Anlaşılması Zor Duygular

Jonathan'ın evinde kalmaya başladığından beri kendini daha iyi hissediyordu. İçindeki karamsarlık duygusu hemen hemen yok olmuş gibiydi. Diğerlerinin nefreti hala onu üzen bir şey olsa da Jonathan'ın yardımları ile düzeleceğini ümit ediyordu. Sonuçta onlarla konuşamıyor olsa bile Jon, ondan nefret eden herkesle rahatça iletişim kurabiliyordu. Aslında kendi de görüşebilirdi, kısmen Dante de olduğu gibi ama Leon ve Jared'ın vereceği tepkiden oldukça şüpheli olduğu için geri adım atıyordu. Yani iki perinin de onu gördüğü ilk yerde öldürmeye çalışması muhtemel bir durumdu ve o ölmek istemiyordu. Derin bir nefes alarak kafasını boşaltmaya çalışıp yatakta döndü. Şu an evde tek başınaydı, Jon ise göreve gitmişti. Onsuz bu ev çok sıkıcı geliyordu. Sürekli onun yanında olmak, onunla olmak isteyen kendine karşı koyamıyordu. Bu durum günlerdir sürüyordu... Onunla birlikte oldukları zamanlarda ise kalbi daha deli bir şekilde çarpıyordu. Kalbinin ona ne anlatmaya çalıştığını ise bilmek istemiyordu. Eğer cevap aşk olursa bu onun kesinlikle sonu olurdu. Aşk, hayatında bu duygu ile karşılaştığını sandığı iki dönemden geçmişti. İlki önemli değildi, ikincisi ise kesin gibiydi ama artık ondan bile emin değildi. Şimdi ise Jonathan'a karşı hissettikleri ciddi anlamda kafasını karıştırıyordu. Sessiz bir çığlık atarak yataktan kalktı, artık düşünmek istemiyordu içmek istiyordu. Evdeki mini barı kontrol ettiğinde suratı asıldı. Jon, burayı mühürlemişti ve açılmıyordu. Oda kıyafetlerini değiştirip bir bara gitmeye karar verdi. Biraz müzik ve içki ona iyi gelebilirdi. Jonathan eve dönmeden de eve dönerdi. Yani en azından planı buydu.

Üzerine siyah bir elbise giyip dışarıya çıktı. Jon'un evine yakın bir bar arıyordu. Kısa sürede saatin geç olmasından dolayı müzik sesleri onu istediği yere getirmişti. Bardan içeri girdiğinde bar taburelerinde oturup içmeye başladı. İçki kendini daha iyi anlamasını sağlıyordu ve kendine söylediği yalanları da tek tek ortaya çıkarıyordu. Jon'a bir anda aşık olmuştu neden inkar ediyordu. Bu inkarın tek sebebi ona sahip olamayacak olmasından kaynaklanıyor olmalıydı. Arada geçirdikleri tutkulu anların haricinde Jon'un ona farklı bir şekilde davrandığı yoktu. Hala dost gibilerdi ve üstelik dışarıda kim bilir kaç kızı daha götürüyordu. Scarlett ise sadece onunla oluyordu, o ise... Bu düşünce dışarıda ona dokunan her kadını öldürmek istemesine neden oluyordu. Düşüncelerin arasında içkiyi fazlasıyla kaçırdığı için bir adamın yanına yaklaştığını çok geç fark etmişti. Adam ona iltifat edip yakınlaşmaya çalışırken en başta hiç bir sorun yokmuş gibi davranıyordu. Adam giderek sokulup elini kolunun üstünde gezdirmeye başladığı zamanda sesini çıkarmamıştı. Ta ki elleri aşağı inip kalçasına dokunana kadar o anda adamı itti. Ama sarhoş bedeni yüzünden elinden kurtulmak zordu. BU durumda ortada tek bir seçenek kalıyordu gücü ama odaklanamıyorken bu da pek mümkün görünmüyordu.

