Sarhoş Sihirbazım

Geçen her dakika sihirbazı ile arasındaki buzların eridiğini hissetti. Bu his öyle güzel gelmişti ki baştan beri kaba olduğu için ona surat asan yüzü gülmeye başladı. O an içten içe gerçekten bir sihirbazın perisi olabileceğini düşündü. Onu koruyabilir ve hep yanında olabilirdi. Ailesi ile ilgili kısma ise yardım etmek için bir anda sabırsızlanmıştı. Aile kavramından, yaşadıkları yüzünden yeterince nefret ediyordu. Sihirbazının da aynı dertten dolayı sıkıntısı çekmesinin tek açıklaması kader olmalıydı. Onlar birlikte olmak zorundaydılar yani en azından Fia, Dante için yaratılmışta denebilirdi. Gerçi böyle düşünmek canını sıktı bir an. Sanki hiç bir seçim şansı yokmuş gibi ona bağlıydı. Aslında ona bağlanmak zorunda değildi. Ritüle kadar onu değiştirebilir ya da uzaklaşabilirdi. Yine de istediği şey bu değildi. Yeterince kendi dünyasında yalnızdı, şimdi bir sihirbazının olması sanki yeniden bir ailesi olduğunu hissettirmişti ona. Bir an düşüncelere dalmışken iki kelimeyi bir araya zor getiren sihirbazı konuşmaya başladı. Duyduklarından sonra düşündü, evet onun için gerçekten üzülmüştü. Ama bu kelimelere cevap vermedi. Sanki görevine hazır biri gibi onu uyarmaya çalıştı. Dante çok fazla içiyordu ve sızıp kalması an meselesiydi. Söylediklerinden sonra yarı baygın bakan sihirbazına dikti gözlerini bir anda çenesi düşmüştü sanki. Onu tam olarak dinlediğinde konuşmaya başladı.

"Tamam anladım içmek için nedenlerin var ama içkinin her derde deva olduğunu hiç sanmıyorum. Ben genelde zevk için içerim sense şu an sızmak üzeresin ve..."

Derin bir iç çekerek sustu. Sihirbazı o daha konuşmasını bitirmeden sızıp kalmıştı. Son dediklerini hatırladı, 'Taksiciye malikanenin adını söyleyecek kadar ayık olmam yeter merak etme '. Şu haliyle merak etmemek elde değildi. Şu an konuşacak halde değildi. Oturduğu yerde sızıp kamıştı. Fia elindeki bardağı kafasına dikerek hesabı ödedi. Evi tam olarak bilmediği için büyü ile onu götüremezdi. O da kendi bedeni için bir büyü yaparak kendini güçlendirdi ve sihirbazının kolunu omzuna atarak bir taksi rica etti. Taksi geldikten sonra malikanenin adını söyledi, eve varmaları uzun sürmemişti. Gösterişli bir malikenin önünde yanında sızmış bir sihirbaz ile kapıyı çaldı. Kapıyı açan hizmetçi hemen Dante'nin adını söylemişti. Ona bir büyü yaparak odasını öğrenip ortadan kaybolmasını sağladı. Onu odasına çıkartıp Dante'i yavaşça yatağa yatırdıktan sonra ayakkabılarını ve gömleğini çıkardı. İçkinin yan etkilerine maruz kalmasını istemiyordu. Onu güzelce yatırdıktan sonra gerinerek esnedi. Onunda uyumaya ihtiyacı vardı ve karşısında bir yatak bulunuyordu. Sihirnazı uyurken ne kadar da masum görünüyordu. Üzerindeki elbiseyi askılı geceliği ile değiştirerek sihirbazının yanına uzandı. Başını göğsüne koyup sessizce uykuya daldı. Hayatında belki de ilk kez huzurla uykuya dalmıştı.

