| Lanetli ödev | |
|
|
Yazar | Mesaj |
---|
Isabel Flecther Sihirbaz
Mesaj Sayısı : 333 Kayıt tarihi : 29/05/12 Yaş : 33 Nerden : İstanbul
| Konu: Lanetli ödev Perş. Nis. 18 2013, 00:09 | |
| İsabel colin’in evinde mahsur kaldıktan sonra ertesi sabah onları kurtaran hizmetliler sayesinde okula yetişmeyi başarmıştı. Yorucu derslerle dolu bir günün ardından yorgun argın eve dönmeden önce profesörle konuşup ödev için birkaç gün istese de anca bir gün alabilmişti. Bu da onun için uykusuz geçen koca bir gece anlamına geliyordu. Kahvelerle dolu saatler boyunca bir an bile dinlenmeye vakit bulamasa da sonunda ödevi bitirmişti. Sabaha karşı masasında uyuyakalmış olduğu için uyandığında neredeyse her yeri tutulmuştu. Alarmın sesiyle uyanıp kendine gelirken kendisini tüm gece uğraştıran ödeve bakıp iç çekti. Bunu kesinlikle hafta sonu yapmalıydı. Colin ile aralarında geçen şeyden pişman değildi hayır ama oda da kilitli kalmış olmaları kesinlikle kötü olmuştu. Onunla vakit geçirmek güzeldi eğer dersten kalmalarına neden olmayacak olsaydı.
Vücudunu gerinerek esnettikten sonra kendini duşa attı. Aklından yaşananları çıkarmayı henüz başaramamıştı lakin hala deniyordu. Kendi hayatına devam etme durumunun hiç bu kadar zor olacağını düşünmemişti. Okulda onun yanında gördüğü birkaç kızdan rahatsız olması durumun daha zor olacağını açıkça gösteriyordu. Duyduğu telefon sesiyle beraber kendine gelip banyosunu tamamlayıp odasına girdi. Üzerine kısa bir şort ve askılı dar bir tişört giyip topuklu ayakkabılarına oranla daha az olan spor ayakkabılarından birini giydi. Aynada kendine dikkatle bakıp saçlarını her zamankinin aksine terlememek için topladı. Son olarak müzik çalarını da yanına alarak aşağı indi. Her zaman yaptığı gibi kahvaltı hazırlamak yerine ayak üstü bir şeyler atıştırıp kendini dışarı attı. Kulaklıklarını kulağına takıp müziği açtıktan sonra her sabah yaptığı gibi sabah koşusuna başladı. Ormana geldiğinde biraz nefeslenip koşmaya devam etti. Temiz havayı,ormanda yürüyüş yapmayı ve doğayla iç içe olmayı seviyordu. Yorulduğunu fark ettiğinde dinlenmek için bir ağacın altına oturmuştu. Baştan niyeti sadece birkaç dakika dinlenmek olsa da yorgunluğu kendini daha fazla hissettirdiği için toprağa uzanıp gözlerini kapattı amacı vücudunu azda olsa dinlendirmekti. Fakat nasıl olduğunu anlamadan uyuyakalmıştı. Not: İsteyen gelebilir | |
|
| |
Ofelya Forfeit Sihirbaz | Akademi Öğrencisi
Mesaj Sayısı : 333 Kayıt tarihi : 31/05/12
| Konu: Geri: Lanetli ödev Perş. Nis. 18 2013, 12:34 | |
| Kuşların seslerini uzandığı yerden duyabiliyordu. Hafif rüzgarın ip askılı elbisesinin açık bıraktığı tenini hafifçe okşamasının tadını çıkarıyordu. Yüzünde az önce uyandığını belli eden uyuşuk bir gülümseme vardı. Bu güzel esintinin kokusu sanki tüm yorgunluğunu almıştı. Uzandığı yerden dallar yüzünden parça parça görünen gökyüzüne baktı. Buraya sabah çok erken saatler de gelmişti. Tüm gece uyuyamamıştı ve sonunda Phin'in evinden sessiz bir şekilde kaçmıştı. Alışmaya çalıştığı siyah arabasını ve sabah serinliğinde üzerine aldığı hırkasını araba ile birlikte ormanın dışında bırakmıştı ve buraya kadar yürümüştü. Güneşin doğuşu ile renklenen bu güzel yürüyüş onun kısa ama huzurlu bir uyku çekmesine neden olmuştu. Gerçi gözleri kullandığı saçma ilaçlar yüzünden acı çekiyordu. Yine de her şeye rağmen bu tozlu toprak ne kadar da rahatlatıcıydı böyle. Yoksa onu rahatlatan şey rüzgar mıydı? Nedeni her ne ise Ofelya buradan kalkmak istemiyordu. Ama Phin ve Rose yokluğunu fark etmeden eve geri dönmeliydi. Uzandığı yerden yavaşça kalktı. Bir süre oturduğu yerden gün ışığı ile canlanan ormanı izledi. Kalkmadan önce bir kaç gerinme hareketi yaptı.
Normalde daha hızlı yürümesine rağmen adımları bu sefer hızlanmasına izin vermiyordu. Bundan şikayetçi değildi gerçi. Şu an tek sorunu Ruby'nin uyanıp onu bulamamasıydı. Genç perisini endişelendirmek istemezdi. Ona hamile olduğundan beri eski haline döndüğünü hissediyordu ve asıl endişeyi kendisi duyuyordu. Aslında artık ona çok yakındı ve Phin'in de onun için endişelendiğine emindi. Onlara yardım etmek için elinden gelini yapmaya karar vermişti. Büyükbabası uzun süreli gittiğinden beri yaşadığı en güzel şey bu küçük aileye dahil olmaktı. Ama içinden bir ses daha fazlası olduğunu söylüyordu. Elbette vardı. Scarlett aklına geldiğinde gülümsedi. Elinde olmadan o kızı kırmıştı. Hem de ilk karşılaşmalarında! Ama onunda kendisi gibi olanları gördüğünü biliyordu ve onda tepkilerini kontrol edemiyordu. Bu düşünceleri yeni ailesinde hareketli zamanlar geçireceğini söylüyordu ona.