Scarlett kendi evinde yaşamaya başladığından beri hayatı hiç beklemediği bir şekilde değişmişti. Başta onun burada kalmasına izin verme kararı konusunda şüpheleri olsa da zamanla ona alışmıştı. Evinde onu görmeye, konuşmaya, tatlı kokusuna, harika tenine kısaca onun varlığına… Evin o olmasa çok boş olacağını düşünüyor hayatındaki değişimlerin tadını çıkarıyordu. Güzel sihirbazla olan ilişkileri hala bir rayına oturmamıştı. Onunla ne tam olarak dost olabiliyorlardı ne de birbirlerini önemsemeyen iki yatak arkadaşı. Garip bir ikilem içinde hayatlarını sürdürüyorlardı. Genel olarak iyi iki dost olarak takılıp ayrı yataklarda yatsalarda bazen tutkularına yenik düşüp birlikte oluyorlar bazen de yan yana sarılıp birlikte uyuyorlardı. Tuhaf bir ilişkileri vardı. Sevgili gibiydiler ama arada aşk yoktu. Göreve çıkarken kızın saçlarına bir öpücük kondurup elinden geldiğince erken geleceğini söyleyerek gitmişti. Eve dönerken ise ufak bir kaçamak yapmaya karar verip bara uğramıştı. İçeri daha girer girmez tanıdık aura dikkatini çekmeyi başarmıştı. Auranın yoğun olduğu yere doğru adımları kontrolsüzce atmaya başladı. Scarlett’ı barda bir erkekle gördüğündeyse anlamlandıramadığı bir öfke dalgası bedenini ele geçirmişti. Sinirle dişlerini ve yumruğunu sıkıp bu manzarayı bir süre izledi. Bu duruma neden bozulduğunu bile bilmiyordu.

Ona aşık falan değildi ama anlaşılan sahiplenmişti. Verdiği değer ise kendisi bile fark etmeden artmıştı. Burnundan solur bir tavırla bardan çıkmaya yeltendiği sırada oluşan hareketlilik dikkatini çekti. Kızın adamdan kurtulmaya çalıştığını gördüğünde hızla onların yanına gitti. Adamı kızdan ayırdığı gibi sert bir yumrukla yere sererken '' Biri seni itiyorsa istemiyordur aşağılık herif bence şansını zorlama'' dedi. Adamın toparlanıp güzel sihirbazını kendine doğru çekmesiyle iyice çileden çıkıp '' Çek o pis ellerini onun üzerinden'' diyerek adama girişti. Kavga hastanelik olma seviyesindeki adamı korumaların zar zor ellerinden almayı başarmasıyla son bulmuştu. Öfkeli gözlerini scarlett’a dikip onun kolunu sıkıca kavrayarak '' Ne arıyorsun burada lanet olası?'' diye sordu. O adamın kıza dokunmasının sinirini hala üzerinden atamadığı belliydi. Yanına gelen bar sahibine sorun olmadığını söyleyip postaladıktan sonra kıza döndü. Belinden sıkıca tutup bedenini bedenenine yasladıktan sonra sakin kalmaya çalışarak '' Senin evde olman gerekmiyor mu güzelim?'' diye sordu.

Kafasında bir dolu garip düşünce ile bara gelmişti. Jonathan, onunla olanlar hala kafasını karıştırıyordu. Onunla birbirlerine yakın olmaları hoşuna gidiyordu. Tadını, kokusunu her şeyini seviyordu. Yine de ona heniz hiç bir sıfatta bulunamıyordu. Yani tamam dost gibi göründükleri ortadaydı. İki eski dost aynı evi paylaşıyorlar ve Jonathan bir dostun yapacağı şekilde ona yardım ediyordu. Ama peki yatakta geçirilen ateşli dakikaların açıklaması neydi. Dost ve arkadaş olan insanlar birbirlerini yatağa atmazlardı ya da bir insanın arkadaşını görmesi kalp ritminin bozulmasına neden olmazdı. Ona ise jon'u her gördüğünde olan şey buldu. Kalbi deli gibi atıyordu. Bir anda ortaya çıkan tutku ile onun dudaklarını öpmemek için kendini zor tutuyordu. Canı öyle sıkkındı ki kesinlikle bir içki gerekiyordu. İçmeye başlayınca ise her şey bulanıklaşmaya başlaması gerekirken daha keskin bir hale gelmişti. Jonathan'a aşık olmuştu. Bunu şu an kabul ediyordu be aynı şekilde onu elde etme şansının olmadığını da biliyordu.

