Berbat başlayan bir gün ve sonrası

Tiffany gece geç yatmıştı bu yüzdende öğlene kadar uyumayı planlıyordu. Gecenin 3 ünde evinin bahçesinde son kez dolaşıp yıldızlara uzun uzun baktıktan sonra eve girdi. Kendini yatağa atmasıyla uykuya dalması bir oldu. Öğlene kadar uyumayı planlayan tiffany’nin planları küçük kuzeninin sabahın köründe onlara gelmesi ve odasına girip tiffany’nin yatağında zıplamaya başlamasıyla ne yazık ki suya düşmüştü. Tiffany yatağının sallanmaya başlamasıyla huzursuz bir şekilde gözlerini aralayıp küçük kuzenini gördüğünde bu günün kabus gibi geçeceğini anlamıştı. Gözleri masa üzerindeki saate kaydı sabahın 9uydu derin bir iç çekip yastığına gömüldü. Gece geç yatmıştı ama sabahın köründe kalkmak zorunda kalmıştı. Üstelik bugün hafta sonuydu. Hafta sonu hani insanların istediği saate kadar uyuyup erken kalkma zorunluluklarının olmadığı sonrasındaysa kendi kafalarına estiği gibi günü geçirdikleri o özel ve güzel koskoca 2 gündü. Tiffany’nin okula gitmek zorunda olmadığı güzel günler ama ne yazık ki kuzeni bu güzel günlerinin ilk gününü mahvetmişti. Yatağının üzerinde zıpladığı yetmezmiş gibi bir de o iğrenç sessiyle son ses şarkı söylemeye başlaması tiffany’nin sabrını taşıran son damla olmuştu. Sinirle yatağında doğrulup ''Yeter kes sesini ve hemen odamı terk et.'' Diye bağırdı. Bağırmasına aldırış etmeyen kuzenine yastık fırlatarak ''Sana diyorum bücür yatağımda zıplamayı kes ve hemen odamı terk et yoksa kötü olur'' diye bağırdı. Anlayışı kıt kuzeni onun ciddi olduğunu sonunda anlayarak kırıldığını belli eden bir bakış atıp odasını terk etmişti.

Kuzeninin odasından çıkmasıyla rahat bir nefes aldı. Yeniden uyumaya kalkmadı çünkü uyuyamayacağını biliyordu. Bir kere uyandı mı bir daha asla uyuyamayanlardandı tiffany. Bu huyuna lanetler yağdırıp küfürler savurarak duşunu aldıktan sonra üstüne mine siyah bir etek kırmızı bir bluz giyip çantasını alıp mp3 ünü de kulağına taktıktan sonra aşağı indi. Evdekilere yapması gereken işler olduğunu söyleyip kendini dışarı attı. Biraz daha evde kalırsa sabahki olaydan dolayı önüne gelen ilk kişiyi haşlayacağını biliyordu. Zaten geriye tek tuk kalan aile üyelerini kırmaktansa kendini dışarı atıp siniri geçene kadar dolaşması daha iyi olacaktı. Evden dışarı çıktığında derin derin nefesler alarak temiz havayı içine doldurdu. Güne berbat başlamıştı umarım günün geri kalanı berbat geçmez diye düşünerek nereye gideceğini bilmeden yürümeye başladı. Aklına gitmek istediği bir yer gelene kadar bu şekilde devam etme kararı aldı. Hala sinirleri tepesindeydi. O sırada birinin ona çarpmasıyla kulağındaki kulaklıkları çıkardı zaten çatmaya yer arayan tiffany daha fazla dayanamayarak ona çarpıp özür dilemeyen kişiye ''Yuh önüne bak be insan biraz dikkatli olur. Hem çarpıyor hem de hiçbir şey olmamış gibi yoluna devam ediyor insan bir özür diler görgüsüz'' diye bağırdı. Sinirini birazda olsa azaltmasını umuyordu bunun.