Tatlı Veda

Gözlerini yeni bir güne açarken tüm bedenin de hissettiği ağrı yüzünden yüzünü buruşturdu. Ufak bir büyü mırıldanarak bundan kurtulduğunda gözleri yanında uyumakta olan kölesine kaydı. Ona güzel bir gösteri sunmuştu ama bunun yanında da bazı şeyler öğrenmişti. Gücü her ne kadar artmış olsa da çalışması gerekiyordu. Tüm peri sorununu kafasından uzaklaştırdığında elleri kızın yanağında gezinmeye başladı. Kölelik ve efendilik bağının yanı sıra ikisi arasında daha farklı bir şey oluyordu. Bu sihirbazdan bir kaç şey öğrenmişti en basiti bir dişinin koynunda uyumanın nasıl bir his olduğunu... Belki de o gittiğinde bunu özleyebilirdi. Kızın tepkisini ise merak ediyordu belki de bağ yok olduğunda arkasına bakmadan kaçacaktı. Ama henüz bağ hala geçerliydi ve kızdan almak istedikleri henüz bitmemişti. Kızın yanağında yumuşak dokunuşa devam ederken nefesinin onun yüzünü yalayacağı mesafeye kadar yaklaştı.

"Uyan güzellik, yapacak işlerimiz var..."

Kız gözlerini açtığında görmek istediği tek şey buydu. Gözleri güzeldi aslında tüm bedenini beğeniyordu. Tadını da öyle zaten bu yüzden artık daha fazlasını istiyordu. Kızı altına aldıktan sonra dudaklarına kapandı. Kızın itirazsız karşılığı hoşuna gidiyor öpücüğün derinleşmesi için ona fırsat veriyordu. Elleri bedeninde yavaşça gezinirken kızın geceliğinin eteklerini yavaşça yukarı sıyırdı. Dudakları boynuna doğru ilerlerken geceliğin askısını dişleri ile omzundan aşağı kaydırarak öpmeyi sürdürdü. Daphne'nin baştan çıkmaya başladığını inlemesinden anlıyordu. Öpücükleri göğüslerine doğru kayarken birini okşamaya başladı. Dudakları yeniden dudaklarına kaydığında nefessiz kalana dek kızı öptü. Hafifçe geri çekildiğinde elleri hala kızın teninde geziyordu.

"Günaydın güzelim, bilgin olsun diye söylüyorum bu kez durmak gibi bir niyetim yok seni istiyorum..."

Misafir

Önceki gün yaşananlar yüzünden hala kızgındı. Onu öyle bırakan Jace’e ve en önemlisi de her seferinde ona kanmış olmasına. Sonuç olarak Daphne sadece bir köleydi ve Jace de sapık bir efendinin ötesine geçememiş biri olarak ondan ne bekleyebilirdi ki? Aralarında tutku vardı; fakat en fazla tenler birbirine değiyor, öpüşüyorlar ve vücutları alevleniyordu. Bu durumdayken ondan nefret etmek gibi bir seçeneği kalmıyordu. Onun isteklerini yerine getirmezse kolundaki yara sızlıyordu, hatta bazen canını çok yakıyordu. Jace’in onu serbest bırakacağı güne kadar efendisinin emri altında yaşamak zorundaydı ve açıkçası bu köleliğe daha ne kadar dayanabilirdi, bilemiyordu. Alevlenen bedeni daha ileriye gitmek istiyordu. Ancak Jace onu hep yarı yolda bırakıyordu. Canı her ne kadar yanarsa yansın artık o öpse bile karşılık vermeyecekti. Jace’in tatlı sesiyle uyandığında gözlerini kırpıştırdı. Onun nefesini yüzünde hissetmesine rağmen yüzünü buruşturdu ve başını diğer tarafa çevirdi.

