| Şarhoş Misafir | |
|
|
Yazar | Mesaj |
---|
Jonathan Levitt Hava Perisi
Mesaj Sayısı : 172 Kayıt tarihi : 17/04/13 Yaş : 36 Lakap : ----
| Konu: Şarhoş Misafir Çarş. Ağus. 07 2013, 02:22 | |
| Üstü başı kan içinde yorgun argın eve geldiğinde kendini direk yatağa attı. Perilerle uğraşarak berbat bir gün geçirmişti ve biraz dinlenmeye ihtiyacı vardı. Daha sonra belki sihirbazının ne yapıp ettiğine bakabilirdi. O kızı uzun süredir görmüyordu açıkçası kendini öldürmeye meyilli birini bu kadar yalnız bırakmak doğru değildi. Gözlerini kapayıp derin birkaç nefes aldı. Hayatının son birkaç gününü şöyle bir gözden geçirdiğinde şüphesiz en hareketli zamanlarını şu dönemde geçiriyordu. Scarlett, ruby, elise ve rose dörtlüsünün arasında sürekli gidip geliyor, iki kızın sağlıklarını kontrol ederken scarlett’ı aklından uzaklaştırmaya çalışıyor, ruby’i ise hala kabullenmeyi deniyordu. Üzerindeki kanlı kıyafetlerden kurtulma gereği duymadan yatakta rahat bir uyku pozisyonu bulmayı denedi. Tam uykuya dalmak üzereyken elise ile son konuşmasını hatırlayıp sıkıntıyla yataktan kalktı. Onunla uzun zamandır ilk kez scarlett için konuşmuştu. Sonuç olarak olanları biliyordu ama tüm bunların bir lanet yüzünden olduğunu da biliyordu. Elise’in durumu baştan katı olsa da sonradan kafası karışmış ve bir parça yumuşamıştı ama leon o bu konuda çok katıydı. Gerçi o kendisini de henüz tam kabullenebilmiş değildi. Hala elise’e olan yakınlığından rahatsız oluyor ve bunu çoğunlukla küçük laf sokmalarla belli ediyordu ama bu baş edemeyeceği bir şey değildi.
Kızları hala korumak istiyordu ve o istese de istemese de bu işin içindeydi. Onları bu duruma ikna etmek özellikle hala hepsi o günün etkisinden kurtulmaya çalışırken imkansız denecek kadar zordu ama en azından elise üzerinde bunun için çalışacaktı. Sonuçta o scarlett’ın kuzeniydi ve onu inkar etse de sevdiği için diğerlerinden daha kısa sürede durumu kabullenip onu affedeceğinden emindi. Bunu neden yaptığını bilmiyordu Yani onun hayatının ne durumda olduğunu önemsememesi gerekiyordu ama bir şekilde bu umurundaydı ve en azından kuzeni ile işleri yoluna koymakta yardım etmek istiyordu. Bu tuhaf ve kafa karıştırıcıydı aslında… Neden onun iyiliğini düşünüyordu ki kız morgana’nın tarafındaydı ve kötüydü. Ya da değildi emin değildi. Bu konuda hala tereddütleri vardı. Beyninin ona oynadığı oyunlarda kaybolmuştu ta ki zil çalana kadar üzerinin halini düşünmeden kalkıp kapıyı açtı. Gördüğü kişiyle şaşkınlınla ''Scarlett? '' dedi. | |
|
| |
Scarlett Demon Sihirbaz
Mesaj Sayısı : 758 Kayıt tarihi : 01/06/12 Yaş : 32 Lakap : Katil, kan emici, dengesiz, psikopat
| Konu: Geri: Şarhoş Misafir Çarş. Ağus. 07 2013, 02:42 | |
| Rüyalarının içinde kaybolmuştu, bir anda. Neler olduğundan ise emin olamıyordu. Kabusları ne zamandan beri gün yüzüne çıkmıştı. Stacy ile ayrıldıklarında kendi bedeni ve kendi ruhu ile kalmıştı. Eski kabus dolu anılar yoktu. İkizi ölmemişti hayattaydı. Hatta sevgilisi ile birlikteydi. Eski aşkı, ikizi ile birlikte harika zamanlar geçiriyor olmalıydı. Bu durum ise onu zerre rahatsız etmiyordu. İntikam dolu planlar eşliğinde Dante'i bulduğunda eline geçen tek şey tutku ve ateşli dakikalar olmuştu. Artık bedeni onu bile istemiyordu. İşin aslı ne istediğini bile bilmiyordu. Sinirlerini bozulmuştu. Aptal kabus sona erdiğinde gözlerini açtı. Kafasında bir yığın düşünce ile yatağında yatıyordu. Hislerini gözden geçirmeye çalışıyordu.