Işıklar bulanıklaşıp içki şişeleri masada durmak yerine etrafında dönmeye başladığında gülümsedi. En son ne zaman bu kadar içtiğini hatırlamaya çalıştı. Sanırım ailesi sırf onun iyiliği için onu yeni alıştığı okuldan alıp daha iyi eğitim veren bir okula yazdırdıklarını söylediği gece adını bile hatırlayamayacak kadar çok içmişti. Tıpkı bu gece ki gibi…Burada şu halde sızıp kalabileceğini biliyordu fakat bunu önemsemiyordu. Nasılsa bir ara uyanır ve evine giderdi. Fia’yla konuşmak kendini iyi hissettirmişti az da olsa. Aynı konuda ikisinin de büyük sorunları olmasını kadere bağladı. Ailesiyle anlaşamayan iki kişi biri ailesinden kurtulmayı başarmış diğeri ne yaparsa yapsın başaramamış bir gün bir şekilde karşılaşıp aslında birbirlerinin hayatına giriyorlar bunu düşününce derin bir nefes alıp gözlerini kapadı. Düşüncelerinden kurtulmaya çalışırken uyuyakalmıştı. Uzun süredir bu kadar derin ve huzurlu bir uykuya dalmamıştı. Bu rahat koltuklarda uzun süre uyuyabilirdi. Fia’nın ne yaptığını düşünmüyordu. O bir periydi ve her kötü koşulda kendine bakabilirdi. Onunla konuşmadan önce endişelenebilirdi belki ama yıllardır tek başına yaşamayı başaran biri için endişelenmesi saçma sayılırdı. Aklındaki tüm sorunlar silinip geriye derin ve büyük bir boşluk kaldığında rahat bir nefes aldı. Bir şey uykusunda onu rahatsız etmeye başladığında zorda olsa gözlerini araladı. Perisini gördüğünde gülümsedi. Ne yaptığını anlamasa da kolundan çekiştirmesiyle zorda olsa gelerek kendini ayağa kalkmaya zorladı.

Şuan yaptığı hiçbir şeyin bilincinde olmasa da kendisini eve götürmesi için fia’ya yardım ediyordu. Beraber taksiye bindiklerinde gözleri yine yavaşça kapandı. Arabanın oldukça sarsıntılı bir şekilde durmasıyla uyanarak etrafa bakındı gördüğü ihtişamlı malikaneyle düzensiz bir şekilde yürürken''O sonunda oldukça lüks hapishanemize geldik demek'' diyerek kahakaha attı. Onun için bir oldukça lüks yarı açık bir ceza evinden başka bir anlam ifade etmeyen evine bir süre baktıktan sonra kapının açılmasıyla karşısına çıkan hizmetçiyi önemsemeden perisiyle beraber içeri girdi. İki kişi arasındaki anlamadığı konuşmayı sessizce dinledikten sonra fia’nın da yardımıyla odasına gidip kendini yatağına attı. Gözleri kapanmak için inatla onunla savaşırken üzerindeki ağırlığın kalktığını hissederek daha rahat bir şekilde yatağına gömüldü gülümseyerek son kez ağzından bilinçsizce ''Teşekkürler'' kelimeleri dökülürken uykuya daldı. Rüyasında belki kuzenin öldüğünü belki ailesinden kurtulduğunu görüyordu. Ne gördüğünü tam olarak çözülemese de güzel şeyler gördüğü gülümsemesinden belli oluyordu. Uyurken derin bir nefes aldı. Yatağında hafifçe kıpırdanıp yana dönerken hissettiği parfüm kokusunu çokta önemsemeyerek yanındaki bedeni kendine çekip sarıldı. Scarlett’ı özlediği için onu kendine biraz daha çekerken saçlarına ufak bir öpücük kondurup tatlı uykusuna devam etti.

