Doğum Günün ve Korkutan Not

Cadı Mesaj Sayısı : 150 Kayıt tarihi : 01/06/13 Lakap : Kuzgun

Sadakat ve değer... Meleğinin ona olan sevgisine karşılık, ona verdiği şeylerdi. Jezebel olayından sonra ona daha da bağlanmıştı. Yıllar sonra yeniden bir kadına sadakatle bağlanmıştı. Bu şaşırtıcıydı. Çünkü Jezebel den sonra hiç kimseye sadakat göstermemişti. Bir çok kadınla birlikte olmuştu ve böylesi onun için en iyisiydi. Ama şimdi Tiffany, hayatındaki tek kadındı. Bundan sonra da böyle kalacaktı. Jezebel ile ayrılmalarının bir nedeni vardı. O an için yapacağı iş daha önemli görünmüştü ve aynı şekilde onu geride bırakmakta oldukça kolay olmuştu. Hayatında tek kadın o olsa da asla ona bağlanmadığını onu geride bıraktığında fark etmişti. Tiffany, ise garip bir şekilde onu kendine bağlamıştı. Hala işleri olsa da ondan önemli olan hiç bir şey yoktu, hayatında... Belki de henüz fark etmeyi beceremediği bir durum vardı ortada... Tüm bu sadakat ve değerin içinde ona aşık olmuştu. Henüz ona bunu söylememiş olsa da bunu dile getirmek için önünde harika bir gün vardı. Meleğinin doğum günü...

Tiffany onunla şatoda en azından şimdilik kalmaya başlamadığı için rahatlıkla hazırlık yapabilirdi. Bahçenin en güzel kısmını onun için hazırlamaya başladı. Çiçeklerini sevdiğini biliyordu ve etraf onun sevdiği çiçeklerle doluydu. Bu güzel kokular doğum günü için onlara eşlik edecekti. Tüm her şey tamamlandığında tüm hazırlıkları bir büyü ile görünmez hale getirdi. Bulunduğu yer ise zifiri karanlıktı. Artık tek yapması gereken Tiffany'i buraya getirmekti. Doğum gününü bilmediğini düşündüğü için onu bir sürprizinin beklediğinden haberi olmayacaktı. Bu ihtimali tamamen imkansız hale getirmek için aklına hain bir plan geldi. Tiffany'e, Jezebel'in ağzından bir mektup yazdı ve gönderdi.

"Tatlı cadı... Raven'ı boş bırakmaman gerekirdi. Ona yaptığım lanet yüzünden bana ait olduğunu sanıyor ve bana aşık. Şu an sevdiğin adamın kalbi ellerimin arasında... Onunla eğlendikten sonra bu kalbinin bir daha atmamasını sağlayacağım... Belki bu gerçekleşmeden ona veda etmez istersin... Gelirsen Aeron şatosunun bahçesindeyiz" . "Jezebel..."

Bu yazıları okuduktan sonra onun hızla buraya geleceğinden emindi. Kısa bir süre sonra meleğinin aurasını hissettiğinde yüzünde sinsi bir gülümseme belirdi. Giderek ona yaklaştığında etraf bir anda aydınlanıp, pasta ve yiyeceklerin olduğu masa görünür hale geldi.

"Sürpriz... İyi ki doğdun, meleğim."