Kendi iç dünyasına dalmış bir şekilde yürürken az ileride ormana ait olmayan ama yine de bulunduğu ortama iyi uyum sağlamış birini görmüştü. Gözlerini kısıp baktığında yerde uzanan kızı tanımıştı. Gülümseyerek yanına gittiğinde gözlerinin kapalı olduğunu gördü. "Isabel?" diye mırıldandı merakla. Anlaşılan o da kendisi gibi bu güzel havanın etkisine kapılmıştı... | |
|
| |
Jonathan Levitt Hava Perisi
Mesaj Sayısı : 172 Kayıt tarihi : 17/04/13 Yaş : 36 Lakap : ----
| Konu: Geri: Lanetli ödev Cuma Nis. 19 2013, 00:26 | |
| Rahatsız edici güneş ışığının gözlerine vurmasıyla huzursuz olarak yerinde kıpırdadı. Çok geçmeden gözleri aralanmıştı. Yatakta gerinerek vücudunu esnettikten sonra gözleri saate takıldı. 3 saatlik bir uykuyla günü geçireceği gerçeğiyle iç çekip kendini soğuk duşun altına attı.Uykusuz geçen günlere alışıktı aslında. Eğlence hayatına düşkün biri olduğu için geceleri erken yatma gibi bir durum söz konusu değildi. Gündüzleriyse yapacak işleri olduğundan öğlene kadar uyumak anca güzel bir hayalden ibaretti. Bugün yapacak işleri çok yoktu ama kendine de zaman ayırmak istiyordu. Aklını çeşitli düşünceler işgal ederken soğuk suyu daha çok açtı. Eski hayatından birkaç anı gözlerinin önüne gelirken geçmişe dalmamak için kendini zorluyordu. Şu an yaşadığı sıradana yakın hayatı bir yıl öncesine kadar savaş alanından farksızdı. Sürekli bir koşuşturmaca içindeydi. Her zaman tetikte, ölümle iç içe, öldürmeye alışık biri olduğu zamanları düşünmek istemiyordu.
Savaş ondan çok şey götürmüştü geriye kalanları da elinde tutmayı başaramamıştı zaten hoş artık bunları önemsemiyordu. Hayatındaki her şeyi geride bırakmıştı. Geçmişini, onun için değerli olanları, eski kişiliğini hepsini bir yere kapatmış üstüne de bir sürü kilit takmıştı. Şimdi yeni hayatı ve kişiliğiyle gayet mutluydu ya da kendini buna inandırmak istiyordu. Duştan çıktıktan sonra üzerine siyah bir kot ve bir tişört geçirip kendini dışarı attı. Savaştan uzak kalma kararı alsa da spor yapmayı bırakmak gibi bir niyeti yoktu. Ormanda sabah koşusunu yaparken hissettiği auralarla bir süre duraksadı. Etrafta iki sihirbaz hissediyordu bu onun için elbette önemli değildi dikkatini çeken şey birden fazla hissettiği peri aurasıydı. İstemese de ayakları onu sihirbazların yanına getirmişti. Ne diyebilirdi ki alışkanlıklar kolay bırakılamıyordu. Belanın kokusunu alınca olaya dahil olmadan çekip gitmek oldukça zordu. Çevreye kısa süre bakındıktan sonra sihirbazların yanına ilerledi.
İki sihirbazında kız olduğunu anlayacak kadar onlara yakınlaştığın birkaç saniye duraksadı. Kızları söyle bir süzünce ikisinin de oldukça seksi ve güzel olduğuna karar verip gülümsedi. Bu günkü eğlencesine karşısındaki güzelliklerle erken başlayacaktı anlaşılan. Ayakta olan kızı inceledi. Kahverengi dalgalı saçları, renkli gözleri ve güzel fiziğiyle kesinlikle dikkat çekiyordu. Yerde yatmakta olan kıza bakışları kaydığında yüzündeki gülümseme daha da yayıldı. Sarı saçları güzel fiziği ve giydiği kıyafetlerle göz kamaştırıcıydı. Gülümseyerek onlara yaklaşıp sıcak ses tonuyla ''Merhaba bir sorun yoktur umarım'' dedi yerde yatmakta olan kızı göstererek birazdan buranın karışacağını düşünüp derin bir nefes aldı ve olacakları beklemeye başladı. Çok beklemesine gerek kalmadan etrafları sarılmıştı. | |
|
| |
Isabel Flecther Sihirbaz
Mesaj Sayısı : 333 Kayıt tarihi : 29/05/12 Yaş : 33 Nerden : İstanbul
| Konu: Geri: Lanetli ödev C.tesi Nis. 20 2013, 15:37 | |
| Güzel ve sıcak hava onu mayıştırırken yattığı yerde hafif dönüp daha rahat bir şekilde yattı. Uyumayı değil dinlenmeyi düşünüyordu aslında ama kulaklarında klasik müzik çalarken uyanık kalmak geçirdiği uykusuz koca bir geceden sonra neredeyse imkansızdı. Gözleri kapanırken aklında sadece ödevin son detaylarının nasıl olduğuyla ilgili sorular vardı. Tüm gece uğraştıktan sonra o dersten basit birkaç nedenle kalmak kesinlikle istemiyordu. Rüyasında okulda ödev için ek süre istediği profesörün dersinde sınav oluyordu. Profesörün ona olan davranışlarından kendisine bir nedenle uyuz olup kafayı taktığını söyleyebilirdi. Nedeni ise büyük bir muammaydı. Bir şeylere sinirli olduğu her halinden belliydi. Neye bu kadar kızdığını anlamak oldukça zordu doğrusu. Düşmanca bakışları üzerinde hissetmek garip bir duyguydu. Kadının kötü kadın gülüşüyle birlikte bu dersten asla geçemeyeceksin dediği esnada duyduğu tatlı sesle birlikte gözlerini araladı.
Gördüğü her şeyin bir rüya olduğunu anladığında derin bir nefes aldı. Neyse ki her şey saçma bir rüyadan ibaretti. Ormanda uyuyakaldığına inanamıyordu. Gözlerini ovalayıp ona seslenen kişinin kim olduğuna baktığında karşısında ofelya’yı gördüğünde gülümseyerek ''Ofelya merhaba '' dedi. Yanındaki yakışıklı genci gördüğünde soran gözlerle arkadaşına bakıp ''Bu bay kim? '' diye sordu. Yerden kalkıp gerindikten sonra ‘uyuyakaldığıma inanamıyorum’ dedi. O sırada etraflarında bir sürü etrafına tehlike saçan adamların sarmasıyla ofelya’ya yaklaşıp onları gördüğüne hiç şaşırmamış görünen yakışıklı ve gizemli yabancıya ''Neler oluyor? '' diye sordu. Etrafta oluşan havadan hiç memnun olmamıştı. | |
|
| |
Misafir Misafir
| Konu: Geri: Lanetli ödev Paz Nis. 21 2013, 16:55 | |
| Bir gün önce yaşananların etkisindeydi hala. O kadar çok acı verici haberi aynı anda almıştı ki kalbinin bir an için bütün bu olanlara dayanamayacağını düşünmüştü. Gizemli kadının verdiği acı haber, arkadaşlarını da yanında götüreceğinden bahsetmesi ve kendisinin, Nathan’ın ve Alexis’in acı çekmesine neden olmuştu. Bütün bunları neden yağtığını anlayamıyordu. Sonuçta Daphne tek başına karanlık tarafa geçmek istiyordu. Arkadaşlarını ya da ailesini, kısacası değer verdiği insanları karanlık tarafta görmek istemiyordu. Daphne yüzünde acı çekmelerini istemiyordu. İçindeki karanlığı çok net hissedebiliyordu. Artık karanlığın benliğinin bir parçası olduğunu biliyordu. Her ne kadar onunla savaşsa da bir parça da olsa içinde karanlığın hep var olacağını biliyordu. Bir kere karanlık onu ele geçirmişti ve Daphne’nin yakasını da kolay kolay bırakmaya niyeti yoktu. Dün olanları kafasından atmaya çalışmıştı; ama her seferinde daha da belirgin bir şekilde kafasına yerleşiyordu olaylar.