Dante yanında scarlett’ın olduğunu bilmenin verdiği huzurla daha derin uykulara dalarken etrafında gelişen her şeyden habersizdi. Kolları arasındaki kızın fia olduğundan bir haberdi. Eğer şuan yanında yatan kişinin scarlett değil de fia olduğunu bilseydi muhtemelen ona sarılmak yerine onu yatağından kovardı. Bu gece onunla iyi anlaşmak adına kendimden hiç beklenmeyecek bir tutum sergileyerek her şeyi bir kenara bırakarak onunla konuşmaya çalışması ve ilk adımı atmış olması perisiyle aynı evi dahası aynı yatağı paylaşacağı anlamına gelmiyordu. Onun ailesiyle olan kötü ilişkisine ya da benzer kaderler yaşıyor olmasına üzülse de onunla ileri derece yakın bir dostluk kurmayı hiç düşünmemişti. İlerde iki iyi arkadaş olabilirlerdi ama iki iyi anlaşan dost olabileceklerini kesinlikle düşünmüyordu. Gördüğü rüyalar daha da karmaşık bir hal alırken kollarının arasındaki bedene daha sıkı sarıldı. Yüzündeki gülümseme silinmiş kaşlarıysa çatılmıştı. Rüyası büyük bir hızla kabusa dönerken tüm bunların bilinç altının ona oynadığı oyunlar olduğunu bilmesi kabusun etkisiyle yatakta huzursuzca kıpırdanmasını engellememişti.

Kendini uyanmaya zorluyor ama bir türlü uyanamıyordu. Sanki bir güç uyanmasını engelliyor gibiydi. Odasında yankılanan tanıdık ve sinirli sesle beraber gözleri anında açıldı. Yataktan hızla doğrulurken kapıda gördüğü kişiyle şok olmuştu. Bu scarlett’ı. Peki öyleyse yanında yatan ve dante’nin o diye sarıldığı kişi kimdi? Başını seri bir şekilde yanında yatan bedene çevirdi. Yanında yatan kişinin perisi olduğunu gördüğünde şaşkınlıkla ''Fia?'' dedi soru yüklü bir ses tonuyla. Dante olanları tam olarak anlamaya aynı zamanda dün gece yaşananları hatırlamaya çalışırken scarlett’tan duyduklarıyla dışarıdan nasıl göründüklerini fark etti. Yataktan kalkarak ''Scarlett bak düşündüğün gibi değil ben açıklayabilirim'' dedi. Uykusundan yeni uyanmış ona neler olduğunu soran perisine bakarak ''Fia senin benim yatağımda ne işin var? Koskoca malikane de yatacak boş oda bulamadın mı?'' diye sorduktan sonra yataktan çıkarak scarlett'a doğru ilerleyerek ''Bak her şeyi yanlış anladın. Aramızda sandığın gibi bir şey olmadı'' diye açıklama yaparken sevgilisinin onu dinlemediğini fark edip ''Bir dakika beni dinler misin lütfen her şeyi açıklayabilirim. Eğer bana inanmazsan fia’ya da gerçekleri sorabilirsin ama önce beni dinlemelisin'' diye ekledi gözlerinin içine bakarak. Bir yandan ona yapacağı açıklamayı düşünürken diğer yandan da geceyi net bir şekilde hatırlamak için kendini zorluyordu.

Başını sihirbazının göğsünde kalp atışlarını dinlerken ne ara uykuya daldığını bilmiyordu. Bildiği tek şey huzurlu olduğuydu. Evet kesinlikle onun kollarında huzuru bulmuş gibi hissediyordu kendini. Sanki hayatı yeni bir düzene giriyormuş gibi. Ailesinden her ne kadar nefret etse de hep bir şekilde aile sahibi olmak istemişti Fia. Şimdi ise kendisi gibi ailesi ile sorunlar yaşayan bir sihirbaza sahip olmuştu. Bu düşünce onda garip düşünceler belirmesine neden oluyordu. Aile olmak için anne, baba ve bir çocuk gerekmiyordu. Sihirbazı ile aile olabilirlerdi, en azından o öyle düşünüyordu. Gerçi bunu Dante gibi birine anlatmak nasıl olurdu ve kabul eder miydi? İşte bundan kesinlikle emin değildi. Aklına gelen tek şey huysuzluk yapacak olmasıydı. Zaten barda konuştukları kısa süre dışında ne zaman huysuzluk yapmadan iki kelimeyi bir araya getirip konuşa bilmişlerdi ki. Bunu düşünmek karamsarlığa sürüklenmesine neden oluyordu. Tedirginliği ise yanındaki bedene sıkı sıkı sarılmasından belli oluyordu. Dante'nin teni nedense ona iyi geliyordu. Bu pek sevgili olmaya benzemiyordu. Dante ve onun arasından en azından onun gördüğü kadarıyla daha farklı bir ilişki vardı. Zaten sihirbazı ile sevgili olma niyetinde bile değildi ki. İşin aslı sevgili olunabilecek bir kız gibi de görmüyordu kendini. O hala içinde küçük bir kızdı. Her ne kadar etrafında onu götürmek isteyen erkek sayısı fazla olsa da o böyle mutluydu.