Can sıkıntısı ile içmeye devam ederken ortaya çıkan adam canını sıkmaya yetmişti. Aslında sadece defol git buradan demesi gerekiyordu ama en başta bunu söyleyememişti. Dokunuşlarının midesini bulandırdığı anda ise onu itti. Adam ise büyük bir yüzsüzlük ile onunla ilgilenmeye devam ederken bir anda Jon'u görmek adamın varlığını tamamen unutmasına neden oldu. Tek bir kelime dahi edemeden küçük çaplı kavgayı izlerken adam yüzsüzlüğü daha fazla abartmış onu kendine çekmişti. Hafif bir çırpınış ve Jon'un el atmasından sonra sonunda ondan kurtulmuştu. Jonathan'ın öfkeli gözlerine maruz kaldığında derin bir nefes aldı.

"Ben sadece..."

Konuşmadan bar sahibi gelmişti ve Jon'un açıklaması üzerine bedenini bu kadar yakınında hissetmek ateşinin yükselmesine neden oldu. Ne düşünmesi gerektiğini bilmiyordu. Bu yüzden aklına gelen ilk cümleyi kurdu. Fena halde sarhoş olmuştu.

"Çok sıkıldım ve içmek istedim. Kısa bir süre içinde de eve gidecektim ama o adam bütün işi bozdu... Hem ayrıca sen bu kadar yakınken seni öpme isteğim artıyor..."

Son cümleyi arzulu bir şekilde dile getirirken onun dudaklarına kapandı. Elleri teninde gezmeye başlamıştı. O andan itibaren etrafta olan tek varlık kollarının arasındaki seksi periydi.

Burnundan soluyordu. Scarlett’a bir başkasının dokunduğunu görmek sönmüş olan öldürme isteğini alevlendirmişti. Kendini dizginleyebilmek adına dışarı çıkarken gördükleriyle kendini daha fazla tutamayarak hışımla onların yanına gitti. Adama bir saniye bile acımaksızın dalıp tüm öfkesini kusarken onunla işi bittiğinde hala yaşıyor olup olmayacağını önemsemiyordu.Bara birkaç kadeh içip kafa dağıtmaya gelmişti ama kafası dağılmak yerini sinirleri tavan yaparken yeni yeni fark ettiği şeyler canını sıkmaya başlamıştı. Adamla ilgilenirken onun tüm hareketlerinden kolaylıkla kurtuluyor, karşılayamadığı birkaç yumruk onu daha çok öfkelendirmekten başka bir şey yapmıyordu. Korumalar onu elinden zorla almayı başardığında siniri tam olarak geçmiş değildi. Kızda bu öfkesinden nasibini almak üzereyken araya giren bar sahibi kontrolü biraz daha eline almasını sağlamıştı. Onun yaptığı açıklamayla gözlerini kapatıp derin nefesler alarak sakinleşmeye çalıştı.

En azından yatağa birini atmak için burada değildi. Duyduğu son cümleyle dudakları hafifçe yukarı kıvrıldı. Tam bir gülümseyiş sayılmazdı ama en azından gülümsemişti. Dudaklarına kapanan dudaklara kısa sürede karşılık verirken öfkesi giderek tutkuya dönüştü. Kızı belinden tutup kendinde daha çok bastırırken bedeninde gezen eller, baş döndüren tatlı koku onu çoktan ele geçirmişti. Öpücük gittikçe derinleşirken kendi elleri de onun bedeninde gezmeye başladı. Uzun ve tutkulu bir öpücüğün ardından geri çekildi. Nefes nefese bir halde ''Sanırım evimize gitsek iyi olacak'' Dedi ve dudaklarını sertçe öpüp geri

» Yeni Duygular