Biraz İçki, Biraz Dans

Yorucu günü ardında bıraktıktan sonra kendisini suyun şifalı gücüne bıraktı. Şişen bacaklarının ve ter kokusunun ele geçirdiği bedenini kirden ve pastan arındırmak için suyun altına girdi. Soğuk su, içindeki ateşi söndürürken gevşeyen bedeni zıpkın gibi olmuştu. Soğuk uyun gücünü ve kıvraklığını arttırdığını biliyordu. Beyaz bir havluya sarınıp mutfağa iksir dolabına doğru ilerledi. Gece için farklı planları vardı. Bedensel gücü artıran bir iksir şişesinden içti. Enerji içeceklerinden katlarca daha etkiliydi.  Bu gece biraz dikkat etmeliydi. Her zamankinden daha özenli olması gerektiğini düşündü. Giydiği bütün kıyafetlerden aksesuarlara kadar her şeyi özenle seçmeliydi.

Odasına gittiğinde beyaz banyo havlusunu üzerinden attı.  Tekrar banyoya gitti. Saçını kendi hazırladığı şekillendiriciyle şekillendirdi. Yüzünü daha parlak göstermek için biraz kendi hazırladığı renkli pudradan sürdü. Dudağına da dudağının gerçek rengine dönmesi için hazırladığı iksirden sürdü. Yine kendi hazırladığı ağız çalkalama suyuyla ağzını çalkaladıktan sonra saçına çektiği fönle hazırdı. İç çamaşırı çekmecesini açtı. Çekmecenin en altında özel geceler için sakladığı iç çamaşırını giydi. Aynanın karşısında taş gibi vücudunu inceler iken tek bir kusura tahammülü yoktu.  Beyaz tişörtünü ve en gösterişli kotlarından birini giydi.

Hazırlandığını fark ettiğinde Kırmızı spor arabasını uzaktan açtı. Arabanın içine atlayıp biraz yavaşça sürmeye başladı. Fazla havalı ve kendini beğenmişti.  Barın kapısından ilerledi. Bir sürü insan tanıyordu. Neredeyse herkese selam verdi. Barın en kenarında oturan mavi elbiseli kadının yanına doğru ilerledi.  Konuşmasına bile fırsat vermeden dudaklarına yapıştı. “Selam bebek!”  İçki söylemek için barmene bir el işareti yaptı ve Kat ‘in yanına oturdu.

"Affedersiniz, tanışıyor muyuz? Çok rahatsızsınız da..."Şeytani ve muzip kıkırdamasını geride bıraktı. 3 ay gibi kısa sürede unutmuş olacağını düşünemezdi. İlk etapta tanımasına anlam veremese de geçen birkaç saliseyle her şeyi anladı ve muzipçe tekrar gülümsedi. Muzip gülümsemesi sinsi ve baştan çıkarıcıydı. Öpücüğü bile bir şey hatırlamıyorsa bunu tek bir anlamı vardı. Aşk acısını unutmak için bir büyü ya da iksir gibi bir şey yapılmıştı. Aslında aşk acısını unutmak için bir büyü olduğuna dair bir söylenti duymuştu. Fakat büyünün nasıl yapıldığını bilmiyordu.  Gelen cin toniği fondip yaptıktan sonra tekrar gülümsedi. Dans etmek için güçlü kollarıyla Kat’i dans alanına doğru sürükledi. Gözlerinin içine baktı. İçinde hala bir kırıntı olmalıydı. En azından öyle umut ediyordu.   Ellerini kızın beline sardı. En azından öyle umut ediyordu. Fakat gözlerinde bir yabancı görüyordu. İşin tuhafı kendisine karşı koymuyor, hatta teslim bile olduğu söylenebilirdi. Bir öpücük daha kondurmak istemişti. Saniyesi geçmeden hemen vazgeçti. “Anlaşılan beni unutmak için büyü yaptırmışsın.”   İçinden gelen dürtülere daha fazla engel olamıyordu. Kulağına doğru eğildi. “Zehirli sarmaşık!” Fısıldamasını ardından şaşırmışa benziyordu.  Sımsıkıca sarıldı. Tekrar dudaklarına öpücük kondurduğunda tıpkı eski günlerdeki gibi genç kızın bir eli yanağımda diğer eli ise kabaran erkeklik uzvunun üzerinde dans ediyordu.