Karanlık ve aydınlığın içinde sıkışıp kalmış gibiydi. Ne olduğu yerde karanlıkta kalabiliyor ne de her şeyi geride bırakıp aydınlığa gidebiliyordu. Burası onu rahatsız ediyordu. Aydınlık ise ondan nefret edenlerle doluydu... Bu düşünceler aklını kaçırmasına neden olacak türdendi. Bu yüzden en azından bu yerden uzaklaşmak istedi. Üzerini değiştirip günü büyük bir bölümünü insanların arasında geçirdi. Cafelerden bir şeyler yedikten sonra normal insanlar gibi davranmaya çalıştı. Ama bu bile onu boğmaya başlamıştı. Akşam üstü bir kaç erkek grubu ile karşılaşmış ve içlerinden birinin teklifini kabul ederek bir bara gitmişti. Kabul ederken aklından ne geçtiğinden emin değildi ya da başına gelebilecek muhtemel hiç bir şeyi düşünmemişti. Kendini bar taburelerden birine atıp içmeye başladığında onu oraya getiren erkeklerin içki ile birlikte gerçek niyeti de ortaya çıkmıştı. Bir tanesi onu kolları arasına çekip bedenini bedenine yaslamıştı. Tenine değen dokunuşlara bir süre katlanmayı denedi. Bağlı olduğu hiç bir erkek hiç bir beden yoktu. Neden çapkın erkeklerin kızlarla eğlenmesi gibi bir kaç erkekle eğlenmeye başlamıyordu. Bu düşünce onu bir süre idare etse de sadece beş dakika erkeğin ona dokunmasına dayanabilmişti. Sonrasında ise kurtulmaya çalışmış ama adam gitmesine izin vermek bir yana tutuşunu değiştirmemişti, bile. Erkeğin kasıklarına vurup bardan hızla ayrılırken arkasından bardan çıkanlar onu bir ara sokakta sıkıştırmıştı. Bu işin sonu ise hiç iyi değil gibiydi. Hiç istemiyor olsa da onlara göre beşinin birden eğlencesi olacaktı. Ama bu pisliklerin bilmediği bir şey vardı. O sıradan masum bir kız değildi. Ölüm ellerinin arasındaydı, dokunduğu her şeyi yok edebilecek güçteydi. Oları ise yok etmek zor olmamıştı. Gücünün yen keşfettiği özellikleri ile etraf biraz kan olmuştu.
Karanlıkla ne yapacağını bilemez bir halde ilerlerken aklına gidebileceği tek yer olan Jon'un evi gelmişti. Geçmişindeki tek bağlantı oydu, diğerleri ise onu gördükleri ilk yerde öldürmeye çalışırlardı. Kapıyı çaldıktan kısa bir süre sonra Jonathan kapıyı açmıştı. Sarhoştu ve başı dönüyordu. Ona doğru attığı ilk adımla sendelerken, Jonathan'a tutunup sıkı sıkı sarıldı.
"Bir kızın tek başına gezmesi için, dışarısı fazla tehlikeli..."
| |
|
| |
Jonathan Levitt Hava Perisi
Mesaj Sayısı : 172 Kayıt tarihi : 17/04/13 Yaş : 36 Lakap : ----
| Konu: Geri: Şarhoş Misafir Perş. Ağus. 08 2013, 00:07 | |
| Sonu olmayan düşünceler, belkiler, keşkeler ve henüz hiç yaşanmamışlar için umarımlar… jon’un hayatında bunlardan fazlasıyla vardı. Şimdiye kadar pek çok hata yapmıştı ve harika bir peri olmadığını da biliyordu. Nobel iyilik ödülüne aday adayı bile olamazdı. Geçmişinde birçok karanlık iş çevirmiş olması bir yana bir çoğundan pişman değildi. O iyi biri değildi. Aydınlık ya da karanlıkta değildi. İkisinin birleşimiydi. Ne iyiydi ne de kötü. Mükemmel değildi ve olmaya da çalışmıyordu. Savaş yetenekleri konusundaki ustalığı dışında hiçbir şeye ihtiyacı yoktu. Diğerlerinin aksine normal bir hayat yaşadığı da söylenemezdi zaten… Asla para kazanmak için insanların çalıştığı işlerde çalışmayı denememişti. İyi yada kötü taraf önemsemeksizin birkaç iş uzun bir süre onu idare ediyordu. Gerçi bu durum kızları korumak için eski arkadaşı rose’la anlaştığında sona ermişti artık yaptığı tek iş katil peri avıydı. Ortaklarıyla anlaşamıyor olmasına rağmen kızlar değerliydi ve başlarına bir şey gelmesini istemediğinden iş birliği yapıyordu. Şuan karşısında zil zurna sarhoş olan kızda o değer verdiği kişiler arasındaydı. Sendelediği an onu belinden yakalayıp kendine çekti.
Yaşadıkları ateşli dakikaları saniyesi saniyesine hatırlıyordu ama şuan onu arzulamıyordu. Daha çok düşünceli bir arkadaş gibiydi. Sözlerine alayla gülümseyerek ''Bence bu şekilde sen dışarıdaki insanlar için tehlikelisin ''diyerek onu kucakladı. Kapıyı ayağıyla kapattıktan sonra kızı kanepeye bıraktı. Başını hafif yana eğerek ''Kör kütük sarhoş olacak ne vardı söyler misin? '' diye onu azarladıktan sonra mutfağa yöneldi. Sert bir şekilde ''Sakın yerinden kımıldama sana kahve yapacağım. Ayılman gerek… '' diyerek gözden kayboldu. Kısa süre sonra elinde iki kahveyle içeri dönüp birini kıza uzattı. Kendi kahvesinden bir yudum aldıktan sonra ''Anlat… '' dedi. Etkili tek bir sözcükten fazlasını söylememişti. | |
|
| |
Scarlett Demon Sihirbaz
Mesaj Sayısı : 758 Kayıt tarihi : 01/06/12 Yaş : 32 Lakap : Katil, kan emici, dengesiz, psikopat
| Konu: Geri: Şarhoş Misafir Perş. Ağus. 08 2013, 11:47 | |
| Bardaki içkilerden sonra kör kütük sarhoştu. Zaten adamların istediklerini kolayca alacaklarını düşünmelerinin nedeni de buydu. Gerçi tüm düşünceleri arka sokakta dağılmış gücü ile hepsinin canına okumuştu. Karanlıkta ne yapacağını bilemezken aklına Jon'un gelmesi ile ona gitti. Kapı açıldığında ona yaklaşır yaklaşmaz sendeledi. Jon onu sıkıca kavradığında ona sarıldı. Bir kaç saniye içinde onun kucağındaydı. Sarhoş zihnine rağmen onun erkeksi ve baş döndürücü kokusunu alabiliyordu. Kanepede otururken Jon'un azarı ile ne diyeceğini bilemedi. Aslında anlatacakları vardı ama onun mutfağa yönelmesi ile söylediklerini uyguladı. Hazırladığı kahveyi alırken, fincanı ağzına götürüp bir yudum içti. Acı tadı yüzünün buruşmasına neden oldu. Tek kelimelik komut ile kahveyi masaya bıraktı. Tüm düşünceler beynine hücum ederken kelimeler dudaklarından dökülürken göz yaşları akmaya başlamıştı.