Eve geldiğinde fark edememişti. Kıyafetlerini değiştirip de boynunu yokladığı zaman eksikliğini hissetmişti. Madalyonu boynunda yoktu. Ormanda düşürmüş olacağını varsaydı. Çünkü oradan başka bir yere gitmemişti dün ve oraya giderken de son bir kez kontrol etmişti madalyonunu. Madalyon Andrew’un ona verdiği ilk ve son hediyeydi. Tanışalı fazla olmamıştı onunla; fakat yine de ona aşık olmasını engelleyememişti bu. Andrew’un kendisine aşık olup olmadığını bilemiyordu. Sadece kendi duygularından emindi. Ama bunu yine de pek önemsemiyordu. Aslında Andrew da önemsemese neden Daphne ile konuşup bütün zamanını onunla geçirsindi ki? Okul dışında kalan zamanlarda Andrew ile buluşup kimsenin onları göremeyeceği yerleri tercih ederlerdi hep. Daphne hiç kimseye göstermemişti Andrew’u. Andrew ile ikisini ayıracaklarından korkuyordu. Andrew ona madalyonu ölene kadar saklamasını söylemişti. Bu madalyon, aşklarının bir simgesi olarak kalacaktı. Yaşadıkları aşkı unutmamak ve sürdürmek adına bu madalyonu kaybetmemesi gerekiyordu. Fakat o ne yapmıştı? Andrew ile buluşacakları ormanda kaybetmişti ve şimdi de gidip onu bulana kadar ormandan ayrılmayacaktı.
Üzerine bol bir T-shirt ve eski yırtık bir kot giyerek ormana doğru yol aldı. Ormana vardığında birtakım sesler duymuştu. Kendisinden başka birileri daha vardı ormanda. Merakına yenik düşerek sesi geldiği yöne doğru gitti ve bir süre sonra 3 kişiyle karşılaştı. İçlerinde Ofelya da vardı. Bir köşeden onları izliyordu. Onları dinlemeye çalışırken etraflarının başka bir grup tarafında sarıldığını gördü. Hatta içlerinden biri Daphne’yi fark etmişti ve Daphne’ye doğru karşı atakta bulunmaya çalışmıştı. Fakat Daphne bir hava perisinin şekline bürünerek üstüne doğru gelen perinin oksijenini hızlı bir şekilde tüketmişti. |
|
| |
Ofelya Forfeit Sihirbaz | Akademi Öğrencisi
Mesaj Sayısı : 333 Kayıt tarihi : 31/05/12
| Konu: Geri: Lanetli ödev Ptsi Nis. 22 2013, 20:03 | |
| Arkadaşının uzanmış halini görünce onu merak etmişti. Başına bir şey gelmediğini anladığında rahatlamıştı. Sadece uyuyordu... Bu gülümsemesine neden olmuştu. Onunla ilk karşılaştıklarında da kendisi uyuyordu. Ancak o zaman bir ormanda değil, akademinin revirindeydiler ve o sıra Ofelya sakarlığı ile beden dersinde boğulma tehlikesi atlatmıştı. Ama bu olay sayesinde iyi bir arkadaş edinmişti. O yüzden bu sakarlığı için kendisine kızmıyordu. Yine de İsabel'in niye burada uyuduğunu merak etmişti. Gerçi kendisi de burada güzel bir uyku çekmişti. O yüzden buna çok şaşırmaması gerekirdi.
Arkasından gelen sesle bir an irkildi. Sesin geldiği tarafa döndüğünde gördüğü kişiyi tanımıyordu. Ama onda bir gariplik seziyordu. "Hayır bir sorun yok." diyerek karşılık verdi ona. Yeni gelen çocuğu hızlı bir şekilde süzdü. Kimsenin kişiliği hakkında yorum yapmak istemezdi ama okuldaki bazı aptal kızlar burada olsaydı bu çocuğu görür görmez ona hemen yanaşabilirlerdi. Belki de daha da aptalları üstüne atlardı. Evet o kızlar bu tip yakışıklı erkeklerden hoşlanıyorlardı. Ancak hayatı bir anda karışan Ofelya henüz düşüncelerini yakışıklı erkeklerle doldurmayı düşünmüyordu. Arkadaşının sesi ile yeniden Isabel'e döndü. "Merhaba Isabel." dedi sıcak bir gülümseme ile. Sonrasında ise arkadaşının soran gözlerinden gözlerini ayırıp aynı soru ile dolan bakışlarını çocuğa yönlendirdi. "Henüz kim olduğunu bende bilmiyorum. Sen uyanmadan hemen önce geldi." dedi. O sırada etraflarının sarılmasına anlam verememişti. Isabel ise aklındaki soruyu, o daha dile getirmeden sormuştu. Ancak o daha cevabı alamadan az ilerideki hareketlilik dikkatini çekmişti. "Daphne!" diye bağırdı ona saldıran kişiyi görünce. Öne doğru bir adım attığında bu ufak hareketlilik tüm gruba yayılmıştı. Bir kaç hareketi savurmasına rağmen en sonunda nereden geldiğini anlamadığı bir darbe ile geriye savruldu ve başını ağaca çarpması ile şiddetli bir şekilde beyninin sarsıldığını hissetti. Gözlerinin kararması ile göz kapaklarının kapanması için kendisi ile savaştı. Ancak sarsıntıdan hala kurtulamayan beyni bu savaşta ona hiç yardımcı olamamıştı... | |
|
| |
Jonathan Levitt Hava Perisi
Mesaj Sayısı : 172 Kayıt tarihi : 17/04/13 Yaş : 36 Lakap : ----
| Konu: Geri: Lanetli ödev Cuma Nis. 26 2013, 13:31 | |
| Kızları incelerken içten içe burada ne işi olduğunu sorgulamıyor da değildi. Bu işleri bırakalı tam bir yıl olmuştu. Bir yıl sonra bu ormanda hissettiği perilere kayıtsız kalamamasının nedenini düşünüyordu. Arkasını dönüp gitmek yada bir büyüyle başka bir mekanda kendini bulmak bu kadar zor muydu? Yerde yatan kızın hareketlenmesiyle gözlerini ona dikti. Söyledikleri gülümsetirken kızla göz göze geldiğinde mavi gözleri onu büyülemeyi başarmıştı. Adının ofelya olduğunu öğrendiği kızın söylediklerine aldırış etmedi çünkü biliyordu ki şimdilik bir sorun yoktu ama olacaktı. Etrafta bu kadar çok perinin olması kesinlikle normal değildi. Büyüleyici mavi gözlerini kendi gözlerinden ayırmadan kim olduğunu soran kıza gülümsedi. Bu tanışma faslı karşısındaki iki güzelle eğlenceli olabilirdi. Ofelya sayesinde adının isabel olduğunu öğrendiği kıza cevap vermek üzereyken diğer sihirbazın konuşmaya başlamasıyla dikkati dağılmıştı. Zaten aklının pek onlarda olduğu söylenemezdi hala hissettiği perilerin ne zaman ortaya çıkacağını düşünüyordu. Buna rağmen bu iki güzel sihirbazı merakta bırakmamak adına ukala olmayan ufak bir reverans yaptı ve ''Adım jonathan levitt sadece buradan geçiyordum ve sizi ormanda arkadaşınızı ise yerde görünce bir sorun olduğunu düşünüp yardım etmek istedim'' dedi. Bu esnada beklediği de olmuştu.
