Sihirbaz Eğitimi

Eğlenmek için çıktıkları gece reyes adındaki bir periyle karşılaşması bütün hayatını hızlı ve köklü bir şekilde değiştirmişti. Kimseye bir şey söyleyemeden ev değiştirmek zorunda kalırken arkadaşlarıyla arasına da kısa bir süreliğine mesafe koymuştu. Saide ye olanlar onu o kadar etkilemişti ki bir süre ondan nefret ettiği için eve sadece uyuyup dinlenmek için gelmiş raporlarını vermek dışında onunla hiç konuşmamıştı. Zamanla onun en azından sözünde duran biri olduğunu görmüştü. Bu ona karşı bir parça yumuşamasını sağlarken periyle aynı evde kalmaya alıştığında böyle yaşanmayacağını düşünüp perisine aralarındaki gerginliği bitirmek adına barış çubuğu uzatarak evde yemek yapmaya başlamıştı. Erken geleceğini bildiği bazı zamanlar onu bekleyip perisiyle birlikte yemek yiyip konuşmaya çalışıyordu. Şimdiye kadar pek bir ilerleme kaydedememişti ama en azından deniyordu.

Genel olarak reyes’in koyduğu kuralların dışına çıkmamaya dikkat etse de bir iki kez eve geç geleceğini haber vermeyi unutmuş daha sonradan hatırlasa da iletişim denen şeyi pek kullanmayan perisinin umurunda olmayacağını düşünerek haber verme gereği duymayıp üzerinde çok durmamıştı.

Yorucu geçen bir gecenin ardından sabah gözlerini aralamayı başardığında saat 10 du. Yataktan hızlıca kalkıp kendisini duşa atarak dün gecenin yorgunluğundan kurtulduktan sonra üzerine kısa ama rahat bir elbise giyip mutfağa indi. Dağınıklığı gördüğünde gözlerini devirip etrafı toparladı. Kahvaltı işini bir kase mısır gevreğiyle geçiştirip televizyon izlemeye başlamıştı. Perisinin varlığını hissettiğinde derin bir nefes aldı. Duyduklarıyla ona bakarak''Dinliyorum...'' dedi. Reyes’in konuşmasından sonra gözlerini onun gözlerine dikerek ''Tamam ama mahzende olması şart mı? Orası beni ürkütüyor.'' Dedi.

İşten arta kalan zamanlarında bazen arkadaşlarıyla dışarıda vakit  geçirse de bu hafta oldukça yorulduğu için kendisine zaman ayırmayı seçmişti. Reyes her zamanki gibi evde olmayacağı için günlük planını tembellik yapıp biraz çikolatalarla şımarmak olarak belirlerken içeri geçip kendisini koltuklardan birine atmıştı. Nasıl vakit geçireceğini düşünürken kapının önünde duran gazeteleri anında eledi. Neredeyse her iş gününde yaptığı ilk şey buydu. Pek yapmadığı bir şey ararken gözüne televizyon takılmıştı. Açıp izlemeye karar verdikten kısa süre sonra eve beklediğinden erken dönen ve daha da şaşırtıcı olanı kendisiyle iletişim kurmayı deneyen perisine şüpheyle baktı.

Kafasına saksı falan mı düştü acaba kolay kolay beni fark etmezdi diye düşünürken asıl konuyu öğrenip iç çekti. Olay anlaşılmıştı. Perisinin değiştiği falan yoktu sadece gücüne güç katmak istiyordu. Bu da bir şekilde kendisiyle ilgiliydi. Ne olduğunu bile bilmediği gücünü geliştirmek adına onunla çalışma işini belki aralarında iyi kötü iletişimi sağlamaya yarar diyerek kabul etmişti. Duyduklarıyla gülümseyerek'' Teşekkür ederim. ''  Dedi.