"Ben sıradan olmak istedim, bir süreliğine ama olmadı. Yani oldu da bara gittiğim insanların niyeti farklı çıktı onlardan kurtulmaya çalıştım... Beni ara sokakta sıkıştırdıklarında... Bana sahip olmaya çalıştılar sonra gücüm le onlardan kurtuldum... Hepsinin öldüğünü söylememe gerek yok sanırım... Ayrıca bu kahve çok acı bana sert bir şeyler gerekiyor."
Yaşlar henüz oldukça az dökülmüştü gözlerinden... Bir sendeleme ile ayağa kalktığında gözü içki dolabına takıldı. Büyük bir viski şişesinin kapıp kapağını açtı ve başına dikti. Jonathan'ın yanına biraz sinirli bir halde geldiğini fark ettiğinde şişeyi bırakıp ona döndü. Hala ayakta durmaktan acizdi. Kollarını Jonathan'ın boynuna koyduğunda gözlerinin içine baktı. Ağlamasının nedeni ölen gereksiz insanlar değildi. Derinlerde bir yerde başka nedenler vardı.
"Ben karanlıkta olmak istemiyorum. Ama başka bir seçeneğim de yok... Orası beni öldürüyor... Burada ise herkes beden nefret ediyor..."
Göz yaşları bir anda daha da arttı. Bu durum onu ciddi anlamda üzüyordu. Herkesin nefreti üzerindeyken eksini gibi asla olamayacaktı. Geçmişe ona bağlayan tek şey Jonathan'dı.
"Beni geçmişe bağlayan tek şey sensin. İyi ki varsın..."
| |
|
| |
Jonathan Levitt Hava Perisi
Mesaj Sayısı : 172 Kayıt tarihi : 17/04/13 Yaş : 36 Lakap : ----
| Konu: Geri: Şarhoş Misafir Perş. Ağus. 08 2013, 18:30 | |
| Kapısında zil zurna sarhoş olan scarlett’ın bu kadar içmek için ne derdi olduğunu merak ediyordu. Ne sorunu olabilirdi ki? Diğer kızların aksine o katliam yüzünden psikolojisi bozulmamıştı. Herhangi bir sağlık sorunu yoktu ve morgana’nın tarafında olduğu gerçeği es geçilince emrine amade perilerden oluşan oyuncaklarıyla eğlenceli bir hayat yaşıyor olmalıydı. Teorikte olması gereken buydu. Gerçekte ne olduğunu ise bilemesine imkan yoktu. Şu haline bakılırsa hayatının çokta harika olmadığı söylenebilirdi. Elinde iki kahveyle içeri girdiğinde onun hala bıraktığı yerde olduğunu görmek hoşuna gitti. Kahveyi eline tutuşturduktan sonra oldukça kısa konuşmuştu. Kızın cümlelerini dinlerken olanları anlamaya çalışıyordu. Açıklaması bittiğinde boş gözlerle karşısındaki güzel sihirbaza baktı. Dert ettiği şey ona sarkan kişiler miydi? Yoksa hepsini öldürmüş olması mıydı? Ya da normal bir insan olmadığı için miydi karar veremedi. Kızın ağlamaya başlamasıyla derin bir nefes aldı. Şuan onu teselli etmeliydi ama neden bu kadar içip üstüne ağladığı hakkında en ufak bir fikri yokken ne diyeceğini bilmiyordu. Scarlett’ın sendeleyerek ayağa kalkışını boş gözler ve kafa karışıklığıyla izledi. İçki dolabına gittiğini gördüğünde sinirle ayağa kalktı. Yeterince sarhoştu. Daha fazla içkiye değil az önce burun kıvırdığı kahveye ihtiyacı vardı. Ayılıp olanları jon’a anlatmalıydı. Seri adımlarla onun yanına gidip içkiyi masadan alıp yerine koyduktan sonra dolabı bir büyüyle mühürledi. Kıza bakarak ''Fazlasıyla sarhoşsun zaten daha fazla içmek yerine kahveyle kendine gelmelisin… '' diye azarlardı.
