Jared/Keiro Su Perisi
Mesaj Sayısı : 164 Kayıt tarihi : 10/02/13 Yaş : 36 Lakap : Jared
| Konu: Soğuk Savaş Salı Şub. 12 2013, 13:06 | |
| Keiro gözlerini açtığında saate baktı. Sabahın 4 üydü. Henüz güneş doğmamıştı. Kendini tekrar yatağa atarak gözlerinin karanlığa alışmasını bekledi. Bu süre içerisinde yapılacaklar listesini de aklından kontrol etmişti. Gözleri karanlığa alıştığında yatağından seri bir şekilde kalkıp perdeleri açtı. Her zaman güneş doğmadan kalksa da akşam yatarken perdeleri kapatmak alışkanlık olmuştu. Sanırım bunun nedeni akşam yorgun argın kendini yatağa atarken yarın öğlene kadar uyuyacağım diyerek kendini kandırıyor olmasıydı. Vücudu asla ona yatakta temellik yapma izni vermiyordu. Oldukça dakikti. Sanki beyninin içinde bir çalar saat vardı ve her gün onu 4 te uyandırmak için elinden geleni yapıyordu. Bunun nedeni alması gereken eğitimler yüzünden çocukluktan beri hep aynı saatte kalkmasıydı. Çocukluğunu düşündü. Diğer çocuklar gibi oyun oynamak yerine amcasının yüzünden intikam almak için erkenden kalkıp her gün eğitimden geçiyordu. İlginç bir çocukluk yaşamıştı. Çocuklar yeni oyun öğrenirken onun adam öldürmenin inceliklerini öğrenmesini tanımlayacak başka bir şey bulamıyordu. Mutfağa gidip kendine bir kahve hazırladıktan sonra evinin özel bölmesine geçerek her sabah yaptığı savaş antrenmanını yaptı. Saatlerce ter döktükten sonra kendini soğuk duşun altına attı. Güne duş olarak başlamak onu zinde tutuyordu.
Belinde bir havluyla ıslak saçlarına aldırmadan duştan çıkıp silah odasına girdi. Evinde en çok sevdiği odaydı burası etrafına bakarken dudakları hafif bir alaycılıkla yukarı kıvrıldı ve aşık olduğu silahlarının başına geçerek onları önce parçalarına ayırıp güzelce temizledi sonra toparlayıp mermilerini kontrol etti. Her sabah düzenli bir şekilde yaptığı işlerden biride buydu. Silahları ve mermileri dışarıdan sıradan gözükse de kesinlikle öyle değildi. Özel bir büyüyle yapılmıştı mermileri eskiden ufak bir iş yaptığı cadının ona küçük bir hediyesiydi bunlar jared için küçük bir eğlenceyi daha da eğlenceli hale getiriyordu silahlar kurbanlarını büyü ve elementle öldürmek eğlenceliydi işe silahlar karıştığındaysa her şey daha zevkli oluyordu. Jared… Profesyonel suikastçı… Amcasının yetiştirdikleri arasında en iyisi ama aynı zamanda en kontrol altında tutulması zor kişisi… Periler arasında Jared’ın ismi küçümsenemeyecek bir üne sahipti. Düşüncelerinden sıyrılıp çocukluğundan beri yapmak için yetiştirildiği şeyi yapmak kısaca öldürmek için üzerini giyinip silahlarını kuşandı. Arabasına atladığı gibi ayslum harabelerine doğru hızını gittikçe arttırarak sürmeye başladı. Eskiden amcasına bağlıyken ailesinin intikamını almak için onun söylediği düşmanlarını büyük bir zevkle yok ederdi. Tarafına, kim olduğuna bakmaz ve sorgulamazdı. Eğitimli asker gibi safça ailesinin intikamını almak için amcasına güvenip sorgusuz sualsiz onun dediklerini yerini getirirdi. 17 yaşına kadar bu durum böyle devam etmişti. 17 yaşına bastığında kimseye güvenmemesi gerektiğini öğrenmişti amcasına bile… İşin aile intikamı almakla hiçbir ilgisi olmayıp amcasının amaçlarına hizmet ederek iyilere ya da kötülere hangisi daha cazip teklif sunuyorsa o kişiye hizmet etmekle alakası olduğunu öğrendiği gün amcasının o güzel hayatının son bulup ondan kaçmaya başladığı ve muhtemelen berbat bir hayat yaşadığı günün başlangıcı olmuştu. Ondan ne kadar iğrenirse iğrensin itiraf etmeliydi ki o zeki bir adamdı.
