Büyük Plan

Cadı Mesaj Sayısı : 150 Kayıt tarihi : 01/06/13 Lakap : Kuzgun

Hayatındaki büyük belayı sonunda tamamen ortadan kaldırmıştı. Jezebel, onun öldüğünü düşünmüyordu. Lanet sürtük bir şekilde kurtulmanın bir yolunu bulurdu, her ne kadar ölmek istiyor olsa bile... Sahi ölmek istemişti değil mi? Onun o halini hatırladıkça kahkaha atmak istiyordu. Onun gibi birinin bile kalbinin olduğunu bilmek garip bir durumdu. Şimdi ise rahat bir şekilde gözlerini açmıştı. Göğsünün üzerinde masum güzelinin olduğunu bilmek mutluluk verici bir şeydi. Mutluluğun ne olduğunu bilmediği zamanlar öylesine fazlaydı ki... Bu yeni şeylerin tadını doyasıya çıkarmak istiyordu. Tiffany her şeyi ile onundu ama o bundan bile fazlasını istedi bir an... Hatta hatta onu Tiffany Aeron olarak hayatında görmek istediğine karar verdi. Günün geri kalanında bunu düşünecek ve ona unutulmaz bir evlenme teklifi yapacaktı. Ama şimdi değil. Şimdi, şimdi bu harika yaratığın tadına bir türlü doyamadığı bedenini istiyordu. Tiffany'nin yavaşça saçlarını okşayıp uyanmasını sağladı.

"Uyan meleğim... Canım yaramazlık yapmak istiyor..."

Meleği gözlerini açtığında onu hemen altına aldı. Uykulu ve hafif mağrur olsa da bu onu durdurmadı. Hatta bu şekilde ona zorla sahip olması gerekse bile durmayacaktı. Dudaklarını öptüğünde hızla geceliğinden kurtuldu. Meleğinin ufak ufak karşılık vermeye başlaması ile teninin her yerinde dudaklarını gezdirmeye başladı. Tadını seviyordu, gerçekten çok seviyordu. Meleği kısa sürede çıplak kaldığında kadınlığı ile ilgilenmeye başladı, hem elleri hem de dudaklarıyla... Onun baştan çıkmış iniltileri odayı doldururken üzerine çıkıp sertçe içine girdi. Uzun bir süre kendini tutarak ona sahip oldu. Tatminlik bedenine yayıldığında ise onu yeniden kolları arasına aldı. Bir süre sessiz bir şekilde nefesini düzeltip kulağını öptü.

"Seni çok seviyorum, meleğim..."

Yatakta sevdiği kadınla yaptığı tembelliğin ardından evden ayrıldı. Kafasında yapması gereken planı düşünüyordu. Tiffany bütün gün cafe de olacağı için bu iş için en uygun zaman akşamdı. Bir türlü geçmeyen saatler sonunda geçtiğinde eve döndü, sessizce. Tiffany'nin nerede olduğunu anladığında odalarını romantik bir şekilde dekore ederek havuza indi. Bir büyü ile üstü başı kanla kaplandı. Bir kaç yara da bedeninde belirdikten sonra bikini içindeki harika Tiffany ile göz göze geldi. Oldukça duygusuz bir şekilde ona bakarken kısa konuştu.

"Sende kimsin ve evimde ne işin var?"

Hayatları bir çalkantıdan diğerine hızla geçiş yapıyor böylelikle aralarındaki aşk, güven, sadakat ama en çokta tiffany’nin sabrı bol bol sınanıyordu. Önce jezebel sonra raven’ın geçmişi ve şimdi de lanet... İçlerinden son olayı affetmek kısmı oldukça zor olmuştu. Raven’ın yaptıkları yüzünden özür dilemesi ve pişman olduğunu söylemesi olaya çare olmamıştı. Olanları unutturmak adına oldukça uğraşıp kendisine bir sürü söz vermek zorunda kalmıştı ve tiffany söylediklerini yerine getireceğini umuyordu. Mutlu oldukları o güzel anların geri gelmiş olmasının rahatlığıyla sevdiği adamın kolları arasındaki rahat uykusundan duyduğu sesle gözlerini araladı. Kendini bir anda yatakta bulduğunda esnedi hala kendine gelmeye çalışıyordu. Dudaklarına kapanan dudaklara karşılık vermeye başladığında işler kısa sürede boyut değiştirmişti. Onunla son derece ateşli bir şekilde birlikte oldu.Nefesini düzenlemeye çalışırken duyduğu sözlere gülümseyerek ''Bende seni…'' dedi.

