Eski Bir Dost

Sevdiği adamın kollarında gözlerini açmıştı. Geceleri eskiden de sürekli yorgun olurdu. Ama bu seferki yorgunluğu çok farklıydı. Bir türlü sevdiği erkeğe doyamıyordu. Doyumsuzluğu hamileliği ile birlikte giderek daha da dayanılmaz olmuştu. Onu isteği anda elleri ondan habersiz sevdiği adamı ele geçiriyordu. O anki durum ne olursa olsun mutlaka istediğini almalıydı. Kan ya da arzu... Ne istediği fark etmiyordu. Kan durumu kafasını karıştırmış olsa da ilk kez yaşadığı bu hamilelik olayı için vereceği hiç bir cevap yoktu. Ama kendini bir şekilde tutması gerekiyordu. Phin görevdeyken bu koca evde ne yapacağını gerçekten merak ediyordu. elbette yalnız olmayacaktı ama birden canı onu isterse... Kafasından soru işaretlerini uzaklaştırıp sevdiği adamı uyandırdı. Bugün göreve gitmeleri gerekiyordu ve onunda yapacak bir işi vardı. Eski bir peri tanıdığı ile görüşmesi gerekiyordu. Buna Phin başta karşı çıksa da ona başını belaya sokmama konusunda ve tehlikeli bir şeyde kendisine haber vermesi için söz vererek kabul ettirmişti. Kızlar ile vedalaşıp erkeklerin ardından malikaneden ayrılıp doruca bir bara gitti.

Bar erken olmasına rağmen kalabalık sayılırdı. Sadece arkadaşını beklemek istediği için kendine bir soda alıp arka bölüme geçti. Kimseye bulaşmak değildi niyeti. Ama başkaları ona bulaşmak istiyordu. Eski bir peri tanıdığı masasına oturmuş, bir şeyler saçmalıyordu. Onunla olmalıymış vs. Phin olmasa bile bu perilerin zaten bir şansı yokken hayatında Phin varken olma ihtimalleri imkansız olmuştu. Ama ısrarları onu deli ediyordu. Üstüne üstlük birde Felix'in adamları çıkagelmişti. Oradan gitmeli mi yoksa hemen Phin'i mi çağırmalıyım diye düşünürken bir anda Jonathan'ın ortaya çıkışı şaşkınlıkla ona bakmasını sağlamıştı. Neyse ki o hala eskisi gibi görünüyordu ve ona bardan çıkması konusunda yardım etmişti. Arkadaşı ile kısa bir görüşme yapıp işe yaramayacağına karar verdiğinde gözleri Jon'un üzerine takıldı. Oda yardımcı olabilir diye düşünerek onunla uzun bir konuşma yaptı. Sonuçta koluna taktığı il kişiyi Lenoir'e götüremezdi.

Onunla anlaşmaya vardıklarında bir büyü mırıldanarak periyi malikaneye getirdi. Kızlara seslendirdikten sonra gülümseyerek konuşmaya başladı.

"Malikaneye hoş geldin, seni korumamız gereken sihirbazlar ve ortağımla tanıştırayım. Diğer periler geç gelecekler."

Huzursuz uykusundan uyandığında derin bir nefes alıp etrafa göz gezdirdi. Dün o iki sihirbazı neden kurtarma girişiminde bulunduğunu kendine sorup hiçbir cevap alamamaktan sıkılmıştı. Geçmiş hayatına tekrar çekiliyormuş hissi tüm bedenini ele geçirirken kendini bunun tersi olduğu konusunda inandırmakta zorlanıyordu. Oradan arkana bakmadan çekip gitmeliydin diye avazı çıktığı kadar bağıran iç sesine o kadar güzel iki kızı kaderine terk edemezdim cevabını vererek gayet başarılı bir şekilde susturmayı başarırken yaşadığı adrenalinden keyif almış bedenine söz geçirmek ise oldukça zordu. Yatağından sinirle kalkıp banyoya giderek gözüne yatağının başında asılı olan kılıcı çarptı. Ayakları ondan izinsiz hareket etmeye başladığında aklını geçmişin anılarından uzak tutmak için kendiyle savaşıyordu. Elleri ustaca Katananın kılıfında dolaşırken kendine gelip ne yaptığını fark ettiğinde öfkeyle duşa girip soğuk suyu sonuna kadar açtı. Bir karar vermişti ve bu kararı uygulamakta kesinlikle kararlıydı. Soğuk su şok etkisi yaratıp beynini dinlendirirken bir süre bu durumun keyfini çıkardı.