Raven’ın kendisine bağlı kalabileceğiyle ilgili tereddütleri zamanla geçmiş olmasına rağmen jezebel konusunda aklı hala karışıktı. Hayatlarından tamamen çıkmış gibi görünüyordu fakat raven’a özel bir ilgisi olduğu da açıktı. Üstelik geçmişte içinde duygu barındırmasa da bir ilişkileri olmuştu. Aşık olduğu adam ise ona zamanında sadık kaldığını kendi ağzıyla söylemişti. Belki de hala… Kafasını sinirle iki yana salladı. Bunları düşünmemeliydi. Raven’ın şuan hayatındaki tek kadın kendisiydi ve jezebel’le de tiffany’i kurtarmak için birlikte olmuştu. Geçmiş geçmişte kalmıştı. Tiffany ile raven ise hayatlarına birlikte devam ediyorlardı. Sonunun ne olacağı belirsiz olsa da. Düşüncelerden kurtulmayı başarıp kısa bir duş aldıktan sonra bir büyüyle hazırlanarak soluğu kafesinde aldı. Günü sıkıcı görüşmelerle geçerken önünde beliren notla şaşkınlıkla etrafına bakındı. Notu alıp okuduğundaysa beyninden vurulmuşa dönmüştü. Ne kadar süre boş boş o kağıda baktığını bilmiyordu. Kendine geldiğinde hızla kalkıp soluğu sevdiği adamın şatosunda aldı. O cadının takıntılı olduğunu biliyordu ama bu kadarını düşünmemişti. İnsan kendisine istediğini birini nasıl öldürmeyi düşünebilirdi aklı almıyordu. Bahçede ilerlerken jezebel’in aurasını hissedememek onu korkutmaya başlamıştı.

Bir büyüyle etrafı aydınlatmayı deneyip başaramayınca ''Hay lanet… Çok karanlık hiçbir şey göremiyorum. Raven…'' diye seslendi endişeli ses tonuyla ve düşmemeye özen göstererek ilerlemeye devam etti. Ses gelmeyince içindeki korku daha da büyüdü. Onun aurasını hissettiği yere doğru giderken etraf bir anda aydınlamıştı. Karanlığa alışkın gözlerinin aydınlığa alışmasını beklerken sevdiği adamı gördü. İyi olup olmadığını anlamak için onu kısa süre süzdükten sonra koşarak ona sarıldı. Sözlerini algıladığında hızla geri çekilip ''Sürpriz öyle mi? Lanet olsun beni ne kadar korkuttun biliyor musun? Korkudan kalpten giden ilk cadı ola… '' diye onu sinirle azarlamaya başlamıştı ki sustu. Şaşkınlıkla ''Bir dakika ne?'' diye sorarak etrafa bakındı. Kendisi için özel olarak hazırlanmış şeyleri gördükten sonra ''Ah tabi ya bugün benim doğum günümdü. Ama sen nereden biliyorsun?'' diye sordu. Şaşkınlıktan teşekkür etmeyi bile unutmuştu.

Cadı Mesaj Sayısı : 150 Kayıt tarihi : 01/06/13 Lakap : Kuzgun

Hazırladığı notu okurken Tiffany'nin yüzünü görmek isterdi. Bugünün doğum günü olduğundan haberi ver mıydı? Bunu bilmiyordu. Çünkü en son iki gün önce birliktelerdi ve henüz bu gece yapmayı planladığı daveti yapmadığı için birlikte kalmıyorlardı. Büyük ihtimalle işlettiği cafe de notu okumuştu ve oradan nasıl bir halde ayrıldığını tahmin edebiliyordu. Zifiri karanlığın içinde sevdiği kadını beklerken yüzündeki sinsi ifadeye engel olamamıştı. Çok geçmeden Tiffany, endişe dolu gözlerle karşısına gelmişti. Bununla birlikte zifiri karanlığı kaldırdı. Etraf hazırladığı çiçekler ve masalarla renklenirken Tiffany onun kollarına arasına gelmişti. Endişesi o kadar yoğundu ki bunu atan kalp atışından hissedebiliyordu. Ona sıkıca sarılırken sürprizini dile getirdi. Kızın elleri arasından hızla çıkışı ile ona bakmaya başladı. Kalbi hala normal bir ritmde atmıyordu. Bunu anlamak için onun tatlı yüzüne bakması yeterli oldu. Sinirli bir şekilde en çok sevdiği hırçın hali ile konuşmaya başladığında kahkahasına engel olamadı. Bir süre daha sessizlik içinde kızın her şeyi algılamasını bekledi. Son sözlerinden sonra onu bileğinden tutup kendine çekti. Bedenini bedenine yaslamış gözlerinin içine bakıyor ve elleriyle onu sarmalıyordu.