Bir süre onunla olmanın keyfini çıkardıktan sonra hiç istemeyerek ondan ayrılıp işe gitmişti. Eve döndüğünde karanlık prensini evde göremeyince iç çekti. Kim bilir nerede yine kiminle savaşıyordu? Her ne yapıyorsa iyi olmasını umarak kendini havuza attı. Endişeli bir şekilde çaresizce beklemek onu boğduğu için kendini bir şeylerle meşgul etme ihtiyacı hissetmişti. Havuzda aklını ne kadar kalbinin sahibinden uzak tutmaya çalışsa da başaramadığı için dalgınca yüzerken hissettiği aurayla kendine geldi. Onu kanlar içinde gördüğünde endişeden ve korkudan nefesi kesilmiş bir şekilde ''Sen iyi misin?'' diye sordu. Raven’ın sözleri kalbine bir bıçak gibi saplanırken bir süre şaşkınlıkla onun gözlerine baktı. Durumu idrak ettiğinde sinirle dişlerini sıkıp ''Kahretsin…'' dedi.

Havuzdan hızla çıkıp onun yanına ilerlerken söz verdiği halde dikkatsiz davranmış olması yüzünden öfkeden delirse de birkaç iyileştirme büyüsü yaptı. Aralarında az bir mesafe kalmışken ''Her şeyi mahvettin. Yeniden… Sana yemin ediyorum raven kendine geldiğinde bu sefer seni daha da uzun bir süre affetmeyeceğim'' Diye söylenmiş sonunda onun burnunun dibine geldiğinde gözlerine bakarak ''Ben mi? Hiç kimse. Adım tiffany ve yatağa attığın sıradan cadılardan biriyim gitmeden önce havuzun keyfini çıkarmak istedim ama anlaşılan biraz kendimi kaybetmişim. Her neyse gitsem iyi olur iyi akşamlar'' dedi öfkeli ve mesafeli ses tonuyla. Raven’ı öfkeyle kenara itip cadılığını adeta unutmuş gibi giyinmek için şatoya doğru giderken ağzına geleni söylemekten geri kalmıyordu.

Cadı Mesaj Sayısı : 150 Kayıt tarihi : 01/06/13 Lakap : Kuzgun

Meleği yanında uyurken aklında bir sürü fikir oluşmuştu. Ama onun seksi bedenine bir kez bakmak tüm fikirlerini bir kenara atarak ona sahip olma arzusunu körükledi. Meleği daha kendine bile gelemeden onu baştan çıkararak sahip oldu. Oldukça zevk almıştı, her zaman olduğu gibi... Evden çıkarken ise yeniden fikirler beynini ele geçirdi. Ona unutulmaz bir evlenme teklifi yapmak istiyordu. Gerçi doğum gününü de hiç normal bir şekilde kutlamamıştı. O anki yüz ifadesi gözünün önüne geldiğinde gülümsedi. Onu korkuttuğunu endişe etmesini sağladığını biliyordu, ama yinede kendine engel olamıyordu. O aşık bir adam olabilirdi, ama hiç bir zaman saf bir romantik olmazdı. Tiffany'i sevse de bu durum değişmeyecek bir şeydi. Eğer romantik olabilse ona daha farklı davranabilirdi, hatta intikamını bile bir kenara bırakırdı. Ama bu da mümkün olmayacak bir başka durumdu. Meleğine kendini affettirmek için bir sür dil dökse de bir söz ile yeniden bildiği işe devam etmişti. Elbette bu sefer her zamankinden daha dikkatliydi. Daha yapması gerekeni yapmadan kendini korumaya alıyordu. Bunun ise tek nedeni meleğini yalnız bırakmamak ve onu mutlu etmekti. Bu düşüncelere rağmen evlilik teklifinin nasıl olacağı ile ilgili bir sürü hain plan kafasında belirmişti. Zamanı geldiğinde ise hemen işe koyuldu, bu kez nasıl tepki vereceğini bilmiyor olsa da onu odaya çıkarmanın zor olduğunu biliyordu. Meleği ile göz göze geldiklerinde soğuk bakışlarını büründü. Onda ise endişe, kelimelerinden sonraysa öfkesini hissetti. Yaptığı iyileştirme büyüsü oluşturduğu yaraları kapatırken sessizliğini korudu, tepkisi öyle güzeldi ki... Erkeğini kaybetmenin üzüntüsü varken dışa yansıyan tek şey öfkeydi ve bunu hak ettiğini biliyordu.