Yapacak işleri olduğunu hatırladığında duş keyfini kısa tutup odasına geçerek üzerini değiştirdi. Halletmesi gereken birkaç işi olsa da önceliği biraz eğlenmekti. Dünden beri vücudunun ve beyninin yaşadığı stres ona iyi gelmemişti. Bir şeyler içip kafasını dağıtmaya ihtiyacı vardı. 1 yıldır yaptığı gibi yapıp normal bir bara gitmek yerine küçük bir kaçamak yapmaya karar vererek perilere özel bir bara gitti. İçeri girdiğinde dans pistini geçip bar taburelerinden birine oturarak kendine bir içki söyledi. Hissettiği tanıdık aura içeri adım attığı ilk saniye dikkatini çekse de bunu görmezden gelmeyi deniyordu. Gözleri etrafı tararken tanıdık bir simaya takılıp kaldı. Bu güzelliği tanıyordu. Geçmişinin hatırlanmaya değer güzel anılarından biriydi. İlgilenmemeye karar verip başını çevirdiği esnada gördükleriyle o tarafa daha çok dikkatli bakmaya başladı. Peri kızının başı belada gibi görünüyordu. Bu işe karışmaması gerektiğini kendine hatırlatırken içindeki ona eskiden değer veriyordun diyen cılız sesi bastıramayarak olaya dahil olmuştu. Buna eskiden gelen bir misafire geçmişin hatırına ufak bir iyilik diyordu. İşleri bittiğinde rose’a daha dikkatli olması konusunda birkaç uyarıda bulunup kalktığı yere tekrar oturup içmeye devam etti. Arada gözleri hala hatırladığı kadar güzel olan peri kızına takılıyordu. Biriyle uzun süre konuştuktan sonra suratı asık bir şekilde ayağa kalktığını gördüğünde içkisiyle ilgilenmeye devam etti.

Rose’un yanına gelmesiyle gözlerini kısıp ona birkaç dakika dikkatle baktı. Teşekküre gelmiş biri gibi görünmüyordu zaten buna gerekte yoktu. Ona geçmişindeki güzel anılara karşılık ufak bir yardım olduğunu söylemişti bu da durumu açıklamak için yeterliydi. Elindeki bardağı bir dikişte bitirip onunla konuşmaya başladı. Öğrendikleri onu büyük bir ikileme düşürmüştü. Ona yardım etmek istiyordu diğer yandan bu işlerden uzak durma kararı aldığı gerçeğiyle karışmaması gerektiğini de biliyordu. Geçmişte değer verdiği biri için son bir iyilik diye hatırlattı kendine ve bu olayda onlara yardım etmeyi kabul etti. Malikaneye geldiklerinde etrafa göz gezdirdi. Aşağı inen kızları gördüğünde gözleri şaşkınlıkla büyürken dudaklarından dehşetle ''Elise… Scarlett…'' kelimeleri döküldü. Başları beladan olan sihirbazları yakından tanımak tuhaf hissettirmişti. Ne de olsa insanın çocukluk arkadaşlarını bir anda karşısında görmesi pekte normal olmamalıydı. Özellikle böyle bir durumda… Gözleri fia ile buluştuğunda Rose’a ''Aslında tanıtmana gerek yok geçmiş hayatımın hatırlanmaya değer güzel anılarından biri hepsi scarlett ve elise çocukken arkadaşımdı. Fia ile ise bu işleri bırakmadan birkaç yıl önce tanışmıştık'' diye kısa bir açıklama yaptıktan sonra kızlara bakarak gülümsedi. ''Eh en azından hala hatırladığım gibisiniz erkeklerin başını döndürebilecek kadar güzel ve insanı tanıdığına pişman edecek kadar bela mıknatısı'' dedi cümlesinin sonunu vurgulayarak.