Bağlantıları güçlüydü ve jared’a karşı onun gibi birçok peri yetiştirerek ne kadar ileri görüşlü olduğunu göstermişti. Şimdi o yetiştirdiği suikastçılar jared’ın işini fazlasıyla zorlaştırıyordu. Amcasının her zaman iyi bir satranç ustası olduğunu hatırladığında derin bir nefes aldı. Oyunu kazanmak için elindeki piyonları kaybetmekten çekinmiyordu. Vezir yani amcası ölmediği sürece sorun yoktu. Oyunsa amcası ya da jared ölene kadar sürecekti. Harabelere vardığında arabasını park edip ağır adımlarla arabadan indi. Etraf ölüm sessizliğine gömülmüş olsa da bunun fırtına öncesi sessizlik olduğunu anlamak oldukça kolaydı çünkü birazdan burası fazlasıyla ısınacaktı. Sabırsızlanmaya başlayıp adımlarını hızlandırdığında 5 kişilik peri grubuyla karşılaşması kısa sürmüştü. Perilere göz gezdirdi. Yanlarındaki kıza bir süre gözleri takılsa da aradığı kişiyle göz göze geldiğinde yüzünde tehlikeli bir gülümseme belirdi. Soğuktan çok tehditkar bir sesle ''Sonunda karşılaşabildik Timothy kendimi tanıtmama gerek yoktur sanırım eminim sen beni tanıyorsundur yine de adımı söyleyeyim ben Jared'' dedi. Bu isimle beraber diğer periler gerilip savaş pozisyonu alırken kızın hiçbir tepki vermemesi dikkatini çekmişti. Timoty’ın birkaç cümlesinden sonra savaşmaya başlamaları uzun sürmemişti. Uzun bir savaşın ardından ayakta kalan tek kişi jared olmuştu. Gözleri başından beri orada olan ve onları izleyen tarafsız olduğunu düşündüğü kıza kaydı. Alaycı bir gülümsemeyle ''Yaşamak istiyorsan buradan hemen toz olsan iyi olur güzelim burası tarafsızlar için olsa da buranın tarafsız bir bölge olmadığını bir türlü öğrenemediniz tehlikeli bölgedesin diğer türlü savaş alanındasın da diyebiliriz’''diyerek silahlarını etraftan toparlamaya başladı. | |
|
Fia Polyxena Ateş Perisi
Mesaj Sayısı : 271 Kayıt tarihi : 28/12/12 Lakap : Küçük cadı, seksi peri
| Konu: Geri: Soğuk Savaş Çarş. Şub. 13 2013, 13:27 | |
| Zack denen budala ile nasıl baş edeceğini çok iyi biliyordu. Onun bir derse ihtiyacı olduğu ortadaydı. Üstelik sihirbazını rahatsız etmişti ve onun için iyi bir şeyler yapmayı planladığı anda onun ortaya çıkışı ne kadar şansız olduğunu gösteriyordu. Onu sadece bir iki güzel söz ve gülüşle sanki yatağına girmeye hazır bir kız gibi etkilemişti. Ama sevişmeden önce eğlenmek istediği konusunda onu ikna ettiğinde hazırlanması için zaman istedi. Oldukça seksi sırtı açık boyundan bağlı siyah bir elbise giydi. Göğüs dekoltesi baştan çıkarıcı duruyordu. Aslında derdi seksi olmakta değildi. O hep kendine göre kıyafetler seçer ve ona göre giyinirdi. Tek bir düşüncesi vardı kıyafetler konusunda ‘Kendine yakışanı giymelisin’. Zack onu almaya geldiğinde tamamen hazırdı. Elbette ona otel odasının adresini falan vermemişti. Onu bir yerde beklemesini söylemişti ve bir anda ortaya çıkmıştı. Onunla birlikte oldukça lüks bir bara gittiklerinde bir içki içtikten sonra onunla dans etmeye başladı. Aynı anda ise tıpkı ona benzer bir çocuğu süzmeye başlamıştı. Sırf onun başını belaya sokmak için. Ama sonra bir anda ortamda farklı bir şey hissetti. Kendisi gibi bir kaç peride vardı, barda. Ortama bir süre göz gezdirdikten sonra onları bulması fazla uzun sürmedi. Sonuçta yaydıkları farklı aura onları ele veriyordu. Elbette kendisini de... Bir an öylesine dalmıştı ki Zack’in kollarında olduğunu onun dansı bir tacize dönüştürmeye kalkıştığı sırada fark etti. Kalçasında hissetti eller onu rahatsız ettiğinden bu yüzüne yansımış ve ona ters ters bakarak ellerinden kurtulmaya çalıştı. Ama Zack her erkeğin ilk yapacağı şeyi yaparak erkeksi gücünü onu bedenine çekmek için kullanmıştı. O anda gözüne takılan siyahlar içindeki ilk peri onu Zack’in ellerinden kurtardı.