"Bir şekilde öğrendim ve meleğimin bu özel gününü kutlamak istedi. Sürpriz içinde biraz haince bir düşünce olsa da bu yolu seçtim. Sonuçta romantik bir adam olmadığımı ikimizde biliyoruz. Mutlu yıllar, meleğim"

Kızın dudaklarına kapandığında ona uzun tutkulu bir öpücük verdi. Elleri kızın harika bedeninde kısa bir süre dolaştıktan sonra ondan bir adım uzaklaştı. Elinden tutup onu masaya yaklaştırdığında hafif bir müzik çalmaya başlamıştı.

"Hadi artık bu güzel günü kutlayayım, bir dilek tut ve mumları üfle. Hemen sonra bu paketi açmanı istiyorum, benim sana hediyem..."

Raven’î karşısında sapasağlam gördüğünde rahat bir nefes alıp ona sıkıca sarılırken duyduğu şeyler öfkelenmesine neden olmuştu. Sürpriz demişti değil mi? O sevdiği adama bir şey olacak diye korkudan ölürken bunun hepsinin raven’ın bir uydurmacası olduğunu öğreniyordu. Bunun için sevinse mi kızsa mı bilemezken ona olan sinirini cümlelere döktüğü esnada kalpsiz prensinin söylediği diğer şeyleri hatırladı. Yakışıklı cadısının kahkahaları sinirini bozarken etrafa bakındı. Etrafta oldukça fazla olan sevdiği çiçekler, yemek ve pastanın olduğu masa ve diğer şeyleri gördüğünde bugünün doğum günü olduğunu hatırladı. Tanrım nasılda aklından çıkmıştı. Bir hafta öncesine kadar aklındaydı aslında lakin sonra ne olduysa aklından çıkıvermişti. Gözlerini sevdiği adamın gözlerine dikerek bunu nereden bildiğini sordu. Yani kendisine değer veriyordu ve sadıktı evet ama böyle bir şey yapacağı hiç aklına gelmezdi. Hem nereden biliyordu ki? Bileğinden çekilip bedeni onun bedenine yaslandığında gözlerini raven’ın gözlerine dikti. Kalpsiz prensinin kendisine sarılmasıyla oda ona sarılmıştı. Sözleri içini ısıtıp kalbine işlerken gülümseyerek ''Biraz haince öylemi ? Yani sadece birazcık? Sana bir şey olacak diye korkudan ölüyordum. Bence en kısa sürede az çok tanımlarına el atmalısın'' diye onu azarladı.

Daha sonra duyduklarına tatlı bir gülümsemeyle ''Teşekkür ederim.'' Dedi. Dudaklarına kapanan dudaklara tutkuyla karşılık verdi. Bedeninde gezen eller onu yavaş yavaş baştan çıkarırken raven’ın bir anda geri çekilmesiyle derin bir nefes alıp etrafa bir kez daha baktı. Bütün bu şeyleri yakışıklı cadısının kendisi için hazırladığını düşündükçe içindeki mutluluk ve sevinç katlanarak artıyordu. Sevdiği adamın elinden tutarak onu masaya götürdükten sonra söylediklerine gülümseyerek ''Peki...'' Dedi. Gözlerini kapayıp bir dilek tuttu. Dileği raven’în kalbiydi. Onun kendisine aşık olmasını dilemişti. Kalpsiz prensi için bunun imkansız olduğunu bilse de tek dileği buydu. Mumları üfleyip hediyeyi açtığında gördüğü göz kamaştıran kolyeyi gördüğünde sevdiği adamın dudaklarına tutkulu bir öpücük kondurup geri çekildi. Gülümseyerek ''Bu harika bir şey çok teşekkür ederim. Herşey için. Süprizine bayıldım... Korkutma kısmı hariç tabi onun için sana hala kızgınım.'' dedikten sonra kolyeyi uzatarak ''Takmama yardım eder misin?''diye sordu.