Gece yatağa girerken içi huzur doluydu. Sevdiği adamın yatakta olduğunu bilerek rahat bir uyku geçireceğini biliyordu. Ama bu aynı zamanda uykusuz kalacağı anlamına da geliyordu. Onlara yıl gibi gelen bir kaç gün sürmüştü ayrılıkları... Bu yüzden o günlerin acısı çıkarmak istercesine birbirlerine bağlanmışlardı. Onu bir daha asla bırakmak istemiyordu. Bir ayrılığı daha kaldıramayacağı ortadaydı. Bu yüzden lenoire gelmek için çok fazla ısrar etmesi gerekmişti. Sevgilisi bu işten uzak durmasını istemiş olsa da hem Leon'a verdiği söz vardı, ortada hemde onun inatçılığı. Sevdiği erkek inadını kırarım umudu ile uğraşmış olsa da sonunda dayanamamıştı. Malikanede onlara ayrılmış odada harika bir gece geçirdikten sonra gözüne vuran güneş ışığı ile gözlerini açtı. Sevdiği adam yanında mışıl mışıl uyuyordu. Tıpkı bir bebek gibi... Bu hali bile onu arzulamasına neden olsa da bugün ayrılmaları gerektiğini biliyordu. Bugün yeni ortakların ilk göreviydi. Onlar dışarıdayken Rose ve kendisi kızlara göz kulak olacaklardı. Yinede onun kollarında bir kaç dakika daha tembellik yapmaktan kendini alamadığı için çıplak bedenini sıkıca sararak kokusunu derin derin içine çekti. Jared uyandıktan hemen sonra ufak bir yatak eğlencesi gerçekleştirip iyi bir duşun ardından diğerlerine katıldılar.

Erkeklerin gidişi ile birlikte içinde bir sıkıntı oluşmuyor değildi. Onun iyi bir katil olduğunu, aldığı eğitimleri her şeyi öğrenmişti. Yinede bu endişelenmesine engel olmuyordu. Derin bir nefes aldıktan sonra malikaneden Rose'un da ayrılması ile sihirbazlar ile yalnız kalmıştı. Ortamdaki gergin havayı alacak bir yol düşünürken, aklına ilk gelen şey müzik ve dans olmuştu. Aklından bir büyü mırıldanıp, kendisi ile kızlara güzel ve seksi elbiseler giydirip üst kata çıktı. Scarlett'ı kandırmak biraz zor olsa da Elise ile birlikte onu da dansa ikna etmeyi başarmışlardı. Saatlerce yüksek sesle şarkı söyleyip dans ettikten sonra nefes nefese bir halde kendilerini koltuklara attıklarında dinlenmeye çalışıyorlardı. Fia, kendisi ve kızlar için soğuk içecekler ayarladıktan sonra Rose'un sesi ile aşağı indiler. Hissettiği aura ile Rose'un yalnız olmadığını fark ettiğinde elinde olmadan korumacı bir tavır takınarak kendini hazırladı. Aşağı indiğinde Rose'un yanındaki periyi gördüğünde şaşkındı. Sözleri ise daha da şaşırmasına neden oldu. Bu peri hepsini tanıyordu.

"Güzel kısmı için teşekkür ederim, sende hiç değişmemişsin. Hala yakışıklı ve hala ukalasın."

Sevdiği adamın kollarında uyandığında derin bir nefes alıp gülümsedi. Onun yanında olmak her şeye rağmen güzeldi. Başları beladaydı doğru fakat en azından sevdikleriyle beraberdi. Hayatta en çok değer verdiği iki kişiyleydi aşık olduğu adam ve kuzeni. Tek sorun peşlerindeki perilerdi. Hayatında hiç yaşamadığı bir korkuyu yaşıyordu şu sıralar. Başına bir şey gelmesinden değil sevgilisi leon ile kuzenini kaybetmekten korkuyordu. Onlara bir şey olmasını istemiyordu. Keşke yapabileceği bir şeyler olsaydı ama yoktu. Bu durum onu çileden çıkarıyordu. Kötü düşüncelerden kurtulmak istercesine sevdiği adamın o tadına doyulmaz dudaklarını öperken onun hareketlenmeye başlamasıyla geri çekildi. Aslında şuan onunla bu yatakta uzun süre vakit geçirmek istiyordu ama leon’un phin ve jared’la göreve çıkacak olduğu gerçeği bunu engelliyordu. Sıcak gülümsemesiyle sevgilisine günaydın derken dudaklarına da küçük bir öpücük kondurmayı ihmal etmemişti.