“Böyle güzel bir bayan rahatsız edilmez”
“Sanane kız benimle”
“Seninle mi pekte öyle görünmüyor daha çok onu zorla alıkoymuşa benziyorsun bu durumda ona yardım etmeliyim”
Çocuğun son sözleri ile memnun bir ifade ile ona baktığında barda ufak çaplı bir savaş çıktı. Peri ve Zack arasında... Ama elbette perinin yeteneği ve Zack'in beceriksizliği ile kavga oldukça kısa sürdü. Dante’nin çok istediği şeyi peri gerçekleştirmiş ve onun suratını tamamen dağıtmıştı. Sonra işini bitiren peri ona yaklaşarak elini Fia’a uzattığında memnun bir şekilde elini sıktı. Kendisine atılan bir kaç adıma tepki vermezken peri kulağına fısıldamaya başladı.
“Adım Timothy güzelim senin adın ne? Senin gibi güzel bir peri kızı yalnız dolaşmamalı ben ve arkadaşlarım perilere özel bir partiye davteliyiz bence sende gelmelisin.”
Çocuk geriye çekildiğinde onunla göz göze geldi. Parti kulağa eğlenceli geliyordu. Üstelik Zack de dersini almıştı. Yani eğlenmek ona iyi gecekti.
“Benim adımda Fia ve partileri severim size katılmak isterim”
Timothy’nin onaylayan başı ile kendini bir anda beş peri erkek ile bir araba buldu. Aslında acele mi karar verdim diye düşünmüyor değildi. Ama parti konusunda kendine engel olamamıştı. Hem bunlar tehlikeli kişiler olsa bile yetenekleri sayesinde onlardan sıyrılabilirdi. Sonuçta daha kötülerini de görmüştü. Yalnız bir peri kızı olmak gerçekten zordu. Araba durup etrafına baktığında burayı hemen tanıdı, Asylum Harebeleri... Burası ile ilgili bildiği bir gerçek onu ürperten şey oldu. Bu harabelerde parti yapılabilecek hiç bir yer yoktu. Soru soran gözlerle Timothy’e baktığında yüzünde bir çok erkekte görmekten iğrendiği bakışı gördü. Aniden kollarını tutan eller ile bir süre hareketsiz kaldı. “Bana soruların olduğu ortada güzelim ama seni kandırmıyorum. Ortada bir parti var ve baş konuğumuz sensin. Bizi eğlendireceksin ve sonrasında efendimize hizmet edeceksin”
Bu sözler ile adeta donup kaldı Fia. Başına hiç açmadığı kadar büyük bir bela almıştı. Sorun sadece periler değil birde onlarn çalıştığı cadıydı. Karşı çıkmak sadece durumu daha beter bir hale sokardı. Kabul etmek ise aklının ucundan bile geçmiyordu. Aklına bir fikir geldi o an birinden kurtulmak için en iyi yöntem öncelikle onun istediğini alacağını düşünmesini sağlamaktı. Ona sinsi ve bir o kadar da seksi bir bakış atarak konuşmaya başladı.
“Sert oynamana gerek yok Timothy bardan beri seni istiyorum söyle beni bıraksınlar size hizmet etmekten zevk duyarım”
Konuşması işe yaramış olmalıydı ki kollarını sıkıca tutan eller gevşeyerek ondan uzaklaştı. Timothy’e doğru adımlar atarken hızlı düşünmeye çalışıyordu. Buradan hemen kaçmalıydı. Eğer vakit kaybederse kendinden nefret ederek sarf ettiği kelimeler gerçek olacaktı. Derin nefesler alarak kendini daha fazla düşünmeye zorladığı sırada birinin ortaya çıkşı tüm dikkatleri dağıttı. Bir anlığına onu eğlendirmesi gereken bir diğer kişi gibi düşünse de bir anda çıkan kavga ile kenara çekilerek kavgayı izlemeye başladı. Bu çocuk her kimse onu büyük bir dertten kurtarıyordu şu an. Kavganın ortasında yeni periye tezaurat etmeye başladı. ‘Bastır Jared , vur, kır, parçala’. Kavga giderek daha zevkli bir hal aldığında sesi daha da yükseldi. Serseri perilerin bu gelen Jared ile baş etmesi mümkün görünmüyordu. Kavga sona erdiğinde ona teşekkür etmek için bir adım atmıştı ki perinin konuşması onu sinir etmişti. Kollarını göğsünde birleştirerek konuşmaya başladı.