"Eğer seni unutmak için büyü yaptırdıysam. Bana kötü şeyler yapmış olmalısın. Ne yaptın? Kalbimi falan mı kırdın? Gerçi bu pek kolay değildir?"Küçük ve alaycı bir kahkaha attıktan sonra kızı çevirdi ve kollarına yatırdı. Şeytani ve sinsi gülümsemesi suretine yerleşirken keskin ve çekici bakışlarıyla kızı mesh etmeye çalışıyordu. Afrodizyak parfümünün de etkisiyle kıza sımsıkıca bir kez daha sarıldı. Hareketli müziğin etkisiyle biraz daha da hareketlendi. Kulağına doğru eğildi. “Seni defalarca kez aldattım.” Bir kez daha çevirdi ve kendisine doğru çekti. Elini beline doğru sardı. Ne tepki vereceğini kestirse de hazırlıklıydı. “İstersen resimlerin ve günlüğün hala bende duruyor gelip bakabilirsin.” Kat’in cevap vermesine fırsat bile vermeden müzik biter bitmez kolundan çekiştirdi. “Hadi gel birer duble viski içelim.” Masaya doğru oturduklarında genç kıza bakmaya devam etti. Uzun zaman olmuştu görüşmeyeli. “Ya da en sevdiğinden bira da ısmarlayabilirim.” Soru soran bakışlarla genç kıza bakmaya devam etti.

Genç kız visikini fondipliğinde bakışlarıyla taciz etmeyi sürdürdü. "Bana adını söyle, playboy. Bende kimden kurtulduğumu öğreneyim" Alaycı bir şekilde gülümsedi. İş eğlenceli olmaya başlamıştı. “Fransisco.” Soy ismini de söylemeyi unutmuştu. Doğruldu. Daha tok bir sesle konuşmaya başladı. “ Fransisco Armani.” İsmini söylemenin verdiği rahatlıkla daha fazla gevşedi. Sanki yeteri kadar rahat ve kendini kaybetmiş değilmiş gibi hormonlarının esiri olup kendisini kaybetti. Genç kızı arzuluyordu. Aralarındaki ilişki ten çekiminden öte olarak görmese de bedeni onu arzuluyordu. Gülümsedi. Kaşla göz arasında cebindeki büyülü bilekliği çıkartıp kızın sol koluna taktı. Sinsice gülümsemesi suretine yerleştiğinde çoktan sağ elini avucunun içine aldığında gözlerinin içine bakar iken konuşmaya baladı. Kıvama geldiğini hissetmişti. “İstersen resimlerimizi ve ayrılır iken bana verdiğin günlüğünü benden alabilirsin.” Yüzünde şeytani ve sinsi gülümseme katbekat daha da belirginleşir iken genç kızı bir av misali avlama ihtimali Fransisco’yu kendisinden almıştı. Bu düşüncenin varlığı tüm bedenini ve ruhunu ele geçirmişti. Zevkten dört köşe olmuş hazzın doruklarına ulaşabilme ihtimalinin şehvetiyle yanıp tutuşuyordu. Kızın kararsız kardığını anladığında sağ kolundan tutup kapıya doğru yürüdü. “Hadi gidelim o zaman.”

Spoiler:

"Tamam, acele etme, gidelim. Ama sadece merakımı gidermek için geliyorum seninle, başka şeyler düşünme." O koşuşturmaca da ve cıstık cıstık seslerinde zar zor duyuyordu. Başka şeyler düşündüğünü çaktırmadı. Arabasına atlayıp kızı evine götürdü. Bütün eve o afrodizyak oda parfümünden sıkmıştı. Kapıyı açtıklarında o ağır kokuyu burnunun direğini sızlattığında biraz abartıya kaçtığını fark etti. Kat içeri girip etrafı incelemeye başladığında birkaç adım attıktan sonra kapıya Latince bir şeyler mırıldanıp basit bir kitleme büyüsü yaptı. Kız arkasını döndüğünde şeytani bir şekilde gülümsemeye başladı tekrardan. Arkasını dönmesine fırsat bile vermeden yatak odasına doğru ilerledi. “İstersen fotoğraflarını ve günlüğünü getiriyim.”  

Odaya girdiğinde yaptığı ilk şey seksi iç çamaşırı üzerinde kalana kadar soyundu. Zümrüdüanka kuşunun şaha kalktığını fark edince eliyle düzeltti. Yüzüne bir maske taktı. Böylesi daha çok hoşuna gidiyordu. Çekmeceden biraz sersemletici toz aldı.   Dışarı hole çıktığında sinsice yanına yaklaştı. “Getirdim.” Dediğinde genç kız yüzüne çevir çevirmez sersemletici tozu kıza doğru üfledi. “Sersemlet” Büyülü sözcüğü mırıldandığında Kat, yarı baygın bir şekilde Fransisco’nun kolları arasındaydı. Genç kızı yatağa doğru taşıdı. Kat, yatağa uzandığında keskinleşen hormonlarına yenik düşmüş bir vaziyette dudakları, Fransisco’nun dudaklarına buluşmuştu. Kızın ayakkabılarını ve mavi elbisesini hızla çıkardı. Kollarını kızın bileklerinin üzerine koydu ve kızın sinesini emer gibi öpmeye başladı. Bir yandan öpücüklere boğuyor diğer yandan da erkeklik uzvunu Kat’e süründürüyordu. Kızın üzerinde kalan son kumaş parçalarını çıkardı. Kızı sırtüstü çevirdi. Kobranın yuvasını ellerliyle yokladıktan sonra seksi iç çamaşırını sıyırıp ellerini kızın kolları üzerine koyup şınav pozisyonunda baştan yavaş bir vaziyette sonra gitgide hızlanarak var gücüyle kobrayı yuvasına sokup çıkartıyordu. Haz ve acıya giden yol aynı şeritten ilerliyordu. Şlap şlap sesleriyle birlikte zevkten dört köşe olup inliyordu. Sucuk gibi terlemişti.  Yorulana kadar aynı şeyi tekrarladı. Bir iki saat sonra Kat’in başını kendi sinesine koyup birbirleriyle sarmaş dolaş bir vaziyette uyuyakaldılar.