Sihirbazın kollarını boynuna dolayarak söylediği şeylerden sonra onu ayakta tutabilmek adına belinden sıkıca kavradı. Derin bir nefes alarak ''Herkes değil. Stacy senden nefret etmiyor ve elise’te öyle… Yaptıkların ve onu neredeyse öldürüyor olduğun için sana fazlasıyla kızgın ama seni hala seviyor. Sadece affetmesi zaman alacak. Onu da anlamalısın… En azından kuzenin ve kardeşinle aranın düzelmesi için uğraşacağım merak etme. Ama perin konusunda söz veremiyorum. Çocuklarının canına kastettiğin için baya sinirliydi. '' Dedikten sonra onu yeniden kucağına alıp koltuğa oturttu. Kahveyi eline tutuşturarak ''İç… Kendine gelmeye ihtiyacın var ve merak etme ben hep yanında olacağım. Sen makul davrandığın sürece tabi. '' Dedi. | |
|
| |
Scarlett Demon Sihirbaz
Mesaj Sayısı : 758 Kayıt tarihi : 01/06/12 Yaş : 32 Lakap : Katil, kan emici, dengesiz, psikopat
| Konu: Geri: Şarhoş Misafir Perş. Ağus. 08 2013, 20:18 | |
| Jonathan'ın ona verdiği kahveye nazaran içki dolabındaki içkiler gözüne daha iyi gözükmüştü. Zar zor ayakta durarak attığı adımların sonunda bir viski şişesini eline aldığında hızlıca kafası dikmişti. Elbette bu durum ona bakan öfkeli bakışları fark edene dek sürmüştü. Alt dudağını dişleyerek elinde içkiyi bıraktığında Jonathan'a baktığında ayakta durabilmek adına elini omuzlarına koydu. Göz yaşları akıyordu. Belkide periye göre hiç bir derdi olmayan bir kızdı. Aslında hiç bir sihirbazın sahip olamadığı şeylere sahipti. Emri altında bir sürü köle peri ve arkasında karanlığın liderini bulunduruyordu. Ona bir şey yapmaya çalışanları tek bir hareketle ortadan kaldırabilecek biriydi. Ama o bunların hiç birini istemiyordu. Eski hayatını istiyordu. Kendi benliği ile sevdikleri ile birlikte olmayı... Bu durum ise imkansız görünüyordu. Herkes ondan nefret ederken bu durum nasıl düzelebilirdi. Jonathan olmasa geçmiş ile hiç bir bağı olmayacak gibi hissediyordu. Sonraki duydukları ile garp bir rahatlama sardı bedenini... Jon kuzeni ve ikizi ile konuşmuştu onun için ama cümlenin devamı onu daha çok üzmüştü.
"Hala sen diyorsun... Her şey lanet yüzünden oldu bunu sana anlattım. Kontrol bende olsa yaşananların hiç biri yaşanmayacaktı. Ama sen bile bana inanmazken, diğerler hiç inanmaz ve asla da benden nefret etmekten vazgeçmezler..."
Gözlerindeki akan yaşlar daha da artarken içkinin etkileri de daha fazla artıyordu. Jon'un kucağında koltuğa döndüğünde üzgün bir suratla oturdu. O lanet kahveyi içmek istemiyordu. Elindeki kahveyi masaya bıraktı. Başını yukarı kaldırıp jon'un gözlerine baktığında bileğinden çekip onu yanına oturttu. Sonradan sarhoş olmasına rağmen hızlı hareket ederek kucağına yerleşti.
"O aptal kahveyi içmek istemiyorum. Ayrıca yaptıkların için teşekkür ederim. Senin yanımda olduğunu bilmek gerçekten güzel..."
En başta kucağına oturduğunda hiç bir art niyeti yoktu. Sadece o lanet kahveden uzak durmak istiyordu. Ama şimdi böylesine yakın olmak, kanının kaynamasına neden oldu. Hiç düşünmeden onun dudaklarını öpmeye başladığında gömleğini çekiştirmeye başladı. Kalçalarını hızlı bir hareketle erkekliğine sürterken dudakları önce yanaklarına sonrada boynuna kaydı. Tatlı boynuna dişlerini geçirip hafifçe ısırdığında elleri işini bitirmiş Jon'un göğsünün çıplak kamasını sağlamıştı. Dudakları aşağı doğru çıldırtan ve baştan çıkaran bir yavaşlıkla ilerlediğinde dudakları harika tenin tadını çıkarıyordu. Jon'un uyarıldığını bedenine değen sertlikten anlarken göğsünü öperken sızdı. Sadece bir saniye içinde Jon'un harika kokusu eşliğinde kendinden geçmişti.
| |
|
| |
Jonathan Levitt Hava Perisi
Mesaj Sayısı : 172 Kayıt tarihi : 17/04/13 Yaş : 36 Lakap : ----
| Konu: Geri: Şarhoş Misafir C.tesi Ağus. 10 2013, 01:49 | |
| Kızın verdiği kahveyi içmek yerine sarsak adımlarla içki dolabını yağmalamaya gitmişti. Bunu gördüğünde sinirleri tavan yaparken derin nefeslerle sakinleşmeye çalıştı. Az önce yaptığı açıklamanın hiçbir önemi yoktu gözünde yani sırf birilerini öldürdü diye bu halde olamazdı. Jon gözlerinin önünde köle perilerini öldürmüşken en ufak bir üzüntü duymayan kız kendisini taciz edenleri öldürdüğü için mi bu kadar içmişti? Bunda en ufak bir mantık yoktu. Scarlett’ı zorlukla içki dolabından ayırıp eline yine kahveyi tutuşturduktan sonra onu teselli etmek adına kuzeniyle yaptığı konuşmadan edindiği gözlemleri dile getirdi.Asıl sorunun tarafı olduğunu bilmek üzücüydü. Onu tam olarak anlayabildiği söylenemese de deniyordu ve çoğunlukla kıza hak veriyordu. O lenoir malikanesindeki felaket hayatını değiştirmişti. Kontrol edemediği şeyler yüzünden başta kuzeni ve perisi olmak üzere değer verdiği herkesin nefretini kazanırken morgana tarafından karanlığa mahkum edilmişti. İçip kör kütük sarhoş olmakta sonuna kadar haklıydı. Sözleri üzerine scarlett daha çok ağlayıp düşüncelerini dile getirmişti. Gergin bir şekilde '' Öyle demek istemedim. Yanlış anladın… Orada olanları sen değil senin gücün yaptı. Kontrol edemediğin bir şeydi sana inanıyorum. Ve zamanla onların da inanacağını biliyorum. Bu konuda elimden geleni yapacağım. '' Dedi. Güzel sihirbaz tarafından bileğinden çekildiğinde koltuğa onun yanına oturmuştu. Bir anda kızın kucağına yerleşmesiyle gözlerini onun gözlerine dikti. Onun açıklamasından sonra anlayışla gülümsediği sırada dudaklarına kapanan dudaklar şaşkına çevirmişti. Bir süre sonra bu şaşkınlık yerini tadı harika olan dudakları teslimiyetle öpmeye bıraktı. Bedeninde gezen eller ve kızın kalçalarını erkekliği üzerinde oynatması oldukça tahrik ediciydi.