Cadı Mesaj Sayısı : 150 Kayıt tarihi : 01/06/13 Lakap : Kuzgun

Sevdiği kadının endişe dolu gözleri ona garip bir haz veriyordu. Yıllardan sonra gerçek anlamda değer verildiğini hissediyordu. Tiffany onu seviyordu ve karşılık olarak ona verdikleri ile yetiniyordu. Ama bu yaptıkları ona giderek daha fazla bağlanmasını sağlarken buz tutmuş kalbini de ısıtıyordu. Bugün onun için çok önemli bir gündü. Bu günün önüme bir yana ona vermek istediği bir çok hediye vardı. Bunun içinde kutlamanın bir an önde başlaması gerekiyordu. Onun ilk önce sorularına cevap verdi. Haince hazırladığı not konusunda biraz ileri gittiğini kabul etmişti. Ama Tiffany'e göre biraz kısmı kesinlikle yetersizdi. Çünkü onu çok fazla korkutmuştu. Korkusunun geçmesi içinse onu kolları arasına aldı. Verdiği tutkulu öpücükle elleri teninde gezmeye başlamıştı. Neredeyse onu burada götürebilecek kıvamdaydı. Ama o zaman hazırladığı bu sürprizin hiç bir anlamı kalmazdı. Onu elinden tutarak masaya yanaştırdı. Pasta üzerinde süs ve mumlarla doğum günü kızını bekliyordu. Mumlar üflendiğinde sevdiği kadına sarıldı ve hemen ardından ona hediye olarak verdiği kutuyu açmasını bekledi.

Ona özel bir hediye vermek istemişti. Bu kolye ise onun için çok değerliydi. Annesine ait olan bu kolye ona her zaman iyi olan zamanlarını hatırlıyordu ve resimlerle dolu o oda da baş köşede duruyordu. Tiffany'nin onu görmediğinden ise neredeyse emindi. Çünkü annesinin ölümünden sonra kutu asla açılmamıştı. Hediyeyi gördükten sonraki haline baktı, kızın. Mutlu olduğunu görmek hoşuna gitmişti. Kolyeyi boynuna takmak için aldığında arkasına geçti. Kolyeyi boynuna taktıktan sonra onu çevirip dudaklarına bir öpücük kondurdu.

"Hediyemi beğenmiş olmana sevindim. Sana yeni bir şey almak isterdim ama benim için özel bir şeyi vermenin daha iyi olacağını düşündüm. Kolye sana çok yakıştı bu anneme aitti. Onu kaybettiğimden günden bu yana ilk kez kutusundan çıkıyor."

Onu kendine çekip yeniden dudaklarına kapandığında tutkulu bir şekilde yeniden öpmeye başladı. Elleri rahat durmadığı için bir göğsünü kavramış, diğer eli ise kalçasını okşamaya başlamıştı. Sonra ne yaptığını fark ettiğinde geri çekildi.

"Sanırım seni öpmekten vazgeçmem gerek yoksa hazırladığım her şey boşa gidecek üstelik hediyelerin henüz bitmedi de..."

Kızın elini alıp kalbinin üzerine koyduğunda gözlerinin içine baktı.

"Kalan hediyeler seni mutlu eder mi? Emin değilim. Şu an hissettiğin bu kalbi sonsuza dek sana veriyorum. Seni seviyorum, Tiffany. Başta sadece değer verme ve hoşlanma olduğunu sanmıştım ama şimdi anlıyorum ki sana aşık oldum. Burada benimle Aeron şatosunda yaşamanı istiyorum... "

Onun dudaklarından çıkacak kelimeleri dinledikten sonra kısa konuştu ve masaya geçti.

