu henüz. Sadece Alexis ile dışarı çıkacaklarını biliyordu. Diğer yandan kendisine kimin göz kulak olacağını bilmiyordu. Güçleri kapalı olduğu için de herhangi bir şeyi dert etmesine gerek yoktu. Zaten Kenn'in perisi olması nedeniyle Daphne ile kolaylıkla baş edebileceğini düşünüyordu.


Akşam beklenen vakit geldiğinde çalan zilin sesiyle aşağı inerek kapıyı açtı. Kapıda bekleyen Kenn'i içeri davet ederek ona zoraki bir gülümsemeyle karşılık verdi. Zira hala bu çocuktan hoşlanmıyordu ve Alexis ile gördüğü her anda onu öldürmek istiyordu. Diğer yandan Daphne'ye göz kulak olmayı kabul ettiği için ona minnettardı da. Aşağı inen Alexis'İ baştan aşağı süzdüğünde onun gibi biriyle beraber olduğu için kendiyle gurur duydu. Alexis aşağı indiğinde onu belinden tutarak dış kapıya kadar ilerledi. Kenn'e dönerek Daphne hakkında birkaç bilgilendirmede bulundu.

"Kenn Daphne'ye göz kulak olacağın için teşekkürler. Fakat şunu söylemeliyim ki ilgileneceğin kişi biraz sorunlu bir tip. Bu yüzden gözünü ondan ayırmasan senin için daha iyi olacaktır. Üst katta odasında şu an ve mümkün olduğu kadar az konuş onunla. Nedenine gelince seni sinirlendirmek için elinden geleni yapacak olması."

Uyarılarda bulunduktan sonra Alexis'in elinden tutarak gecenin karanlığına karıştılar.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Kenn Earle
Hava Perisi
Hava Perisi
Kenn Earle


Mesaj Sayısı : 26
Kayıt tarihi : 09/02/13

Gerçeklerden Kaçış Empty
MesajKonu: Geri: Gerçeklerden Kaçış   Gerçeklerden Kaçış Icon_minitimeC.tesi Eyl. 07 2013, 21:25

Çocuk bakıcılığı yapmak! Hiç ona göre olmayan bir davranıştı. İsmini bile bilmediği birine bakıcılık yapmak gerçekten de can sıkıcı bir vaziyetti. Buna katlanmak gibi bir durum söz konusu bile olamazdı. Fakat araya Alexis’in girmesiyle işler tam tersine dönmüştü. Alexis ona yalvaran gözlerle bu görevi yapmasını isteyince hemen evet diyebilmişti. Bakacağı kişi hakkında hiçbir bilgiye sahip olmadan bu görevi kabul etmişti. Aslında sürprizleri seven biriydi, bu nedenle de son ana kadar ilgilenmesi gereken kişi hakkında hiçbir şey öğrenmek istemedi. Nasılsa onunla yüzleştiğinde gereken bilgileri öğrenmiş olacaktı. Sabah yatağından kalkar kalkmaz eşofmanlarını giyip kulaklıklarını taktı ve sabah koşusuna çıktı. Eve geldiğinde soğuk bir duş alarak kendine geldi ve üzerine gündelik rahat kıyafetler giyerek kahvaltısını yapmak için bir cafeye gitti. Güzel bir kahvaltının ardından gün boyu halletmesi gereken işlerle uğraştı. Akşamüstü olduğunda saatine bakarak Nathan’ın evine gitmek için telefonunun GPS sistemini kullandı. Bu şehirde daha yeniydi, hala bilmediği ve görmediği yerler vardı. Nathan’ın evi de bunlardan biriydi. Zaten Alexis’in, Nathan’ın evinde kalışı sinirlerini geriyordu, bir de bu çocuk bakıcılığı iyice işleri rayından çıkarıyordu.

