Gizli Tutku

Cadı Mesaj Sayısı : 150 Kayıt tarihi : 01/06/13 Lakap : Kuzgun

Bir rüyanın içine dalmıştı. Yanındaki tadı güzel olan cadı ile düşündüğünden daha fazla vakit geçirmiş ve tadını olması gerekenden daha fazla beğenmişti. Bu cadıdan önce onu böyle etkileyebilen tek bir cadı olmuştu, Jezebel... Gerçi Tiffany'i onunla bile kıyaslayamıyordu. Tadı öylesine güzel ve cezbediciydi ki... Tüm sözleri ile kafasını karıştırmayı başarmıştı. Gece boyu laneti ile ilgili bir sürü farklı şey düşünmüş ve bunlar rüyasına yansımıştı. Rüyasında bir sürü düşmanını görürken aynı zamanda tadı güzel yaratığı da görmüştü. Rüyasında bile gözlerinde aşkını görmüştü. En başta ona inanmak istememişti ama tadı, konuşması, akan göz yaşları... Ya doğruyu söylüyordu ya da mükemmel bir rol yapıyordu. Yine de cadının masum olduğunu bir şekilde hissediyordu. Sabah erken bir saatte gözlerini açtığında rüyasında kıza dönmüş olduğunu gördü. Kız ise ona sarılıyordu. Bu durum gerçekten sevimli görünüyordu. Eliyle kızın yanağını okşadı. Onu gerçekten hatırlamıyordu ama tüm iyi düşüncelerin yanında içinden bir ses ona zarar vermesini söylüyordu. Derin bir nefesle kızın kokusu ciğerlerini doldururken aklına yeniden Jezebel geldi. Onu lanetleyecek kadar güçlü ve eskiden ona oldukça yakın olan tek cadı oydu. Tiffany'nin teorisi doğru ise lanetin sahibi o olmalıydı. Kızın yanağını okşarken farkında olmadan boynuna yöneldi. Narin boynunu elleri arasına almıştı. Bir süre sert tutsa bu güzel varlık elleri arasında kolayca can verebilirdi. Elini sıkmak üzereyken geri çekti. Kızın bedenini kavrayıp üstüne çıkarıp başını elleri arasında tuttu.

"Uyan, güzellik..."

Kelimeleri duygudan yoksundu, tıpkı ona bakan gözleri gibi. Bir büyü ile zinciri yok edip kıza güçlerini geri verdi. Sadece hiç bir büyünün onu bu evden çıkarmayacağı şekilde bir büyü mırıldandı. Yatağın kenarında oluşan masa ile bir kahvaltı oluştuğunda doğrulup masaya yaklaştı.

"Sende ye aç olmalısın..."

Yemeğe başladıktan sonra onun varlığı ile gerçekten ne yapacağını düşünmeye çalıştı. Diğer yandan içindeki dürtüyü duymazdan gelmeye çalışıyordu. Belki de kızın gitmesine izin vermeliydi, kalırsa ona kesinlikle zarar verecekti. Ama gitmesine izin vermeyi istemediğine emindi.

Uyanmak konusunda oldukça isteksizdi. Gözlerini açıp sevdiği adamın duygusuz gözleriyle karşılaşmak ya da onun kendisine tek gecelik kızlardan farksız davranmasına katlanmak istemiyordu. Fırsatını bulursa yapacağı ilk şey bu şatodan bir an önce çıkıp caitlyn'den yardım istemek olacaktı. Sonuç itibariyle o iyi ve oldukça güçlü bir cadıydı. Tarafsızları korumak için yaptığı şeyleri biliyordu. Bu durumda zor durumda olan kendisi gibi bir cadıya da kesinlikle yardım ederdi. Tek sorun buradan bileğindeki zincirden kurtulup nasıl çıkacağıydı. Aklında bu düşüncelerle rüyaları yön değiştirirken rahatsızca kıpırdandığı esnada bedenini saran sıcaklıkla iç çekti. Raven'ın baş döndüren egzotik kokusu ciğerlerini doldururken duyduğu soğuk sesle ürpererek gözlerini araladı. Uyku sersemi olduğu için sevgilisine gülümseyerek dudaklarına küçük sıcak bir öpücük kondurup '' Günaydın...''dedi. Gülümsemesi onun duygusuz gözleriyle karşılaştığında solarken bileğindeki zincirin yok olduğunu ve güçlerinin geri geldiğini hissetti. Bu içindeki umudu geri getirdiğinden gülümsedi. Artık özgür olduğuna göre yardım bulabilir ve sevdiği adamın üzerindeki lanetin kalkmasını sağlayabilirdi. O sırada onun üzerinde olduğunu fark etti. Gözlerini kaçırıp dudağını ısırarak '' Şey sanırım yine üzerinde uyumuşum. Rahatsız ettiysem üzgünüm.'' diyerek kalktı.