Yataktan çıkıp hızlı bir şekilde duşa girerken bu günün nasıl geçeceğini oldukça merak ediyordu. Kızlarla beraber geçirecekleri ilk gündü ve o şimdiden leon’un malikaneye sağ salim dönmesi için dua etmeye başlamıştı bu da zorlu bir gün olacağının bir başka kanıtıydı. Duştan sonra giyinip sevgilisiyle birlikte aşağı indiğinde erkekler vakit kaybetmeden gitmiş elise de kuzeni ve kızlarla baş başa kalmıştı. Birkaç dakika sonra rose’da halletmesi gereken ufak bir işi olduğunu phin’in bundan haberi olduğunu ve merak etmemelerini söyleyerek çıktığında gözlerini önce kuzenine ardından fia’ya dikti. Eve çöken kasvetli havadan kurtulmak için bir şeyler yapmayı düşünse de bunun için kendini iyi hissetmeyerek vazgeçip kendini koltuklardan birine attı. Üzerindeki kıyafetin bir anda değişmesiyle şaşkınlıkla kuzenine baktığı esnafa fia ile göz göze gelmişti. Duyulan müzikle neler olduğunu az çok anlamıştı. Peri kızı onları neşelendirmeye çalışıyordu. Histerik kahkahasını dudaklarını dişleyerek bastırırken derin bir iç çekti.

Sevdiği adamın dışarıda onu koruyabilmek adına kendi canını tehlikeye attığını bilirken eğlenmek mümkün müydü? Elbette değildi ama kuzeninin mahvolan psikolojisini belki birazcık düzeltir umuduyla bu fikri kabul edip onunla bir olarak scarlett’ı da ikna ederek dans edip şarkı söylemeye başlamışlardı. Eğleniyormuş gibi etrafa gülücükler dağıtarak uzun süre dans ettikten sonra yorgun bir şekilde kendini koltuklardan birine attı. Rose’un onları çağırmasıyla hep beraber aşağı inmişlerdi. Rose’un yanında başka birini görmesiyle olduğu yerde kaldı. Biraz daha ilerlediğinde gördüğü kişinin tanıdık biri olduğunu fark etti. Karşısındaki erkeğin ağzından kendi adını duyduğunda onu nereden tanıdığını da hatırlamıştı. Şaşkınlıkla Jonathan’a bakarken duyduklarıyla gülümsedi. Çocukluk arkadaşlarını bir anda karşısında görmek şaşırtıcı olsa da onu gördüğüne sevinmişti. Gülerek ''Yani bizi tanıdığına pişman mısın?'' diye sordu.

Uzun bir gece onu bekliyordu. Sonunda bazı şeyler rayına oturduğu için üç erkek peri ortak olmaya karar vermişlerdi. Bu da gece boyunca büyük bir aile olmalarına neden olmuştu. Her biri yanlarında değer verdikleri kadınlarla birlikte yemek yerken o masanın bir köşesinde sessizce duruyordu. Gerçi bu sessizliği arada sırada Phin ve Elise yüzünden bozulmuyor değildi. Bu yeni psikoloji yüzünden onları üzdüğünü biliyordu. Ama elinde değildi. Değişebilse bunun için bir yol dener ve kurtulmaya çalışırdı. Ama ne yazık ki hiç bir çıkar yol bulamıyordu. Daha fazla kendi içine gömülmekten kendini geri alamazken sonunda herkes odasına çekildiğinde yalnızlığı ve o kalmıştı. Bir çok şey düşündü, gece boyunca... Herkesi mutlu bir çift gibi görmek Dante'i daha çok özlemesine neden olmuştu. Bir yandan onu delice isterken, diğer yandan onu hak etmediği düşüncesi içini kemirip duruyordu. Bir süre sonra bir şekilde uyumayı başardığında eski kabusları yeniden ortaya çıksa da hiç uyanmadan deliksiz bir uyku geçirmişti. Belkide alışmıştı. Zaten çoğu şeye alışmaya başlıyordu.

