Korku Dolu Zevk

Derse girdiğinde sınıfta o çocuğu görmek birkaç saniye duraksamasına neden oldu. Daha sonra kendine gelerek yerine geçip kitapları ve arkadaşlarıyla ilgilenmeye başladı. En yakın arkadaşı Tom’un yaptığı esprilere gülerken colin’le istemeden de olsa göz göze gelmişlerdi. Profesörün derse girmesiyle dikkati çabuk dağılarak önüne döndü. Ders esnasında her şeyle ilgisini kesip notlarıyla ilgilendi. Dersin sonunda proje ödevini not alırken duyduğu şey elindeki kalemi düşürmesine neden oldu. İsabel yanlış mı duymuştu yoksa profesör az önce okulda karşılaşmamak için elinden geleni yaptığı colin’le onu aynı gruba mı koymuştu? Şoku atlatır atlatmaz grup değiştirmek istediğini söyledi profesörün itirazı sonucuysa durumu kabullenmek zorunda kaldı. Ders bitiminde grubundaki diğer kişi olan elise ile ödev hakkında konuşurken colin’in yanlarına gelmesiyle sohbetleri yarım kalmıştı. Onun ödev için elise ile kendisini evine davet etmesiyle bir süre elise’e baktı. Onun olur diye atılmasıyla birlikte isabel de kabul etmek zorunda kalmış ertesi günü ödev için colin’ler evinde buluşma kararı alarak dağılmışlardı. İsabel o günü ertesi günkü ödev için hazırlık yaparak geçirdi. Projeyi hep beraber yapacak olsalar da ön araştırma yaparak konu hakkında bilgi edinmek onun bir çeşit alışkanlığıydı.Gece geç yatmasına rağmen sabahın erken saatinde kalkıp duşa girdi. Doğru düzgün uyumayı bırakalı neredeyse bir ay olduğu için artık bu duruma alışmıştı. Duştan çıktıktan sonra üzerine mini elbisesini giyerek saçlarını da her zamanki gibi açık bıraktıktan sonra yürüyecek olmalarını hesaba katarak alçak topuklu rahat ayakkabılarını giyip kahvaltıya indi. Kahvaltı sonrası elise’i arayıp onunla buluşma yerini ayarlayarak kitaplarını alıp evden ayrıldı. Colin’in evi onlara çok uzak değildi ve hava da oldukça güzel olduğu için yürümeyi seçmişlerdi. Malikaneye vardıklarında kapıyı çalışanlardan birinin açmasını beklerken colin’in açması büyük sürpriz olmuştu. Hoş geldiniz cümlesine sadece ''Merhaba '' demekle yetindi.

Bir süre içeri girip girmemek konusunda tereddüde düşse de ödevin yetişmesi gerektiğini hatırlayıp gülümsemeye çalışarak içeri girdi. Çocuk zaten yakışıklıydı ve üzerindeki kıyafetle de oldukça karizmatik duruyordu. Gözlerini onun üzerinden çekip etrafa bakınmaya başladı. Çalışacakları odaya kısa bir göz gezdirdikten sonra masaya ilerleyip yiyecekleri kenara çekerek kitaplarını masaya bıraktı. Proje arkadaşlarına şöyle bir baktıktan sonra ''Derse hemen başlasak iyi olur sanırım. Eminim hepimizin kendine özgü planları vardır. Projeyi birkaç saate bitirirsek herkes için iyi olacaktır. '' Diyerek kitaplarını açtı. Daha önceden bulduğu konuları çıkartırken ''Ben proje ile ilgili daha önceden ufak bir araştırma yaptım. Bulduklarım ise işte burada. Elise sana söylediğim kitapları getirmiş miydin? '' diyerek ona baktı.O sırada telefonu çalmıştı. Elise ve colin’e bakarak ''Özür dilerim birazdan başlarız '' diyerek telefona cevap verdi. Arayan eskiden tanıdığı yakın bir arkadaşıydı. Akşamki partiye katılıp katılmayacağını soruyordu. İsabel kolundaki saate ve önündeki ödevlere bir süre baktıktan sonra akşamki partiye elbette katılacağını söyleyip kapatmıştı. Proje arkadaşlarına dönerek ''Artık başlayabiliriz. Siz ikiniz daha önceden bu konuya göz atmış mıydınız? '' diye sordu bir yandan da elise'in getirdiği kitaplara bakıyordu.