“Buranın nasıl bir yer olduğunu biliyorum bayım. Bilmişlik taslamana gerek yok ayrıca öğrenemediniz de ne demek beni kimlerle karıştırıyorsun bilmem ama onlardan biri değilim ben ”
Konuşmasından sonra öfkeli gözlerini Jared’a dikti ve ona çocukça bir şekilde dil çıkardı.
| |
|
Jared/Keiro Su Perisi
Mesaj Sayısı : 164 Kayıt tarihi : 10/02/13 Yaş : 36 Lakap : Jared
| Konu: Geri: Soğuk Savaş Çarş. Şub. 13 2013, 23:44 | |
| Jared bir an için kızın orada olduğunu unutup tamamen silahlarına ve anılarına gömüldü. Önündeki cansız bedenler onun için hiçbir anlam ifade etmiyordu. Hepsi dünya üzerinde nefes alması gereksiz canlılardı ve sonunda hak ettiklerini bulmuşlardı. Bu onun kişisel görüşüydü. Profesyonel görüşüyse dünya üzerindeki hiçbir canlının yaşamayı hak etmediğiyle ilgiliydi. İyiler ya da kötülerin jared’ın hayatında bir önemi yoktu. Onun için önemli olan öldüreceği kişinin adıyla birlikte bir fotoğrafıydı. En azından eskiden öyleydi. Herkesin gençlik hataları olmuştu kendi hayatlarını alt üst eden jared’ın gençlik hatası ise onun hayatını değil diğer insanların ve perilerin hayatın alt üst etmişti. Onun gençlik hatası amcasına güvenmekti. Kimseye güvenmemesi gerektiğini 17 yaşında anca öğrenebilmişti. Profesyonel suikastçılığı bırakalı ise henüz sadece 1 sene olmuştu. Amcasına ulaşabilmek için buna bir süre bireysel olarak devam etmek zorunda kalmıştı. İstediği isimlere ve fotoğraflara ulaşması dahası hayatını düzene sokması birkaç senesini almıştı. Şu aralarsa işlerden tamamen çekilerek tarafsızlığını koruma kararını sürdürmeye çalışıyor ve ihanetin hesabını sormak için amcasını arıyordu. Ona ulaşmaksa düşündüğünden daha zordu. Yetiştirilen suikastçılar arasında en iyisi olması diğer suikastçıların işini zorlaştırdığı gerçeğini değiştirmiyordu. Düşüncelerini zihninin karanlık odalarına hapsedip işine odaklandığında birkaç silahının eksik olduğunu fark etti. Onları bulmak için etrafa bakınırken ona öfkeli gözlerle bakan kızı gördüğünde onu bir anlığına unuttuğunu fark etti.
Diğer kızların aksine çok konuşup kafa ütülemediğinden olsa gerek aklından tamamen çıkmıştı. Silahlarını aramaya bir süreliğine ara verip karşısındaki garip bulduğu kızı inceledi. Adını duyduğunda tüm periler tedirgin olup savaş pozisyonu alırken o bir an olsun rahatını bozmamıştı. Hatta kızın o perilerle yakından ilgilenirken jared’ın varlığına sevindiğine yemin bile edebilirdi. Ona tezaurat yaptığını hatırladığında onu daha da dikkatli süzmeye başladı. Bu kız nasıl biriydi böyle? Gözlerinin önünde bir kendi gibi yetiştirilmiş suikastçıyı ve beraberinde 4 periyi öldüren kişinin karşısında nasıl bu kadar rahat durabiliyordu. Gözlerinin derinliklerine baktı kısa süre o gözlerde korku, tedirginlik ya da endişe aradı ama hiçbiri yoktu. Elbisesi dikkatini çekti. Güzel bir kızdı ve dikkat çeken bir fiziğe sahipti. Tarafsız olduğu açıktı yine de o perilerin yanında ne aradığını merak etmiyor değildi. Kızı fazla incelediğini düşünüp gözüne çarpan silahlarını da alıp oradan ayrılmak için kıza arkasını dönüp birkaç adım attı. Kızın konuşmaya başlamasıyla hızlıca arkasını dönüp gözlerini kızın gözlerine dikti. Bana cevap vermek mi? Gerçekten mi? Aklını kaçırmış olmalı diye düşündü. Karşısındaki kızın sözlerini büyük bir sükunetle dinledi. Cümlesinin sonunda kızın ona küçük bir çocukmuş gibi dil çıkarmasına neredeyse kahkahayla gülecekti. Bu hali ve tavırlarıyla kızın Jared ismini duymadığına emin oldu. Kiminle karşı karşıya olduğunu kesinlikle bilmiyordu. Eğer bilseydi karşısında bu kadar rahat davranamazdı. Onu tanımayan biri… Kulağa çokta kötü gelmiyordu aslında onunla biraz eğlenebilirdi. Sakin bir şekilde umursamaz bir tavırla nefesi kızın yüzüne değecek kadar ona yaklaştı. Gözlerinde tehlike parıltıları dolanırken alayla gülümsedi ve ''Görüyorum ki vücudunuz yeterince gelişmiş fakat beyninizin vücudunuzla aynı şekilde geliştiğini söyleyemeyeceğim. Dış görünüş olarak güzel bir kızsın ve güzel bir vücuda sahipsin fakat bir çocukla aynı hareketleri sergiliyorsun kısaca 6 yaşındaki çocuktan farkın yok biraz büyüsen iyi edersin’''dedi.