"Demek öyle Tiffany... Ama ben tek gecelik kadınları evime sokmam... Seni getirdiğime göre tadın güzel olmalı ve bunu bana hatırlatman gerekecek..."

Tiffany gitmeye yeltenirken konuşmasını bitirip bir büyü mırıldandı. Meleğinin çekip gitmesine asla izin veremezdi. Hızla yanına gidip onu kucağına aldığında Tiffany'nin büyüsü kullanılmaz haldeydi. Onu hızlı bir şekilde yatak odalarına götürürken kızın debelenmesi yüzünden neredeyse gülecekti. Yinede soğukluğunu bozmadan kapının önüne geldiğinde durdu.

"Kıpırdanıp durma seksi şey... Sende zevk alacaksın..."

Kapıyı açar açmaz, her nefes de burunlarına atlı bir koku doldu. Meleğinin en çok sevdiği çiçeklerin kokusu... Yatak ise kırmızı çarşaflarla düzenlenmişti. Yatağın üzerindeki gül yapraklarının ortasında ise oldukça büyük taşlı bir pırlanta göz alıcı bir şekilde duruyordu. Meleğini yere bırakırken tepkisini ölçmek için sessizce beklemeye karar verdi. Yüzü ile yenden aşık adama dönüşmüştü.

Öfke ve üzüntü birbirlerine galip gelmek için büyük bir savaşa tutuşmuşken tiffany derin bir nefes aldı. Cümleleri birbiri ardına sıralarken gözlerinin dolmasına izin vermemek için oldukça çabalamak zorunda kalmıştı .Kendi için sıradan tek gecelik kız demişti. Bunu söylerken bile her kelimesinden iğrense de sevdiği adama karşı inandırıcı olmayı denemişti çünkü buradan bir an önce gitmek istiyordu. Gözlerinde gördüğü boşluk katlanılamazdı ve onun aynı şeylerin farklı bir benzerini yaşamak için yeterli gücü yoktu. Raven’ının sözlerinden sonra yaş dolu gözlerini onun gözlerine dikerek ''Hatırlamaman senin suçun…. Ve üzgünüm ama bu sefer olanları hatırlama konusunda tek başınasın '' dedi.

Onu itip gitmek için bir büyü mırıldanırken gözünden bir damla yaş firar etmişti. Sözcükleri söylemesi bittiğinde hala şatoda olduğunu fark etti. Bu onun için bir sürpriz olmadığından yürüyerek gitmeye yeltenmişken kendini aşık olduğu adamın kucağında buldu. Yere inmek için kolları arasında çırpınıp sinirle ''Bırak beni raven aeron yoksa çok ama çok kötü şeyler olur '' dese de onun elinden kurtulmayı başaramamıştı.

Kaşları öfkeyle çatılmış onun son sözlerini hazmetmeye çalışırken hııhladığı esnada burnuna tatlı bir koku doldu. Dikkatini raven’dan yatak odalarına çevirdiğinde içerideki değişikliği gördü. Gözleri şaşkınlıkla büyürken karanlık prensi onu yere bırakmıştı. İçeri doğru bir adım attı. Gördükleri karşısında duyguları alt üst olurken aşık olduğu adama baktı. Onun içinde kaybolduğu gözlerinde aşkı yeniden görmek kalbini tekletirken kendini cümle kurmaya zorlayarak ''B- Bu da ne? Neler oluyor? '' diye sordu. Olanları düzgünce anlamaya çalışsa da sudan çıkmış balık misali sevgilisine bakarken bunu pekte başaramadığı belli oluyordu.