Derslerden ve ödevlerden yeterince sıkılmasına rağmen aklını meşgul ettikleri için onları seviyordu. Hayatı periler yüzünden fazlasıyla karmaşık bir haldeyken okul neredeyse onun nefes alabildiği tek yer haline gelmişti. Sevgilisi aynı zamanda da perisi olan leon her zaman yanında olsa da artık bu katil periler durumu onu boğuyordu. Herkesin sürekli bir tedirginlik içinde olması, Phin’in daha da korumacı olan tavrı, Jared’ın bitmek bilmez fikirleri onu yormaya başlamıştı. Hiçbir şey düşünmeden barlarda gezip eğlendiği, bir partiden çıkıp başka bir partiye gittiği o zamanları özlemişti. Bunu kendisine bile itiraf edemese de o sürekli problem yaratan büyükannesini bile özlemişti. Normal hayatına geri dönmek istese de bunun asla olmayacağını biliyordu. Zor olsa da bunu alışmalıydı. Belki jared onları eğittikten sonra daha rahat bir hayatları olabilirdi. Savaşta onlara yardım etmeyi ise kesinlikle istiyordu. Bir kenarda beklemekten sıkılmıştı. Başına neler gelebileceği umurunda değildi. Sadece bu durumun bitmesini istiyordu. Düşünceli bir şekilde derse girip sırasına geçtiğinde profesörün derse girmesiyle bir süre kendine gelse de sonra yeniden düşüncelere dalmıştı. Ders bitiminde hayal meyal proje konusunu duyup kendine gelmeye çalıştı. Derste dersi dinleyen biri hiçbir zaman olmasa da verdikleri ödevleri şimdiye kadar hep yapmıştı zaten bu yüzden derslerde başarılıydı. Grubunu öğrendiğinde adının isabel olduğunu bildiği kızın yanına giderek onunla konuşmaya başladı. Çok geçmeden gruplarının son üyesi de gelip proje için kendi evini önermişti.

Elise kendi malikanesine çağırma gibi bir durumun söz konusu olmadığını bildiğinden hiç düşünmeden bu teklifi kabul ettikten sonra bir süre daha konuşup ayrıldılar. Ertesi gün telefonun alarmıyla uyanıp hızlı bir şekilde üzerini giyindi. Uyuyan sevgilisinin dudaklarına küçük bir öpücük kondurup salona inerek ayak üstü bir şeyler atıştırdıktan sonra hızla evden çıktı. İsabel’le buluşup adının Colin olduğunu öğrendiği çocuğun evine gittiklerinde kapıyı çaldı. Kapıyı onlara açan çocuğu kısa süre süzdü. Oldukça yakışıklı ve karizmatikti. Her kızın kesinlikle isteyeceği türden biriydi.Colinin sıcak karşılamasına gülümseyerek ''Hoş bulduk '' dedikten sonra içeri geçti. Çocuğun yönlendirmesiyle çalışma odasına geçtiklerinde İsabel’in ilk söylediklerine ''Haklısın ödevi ne kadar çabuk bitirirsek o kadar iyi '' dedikten sonra colin’e bir süre baktı. Grupta kitap kurdu olduğunu düşünmeye başladığı kızın yeniden konuşmaya başlaması ve kitaplarla uğraşmasıyla dikkatini ona vererek masaya biraz daha yaklaştı. Kendisine yöneltilen soruya karşılık olarak ''Evet getirdim işte buradalar '' diyerek kitapları masanın üzerine koydu. O telefonla konuşurken sesiz bir şekilde sandalyelerden birine oturup kitaplara göz gezdirdi. Telefon görüşmesinin ardından kız yeniden onlara dönmüştü sorduğu soruya iç çekerek ''Şey aslında benim bakmaya pek fırsatım olmadı. Neden sen bir ön bilgi vermiyorsun? ''dedi.