Aklında onlarla karşılaştığı ilk saniye yapacağı şeyleri planlarken hesaba katmadığı bir süprizle karşılaştı. Hissettiği yeni sihirbaz her şeyi bozmuştu. Ondan uzaktaydı ve üç kızı aynı anda koruyabilmek için epey uğraşması gerekecekti. Üstelik onların bu işten ucuz kurtulamayacağını da arkadaşını gördüğünde yanına gitmeye çalışan ofelya ile gayet net bir şekilde anlamıştı. O daha olaya müdahale edemeden kız aldığı darbeyle ağaca çarpıp bayılırken onu yere düşmeden yakalayıp yavaşça yere yatırdı. İsabel’e bakarak ''Sakın yanımdan ayrılma isabel'' dedi. O sırada ortalık karışmıştı. Daphne adlı kız bir perinin nefesini keserken sihirbazların olaya dahil olduğunda işlerin daha da içinden çıkılamaz bir hal aldığı gerçeğiyle iç çekip perilerle ilgilenirken daphne adlı kızı da bir büyüyle yanına almıştı. Bir yandan isabel’le ve daphe adlı kızla ilgilenirken diğer yandan perilerle uğraşıyordu. Birkaçının gücünü kullanarak boğularak ölmesini sağlarken ortalığın daha da kalabalıklaşmaya başlamasıyla şimdiden birkaç ufak yara almış kızlara bakarak ''Şanlı olduğunuz konusunda ciddi tereddütlerim var söylesenize bu kadar periyi üzerinize çekecek ne yaptınız? Yoksa bu sadece yanlış yerde ve yanlış zamanda olmanızın bir sonucu mu?'' diye sorarken bir yandan da perileri öldürmeye devam ediyordu. | |
|
| |
Isabel Flecther Sihirbaz
Mesaj Sayısı : 333 Kayıt tarihi : 29/05/12 Yaş : 33 Nerden : İstanbul
| Konu: Geri: Lanetli ödev Cuma Nis. 26 2013, 15:43 | |
| Olanları anlamlandırmaya çalışıyordu lakin o kadar yorgun ve uykusuzdu ki bu imkansız gibiydi. Yakın arkadaşı ofelya’nın yanında gördüğü yakışıklı ve gizemli yabancının kızın bir arkadaşı ya da büyük bir olasılıkla sevgilisi olduğunu düşünerek ona imalı bir bakış atarak yanındaki kişinin kim olduğunu sormuştu. Aldığı cevap ise hiç beklemediği bir şeydi. Meraklı gözlerini karşısındaki adama dikerek onun kim olduğunu sorgular bir ifade takındı. Bu sırada ayağa da kalkmıştı. Vücudunu gerinerek esnettikten sonra saçlarını düzeltip arkadaşına baktı oda en az kendisi kadar merak etmişti durumu. Adamın ufak bir reverans yaparak kendini tanıtması gülümsemesine neden oldu. Bu durum ona ukalaca gelmemiş aksine tuhaf bir şekilde hoşuna gitmişti. Eğlenceli ve iyi biri diye düşündü. Eğlenceli olduğunu hareketlerinden ve konuşmasından anlarken iyi biri olduğunu düşünmesinin tek nedeni ise İsabel’i yerde görünce kötü bir şey olabileceğini düşünüp yardıma gelmiş olmasıydı. Onun bu sözlerine inanıp inanmama konusunda bir an bile düşünmemişti. Nedenini bilmiyordu ama ona güvenmişti. Kötü biri olacağına ihtimal dahi vermediği içindi belki de. Bu sırada etraflarını saran adamlara dikkatle bakarak neler olduğunu sordu fakat sorusuna bir yanıt alamamıştı.
Ofelya o sırada başka bir kızın adını andığında tüm dikkatini ona verdi. Gözleri onun gitmeye çalıştığı kişiyle buluştuğu sırada ortalık karışmıştı. Ofelya’nın bayılmasıyla endişeyle arkadaşının yanına giderken jonathan’ın uyarısıyla ona sertçe baktı. Emir almaktan hoşlanmazdı. Durumlarının kötü olduğunu biliyordu bilmediği ve asıl merak ettiği konu ona neden güvenmesi gerektiğiydi. Etrafına bakarak '' Pek bir yere gidebileceğimi sanmıyorum zaten '' diyerek ofelya’nın yanına diz çöküp onun yanağına hafif birkaç tokat atarak '' Ofelya kendine gel… '' dedi. Bu sırada gözleri yeni gelen yabancı kızla buluşmuştu. Tanışmak için çokta uygun bir zaman olmadığını bildiğinden elementine yoğunlaştı. Madem tek kurtuluş yolları jonathan levitt adındaki bu adamdı. O zaman ona yardım etmeliydi. Kıza bakarak '' Şey tek kurtuluşumuz o gibi gözüküyor bence yardım etmeliyiz '' dedi. Ona yardım etmeye çalışırken aldıkları ufak yaralarla yüzünü buruşturdu. Bu işten kurtulmaları zor olacaktı. Jonathan’ın sözleriyle ona bakarak '' peri mi? Harika… Bir bu eksikti. '' Dedikten sonra kendine doğru gelen bir saldırıdan kaçmaya çalıştı. | |
|
| |
Misafir Misafir
| Konu: Geri: Lanetli ödev C.tesi Nis. 27 2013, 17:38 | |
| Ormana madalyonunu almak için gitmişti. Sıradan bir orman gezintisi olacağını zannederken tam aksi olmuştu. Ormanda birkaç kişiyi görmüştü ve aralarında arkadaşı olan biri de vardı: Ofelya. Onu son zamanlarda hiç görme fırsatı olmamıştı. Zaten hiç kimsenin yüzünü doğru dürüst görmüşlüğü yoktu ki! Herkesten uzaklaşmıştı. Ofelya da uzaklaştığı kişilerden biriydi işte. Şimdi burada karşılaşmaları kaderin bir cilvesinden başka bir şey değildi. Bunlar yetmezmiş gibi bir de etrafları hiç tanımadığı kişiler tarafından sarılmıştı. Hatta biri Daphne’ye saldırma cüretinde bulunmuştu. Daphne ise o kişi kendisine yaklaşamadan hava perisi olarak onun oksijenini tüketerek ölmesini sağlamıştı. Son zamanlarda ölüm onun için büyük bir önem arz etmiyordu. İçinde hiçbir vicdan azabı ya da acıma duymadan diğerlerine yardım etme gereği duydu. Ne de olsa şu an sarışın kız, Ofelya ve bir erkekle aynı taraftaydı. İşlerini hallettiler mi bir daha ne zaman karşılaşacaklardı ki onlarla? Düşmanını öldürdükten sonra gözleri etrafta Ofelya’yı aramıştı istemsizce. Diğerlerini de korumak istiyordu; fakat Ofelya ile daha önceden de tanışmışlıkları olduğu için onun için ayrıca endişeleniyordu.