Cadı Mesaj Sayısı : 150 Kayıt tarihi : 01/06/13 Lakap : Kuzgun

Meleğine duygudan yoksun bir şekilde bakmak oldukça zordu. Ama karanlık geçmişi ve daha bir kaç gün önce aldığı intikam karanlığını beslediği için zorlanmış olsa da o bir yabancı gibi davranmayı başarmıştı. Aynı hatayı ikinci kez yaptığını düşünerek hareket eden meleği onu gerçekten eğlendirmişti. Hatta davranışlarını bile değiştirmişti. Aklında başka şeyler olsa da Tiffany'nin söylediklerine inanarak ona göre harekete geçmişti. Tek gecelik bir kız olsa bile onu hatırlamadığı için ikinci turu istemesini ise gayet normal bulmuştu. Kaçışını engelleyecek büyülerin ardından onu kucakladığı gibi odalarına götürdü. Tiffany'nin vereceği ilk tepkiyi görene dek sessizce bekledi. Odadaki her şey Tiffany'nin zevkine göre ayarlanmıştı. Her nefeste içine dolan koku da dahil... Onu kolları arasından serbest bıraktığında yüzündeki ifadeye baktı. Şaşkındı, tıpkı istediği gibi... Bu haliyle öylesine güzel ve bir o kadar tatlıydı ki kendini engel olamayarak kızın belini kavradı. Bedenini kendine yaslayarak dudaklarına kapandığında ona tutkulu bir öpücük verdi. Elleri teninde gezerken bir yandan da onu yatağa doğru ilerletiyordu. Kendini zorlukla geri çektiğinde meleğini yatakta oturtarak önünde diz çöktü.

"Sadece sana sürpriz yapmaya çalışıyorum... Meleğim..."

Sevdiği kadının bir elini kavrayarak dudaklarına götürdü. Tenine hafif öpücükler kondururken yatağın kenarındaki yüzüğü eline alarak ona uzattı.

"Seni seviyorum, Tiffany... Benim odluğunu biliyorum ama bunu bile az biliyorum... Senin Tiffany Aeron olmanı istiyorum... Benimle evlenir misin? Meleğim..."

Konu: Geri: Büyük Plan Ptsi Mart 10 2014, 23:02

Hala raven’ın, sevdiği adamın aynı hatayı yeniden nasıl yapabildiğini anlamıyordu. Yaşananlardan hiç mi ders almamıştı? Geleceklerini, ilişkilerini , tiffany’i bu kadar mı önemsiyordu? Kendisine olan aşkından şüphesi yoktu fakat onun hayatındaki yeri konusunda oldukça ciddi şüpheleri oluşmuştu. Anlaşılan oydu ki onun için tiffany işinden, öldürme hevesinden ve nefes almasını istemediği kişilerden sonra geliyordu. Onun kucağında yatak odasına çıkarılırken zihni bunlarla doluydu. Düşündüklerinin verdiği üzüntü ve sinirle ona karşı çıkmaya o kadar kendini kaptırmıştı ki burnuna dolan tatlı kokuyu odaya girdikten çok sonra fark etmişti. Dikkatini odaya verdiğinde gördükleri şok olmasını sağlamıştı. Raven’ın gözlerinde yeniden görebildiği aşk mutluluk verse de olayları anlamak adına açıklamasını beklediğini belli edercesine ona bakmıştı. Bedeni onun bedenine yaslandığında gözlerini onun gözlerine dikti.

O an nefes almayı bile unutmuş gibiydi. Hiçbir şekilde karşı koymaya çalışmıyor ya da konuşmuyordu. Dudaklarına kapanan dudaklara bilincinin gerisinde yatan nedenlerle karşılık vermeyi başta reddetse de bu uzun sürmemişti. Öpüşme tiffany’nin karşılığıyla derinleşirken onun kendisini yönlendirmesine izin verdi. Mantıken öfkeli olduğu için bunu istemiyor olabilirdi ama aşık kalbi ona karşılık vermekten vazgeçmiyordu. Ayrıldıklarında önünde diz çöken sevgilisinin ilk sözlerine kaşlarını çatarak cevap vereceği esnada duyduklarıyla önce dondu.

Birkaç saniye sonra şaşkınlığı atlatıp olayları algıladığında mutlulukla ''eve…''durdu. Evet cümlesini tamamlamadı. Olanları hatırlayınca kaşlarını çatıp sinirle elini onun elinden çekerek ''Hayır… Seninle evlenmem. Her fırsatta korkunç süprizler yapıyorsun. Söylesene eğlendin mi bari'' diye sorup hızla yataktan kalkarak kapıya yöneldi.