Elise kız telefonda konuşurken düşüncelere dalmıştı. Aklı sabah görmeye fırsat bulamadığı kuzenindeydi. Sevgilisiyle olduğu için kuzeninin güvende olduğunu bilse de tüm gün sıkılacağı da su götürmez bir gerçekti. Leon’la film izlemekten başka bir şey yapabileceklerini düşünmüyordu. Keşke dante’yi malikaneye davet etme gibi bir imkanımız olsaydı diye geçirdi içinden. Böylelikle sevdiği adam kendi işleriyle ilgilenirken scarlett’da tek başına kalmamış aynı zamanda da sıkılmamış olurdu. Pozitif düşünmeye kendini zorlarken bir an çok kısa bir süreliğine de olsa phin’in kuzeniyle ilgilenip onu eğlendirebileceğini düşünerek sevinse de rose’un hamile olduğu gerçeğini hatırlayarak phin’in böyle bir durumda tabi ki gelecekteki eşine zaman ayıracağını bildiğinden sıkıntıyla ofladı. Fiziksel olarak iyi görünüyor olsa da scarlett’ın psikolojisi için her geçen gün daha da endişeleniyordu. Duyduğu sesle beraber kendine gelirken bir süre boş gözlerle colin’e baktı. Dediklerini algılaması zaman almıştı. Elindeki kalemle oynamayı bırakıp gülümseyerek ''Haklısın bende elise… Akademiye hoş geldin colin. Tanıştığımıza memnun oldum. '' dedi. İsabel’in telefon konuşması bitip yanlarında döndüğünde konuya yaptığı hızlı giriş onu gülümsetti. Az önce kiminle konuştuysa bu ödevi bitirip bir an önce buradan gitmek istemesi konusunda onu teşvik etmişti anlaşılan. Sorduğu soruya neredeyse hiç düşünmeden cevap vermişti. Son zamanlarda hayatı o kadar aksiyon ve heyecan dolu olmuştu ki kendi ailesine bile doğru düzgün zaman ayıramıyordu.

Durum buyken ödevlere önceden vakit ayırmayı düşünemiyordu bile. Colin’inde akademide yeni derslerde geri olduğu gerçeğiyle beraber önceden konuyu araştırmış tek kişi olan isabel’e kalmıştı her şey. Konuyu elise’e özet geçmek için sandalyesini yaklaştırırken kızı dikkatle izledi. Dersler konusunda ciddi biri olduğu her halinden belli oluyordu. Böyle birkaç tanıdığı vardı ve hata kabul etmediklerini iyi bildiğinden ödevlerinin kusursuz olacağını bilmenin verdiği rahatlıkla kıza gülümsedi. O konuyu anlatırken onu dikkatle dinliyor yapacakları şeyi bir öğretmen ciddiyetinde anlatan kıza bakarak ne kadar sevimli olduğunu düşünüyordu. Ona kanı ısınmıştı. Dersi dinlerken çalan telefonuyla beraber izin isteyerek yanlarından ayrılıp arayan sevgilisine cevap verdi. Duyduklarıyla yüzündeki gülümseme solarken diğerlerine bir şey belli etmemek adına yüzüne sahte bir gülümseme takındı. Sevdiği adama 5 dakikaya yanında olacağını söyleyerek kapattıktan sonra grup arkadaşlarının yanına giderek ''Ben üzgünüm ama gitmeliyim... Arayan sevgilimdi ve gitmem gerekiyor size iyi çalışmalar ''diyerek kitaplarını da orada bırakıp hızla evden çıktı. Kapıda onu bekleyen sevgilisine gülümsemeye çalışırken içinden gününün mahvolmasını sağlayan katil perilere bildiği tüm küfürleri ediyordu. Leon’a sarıldıktan sonra onun mırıldandığı büyüyle beraber lenoir malikanesine gitmişlerdi.

İsabel jhon’dan ayrıldığı daha doğrusu ayrılmaya çalıştığı gün colin’i kullandığı için suçluluk duyuyordu. Vicdanını çocuğun kendisini tuvalette sıkıştırdığı için bunu sorun etmemesi gerektiğini düşünerek rahatlatmaya çalışsa da başarılı olamıyordu. Ne olursa olsun o colin’i göl kenarında sırf jhon’dan kurtulmak için kullanmıştı. Bu düşünceyle sıkıntıyla ofladı. Çocuk ona yalan söylemişti bu yetmezmiş gibi birde tuvalette sıkıştırmıştı ve onunla açıkça eğlendiğini de unutmamalıydı isabel ise sadece ama sadece bir seferliğine eski sevgilisine ders vermek aynı zamanda da ondan sonsuza dek kurtulmak adına colin’i öpmüştü bunun için suçluluk duyması saçmaydı. Colin bunu yanlış anladıysa da bu tamamen onun problemiydi. Okulda o günden sonra köşe kapmaca oyununa devam etmişlerdi. İsabel elinden geldiğince çocukla karşılaşmamaya çalışmış bunu ise genel anlamda başarmıştı da ta ki sevgili profesörleri onları aynı gruba verene kadar. İsabel grup değiştirmek istediğini söylese de istediğini alamamıştı sonuç olarak şuan okulda köşe bucak kaçtığı çocuğun evinde olduğu gerçeği de bunun en büyük kanıtıydı.