Sabah herkesle birlikte kahvaltı yaparken üç perinin gidişini izledi. Üçü içinde endişeliydi. Ama endişesi yanındaki kızlar kadar çok olamazdı her halde. O arkadaş ve abi gördüğü kişileri yollarken kızlar sevdiği erkekleri yolcu etmişlerdi. Rose da malikaneden ayrıldığında kendini koltuklardan birine attığında üzerindeki kıyafetin değişmesi ile boş gözlerle Fia'a baktı. Bunu ona yapacak başka kimse yoktu, çünkü. Elise ile birlikte oldukça uzun bir süre dans ve müzik için ısrar edince en çok sevdiği dans ve müzikle vakit geçirmeye başladı. Neyse ki bu durum kafasını biraz olsun dağıttığı için rahatlamıştı. Nefes, nefese kaldığında birden beliren içeceklerden birini kaptı. İçecekle boğazını ıslatıp rahatladığı bir sırada Rose'un sesi ile aşağı indi. Rose'un yanındaki kişinin dudaklarından kendi adını duyduğunda olduğu yerde dondu. Sonrasında onun gözlerine dikkatli baktığında onu tanıdı. Kızlarında onu tanıdığına şahit olmak şaşırtıcı olsa da onun söylediği hiç bir söze cevap vermeden yorgun bedenini koltuğa attı.

Aklı hala Phin'de onun için endişeleniyordu. Sırf bu yüzden bu bardan hiç bir şey kazanmadan ayrılmak istememişti. Bu nedenle, ona az önce yardım eden eski dostunun yanında aldığı soluğu... Jonathan'ı uzun zamandır görmemişti. Neredeyse Phin, hayatına girdiğinden beri... O yüzden neler yaptığını pek bilmiyordu. Bu yüzden ondan yardım isteme işine uzun bir konuşmanın ardından karar verdi. Onun bu işleri bıraktığını öğrendiğinde umudu biraz azalmıştı. Buradan yanında işe yarar bir peri ile ayrılmak istediği bir gerçekti. Bu durumda inatçılığı biraz devreye girecekti. En azından hala iyi biri diye düşündü, içinden. Sonuçta ona yardım etmeden görmezden gelebilirdi. Ama o yardım etmeyi seçmişti. Bu da en azından kötü tarafta olmadığı konusunda ona güvenmesine neden oldu. Gerçi yinede ne kadar güvenebilirdi bilmiyordu. Ama eski dostu ile yaptığı sohbette eskisinden pek farklı olmadığını görmek içindeki umut ışığının yeniden yanmasına neden oldu. Yine de onu ikna etmek öyle kolay olmamıştı. Jonathan tarafsız olma konusunda fazla takıntı gösteriyor olsa da unuttuğu bir şey vardı. Rose, inatçı kişiliği ile bir şeyi isterse onu mutlaka alırdı. Bu inadı hayatında değer verdiği erkekler için bazen çok kötü olabiliyordu. Ama yinede bu huyundan vazgeçecek değildi. Hamileliği bir çok yeni davranışlar eklese de ona inatçılığından pek bir şey kaybetmemişti. Aksine daha da inatçı olmuştu.

Eski dostu ile bardan yüzünde bir gülümse ile ayrıldığında malikanede onu diğerleri ile tanıştırma vakti gelmişti Erkeklerin geç geleceğini tahmin ederek bu tanışma faslının uzun sürecek olmasını umursamadı. Tanıştırmak için atak yaptığında Jonathan'ın kızları görür görmez adlarını söylemesi bir an şaşırmasına neden oldu. Sözlerinden sonra konuşmaya başladı.

"Tamam, aslında uzun tanışma faslı ile beni yormuyor olmanıza, memnun bile oldum."