Reyes’in bu konuda sabırsızlıkla bileğinden tutup kendisini yönlendirmesine ses çıkarmadı. Odaya girdiğinde etrafı incelemeye başladı. Önüne konan eşyalara uzaylı görmüşçesine bakarken duyduklarıyla önce perine sonra yeniden önündekilere baktı. Derin bir nefes alarak'' Gücümün ne olduğunu bile bilmezken bu biraz zor olacak gibi ''  dedi. Gözlerini kapayıp havaya odaklanmayı deneyerek eşyalara bir şey yapmayı denedi. Olup olmadığını görmek için bir gözünü açarak baktığında öbürünü de açıp '' Beceremiyorum '' diye yakınması çok sürememişti. Morali bozulmuş bir şekilde nesnelere bakarken birkaç saniyeliğine dalıp gitti. Aklı dün gece olanları gözlerinin önüne getirdi. Kızların kendisine bakıp kıkırdamasını hatırladı. İş hayatında ne kadar yetenekliyse özel hayatında da o kadar yeteneksiz olduğunu daha bir erkeği yatağa atmayı bile beceremediğini konuşup ahlaksızca yaptıkları dedikodular kulaklarında yankılandığında öfkelendi. Bu farkında olmadan gücünü devreye geçirmişti. Eşyalara şimşek düştüğü esnada yüzüne çarpan sert rüzgarla kendisine gelip gördükleriyle korktu. Birkaç adım gerilediğinde sert esen rüzgar dinmiş eşyalar yeri boylamıştı. Kekeleyerek '' Ne neler oluyor? ''  diye sordu.

Varlığından bile şüphe duyduğu perisinin ise ısrarla olduğunu söylediği gücünü kullanmayı denerken aklında bir sürü düşünce vardı… İş hayatı, alt üst olan ve kısıtlanan kendi hayatı, sevgili konusundaki beceriksizliği ve bunun gibi bir sürü şey. Gerçi aşk hayatındaki problemleri pek sorun  eden biri değildi. Aslında phoebe bu güne kadar erkeklerle toplantı,iş yemekleri, zoraki edilen kokteyl danslarının dışında pek yakın değildi. Birkaç kez bunu denemişti ancak öpüşmekten daha ileri gidebildiği biri olmamıştı. Bir süre sonraysa boş vermişti ama bu dün akşam duyduğu dedikoduların canına sıkmasına engel değildi. Olanları hatırladıkça artan öfkesi gücünü harekete geçirip ortalığı birbirine katmaya başladığında kendisine gelip korku ile etrafa baktıktan sonra perisine odaklandı. Duyduklarını sindirmeye çalışırken ‘A ama ben…’ diye konuşmaya çabaladı. Başaramayınca susup iç çekti. Perisinin uzattığı içkiyi kabul etse de hala şokta olduğundan olduğu yerde öylece duruyordu.

Reyes’in yardımıyla koltuğa oturduğunda ona kısa süre baktı. Hayatını nasılda kökünden büyük tehditlerle değiştirdiğini oldukça net hatırlıyor olmasına rağmen artık ona kızgın olmamasının yanında varlığına da çoktan alışmıştı. Şimdiye kadar tanıdığım erkeklerin aksine en azından sözüne sadık diye düşünüp içkisini yudumladı. İç çekerek ''Bu konuda beceriksiz olduğum açık. Normal bir insanken daha çok işe yarıyorum''  dedikten sonra içmeye devam etti. Dertli olduğundan normalden daha kısa sürede sarhoş olmak üzereyken merakla '' Biliyor musun seninle neden iletişim kurmakta bu kadar zorlandığımızı anlamıyorum yani ben senin sen benim hayatlarımızdan çıkamayacaksak bu şekilde yaşayamayız bence konuşmalıyız''  dedi.

Bir süre daha içtikten sonra sarhoş olup perinin kolundan tuttu. Reyes phoebe’ye doğru döndüğünde düşünceli bir şekilde ''Gıcık birisin ama en azından diğer erkeklerin aksine sözünde duruyorsun''  diyip onu öpmeye başladı.