Kitapları karıştırırken bu ödevin bir an önce bitmesini umuyordu. Duyduğu cevaplarla gülümsemeye çalıştı. Proje hakkında en ufak bir fikri olmayan kişilerle bir aradaydı bir an için bu düşünceyle ağlamak istese de kendine inat gülümseyerek ''Tamam o zaman size bir ön bilgi veriyim. '' Dedi ve konuyu anlatmaya başladı. Ödev konularını anlatırken neredeyse her şeyi unutmuştu. Elise’in telefonun çalmasıyla dikkati dağıldı. Onun görüşme yapmak için masadan kalkmasıyla beraber bu grupla çok işlerinin olduğunu anlayarak derin bir iç çekti. Kız masaya döndüğünde tam derse başlayabileceklerini düşünürken elise’in söyledikleriyle şaşkınlıkla ''Ne?'' dedi. Bir projeleri vardı ve bugün çalışmak için anlaşmışlardı ama o sevgilisi aradı diye dersten kalmayı bile göze alarak gidiyor muydu? Okul bu kızın umurunda mıydı merak ederek ''Saçmalama elise bu projeyi bitirmemiz gerekiyor yoksa hep beraber dersten kalacağız sevgilinle birkaç saat sonra buluş. O zamana kadar bizde ödevi bitirmiş oluruz '' dese de kızın gitmeliyim diyerek kapıya yönelmesiyle ''Oldu o zaman biz ödevleri hallederiz merak etme sen gönül rahatlığıyla gidebilirsin '' dedi sinirle söylediklerinin tam tersini ima ederek.

Elise kapıdan çıkmak üzereyken ''Tanrım elise… İnsanlar sinirlendiğinde söylediklerinin tersini ima eden cümleler kurarlar yani az önceki söylediklerimde ciddi değildim. '' Dedi ama kız söylediklerine aldırmayarak gitmişti. Sıkıntılı bir nefes vererek ardından ''Bazıları da sadece anlamak istediğini anlar tıpkı senin yaptığın gibi '' diye mırıldandı. İsabel kollarını masaya kafasınıysa kollarının üzerine koyarken ''harika iki kişi kaldık. Üstelik sen bu konuların gerisindesin offf'' dedi. Bir süre sessizce öyle kaldıktan sonra aklına gelen şeyle kafasını kaldırıp colin’e bir süre baktıktan sonra kitaplarını toplamaya başladı. Gitmeden önce colin’e bakarak ''Sende istediğin yere gidip istediğini yapabilirsin. Merak etme Projeyi ben tamamlar profesöre teslim etmeden öncede hepimizin isimlerini yazarım. Böylelikle sen eğlenirsin bende tek başıma projeyi daha kısa sürede tamamlarım yani ikimiz içinde en doğru olanı. '' Diyerek odadan çıktı. Kapıya ilerlerken ''Sana iyi günler ve iyi eğlenceler '' dedi.

Okulda köşe bucak kaçtığı ve kendisine bile itiraf edemese de etkilendiği kişiyle şuan yalnızdı. Aklına onunla arasında geçenler gelince buradan gitmesi gerektiğini idrak edebilmişti. Yerinden kalkıp olabildiğince hızlı hareket etmeye çalışarak kitaplarını toplarken bir yandan da durumu olabildiğince yalın bir şekilde açıklıyordu. Son zamanlarda aklını sürekli meşgul etmeyi başaran biriyle aynı evde yalnız kalmak kesinlikle doğru değildi. Hem de aralarında geçen onca şeyden sonra ve özellikle son karşılaşmalarında onun öpüp hangi ruh hali içinde yaptığını anlayamadığı bir şekilde baştan çıkarmışken. Kızlar tuvaletinde bu çocuğu hiç tanımadığı halde ona nerdeyse teslim olduğunu hatırlamak buradan hemen gitmesi için onu daha çok teşvik etmişti. Kitaplarını toplayıp odadan hızla çıktıktan sonra kaçıyormuş gibi görünmemek için ona son olarak iyi günler dilemiş ve kapıya doğru ilerlemeye başladı. Bir anda hızla kolundan sertçe tutulup çekilmesiyle beraber elindeki kitaplar yere düştü. Her şey o kadar hızlı olmuştu ki bulundukları durumu anca colin nefesi yüzünü yalayacak kadar ona yaklaştığında fark edebildi. Kalbi korkuyla olması gerekenden daha hızlı atarken nefes almayı bile unutmuş bir şekilde gözlerini çocuğun gözlerinden ayırmadan onu dinliyor ve kızlar tuvaletinde yaşanan olayların zihnini işgal etmesini engellemeye çalışıyordu. Hareket etmeye uğraşırken ''Bende sana projeyi tamamlamak için ortağa ihtiyacım olma… '' diye başladığı cümleyi dudaklarında hissettiği dudaklar yüzünden tamamlayamamıştı.