Boynunda hissettiği öpücüklerle inlerken elleri kızın bedeninde gezmeye başlamıştı. Scarlett’ın gömleğinin düğmelerini çözüşünü çapkın bir gülüşle izledikten sonra bedenine konan öpücüklerle gözlerini kapatıp anın tadını çıkardı. Daha sonra buna dayanamayıp kızın dudaklarına kapanmak için gözlerini açtı. Bu sırada da scarlett üzerine yığılmıştı. Gözlerini kapayıp sakinleşmeye çalışırken birkaç sesli küfür etti. Son derece uyarılmış bedeniyle kalakalmıştı. Bu kendisi için hiç iyi değildi. Kendini biraz toparladığında onu kucağına alıp yatak odasına çıkardı. Kızı yavaşça yatağa bırakıp üzerini örttükten sonra günün stresiyle kendini yatağa attı. Kendisinin de uyumaya ihtiyacı vardı. Yatakta birkaç kez döndükten sonra kızı kendine çekip sarılarak zar zor uykuya daldı. | |
|
| |
Scarlett Demon Sihirbaz
Mesaj Sayısı : 758 Kayıt tarihi : 01/06/12 Yaş : 32 Lakap : Katil, kan emici, dengesiz, psikopat
| Konu: Geri: Şarhoş Misafir C.tesi Ağus. 10 2013, 12:04 | |
| Jonathan'ın ona inandığını duymak kendini iyi hissettirmişti. O aptal kahveden uzaklaşmak içinse periyi yanına çekerek kucağına oturdu. Gözlerinin içine bakarak söylediklerinin ardından onun anlayışlı gülümsemesini görmek gözlerinin dudaklarına takılı kalmasını sağlamıştı. Kısa sürede dudaklarını öpmeye başladığında saniyeler içinde kendini kaybetmişti. Bedeninde gezinen eller inlemesine neden olurken dudakları Jon'un harika teninde gezindi. Ama bir anda kısa sürede daha ne olduğunu bile anlamadan kendinden geçmişti.
Görmekten bıktığı yeni kabuslarının eşliğinde uyumaya çalışırken birinin kollarında olduğunu hissetmişti. Burnuna dolan koku kendini güvende hissetmesine neden olurken o bedene daha fazla sokuldu. Kabusların yerini saf bir karanlık aldığında biraz daha rahatladı. Karanlık onu rahatsız eden bir şey değildi, sonuçta. Tamam Morgana'nın tarafında boğulduğunu hissediyordu ama bunun nedeni sevgiye alışık halinin sevgiden uzak olmasıydı. Çünkü karanlıkta onu seven hiç kimse yoktu. Bir zamanlar seven kişilerin nefreti ise ona ağır geliyordu. Gözlerini yavaşça açtığında bedenine sarılı kollar ilk etapta onu tedirgin etse de Jon'u fark ettiğinde rahatladı. Dün gece ile ilgili hayal meyal bir şeyler hatırlıyordu. Emin olduğu tek şey ise şu an yanında yatan bu perinin ona değer veren tek kişi olmasıydı. Başını boynuna gömüp ona kısa bir süre sıkıca sarılıp kokusunu içine çekti. BU koku onu kışkırtmaya yetiyordu. Çıplak göğsünü ise tatmak için can atıyordu.
Öncelikle yatakta doğrulup alt dudağını ısırdı. Jon'un pantolon düğmesini çözdü ve fermuarı aşağı çekti. Ardından biraz pantolonu çekiştirip biraz aşağı kaymasını sağladığında kendi üzerindeki kanlı kıyafetleri çıkarıp sadece iç çamaşırları ile kaldı. Erkekliğinin üzerine oturduktan sonra dudakları yavaş yavaş çıplak göğsünden yukarı doğru hareket etti. Jon'un kıpırdanmaya başlaması ile uyanmaya başladığını anladı. Baştan çıkarıcı öpücükler çenesine doğru gittiğinde biraz daha yukarı çıkıp dudaklarını yalayıp öpmeye başladı. Elleri perinin harika bedeninde gezerken sonunda onun uyandığını anladığında dudaklarını bırakıp boynuna yöneldi. Boynuna öpücükler kondurup kulak memesini ağzına alıp emmeye başladı.
"Günaydın Jon, uyandırma servisinden memnun kaldın mı?"