Üzerine bir büyüyle geceliğini geçirip ona gülümseyerek '' Kesinlikle acıktım. Teşekkür ederim. En son birlikte kahvaltı ettiğimizde sen la...'' derken sustu. Cümlenin sonuna doğru sesi kısılmış, gülümsemesi solmuş, gözlerindeki ışığı da derin bir üzüntü gölgelemişti. Gözlerini masaya sabitleyerek '' Herneyse yemeğe geçsek iyi olur herhalde'' diyerek masaya oturup sessizce kahvaltıya başladı. Bir süre sessizlikten sonra gözlerini onun gözlerine dikerek '' Güçlerimi geri verdiğine göre... artık özgürüm sanırım. Yani kahvaltıdan sonra işime dönebilirim.''dedi. Son sözlerinden sonra gözlerini gözlerinden ayırmayan sevgilisini aydınlatmak adına '' Ben bir cafenin sahibiyim. Bütün günüm orada geçiyor ve arta kalan zamanlardada insanlara yardım ediyorum. Yani senin tabirinle 'sıradan' bir hayatım var.'' dedi.

Cadı Mesaj Sayısı : 150 Kayıt tarihi : 01/06/13 Lakap : Kuzgun

Yanındaki güzelliğin kokusu onu büyülüyordu. Eğer ki artık eğer demesine hiç gerek yoktu. Lanetli olmasına rağmen hala nasıl ondan etkilenebiliyordu. Belli ki büyü sadece onu unutmak için tasarlanmıştı ya da aşkı yok etmek için hoş aşkın ne olduğundan habersizken içinde olsa bile bunu anlamazdı. Uyandıktan sonra guruldamaya başlayan karnı ile aklına kahvaltı geldi. Kızı duygusuz bir şekilde uyandırıp masaya geçmeden önce büyülerini de ona geri vermişti. Şu an iyilik yapıyor gibi görünse de oldukça zayıf olan bu cadının bir büyü savaşında kesinlikle şansı yoktu. Bunun dışında evden çıkmaması içinde gerekli olanı yapmıştı. Kızın uyanır uyanmaz ona kondurduğu öpücük aklına geldiğinde gülümseye çalıştı ama bu olmamıştı. Yemek ile ilgilenmeye başladığında kızın sesi dikkatini dağıttı.

"Güçlerini geri vermiş olabilirim ama özgür olduğunu söylemedim, güzelim..."

Konuşmasında cafe olayına hiç girmedi. Böylesine basit bir cadı nasıl olmuştu da kalbini fethetmişti. Belki de aslında Tiffany ile oyun oynamış ona aşık bile değildi. Yine de bu bir oyun olsa cadıyı hayatının en önemli anlarına dahil etmezdi. Kafası karmakarışıktı. Hızlı bir şekilde kahvaltısını bitirdiğinde cadıyı süzdü. Tek bir büyü masayı yok etmişti. Kendini yatağa geri attığında kızı üzerine çekti. Kendi, çıplak Tiffany ise üzerinde bir gecelikleydi. Sanki gecelik bedenini ondan kurtarabilirmiş gibi. Kızın kafasını ilk uyandığı andaki gibi elleri arasına aldı. Gözlerinin içine bakarken durumu anlamaya çalışıyordu. Dudaklarına kapanıp onu öpmeye başladığında cadı yine hemen tepki vermiş ve öpüşme giderek derinleşmişti. Cadının üstündeki geceliği yırtarak çıkardığında göğüslerini sıktı ve hemen bir eli kadınlığına gitti. Onu kendisi için hazırladığında kızı erkekliğinin üzerine oturtup içine yerleşti. Tiffany'nin kalçasını morartacak şekilde yoğururken kalçasını yukarı kaldırıp içinde hareket etti. Tiffany'i üzerinde zevkten tepinirken bir süre sonra kızı altına aldı. İçine yeniden sertçe girdiğinde hızlanarak doyuma ulaştı. Tiffany'i bedeninin altında ezerken içindeki diğer ses kendini gösterdi. Az önceki tutkulu anların içindede o ses bir şeyler söylemişti ve bu nedenle cadının kalçasında morluklar oluşmuştu ama bunlar yeterli değildi.