Nathan’ın evini en sonunda bulduğunda kapı zilini çaldı. Kapıyı açan tabiî ki de Nathan olmuştu. Onun selamına karşılık bir merhaba diyerek evin içine doğru ilerledi. Etrafa göz gezdirdiğinde evin oldukça modern bir şekilde döşendiği dikkatinden kaçmamıştı. Bu kadar çok parayı nereden bulduğunu merak ederken Alexis’in merdivenlerden inmesiyle bu merakı kafasından silinip gitmişti. Bütün odak noktası Alexis olmuştu bir anda. Giydiği elbise ve taktığı takılarla mükemmel bir uyum içerisindeydi. Bu bir rüya olmalıydı, başrolünde Alexis’in olduğu bir rüya… Ama bu rüya çok kısa sürmüştü. Zira Nathan nispeten bir elini Alexis’in beline doğru götürürken diğer yandan ilgilenmesi gereken şeyi ona hatırlatıyordu. Onu dinliyormuş gibi gözüktüğü halde hiçbir şey dinlediği yoktu. Bütün dikkati Alexis’in üzerindeydi çünkü. Onların gidiyor oluşuyla kendine gelerek kapıyı kapattı ve kollarını sıvayarak bakması gereken kişiyi aramaya başladı. İşe üst katla başlamaya karar verdi. Üst kata çıktığında bütün odaları tek tek açarak bakacağı çocuğu arıyordu. En sonunda aradığı kişiyi bulunca gördüklerine inanamadı. Bu, birkaç gün önce deniz fenerinde karşılaştığı kaba kızdı. Onun burada ne işi olabilirdi? Neden ona bakması gerekiyordu? Ama en önemli soru neden bu haldeydi? Elleri, kıyafetleri ve yatağın bir kısmının kan gölüne dönmesinin açıklaması neydi?
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Misafir
Misafir




Gerçeklerden Kaçış Empty
MesajKonu: Geri: Gerçeklerden Kaçış   Gerçeklerden Kaçış Icon_minitimePerş. Eyl. 12 2013, 00:17

Günlerdir yaşadığı karmaşadan kurtulmak için çareler düşünüyordu, çeşitli komplolar ortaya atıyordu. İstediği sonuca bir türlü ulaşamıyordu ne yazık ki! Her geçen gün içten içe depresyona giriyordu. Ona yardım eden ya da kurtulmasına yardım edecek hiç kimse yoktu. Zaten onu seven insanları çevresinden uzaklaştıran o değil miydi? Şimdi sonuçtan ötürü memnun olması gerekmez miydi? Amacına ulaşmıştı nasılsa. Fakat hiçbir şey bu kadar basit değildi işte. İnsanları kendinden uzaklaştırmayı başarmıştı, aynı zamanda da hiç kimsenin onu umursamamasını sağlamıştı. Şimdi ise yalnızlığın girdabında sıkışıp kalmışken problemlerinden ötürü insanları suçlamaya hakkı yoktu. Ancak yine de son zamanlarda yaşadıkları ona çok ağır gelmeye başlamıştı. Hatta ölümü bile düşünmeye cbaşlamıştı. Böylelikle kimseye de yük olmayacaktı. Birkaç gündür düşündüğü tek şey ölüm ve onun geatirdiği sonsuz karanlık olmuştu. Belki ölürse sevdiği adam Andrew’u bile görebilirdi. Hatta onunla ölümden sonra mutlu olabilirdi. Nathan’ın evden gitmesi gerekiyordu planını uygulayabilmesi için. Son olanlardan sonra Nathan her saniye Daphne’yi kontrol edip duruyordu. Okulda, dışarıda ve evde… Aslında okuldan sonra bir yere gitmesine izin yoktu. Evden okula, okuldan eve sıkıcı ve rutin bir düzenle geçiyordu hayatı. Zamanının büyük bir bölümünü odasında geçiriyordu. Diğer zamanları ise okul ve yemek zamanları takip ediyordu. Kimseyle konuşmamasının yanında hiçbir spor aktivitesinde de bulunmuyordu uzun zamandır.

Günler bu şaekilde birbirini kovalarken Nathan ve Alexis’in dışarıda zaman geçireceği bir günde intihar etmeye karar vermişti. Ona bakıcılık yapması gereken kişi de büyük ihtimalle bakıyor gibi görünüp parasını alıp çekip giderdi bu evden ve bir daha geri dönmezdi ta ki başka bir bakıcılık görevi gelene kadar. Gün boyu okulu çektiğinden eve gelir gelmez ılık bir duş alarak en güzel elbisesini giydi. Eğer öldükten sonra Andrew’u görürse ona güzel gözükmeyi tercih ederdi. Saçlarını kuruladıktan sonra kapıyı dinleyerek Nathan ve Alexis’in gittiğinden emin olmak için bekledi. Gittiklerinden emin olunca da mutfaktan gizlice aldığı bıçağı eline alarak bileklerini yavaşça kesmeye başladı. Bileklerinden akan kana hiçbir tepki göstermeden bakıyordu. Ölüm ona yavaş gelecekti; ama neticede ona ulaşacaktı değil mi? Kanı durdurup ölümünü erteleyebilirdi, ancak bunu yapmayacaktı. Artık değil… Bu dünyadan göç ettiğinde herkes mutlu yaşantısına devam edecekti tıpkı Daphne’nin mutlu olacağı gibi. Belki de mutsuz olurdu bilemiyordu. Ölümden sonra ne olacağı konusunda kesin bir bilgisi yoktu. En fazla kutsal kitaptan bildikleri vardı o kadar. Gözleri yavaş yavaş kapanıp karanlığı seçmeye başladığında son bir ses kulaklarını doldurmuştu. O sesin kimse ait olduğunu bilmiyordu; fakat Daphne’yi kurtarması için artık çok geçti.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Kenn Earle
Hava Perisi
Hava Perisi
Kenn Earle