Konu: Geri: Büyük Plan Cuma Mart 14 2014, 12:57

Şakası bittiğinde tüm o duygusuz kabuğu yok oldu. Gözleri, hareketleri sadece ona olan aşkını yansıtıyordu. Bu sürpriz için çok düşünmemişti, elbette... Yaptığına iyi biri çok kötü bir şey gözüyle baksa da onun sevgisini gösterme şekli buydu... Tatlı görüntüsüne karşı koyamadan onu öptükten sonra teklifini dile getirdi. Meleğinin şaşkınlığı gözlerinden okunuyordu, bunun dışında öfkesi de oradaydı. Her şeye rağmen dizlerinin üzerinde teklifini dile getirdi. Her bir kelime kalbinde olan gerçek duyguları dile getiriyordu. Meleğinin e ile başlayan kelimesi kalbini hızlandırırken ardından duydukları ile saniyelik bir donma yaşadı. Hayır demişti... Tamam bu durumda belki de gerçekten çok fazla ileri gitmiş olabilirdi ama meleği ona evet demeden gidemezdi. Sevgisinden şüphe duysa belki onu bırakabilirdi ama aşkını biliyordu, o da onu seviyordu. Sadece biraz zorlama gerekiyordu. Hızla kalkıp meleğini arkasından yakaladığı gibi bedenini bedenine bastırdı. Kulağına doğru eğilerek nefesinin hissetmesini sağladı.

"Meleğim evet belki çok ileri gitmiş olabilirim... Ama sende biliyorsun benim sevgimi nasıl gösterebildiğimi... Seni seviyorum ve henüz eğlenmedim. Ama birazdan eğleneceğiz, birlikte..."

Onu bir anda kucağına alarak yatağa götürüp yavaşça yatırıp üzerine çıktı. Dudaklarına kapanıp uzun bir süre dudaklarını sömürdü ta ki Tiffany, karşı koymayı bırakana kadar... Öpüşmeye başladıklarında dolgun göğüslerini sıkıştırmaya başladı. Erkekliği çoktan sertleşmişti... Onun kokusu, tadı her şeyiyle bedenini ele geçiriyordu. Kendini zorlukla geri çektiğinde gözlerinin içine baktı.

"Seni seviyorum, meleğim ve tekrar ediyorum... Benim evlenir misin? Hayatımda senden başka delice istediğim hiç bir şey yok, sevgilim..."

Konu: Geri: Büyük Plan Cuma Mart 14 2014, 12:58

Şakası bittiğinde tüm o duygusuz kabuğu yok oldu. Gözleri, hareketleri sadece ona olan aşkını yansıtıyordu. Bu sürpriz için çok düşünmemişti, elbette... Yaptığına iyi biri çok kötü bir şey gözüyle baksa da onun sevgisini gösterme şekli buydu... Tatlı görüntüsüne karşı koyamadan onu öptükten sonra teklifini dile getirdi. Meleğinin şaşkınlığı gözlerinden okunuyordu, bunun dışında öfkesi de oradaydı. Her şeye rağmen dizlerinin üzerinde teklifini dile getirdi. Her bir kelime kalbinde olan gerçek duyguları dile getiriyordu. Meleğinin e ile başlayan kelimesi kalbini hızlandırırken ardından duydukları ile saniyelik bir donma yaşadı. Hayır demişti... Tamam bu durumda belki de gerçekten çok fazla ileri gitmiş olabilirdi ama meleği ona evet demeden gidemezdi. Sevgisinden şüphe duysa belki onu bırakabilirdi ama aşkını biliyordu, o da onu seviyordu. Sadece biraz zorlama gerekiyordu. Hızla kalkıp meleğini arkasından yakaladığı gibi bedenini bedenine bastırdı. Kulağına doğru eğilerek nefesinin hissetmesini sağladı.

"Meleğim evet belki çok ileri gitmiş olabilirim... Ama sende biliyorsun benim sevgimi nasıl gösterebildiğimi... Seni seviyorum ve henüz eğlenmedim. Ama birazdan eğleneceğiz, birlikte..."

Onu bir anda kucağına alarak yatağa götürüp yavaşça yatırıp üzerine çıktı. Dudaklarına kapanıp uzun bir süre dudaklarını sömürdü ta ki Tiffany, karşı koymayı bırakana kadar... Öpüşmeye başladıklarında dolgun göğüslerini sıkıştırmaya başladı. Erkekliği çoktan sertleşmişti... Onun kokusu, tadı her şeyiyle bedenini ele geçiriyordu. Kendini zorlukla geri çektiğinde gözlerinin içine baktı.