Etrafta hissettiği perilerle tehlikeli bir şekilde gülümseyerek ''Ve eğer yaşamak istiyorsan tarafsızların korunduğu bir şehre yerleşmeni öneririm burası sana göre değil''demesiyle kızı belinden tutup kendine çekerek yerde yuvarlanması bir oldu. Saldırılar üzerlerinden geçip başka yerlere isabet ederken kızın üzerinde birkaç saniye şaşkınlıkla gözlerine baktı. Kendini çabucak toparlayıp hızla ayağa kalkıp kızı da yerden kaldırdıktan sonra Sudan oluşan hortumun arkasından ikili bıçaklarından birini seri bir hareketle hortumun arkasından fırlattı. Peri tamamen elemente odaklandığı için arkasından gelen bıçağı fark etmemişti. Bu dikkatsizliği perinin canına mal olurken etraflarını saran üç periye kısa süre baktı. Onlar az önceki öldürdüğü gibi sıradan periler değildi. Duruşlarından ve tavırlarından bunu hemen anlamıştı. Onlar amcasının yetiştirdiği suikastçılardı. Perilerden biri alayla gülümseyerek ''Vay vay vay demek sonunda bir erkek olduğunu hatırladın jared itiraf etmeliyim güzel bir zevkin var oldukça güzel bir kız yazık olacak'' dedi. Jared aynı alaycılıkla ''Unutmadığın bir şeyi hatırlayamazsın Owen… Ama anlaşılan sen karşındakinin kim olduğunu unutmuşsun eğer unutmamış olsaydın benimle böyle konuşamazdın. İstersen hafızanı tazeliyim Owen ben içinizden en iyisiyim.'' Diyerek sustu. Bu lafı karşısındaki periyi çileden çıkartmıştı. Owen sinirle ''Üç profesyonel suikastçı karşısında pek bir şansın olduğunu sanmıyorum jared sen en iyimiz olabilirsin ama unutma teksin ve bu yüzden öleceksin'' dedi. Jared daha da gülümseyerek ''Senin yerinde olsaydım bu kadar emin olmazdım Owen neler olacağını görmek için sabırsızlanıyorum ama önce izleyicileri gönderelim'' diyerek kıza dönüp ''Kaybol… Arkana bakmadan kaç ve güvenli bir yere git'' demesiyle Owen’ın sinirle kahkaha atarak ''Kız arkadaşını koruman göz yaşartıcı jared ama o hiçbir yere gitmiyor'' demişti. Jared öfkeli gözlerini onun gözlerine dikerek ''Onun benimle hiçbir ilgisi yok… Bizim kavgamızla da öyle onu bu işe karıştırma'' dedi. Kızın tepkileri Jared’ı gittikçe çileden çıkarırken derin nefesler alıp sakin kalmaya çalışıyordu. | |
|
Fia Polyxena Ateş Perisi
Mesaj Sayısı : 271 Kayıt tarihi : 28/12/12 Lakap : Küçük cadı, seksi peri
| Konu: Geri: Soğuk Savaş Cuma Şub. 15 2013, 11:47 | |
| Kendini nasıl bir belanın içine soktuğunu neden bu kadar geç idrak etmişti anlamıyordu. Bazen gerçekten küçük bir çocuktan farkı kalmıyordu. Eğer Jared denen kişi ortaya çıkmamış olsa işler şu an daha beter bir halde olacaktı. Gerçi elbette kendini hemen teslim etmek gibi bir düşüncesi asla olmamıştı. O perilerin elinden kurtulmanın elbet bir yolunu bulurdu yada en kötüsü onlardan kurtulmak için bu uğurda ölürdü. Ölüm bile onların istediklerini yapmanın yanında daha cazip geliyordu. Tabi eskisi gibi tek başına bir peri kızı olsaydı. Nedense ölüm aklına ilk geldiğinde aklında beliren diğer şey Dante olmuştu. Onunla gerçek bir peri-sihirbaz ilişkisi kurduğunu düşündükten sadece saatler sonra ölümle burun buruna gelmek yalnızca onun sahip olabileceği bir kader olmalıydı. Sırf bu nedenle Jared’ın varlığına bu kadar çabuk ısınmış ve o beş serseriyi benzetirken büyük bir zevkle izlemişti. Hatta Jared’a tezaurat ederek. Sanki bir futbol maçı izler gibi onları izlemiş ve tek bir kişiye tezaurat yapmıştı. Üstelik bu kavga bile değildi. Jared