Mesaj Sayısı : 26
Kayıt tarihi : 09/02/13

Gerçeklerden Kaçış Empty
MesajKonu: Geri: Gerçeklerden Kaçış   Gerçeklerden Kaçış Icon_minitimeC.tesi Eyl. 14 2013, 15:11

Yoğun bir günün ardından yorulmuş olmasına karşın Alexis’e verdiği sözden dolayı Nathan’ın evine gitmişti GPS sistemini kullanarak. Buralarda daha yeniydi, bilmediği o kadar çok yer vardı ki boş zamanlarında bu şehri keşfetmeyi çok istiyordu. Yabancı olduğu kadar güzel olan bu şehirde yaşamaya başladığı için mutluydu. Ayrıca eski hayatından hiçbir izde yoktu burada. Başını ağrıtacak ya da ona musallat olacak kimseler yoktu kısacası. En çok ailesini özlüyordu eski hayatından; fakat onlar da genellikle yurt dışında gezilere katıldığından Kenn onları da göremiyordu. Şimdi neden onları özlediğini anlayamasa da üzerinde fazla durmadı bu konunun. Düşünceler arasında adımları son bulduğunda Nathan’ın evine vardığını anlayamamıştı bile. Eli kapı ziline giderken zoraki olarak gülümsemeye çalıştı. Kapıyı açan Nathan olmuştu. Onun da tıpkı kendisi gibi zoraki bir gülümseme takınmasını anlamıştı. Alexis yüzünden birbirlerine pek alışkın değildiler ve bu soğukluğun ne zaman eriyeceği tam bir muammaydı. Nathan’ı es geçerek evin içine girdiğinde gözleri Alexis’i aradı. Onu merdivenlerde bulduğunda bir anlığına nefesi kesildi. Alexis üzerindeki elbiseyle muazzam bir güzellik sergiliyordu. Gözleri onu süzerken zorlukla konuşabilmişti ve Nathan’ın söyledikleriyle dikkati Nathan’a kaymıştı bu sefer. Nathan gerekli uyarılarda bulunurken gözleri hala Alexis’in üzerinde olan Kenn onlar gittiğinde evin içini taradı gözleriyle.

Bakması gereken kişi görünürlerde yoktu. Bu nedenle üst katı araştırmaya çıktığında odaları yavaş yavaş gezmeye başladı. Koridorun en sonundaki odaya vardığında kapıyı açtı hızlıca ve gördüğü manzara ile şoka uğradı bir anda. Bakacağı kişi yatağın üzerine uzanmıştı. Burada bir sorun yoktu; fakat diğer her şey yanlıştı. Kızın bilekleri, kıyafeti ve yatağın bir kısmı kanlar içindeydi. Bu hale nasıl geldiği kafasında soru işaretleri bırakırken hemen kızın yanına giderek onu uyandırmaya çalıştı. Kız uyanmayınca bildiği bütün iyileştirme büyülerini mırıldanmaya başladı. Kız yavaş yavaş kendine geldiğinde onu yataktan kaldırıp kucağına aldı ve bir büyüyle yatak çarşafları değişti. Yarı baygın olan kızı banyoya götürerek suyu açtı ve kızın ıslanmasını bekledi. Kız tamamen kendine gelirken birkaç küfür savurmasını umursamayarak kızı bileklerinden tuttu ve kanların geçmesi için bileklerini ovuşturdu. Canı yanan kıza göz ucuyla bakarak suyu kapattı, bir büyü mırıldanarak kızın üstündeki kıyafetleri de değiştirerek onun şok olmuş gözlerine baktı. Bileğinden tuttuğu gibi yatak odasına geri döndüler. Yatağa ittiği kıza kalkmamasını söyleyerek ilk yardım çantasını aradı. Bileğindeki kesikleri iyileşmiş olsa da hala canı yanıyordu kızın ve pansuman yapmazsa yine yaraların kötü olacağını biliyordu. İlk yardım çantasını bulduğunda kızın yanına giderek bileklerine pansuman yaptı. Her şeyi hallettiğine göre artık asıl konuya gelmeliydi.