"Seni seviyorum, meleğim ve tekrar ediyorum... Benim evlenir misin? Hayatımda senden başka delice istediğim hiç bir şey yok, sevgilim..."

Konu: Geri: Büyük Plan Cuma Mart 21 2014, 00:01

Sevdiği adamın dudakları arasından o muhteşem soruyu duymak onu kelimelerle anlatamayacak kadar çok mutlu etmişti. Evlilik genel olarak raven’ın kişiliği göz önüne alındığında güzel bir hayalden öteye geçemez diye düşünüp kendini buna alıştırmış dahası ailesinin olası tutumunu da göz önüne alınca en iyisinin belki de böylesi olacağına inanmışken bu teklif onu hem sevindirmiş hem de şok etmişti fakat bu süprizi yaparken kullandığı yola olan öfkesi mutluluğundan daha ağır basarak hayır demesine neden olmuştu. Evet kelimesini bir saniye bile tereddüt etmeden söyleyebilecekken kabul etmediğini dile getirmek onun kendisine yaşattığı kötü dakikaları hatırlarken pekte zor olmamıştı. Bunun için daha sonra kendine kızıp kızmayacağı bir muammaydı ama tiffany’nin bu belirsizlik yüzünden geri adım atmaya niyeti yoktu.

Raven Aeron ona yaşattığı şeyleri bile bile sergilediği bu gösteri de çok ileri gitmişti. Öfkeyle nefesini dışarı verip kapıya ilerlerken belinde hissettiği kollarla durmak zorunda kalmıştı. Onun kolunu itmeye kalktığı esnada bedeninin bedenine yaslanmasıyla elleri onun kolunun üzerindeyken kısa bir süreliğine dondu. Nefesini teninde hissettiğinde kalbi engelleyemediği bir hızla çarpıyordu. Duyduğu o özel iki kelime kalbini yumuşatırken ses tonunu ayarlamaya çalışarak''eğlenmeyeceğiz efendim. Bırak beni'' diye ufak bir itiraz etse de kendini onun kucağında bulunca hıhlamak dışında bir tepki vermemişti.

Öpücüğe uzun bir süre direnmeyi başarsa da sonunda o tadı enfes dudakların ısrarcılığına boyun eğdi. Raven’ın geri çekilerek söylediği sözler üzerine daha da yumuşasa da inatla direnen mantık kırıntılarıyla ''Bilemiyorum… Söyler misin her seferinde beni sinirden çıldırtan birinin evlenme teklifini neden kabul ediyim?'' diye sordu.

Konu: Geri: Büyük Plan Cuma Mart 21 2014, 23:29

Meleğinin gitmesine izin veremezdi. Belki durumu biraz abartmış olabilirdi ama bunun bir önemi var mıydı? Onu seviyordu, Tiffany de bunu biliyordu. Şimdiki kızın bu davranışın altındakini de çok iyi biliyordu, inadı. Ne komikti. Aslında ona başından beri ilgi duymasının nedeni bu inadı olmuştu. Şimdi ise bunu kırmak zorunda kalıyordu. Onu yakaladığında sözlerini duydu ama duymamış gibi onu kucağına almıştı. Sonları ise belliydi yatak... Onu yatağa bıraktıktan sonra inadı kırılana dek onu öptü, elleri ise rahat durmuyordu. Kendini kaybetmemek adına teklifini tekrar dile getirdi. Sessizliğini koruyor olsa duyduklarından sonra bileklerini kavrayıp onu yatağa sabitledi.

"Naz yapmayı artık bırakacak mısın? Meleğim biliyorsun ben sabırlı biri değilim... Üstelik seni sevdiğimi biliyorsun sende beni seviyorsun kanıta ihtiyacın varsa hadi bunu test edelim..."