"Tiffany, tadın öylesine güzel ki seninle sabah akşam eğlenebilirim..."

Hala cadının içindeydi ve hala bedenini eziyor ve ona hareket etme şansı vermiyordu. Elleri göğüsleri ile oynamaya başladığında bu kez zevk değil acı vermek için onları sıkmaya başladı. Dahası kısa süre sonra onları ısırmaya başlamıştı. Kızın narin bedenindeki diş izleri oluşurken sıktığı yerler kızarmaya başladı. Tiffany'nin gitmek için hamle yapacağını hissettiğinde büyü ile hareketini kesti. Bunun yanında kendisini de korumaya aldı. Şu an hiç bir büyü onun üzerinden kalkmasını sağlayamazdı. Büyülerini durdurabilecek güçte de değildi. Göğüslerini bırakıp boynuna yöneldiğinde öpüp, yalamaya ve ısırmaya başladı. Isırık öylesine şiddetliydi ki bir vampir gibi bir süre sonra ağzına kan tadı geldi. Yara oluşan yeri emmeye başladı. Ağzına dolan bu metalik tat dan hoşlanmıştı.

Cafesine gidip günlük işleriyle ilgilenmek aklının ucundan bile geçmiyordu fakat bunu raven'ın bilmesine gerek yoktu. Onun dikkati üzerinde değilken yardım bulması daha kolay olurdu bu yüzden onu elinden geldiğince konunun dışında tutmaya çalışıyordu. Tek yapması gereken bu şatodan gitmekti. Olay bu kadar basitti. Sevdiği adamın sözlerinden sonra iç çekti. Belki de düşündüğü kadar kolay olmayacaktı hiçbir şey ama pes etmeye niyetli değildi. Gözlerini karanlık prensinin gözlerine dikerek ''Ama neden? Sana tüm gerçekleri en mantıklı kanıtlarla gösterdim. Niye hala özgür değilim?'' diye sordu. Kahvaltıyla işi bitmiş tamamen konuya odaklanmıştı. Masa yok olduktan sonra sinirle ayağa kalktı. Bu durum artık can sıkıcı olmaya başlamıştı. Kendini onun üzerinde bulduğunda öfkesinden pek bir şey kaybetmemişti. Kalbinin sahibi dudaklarına kapanana kadar burnundan soluyordu. Onu öperkense hırçın halinden geriye bir şey kalmamıştı. İniltileri kısa sürede odayı doldururken onunla yeniden birlikte oldu.

Biraz fazla sert bir birleşme olduğu için moraran kalçaları canını yakarken yüzünü buruşturdu. Zevk ve acı karışımı duygular raven'ın söyledikleriyle yerini hızla öfkeye bırakırken dişlerini sıkarak '' Lanet olsun ben senin... eğlencen.. değilim. Sevgilinim'' dedi. Her bir kelimeyi üzerine basa basa söylemişti. Sinirden çenesine hakim olamayarak '' Aslında an itibariyle sevgilinde değilim. Kalk üstümden'' derken göğüslerindeki can yakıcı dokunuşlar ve ısırıklarla buna son vermek için bir büyü denedi. Başaramayınca da onu üzerinden itmeye çalışmıştı ama işe yaramadı. Boynundaki öpücüklerle gözlerini kapayıp ne yapabileceğini düşünürken boynunda hissettiği keskin acıyla çığlık attı. Yaşadıklarına artık dayanamayıp canının da acısıyla ağlamaya başladığında zorlukla '' Kes şunu raven...'' dedi.