Kalbi hala korkuyla atıyor olsa da bu öpücüğün onu heyecanlandırdığını da kabul etmek zorundaydı. Duvara sabitlenmiş bileklerini onun elinden kurtarmayı denerken kafasını geri çekmeye çalışsa da duvara yaslandığı için bunda başarılı olamamıştı. Tadını hala hatırladığı o nefes kesici öpücüğe karşılık vermemeye çalışırken oldukça zorlanıyordu. İçinde beliren onu delicesine bir arzuyla öpme isteğini şuan bastırabiliyor oluşunun nedeni geldiklerinden beri evde bir tane bile çalışana rastlamadıklarından çıkardığı koskoca malikanede yalnız oldukları gerçeğiyle beraber olayların daha da ileri gitmesi durumunda ilk deneyimini yaşayacak olmanın verdiği korkuydu. Karşılık verirse bunun basit bir öpücükle kalmayacağından ise emindi çünkü colin daha önce onu okulun kızlar tuvaletinde öperken ne istediğini açıkça söylemişti. Bedeninde gezinen o tanıdık ve kesinlikle baştan çıkaran dokunuşlarla inlememek için kendini olabildiğince sıkıyordu. Çocuğun dudakları boynuna kayarken oda dişlerini dudağına geçirerek sessiz kalmaya çalışmaya devam etti. Daha ne kadar buna dayanabileceğini bilmese de çok sürmeyeceğini biliyordu. Colin geri çekildiğinde hızlı nefes alıp verişlerini umursamadan kendine gelmeyi denerken duyduklarının ardından teninde hissettiği dokunuş içini ısıtırken dudaklarında tekrar hissettiği dudaklarla geriye kalan son savunma duvarları da yıkılmış ve ne kadar olacaklardan korksa da öpücüğe karşılık vermeye başlamıştı.

Elleri onun vücudunda gezinirken çıplak tenine dokunma ihtiyacıyla onun gömleğinin birkaç düğmesini açıp sert göğsünde küçük bir keşfe çıktı. Bedenini onun bedenine yaslarken öpüşmeleri de gittikçe derinleşmişti. Vücudu alev almış bir şekilde ona tüm benliğiyle karşılık verirken gün yüzüne aniden çıkan korkusuyla geri çekilmiş colin’nin şaşkınlığından faydalanarak da elleri arasından kurtulmayı başarıp duvarla onun arasından hızlı bir şekilde çıkmıştı. Az önce yaşananların etkisiyle isabel’de en az şuan kendisine bakıp olanları anlamaya çalışan çocuk kadar sersemlemiş bir şekilde ''Şey… ben... '' diye konuşmaya çalışmış cümle kuramayacağını fark ettiğindeyse ''gitmeliyim '' diyerek koşar adım kapıya gitmişti. Kapıyı açmasıyla şok olmuş bir şekilde birkaç saniye kaldıktan sonra çığlığı basıp kapatması bir oldu. Kapıya yaslanmış bir şekilde az önce gördüklerini düşünürken sesli bir şekilde ''Kesinlikle yanlış görmüş olmalıyım. Beynim yine bana oyunlar oynuyor. Bu imkansız. '' Diye kendi kendini kapıyı açtığında gördüklerinin tamamen beyninin yarattığı hayal ürünü olduğuna inandırmaya çalışıyordu.

