Peri Tohumları

Heyecanlı ve macera yüklü gece Jace’i barda kafalayıp Light Malikanesi’ne adım atmasıyla daha değişik ve heyecan yüklü bir hal almıştı. Biraz yollu gözükse de genç periyi kandırmıştı. Basit bir göz gezdirmeyle bile malikanenin zevki ve ihtişamlı bir vaziyette döşendiğini görebilirdi. Ama bununla ilgilenmiyordu. Bu eve geliş amacı bambaşkaydı. Başka şeylere odaklandı. En sapkın hazların, çığlıkların, en masumane kanın, en büyük günahlarla ve cinsel hazla yorulmuş terin ve gözyaşının bıraktığı duygu yüklü dalgalar bütün binaya yayılmış, sadece kendisinin yani Franceska kılığındaki Fransisco’nun görebildiği şeffaf bir tabaka oluşturmuş gibiydi. Mekana girdiğinde bütün bunları bir duygu seline kapılmışçasına hissetti. Dolgun göğüsleri, seksapel kalçalarıyla karmaşık büyülü bir iksirin tesiriyle de olsa… Sapıksı hazlarından da öte burada oluşunun yegane amacı kendi geliştirmeye çalıştığı büyünün en zor bulunan malzemesi; peri tohumları…

İçeriye girer girmez ilk yaptığı Jace’i heyecanını ve arzusunu dorukta tutmak oldu. Çantasını kenara fırlatıp biranda üzerine çıktı. Bacaklarını kalçasına, ellerini de boynuna doladı. Dudaklarını süt emen bir bebek misali dudaklarına kavuşturdu. Her şeyiyle vahşi ve dişi bir kaplan gibi davranıyordu.  Kendisini yatağa fırlattığında ilk işi Jace’i tişörtünden kendisine çekip, ellerini boynuna atarak kendisine doğru çekip dudaklarını dudaklarıyla kavuşturmak oldu. Ara ara hazzın doruklarındaymış izlenimi vermek için kesik kesik nefesler alıyordu. Üzerindeki elbiseyi ve ayakkabıları bir çırpıda çıkardı. Seksi iç çamaşırlarıyla kalakalmıştı.  Franceska kılığındaki Fransisco da boş durmadı tüm gücüyle perinin üzerindeki tişörtü parçaladı. Periyi kendisine doğru çekip göğsünü öpücüklere boğmasına izin verdi. Parmak uçlarını perinin sırtını gıdıklar gibi gezdirerek periyi daha da tahrik etmek istiyordu. Peri hızlı ve sertti. Aklına bir sürü değişik fanteziler gelmişti. Bir el darbesiyle basit bir hareketle periyi ters çevirdi. İkisi de yan yatmış bir vaziyetteydi. “Beni çok eğlendiriyorsun. Biraz da ben seni eğlendiriyim mi?”

Salık vermesi güzel bir şeydi. Sinsi gülümsemesi ile yiyecekmiş gibi Jace’e baktı. Perinin üzerine çıktığında ilk işi pantolonun üzerini öpücüklere boğmak oldu. Pantolonun düğmesini açtı, fermuarını indirdi. Yavaşça bir striptizci edasıyla perinin pantolonunu ve çoraplarını bacaklarının arasından kurtardı. Eliyle tenine yapışan ve uzvunu tüm heybetiyle ortaya çıkaran iç çamaşırın üzerinden iyice şişen uzvu öpücüklere boğdu. Ardından iç çamaşırını sıyırıp perinin erkekliğini öpücüklere boğmaya başladı. Biraz daha aşağıya sıyırıp alt takımları da gıdıklar gibi dilini gezdirdiğinde saçını toplayıp sonunda perinin uzvu iki dudağının arasında dans ediyordu. Diğer yandan da keyifli ve sinsi gözlerle periyi süzüyordu. Perinin sağ elini başında hissettiğinde gitgide hızlanmak zorunda kaldı. Peri öpmeyi de öpülmeyi de çok seviyordu. Kumaşın periyi sıktığını düşündüğünde periyi son kumaş parçasından çoktan kurtarmıştı. Canları bu pozisyondan sıkıldığında doğruldu ve sutyenini de çıkartıp bir kenara fırlattı. Perinin işi olduğunu düşündüğü için kendi üzerindeki son kumaş parçasına dokunmak istemiyordu. Göğüslerini salladı ve göğüslerini göğüslerinin üzerine koydu. Perinin güçlü ve sıcak ellerini kalçasında hissetti. Perinin dikleşen uzvuna biraz süründü. Eğildi ve dudaklarını perinin dudaklarına bir kez buluşturdu. Ellerini perinin kaslı göğsüne dayadı. Biraz kıkırdayarak konuşmaya başladı. “Şimdi sıra sende.”