“Seninle daha önce de karşılaşmıştık. Adın Daphne idi sanırım. Şimdi anlat bakalım Daphne! Az önce gördüğüm manzara da neyin nesiydi?”
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Misafir
Misafir




Gerçeklerden Kaçış Empty
MesajKonu: Geri: Gerçeklerden Kaçış   Gerçeklerden Kaçış Icon_minitimeÇarş. Eyl. 18 2013, 19:34

Gözleri yavaş yavaş kapanırken karanlığın onu çekmeye başladığını hissediyordu. Ona sürüklenmeye itirazı yoktu. Nasılsa karanlık başından beri onun içinde var olan bir şeydi, tek fark artık onunla bütünleşmesinin vaktinin geldiğiydi. Bir bakıma en sonunda istediğine kavuşmuş oluyordu. Diğer hedeflerini gerçekleştiremese de önemli değildi. Artık dayanacak gücü bulamıyordu kendinde. Sihirbaz olduğundan beri başına gelenleri hiçbir normal insan kaldıramazdı; fakat Daphne, bir şekilde her şeyin üstesinden gelmeyi başarmıştı. Ama bu gücünün alınması meselesi onun gururunu incitmişti, hele de hapis hayatı yaşaması… Sihirbaz olarak özel bir insan olduğuna inanıyordu ve akademiye geldiğinde de özgür. Şimdi ise elindeki diğer her şey de alınmıştı. Koca bir hiç kalmıştı geriye. Amaçsız yaşamaktansa ölmeyi tercih ederdi. Şu anda ise bileklerini keserken istediğine neredeyse kavuşuyordu. Hayatının son demlerinde duyduğu bir ses ise ona seslenmesine rağmen Daphne bir şeyi biliyordu ki artık kurtarılmak için her şeyi geç olduğuydu. Ölümün soğuk kollarına kavuşmasına az kalmıştı, duyduğu o ses ise hiçbir şey yapamazdı Daphne için. Karanlığa neredeyse kavuşacağı sırada yeniden aydınlık tarafın onu çağırmasıyla yavaş yavaş kendine gelmeye başlamıştı. Onu aydınlık tarafa çeken kişi kimdi? Daphne’yi neden kurtarıyordu? Sorular kafasında dönerken yavaşça gözlerini açtı. Gözleri ışıkla biraz kamaştığından yeniden kapamıştı. Onu karanlıktan çekip alan kişiyi merak etse de bir süre gözlerini kapatmak istedi. Zira bedeni çok kan kaybettiğinden yorgun düşmüştü. Bunun için de dinlenmesi gerekiyordu.

Gözleri kapalı olsa da ona dokunan elleri hissediyordu. Havaya kaldırıldığını hissettiğinde ise gözlerini hızlıca açtı ve birkaç küfür savurdu. Onu kurtaran kişiyi gözleri seçmeye başladığında daha önce deniz fenerinde karşılaştıkları kişi olduğunu anlamıştı. Öfkeli gözlerle onu taşıyan kişiye bakmasına rağmen hiçbir şey demedi, hatta hareket bile etmedi. Kenn’in onu banyoya götürmesine izin verdi. Fakat soğuk suyun vücudunu ıslatmaya başlamasıyla şok dalgası oluşarak çırpınmıştı biraz. Kenn’in bileklerini tutmasına ve kendisini sakinleştirmesine izin vererek çırpınmayı kesti. Bilekleri ovulurken acıdan dolayı hafif bir inilti dudaklarından firar etmesine rağmen Kenn’in bileklerini ovmaya devam etmesi yönünde başını salladı. Musluğu kapatan Kenn’e bakarken üzerindeki ıslak kıyafetlerin değişmesiyle biraz rahatladığını hissetti. Bileğinden tutulduğunda yüzünü buruşturdu; ama Kenn’e yine bir şey demedi. Yorgun olan bedeni bir an önce uyumak istediğini söylüyordu Daphne’ye. Aynı zamanda direnecek gücü olmadığından Kenn’e de karşı gelmiyordu. Yatağa oturduğunda Kenn’in ilk yardım çantasını aramasını izledi. Yanına gelip pansuman yaptığında ise Kenn’in yüzüne bakıyordu. Bilekleri şu an için umurunda değildi. Uzun zamandan beri ilk defa biri onun için bir şeyler yapıyordu. Yüreğini kaplayan mutluluğun tarifi olmazken Kenn de neyin farklı olduğunu da düşünüyordu diğer yandan. Sonuçta çoğu kişi onun mutluluğunu istemişken Daphne hepsini geri çevirmişti. Fakat Kenn’in yanından gitmesini hiç istemiyordu. Pansuman bittiğinde Kenn’in sorduğu soruyla gözlerini Kenn’in gözlerine sabitlemişti. Bu soru karşısında ne demesi gerektiğini bilmiyordu. İntihar etmesini ona nasıl açıklayacaktı ki? Bir yerden söze başlaması gerekiyordu. Derin bir nefes aldıktan sonra konuşmaya başladı.