Ne çabuk değişmişti duyguları bir anda? Aynı anda birinden hem uzaklaşmak isteyip hem de onun için endişelenmek nasıl oluyordu? Bunlara fazla zaman harcamaması gerekiyordu. Bu yüzden gözleri Ofelya’yı aramayı sürdürdü. Gözleri onu bulduğunda kalbine bir acı saplanmıştı. Ofelya yerde hareketsizce yatıyordu. Acaba öldü mü diye endişelenerek onun yanına tam gidecekti ki bir anda kendini sarışın kız ve aynı tarafta oldukları erkekle yan yana duruyor bulmuştu. Bunun nasıl olduğunu anlamaya çalışırken Ofelya’yı hatırlayarak onun yanına çöktü. Sarışın kız da Ofelya’yı kendine getirmeye çalışıyordu. Ofelya’nın başını dizine yerleştirerek saçlarındaki yaprakları temizledi. Bu işlem bittikten sonra genç adamın sorusuna karşılık olarak: “Ben sadece buradan geçen biriyim o kadar. Ama ikinci söylediğine katılıyorum. Yanlış yer ve yanlış zaman seçiminden ibaret her şey.” Yerde otururken hala hava perisinin şekline büründüğünü hatırlayarak ve sarışın kıza da gülümseyip başını sallayarak peri olduğunu öğrendiği kişilerden birine odaklandı ve onun da oksijenini tüketti. Bu ikinci cinayetiyle dudakları hafifçe kıvrılmıştı. Hatta gülümsemeye başlamıştı. Birilerini öldürmek ciddi anlamda onu mutlu etmeye başlamıştı. Anlaşılan dün karşılaştığı gizemli kadın Daphne’yi görünenden daha fazla etkilemişti ya da karanlık tamamen Daphne’ye hakim olmuştu. |
|
| |
Ofelya Forfeit Sihirbaz | Akademi Öğrencisi
Mesaj Sayısı : 333 Kayıt tarihi : 31/05/12
| Konu: Geri: Lanetli ödev Salı Mayıs 07 2013, 11:55 | |
| Ofelya başına aldığı darbe ile düşmeye başlamıştı. Beyninin sarsıntısından dolayı kendini kurtarmak için hiç bir şey yapamıyordu. Sanki duyuları kitlenmiş gibiydi. Öyle ki düşmeden onu yakalayan kişiye teşekkür bile edememişti. Bir süre hareketsiz kalması en iyisiydi; ama bu karmaşada hareketsiz kalmak ne kadar iyiydi bu tartışılırdı. Yine de seçecek başka bir seçeneği yoktu. Dışarıdan gelen sesleri dinleyerek içine düştüğü karanlıktan kurtulmaya çalıştı. Neler olduğunu anlamaya çalışıyordu. "Daphne... Isabel?.." diye fısıldadı; ama karanlık tarafından yutulan sesini kimse duymamıştı. Aynı şekilde gitgide yoğunlaşan karanlık duvar onların sesinin de kendisine olaşmasına engel oluyordu. Aklına Scarlett ile karşılaştığı gün geldikçe bu karanlık onu daha da tedirgin ediyordu. "Ya yine o gelirse?.. Ya bu karanlık onun karanlığıysa?.." korku her yerini sardıkça buradan çıkmak için daha çok çaba gösteriyordu. Çünkü onunla, kendi cadısı olan kabuslarındaki adamla baş edecek kadar güçlü değildi.
Bu düşünceler onu meşgul ederken sarsılan beyni kendine gelmişti. Enerjisini yavaş yavaş topladığını hissediyordu. Ama dağılmayan karanlık onu esir tutmaya devam ediyordu. Yine de arkadaşlarına yardım etmeliydi. Hiç bir şeye aldırmadan gözlerini açtı. Herkes buradaydı. Dapne, Isabel, yeni tanıştıkları Jonathan adındaki çocuk; hatta çevrelerini saran periler bile buradaydı. Ama cadısı burada değildi. Yalnız da değildi. Ayağa kalkıp üstünü çırptı. Arkadaşları orada savaşıyorlardı. Yardım etme isteği ile bir adım attı; ama karanlık hala onu terk etmemişti. Sürekli şekilden şekile giriyordu. Net görmesini engelliyordu. Yine de burada böyle dikilemezdi bir kaç adım daha attı. Böylece arkadaşlarının arasında yerini aldı ve içinden geldiği gibi davrandı.