Göğüs uçlarının sıkılması haz ve acıyı aynı anda bedene yaşatıyordu. Göğüs uçlarını emmeye başladığında hafif bir iniltiyle inledi. Bu hoşuna gitmişti. Öpücükleri fazla tahrik edici geliyordu. Yavaşça aşağıları inip üzerindeki son kumaş parçalarından kurtulduğunda kadınlığının peri tarafından dudaklarıyla okşanması iniltileriyle iyice yükselmişti. Ters çevirip ellerini ellerinin üzerine koydu. Ayağının ayağına doladı. Perinin uzvu sertçe içine yerleşip üzerine çıktığında kısa sürede hızlandı. Belki de dakikalarca perinin uzvu içine girip çıkıyordu. Teninin tenine değdiğinde çıkardığı ses aldığı hazzı daha da arttırıyordu. Sıcak beyaz bir sıvı içine yerleştiğinde ikisi de derin oh çekti. Birkaç saniye sonra doğruldu.  Birden tohumlarını alamadığı aklına geldi. ‘’Salak! Kim bilir kaç kızı böyle hamile bırakıyordur. Yok, yok salaklık bende. Şimdi ne yapacağım?’ Birkaç saniyelik derin düşüncelerin ardından peri, cadının performansından memnun kaldığını söylediğinde biraz muzip ve sinsi kaçan bir şekilde gülümsedi. ‘Neden olmasın?’ Diye düşündü. Yanına uzandığında başını sinesine koydu. Battaniyenin altına yavaşça elini sokup perinin üzerinde gezdirir iken diğer yandan da gözlerinin içine bakıyordu. Ani bir hareketle perinin üzerine çıktı. Sol elinin ortanca parmağını hafifçe ağzına soktu. Filmlerdeki vamp kadınların gülümsemesini andıran sinsi bir gülümsemeyle gülümsedi.“Benden bu kadar kurtulabileceğini mi sandın?”  Der demez hafifçe perinin erkekliğine süründü.

Bu seferkini biraz daha hızlı yapmak zorunda olduğunu hissetti. Eliyle yatağın kenarını yokladı. Tam da tahmin ettiği gibi bir prezervatif bulmuştu. Bulduğu prezervatifi elinde sakladı. Değişik bir pozisyona geçtiklerinde aynı anda birbirlerinin cinsel organlarını öpücüklere boğabilme olanağına eriştiler. İyice kıvama geldiği an prezervatifi perinin erkekliğine geçirdi. Perinin şaşırdığını düşündüğünde konuşmaya başladı. “Senin gibi çapkın bir erkekten bir çocuk mu? Asla…” Biraz da kıkırdadıktan sonra perinin bu sefer üstte olmasına izin verdiği için değişik bir şeyler denemeye karar verdi. “Peki, o zaman değişik bir şeyler yapalım.” Hafifçe eğildi ve perinin kulağına doğru fısıldadı. “Kendini bana bırak yeter.” Bulduğu kelepçelerle perinin kollarını yatağa zincirledi. Ağzına da bir şeyler bağladı. Perinin üzerinde ritmik daireler şeklinde hoplamaya başladı. O kadar hızlı yapıyordu ki prezervatifin üzerinde sıcaklığını hissettiği zaman da aşırı zevklenip ömrü hayatında hiç tatmadığı bir hazza kapılıp iniltiler eşliğinde perinin üzerine beyaz sıvılar bırakmıştı. Bozuntuya vermeden gülümsedi. Prezervatifi çıkardı. Kenarında kalan tohumları da sıyırdıktan prezervatifin ağzını kapadı. “İşte bu kadar…” Perinin şaşkın bakışları üzerinde gezer iken ellerini perinin başına koyup gevşeten uyku dalgaları göndertip yorgun periyi derin bir uykuya daldırdı.

Aldığı şeyi çantasına koyduktan sonra perinin çıplak bedenine baktı. Aklından muzipçe şeyler geçiriyordu. ‘Neden olmasın!’ Cinsel hazzı kendi yöntemiyle almak bir an cazip geldi. Perinin keleplerini çıkarıp ters çevirdi ve gene kelepçeleri bağladı. Bu sefer can yakan olacaktı. Ayaklarına da yerden sarmaşıklar çıkardı. Ardından erkek formuna döndü. Perinin üzerine çıktı kovuğunu parmaklarıyla yokladı. Tükürdükten sonra eliyle büyülttüğü erkekliğini yavaşça kovuğun içine soktu. Tam girdiği an ellerini perinin kollarının üzerine bırakarak gevşetici büyülü dalgalar gönderdi. Ayaklarını şınav pozisyonuna getirip sonuna kadar açtığında kovuğa giriş çıkışları gitgide hızlandı. Periye farklı bir zevk ve acı yaşatacaktı. Cadının teni perinin tenine değdikçe sesler çıkartıyor cadıyı iyice keyiflendiriyordu. Beyaz sıvısını perinin içine bırakana kadar bu böyle devam etti. Derin bir oh çekip geri çekildiğinde dalgaların etkisiyle peri çoktan derin bir uykuya dalmıştı bile. Tekrar düz bir pozisyona getirip periyi kelepçeledi.

Sabah olana kadar biraz evde dolandı ve evi inceledi. Banyosunu yapıp, kahvaltı hazırladı. Jace’in gardırobundan eşofman altı ve tişört alıp giydi. Eşofman altının beli geniş ve boyu da biraz kısa gelmişti; fakat idare ederdi Fransisco için. Yatağın karşısındaki koltuğa oturdu. Kelepçeleri hala çözmemişti. Bilinmeyen bir hareketle üzerine saldırma riskini göze alamazdı. Yatağın karşısında uyanmasını beklerken çayını yudumluyordu. Perinin gözleri hafifçe aralandığında alaycı bir tebessümle karşıladı. “Günaydın ortak!” Mevcut durum yeteri kadar saçma değilmiş gibi dalga geçmeyi de ihmal etmiyordu.

Büyük bir kahkaha attıktan sonra bacak bacak üstüne attı. Sonra yerinden kalktı. Üzerine doğru yürüdü.  Son bir muziplik daha yapacaktı. İyice hazırlanmıştı. Yavaşça periye doğru yürüdü.  Biraz üzerine çıktığında pek de hoş olmayan bir görüntü olmuştu. Ellerini perinin üzerine doğru koydu. Dün akşamki yaptığı gibi oturmuştu. İmalı bir şekilde gülümsedi. “Sence nerede?” Dediğinde perinin yüzünün aldığı ifade görülmeye değer bir ifadeydi. Son bir kez daha aynı kahkahalardan attı. Peri yerinden doğrulmak istercesine çırpındığında üzerinden kalktı. Çantasından çıkardığı gevşetici ve sinir, heyecan, panik vb. duyguları dengeleyen iksire bulanmış çiçeği perinin üzerine koydu. “Şimdi sakinleş bakalım. Ava giden avlanır.” Üzerine baktığını fark edince biraz mahcup bir şekilde gülümsedi. “Merak etme işim bitince kargoyla gönderirim." Demin oturduğu koltuğa doğru yürüdü. Hiçbir şey olamamış gibi davranmaya devam ediyordu. Tekrar bacak bacak üstüne attı. “Anlat bakalım Kazanova sendeyiz…”

Sakin ve biraz da alaycı kaçan ifadesini koruyordu. Perinin yüzündeki öfke dindiğini hissettiği an biraz daha rahatmış izlenimi veriyordu. Başını biraz öne eğdi. Ağzını açmadan dişini dudağının üst noktasında gezdirdi. Ellerini öne doğru bir biçimde birleşti. Gayet ciddi ve tok bir ses tonuyla konuşmaya başladı. “Sana şu kadarını söyleyeyim benim ve buraya geliş sebebim hakkında ne kadar az şey bilirsen o kadar iyi.” Kurumuş iksirli çiçeği koyalı bir dakika olduğunda çiçeği perinin üzerinden aldı ve çantasının içine koydu. Soğukkanlı ifadesini koruyordu. Geri çekildi. Ellerini koltukaltlarının arasına koydu. Başını hafifçe sağa doğru eğdi. Beklenmeyen bir hamleyle bir saliselik kısa bir zaman diliminde tüm soğukkanlı ve ciddi ifadesinden sıyrılıp aşırı abartılı ve belirgin bir ifadeyle gülümsedi. ‘Seni korkutmak güzel olacak!’ Muzipçe düşünceleri tüm beynini sarıp sarmalamışken periyle biraz kafa bulmanın iyi olacağını düşündü. “ Kısa bir süre sonra gideceğim. İstediğimi aldım çünkü. “ Duraksadı biraz daha periye doğru yürüdü. Sol elini perinin çenesine doğru götürdü. Tam öpecekmiş gibi birkaç saniye durdu. Perinin şaşkın ve çekingen ifadesi yüzüne iyice yerleşince geri çekildi. “Bu arada iki cinsle de aram iyidir. Zannettiğin gibi bir sapık sayılmam. Sadece almam gerekeni alırken biraz kendi yorumumu kattım o kadar.” Tekrar geriye doğru çekildi ve koltuğa kuruldu. Bacak bacak bacak üstüne attı. Çayından bir yudum aldı. Fincan havadayken perinin gözlerine baktı. “Çay ister misin?”

Durumu anladığında abartılı bir kahkaha attı. Lise ergenlerinin yapacağı türden bir şakaydı belki de perinin düşündüğü şey. Belki de ağlayana kadar gülmüştü. Aklına gelen şey o kadar komikti ki… Gözlerinden damlayan birkaç damla yaşı da sildi. “Sadece basit bir çaydı. İçinde başka bir şeyler var sanmadın umarım.” Bir kez daha kahkahalar eşliğinde güldü. Daha fazla konuşmak istemiyordu. Cadıyı bu mekana bağlayan bir şey kalmamıştı. Baş ucunda fincanın yanındaki çantasını kontrol ettiğinde ne olur ne olmaz diye getirdiği bileklik gözüne çarptı. Kızları ve erkekleri tavlamak için kullandığı bileklikti. Sinsice gülümsedi ve tekrar periye baktı. Bilekliği yavaşça çantadan çıkarıp perinin üzerine yürüdü. Bilekliği perinin gözünün içine sokar gibi tuttu. “Bu bilekliği görüyor musun peri? Aslında istediğin şeyi sana verebilecek bir bileklik…” Perinin bilekliği almaya yeltendiğinde hemen geri çekti. “Bu bileklilikle istediğin kızı ve erkeği yatağına atabilirsin.” Muzipçe gülümsedi. Sinsi ve haz yüklü gözlerle periye baktı. Aklına gelen şeyler çılgınca ve sapıkçaydı. Perinin de bunu fark edeceğini düşündü. “İnanmıyorsan deneyelim. Denemek ister misin?”

Perinin son sözleri üzerine bir kahkaha daha attıktan sonra sağ eliyle perinin boynuna dokundu. Birkaç saniyelik bir sersemlemesini sağlayan bir büyü yaptı. “Ama ben denemek istiyorum” Hemen çantasına doğru koştu. İçinden çıkardığı iksir şişesiyle tekrar Franceska olmuştu. Soyunup tekrar seksi iç çamaşırlarını giyip perinin dizleri üzerine oturdu. Sersemletmesini sağlayan büyü hala etkideyken perinin bilekliği takaca elini öpücüklere boğdu. Bilekliği daha yeni yaptığı ve cadının bastırılmış duygularını düşünüce bilekliğin daha etkili olacağını düşündü. Bilekliğin işi sadece bütün karmaşık duyguları cinsel ve haz yüklü duygulara çeviriyordu. Bilekliği takar takmaz peri zıpkın yemiş gibi olmuştu. Perinin kıyafetleri üzerindeki uzvuna sürünmesi ve şaha kalkması bir olmuştu. Tam anlamıyla kendine geldiğinde Franceska’yı bir et yığını hızla yatağa attı. İksirin de etkisiyle biraz daha narin biri olduğu için canı yandı. İlk anda yeni giydiği üzerindeki atletinden ve tişörtünden kurtuldu. Periyi ateş basmıştı. Bunu elini perinin sırtına koyunca anlamıştı. Her şey hızlı gidiyordu. Francesca’nın dudaklarını öpücüklere boğar iken bile nefes almasına dahi müsaade etmiyor, sert bir şekilde emmeyi andıran bir tarzda yapıyordu işini. Dudakları dudaklarından kurtulduğunda kesik kesik de olsa nefesler almaya başlamıştı. Peri doymak bilmez bir iştahla başını Franceska’nın sinesine gömdü. Uzunca bu işi yaptıktan sonra sırtından tutup Franceska’yı kaldırdı ve sutyenini sert bir şekilde çıkardı. Sertleşen göğüsleriyle yaptıkları hem acı veriyor hem de mutlu ediyordu. Peri başka şeyler daha denemek istediği aşikardı. Peri kemerini çıkardı. Franceska’nın boynuna bir tasma misali takığ sertleşen uzvuna doğru çekti. Pantolonunu çıkardı. Sert ve an bir hareketle yer değiştirdiler. Sadece iç çamaşırıyla kalan peri her zamankinden daha baş çıkarıcıydı.. Tenine yapışan iç çamaşırı şaha kalkmış Zümrüdüanka kuşunu tüm heybetiyle gözler önüne serer iken gıdıklayan küçük buseler eşliğinde kuşu öpüyordu. Biraz sıyırdı ve perinin üzerindeki son kumaş parçasını da çıkardı. Geçen sefer yaptığı gibi öpücüklere boğuyordu perinin Zümrüdüanka kuşunu. Peri hemen sıkılmıştı. Franceska Zümrüdüanka kuşunu ağzına aldığında perinin elini saçlarında hissetti. Geçen sefer yaptığı şeyi daha hızlı ve sert bir şekilde yaptırıyordu. Perinin sıcaklığı Franceska’ya geçmişti. Alkol almış gibi kan damarlarına hücum etmişti. Peri, Franceska’yı bir kez daha yatağa yatırdı. Franceska’nın üzerinde kalan son kumaş parçasını da yine sert bir şekilde çıkarıp bir kenara fırlattı. Önce göbeğini sonra da kadınlığını öpücüklere boğdu. Özünün tadı periyi baştan çıkarıyordu. Eliyle kendi uzvunu yokladıktan sonra peri, Franceska’yı boynuna taktığı kemerden tutup ters çevirdi eliyle kalçalarını avuçladıktan sonra sert bir şekilde içine girip çıkmaya başladı. Canı yanması bir yana müthiş bir hazzın da tadına bakıyordu. Beli yerinden çıkacakmış gibi odluğunda ayağa kaldırdı. Ayağını komidinin üzerine koydu. Başını arkasındaki periye döndü ve dudaklarını buluşturdu. Perinin sertleşen uzvu hala içindeydi. Peri daha sert ve aceleci olmuştu. Çok fazla terliyordu Franceska. Yavaş yavaş gözleri karardı. Peri tekrar bir et yığınıymış gibi Franceska’yı yatağa attığında ters çevirip sert ve seri hamlelerle uzvunu Franceska’nın kovuğuna hızla sokup çıkartıyordu. Uzunca bir mühlet bunu yaptıktan sonra Franceska aşırı su kaybından gözleri daha da kararmaya başladı ve halsizdi. Acımasız bir adamın kollarındaydı şu an. Bir canavar yaratmıştı istemeden. Bacaklarını perinin omzuna koydu. Peri, uzvunu seri hamlelerle sokup çıkarırken bir anda tohumlarını Franceska’nın içine biri iniltiyle bıraktı. Aşırı tatmin olmuştu. “Ah!” Sesiyle kadınlığından fışkıran sıvıyla tatmin kaldığını belirtip aşırı su kaybından yatakta baygın bir vaziyetteydi.

Biraz ürkek bir tavırla evet anlamında başını salladı. Zamanı kestiremiyordu. Belki de saatlerce peri Franceska’yı beceriyordu. İlk oturumdan sonraki oturumlarda hep yarı baygındı. Peri, içinden gelen en vahşi güdülerini tatmin ediyordu. Ne dur durak biliyor, ne de doymak... Sürekli yarı baygın oluşu ve aşırı su kaybına bağlı şiddetli baş ağrılarıyla boğuşurken diğer uzuvlarındaki halsizlik cadıyı bir kum çuvalından farksızdı. Adamın ellerinden kurtulmak istiyor, fakat dur durak bilmiyordu. Denemediği pozisyon kalmamış, her yerini peri tohumlarına boğmuştu. Ter, gözyaşı ve tohum kokusu tüm odayı kaplamıştı. En sonunda kollarını Franceska’nın omzuna koyup sert bir şekilde tohumlarını Franceska’nın içine bıraktığında rahatlamış, derin bir nefes alıp geriye doğru yaslanıp uyuyakalmıştı.

Peri, bir türlü doymak bilmiyordu. Franceska kendine geldiğinde dahi peri kendisini öpücüklere boğuyordu. Korkmaya başlamıştı. İksirin etkisiyle de daha kadınsı özellikler gösteriyordu. Ellerini yokladığında büyülü kelepçelerle yatağa kelepçelenmiş bir vaziyette buldu kendisini. Güçlerini kullanamıyordu. Bu korkusunu daha fazla attırmıştı. Kendisini mutsuz hissetmeye başladı. Peri gene sertçe erkekliğini hızlıca içine köklemeye başladığında canı fazlasıyla yanmıştı. “Ah!” Diye bir inilti kopardı. Başını periye doğru çevirdi. Göz göze geldiklerinde biraz da ağlamaklı ve ürkek bir ses tonuyla konuşmaya başladı. “Ne olur bırak da gideyim artık. İkimiz de istediğimizi aldık.” Perinin şeytani bakışları ve sinsi tebessümü cadıyı daha da korkutup endişelendirmişti.

Durum istediğinden daha farklı bir hal almaya başladı. Peri, acımasızlığın ve şiddetin dozunu arttırarak Franceska formundaki Fransisco’ya acı veriyordu. Her tarafı ısırıklar ve çürüklerle dolmuştu. Kemerle indirdiği şaplaklar da cabası… Fakat direniyordu. Nedenin bilmediği bir şeyden ötürü ya da koruma içgüdüsüydü belki. Periye yalvaran bir yüz ifadesiyle bakıyordu. Fakat peri hiç de hız kesmiyordu. Meraklı ve acımasızlıkta sınır tanımayan perinin yüzünde en ufak bir acıma ifadesi yoktu. Bu sonsuz gücü nereden bulduğuna bir türlü anlam veremiyordu. Bilekliğin ne gibi bir etki yaptığını kestiremedi. Nefessiz kalmaya dayanabilirdi. Ama en son yaptığına... En sonunda cadının parmaklarını arkasında hissettiğinde büyük bir çığlık kopardı. Kesik kesik nefesler aldı. “Lütfen bırak! Her şeyi anlatacağım.” Kıpkırmızı kesilmişti. Oluk, oluk terler akması bir yana gözlerinden gözyaşları yere süzülüyordu. Serbest bıraktığında hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladı. Zincirler hala bedenindeydi.


“Lütfen beni anla ne senin hayatını ne de kendi hayatımı riske atmak istemiyorum. Buraya geliş sebebim hakkından ne kadar az şey bilirsin o kadar iyi. Lütfen!” Zincirler daha da sıkıp dayanılmaz bir acı veriyordu Franceska’ya. Bir kez daha bir çığlık kopardı. Dayanacak gücü kalmamıştı. Perinin ağzından dökülen büyülü sözlerle daha da halsiz düşüp gözleri kararmaya başladı. Periye karşı koyamıyordu. Bir yandan bir gevşeme diğer yandan da tarif edilemez bir acı hissediyordu. Halsiz ve zincirlenmiş bir vaziyette perinin kolları arasına çoktan bayılmıştı.

“Lütfen yapma!” Kesik kesik nefesleri, cılız ve ürkek bir sesle konuşmanın verdiği eziklik bir yandan, diğer yandan da perinin vücudunda acıyan yerleri üzerinde gezintileri fazlasıyla canını yakıyordu. Franceska direndikçe peri daha da şiddetleniyordu. Gördüğü işkenceye daha fazla dayanamıyordu. Peri, Franceska’nın bilinci açık olsun diye bir sürü büyü mırıldanıyor, acısını katbekat ağırlaştırıyordu. Tekrar kesik sesiyle konuşmaya başladı. “Ne kadar uğraşırsan uğraş söylemeyeceğim.” Bütün gücünü topladı. Peri ile göz göze gelince nefretle ve öfkeyle baktı. “Anlamıyorsun değil mi?” Duyguları daha da keskinleşti. “Hem kendimi hem seni kurtarmaya çalışıyorum. “ Sesini bütün gücüyle yükseltti. “Aptal!” Diye bağırdığında perinin tükenmek üzere olan sabrını öfkeye çevirmişti. Franceska’nın bütün zincirlerini bir anda perinin bir el darbesiyle çözüldü. Peri belki de var gücüyle bir et yığınıymış gibi Franceska’yı defalarca kez şiddetli bir şekilde duvara yapıştırıyordu. Canı yanıyor ve avazı çıktığı kadar bağırıyordu. Vücudundaki morluklar ve kesikler artmaya başladığında bilincini tekrar kaybetti.

Solgun ve bitik tenine değen soğuk suyun darbeleri canını yakmıştı. Büzüşebildiği kadar büzüştü. Gözlerinin içine bakıp tehdit dolu cümleler boşalttığında gözlerindeki şeytan onu yeteri kadar ürkütmüştü. Jace’in içine şeytan kaçmış gibi hissetti. Jace, ellerini Franceska’nın omuzları üzerine bastırdı. Suratını ekşitip gözlerini sonuna kadar yumdu. Gözlerini Jace’in gözlerinden kaçırmak için başını sola doğru çevirdi. Daha fazla omuzlarına bastırdı. “Ah!” İnlemesinin ardından nedenini bilmeden hiçbir şey olmamış gibi gülümsedi. Her zamanki gibi sinsice gülümsüyordu iste. Aklına gelen muziplikle perinin kolundaki bilekliğe odaklandı. Kendi büyüsünden bir parça taşıyordu sonuçta. Yapacağı şey de tam bir büyü sayılmazdı. Sonuçta bilekliği yapan büyüden ötürü bir bağı vardı. Perinin içinde kalan son duygu kırıntılarını da şehvet yüklü duygulara çevirdi. Perinin şortu içindeki sertleşmeye başlayan uzvuna süründü bedeniyle. Perinin öpücükleri vücudunu boğar iken Soğuk tenine temas eden büyülü sıcaklıkla kan bembeyaz tenine hücum etmişti. Her yerini şehvetli ve sesli öpücüklere boğuyordu. Kollarını öptüğünde perinin gevşemesi sonucu kelepçeler kaybolduğunda iki elini de üzerindeki perinin şortunun içine soktu. Bu sefer kontrol ikisinde de değildi. Tamamıyla içgüdüsel davranıyorlardı. Peri erkekliğini Franceska’nın göbeğine sürtüyordu. Dudakları dudaklarıyla buluştuğuna elleriyle perinin şortunun içinde periyi gıdıklıyor, içindeki şehvani duyguları daha a gözler önüne seriyordu. Elleriyle perinin şortunu sıyırdığında birkaç küçük darbeyle şortu bacakları arasından süzüldü. Birkaç kez daha süründükten sonra perinin öpücükleri sinesine ve göğüslere karnına ve daha aşağılara inmişti. Zevkten dört köşe olmuş oh çekiyordu. Yattığı yerden doğruldu. Perinin uzvunu birkaç basit el hareketiyle okşadıktan sonra önce diliyle sonra da ağzıyla okşamaya başladı. Peri gerekli kıvama geldiğinde perinin uzvunu içinde hissetti. Bu sefer içini okşayan bir sertlikte yapıyordu işini. Ters çevirdi Franceska’yı. Ellerini Franceska’nın kalçasına koydu. Kalçaları arasında beceriyordu. Yan yatırdı ve aynı şeyi de yaptı. En sonunda da bacaklarını perinin omuzlarına koydu. Sert birkaç giriş çıkışla gözlerini sonuna kadar açtı. Kesik kesik nefesleri periyi daha da cesaretlendiriyordu. En sonunda sıcak tohumlar silsilesi içinde yüzer iken bir oh çekip gözlerini yumdu. Bir kez daha perinin dudakları cadınınkiyle buluştuğunda gülümsedi. Gözleri gözleriyle buluştu. Kendisin gevşemiş ve daha hafif hissediyordu. Perinin de gevşediğini düşündü. Bir kez daha gülümsedi. Gözleri gözlerine değdiğinde elleri perinin boynunda buluşmuştu. Biraz daha cüretkardı. “Bir kez daha istiyorum.”

Peri yanına uzandığında çoktan içi geçmişti ikisinin de cadı biraz daha dinçti. Gözlerini açtığında peri hala uyuyordu. Heyecanlanmış ve kalbi güm güm atmaya başladı. Kaçması için Yavaşça perinin kolunu üzerinden çekti. Elleriyle uyku dalgaları göndermeye koyuldu. İşini şansa bırakamazdı. Perinin şiddetini ve hayal gücünü bizzat yaşamıştı. Aynı şiddeti görmek istemiyordu. Belki de peri hem en tatlı rüyalardan birini hem de en kötü kabuslardan birini yaşatabilirdi. İki uç duyguyu da yaşatan bu adamın yanında daha fazla duramazdı. Hemen kıyafetlerini aramaya koyuldu. Zor da olsa bulmuştu. Çantasını bulunca İksirin son damlasını da içtikten sonra perinin yanına koştu. Derin bir uykudaydı. Yavaşça perinin kolundaki bilekliği çıkardı. Tam çantasına koyacak ilen bir şey olmuş gibi vazgeçti. Dediği gibi küçük bir ücret olacaktı. Perinin üzerinde son kez ellerlini üzerinde gezdirerek içindeki negatif enerjiyi gökyüzüne gönderdi. Biraz da gevşetici dalgalar gönderdi. Uzun bir mühlet uyuşuklaşacaktı. Bilekliği de komidinin üzerine koyduktan sonra hızla odadan çıktı. Kapıyı kapattığında tek gecelik ilişkiye girmiş bir hayat kadını gibi kaçmak pek tarzı olmasa da bunu daha geçen geceden yapmalıydı. Hayvani zevklerinin şehvetinin esiri olmuştu. Hızlı adımlarla dış kapıya doğru ilerledi. Bir el hareketiyle büyü yapıp kapıyı açtı. Dışarı çıktığında derin bir nefes alıp verdi. Kendinden emin ve mutlu bir ses tonuna sahipti. “Sonunda bu macera da bitti.”