Konuşması sonrası kendini koltuklardan birine attı. Karın ağrısı yine bir anda bedenini ele geçirmişti. Yüzünü hafif buruşturup derin nefesler alarak bir süre bekledi. Phin olmadan bu acı geçmeyecek gibiydi. Sonra Jon'un ukala tavrı ile söyledikleri yüzünde bir gülümseme oluşturdu.

"Jon, yani bu durumda teklifi mi kabul ettiğine pişman mısın?"

Jonathan rose’a yardım etmeyi kabul etse de bunun doğruluğunu sorgulamadan duramıyordu. Kendi kurallarını çiğnemek iyi bir şeymiş gibi durmuyordu. Larissa’yı kaybettiği gün işlerden çekilmeye karar vermişti şimdiyse ondan daha inatçı bir peri kızına hayır diyemediği için geri dönüyordu kısmen de olsa. İçinden bir ses yanlış yaptığını avazı çıktığı kadar bağırıyordu. Mantığı doğru olan şeyin o gün o iki sihirbazı hissettiği an oradan çekip gitmesinin ve rose’u görmezden gelmesi olduğunu söylerken bir şeyler bu dediklerini yapmasına engel oluyordu. Ne olduğundan emin değildi. Geçmişte değer verdiklerini yok sayamamanın onlarla geçirdiği güzel anılarla bir ilgisi olup olmadığını merak ediyordu. Hayatında çok fazla keşkeler,belkiler ve eğerler vardı. Bunlara yenisinin eklenmesini istemiyordu belki de bu yüzdendi şuan bu malikanede olmasının nedeni… Başları dertte olan sihirbazlarla tanışmayı beklerken gördüğü tanıdık iki yüz şaşırmasına neden oldu.

Çocukluk arkadaşlarını bir anda karşısında görmek şaşırmasını sağlamıştı. Başı dertte olan sihirbazların onlar olduğunu anladığında şaşkınlığını üzerinden atınca onlara takılmadan yapamadı. Kızlar hatırladığından daha güzeldi. Üzerlerindeki kıyafetlerle kesinlikle nefes kesicilerdi. Hepsinin kendine has o enfes kokusu ve gizemli aynı zamanda da çekici havası onun bile başını döndürmüştü. Bu işi kabul ederken bu kadar güzel kızla bir arada olacağından haberi yoktu. Bu sürpriz karşısında çapkınca gülümserken Fia’nın söylediklerine alaycı tavrıyla '' iltifat için teşekkürler sende gördüğüm kadarıyla hala hazır cevapsın pardon aslında bu hepinizin ortak özelliklerinden biriydi. Güzel, baş belası ama hazır cevaplar '' diyerek güldü. Elise’in aynı alaycılıkla sorduğu soruya başını biraz yana eğerek düşünürmüş gibi yaptı. Ciddi bir tavır ve otoriter bir ses tonuyla ''Biraz düşünmem gerek… Ihım sizi tanıdığıma pişman mıyım? '' diyip sustu.

Sanki gerçekten bunu düşünür gibiydi. Ardından kahkahalarla gülerek ''Ah tabi ki hayır sizinle tanışmak başıma gelen en iyi şeydi. '' Dedikten sonra rose’un sorusuna ''Hayır düşündüğümden eğlenceli olacak '' dedikten sonra dışarı bakarak ''Hey neden sohbete dışarıda devam etmiyoruz? Hava oldukça güzel ve siz evde tıkılıp kalmışsınız. Hadi biraz canlanın uyuşuklar hava harika ve havuz sıcak hadi hep beraber havuz partisi yapalım. Hem sıkıcı şeylerden de uzaklaşmış oluruz '' diyerek kızlara baktı. İtiraz etmeye hazırlandıklarını anlayınca derin bir nefes alıp ''tiraz kabul etmiyorum. Hadi ama sizde sıkılmadınız mı bu kasvetten? '' dedi. Bu sözleri onları ikna etmeye yetmişti. Birkaç dakika içinde hepsi havuz keyfi için hazırdı. Kızlarla beraber şakalaşarak havuza indiler.

» Eski Dost, Seksi Öğrenci
» Eski Bir Bela
» Eski Dostlar...
» Eski bir dostu ziyaret