Ellerini birden yukarı kaldırması ile bir çok sarmaşık toprağı yararak ortaya çıktı. Ofelya gözlerinin içinde dolanan karanlıktan olanları net seçemiyordu. Sarmaşıklar dokundukları her şeye sarılıyorlardı. Bazı periler onları parçalayarak kaçmayı başarsa da, saldırıyı geç fark edenler sarmaşıkların birden ortaya çıkan büyük dikenlerinin vücudunun her yerine saplanması ile çığlıklar içinde ölümü tadıyorlardı. Sımsıkı sardığı cesedin kanıyla sulanan sarmaşıklar onu çöp gibi fırlatıp başka bir beden için etrafta dönerek dolanıyorlardı. Ama bu yeterli değildi. Çığlıkların verdiği zevk ile dudakları haince kıvrılan Ofelya daha fazlası için kendini zorladı. Gözlerindeki karanlık vücudunun her tarafını sarmaya başladı ve sonunda kanla sulanmış diğer sarmaşıklar gibi bir çok sarmaşık çıktı vücudunun her yanından. Ancak bunlar diğer sarmaşıklar gibi kırmızı ile süslenmiş yeşil renkte değillerdi. Tamamen karanlığa hükmeden siyah renkteydiler ve yakaladıkları perileri zehirli mor iğneleriyle öldürmelerine rağmen asil siyah renklerini koruyorlardı. Ama bu yine de git gide sayıları çoğalan periler için yeterli değildi. Daha fazlası için kendini zorlamaya devam ediyordu. Fakat gücü sadece parçalanan sarmaşıkların yerine yenilerini getirmeye yetiyordu. Vücudunu saran karanlık sarmaşıklar darbe almasını engellese de sarmaşıkların aldığı darbelerin acısını vücudunda hissedebiliyordu. Bu gidişle bir süre sonra yorulmaya başlayacaktı ve gücü tükenecekti. Ama o zamana kadar arkadaşlarını korumaya ve mümkün olduğunca sarmaşıklarını kan ile sulamaya kararlıydı...
| |
|
| |
Jonathan Levitt Hava Perisi
Mesaj Sayısı : 172 Kayıt tarihi : 17/04/13 Yaş : 36 Lakap : ----
| Konu: Geri: Lanetli ödev Salı Mayıs 14 2013, 20:25 | |
| Yaptığı planların ortaya çıkan yeni sihirbazla bozulmasına sinir olmuştu. Yapmayı düşündüğü her şeye sürpriz sihirbazı eklemek zorunda olduğunun bilincinde bir süre duraksadı. İkisini bu işten hiçbir zarar görmeden çıkarmak ne kadar zorsa üçünü çıkarmak bir o kadar imkansızdı. Hızlı düşünüp yeni planlar oluşturmaya çalışırken ofelya adlı sihirbazın hareketiyle ortalık bir anda ısınmıştı. Plan yapmaya bile zaman bulamamış olmasına içinden lanet ederken karşısındaki perilerle büyük bir savaşın içine girmişti. Doğaçlama yapmaktan nefret ediyordu fakat başka çaresi de yoktu. Beklenmeyen sonuçlar doğuracak olsa da tüm kötü ihtimalleri göze almıştı. Ufak bir büyüyle bir yıldır kullanmadığı büyü ile yapılmış kılıcının elinde belirmesini sağladı. Bu sırada daphne adlı sihirbazı da arkasına almıştı. Sarı saçları,büyüleyici mavi gözleri olan güzel ve sevimli kızın dik başlı tutumuna , sinirle sarf ettiği sözlere sadece güldü. Bu sinirli tavrı ona oldukça sevimli gelmişti. Kızın arkadaşıyla ilgilenmesini göz ucuyla izlerken diğer yandan da perilerle uğraşıyordu. Hepsini korumak düşündüğünden zor olacaktı. Özellikle öldürdüğü perilere yardım için bir grup peri daha geldiğini gördüğünde derin bir iç çekti. Neden direk çekip gitmemişti ki sanki? Kahretsin geçmiş hayatındaki kişiliği buna engel olmuştu. Ne kadar değiştiğine kendini inandırmaya çalışsa da bazı şeylerden kurtulamamıştı. Perilerle ilgilenirken kızların onlara yardım etmeye karar vermesi karışık ortama tuz biber olup daha da içinden çıkılamaz bir durum yaratırken İsabel’in sorduğu soruya ''Yanlış güzelim peri değil periler.Bir sürü periden bahsediyoruz '' derken birkaç perinin yine nefesini keserek ölmesini sağladı. Daphne adlı kızla söylediklerinin ardından birkaç saniye göz göze gelirken ''Bence hepiniz şanssızsınız ya da cadılarınız peşinizde '' diye bir yorumda bulundu. Savaş bir süre daha devam etti.
Tüm periler öldüğünde etraf kan gölüne dönmüştü. Nefes nefese bir halde kılıcını yere saplayıp bir diziyle yere çöküp dinlenirken elinin tersiyle yüzündeki kanları sildi. Sadece etraf değil kendi üstü de baştan aşağı kan olmuştu. Kendine gelmeye çalışırken gözlerini kapayıp etraftaki peri aurasına odaklandı. Kendi haricinde bir periyi hissetmemek rahatlatmıştı iki sihirbazın gittikçe zayıflayan aurasını fark edene kadar. Hızla ayağı kalkıp kızların yanına gitti. Bayılan ofelya adlı sihirbazın durumu diğerlerine göre daha iyiydi. Bu yüzden önce onu iyileştirip uyanmasını sağlayan bir büyü mırıldandı. Kız gözlerini açtığında ''nasılsın? '' diye sorduktan sonra aklına durumları ağır olan kızlar gelince ofelya’nın elinden tutup ayağa kaldırırken ''Yardımına ihtiyacım var. İkisi de ağır yaralı ben biriyle ilgilenirken sende diğerinin yarasına tampon yap '' diyerek ilk olarak daphne adlı kızın yanına gitti. Gözlerini kapatıp içindeki güce yoğunlaşırken yaranın üzerine elini koyup içinden bildiği en güçlü iyileştirme büyülerinden birini yaptı. Gözlerini açıp işe yarayıp yaramadığına baktı. İşe yaramıştı. Rahat bir nefes alıp uyandırma büyüsü yaptıktan sonra gözlerini aralayan kıza bakarak ''Biraz dinlensen iyi edersin kötü yaralanmıştın ve kabul etmeliyim hepiniz iyi iş çıkardınız '' dedikten sonra birkaç derin nefes alıp isabel’in yanına gitti. Yorgundu. Yaptığı güçlü iyileştirme büyüleri yaralı ve çok büyük bir enerji harcamış vücuduna