| |
|
| |
Jonathan Levitt Hava Perisi
Mesaj Sayısı : 172 Kayıt tarihi : 17/04/13 Yaş : 36 Lakap : ----
| Konu: Geri: Şarhoş Misafir C.tesi Ağus. 10 2013, 15:18 | |
| Ona yardım etmenin bir yolunu bulmaya çalışıyordu ama henüz başarabilmiş değildi. Scarlett’ı affedebileceklerini düşündüğü iki kişi vardı. Kan bağı olanlar… Onları ikna etmek imkansız değildi. Zordu… Hem de oldukça zordu özellikle elise neredeyse kendisini öldürdüğü için kuzenine bu kadar kızgınken leon işleri daha da içinden çıkılamaz yapıyordu. Stacy kısmındaysa her şey daha ılımandı. Tek sorun kuzenini öldürmeyi neredeyse başardığı için kardeşine biraz kızgın olmasıydı ama onu affetmeye daha yakındı. Kızgınlıklarının yanı sıra ikisinin de ondan nefret etmediğini biliyordu. Bu da onların avantajıydı… Aklında önündeki günlerde bunun için ne yapabileceğiyle ilgili bir sürü fikirle rahatsızca uykuya dalarken kızın tatlı kokusunu içine çekip ona daha bir sıkı sarıldı. Kendisi için neden bu kadar önemliydi? Niye onu korumaya çalışıyordu bilmiyordu. Ne zamandır onların tabirini kullanır olmuştu? Bu tuhaftı. Sabah üzerinde hissettiği ağırlık derin uykusunda onu rahatsız ederken en ufak bir hareketlilikte uyanan jon yaşadığı onca şeyden sonra yorgunluktan kendine gelemiyordu. Göğsünde hissettiği öpücükler uykusunu hafifletirken sonunda gözlerini araladı. Burnuna dolan tanıdık koku tüm odaya yayılmıştı. Dudaklarına kapanan dudaklara karşılık verdikten sonra duyduklarıyla çapkınca gülümsedi. Kızı tek hamlede altına aldıktan sonra ''Hımm bence uyandırma servisin yetersiz güzelim… Bunu telafi etmeye ne dersin? '' diye sorup dudaklarına kapandı. Elleri kızın vücudunda gezerken dudaklarını emip kışkırtan bir şekilde öpmeye başlamıştı. Kızı kalçalarından tutup kendine bastırdıktan sonra bedenine öpücükler ve ısırıklar bırakmaya başladı.
İç çamaşırlarından kurtulduğunda boynunu öperken kadınlığını ve kalçalarını okşamaya başladı. Kadınlığındaki elini hızla hareket ettirirken dudaklarını sömürüyordu. Bir süre bu baştan çıkaran hareketlere devam ettikten sonra dayanamayacağını fark ettiğinde üzerindeki kıyafetlerden kurtulup bacakları arasındaki yerini aldı. Hızla içine yerleşip sert vuruşlarla gidip gelmeye başlamıştı. Odayı ikisinin zevk iniltileri doldururken yakaladıkları uyum eşliğinde kısa sürede kendini kaybetti. Zevkin doruklarına ulaşıp rahatladığında kendini yana atıp kızı kolları arasına çekti. Ona sarılıp saçlarını okşarken ''Gittikçe daha karşı konulmaz oluyorsun ve tadın her seferinde daha da güzelleşiyor '' dedi.
| |
|
| |
Scarlett Demon Sihirbaz
Mesaj Sayısı : 758 Kayıt tarihi : 01/06/12 Yaş : 32 Lakap : Katil, kan emici, dengesiz, psikopat
| Konu: Geri: Şarhoş Misafir C.tesi Ağus. 10 2013, 16:24 | |
| Uyurken onu izlemek hoşuna gitmişti. Hiç bir erkeği şimdiye dek böyle hayranlıkla izlediğini hatırlamıyordu. Yani en azından uykusunda... Aklına Dante geldiğinde derin bir iç çeki koy verdi. Ona aşık olmasının sadece bir sanrıdan ibaret olduğunu anlamıştı. Belki de ona en başından beri aşkı kendi kalbinde değildi. Ona aşık, onu seven kişi hep Stacy olmuştu. Yani bir bedende iki ruh olarak bunun doğru olma ihtimali vardı. Üstelik şu an Stacy, Dante ile birlikteydi ve bu durum ilk öğrendiği andaki kadar onu rahatsız etmiyordu. Kafasını boşalttığında derin bir nefes aldı. Yanındaki bu harika adamın kokusu içine işlerken onu uykusunda baştan çıkarmaya başladı. Öpücükleri teninde gezerken onun uyandığını anladığında dudaklarına kapanıp kulağına fısıldadı. Kendini bir anda onun altında bulduğunda gözlerinin içine baktı. Duyduklarından sonra alt dudağını ısırdı.
"Peki anladım ama sanırım bunu telafi edebilirim..."
Öpüşmeye başladıkları anda arzusu kanını kaynatırken onu delice öpmeye başladı. Elleri erkeğin bedeninde gezinirken bedeni erkeğin tüm dokunuşlarına tepki veriyordu. Dudakları boş kaldığında inlemeleri tüm odayı doldurmuştu. Jonathan her bir dokunuşu ve öpüşü ile onu kendinden geçiriyordu. Kadınlığındaki dokunuşun nefesinin kesilmesini sağlarken inlemeleri daha da arttı. Arzudan kararan gözleri artık sınıra geldiğini söylüyordu. Jon'un hareketleri zevkten çok işkenceye dönüşmüşken deri derin nefesler alıyordu. Sonunda nefes nefese bir kaç kelime döküldü dudaklarından...
"Jon, ben dayanamıyorum..."
Bu kelimelerden son gözlerini sımsıkı kapattı. Kısa süre sonra kadınlığında hissettiği basınç ile kendinden geçti. Dudaklarını öperken elleri erkeğin bedenindeydi ve kalçaları ile ona uyum sağlıyordu. Her hareket bir önceki hareketin devamlılığını sağlarken sonunda bedeni rahatladı. Nefes nefese kendine gelmeye çalışırken kendini güvendiği kolların arasında buldu. Onunla aralarında olanın ne olduğunu bilmiyordu. Bildiği tek şey ondan uzak kalmak istemiyordu. Duydukları ile gülümsemeye başladığında başını onun çıplak göğsüne dayayıp tatlı kokusunu içine çekti. Duygular yoğunlaştığında yine bir göz yaşı firar edip yanağını ıslatmıştı. Hafifçe doğrulup onun gözlerinin içine baktığında alt dudağına dişlerini geçirdi. sonra zar zor kelimelerin dudaklarından firar etmesini sağladı.
"Jonathan ben, belki çok şey istiyor olabilirim ama... Seninle burada kalabilir miyim? Eğer istemezsen anlarım sonuçta sen..."