Gecenin bir yarısı gözlerini açtığında bir anda yanında birinin olması onu tedirgin etse de Dante olduğunu anladığında rahatladı. Uykusunda sihirbazı da ona sarılmıştı. Gerçi kendine sarıldığını düşünmüyordu. Büyük olasılıkla sevgilisini görüyor olmalıydı rüyasında. Bir bardak su içerek tekrar uykuya daldı sessizce ve ona sarılarak. Aradan ne kadar zaman geçtiğinden habersiz ani bir çığlıkla gözlerini açtı. Ama gözleri ışığa alışık olmadığı için tekrar sıkıca kapattı. Neler olduğunu anlamaya çalışıyordu. Sihirbazının dudaklarından bir anda kendi sesini haykırırcasına duymak gözlerinin açılmasına neden oldu. Yatakta doğrularak karşısındaki kıza baktı. Bu kızı tanıyordu. Partide sihirbazının yanına gittiği kızdı. Sonra bulundukları durum ve pozisyon aklına geldiğinde alt dudağını ısırdı. Kız muhtemelen onu aldattığını düşünüyordu. Gerçi kim düşünmezdi ki ama Dante'nin dün gece söylediklerini hatırladığında kızın aslında ne kadar şanslı ve bundan habersiz olduğunu fark etti. Hemen yatakta doğrularak kıyafetini büyüyle değişti ve pantolon tişörtle yataktan çıktı. Kızda sihirbaz olduğu için bu kadar rahat davranabiliyordu. Yanlarına giderek konuşmaya çalıştı.

"Öncelikle Dante çok fazla sarhoş olduğun için seni buraya getirdim ve uykum geldiği için burada uyudum. Gecenin bir saati oda aramak aklıma gelmedi üzgünüm..."

Sonrasında kıza dönerek bir açıklama yapma girişimde bulundu. Eğer durumu ona bırakırsa daha kötü olabilirdi. Böyle bir durumda bağırıp çağırmak sadece ortamdaki adrenalini yükseltirdi.

"Bak adını bilmiyorum ama seni partide görmüştüm sen Dante'nin sevgilisi olmalısın ve aynı zamanda bir sihirbazsın. Adım Fia ben Dante'nin perisiyim. Akşam bazı durumlar nedeni ile çok içip sarhoş oldu Dante hatta barda sızıp kaldı ben de onu buraya getirdim. Sonra uykum geldiği için yanında uyudum. Ortada uyumak dışında hiç bir şey olmadı o senin sevgilin ve inan bana seni aldatacak bir değil. Yani akşam onu baştan çıkarmak isteyen kızlara bile yüz vermedi. "