Konuşma fırsatı bile vermeden onun dudaklarına kapandığında açlıkla karşılık verene dek öptü. Meleğinin direnci hızlı bir şekilde kırılırken eli bedeninde gezmeye başladı. Üzerinde hala bikini vardı ve onu soymak oldukça basit bir işlemdi. Tiffany'nin bedeni aç bir hayvan gibi sömürmeye başladığında dudakları her yerinden nasibini aldı. Bacaklarının arasında geldiğinde onu kendisi için açarken odayı dolduran çığlıklar oldukça hoşuna gitmişti. Kızı sınıra dudakları ile taşırken onun durmak için yalvarmasını duymazdan geldi. Dudakları parmakları ile iş birliği yaptığında Tiffany'nin bedenindeki kasılmaların dayanılmaz olduğunu bacaklarının titremesinden anlıyordu. Sonunda meleği doyumu tattığında yukarı doğru çıkıp bedenini kızın bedenine bastırıp dudaklarını sömürdü.

"Eee meleğim... Kafandaki soru işaretleri ne alemde benim ise sorum hala aynı... Benimle evlenmeni istiyorum..."

Geçen her saniye içindeki öfkenin kaybolup gittiğini hissedebiliyordu. Hala inatla direnmeye çalışıyordu fakat onu tamamıyla affettiğini karanlık prensinin ağzından duyduğu o iki özel kelimeyle yani seni seviyorum sözcüğünü duyduğu an olduğunu içten içe biliyordu. İç çekti. O bu kadar tatlıyken ona nasıl kızabilirdi ki? Evet çoğunlukla süprizleri onu çileden çıkartıyor, savaştaki dikkatsizliği öfkesine öfke katıyordu ama onu seviyordu. Jezebel’in yaptığı o korkunç büyü yüzünden olanlardan sonra bile onu affetmesinin nedeni de aşkı değil miydi zaten? Hala inanmakta zorlanıyordu. Raven kendisine evlenme teklif etmişti. Bu düşünceyle kalp atışları hızlandı. Onu damatlığın içinde hayal ederken gülümsemesini bastırmaya çalışarak dudaklarını ısırdı. Kesinlikle çok yakışıklı olacaktı. Hayal dünyasından bileklerinden yatağa sabitlendiğinde isteksizce ayrılıp şimdiki zamana döndü. Sevgilisinin sözlerini sessizce dinledi.

Evet onun sabırsız olduğunu biliyordu. Bu yüzden olayı uzatmayacaktı. Üstelik onun kendisini, kendisinin de onu sevdiğini zaten biliyordu bunun içinde bir kanıta ihtiyacı yoktu. Tam ağzını açmış olumlu cevabını söyleyecekken dudaklarına kapanan dudaklarla dakikalık bir donma yaşadı. Kendine geldiğinde öpücüğe aşkla karşılık verdi. Teninde hissettiği öpücükler inlemesini sağlarken onu en mahrem yerinde hissettiğinde inlemesi çığlıklara karıştı. Yakarışlarını duymazdan gelen sevgilisinin sayesinde tatmin olduğunda nefes nefese bir şekilde ona baktı. Sözlerine tatlılıkla gülümseyip onu altına aldı.

Sorusuna elbette yanıt verecekti ama önceliği tıpkı az önce onun kendisine yaptığı gibi zevkle işkence etmekti. Dudakları onun dudaklarını sömürürken elleri bedeninde yavaş ve baştan çıkaran bir şekilde gezinerek kıyafetlerinden kurtuldu. Çıplak bedenine öpücükler kondururken erkekliğiyle oynamaya başlamıştı. Bedenini bedenine sürterken erkekliğinin üzerine oturup kalçalarını hareket ettirdi. İnatla onu içine almıyordu. Dudaklarını teninden ayırmayı başardığında gözlerine bakarak ''Seni seviyorum sevgilim ve evet kabul ediyorum seninle evlenirim ama önce ailemle tanışman gerekecek'' dedi.