onu buraya getiren tüm perileri öldürmüştü. Buna rağmen hala neden ondan rahatsız olmamıştı. Üstelik onlar ile işi bittikten sonra kendisi ile ilgilenmeyeceğini kim garanti edebilirdi. Yine de her şeye rağmen kendi çocuksuluğu ile davranmaya devam etti. Jared ona laf söylediğinde bile çocuksu tavırları üzerinden hiç kaybolmamıştı. Hatta ona cevap verdikten kısa bir süre sonra ona dil çıkardı. Ona dikkatle bakarken ellerindeki silahlara baktı. Az önce yaptığı her şey ve silahlar karşısında profesyonel bir katil ile karşı kaşıya olduğunu düşünmesini sağlıyordu. Yine de onda en ufak bir korku belirtisi yoktu. Timothy ve diğerleri ile birlikteyken daha fazla endişe duymuştu. Jared ona doğru yaklaşmaya başladığında tıpkı bardaki peri ona yaklaşırken ki verdiği tepkiyi verdi. Yani hiç bir şey yapmadan ona yaklaşmasına izin verdi. Gözleri onun gözlerine kenetlenmiş nefesini yüzünde hissederken konuşmasını dinledi. Gözlerindeki tehlike her hangi bir kişinin korkudan bayılmasına yeterdi ama Fia gözlerinde gördüğü şeye sadece gülümseyerek karşılık verdi ve sözlere de.
“İltifatınız için teşekkür etmem gerek güzel bir kız olduğumu düşünmeniz güzel ve yaşıma gelince kaç yaşında olduğumun farkındayım sadece içimdeki çocuğu öldürmek istemediğimden hala onunla yaşıyorum. Sözleriniz bana istediğim şekilde davrandığımı gösteriyor sadece”
Konuşması sakin ve aklı başında biri gibi görünmesini sağlamıştı. Elbette yeniden Jared’a dil çıkarana kadar sürdü bu durum. Onun nefesi hala yüzündeydi ve dilini biraz daha uzatsa kesinlikle onun dudaklarına değerdi. Bu düşünce ile dilini hemen içeri sokarak gülümsemeye devam etti. Sonraki konuşmaları ise sıkkın bir surat ifadesi ile onun suratına üflemesine neden oldu. Önerisi rahatsız etmişti onu. Öyle bir yerde yaşamak isteseydi küçük bir kızken kendine bir aile bulabilirdi. Ama o yalnız başına yaşamayı, ayaklarının üzerinde kalıp savaşmak istemişti. Bu yüzden hayatına ona göre devam etmişti. Tüm bunlar kafasında dönüp dururken konuşmaya başlayacağı sırada belinde hissettiği güçlü eller ile kendini yerde buldu. Bir anda etrafta bir sürü ses olmaya başlamıştı. Sanki bir savaş filminde kendilerine sıkılan kurşunlardan kurtulmaya çalışıyormuş gibi yerde yuvarlanıyorlardı. Sonunda hafif bir baş dönmesi eşliğinde üzerine uzanmış olan güçlü bedene şaşkın bakışlarla bakmaya başladı. Neyse ki bu durum fazla uzun sürmeden Jared üzerinden kalkmış ve onunda kalkmasına yardım etmişti. Siyah elbisesi çok fazla toz içinde kaldığında elbisesini silkelemekle meşgul oldu bir süre etrafındaki olup bitenden habersiz bir şekilde. Başını kaldırdığında ise yeni bir peri cesedi ile karşılaştı. Bu az önce onlara saldıran peri olmalı diye düşünerek derin bir iç çekti. Yeni gördüğü peri ile Jared’in konuşmalarını dinlerken içinde biriken öfkeye engel olamadı. Neden bütün erkek periler aynı şeyi düşünüyordu. Gerçi bunun perilikle alakası yoktu. Erkekliğin doğal kuralı gibi neden bütün erkekler kızların savaşma konusunda kötü olduğunu ve sadece erkeklerin dizinin dibinde oturmaları gerektiğini düşünüyordu. Bunu aklı almıyordu. Üstelik peri bir de sevgili olduklarını ima etmişti. O an yeter artık diyerek neredeyse çığlık atmak üzereyken Jared’ın ona kaçması ile ilgili sözlerini işiterek zaten onda hiç bir zaman var olmamış sabrın tükenmesi bir oldu. Sinirli bir şekilde ona baktı.