Ona bir açıklama yapacağını söylemişti ama bunun kısa sürede yapabileceğini sanmıyordu. Önce birkaç ağrı kesici alıp şu baş ağrısından kurtulmalı sonrasındaysa iyi bir kahveyle kendine gelerek güzel bir kahvaltı yapmalıydı. Tüm bunların öncesinde onun kendine gelmesine yardım edecek güzel bir duşta kesinlikle şarttı. Tüm bunlar için ona birkaç saat gerekiyordu ve ne yazık ki o kadar vakti yoktu. Scarlett’ın öfkeli gözlerinden ne derse desin umurunda olmayan tavrından hemen bir şeyler söylemezse buradan direk çekip gideceğini anlamak zor değildi. Darmadağın olmuş aklını toparlamaya çalışırken derin birkaç nefes aldı. Dün olanları düşündü. Barda fia ile sohbet muhabbet aşamasına kadar her şeyi hatırlıyordu. Hatta ona ön yargılı yaklaştığını sonunda kabul edip daha ılımlı yaklaşmaya karar vererek onunla biraz sohbet ettiği kısmı da vardı. Eksik olan kısımlarsa sonra ne olduğu, eve nasıl geldiği en önemlisi fia’nın yatağında ne aradığıyla ilgili kısımlardı. Aklına fia’nın barda öptüğü geldiğinde beynine hücum eden onu yatağa atmış olabileceği düşüncesiyle şüpheyle gözlerini fia’ya dikti. Hızla gözlerini kendi üzerine çevirdiğinde pantolonun hala üzerinde olduğunu görüp tuttuğu nefesini büyük bir rahatlamayla verdi. Mantıklı düşünmeliydi. Şu panik haliyle ne kadar mantıklı olabiliyorsa o kadar mantıklı olmalıydı. Scarlett’a aşıktı ve onu kaybetmek istemiyordu. Gecenin anıları kesik kesik gözlerinin önüne gelirken sessizce bekledi. Barda uyuyakaldığını hatırladı önce sonra onu eve getiren kişinin perisi olduğunu odasına çıkarıldığı kısım netti. Geri kalanı büyük bir karanlık olsa da perisinin onun rahatsız olmasın diye gömleğini çıkardığını düşünebiliyordu ve tabi ayakkabılarını da onunda çok içtiğini hesaba katınca yanında uyuyakalması doğaldı. Perisinin yaptığı açıklamada bu tezini doğruluyordu. Ona en azından bir teşekkür aynı zamanda sert çıktığı için bir özür borçlu olduğunu düşünse de bunu scarlett’la aralarını düzelttikten sonra yapmaya karar verdi. Gözlerini sevgilisinin gözlerinden bir an olsun ayırmadan ona yeni bir açıklama yapmak için gerekli cümleleri seçerken perisi yine ondan önce davranıp tüm açıklamayı yapmıştı. Bunun için ona minnettardı. Eğer sevgilisi onlara inanır ve buradan çekip gitmek yerine onlarla kahvaltı etmeyi kabul ederse daha da minnettar olacaktı.

Ailesi mirasın yöneticisinin bundan sonra o olduğunu açıkladıktan sonra gece aylar sürecek bir yurt dışı gezisine çıkmış babası büyük bir gönül rahatlığıyla şirketlerin işlerini dante’nin başına yıkarken müdürlerinden de her ay düzenli bilgi almak için onları örgütlemişti. Yani evde o hariç iki kişi kalmıştı ve onlarında sorun teşkil edeceğini düşünmüyordu. Bu yüzden rahattı. Sevgilisinin konuşmaya başlamasıyla tüm dikkatini ona vererek dinlemeye başladı. Scarlett’ın ilk cümlesiyle ''Kesinlikle söylediği gibi lütfen inan'' dedi. Sevgilisinin konuşması bittiğinde perisine dönerek içten bir gülümsemeyle ''Yanlış anlaşılmayı ortadan kaldırmamda yardım ettiğin için teşekkürler ve sana sert çıktığım için özür dilerim ama neredeyse sevgilimle ayrılmama neden olacağını düşününce gayet normal bir tepkiydi.'' Dedi. Scarlett’ın gözlerinin içine bakarak ''Seni seviyorum ve asla seni aldatmam'' dedikten sonra içeriye dalan densize sinirle baktı. Zack’in sorusuna sakin kalmaya çalışarak ''Sen ne zamandır benim odama ellini kolunu sallayarak dalıyorsun ?'' diye sordu. Sorusuna soruyla karşılık vermişti fakat şuan onu çekebilecek durumda değildi. Kuzeninden duyduklarıyla öfkeden deliye döndü. Onunla nasıl böyle konuşabilirdi? Daha da önemlisi sevgilisini nasıl tek gecelik kızlar listesine koyardı. Sağ tarafına baktı. Sevgilisiyle göz göze geldiğin de daha fazla dayanamayarak kuzenine sert bir yumruk geçirdi. Dengesini kaybettiğinde yakasından hızla tutarak duvara çarparcasına itti ve büyük bir sinirle ''Bana bak Zack sözlerine dikkat et o sağdaki benim sevgilim diğeriyse yakın arkadaşım. Sevgilimden uzak dur eğer bir daha ona imalı bir söz ya da bakış attığını görürsem seni büyük bir zevkle öldürürüm.'' Diye bağırdı. Bir süre sessiz kaldıktan sonra içindeki garip koruma duygusuna engel olamayarak ''Fia’dan da uzak durman gerektiğini söylememe gerek yok sanırım. Ayrıca aile mirasının canı cehenneme onları yönetmekle ilgilenmiyorum. '' Diye ekledi. Sonra kuzeninin ne kadar zevk düşkünü olduğunu hatırlayarak ''Yine de seni öldürme ihtimalimin aptallığını engellememesi konusunu düşünerek söylemeliyim ki eğer kafanın dikine gidecek olursan altındaki arabanı, en sevdiğin denize demirli yatını, Ailemizin yönettiği oteldeki odanı ve bankadaki paranı seve seve elinden alabilirim. Beni aile mirasını yönetmek konusunda kışkırtma kuzen'' diye tehdit etti.