Cadı Mesaj Sayısı : 150 Kayıt tarihi : 01/06/13 Lakap : Kuzgun

Meleğinin teklife nasıl cevap vereceğini adı gibi biliyordu. Evet diyecekti, bundan kaçma şansı yoktu. Eğer ona arzu dolu işkenceler yapması gerekse bile, cevabı o tatlı dudaklarından duyacaktı. Üstelik bu işkence oldukça eğlenceliydi. Bacaklarının arasında onun özünü içerken Tiffany'nin çığlıkları ona son derece haz veriyordu. Bacakları titremeye başladığında biraz daha hızlı hareket etmeye başladı, ta ki mükemmel an gelene kadar... Teklifini yinelediğinde bakışlarında gördüğü şeyden memnun oldu. O saniyeden itibaren kendini hayatının aşkının eline bırakmıştı. Onun altında teninde öpücüklerini hissetmek onu baştan çıkarırken duymasa bile cevap hareketlerinde yatıyordu. Dudaklarından hırlamalar yükselirken elleri kalçasını kavradı. Erkekliğinin üzerindeki işkence dayanılmazdı. Yine de bir süre kontrolü ona bıraktı. Diğer yandan içindeki canavar her harekette biraz daha büyüyordu. Dudakları tenini terk ettiğinde sonunda beklediği yanıtı aldı. Cümle onu mutlu etse de son kısım biraz düşündürmüştü. Ailem demişti, o ise çoktan bu kavramı kelime dağarcığından çıkarmıştı. Evet Tiffany ile bir ailesi olacaktı. Ama akrabalar bu dünyada nefret ettiği bir şeydi. Yine de onu mutlu etmeyi istediğinden bu işkenceye katlanabilirdi, elbette kısa bir süre... Sabırsız olduğu göz önünde bulundurulursa bu durum uzun sürmeyecekti. Sevdiği kadını altına aldığında gözlerinin içine baktı.

"Aile... Sanırım bunu atlatabilirim..."

Konuşması bittiğinde kendini Tiffany'nin derinliklerine gömdü. İkisi de oldukça baştan çıkmışken oyalanmaya gerek yoktu. Yinede yavaş ritmler tutturarak kendini bir süre tutmaya karar verdi. Meleği bir kez daha tatmin olana kadar... Çığlıkları odayı doldurduğunda ise içinden çıkara meleğini istediği pozisyona getirdi, elleri ve ayakları üzerine. Tatlı poposunu kavrayıp yeniden derinliklerine girdiğinde bu kez oldukça sert davranıyordu. Elleri sertçe poposunu sıkıp okşarken arasına şaplak atıyordu. Oldukça sert bir şekilde ona sahip olurken tatmin dolu bir kükremeyle hazzı yakalayıp rahatladı. Meleğine arkadan sarılıp kendine doğru çekti. Elleri göğüslerinde boynuna öpücükler kondururken mırıldandı.

"Seni seviyorum..."

Elleri altındaki bedeni nazik bir o kadarda baştan çıkaran bir şekilde okşarken ona deliler gibi aşık olduğunu açıkça kabul etti. Evlenecek olmalarına hala inanası gelmiyordu. Ailesine bu haberi mutlulukla bir an önce verecekti fakat hala onların tepkisini kestirmekte zorlanıyordu. Yani ikisi o kadar farklıydılar ki… Tiffany beyazsa raven kesinlikle siyahtı. Annesi ile babasının nasıl bir damat istediğinden emin olamasa bile onun kalbindeki idael eş belliydi karanlık prensi. Belki kararını doğru bulmayabilirlerdi lakin saygı duymak zorundaydılar bunun bilincinde olacaklarını umarak müstakbel eşiyle yakından ilgilenirken sevgilisinin kontrolü ele almasıyla gülümsedi. Duyduğu sözlerle kahkasına engel olamayarak ''Eminim atlatırsın hayatım. Sabırlı biri olmayabilirsin ama benimle inatla başa çıkabilen biri olarak bununda üstesinden gelebileceğini düşünüyorum '' dedikten sonra dudaklarına tutkulu bir öpücük kondurdu.

Onu içinde hissettiğinde dudaklarından zevk dolu bir çığlık firar etmişti. Hazzın doruklarında kendini kaybedip kalbinin ait olduğu adamla mükemmel anlar yaşayarak doyuma ulaştıklarında yorgunlukla kendini yatağa attı. Belinde hissettiği ellerle gülümseyip onun kolları arasındaki yerini alırken memnun bir şekilde mırıldandı. Nefesini düzenlemeyi başardığı esnadı duyduğu sözlerle mutlu olurken ''Bende seni aşkım '' diyerek ona doğru döndü. Başını sert göğsüne yaslayıp ona sarıldı. Gözlerini kapatıp ''Yine de düğün günümüzde kalbime indirebilecek bir sürpriz istemediğimi belirtmem gerek '' dedi ve raven’ın çoktan uykuya daldığını gösteren düzenli nefes alışlarını dinlerken uyudu.

» Büyük Kaçış
» Suçlulukla Doğan Sinsi Plan