“Hayır Jared ben hiç bir yere gitmiyorum. Gitmeye de niyetim yok beni gördüğünden beri göndermeye çalışıyorsun ama ben git-mi-yor-um”.
Özellikle vurgulamak istediği için gitmiyorum kelimesini hecelerine ayırarak dile getirdi. Sonra Owen olduğunu öğrendiği periye doğru bir adım attı.
“Sen gerçekten bu kadar ödlek bir misin? Üçe karşı sadece tek bir kişi ile savaşacak kadar bence bu işte bir yanlışlık var tam olarak durumu eşitlemiyor olsak da bende bu savaşa dahil oluyorum. Yani Jared bire karşı üç kişi ile savaşmıyor şunu üçe karşı iki yapalım. Ayrıca ben Jared’ın sevgilisi değilim bana yazık falan da olmayacak “
Konuşmasının ardından hızla Owen’ın önünden çekildi ve tüm bedenini elementi ile kapladıktan sonra onun arkasındaki periye göz kırptı. Adam sanki gel beni bebeğim demiş gibi hızla ona gelmişti. Kavgaya başladıkları anda adamın onu hafife alması onun için hiç iyi olmadı. İlk can yakıcı darbenin ardından iş ciddiye bindiğinde Fia asıl hamlesini gerçekleştirerek periyi ortadan kaldırdı. Ondan geriye sadece külleri kalmıştı. Elbette Fianın bedeninde bir kaç yara...
| |
|
Jared/Keiro Su Perisi
Mesaj Sayısı : 164 Kayıt tarihi : 10/02/13 Yaş : 36 Lakap : Jared
| Konu: Geri: Soğuk Savaş Cuma Şub. 15 2013, 16:54 | |
| Jared kızın nefesini yüzünde hissettiğinde fazla yakınlaştıklarını düşünse de bunu sorun etmedi. İnsanlardan ve diğer perilerden uzak durmayı seven biri olarak aralarındaki bu yakınlaşmadan rahatsız olmaması tuhaf olsa da üzerinde durmadı. Düşünecek daha önemli konuları vardı. Mesela amcasının nerede olduğunu hala öğrenememişti. Dahası öldürdüğü timoty’nin bir başlangıç olduğunu biliyordu. Mutlaka daha fazlası gelecekti. Amcasını iyi tanıyordu. İşini şansa bırakmayı seven biri değildi. Öğrendiğine göre burada önemli bir toplantı yapılacaktı bu gün yeni işin detaylarını konuşacaklardı. Eğer jared toplantıyı mahvetmeye karar verip ortalığı dağıtmak için tam vaktinde orada olup olaylara dahil olmasıydı. Karşısındaki peri kızına laf sokarken oldukça eğlendiğini fark etti. Onu tanımayan biriyle rahatça uğraşabilmek ve karşısındakinin ona cevap vermesi daha önce başına gelmemiş bir şeydi. Genelde herkes onu tanırdı ve kimsenin ona cevap vermesinden hoşlanmadığını iyi bildiklerinden ondan olabildiğince uzak dururlardı. Şimdi karşısındaki bu çocuk ruhlu güzellik en saf haliyle ona laf yetiştirmeye çalışıyordu. İçinde bulunduğu tehlikeden habersizdi. Gözlerinde gördüğü tehlike parıltılarına aldırmadan gülümseyen kıza baktı. Neydi ondaki? Tehlikeli olduğu her halinden anlaşılan biri karşısında gösterebildiği bu cesaret nereden geliyordu? Kızın iltifatınız için teşekkür ederim diye başlayan cümlesine soğuk bir şekilde gülümsedi. İltifat ve jared ikisi aynı anda düşünmesi zor şeylerdi.