İsabel ne kadar colin ile birlikte olmayı istese de korkusu daha ağır basmıştı. Onun elleri arasından kurtulduğunda derin bir nefes aldı. Biriyle birlikte olmak elbette kötü değildi lakin bunun ilk olacağını bilmek korkutucuydu. Canının yanmasından korkuyordu. Colin’in öpücükleri ve dokunuşları ne kadar yumuşak,tatlı ve baştan çıkarıcı olsa da sonrasında olacaklardan emin olamıyordu. Kapıya doğru yürürken dışarı çıkmak için bir an bile tereddüt etmedi. Bir karar vermişti bunu ne kadar istiyor olursa olsun henüz hazır değildi. Yakın zamanda da hazır olacağını sanmıyordu. Dışarıda gördüğü manzara karşısında nutku tutulmuştu resmen. Artık gördüklerinin bir rüyamı yoksa gerçek mi olduğunu ayırt edemiyordu. Özellikle bir anda ortadan kaybolmaları ikileme düşürüyordu isabel’i. Havuzda olanları düşününce şuan gördüklerinin gerçek olduğunu düşünse de bu yaratıkların ancak masallarda karşılarına çıkabileceği gerçeğini de görmezden gelemiyordu. Çocuğun yanına gelip söylediklerinden sonra hiç sorgulamadan onunla gitti. Bu durumdan sıkılmıştı ve eğer yardımcı olacaksa şuan bileğinden çekiştiren kişiyle dünyanın öbür ucuna bile gidebilirdi. Bir odaya girdiklerinde etrafa bakınmaya başladı.

Gördüklerinden kurtulmada bu odanın ne gibi bir yardımı olacak ki diye düşünürken colin’in onu yatağa itip üzerine çıkmasıyla içini tarifi imkansız bir korku sararken bu odada ne aradıkları sorusunun cevabını da almıştı. Dudaklarında yine onun enfes dudaklarını hissetmesiyle yatakta oldukları gerçeğiyle kaskatı kesilirken üzerindeki elbisenin parçalara ayrılmasıyla korkudan titreyecek dereceye gelmişti. Colin’e karşılık vermemek için kendiyle savaşa girmedi çünkü kaybedeceğini biliyordu. Birkaç dakika karşılık vermeden sabit bir şekilde dursa da o da çocuğa karşılık vermeye başlamıştı. Henüz tam olarak ne olduğunu anlayamasa da bu çocuğa karşı bir zaafı olduğu açıktı. Hiç tanımadığı halde üstelikte okulun kızlar tuvaletinde ona kendini neredeyse teslim etmesinin başka mantıklı bir açıklaması yoktu. Colin’deki bir şey isabel’i ona çekiyordu. Öyle ki onun dudaklarının tadını, dokunuşlarının verdiği zevk diğer sevgililerinden çok daha fazlaydı. Zaten bu yüzden ona hayır diyemiyordu. Boynunda ve göğüslerinde hissettiği öpücükler inlemesine neden oldu. Çocukla göz göze geldiklerinde duyduklarıyla öfkelense de dudaklarında hissettiği dudaklarla öfkesi hızla korkuya dönüştü. O karşı konulmaz tada zor olsa da kayıtsız kalarak onu göğsünden tüm gücüyle ittirdi. Bunu nasıl söyleyeceğini tam olarak bilmese de bir yerden söze başlaması gerektiğini bildiğinden gözlerini kaçırarak'' Colin ben… ben… daha önce kimseyle birlikte olmadım. Bu yüzden korkuyorum ve sen davranışlarınla beni daha da korkutuyorsun '' dedi cümle bitiminde utançtan yüzü kıpkırmızı olmuştu.

Elbisesi parçalara ayrıldığında korku tüm bedenini ele geçirmişti. Colin’i havuzda karşılaştıkları günden beri aklından çıkaramadığı ve onu istediği bir gerçekti lakin diğer bir gerçekte ilki olacağı için bundan delicesine korktuğuydu. Onun dokunuşları ve öpüşleri garip hissetmesini sağlarken kısa bir süreliğine tüm olanları unutup ona karşılık verdi… Duyduğu itiraf onu öfkelendirse de anlamlandıramadığı bir şekilde kendisine karşı dürüst davrandığı içinde mutlu olmuştu. Colin tekrar onu öpmeye başladığında onu öpmeyi,o mükemmel dudaklarının tadına tekrar bakmayı delicesine bir arzuyla istese de ilk olacak olmasının verdiği korku karşılık vermesine engel olmuştu. Onu tüm gücüyle göğsünden itip kendinden biraz uzaklaştırmayı başardığında vakit kaybetmeden konuşmaya başladı. Sözlerinin yarıda kesilip söyleyeceklerinin havada asılı kalmasını istemiyordu çünkü bu konu önemliydi. Söylemesi gereken her şeyi söylediğinde utangaçlıktan kıpkırmızı olmuştu yüzü. Daha önce hiçbir erkeğin ona bu kadar yakınlaşmasına izin vermezken onunla olmayı delice bir arzu ve tutkuyla istiyordu.