"Bu kadar romantik andan sonra sanırım masaya geçmeliyiz ben çok açıktım"

Şuan mutluluktan havalara uçuyordu. Aşık olduğu adam onun doğum gününü bir şekilde öğrenip onun için kendisine sürpriz yapmak için uğraş vermişti. Ondan aldığı ilk hediyeyi oldukça merak ederek kutuyu açtığında gördüğü harika kolyeyle gülümsedi. Sevinçle onun dudaklarına kapanıp teşekkür ettikten sonra mutlulukla hediyesini takması için sevdiği adama uzattı. Sevdiği adam kolyeyi boynuna taktıktan sonra dudaklarına kapanmıştı. Öpücüğe zevk ve tutkuyla karşılık verdi. Raven’ın sonraki açıklamalarıyla nutku tutulmuştu. Ne diyeceğini bilemez bir haldeydi. Çok mutlu olmuştu. Sevinçle ''Senin için bu kadar değerli olduğumu görmek beni mutlu etti. Bu kolye benim için bana alabileceğin diğer her şeyden daha önemli'' dedi. Yakışıklı cadısının öpücüğüne aşkla karşılık verdi. Vücudunda gezinen elleri hissettiğinde ona biraz daha yaklaştı. Göğsünde ve kalçasında hissettiği ellerle kollarını onun boynuna dolayıp bedenini bedenine yasladı. Sevdiği adamın bir anda geri çekilip söylediklerinden sonra meraklı gözlerini onun gözlerine dikip gülümsedi. Elinin altında onun kalp atışlarını hissetmek garip hissettirmişti. Duydukları onu şaşırtırken mutlu da etmişti. Sevinçle ona sarılıp ''Tanrım… Çok mutluyum. Senin kalbinden daha çok istediğim bir şey yoktu.'' Dedikten sonra dudaklarına kapandı. Uzun tutkulu bir öpücük kondurup geri çekilerek '' Birlikte yaşamak harika olacak'' dedikten sonra onu tekrar öpmek hatta yatağa atmak isterken duyduğu şeyle donup kaldı.

Yüzündeki gülümseme donarken ''Pekala yemeğe geçelim'' dedi. En azından kendisine aşık olmuştu ve bunu dile getirmişti. Sadakat ve kendisine değer verdiğiyle yetinirken şimdi o çok istediği aşkını kazandıktan sonra bundan şikayet etmeye niyeti yoktu. Masaya oturup onunla güzel bir yemeğin ardından pastalarını da afiyetle yemişlerdi. Tatlı sonrası yerinden kalkıp onun yanına giderek kucağına yerleşti. Hafif bir müzik onlara eşlik ederken parmaklarını onun göğsünün üzerinde gezdirirken ''Sürpriz yapmak konusunda oldukça harikasın. En sevdiğim çiçekler arasında romantik olmayan aşık olduğum adamla romantik dakikalar… Bundan daha güzel bir doğum günü hayal edemiyorum'' diye fısıldadıktan sonra boynuna küçük bir öpücük kondurup geri çekildi. Dudakları dudaklarına kapanmadan önce ''Seni seviyorum…'' diyip onu öpmeye başladı.

Cadı Mesaj Sayısı : 150 Kayıt tarihi : 01/06/13 Lakap : Kuzgun

Neredeyse planladığı hiç bir şeyi gerçekleştiremeden sevdiği kadına sahip olacaktı. Bunun farkına vardığında kendini toparlaması kısa sürdü. Henüz ona vermek istedikleri bitmemişti. Kolye sadece bir başlangıçtı. Kolye bir tılsım gibi Tiffany'e olan aşkını gösteriyordu. Ama elbette kolye tek başına hiç bir işe yaramazdı. bunların kelimelere dökülmesi gerekiyordu ve o bunu duymayı çoktan hak etmişti. Kızı kalp atışlarını hissetmesini sağladıktan sonra konuşmaya başlamıştı. Romantik bir adam olmadığını biliyordu ve aslında bu tür konularda deneyimsiz olduğundan konuşmayı da pek beceremiyordu. Tamam bir çok konuda ukala ve hazır cevap olsa da bu konuda ukala tavrı hiç bir işe yaramıyordu. Bu yüzden kalbinde gerçekten hissettiği ne varsa onlar döküldü dudaklarından... Sadece ama sadece ona olan sevgisi. Konuşması bittiğinde ona sarılan güzel yaratığı kolları arasına aldı. Sıkıca sarılıp kokusunu içine çekti. Tüm bu romantik dakikalar onun gibi birine çok fazla gelmişti. Üstelik masa da onu bekleyen yemekler ve pasta vardı o ise gerçekten acıkmıştı. Masaya geçtikten sonra yemeğin tadını çıkardı, sevdiği kadının yanında olmasını mutlulu ile.