iyi gelmiyordu. Arkadaşının yarasına tampon yapan telaşlı ve son derece endişeli güzel kıza kısa süre baktı. Bir sihirbazı daha iyileştirmeliydi ve onun yarası diğerlerine göre daha kötüydü. İç çekip kızı kollarına alırken jon karışmasaydı bu sihirbazların şimdiki durumlarını ne olacağını kestirmeye çalıştı. Kısa sürede bundan vazgeçip tekrar gözlerini kapattı. Eğer biraz daha oyalanırsa kızın ölme ihtimali vardı. Sesli bir şekilde aklına gelen güçlü büyülerden birini söyleyip gözlerini açtığında sonucun değişmediğini görüp bir küfür savurdu. Tekrar kapatıp aklına gelen en güçlü birkaç iyileştirme büyüsünü ad arda söyledikten sonra gözlerini araladı. İşe yaradığını görünce rahat bir oh çekip kızı yavaşça yere bırakarak ağaca yaslandı. Gözlerini kapatıp derin nefesler alırken kendini yeni bir büyü için toparlamaya çalıştı. Tüm enerjisi bitmişti, yorgun ve yaralıydı. Kendini hiç olmadığı kadar berbat hissediyordu buna rağmen yeni bir büyü denedi. İsabel de uyanınca kızların hepsine bakıp derin bir nefes alarak ''Hepinizi hala hayatta görmek güzel o perilerin sizden ne istediğini anlamamış olsam da daha dikkatli olmanızı öneririm. '' Dedi. | |
|
| |
Ofelya Forfeit Sihirbaz | Akademi Öğrencisi
Mesaj Sayısı : 333 Kayıt tarihi : 31/05/12
| Konu: Geri: Lanetli ödev Çarş. Mayıs 29 2013, 21:45 | |
| Siyah sarmaşıklar etrafında dans ederken onlara eşlik eden cesetlerin sıçrayan sıcak kanları da sarmaşıklarını sulamaya devam ediyordu. Ofelya'nın da üstüne sıçrayan kanlar kızın karanlık gülüşünü renklendirmişti. Kendini o kadar kaptırmıştı ki git gide azalan enerjisinin farkında değildi. Sonunda sarmaşıklarının sayısı azaldığında kendinden geçmeye başladığının farkına varmıştı. Ama pes etmek gibi bir niyeti yoktu. Neden savaştığını unutacak kadar kaptırmıştı kendini karanlığa. Neden burada olduğu ye da neden savaştığını umursamıyordu. Sadece onların cansız bedenlerini görmek istiyordu. Gözü kırmızı damlalardan başka bir şey görmüyordu. Ancak savunması azalan enerjisi ile zayıflamıştı. Aldığı darbeler ise kalan enerjisinin daha da hızlı tükenmesine neden olmuştu. Gözleri yeniden kapanırken bulanık bir şekilde üzerine doğru gelen bir periyi gördü. Son bir gayretle geriye kalan tek, karanlık sarmaşığını da onun kalbine saplanmasını sağlayarak, perinin şaşkınlıkla ve kesilen nefesinin etkisi ile kocaman açılan gözlerine baktı. Anlaşılan güçsüz düşüp bayılmak üzere olan bu kızdan böyle bir hareket beklemiyordu ve rakibini küçümsemesi sonu olmuştu. Ofelya sinsi gülüşü ve baygın gözleri ile ona baktıktan sonra yere yığıldı. Son cesedi de onunla beraber yere düşmüştü.
Üstüne düşen ceset üzerindeki elbiseyi kırmızıya boyarken Ofelya en başa dönmüştü. Dışarıdaki sesleri duyabiliyordu. Ancak sıfırlanan bilinci neler olduğunu algılamakta zorluk çekiyordu. Üstündeki ağırlık neydi? Kulağına dolan çığlık sesleri neydi? Hafiften yüzünü yalayıp geçen rüzgarın burada işi neydi? Neredeydi?
Bir süre kaldığı belirsizlikten onu tanıdık bir ses çıkarmıştı. Kulağına anlamadığı sözler fısıldayan bu ses ile gözlerini açması daha da kolaylaşmıştı. Enerjisinin büyük bir bölümüne beklenmedik bir şekilde hızla kavuşmuştu Gözlerini açtığında bir erkek yüzü ile karşı karşıya gelmişti. Onun yüzünü görmesi ile Nerede olduğunu ve neler olduğunu hatırladı. Bir perinin saldırısı ile zonklayan beyni kendinden geçmesine neden olmuştu! Sonrasında İsabel ve Daphne'nin seslerini duyar gibi olmuştu. Peki onlar neredeydi? Hızla yerinde doğrulması ile birden başı döndü. Bu kısa süreli baş dönmesinden sonra Jonathan adlı perinin dediklerini anlamaya çalıştı. Ancak gördüğü manzara onu anlamasında zorluk çıkarmadı. Jonathan, Daphne'nin yanına giderken Ofelya'da oturduğu yerden kalkıp hızla İsabel'in yanına koştu. Ancak etraftaki cesetler onu daha da şaşkına çevirmişti. Neler olmuştu böyle?! Şimdi bunu düşünmekle vakit kaybedemezdi! Arkadaşının yanına vardığında tampon yapacak bir şeyler aradı. Gözleri kendi elbisesine gittiğinde nefesi kesildi. Kanlar içindeydi! Hemen gözlerini kaçırıp etrafa baktı. Yakınlarındaki bir kaç cesettin üstündeki kıyafetlerin en temiz kısımlarını yırtıp kumaş parçalarını alırken "Özür dilerim ama bunlar artık size lazım olmayacak...." diye fısıldıyordu her defasında, sanki duyacaklarmış gibi... Sonra yeniden İsabel'in yanına koştu. Kumaş parçalarını genç kızın yaralarına bastırırken bir taraftan da arkadaşları için duyduğu endişeye hakim olmaya çalışıyordu. Geriden Jonathan'ın rahatlayan sesini duyduğunda Daphne'nin iyi olduğunu anladı. Ancak İsabel'in durumu düzelmeyecek gibi duruyordu. Jonathan yanına geldiğinde İsabel'i onun ellerine bıraktı. Ancak arkadaşının yanından ayrıulmadı. Garip bir şekilde bu tanımadığı çocuğa güvenmeye başlamıştı. Jonathan yerde hareketsiz yatan genç kız ile uğraşırken endişeden zayıf bir şekilde çıkan sesi ile "Neler oldu böyle?" diye sormadan edemedi. Ancak uğraşların sonucunda İsabel'in de gözlerini açması ile sorusunu unutup derin bir nefes aldı. Perinin dediğine kesinlikle katılıyordu. Daphne'yi ve İsabel'i hayatta görmek çok güzeldi ve bunun için bu periye minnettardı...