Kendiyle ilgili itirafından sonra yanağında hissettiği dokunuşlar içini ısıtmaya yetmişti. Onun bu yumuşak dokunuşları farklı hissettiriyordu. Colin elini saçlarında dolaştırırken bu durumun onu rahatlattığını fark etti. Gözlerini çocuğun gözlerine diktiğinde duyduklarını hazmedebilmek için birkaç dakika sessiz kaldıktan sonra kaşları çatarak '' Durum bu olmasaydı da erkek arkadaşımı aldatmazdım. Bir ilişki de her zaman en önemli şeyin sadakat olduğuna inanırım. '' Dedi. İsabel’i tanıdığı diğer ucuz kızlarla aynı kefeye koymasına sinir olmuştu lakin siniri dudaklarında hissettiği küçük öpücükle beraber yok olmuştu. Hissettiği her bir dokunuş ve öpüş onu kendinden geçirirken daha önce hiç tatmadığı bir zevki tadıyor aynı zamanda da hiç yaşamadığı garip duyguları ona yaşatıyordu. Öpüşleri, dokunuşları çok farklılaşmıştı. Öpücükler daha öncekilerden bile daha tatlı ve karşı konulmazdı.

Göz göze geldiklerinde colin’in sözlerinden sonra birkaç dakika sessiz kaldı. Onun bu davranışı içinde nedensiz bir güven duygusu yaratmıştı. İsterse gidebileceğini söylemesi, gücünü etkisizleştirmesi kısaca onunda isteyip istemediğini önemsemesi iyi hissettirmişti. Elini yavaşça kaldırıp colin’in yanağını okşadı. Diğer eli de onun göğsündeydi. Derin bir nefes aldıktan sonra gözlerini onun gözlerinden ayırmadan '' Sende beni etkiliyorsun colin ve seninle birlikte olmak istiyorum ama ilk olacağı için korkuyorum '' diyerek onun dudaklarını öptü.

Colin’in gözlerine bakarken o gözlerde kaybolduğunu hissetti. Her bir dokunuşu, öpüşü, sözü onun üzerinde daha önce hiç yaşamadığı fark etkiler yaratıyor garip hissettiriyordu. Gitmesine izin vermişken korkusunun onu yönetmesine izin vererek buradan arkasına bakmadan çekip gitmemesinin nedeni ne kadar olacaklar onu korkutsa da kendisinin de Colin’i istemesiydi. Kaçmaktan sıkılmıştı. Okulda oynadıkları köşe kapmaca oyununu sonsuza dek sürdüremezdi. Üstelik henüz kendisine bile itiraf edemese de bu çocuk onu daha önce hiç kimsenin yapmayı başaramadığı bir şekilde etkiliyordu. Havuzda onu gördüğü ilk andan beri aklından çıkmamıştı. Tüm o gördüğü ve yaşadığı şeylerin bir hayal olduğunu düşünürken bile aklına sık sık onunla karşılaştıkları an gelmişti. Aslında aklından hiç çıkmamıştı demek daha doğru olurdu. Hayatında ilk defa biriyle birlikte olmayı istiyordu. İlkinin her zaman sevdiği ve istediği biriyle olmasını istemişti. Onu seviyor muydu bilmiyordu. Ona karşı hissettiği bu garip duyguların bir anlamı var mıydı bu konuda en ufak bir fikri bile yoktu ama onu istediğini biliyordu. Colin’i kızlar tuvaletinde ilki olduğunu bile bile neredeyse ona teslim olacak kadar istiyordu. Bu yüzden gitmemişti.

Colin tekrar onu öpmeye başladığında bu sefer hiç karşı koymaya çalışmadan oda öpücüğe karşılık vermişti. Elleri onun bedeninde gezinirken bu tatlı ve tanıdık dokunuşları hissetmeyi sevmeye başladığını fark edip dehşete düşse de boynuna ilerleyen öpücüklerle her şeyi bir kenara bırakarak sadece ana odaklandı. Onu ne kadar istediğini bilmesinin yanında bildiği başka bir şey varsa oda colin’e kesinlikle bağlanmaması gerektiğiydi. İlki o olacak olsa da aralarındaki ilişki sadece o kadardı. Onlar bir seferliğine aynı yatağı paylaşacak iki kişiydi sadece sonrası yoktu. Her şey bittiğinde ikisi de kendi hayatına devam edecekti. Farklı insanlarla beraber olacak sevgilileriyle kendi yollarına devam edeceklerdi. Birbirlerine daha fazlasını vaat etmemişlerdi. Burada olacak olanlar kesinlikle özgürlüklerini kısıtlamayacaktı. Bunu kendine birkaç kez hatırlattıktan sonra her şeyi bir kenara bırakıp vücudunda gezen dudakların tadını çıkardı. İç çamaşırlarının çıkmasıyla beraber zaten anormal olan kalp atışları daha da hızlanmıştı. Hem heyecandan hem de korkudan… Kadınlığında hissettiği baştan çıkaran dokunuşlarla inlemeleri artarken nefes alışları sıklaşmıştı. Vücudunda hissettiği her bir dokunuş ve öpüş hem farklı hissettiriyor hem de fazlasıyla zevk veriyordu. Colin üzerindekilerden kurtulup bacaklarının arasındaki yerini aldığından korkudan nefesi kesilmişti.