Jace’in üzerine çıkmasıyla şaşkınlığını henüz atamamışken dudaklarına kapanan dudaklara anında karşılık vermişti. Nasıl oluyor da beynine tam tersini söylerken vücudu onu dinlemiyordu. Kendine küfür savursa da hala öpüşmeye devam ediyorlardı değil mi? Öpücüklerin boynuna kaymasıyla inlemeye başlamıştı bile. Geçen her dakikayla inlemeleri artarken yeniden öpüşmeye başlamışlardı. Öpüşme nefesi kesilene kadar sürmüştü. Bedeni yavaş yavaş alev almaya başlamış olmakla beraber kalbinde de korku vardı. Ya yine Jace onu en güzel yerinde bırakırsa? O zaman ne olduğuna bakmaksızın hiçbir emrini dinlemeyecekti. Ölürse büyük ihtimalle herkes rahat bir nefes alacaktı. Kimse onun için üzülecek değildi ya. Herkesin nefret ettiği biriydi sonuç olarak. Jace de umursamıyordu onu. En fazla kölesiz kaldığı için üzülebilirdi. O da bir ihtimal… Ancak Jace’in sözlerini dinledikten sonra yüzüne bir gülümseme yerleşmişti.

“Durmanı söyleyen yok zaten.”

Bugün kölesi ile son günüydü. Henüz Daphne bu gerçeği bilmiyordu. Ama uyandığında bu gerçeğin farkına varacaktı. Elbette hemen özgür olacağını söylemeye niyeti yoktu. Şu anki ilk planı kızın bedenine sahip olmaktı ve bunu kolayca alabileceğini çok iyi biliyordu. Başından beri kız korkuyor olsa da ona karşılık verdiği bir gerçekti. Sonrasında ise hiç bir şekilde öpücüklerine itiraz etmemeye başlamıştı. Ama o, buna rağmen inatla yakınlaşmalarının en tatlı yerinde kızı bırakıyordu. Onu evde tek başına bırakırken kendisi dışarıda ateşli bedenlerle tatmin oluyordu. Kızın ise tatmin olmayan bedenini ona acı verdiğini çok iyi biliyordu.

Daphne'i öperek uyandırdığında kızı hızla altına aldı. Bedeni ile ilgilenirken kızın belki de en ok duymak istediği şey dudaklarından dökülmüştü. Bu kez durmak gibi bir niyeti yoktu. Kızın yüzündeki gülümse haklı olduğunu gösterirken yeniden dudaklarına kapandı. Elleri kalçasını kavramış onu kendine bastırırken dudakları boynuna ilerledi. Daphne'nin inlediğini duymak istiyordu. Bu yüzden elleri gecelikten kurtulduktan hemen sonra göğüsleri ile ilgilenmeye başladı. Birini avuçlayarak okşadığı sırada diğerini ağzına alarak emmeye başladı. Arada sırada dişlerini geçirerek ona acı tatlı zevk verirken eli kadınlığına ilerledi. Parmakları kadınlığı ile ilgilenirken Daphne'nin tatlı iniltileri odayı doldurdu. Şortunu çıkardıktan sonra bedenini kızın bedenine sürtmeye başladı. Sihirbazın bedeninin alev aldığı ve deli gibi kendini istediğinin farkındaydı. Kızın dudaklarına kapandığında aynı anda sertçe içine yerleşti. İçinde hareket etmeye başladığında yeniden göğüslerine odaklandı. Kızın baş döndüren kokusunun eşliğinde giderek hızlanırken kızın tatmin olmasının hemen ardından kendini serbest bıraktı. Nefes nefese bir halde kızın üstüne yığıldığında son bir güçle kendini yana attı.

"Tadın gerçekten harika Daphne..."

Kızın çıplak bedenine bakıp gülümserken kölelik işreti gözüne takıldı. Nefesini bir süre daha düzelmesini bekledikten sonra kıza yaklaştı. İşaretin üzerine küçük bir öpücük kondurup kızın yeninden üzerine çıktı.

"Artık kölem değilsin, güzelim... Ama yinede yeni bir ateşli dakikaya ne dersin?"

» Islak ve Tatlı
» Tatlı ve Ekşi
» Tatlı Bir Sürpriz
» Tatlı Parfüm Kokusu