Dante iki kız arasındaki diyalogları sessizce dinledi. Belki de ona perisinin açıklama yapması en iyisiydi. Scarlett’ın tepkisi karşısında derin bir nefes alıp perisine minnet dolu bir bakış atıp gülümsedi. Fia gibi bir periye sahip olma fikrine her geçen saniye daha da ısınıyordu. Hatta ona aşırı bir sempati bile beslemeye başlamıştı. Düşünüyordu da aslında sevimli bir kızdı. Ona hayatında şu saatten sonra bir yer büyük bir mutlulukla açabilirdi. O sırada araya kuzenin girmesiyle sinirleri gerilmiş söylediği sözlerse öfkeden çıldırtma noktasına getirmişti. Zack’e yumruk atıp önce öldürmekle ardından bir aptallara yakışır bir cesaret göstererek sevgilisine sarkıp onu öldürmesine neden olmaması içinde mal varlığıyla bir güzel tehdit etmişti. Zack’in aşırı lüksüne düşkün biri olduğunu biliyordu onlar birbirinin zıttı. Dante ne kadar lüksten, şandan, şöhretten uzak durmaya çalışan biriyse kuzeni bir o kadar bunların içine girmeye uğraşıyordu. Harcadığı paraların haddi hesabı yoktu. Mirası yönetmesi ilk defa bir işe yaramıştı. Zack artık onun için hiç sorun teşkil etmeyecekti çünkü onu hareketsiz bırakacak büyük bir koza sahipti. Karşısındaki şaşkınlıkla ona bakan kuzenin yüzünü şuracıkta dağıtıp onu hastanelik etmemek için kendini zor tutuyordu. Göz göre resmen sevgilisine sarkmıştı. Durumu tarafsız olarak ele aldığında henüz onun sevgilisi olduğunu bilmiyordu tamam ama bu gene de onun sevgilisine sarktığı gerçeğini değiştirmiyordu. Derin nefesler alıp sakinleşmeye çalışırken fia’nın sözleriyle şaşkınlıkla gözlerini perisine dikmişti.