Daha fazla konuşmadan başını yeniden onun sert göğsüne dayadı. Ne diyeceğini ne söylemesi gerektiğini bilmiyordu. Şu an onun gözlerine bakamıyordu.
| |
|
| |
Jonathan Levitt Hava Perisi
Mesaj Sayısı : 172 Kayıt tarihi : 17/04/13 Yaş : 36 Lakap : ----
| Konu: Geri: Şarhoş Misafir C.tesi Ağus. 10 2013, 20:03 | |
| Öpücükler eşliğinde uyanmak… Bu alışkın olmadığı bir şeydi. Şimdiye kadar bir sürü kızı yatağa atmış olmasına rağmen hiç kimseyle sarılıp öğlenlere kadar uyuma ihtiyacı duymamış doğal olarak öpücüklerle de uyandırılmamıştı. Galiba gittikçe ona alışıyordu. Çünkü bu durumdan rahatsız olmak bir yana hoşlanmıştı. Onun devam eden hareketleriyle beraber uyarılan bedeni alev alırken kızı düşünmeksizin tek hamlede altına almıştı. O andan sonra olanlar tamamen kontrolünün dışında gelişmişti. Güzel sihirbazın tadı, korkusu kendinden geçmesini sağlarken, melodik sessinin iniltileri arasında ona büyük bir zevkle sahip olmuştu. Yorgun olmasına rağmen kokusu hala başını döndürebiliyordu ve bu gerçekten garipti. Kollarındaki güzelliğe birkaç söz söyleme zorunluluğuyla içinden geçenleri kelimelere döktükten sonra sessizliğe gömüldü. Ona bir şekilde çekildiğini hissediyordu ve bu hiç hoşuna gitmemişti.Şuan dokunduğu tenin farklı hissettirmesinin nedenini çözemiyordu. O bu tür düşüncelere dalmışken scarlett’ın sesiyle kendine gelip kızın gözlerine bakmayı denedi ama o daha kafasını kaldırdığı anda kız başını göğsüne koymuştu.
Derin ve sessiz bir iki nefesin ardından kızı altına alıp dudaklarına kapandı. Onu tutkuyla öperken öpücükleri giderek derinleşmiş ve elleri yine kızın bedeninde gezinmeye başlamıştı. Ona doyamamış olduğu gerçeğini kısa sürede idrak edince sinirle üzerinden kalktı. Lanet… Bu kızda diğerlerinde olmayan ne vardı da onu hala arzulayabiliyordu. Saçlarını karıştırarak '' Benim evim senin evindir. İstediğin kadar burada kalabilirsin.'' Dedikten sonra yataktan kalktı ve ''Tabi morgana burada kalmana izin verirse…'' diyerek saçlarına küçük bir öpücük kondurdu. Gözlerini gözlerine sabitleyerek '' Ben acıktım. Beraber kahvaltı etmeye ne dersin? Ama uyarıyorum mutfak konusunda berbatımdır yani kahvaltı hazırlamak sana kalıyor'' deyip göz kırparak banyoya gitti.
| |
|
| |
Scarlett Demon Sihirbaz
Mesaj Sayısı : 758 Kayıt tarihi : 01/06/12 Yaş : 32 Lakap : Katil, kan emici, dengesiz, psikopat
| Konu: Geri: Şarhoş Misafir C.tesi Ağus. 10 2013, 20:25 | |
| Erkeğin bedenini altında adeta kendinden geçmişti. Onunla olan sevişmesinde bir farklılık vardı bunu çözemiyordu ama farklı olduğunu hissediyordu. İçten içe Jonathan'a bağlandığını hissediyordu. Bunun iyi mi yoksa kötü mü olduğuna ise karar veremiyordu. Bağlandığı herkesi kaybetmişken içten içe ona bağlanmaktan korkuyordu. Ama aynı şekilde de içinde oluşan boşluk yüzünden kendini berbat hissediyordu. Bir şeylere tutunma ihtiyacı tüm benliğini ele geçirirken her şeyiyle Jon'a bağlandığını hissediyordu. Onun sert göğsünde nefesini düzenlemeye çalışırken kafasının içinde bir dolu düşünce oluşmuştu. Düşünceler kelimelere döküldüğünde başını onun göğsüne gömdü, sanki ona bakmasına engel olabilirmiş gibi... Sessiz geçen bir kaç dakikanın ardından kendini Jon'un altında buldu. Dudaklarına kapanan dudaklara tam bir teslimiyetle karşılık verirken elleri erkeğin bedeninde gezinmeye başladı. Yeniden ve yeniden onun olmak istiyordu. Ama bir şekilde bunun imkansız olduğunu da biliyordu. Çünkü Jonathan, bağlılığı olmayan bir erkekti. Geçmişlerinde bile ufak çapkınlıklarına tanık olmuştu. Şimdi harika ve son derece yakışıklı bir erkeğe dönüşmüşken hayatında çok fazla kadının olması en mantıklı olan şeydi. Bedeninde hissettiği ellerle baştan çıkmaya başlamışken öpücüğün sona ermesi ile bir anda afalladı. Birden aklına az önce ona cevap vermediği geldi. Bu durum canını sıkmıştı. Sonuçta kabul etmemekte onun seçimiydi ve buna saygı duyması gerekiyordu. Duyduklarından sonra sevinçle yataktan kalkarken onun boynuna atlamamak için kendini zor tutuyordu. Morgana kısmını duyduğunda ise suratı biraz düşmüştü.
"Sen çok iyisin, Jon. Burada kalmama izin verdiğin için teşekkür ederim... Ayrıca... Morgananın canı cehenneme..."