Yemek ile işi bittiğinde gözleri güzelliğe kaydı. Gözlerinde gördüğü bakışlardan hoşlanırken kucağına yerleşmesini izledi. Hadid çalan müzik eşliğinde sevdiği kadının belinden tutmuş gözlerinin içine bakıyordu. Konuşmaları yaptığı her şeyin değdiğini gösteriyordu. Boynunda hissettiği öpücük ve cadının tavırları ile baştan çıkmaya başlamıştı. Aslında onun baştan çıkarmaya çalışmasına hiç gerek yoktu. Varlığı bile bedeni için bir uyarılma nedeni iken duyduğu iki kelimenin onunda dudakları, harika dudaklarla birleşti. Onun dudaklarını büyük bir tutkuyla öperken elleri teninde gezmeye başladı. Dudaklarını onun dudaklarından kurtarıp geri çekildiğinde gözleri arzudan kararmış bir şekilde meleğine bakıyordu.

"Evet bu çiçekler gerçekten harika ve şu an onların arasında yapmak istediğim, farklı şeyler var"

Kızı kucağına alıp ayağa kalktığında onun sevdiği çiçeklerle dolu olan bahçenin bölümüme gidip onu çiçeklerin üzerine yatırdı. Tiffany'i bedenini altına aldığında dudaklarını öperken onu soymaya başladı. Teni çıplak kaldıkça, dudaklarından ayrılıp yenine öpücükler kondurmaya başladı. Öpücüklerini ısırıklara dönüşüp göğüslerinden birini alıp emmeye başladığında diğer eli kadınlığını okşamaya başlamıştı. Kendi üstü içinse hiç bir şey yapmıyordu. Tiffany'i tamamen çıplak bıraktığında teninde öpülmedik yer kalmamıştı. En çok sevdiği yer olan göğüslerini ise ısırıklarla diş izledi bırakırken kadınlığındaki okşayışı daha da hızlandırdı. Bedeninde her diş izi onun kendisinin olduğuna dair bir imza gibiydi.

Sevdiği adamın yaptığı sürpriz bile onu fazlasıyla mutlu ederken duyduğu aşk itirafı sevinçten havalara uçmasını sağlamıştı. İnanmakta zorluk çekiyordu. Bütün bunlar gerçek miydi yoksa harika bir rüya mıydı karar veremiyordu. Tüm bu yaşananlar gerçek olamayacak kadar güzeldi. Tiffany ise bunun bir rüya olmasını kesinlikle istemiyordu. Yaşananların gerçek olduğunuysa yakışıklı cadısının en romantik anda acıktım masaya geçelim diyerek her şeyi bozmasından anlamıştı. Raven kesinlikle ama kesinlikle romantik bir adam değildi ve hiçbir zamanda olmayacaktı. Gerçi bu gün en azından bunu denemişti ve az önceye kadar oldukça başarılı olmuştu. Sevdiği adam tiffany’nin kendisini yatağa atma planlarını kısa süreliğine mahvettiğinden habersiz masaya geçtiğinde onun kendisine yaptığı aşk itirafı ve onu sevdiği gerçeğiyle bu duruma bozulsa da sorunsuzca masaya geçip kendini yemeklere vermişti. Onunla güzel bir yemekten sonra planını devreye sokmuştu. Kucağına yerleşip birkaç baştan çıkarıcı hareketten sonra dudaklarına kapandı. Bedeninde gezinen eller inlemesini sağlarken karanlık prensinin geri çekilerek söylediklerinden sonra gülerek '' Ciddi olamazsın'' dedi. Kendini bir anda onun kucağında bulduğunda '' Tamam anlaşılan ciddisin ama çiçekleri bu işe alet etmeyip yatak odasına gitsek?'' dedi.