“Kenn… Sana anlatamayacağım birtakım problemlerim var. Bu yüzden intihar etmeye çalıştım ama maalesef onu bile doğru düzgün beceremiyorum. Beni bırakıp sana gelelim şimdi de. Senin bu evde ne işin var?”
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Kenn Earle
Hava Perisi
Hava Perisi
Kenn Earle


Mesaj Sayısı : 26
Kayıt tarihi : 09/02/13

Gerçeklerden Kaçış Empty
MesajKonu: Geri: Gerçeklerden Kaçış   Gerçeklerden Kaçış Icon_minitimeSalı Ekim 22 2013, 14:43

Daha önce karşılaştıkları fikri zihnini meşgul ederken diğer yandan da bebek gibi davranmış olan sihirbazın bileklerindeki kanı ovalamakla meşguldü. Böyle aptalca bir harekette nasıl bulunmuştu? Oysaki o ilk izlenimde Daphne'nin mantıklı ve zeki biri olduğunu düşünmüştü. Şimdi ise bu düşüncesi çürütülmüş olmakla beraber genç sihirbaza karşı bir öfke duymasına neden olmuştu. Her ne olursa olsun bir cana kastetmek de ne oluyordu? Bu can kişinin kendi canı bile olsa bu tür bir cinayete hakkı yoktu. Kızın bileklerindeki kanı ovarken sert davranıyordu. Bunu bilerek yapıyordu aslında. Zira Daphne'nin yaptığı bu saçma davranışlara akıl sır erdiremiyordu. Bileklerindeki kanın tamamen gittiğinden emin olduktan sonra kızın ıslak olan kıyafetlerini kuru olanlarıyla bir büyü mırıldanarak değiştirdi. Acıyan bileklerine aldırmadan da onu yatak odasına sürükleyip yatağa doğru ittirdi. Yataktan kalkmamasını tembihleyerek pansuman malzemelerini aramaya koyuldu. Aradığı şeyi bulduğunda Daphne'nin yanına oturarak bu sefer canını hiç acıtmayacak şekilde pansuman yaptı bileklerine. İşi bittiğinde pansuman malzemelerini bir köşeye bırakarak yeniden Daphne'ye döndü ve merak ettiği asıl şey olan neden canına kast etmek istediğini sordu. Aldığı cevap karşısında ise ne diyeceğini bilemedi. Ne tür sorunlar bir insanın intihar etmesine neden olabilirdi ki? Bir süre sessizce bekledi. Daphne'nin merakla bakan gözlerini üzerinde hissediyordu, Kenn ise bakışlarını yere sabitlemişti. Ne diyeceğini kafasında toparladıktan sonra yeniden gözleri baş belasınınkilerle birleşti. Kızın mavi gözleri daha önce görmediği bir güzellikle kendisine bakıyorlardı. Umut dolu, onu battığı çamur birikintisinden kurtarmak isteyen birisine bakar gibi...

"O sorunlarını dinlemek isterim bir gün Daphne. Bana gelecek olursak birisine bebek bakıcılığı yapmamı istediler ve bende o kişiye bakıyorum şu an. Bana öyle bakma! Bebek gibi davrandığın bir gerçek. Şu anki durumuna bir baksana!"


Yeniden sustuğunda oturduğu yerden kalkarak pansuman malzemelerini yerine koydu. Daphne'ye döndüğünde genç kız hala bir şey dememekte direniyor ve hiç kımıldamıyordu bile. Ona doğru yaklaşarak bileklerinden tuttu ve bileklerini nazikçe okşadı. Yavaşça onu yataktan kaldırarak yorganı kaldırdı ve Daphne'ye yatağa geçmesini işaret etti. Genç kız hiç tepki göstermeden yatağa yerleştiğinde üzerini örttü ve kapıya doğru ilerledi. Tam ışığı söndürecekken Daphne'nin hıçkırıklarını duyarak genç kıza döndü. Hızlı adımlarla soluğu Daphne'nin yanında aldığında küçük baş belasının başını kendisine çevirdi ve iki eliyle birden yanağındaki yaşları sildi. Ona sımsıkı sarılarak karşılık vermişti.