Üstüne bir çarşaf çekip çıplak bedenini örttükten sonra Jon'un sözleri ile banyoya gidişini izledi. Neden birden utangaç kız olup çıplaklığını örttüğünü bilmiyordu. Bildiği şey Jon ile yaşadıkları bu şeyden mutluydu. Üzerindeki çarşafı hızla yere attığında oda banyoya ilerledi. Jonathan suyun altında, çıplak ve son derece seksi görünüyordu gözüne... Alt dudağına dişlerini geçirip onunla birlikte banyoya girdiğinde erkeği kendine çevirip öpmeye başladı. Öpüşme giderek derinleşirken arzu ve tutku ile yeniden birlikte olmuşlardı. Onu sevişme sonrası köpükler içinde bırakıp yıkarken ondan da aynı özeni beklemiş ve sonunda banyoyu tamamlamayı başarabilmişti. Banyodan ayrılmadan önce onu son kez öpüp gözlerinin içine baktı.
"Kahvaltı işini kafana takma ve bana bırak..."
Bornozu üzerine geçirip odaya geçtiğinde yere atılmış kıyafetlerine baktı. Giyinmeyi aklının ucundan bile geçirmeden sadece bornoz ile mutfağa gitti. Buzdolabından malzemeleri tezgaha çıkartıp işe koyuldu. Kısa sürede masanın üstü kahvaltılıklar ile dolmuştu. Yüzünden gülümseme bir an için eksik olmuyordu. Bu mutluluğun geçici olmamasını umarken, kaynayan suyun sesi ile kendine geldi. Her ikisi içinde sıcak kahve hazırladığında mutfağın girişinde ona bakan Jon ile göz göze geldi. "
"Umarım kahvaltıdan memnun kalırsın. Hem ayrıca burada kalacaksam en azından yemek işleri ile ilgilenerek sana borcumu ödeyebilirim..."
| |
|
| |
Jonathan Levitt Hava Perisi
Mesaj Sayısı : 172 Kayıt tarihi : 17/04/13 Yaş : 36 Lakap : ----
| Konu: Geri: Şarhoş Misafir Paz Ağus. 11 2013, 13:23 | |
| Scarlett’ın evine yerleşmek istemesine diyecek bir şey bulamamıştı. Aralarında olan onca şeyden sonra bunun ne anlama geldiğini bilmiyordu ama morgana’nın köle perilerinin bu eve girmesine izin vermeyeceğinden emindi. Onu okulunda ve dışarıda kontrol edebilirdi ama jon’un evinde bu imkansızdı. Aklını toparlayabilmek adına kızın dudaklarına kapandığında ona doyamadığını görmek canını sıkmıştı. Scarlett’ı tekrar ve tekrar yatağa atabileceğini anlamıştı ve onda kendisini bu kadar çeken şeyin ne olduğunu düşünüyordu. Onu tekrar götürmeye hazır hale geldiğinde sinirle kızın üzerinden kalkmıştı. Sorduğu şeyi fazla düşünmesine gerek yoktu. Onu evden kovacak değildi. İstediği kadar burada kalabileceğini söyledikten sonra kızın söylediklerine sadece gülümsedi ve banyoya girdi. Duşu kendine göre ayarlayıp altına girdikten kısa süre sonra sihirbazın aurasının yakınlığını hissetti. Daha sonraysa zarif ve narin eller vücuduna değmişti. Onun kendisini yönetmesine izin verip sihirbaza döndü. Dudaklarına kapanan dudaklara tutkuyla karşılık verirken kızı belinden kavrayıp kendine çekmişti. Öpücük giderek derinleşip ona yeniden sahip olduktan sonra nazik dokunuşlarla kızı yıkayıp onun kendisini yıkamasına izin verdi. Bunu neden yaptığıyla ilgili hiçbir fikri yoktu sadece ona hayır diyemiyordu. Kendisi için önemli olduğu içindi belki de… Dudaklarına sok kez kondurulan öpücükten sonra duyduklarına sinsice gülümseyip '' Hım peki… Dikkat et de mutfağımı savaş alanına çevirme '' diyerek göz kırptı. Onun somurtkan haline karşılık yanağına ufak bir öpücük kondurarak '' Biraz daha oyalanırsan açlıktan ölebilirim '' dedi. Güzel sihirbazın ardından oda banyodan bir havluyla çıkıp odasına gitti etrafı bir büyüyle toparladıktan sonra şortlarından birini eline aldı. O sırada çalan telefonuyla iç çekti.
Elise ya da diğerlerinin ona arama ihtimali çok düşük olduğundan telefonu açmadan önce bile bir iş çıktığını biliyordu. Nitekim telefonu kapattığında yeni işiyle ilgili tüm detayları öğrenmişti. Bir büyüyle üzerini değiştirip aşağı indi. Kendi mutfağında kahvaltı hazırlamak için uğraşan değer verdiği güzelliği görmek tuhaf hissettirmişti. Mutfağın kapısına yaslanıp uzun süre onu izledi. Mutfağında bir kızı görmek pek alışık olmadığı bir şeydi. Aslında tüm bunları tek bir büyüyle halledebilecekken neden ona yaptırdığını da bilmiyordu ama onu yüzündeki o gülümsemeyle izlemeyi sevmişti. Düşüncelerden kızın sessiyle kendine geldiğinde duyduklarına gülümseyerek '' Bana hiçbir borcun yok bunu aklından çıkar ama tabi mutfakta harikayımdır ve leziz yemekler pişirmek konusunda ısrarcıyım diyorsan buna bir itirazım olmaz. '' dedikten sonra masaya oturup onunla güzel bir kahvaltıdan sonra iş için çıkması gerektiğini ve onun keyfine bakmasını söyleyip kızı öperek evden ayrıldı.
| |
|
| |
| Şarhoş Misafir | |
|