Ciddi olamazdı değil mi? Gerçekten yılışık kuzeniyle takılmak isteyecek kadar çıldırmış mıydı? Perisiyle göz göze geldiklerinde gözlerinde gördüğü parıltılar ve yüzündeki sinsi gülümsemeyle derin bir nefes aldı. Bazen onun büyülü güçleri olduğunu unutuyordu. Ona tam olarak ne yapmayı planladığını bilmiyor bilmekte istemiyordu. Fia’ya gülümseyerek ''Ya tabi iyi eğlenceler canım arkadaşım ve çok teşekkür ederim'' dedi. Onların gidişini büyük bir sessizlikle izledikten sonra kapıyı kapatıp sevgilisine döndü. Onun kendisini yatağa çekiştirip oturtmasıyla gözlerini sevgilisinin gözlerine dikti. Scarlett’ın kucağına yerleşmesiyle ona çapkınca gülümsedi. Dokunuşları onu yavaş yavaş baştan çıkarırken gücünü kullanıp kapıyı kilitledi. Gözlerini sevgilisinin gözlerine dikerek ''Bende seni özledim ve o zack denen adi heriften oldukça kıskandım. Sana sarması oldukça sinirlerimi bozdu.'' Dedi. Sevgilisinin sonraki davranışları onu baştan çıkarmaya yetmişti. Öpücüğüne büyük bir tutku ve aşkla karşılık verirken elleri onun her santimini ezberlediği güzel vücudunda dolaşmaya çoktan başlamıştı. Onu nefessiz kalana kadar öptükten sonra kendini geri çekip scarlett’ı kucaklayarak ağaya kalktı ve yatağına düzgünce yavaş bir şekilde bıraktı. Kendide yatağa girip onun üzerindeki yerini alamayarak onun bir türlü doyamadığı dudaklarına kapandı. Elleri önce bacaklarını sonra kalçalarını okşarken öpüşmeleri de gittikçe derinleşmişti. Bir eli göğsünü okşarken diğer elide kalçasındaydı. Öpüşleri önce boynuna sonra göğüslerine doğru ilerledi. Ona engel teşkil eden elbise ve iç çamaşırlarını el çabukluğuyla çıkardıktan sonra kendi üzerindeki pantolondan da kurtulmuştu. Dudakları göğüslerinde bir süre gezinirken elleri de sevgilisinin vücudunda geziniyordu. Dudakları tekrar dudaklarını bulduğunda scarlett’ın bacakları arasındaki yerini alarak içine yerleşti. Ritmik bir şekilde gidip gelirken dudakları sevgilisinin boynuna kaymıştı. Odayı zevk iniltileri doldururken ritmi daha da hızlandı ve scarlett’ın doruğa ulaştığını hissettiğinde oda kendini bırakıp rahatladı ve sevgilisinin üzerine yığıldı. Sonra kendini yatağa atıp sevgilisini kendine çekip sarıldı. Gözlerini gözlerine dikerek ''Seni seviyorum sevgilim ve sonunda normale döndüğünü görmek gerçekten rahatlatıcı bir an kendini stacy sanarak ortalarda dolaşmaya devam edeceksin diye çok korktum'' diyerek onu öptü.

Dante sevgilisinin hem tehdit hem de sevgi dolu cümlesine gülerek ''Anlıyorum sevgilim'' dedi. Scarlett’ın onu kıskandığını bilmek güzeldi. Gözlerini özlediği sevgilisinden bir anlığına bile olsa ayırmıyordu. Dudakları sevgilisinin dudaklarıyla buluştuktan kısa süre sonra üzerindeki elbiseden kurtulup sevgilisinin davetiyle bacakları arasındaki yerini alarak içine yerleşmişti. Sonunda o dayanılmaz an gelip rahatladığında sevgilisini kolları arasına alarak onu sevdiğini söylemişti. Ardından o günü hatırlayarak birkaç cümle kurmuştu. Sevgilisinin saçlarına öpücük kondurduktan sonra ''Seni özledim sevgilim'' dedi. Gerçekten scarlett’ı özlemişti. Scarlett’ı kaybettiğini düşünmek onu mahvetmişti. Sevgilisini seviyordu ve ona aşıktı. Eğer profesyonel yardım alması gerekiyorsa da onunla beraber bu zorlukların üstesinden gelebilirlerdi. Sevgilisinin ani bir şekilde kollarının arasından sıyrılarak şok olmuş gözlerle ona bakmaya başlamasıyla şaşırdı.