Kızın sözleri sadece birkaç dakika önce çocuksu hareketler sergileyen halinden çok uzaktı. Jared bir süre kızı çözmeye çalıştı. Hem çocuksu hem kadınsı olmayı aynı anda başarabiliyordu. Bu ilgisini çekmişti. Sözleri bittikten sonra ona tekrar dil çıkarması bu sefer sevimli görünmüştü gözüne bir an o güzel pembe dudaklara kapanmak istese de kendini tutarak buradan gitmesini söylemişti. Hissettiği periler beklediği kişilerin geldiğini gösterirken tehditkar gülümsemesi yüzüne yayıldı. Son anda fark ettiği saldırıyla beraber kızı kendine çekip onunla beraber yerde yuvarlanırken onlara saldıracak kadar deli cesareti olan çaylağa takıldı gözleri çocuğun yüzündeki sinsi gülümsemenin çok sürmeyecek olması ne kötüydü. Sonunda durduklarında adını bile bilmediği kızla bulundukları pozisyon onu şaşkına çevirirken içinde farklı duyguların uyanmaya başladığını hissetmesiyle hızla ayağa kalktı ve az önce onlara saldıran çaylağı büyük bir zevkle öldürdükten sonra derin bir nefes aldı. Yeni nesil gerçekten çok dikkatsizdi. Etrafını saran perilere bir süre bakıp kafasında planlarını oluştururken eskiden birkaç işte beraber çalıştığı perinin konuşmaya başlamasıyla gözlerini periye dikip onu dinlemeye başladı. Eski bir tanıdıkla yapılan kısa sohbetin ardından kızın gitmesini söyledi. Owen’ı yeterince sinir etmişti ve birazdan burada hiç iyi şeyler olmayacaktı bu yüzden tarafsız olduğunu düşündüğü perinin zarar görmemesi için ona kaybolmasını söylemişti. Kızın tekrar konuşmaya başlamasıyla hızla ona döndü. Öfkeli gözlerini kızın gözlerine dikerek onu kolundan yakalayıp kendine çekti. Nefesi kızın yüzüne çarparken gayet tehditkar bir şekilde gözlerini bir an olsun onun gözlerinden ayırmadan ''Bana bak bu tartışmaya açık bir konu değil. Az önce sana kaybolur musun diye sormadım kaybol dedim bu bir emirdi rica değil boyundan büyük işlere burnunu sokma'' diyerek kızı bıraktı. Kızın onu dinlemeyerek owe’la konuşmaya başlaması karşısında gözlerini kapayıp derin nefesler alarak sakin kalmaya çalıştı.
Ona ödlek olup olmadığını sorması komiğine gitse de onun bu işe karışacağını duymasıyla gözleri şaşkınlıkla açılıp gözlerini kızın gözlerine dikerek ''Hayır öyle bir şey yapmayacaksın bu senin savaşın değil ayrıca kimi korumaya çalıştığına dair en ufak fikrin bile yok'' diyerek karşı çıkmıştı fakat tepki vermekte geciktiğini anlaması uzun sürmemişti. Suikastçılardan biri onunla ilgilenmek için birkaç adım attığında engel olmak için fia’ya doğru bir adım atmıştı ki duyduğu sesle beraber dikkatini diğer iki suikastçıya verdi. Owen’ın ona doğru fırlattığı bıçağı son anda fark edip zor da olsa kaçmayı başardığında kız tamamıyla aklından çıkmıştı. Önceliği kesinlikle Owen ve yanındaki adamdı. Silahlarını eline alarak owen’a gülümsedi. Soğuk bir şekilde ''İkimizde bunu uzun zamandır bekliyoruz owen…. Oyun başlasın…'' diyerek owen’a saldırdı. İki periyle de aynı anda girdiği uzun savaşın sonunda diğer peri ölmüş owen ise ağır yaralanmıştı. Tabi kendi bedeni de birkaç yara almıştı. Jared gözlerini perinin gözlerinden ayırmadan ''Paslanmışsın owen ve bu senin son çırpınışların'' dedi. Owen sinirli bir kahkaha atarak ''Biliyor musun jared içimizden en iyisi sendin ama senin bile zayıf bir noktan var'' dedi. Jared konuşmadan sıkılarak ''Yanılıyorsun'' diyerek ona saldırdı. Owen’ın sinsi gülümsemesi sinirini bozmuştu. Kalbine saplanan bıçakla beraber owen zar zor bir büyü mırıldanmıştı. Jared buna sadece gülümsedi. Son çırpınışlar her zaman ona zevk vermişti. Ama sonra büyünün hedefinin kendi olmadığını anladığında sinirle arkasındaki kıza doğru koşmaya başladı. Birazdan başına geleceklerden habersiz yaralarıyla ilgileniyordu. Onu belinden yakalayıp kendine çekerek kendiyle beraber yere düşmesini sağladı. Üzerlerinden geçen büyülü silaha bakıp acıyla yüzünü buruşturdu. Savaşırken aldığı derin yara yere düşmenin etkisiyle daha çok kanarken bilincinin kapanması çok sürmemişti. Son gördüğü şey ona bakan ve ne olduğunu anlamaya çalışan endişeli gözlerdi. Kendi adının birkaç kez sayıklandığını duydu en son sonrası yoktu. | |
|