Cadı Mesaj Sayısı : 150 Kayıt tarihi : 01/06/13 Lakap : Kuzgun

Ellerinin arasındaki bu cadıyla işi bittiğinde bedeni kesinlikle tatmin olmuştu. Ama buna rağmen hala cadıyı istiyordu. Üstelik rahatlamıştı da... Bu da tek bir gerçeği gösteriyordu, cadı kesinlikle vazgeçilmezdi. En azından bedenindeki her bir hücrenin onu istediği bir gerçekti, iş duygulara geldiğinde ise henüz o durumdan emin değildi. Vazgeçilmez olduğunu duygusuz kelimeleri ile dile getirdiğinde karşılaştığı hırçın tavırlar karşısında şeytani bir gülümseme yerleştirdi, yüzüne...

"Ben tek gecelik kadınlarıma böyle şeyler söylemem, güzellik. Sana kendi dilimde vazgeçilmez olduğunu söylemeye ve seni hala arzu ettiğimi dile getirmeye çalışıyordum... Bu arada artık sevgili değiliz öyle mi? Çok yazık... Ama yine de sen hala ve sadece benimsin..."

Sözleri biter bitmez içinde arzunun içine karışmış başka bir tutku kendini gösterdi. Durdurmak istemişti ama kıza zarar vermesini söyleyen dürtüye engel olamıyordu. Kızı sertçe okşamalarının dışında sertçe ısırmıştı. Hatta boynunda kan tadını bile almıştı. Kızın çığlıkları ise hoşuna gitmişti. Bu evet normalde hoşuna giderdi ama içten içe Tiffany'e zarar da vermek istemiyordu. Lanet düşündüğünden daha güçlüydü. Cadının boynundan uzaklaşıp gözlerinin içine bakmaya başladı. Yanakları ağladığı için ıslanmıştı. Beceremediğine emin bir şekilde sevgi gösterir gibi onun yanaklarını okşadı.

"Tiffany, bu lanetin sadece seni unutmakla ilgili olduğunu sanmıyorum... Sanki içten içe sana acı vermek hatta yok etmek istiyorum... Ama diğer yandan benim olmanı da istiyorum, zarar vermeden... Garip..."

Kızın hala içinden çıkmış değildi. Az önce ısırdığı yeri büyü ile kapatıp, acısını emerek kıza unutturmaya çalıştı. Dudakları kızın boynunu emerken elleri de boş durmamıştı. Tatlı teni, kokusu onu baştan çıkartırken kızın dudaklarından bir inilti duydu. Yumuşakça okşamaya başladığı beden sertleşmesine neden olmuştu. Kızın göğüslerini tatlı tatlı öpüp okşarken duyduğu iniltiler daha artmıştı. Bir süre daha onu okşayıp öpücüklere boğup yerlerini değiştirdi. Tiffany, üzerine oturmuş bir halde dururken kalçalarını kavradı. Gözlerinin içine bakarken konuşmaya başladı.

"Şu an ki pozisyon bir dejavu etkisi yapıyor dahası kafamdaki düşüncelerde öyle... Kendimi affettirmek için sana kendimi sunuyorum... Bu yataktan çıkmadan bana istediğin her şeyi yapabilirsin..."

Raven'ın kendini anlatamama problemi hep vardı fakat hiçbir zaman bu kadar ciddi derecede olmamıştı. Tanrı aşkına seninle sabah akşam eğlenebilirim demişti! Bu her normal insanın anlayabileceği şekilde onun biraz daha ilgilenmek istediği tek gecelik kadınlardan biri olduğu anlamına gelirken lanetlenmiş sevgilisinin bu sözle anlatmaya çalıştığı şeyse tiffany'nin -vazgeçilmez- olduğuydu. Arada kesinlikle büyük bir uçurum ve anlam çatışması vardı. İç çekerek''Kendi dilinde... Evet sanırım cümle kurmak konusunda ders almalısın çünkü kendini doğru ifade edebilmek konusunda berbatsın!'' dedi. Hala sadece onun olduğuyla ilgili sözlerine cevap vermemişti. Bu iyi ya da kötü birçok farklı anlama gelse de önemsemedi. Boynunda hissettiği keskin acıya verdiği tepkiden sonra ağlarken canının yanmasından çok sevdiği adamın lanetlendikten sonraki tavırlarından dolayı bol bol gözyaşı dökmüştü.