Spoiler:

Gecenin yorgunluğunu üzerinden atamamıştı. Ağır iksirler ve aşırı alkol yüzünden kendisini hala sersem hissediyordu.  Genç kızın dürtüklemesiyle uyandı. Sert bakışlarını üzerinde hissetti. Dudağını kıpırdatacak hali yoktu. Başını tekrar yastığa gömdü. Sert bakışlarını üzerinde hissettiğinde bu bakışlar ona haz veriyordu. "Tüm akşam bunu planladın, öyle değil mi? Beni elde de ettin. Şimdi beni yine aldatmaya başlayabilirsin hoş artık eskisi gibi sevgilim de değilsin."   Her zman yaptığı gibi alaycı ve muzip bir şekilde gülümsedi. Yatağın  diğer tarafına Kat’e doğru ilerledi.  Genç kız da aynı anda ters istikamette Fransisco’dan uzaklaşarak duvara doğru geri bir adım attı. Fransisco, çıplak bir vaziyette yataktan fırlayıp kızın üzerine doğru yürüdü. Kat, şaşkınlıktan gözlerini fal taşı gibi açmış, şaşkın bir vaziyette Fransisco’ya bakar iken genç kızı duvara yapıştırdı. Kollarını duvara yapıştırdığı an Dudaklarına yapıştı. Kabaran uzvunu çıplak kadına süründü. Kulağına doğru eğildi. “Biz seninle sevgili olmaktan daha ötesiyiz.  Ömür boyu sürecek bir bağımız var. Hadi, şimdi git ve dinlen.” Son bir kez daha serçe kıza süründü. Derin bir oh çekti. “Ben seni tekrar bulurum.” Genç kızı serbest bıraktı. O kadar yorgundu ki kendisini tekrar yatağa attı.  Tekrar genç kıza döndü. Gülümsedi. “ Bu arada banyomu kullanabilirsin. Her zamanki gibi kullandığın sabun, duş jeli ve şampuanlar üstteki dolapta. “ Genç kız, çıplak vaziyette banyoya doğru ilerler iken hayran bir şekilde genç kızın bedenini izledi. İzler iken dünkü geceyi hatırlayıp zevkten dört köşe olmuştu.

Spoiler:

Kat banyoya girdiğinde bu iğneleyici lafı düşündü. "Bağımız var öyle mi? Başka kadınların koynunda bu bağ nerede?"Saniyeler geçtikçe beyninin en kuytu köşelerinde bile yankılanıyordu. Gerçeği söylemek istemiyordu. Kat’in güçlerinin kaynağının kendisi olduğunu söyleyemezdi. Şu an bir yabancıdan farksızdı. Aralarındaki ilişki her zamanki gibi ten çekiminden ibaretti. Fakat bir yaşanmışlıkları vardı. Tüm bunları düşünürken yorulduğunu fark ettiğinde bir kırgınlık hissetti üzerinde. Başını yastığa gömdüğünde beynindeki boşluğu düşündü. Yastığını bacaklarının arasına aldı. Yatağa biraz süründü. Derin derin kesik kesik nefes aldı. Yatağından doğruldu. Banyoya doğru yürüdü. Kilidi basit bir büyü darbesiyle açtı. Köpükler içinde oldukça baştan çıkarıcıydı. Bu görüntü karşısında kabaran uzvuyla biraz oynadı. Yavaş ve sessiz adımlarda köpüklü Kat ‘in yanına doğru ilerledi. İçi geçmişti. Yanına girdiğinde hiç bir karşı koymayla karşılaşmadı. Kızın üzerine yattı. Kabaran uzvuyla kıza doğru süründü. Ellerini kızın boynuna sardı. Şehvetli dudaklarını kızın dudaklarına değdirdiğinde gitgide hızlanmış, kontrolünü kaybetmişti. Genç kıza hızlı sürünüyordu. Ayağa kaldırdı. Suyu açtı. Soğuk su tenlerine değdirdiğinde Fransisco’nun elleri kızın belinde, uzvu çoktan arkasındaydı. İşi bittiğinde biraz daha yoruldu. Kısın kulağına doğru eğildi. “Diğerleri geçip gidecek ama senle hep bir bağımız olacak.”