Kendini çiçeklerin üzerinde bulduğunda etraftaki harika kokuyu derin bir nefesle içine çekti. Bedenine kondurulan öpücükler oldukça tahrik ederken kadınlığında hissettiği okşayışlar baştan çıkmış bedeninin alev almasını sağlıyordu. İnlemeleri giderek artarken bedeninde hissettiği ısırıklar canını yakarken aynı zamanda tahrikte ediyordu. Raven kendi üzerindekiler için hiçbir şey yapmayınca onu altına alıp dudaklarına kapandı. Geri çekilip ellerini tahrik edici şekilde bedeninde gezdirirken gömleğinden kurtulmuştu. Bedenine öpücükler kondururken de pantolonunu çıkartmıştı. Bir büyüyle de üzerindekilerden kurtulabilirdi ama onu bu şekilde soymayı seviyordu. Sevdiği adamın üzerinde sadece bir şort kaldığında durdu. Onu çıkartmak yerine kalçalarını üzerinde hareket ettirirken boynuna hafif ısırıklar ve öpücükler bırakarak dudaklarına çıktı. Onları öpüp emerken elleri bedeninde yavaşça geziniyordu

Cadı Mesaj Sayısı : 150 Kayıt tarihi : 01/06/13 Lakap : Kuzgun

Etraftaki çiçek kokularının arasında Tiffany'nin baştan çıkarıcı kokusu ciğerlerini dolduruyordu. Tüm romantik anları bir çırpıda silip yemeğe geçmesi tatlı cadısı şaşırmış olsa da o an için midesi daha önemli görünmüştü. Ama şimdi o kucağında böylesine hazır görünürken tek düşündüğü Tiffany olmuştu. Onu ateşli bir şekilde öperken bedeninin baştan çıkarılmasına izin vermişti. Çiçekler konusunda aklına harika bir fikir geldiğinde bunu kelimelere dökmüştü. Tiffany'nin sözleri çapkınca gülümsemesini sağlarken ona cevap vermek yerine harekete geçmişti. Aslında evet şu an yumuşak bir yatakta sevdiği kadınla birlikte olabilirlerdi. Ama o özel olmasını istemişti, en azından bugün için. Tiffany, onun için yeterince önemliydi ve sadece tatmin aracıda değildi. Altındaki bu harika beden sadece tatmin verdiği için değil, aynı zamanda kalbini de çaldığı için önemliydi. Düşünceleri bir kenara bırakıp çiçeklerin arasındaki harika bedene odaklandı. Hazırlık ve doğum günü sürprizi için sadece iki gün ayrı kalmışlardı. Yine de bu onu deli gibi özlemesine engel olmamıştı. Onu öpücükler arasında çıplak bıraktığında kendi kıyafetleri için hiç bir şey yapmamıştı. Meleğinin onu altına alması ile tüm bedenini ona verdi. Bir diğer hediyesi kendi bedeniymiş gibi kendini ona teslim etti. Bir süre gözlerini kapatıp onun istediği şekilde bedeninin tadını çıkarmasına izin verdikten sonra artık dayanamadığı için onu altına aldı. Üzerindeki tek şortu çıkarıp bacakları arasındaki yerini aldığında göğüslerinden birini ağzına alarak sertçe içine yerleşti. Tiffany'nin inlemeleri onu deli ederken kısa sürede kendini kaybetmişti. Sonunda o an geldiğinde kızın üzerine yayıldı. Çiçeklerin arasına onu kollarının arasına alıp bir süre uzandı. Bedeni kendini biraz toparladığında saçlarına bir öpücük kondurdu.

"İyi ki doğdun hayatım ve iyi ki benim oldun. Seni çok seviyorum"

Bu kelimelerden sonra bir büyü ile rahat yataklarına gitmişlerdi. Ama bir kaç dakika içinde arzuları yeniden alevlendiğinde onunla yeniden ve yeniden birlikte oldu. Gecenin ilerleyen saatlerinde ise yorgun bedeni meleğini kolları arasına alarak uykuya daldı.

» İkizlerin Doğum Günü
» Sürpriz Doğum Günü