Yanaklarında hissettiği dokunuşlarla kaşlarını çatıp yüzünü ondan, onun ellerinden uzaklaştırmaya çalıştı. Bu hissiz dokunuşlar daha çok canını yakıyordu. Duyduklarından sonra gözlerini kapayıp derin bir nefes aldı. Mantıklı düşünmeye çalışarak ''Neden beni özgür bırakıp bu problem yaratan dürtülerden kurtulmuyorsun?'' diye sordu aklının bir köşesinde duran caitlyn'den yardım isteme konusu yeniden zihnini ele geçirirken... Boynundaki yara bir anda kaybolsa da acısını hala hissedebiliyordu. Kalpsiz prensinin elleri yumuşakça bedeninde gezinirken elinde olmadan duyguları yön değiştirmiş ve inlemesine engel olamamıştı. Bir süre sonra sessiz odayı iniltileri doldurdu. Yerleri değiştiğinde duyduklarını algılaması biraz zaman aldı.

Kendini toparlamaya çalışırken ona verebileceği en büyük cezanın ne olabileceğini düşündü. Onu kurbağaya çevirmek belki siniri bir nebze geçerirdi ama yapamayacağını biliyordu. Düşmanlarına karşı önlem alma zahmetine girmeyen sevgilisi kendisine karşı önlem almıştı. Onun duygusuz bakan gözlerine bir süre baktıktan sonra derin bir iç çekti. Kimi kandırıyordu ki? Ona hala aşıkken lanetlemek ya da ceza vermek imkansızdı. Bu yüzden nefesi yüzüne çarpacak kadar ona yaklaşıp ''Beni hiç anlamıyorsun'' diyerek dudaklarına kapandı.

Cadı Mesaj Sayısı : 150 Kayıt tarihi : 01/06/13 Lakap : Kuzgun

Kızın canını yakarken hem hoşlanmış hem de garip bir memnuniyetsizlik içine girmişti. Bu durumu ise anlamıyordu. İçindeki acımasız taraf oldukça mutlu iken kalbindeki bir şey pişman olmasını sağlıyordu. Bu da gözlerinde yalanın yer olmadığı güzelin doğru söylediğinin bir başka kanıtı oluyordu. Sevgili olmadıklarının güzelin dudaklarından duymak ise hoşuna gitmemişti bu yüzden sahibi olduğunu vurguladı. İçindeki acıması dürtü ise bir türlü durmuyordu. Kızın önerisi güzel olsa da cadıdan uzaklaşmak istemiyordu. Elleri onun üzerinde geçerken sadece yarayı kapatıp acısını öpücüklerle unutturmaya çalıştı. Garip bir dejavu etkisi altında kızı üstüne aldı. Şu an bir kurban gibi görünse de kızdan ters bir tepki görmemek için koruma büyüsü yaptı. Kızın ne yapmak istediğini beklerken dudaklarına kapanan dudaklara karşılık verdi. Tiffany, onu gerçekten seviyordu. Böyle bir cadıya sahip olmak için ne yaptığını ise merak etmiyor değildi. Bunun içinde bu lanetin kalkması gerekiyordu. Öpüşmeleri derinleşirken kızı yeniden altına aldı. Vahşi bir şekilde ona sahip olsa da kızın hissettiği tek şeyin zevk olmasını sağladı. Kızı kollarının arasına aldığında saçlarına öpücük kondurdu.

"Tiffany, sen gerçekten ilginç birisin ve ben sana güvenmeye karar verdim, özgürsün ama yine de güvenimi boşa çıkarman sana önereceğim tek şey..."

Kızın gözleri yarı uykuluyken ona yaptığı tüm büyüleri yeniledi. Yetenekleri geri gelmiş, zincir ise ortadan kalmıştı. Kızı yatakta kendi haline bıraktıktan sonra duş alıp şatodan ayrıldı. Ona her kim bu laneti yaptıysa bedenini ödemesi gerekiyordu.

» Sönmeyen Tutku
» Gizli Tapınak
» Zincirlenemez Tutku
» Gizli Anlaşma