| |
|
| |
Misafir Misafir
| Konu: Geri: Lanetli ödev Perş. Mayıs 30 2013, 14:11 | |
| Tanımadığı bir adamın onları koruyacak olmasına sevinmesine rağmen tek başına perilerle savaşması oldukça imkansız görünüyordu. Biraz yardıma ihtiyacı vardı. Bu yardımı da kendisi ve yanındaki Ofelya ve sarışın kızın sağlayabileceğini düşünmüştü. Fakat Ofelya baygın durumda olduğundan onu elemek zorunda kalmıştı. Kendisi ve tanımadığı bu iki yabancının ellerindeydi artık kurtulup kurtulamayacağı. Ve vücudu hala hava perisinin şeklindeydi. Bundan kurtulmalıydı yoksa bedeni bir hayli yorulacaktı. Eski haline döndüğünde Ofelya’nın da uyandığını fark etmişti. Bun içinden sevinse de belli etmemeye çalıştı. Sonuçta o, artık arkadaşlarını ve değer verdiği diğer insanları önemsemeyen biriydi. Burada da bu insanlara yardım ettikten sonra madalyonunu aramaya devam ederek evine sessiz karanlığına geri dönecekti. Daha fazla nasıl yardım edebilirim diye düşünürken aniden ortaya çıkan sarmaşıkların perileri öldürmeye başlamasıyla işleri biraz daha kolaylaşmıştı. Kısa bir süre de olsa dinlendikten sonra hava perisinin şekline tekrar girdi ve düşman perileri yıldırım bombardımanına tutmaya başlamıştı; fakat hareket eden zehirli sarmaşıklardan biri onu yakalayınca dikenin ucundaki zehir gücünü zayıflatmaya başlamıştı. Toplayabildiği güçle sarmaşığı hançeriyle kesince yere düşmüştü ve yere düştüğünde de zayıflayan gücü nedeniyle eski haline dönmüştü. Üstü başı yapraklarla kaplanmıştı; ama şu an bunu umursamıyordu. Diğerlerinin durumunu merak ediyordu. Acaba kazandık mı diye düşünüyordu; fakat gözlerini açamıyordu bir türlü.
Canı çok yanıyordu ve karanlık da her tarafını kaplamıştı. Karanlıktan güç almak istemesine rağmen yardım edilmiyordu ona karanlık tarafından. Nedenini merak etse de daha fazla üzerinde durmadı. Karanlık ona yardım etmese bile yanındaki arkadaşları belki yardım edebilirlerdi. Neden böyle oluyordu ki? O, karanlığa boyun eğmişti ve arkadaşlarına da sırtını dönmüştü. Onların yüzlerini dahi görmek istemiyordu. Ama neden şimdi arkadaşları yardım edebilecekken karanlık ona yüz çeviriyordu? Belki de içindeki iyilikten kaynaklanan bir durumdu bu. İyilik kırıntılarını yok ederse karanlık yardım edebilirdi bundan sonra kendisine değil mi? Bunun rahatlığıyla birilerinin ona yardım etmesi için dua ediyordu içinden. Kısa sürede de yardımı gelmişti. Acısının yavaş yavaş azaldığını hissediyordu. En sonunda da gözlerini açacak kuvveti bulduğunda etrafına göz ucuyla baktı. Onu tutan kişiye baktığında tanımadığı çocuğun olduğunu gördü. Demek ki onu iyileştiren bu çocuktu. Çocuğun konuşmasını dinledikten sonra fısıltıyla çıkan sesiyle teşekkür etti. Bu çocuğa kendisini kurtardığı için minnettardı. Çocuğun yanından ayrılıp sarışın kızın yanına gitmesini seyretti. Bu sırada da kendini toparlamak için derin nefesler alıp veriyordu. Hazır hissettiğinde de yavaşça yerinden doğrulup ayağa kalktı. Hafif bir baş dönmesi yaşamasına rağmen yine de ayakta dilebilecek gücü toplamıştı. Saçındaki yaprakları temizledikten sonra yerde hareketsiz duran cesetlere baktı. Bunlardan birkaçını da kendi öldürmüştü. Bir işe yaradığına sevindiği gibi birilerini öldürmenin verdiği hazzı da yaşıyordu. Daha fazla vakit kaybetmeden buradan ayrılmalıydı. Bunun için de yerdeki cesetlerden gözlerini ayırıp kanlı canlı duran kişilere döndü.
“Her ne kadar yanlış yerde ve zamanda burada bulunsam da yaşadığım deneyimden dolayı son derece memnunum. Ayrıca adını bilmiyorum ama beni ölümden kurtardığın için sana teşekkür ederim genç adam. Şimdi izniniz olursa yapmam gereken bazı işler var. Bu yüzden hoşçakalın ve kendinize dikkat etmeye çalışın.”
Bu son sözlerini alaylı bir şekilde söylemişti ve gerçekten de yapması gereken işler vardı. Madalyonunu bulmak gibi. O madalyon Andrew’un Daphne’ye verdiği ilk ve son özel hediyesi olmuştu. Bu yüzden de Daphne’nin onu kaybetmek gibi bir düşüncesi de yoktu. Madalyonunu bulmak üzere daha fazla vakit kaybetmeden ormanın derinliklerine doğru yürümeye başladı. |
|
| |
Isabel Flecther Sihirbaz
Mesaj Sayısı : 333 Kayıt tarihi : 29/05/12 Yaş : 33 Nerden : İstanbul
| Konu: Geri: Lanetli ödev Perş. Mayıs 30 2013, 22:54 | |
| Ortalık karıştığında arkadaşıyla ilgileniyor önündeki alternatifleri değerlendirmeye çalışıyordu. Yaptığı hızlı değerlendirme sonucunda periye güvenmekten başka bir seçeneklerinin olmadığını görmek sıkıntıyla oflamasını sağladı. Arkadaşının yanından yavaşça kalkıp tanımadığı kıza da jon denen ve adından başka bir şey bilmediği periye yardım etmeleri gerektiğini söyledi. Aldığı olumlu cevapla onlarında olaya dahil olması çok sürmemişti. Etraftaki karmaşa bir anda ortaya çıkan dikenli bitkilerle biraz durulsa da tamamen bitmemişti. Savaş daha çok kızışırken aldığı yaralar ve kaybettiği kanlarla beraber bilincini yitirirken aklında sadece son görüntülerle arkadaşı ile ilgili kaygılarıydı.
Gözlerini açtığında ilk gördüğü şey ofelya oldu. Ardından diğer kızı görmüştü. Onların iyi olduğunu görmek içini rahatlattı. Ofelya’nın sorusu havada asılı kalmıştı çünkü daphne araya girip kısa bir konuşma yapmış ardından da gitmişti. Yorgundu ve dinlenmek istiyordu. Kendisinin de gitme zamanı çoktan gelmişti. Yerinden yavaşça doğrularak etrafa bakındı. Gördükleri küçük bir çığlık atmasını sağlarken'' Kahretsin'' diye mırıldandı. Önce ofelya’ya bakarak '' iyi misin?'' diye sorduktan sonra periye dönüp '' Bizi kurtardığın için teşekkür ederim. Kötü görünüyorsun'' dedi. Derin bir nefes alıp ani bir şekilde ayağa kalkınca başı dönüp sendeledi. Kendini halsiz hissediyordu. Ofelya’ya dönüp '' Kendimi iyi hissetmiyorum. Eve gidip dinlensem iyi olur sonra görüşürüz ofelya olanları ayrıntılı daha sonra konuşuruz'' diyerek oradan ayrıldı.
| |
|
| |
| Lanetli ödev | |
|