"Neler olduğunu söylemezsen sana yardım edemem Daphne. Neden öldürmek istiyorsun kendini? Bu kadar çok canını sıkan şey nedir? Söyle lütfen!"
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Misafir
Misafir




Gerçeklerden Kaçış Empty
MesajKonu: Geri: Gerçeklerden Kaçış   Gerçeklerden Kaçış Icon_minitimeC.tesi Mart 01 2014, 13:29

İntihar etmekten başka bir çaresi kalmamıştı. Son zamanlarda yaşadığı şeyleri düşününce şu an hayatta olduğuna ya da aklını kaçırmadığına hayret ediyordu. Ancak belli bir yere kadar dayanabilirdi. En sonunda da sabır taşı çatlamış ve ölümü yeğlemişti. Karanlık taraf ona cazip geliyordu, şimdi de onun kollarına giderek hayatını sonladıracaktı işte. Hazin bir sonla hayata veda edecekti. Büyük ihtimalle ailesi ve arkadaşları Daphne öldüğünde sevineceklerdi. Ne de olsa büyük bir yükten kurtulmuş olacaklardı. Ayrıca sevdiklerini isteğiyle kaybetmenin yanında bir de güçlerinden de olmuştu. Nathan, çok bilmiş perisi, Daphne herhangi kötü bir şey yapamasın diye güçlerini elinden almıştı. Kim bilir özlediği güçlerine sahip olacaktı. Gerçi bundan sonra ihtiyacı da yoktu. Onu ölümün kollarından çekip kurtaran kişiye baktığında şaşkınlığını gizleyememişti. İntihar etme nedenlerini ise henüz yeni tanıştığı birisine anlatamazdı. Ona güvenemezdi. Hatta hiç kimseye güvenemezdi... Ancak onunla ilgilenen Kenn'e yine de tanımlayamadığı bir güven besliyordu. Sevdiği insanları kendinden uzaklaştırmıştı; fakat Kenn'in yanından hiç gitmesini istemiyordu nedense. Aldığı cevap karşısında ona dil çıkardı. Aslında böyle bir şeyi asla yapmazdı; ama o anda kendinde değildi ki!

Pansuman işlemi bittiğinde Kenn yanından kalkarak malzemeleri yerine koydu ve onu yatağa yatırmakla işine devam etmişti. Demek işi bebek bakıcılığıydı. Yüzü istemeden de olsa düşmüştü. Hevesi sönmüş ve intihar etme nedenleri aklına geldikçe ağlama isteğiyle dolup taşıyordu. Artık daha fazla gözyaşlarını tutamayacaktı. Kenn ışığı kapatıp odadan çıkacağı sırada yaşları en sonunda serbest kalmıştı. Yanaklarını hızlı bir şekilde ıslatırken yanına gelen periyi zorlukla görebiliyordu. Ona sımsıkı sarıldığında ise o da karşılık vermişti. Bir süre hiç durmadan ağladı. Kenn'e her şeyi anlatabilir miydi? Anlattığı takdirde Kenn onunla yine bu şekilde ilgilenir miydi? Sonuçta sadece bebek bakıcılığı için gelmişti, Daphne'yi düşündüğünden değil... Belki sonra anlatabilirdi; fakat şimdi hiç konuşmadan onu teselli edecek birilerini istiyordu yanında.

"Şu an için anlatamam. Düşündükçe daha kötü oluyorum. Daha sonra anlatabilirim, ancak şimdi sadece yanımda birini istiyorum. Lütfen gitme Kenn! Yanımda dur ben uyuyana kadar. Yalvarırım sana."

Sarılmayı sonlandırarak yatakta biraz yana kaydı ve Kenn'in yanına yatması için yer ayırmış oldu. Kenn'in yanına yatmasını beklerken gözyaşları da sonlanarak yastığa başını koydu.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Gerçeklerden Kaçış
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Kaçış
» Gizemli Kaçış
» Kabuslardan Kaçış
» Büyük Kaçış
» Vulneribustan Kaçış

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
 :: Arşiv-
Buraya geçin: