Aşıkların Savaşı

Sabah gözlerini açtığında elinin altında iki çıplak beden, odada ise harika kokuları vardı. Kuzenler gerçekten de büyüleyici varlıklardı. Karışımları da, ayrı ayrı da tatları harikaydı ve koca bir ay boyunca bunun son derece keyfini çıkarmıştı. Diğer yandan da onları eğitmişti. Güçleri bile olağan üstüydü. Özellikle Scarlett'ın ölümcül aurası cadılara karşı bile silah olabileceğini gösteriyordu. Elise ise karşısındaki perinin elementinin ne olduğunu önemsemeksizin onu ortadan kaldırabilirdi. İşin peri kısmını ise her iki güzelde oldukça güzel başarmıştı. Aşık kalpleri yüzünden kuzenler onun için katil bile olmuştu. Üzerlerine örten örtüyü büyü ile kaldırarak kızların çıplak bedenlerini süzdü. Elise'in bedeni pürüzsüz ve hafif kızarıklıklarla doluydu ve enfes görünüyordu. Scarlett'ın bedeni ise akşamdan kalma taze morluklara sahipti. Kızla dün gece gerçekten de oldukça sert sevişmişti. Aklına yeni yeni fanteziler dolarken çalan telefonla kızları uyandırmadan ayaklandı. Onu arayacak sadece tek bir kişinin olduğunu bildiğinden vakit kaybetmedi. Jasper ile yaptığı ufak sohbetin ardından bugünün planı belli olmuştu ve ne yazık ki içerisinde fantezi yoktu. Eğittiği kızları bir nevi denemek isteyen Jasper geçmişindeki insanlarla onları savaştırmaya karar vermişti. Kızların mühürlü kalpleri kendilerine bağlıydı. Ama ufak bir büyü daha yaptı. Kızları tek yönlü olarak bedenine bağladı. Kızlar yara aldıklarında kendi bedeninde bir yara oluşmayacaktı ama kendisi yaralanırsa kızlarında bedenin de aynı yara açılacak ve acı çekeceklerdi. Bu durum onları seven ve geri almak isteyen kişileri şaşırtmanın yanında kendine büyük bir avantaj sağlayacaktı.

Yatağa geri döndüğünde onların bedenlerine öpücükler kondurup uyandırırken içindeki arzuya karşı koyamayarak kızlarla birlikte oldu. Sonrasında ise açıklamasını yapmıştı. Kızlar ise itiraz etmemişti, bu kızları kaybederse kesinlikle özleyecekti. Kim seksi kölelerinin elinden alınmasını isterdi ki? Mezarlığa geldiklerinde ilk iş Jared ile görüşmek olmuştu. Sonrasında ise karşı takımı gördü. Leon'u daha önceden hatırlamıştı, Elise onundu elbette bir zamanlar... Yanındaki peri ise Scarlett ile birlikte olan olmalıydı, bakışlarından bu gayet belli oluyordu. Kızlara iki periyi işaret ettiğinde onların gözü önünde iki kızı da dudaklarından öptü.

"Beni gururlandırın bebeklerim... Hedefiniz o ikisi..."

Kızların jasper’ın elinde olma ihtimali gerçeğe döndüğünde beyninden vurulmuş gibi hissetti. Uzun bir süre boyunca onları o katilden korumaya çalışmış ama başaramamışlardı. Bu gerçek omuzlarına ağır bir yük bindirirken zorlukla nefes aldı. Elise ve scarlett onları silah olarak kullanmak isteyen adamın elindeydi. Lanet olası peri kim bilir onlara ne işkenceler etmişti. Methini duymuştu. Katiller kralının amacına ulaşmak için yapamayacağı şey yoktu.

Sevgilisinin ölümcül gücüne rağmen bile bile kimseyi incitmeyeceğini daha önce görmüştü elise ise kesinlikle bir melekti bunları düşününce içi daha da sıkıldı. İçi içine sığmıyordu. Olduğu yerde zar zor hareketsiz kalırken son konuşmalar üzerine ayaklandı. Phin’e itiraz etmek istemişti ama ortağı buna izin vermeden onları evine götürmüştü. Kendini silent malikanesinde bulduktan saniyeler sonra ise derin karanlığın içinde buldu. Phin’in sesiyle gözlerini araladığında sabah olmuştu. Şoktan kurtulup kendine gelmeyi başardığında duydukları ile umutla hazırlandı. Kızlar silah olduysa bile phin scarlett’ın leon ise elise’in gücünü kapatır ordakileri öldürdükten sonra aşık oldukları kadınları geri alıp onları eski haline döndürmenin bir yolunu bulabilirlerdi. Bu imkansız değildi. Silahlarını kuşanıp hazırlandığına karar verdiğinde phinle birlikte savaş alanına gittiler.

Silent’ın sözlerine evet anlamında başını salladıktan sonra gördüğü sevgilisi ile dünyadan soyutlandı. İlgi alanı tamamen scarlett olurken onun yanında gördüğü adamın aşık olduğu kadını öpmesi ile kan beynine sıçradı. Bıçaklarından birini çekerken ''O herifi öldüreceğim '' dedi. Adamın söyledikleri ile aşık olduğu kıza bakarak''Scarlett… '' diye mırıldandı. Phin’in sesi kulaklarını doldururken özlediği güzellikten gözünü bir an olsun ayırmadı.

Sevdiği adamla harika anlar yaşıyordu. Ama ne yazık ki yalnız değillerdi. Böyle bir şeye hangi akla hizmet izin verdiğini bilmiyordu. Sevdiği adamı kuzeni ile paylaşıyordu. Günler geçerken bir yerler de düşünmeyi de bırakmıştı. Onunla baş başa olduğu geceler daha fazla hoşuna gitse de üçlü takıldıkları zamana da ses çıkarmadan uyuyordu. Tek yaptıkları bu da değildi. Son günlerde sürekli olarak güçleri ile çalışmaya başlamışlardı. Sadece yeteneklerini de değil, aynı zamanda dövüş hareketleri ve silahlarla da eğitim görmüşlerdi. Bunun nedenini ise Jace çok basit bir şeymiş gibi açıklamıştı. Sihirbaz olarak güçlü olmalarını istiyordu. Her hangi bir periyi öldürebilecek düzeyde olmalarını... Bu sayede olası bir saldırı da kendilerini koruyabilecek ve sevdiği adamla vakit geçirmeye devam edeceklerdi. Gece geçirdiği ateşli bir o kadar da sert sevişmeden sonra bedeni ağrıyordu. Halsiz bedenini sevdiği adam kucakladığında kollarını onun boynuna sardı. Kısa sürede onun göğsüne yatmıştı. Elise'in düzenli nefesini duyduğunda onun çoktan uyuduğunu fark etti. Kendisi de bir süre sonra deliksiz bir uykuya daldı.

Sabah gözlerini tatlı öpücüklerle açarken sevdiği adam tenini ele geçirmişti. Bedeni yeniden onun kendine has iz bırakmasıyla renk aldıktan sonra sonunda eğitimlerini gösterebilecekleri bir yere gideceklerini öğrenmişlerdi. Tek öğrendikleri elbette bu değildi. Karşı grubun kötü olduğunu ve sevdiği adam için yok etmeleri gerektiğini de öğrenmişti. Jace'e zarar gelmemesi için kuzeni ile katil olabilirdi. Hiç bir şeyde anlaşamıyor olsalar da konu Jace olunca ortak kararları kendiliğinden oluşuyordu. Kavganın olacağı alana geldiklerinden kısa süre sonra karşı grubu görmüşlerdi. İçlerinden bir tanesinin bakışı onu rahatsız ederken dudaklarını öpen erkeğine tutkuyla karşılık verdi. Duyduğu kelimelerden sonra sinsice gülümseyerek bakışlarından rahatsız olduğu adama odaklandı.

"Sen iste yeter, Jace... Zevkle..."

Gücüne odaklanıp adama zarar vermeye çalıştığında işe yaramaması canını sıkarken belindeki hançerlerden birini eline alıp adama doğru hamlesi yaptı. Şaşkınlığından yararlandığı adamın kolunda bir kesik açtıktan sonra bacağına tekme attı.

Hava Perisi Mesaj Sayısı : 264 Kayıt tarihi : 22/10/12 Yaş : 33

Anlamsız tanışma muhabbetini bölüp bitirdiğine memnun olsa da Tegan'ın teorisi tüm sinirlerini alarma geçirdi. Onun kızlar ve Jared'ı bulmak için yaptığı teklifi kabul etmişlerdi. Ama bu Leon'un içinde sonsuz bir savaşın çıkmasına engel olmamıştı. İçten içe yanıyordu. Lanet olsun onu koruyamamıştı. Elise onun aşkı, sihirbazı, kadını kısaca her şeyiydi. Onsuz nefes almak bile anlamsız gelirken Jasper denen pisliğin ona zarar verebilme ihtimali içten içe çürüdüğünü hissetmesine neden oluyordu. Hissettiği acıyı tarif edemezdi, tek ilacı ise Elise'di. Bekleme işinden nefret etse de Phin'in yaptığı büyü ile nerede olduklarını göründüğünde derin bir iç çekti. Uyuyamayacağını bildiği için zil zurna sarhoş olmaya karar verdi. Diğer türlü evde hiç bir şey yapmadan duramazdı. İçi şişeleri talan etmek için yöneldiği sıradaysa kafasındaki şalter bir anda indirilmiş ve onu derin karanlığa sürüklemişti.

Günlerden sonra ilk kez uyuduğunun farkına varıp gözlerini açtığında önce afallasa da durumun şaşkınlığını aklına gelen şeyle görmezden geldi. Baba adayı olan ortağı ikizlerden önce Jonathan ve kendisine babalık yapmaya başlamıştı. O yüzden bu uyku işi de muhtemelen onun başının altından çıkmıştı. O olmasa bile annelik yapmaya hazır meleği de bu işi yapmış olabilirdi. Kendini toparladıktan sonra gelen haberle hazırlanmaya başladı. Öğrendikleri canını sıksa da daha fazla vakit kaybetmek istemiyordu. Elise'e ihtiyacı vardı. Bir silah olarak onun rakibi olmasını ise umursamıyordu. Mezarlıkta diğerleri ile toplandıklarında kısa süre sonra Jared'ı, kızları ve katil perileri gördü. Bakışları ise tek bir şeye takılı kalmıştı, Elise. Onun yanındaki peri tarafından öpülmesi ise şoka girmesine neden olmuştu, dahası sevdiği kadın da onu öpüyordu. Sanki sevdiği adam oymuş gibi... Elini yumruk yapıp öfkesini kontrol almaya çalışırken Elise'in gücünü bloke etti. Sevdiği kadın buradaydı, önündeki tek engel ise lanet olası periydi. Onu öldürüp kadınına yeniden sahip olabilirdi. Bu yüzden kalp kırıklığını bir kenara bırakarak silahlarını çekip periye saldırmak için harekete geçti.

Sevdiği adama hislerini söyleyip onu en sinir olduğu kişi olan kuzeni ile paylaşmaya başladığı günden bu güne tam bir ay olmuştu. Aralarındaki bu durumu hala tam olarak sindirebilmiş değildi. Üçlü takıldıkları anların sonunda bu durumun genel olarak ne kadar mide bulandırıcı olduğunu kendisininse bu duruma nasıl hala itiraz etmediğini düşünse de çoğunlukla jace’in yanında bütün her şeyi unutup mutlu oluyordu. Baş başa geçirdikleri ve perinin sadece kendisi ile ilgilendiği zamanlar ise kesinlikle en değerli anlardı. Elbette tek yaptıkları onunla ateşli dakikalar geçirmekte olmamıştı. Jace onlara zarar vermek isteyecek kişilerden endilerini korumak adına ders vermiş, kendilerini ve güçlerini eğitmişti. Artık daha önce hayatında hiç adını bile duymadığı silahları kullanabiliyor ve iş yakın dövüşe gelince başının çaresine bakabiliyordu.

Antrenman ile geçen yorucu bir günün ardından sabah gözlerini jace’in öpücükleri eşliğinde memnuniyetle mırıldanarak açmıştı. Karşısında kuzenini görmek derin bir nefes almasına neden olurken duydukları ile iç çekti. Onun için birini öldürmek mi ? Daha önce yapmışlardı ve yeniden yapabileceklerini biliyordu. Hazırlanıp buluşma yerine gittiklerinde dudaklarına kondurulan öpücüğe tutkuyla karşılık verdi. Sonrasında gruba şöyle bir göz attı. Jace’in gösterdiği perilerden biri ile göz göze gelmek nefesinde anlık bir sekmeye neden oldu. Kuzeni kendine düşen peri ile ilgilenirken o bedenini ele geçiren garip hisle boğuşuyordu. Bu peri de onu huzursuz eden bir şeyler vardı. Perinin hamle yapmasıyla bıçağını çekip hızlı bir hareketle jace’in önüne geçerek hamlesini karşıladı.

Bıçakların birbirlerine çarpma sesi kulakları doldururken tanımadığı adama bakar''Yanlış kişiye yöneliyorsun yabancı. Senin karşılaşacağın kişi benim.'' diyerek gücünü kullanmayı denedi. Başaramayınca öfkeyle onu itip yeni bir hamleyle saldırdı.

Bulduğu fırsatları kaçırmayan biri olarak mezarlıkta buluşma saatine hazır daha vakit varken uyandırdığı kızların yeniden tadını çıkardı. Kahretsin ki onlara doyamıyordu. Böylesine bağımlılık yaratan kızlara kolay kolay rastlanmadığından belkide her fırsatta kızları yatağa atıyordu. Tabi hala var olan bir gerçek olduğu gibi duruyordu. Kızlar onun için sadece zevk veren birer oyuncaktan ibaretti. Bir bedene zevk almak dışında sadece tek seferde değer vermişti. O da ailesinin yanına gönderdiği Malia'dı. Ona değer verdiğini bilmesinin tek nedeni ise onu ailesine göndermiş olmasıydı. Değersiz bir oyuncak olsa onu eve kilitler duygularını yada durumunu düşünmezdi. Diğer yandan ona bağlı da değildi. Çünkü onunlayken de şimdide başka bir bedende kendini kaybedebiliyor sonunda kadar tadını çıkartıyordu. Belki de kuzenler istisnaydı. Kızları dinlendirip hazırladıktan sonra mezarlıkta karşılaştığı grupla iç çekti. Kızlara aşık periler bakışları ile kendilerini belli etmişlerdi. Yüzünde beliren şeytani gülümsemesi ile perileri sırf biraz daha delirtmek için kuzenleri öpmüş, sonrasını ise kızlara bırakmıştı. Bunu elbette kızların arkasına saklanan bir korkak olduğu için yapmıyordu. Aşık kalplerin sahiplerine, sahip oldukları kızların artık onlara ait olmadıklarını anlatmaya çalışıyordu. Bir nevi psikolojik işkenceydi, yaptıkları ve savaş stratejisi olarak oldukça kullanışlıydı.

İlk hareketi yapan şeytani güzellik onu memnun ederken üzerine atılan adımları fark ettiğinde Leon ile göz göze geldi. Onu bir kez kurtarmıştı, karşılığında ise Elise'in tadına bakmıştı. Son bir ayda ise kızın tamamen tadını çıkartmıştı. Elise'in hareketinden sonra afallayan Leon'u hava elementinin gücü ile savurup Elise'i kollarının arasına çekerek dudaklarına kapandı. Kalçasını sıktığı kız hafifçe inlerken kızdan uzaklaştı.

"Harikaydın meleğim, öğrettiğim şekilde devam et..."

Diğer tarafta ise şeytani güzellik sevdiği adamla savaşıyordu. Perinin sadece savunma yapması dikkatinden kaçmasa da asıl odaklandığı şey Scarlett'ın acımasız saldırılarıydı. Bu kız gerçek anlamda ölümcül bir güzellikti. Aynı taktiği bu aşık üzerinde de uygularken güzelliği kendine çekti. Dudaklarını ağzına çekip hafif ısırıklar bırakarak öptü.

"Ölümcül güzellik... Eğer öğrettiğim şekilde periden kurtulabilirsen gece kaldığımız yerden devam edeceğiz..."

Kızlara savaş için moral erkekleri intiharın eşiğine getirirken göz ucu ile Jared'a baktı. Şimdilik her şey normal görünürken kızlar ile arasında olan bağı biraz daha kuvvetlendirerek her iki güzelliğe yardım olması açısından güçlendirici bir büyü mırıldandı. Kızlar daha dayanıklı olarak erkeklere acımasızca saldırmaya devam ediyordu.

Jon aşık olduğu kadını gördüğünde kalbinin duracağını hissetti. Onu o kadar çok özlemişti ki şu an savaşta olduklarını umursamaksızın ona sarılıp uzun uzun öpmek her şeyi unutup onunla zaman geçirmek istiyordu. Ona bir asır gibi gelen uzun bir zamandan sonra sevgilisini yeniden görebilmenin verdiği mutluluk perinin onu öpmesi ve kızında buna karşılık vermesi ile öfkeye dönüştü. Kadınını öpen o aşağılık adamı öldürmek isterken kalbinin kırılışını görmezden gelmeye çalışıyordu.

İçinde gerçekleşen savaş onu olduğu yere çivilediği ve gerçek dünyadan kopardığı için sevdiği kadının onu bıçakladığını kolunun sızısını duyduğunda fark etti. Kendine gelip ona şok olmuş bir şekilde bakarken kendini yerde bulduğunda öfke, acı duygularının karışımı ile hızla ayağa kalktı. Gözlerini onun gözlerine dikip silahını kendini korumak adına çekerken kızın kendisini tanımadığı gerçeği ile okkalı bir küfür savurdu. Jasper onlara ne yaptıysa kızlar silaha dönüşmekle kalmayıp geçmişlerini de unutmuşlardı. Bedenindeki iyileşme ile anya’ya minnettar bir bakış atarak savunmaya geçti. Bir yandan kızın hamlelerini karşılarken diğer yandan bu olaya bir çözüm aramaya başlamıştı. Bir anda geriye doğru savrulduğunda gücünü kullanıp dengesini sağlamayı başarmıştı. Ancak gördükleri kanını dondurdu. O adi herif yine yapmıştı. Aşık olduğu kadını öpmüştü. Sinirle burnundan solurken sonunda kararını verdi.

Jasper kızları kötü ve ölümcül büyülere karşı korumuş olmalıydı. Peki zararsız büyülere karşı da önlem almış mıydı? Sanmıyordu. Bu nedenle bir büyüyle scarlett’ı duvara sabitlediğinde onu öpen peri ile karşı karşıya kalmıştı. Sinirle ''Sen öldün adi herif '' dedikten sonra periye saldırıp dikkatsiz davrandığı bir anda onu karnından bıçakladı. Bu iyi hissettirmişti taki kızların çığlıkları kulaklarına dolana kadar.

Sevdiği adamı mutlu etmek ve korumak adına her şeyi yapmaya hazırdı. Üstelik yetenekli olduğunu da biliyordu. Diğer yandan öldüreceği kişiler madem kötüydü ve Jace ölmelerini istiyordu. Öyleyse ölmeleri gerekiyor demekti. Jace'in öpücüğünden sonra odaklandığı periye karanlık aurası ile saldırmaya çalıştı. Ama yeteneği hiç bir işe yaramamıştı. Bu gerçekten tuhaf gelse de diğer yandan tek yeteneği bu değildi. Madem gücü işe yaramıyordu, o da silahları ile savaşırdı. Sahip olduğu manevralar ve perinin ona bakıp kalması ile bedeninde bir kesik açmıştı. Adamın neden kendisine bakıp kaldığına anlam veremiyor olsa da kavgayı sürdürdü. Peri nedense hep kendini savunuyordu ki bu bir müddet sonra can sıkıcı olmaya başlamıştı.

"Neden savaşmak yerine savunma yapıp duruyorsun?"

Düşüncelerini dile getirirken yeni bir manevrası boşluğa denk geldiğinde peri esen şiddetli rüzgarla geriye doğru savruldu. O sırada belinde hissettiği elle sevdiği adama çekilirken dudaklarına geçirilen dişle beraber ellerini ona sardı. Aynı şekilde onun dudaklarını emip hafif ısırdıktan sonra duydukları ile gülümsedi.

"Sabırsızlanıyorum, aşkım..."

Aşık odluğu adamın sözlerinden sonra işi uzatmamaya karar verdi. Adamın neden savunma yaptığını umursamadan yeniden sert bir hamle yapmıştı, hatta bedeninde yeniden bir kesik oluşmuştu. Ama sonrasında büyü devreye girdiğinde kendini duvarda hareket edemez halde buldu. Lanet büyüler ile bağıracağı sırada ağzından aşık olduğu adamın adı dökülmüştü. Onu uyarmak için geç kaldığını karnına saplanan bıçakla fark ederken kendi bedeninde aynı yerde açılan yara ile çığlık attı. Neler olduğunu anlamıyordu ama açılan yaradan kanlar dökülürken hareketsiz hali nedeniyle yarayı kapatamıyordu bile...

Hava Perisi Mesaj Sayısı : 264 Kayıt tarihi : 22/10/12 Yaş : 33

Yokluğu ölümden beter olan sevgilisini başka bir adamın kollarında görmek kanın beynine sıçramasını sağlamıştı. Öfkenin gözünü kör ettiği sıralarda onu öpen pisliğe yapacağı işkenceleri düşünmeye başladı. Her plan bir öncekinden daha kan ve şiddet içerikli olurken adama attığı adımlar önüne Elise'in geçmesi ile kesilirken yumruğunu sıktı. Kendini hatırlamaması ve o salağı sevgilisi sanması yetmiyormuş gibi birde rakibi olmaya çalışıyordu.

"Bence araya girme, güzelim..."

Sevdiği kadına soğuk konuşmak yapmak istediği son şey olsa da elinden başka türlüsü gelmemişti. Onun ısrarlı tavrı ile silahını çekerken sadece savunmak için hamleler yapmaya başladı. Ona asla zarar vermezdi. Bir kaç kere özlediği tatlı yüzüne bakarken yara alsa da Anya'nın yeteneği ile yaralar hemen iyileşmişti. Elise'e odaklandığı için aldığı büyülü darbeyi savuşturmayı başaramadığın dan geriye savrulsa da kendini yine de iyi toparladı. Fiziksel olarak bir sorunu yoktu ama gördüğü manzara kalbinde derin bir yaraya neden oldu. Adi herif sevgilisini yeniden öpüyordu. Ayaklanıp adama doğru gideceği sırada Jonathan'ın onu bıçaklamasına memnun olurken Elise'in çığlığı ile dondu. Onun bedenindeki yaraya eliyle bastırdı. Onun acısını hissederken kızı kollarının arasına aldı.

"Geçecek meleğim... Lanet herif kızları kendine bağlamış, Jonathan... Anya yarası için bir şeyler yap."

Elise'in daha fazla kan kaybetmemesi için yarasına bastırırken Anya'nın gücü ile kaybolan yaranın ardından kızın saçlarını sevdi. Onu öylesine özlemişti ki... Yapacağı ilk işin kendinden kaçmak olduğunu bildiğinden onu yeteneği ile uyuttu. Elinden kaçmasına izin vermek istemiyordu.

Karşısında gördüğü periler ona hiçbir anlam ifade etmiyordu. Sadece bir kişi ilk gördüğü anda neden olduğunu bilmeden nutkunun tutulmasını sağlamıştı. Bu ilk defa oluyordu. Daha önce de birileri ile dövüşüp öldürdüğünü biliyordu hiçbiri ise onu şimdi karşılaşacağı adam kadar rahatsız etmeyi başaramamıştı. Bıçağı eline alırken anlık bir duraksama yaşadı. Bu hoşuna gitmemişti…. Derin bir nefes alıp jace’e baktı. Kuzeninin saldırıya çoktan geçtiğini gördüğünde birkaç adımda sevdiği adama giden perinin yoluna çıkarak onu durduktan sonra duydukları ile gülümseyerek''Girdim bile artık çok geç '' dedi. Sözcükler havada asılı kalırken ilk hamlesini yapmıştı. O zarar vermek için saldırırken garipti ama peri sadece kendini savunuyordu.

Birkaç kez onu yaralamıştı ama peri buna rağmen hiç saldırıya geçmemişti. Bu durum sinirlerini bozduğu kadar kafasını da karıştırırken birkaç saniyeliğine durup gözlerini onun gözlerine dikti. Silahını yere doğru biraz indirdiği esnada peri yeri boylamıştı. Neler olduğunu jace onu kolları arasına çektiğinde fark etti. Dudaklarına kapanan dudaklara karşılık verdikten sonra onun sözleri üzerine tamam anlamında kafasını sallayıp rakibine doğru ilerlerken hissettiği acı ile çığlık attı. Yaralandığı yere elini koysa da o kadar hızlı kan kaybediyordu ki halsizlikle eli yanına düşmekte gecikmemişti. Ayakta durmakta zorlanırken az önce saldırdığı perinin kendisine yardım edip yarasına baskı uygulaması ile şaşkınlıkla ona baktı. Peri onu kolları arasına aldığında itiraz edecek hali olmadığı için sessizce çektiği acı ile başa çıkmaya çalışıyordu. Halsizlikle bedeni onun bedenine yaslanmış bir halde teselli edici sözlerini dinlerken başını kaldırıp gözlerini onun gözlerine dikti. Elise onu öldürmeye çalışmıştı ama o kendisini kurtarmaya çalışıyordu. Niye ona karşı bu kadar iyi davranıyordu?
,
Yarasının iyileştiğini hissettiğinde saçlarındaki dokunuşlarla rahatsızca''Neden? '' diye sormuştu ama cümlesini bitiremeden başı kollarında olduğu adamın omzuna düştü ve derin bir uykuya daldı.

Bu savaşı sevmişti. Dövüşmesine gerek bile yoktu. Kızların kendisine yaranmak için eski sevgililerini öldürmeye çalışmasını izlemek oldukça zevkliydi. İşe biraz daha adrenalin katmak adına, erkeklerden kurtulup kızları tekrar öptü. Karşılık veren seksi yaratıklar memnun olmasını sağlarken bir anlık dikkat dağınıklı ona saldıran periyi geç fark etmesine neden olmuştu. Karnına sokulan bıçak lanetler okumasını sağlarken kızların çığlıkları mezarlıkta yankılandı. Bedenleri kendisine bağlı kuzenler karnındaki aynı yaraya sahip olarak kan kaybetmeye başlamışlardı. İki perinin de sevdiği kadınlara odaklanmasının ardından Jared ve yanındaki kişilere baktı. Jasper'ın koleksiyonundaki perilerin sayısının giderek azalması bir yana Jared'ın da yenilmeye başladığını gördüğünde orada durmanın anlamsız olacağına karar verdi. Öz güveni tavanda ukala bir peri olsa da kalabalığın arasına gözü kapalı dalacak değildi. Bu cesaret değil, tamamen aptallıktı. Kimsenin ona dikkat etmediğinden emin olduğunda gözden kayboldu. Bu yenilgi ile Jasper'ın karşısına çıkamayacağını bildiğinden doğruca evine gitti. Üstelik ona hemşire olmaya hazır bir peri kızına sahipti.

Aşık olduğu kadınla savaşıyordu. Aslında pek savaşmak denemezdi jon daha çok sadece kendini savunuyor ve onun yorulacağı zamanı bekliyordu ama bunu yapmak zorunda olmak bile büyük bir eziyetti. Onları bu duruma getiren herifi şuan eline geçirse hiç şüphesiz parçalarına ayırırdı. Şimdi ise sadece küfretmekle yetiniyordu. Scarlett’ın onu tanımaması kalbinde büyük bir yaraya neden olurken derin bir nefes alıp onun görmek için delirdiği gözlerine baktı. Bunu aslında bekliyorlardı ama yine de canı yanıyordu. Duyduğu soru ile gözlerine çöken hüzünle '' Çünkü sen benim aşık olduğum kadınsın.''dedi.

Aldığı yaraların hiçbirini umursamazken sevdiği kadına o kadar odaklanmıştı ki büyüyü fark etmedi. Geriye savrulduğunda gördüğü manzara içindeki hüzünlü aşığın bütün sinirlerini o kadar çok tepesine getirmişti ki scarlett’ı bir büyüyle duvara sabitleyip jace’i bıçaklamıştı ancak duyduğu çığlıklar dondurdu. Telaşla sevgilisine baktı. Bedeninde gördüğü yarayla onun yanına koşarken leon’un sözlerini duydu. '' Lanet olsun.'' Diye bağırırken kızın üzerindeki büyüyü kaldırarak yarasına baskı uygulayıp onu kolları arasına aldı. Endişeyle'' Bilmiyordum. Özür dilerim. Ama merak etme iyi olacaksın''diyerek teselli amaçlı dudaklarına ufak bir öpücük kondurduktan sonra'' Anya yardım et'' dedi. Peri kızı onun yarasını iyileştirdiğinde rahatlayarak derin bir nefes aldı. Kıza sıkıca sarılıp saçlarını okşarken onun kendisini itmesine izin vermeden bir büyüyle kızı bayılttı. Onun kaçıp gitmeye çalışmasını engellerken onu geri alabildiği için mutluydu.

» İntikam Savaşı