Birden bire ne olmuştu ki şimdi diye düşünürken scarlett’ın çarşafı göğüslerine çekmesi tüm dikkatini tek bir noktaya toplamıştı. Şu haliyle oldukça tatlı görünüyordu. Scarlett’ın gözlerinde gördüğü korkuyla beraber şaşırarak oda yattığı yerden kalkarak yatağa oturdu. Sevgilisinin sorusu üzerine gözlerini onun gözlerine dikerek merakla ''Sen olanları hatırlamıyor musun?'' diye sordu. Gözlerinde gördüğü şaşkınlıksa sorusuna yeterince iyi bir cevap olmuştu. Bunun üzerine derin bir nefes alarak ''Evime ilk geldiğin günü hatırlıyor musun? Hani beni gücün kontrolden çıktığı için yanlışlıkla öldürmeye çalışmıştın ama son anda durmuştun. O gün ben seni sakinleştirmeye çalışırken birden gülmeye başladın iyi olup olmadığını sorduğumdaysa hiç bu kadar iyi olmamıştım diyerek kendinin stacy olduğunu söyledin… Gariptin sen gibi davranıyordun'' diyerek derin bir nefes aldı ve ''Sanki duruşun bakışın tavırların değişikti. Neyse sonuçta kendine geldin tatlım'' diyerek onu belinden tutup kendine çekerek dudaklarına uzun bir öpücük kondurdu sonrasındaysa ''Artık bu tatsız konulardan bahsetmek istemiyorum en azından bu günlük'' diyerek boynuna küçük öpücükler kondurmaya başladı.

Dante sevgilisinin değiştiği zamanı hatırladığında içini bir sıkıntı kapladı. Scarlett’ın ben stacy’im diye ortalarda dolaştığı anı ve yaşadıkları dakikaları çok net bir şekilde hatırlıyordu. Sevgilisinin buz gibi bakışları gözünün önüne gelince hala ürperiyordu. Scarlett’ın hareket etmesiyle açılan çarşafla sevgilisinin doyamadığı bedenine bakarken sevdiği kadının sözlerini duymakta zorlanıyordu. Olanları anlamaya çalışan şaşkın sevgilisinin gözlerine bakıp ''Garip ama bende anlamıyorum hayatım. Fakat olan bu sen kendini bana başka biri olarak tanıttın tuhaftı ama senin neredeyse scarlett olmadığına emindim. Odadan çıkmadığını bildiğim halde üstelik. Sen… Sen çok farklıydın. '' Dedi. Onun baştan çıkaran kokusuna daha fazla dayanamayıp onu kendine çekerken en azından o gün bir daha o tatsız konudan bahsetmek istemediğini dile getirip dudaklarına yapıştı. Unutmak istiyordu. Her şeyi , herkesi ve tüm olanları unutmak istiyordu ve bunu da bir tek sevgilisinin o tatlı teninde yapabileceğinin farkındaydı.

Öpücükleri boynuna gezerken scarlett’ın melodik sesinin kulaklarını doldurmasının hemen ardından aşık olduğu kadın onun üzerine çıkmıştı. Bileklerinden yatağa sabitlendiğinde scarlett’ın bakışlarındaki değişimi gördü. Dudaklarında ve boynunda hissettiği öpücükler onu baştan çıkarsa da içinde oluşan yabancılık hissi onu son derece rahatsız etmişti. Boynundan baştan çıkarıcı bir şekilde ısırılmasıyla inledi. Ardından hissettiği acıyla yüzünü buruşturdu. Kızın konuşmasıyla beraber karşısındaki kişinin sevdiği kadın scarlett değil de tanımadığı kişi stacy olduğunu bu sözlerle anlarken içinde oluşan yabancılık hissinin nedenini de anlamıştı. Ona cevap vermek istese de erkekliğinin üzerinde hissettiği kalçalar ve bedeninde gezinen dudaklarla beraber sadece inleyebildi. Şuan sevgilisi kendini kaybetmişti. Ona yardımcı olması gerekirken onu götürmeyi düşünmesi yanlıştı ama çok fazla uyarılmıştı ve başka bir şey düşünemiyordu. Daha fazla kendini tutamayarak onu altına alıp sahip olduktan sonra uykuya daldı. Uyandığında yanında scarlett yoktu. Onun nerede olduğunu merak edip aramak istese de gelen acil telefonla beraber üzerini giyip apar topar şirkete gitti.