O an aldığı zevkten daha baskın olan korkuyu görmezden gelerek birazdan olacaklara kendini hazırlamaya çalışıyordu. Dudaklarında hissettiği dudaklarla düşünmeyi bırakmıştı. İçindeki tutkuyla ona karşılık verirken gerginliğini biraz olsun üzerinden atmıştı. Duyduklarının ardından onu bir anda içine girmesiyle kasıklarında hissettiği acıyla çığlık attı. Acıyı kelimelerle anlatmak imkansızdı. Hem canı acıyor hem de bu durumdan zevk alıyordu. Derin nefesler alıp kendini toparlamaya çalıştı. Bir süre sonra geriye sadece aldığı zevk kalmıştı. Ona kalçalarıyla ayak uydurmaya çalışırken kendini kaybetmişti. Bedeni kasılıp rahatladığında nefes nefese bir haldeydi. Terlemişti ve oldukçada yorgundu. Yaşadıklarından ve verdiği karardan pişman değildi. Verdiği karardan memnun bir şekilde dinlenmeye çalışırken gözleri yorgunlukla kapanmıştı. Kendini yana atan colin’in çok tatlısın dediğini duysa da sonraki söylediklerini duymamış cevap dahi veremeden uykuya dalmıştı. Rüyasında ne gördüğü bilinmese de güzel şeyler görüyor olmalıydı ki gülümsüordu.

Yaşadığı ilk deneyimin ardından gözleri yorgunlukla kapanırken oldukça mutluydu. Colin’le birlikte olurken ilki olduğu için canı acımış olsa da asla tahmin bile edemeyeceği kadar da zevk almıştı. Tanıdık, insanın içini ısıtan güzel dokunuşlar bedeninde dolaşırken yanlış bir karar vermediğini anlamıştı. Sonuçta onu şimdiye kadar hiç kimseyi istemediği bir arzuyla istiyordu. Onun yanındayken her şeyi unutabiliyordu. Son zamanlarda ondan başka kimseyi düşünemiyor olmasıysa kafasını karıştıran başka bir konuydu. Colin’in her bir hareketi onda anlam veremediği bir etki yaratırken kalbinin onun yanındayken bu kadar hızlı atmasının normal olmadığının farkındaydı. İkisinin arasındaki şeyi en basit şekilde anlatmaya çalışırsa sanırım buna tuhaf bir çekim denilebilirdi. Çocuğun tüm duvarlarını hiç zorlanmadan yıkmasınaysa diyecek bir şey bulamıyordu. Bunun nasıl olduğunu hala kendisi de çözememişti. Tatlı bir yorgunlukla deliksiz bir uykuya dalmadan önce çekildiğini hissetti.

Bedenini hoş bir sıcaklık ele geçirirken onun kendisine sarıldığını anladığında isabel’de yorgunluktan kolunu kıpırdatacak hali olmamasına rağmen kendini biraz zorlayarak ona sarılıp biraz daha colin’ine yaklaşarak başını göğsüne koyarak uyumuştu. İlk defa uyurken kabus görmemiş, gece sık sık uyanmamış ve deliksiz rahat bir uyku çekmişti. Karışık ve tuhaf rüyalar görse de bu onu gülümsetecek kadar eğlenceli şeylerdi. Sabah derin uykusu o güven veren sıcaklığın bir anda yok olmasıyla bölünmüş ve üşüyerek çarşafa daha da sarılmıştı. Ne olduğunun bilincinde olmasa da bundan hoşlanmamıştı. Bugünün ne olduğunu hatırlayamasa da okula gitmeyeceğini bildiğinden derin uykusuna tekrar dönmeye çalıştı. Bir süre sonra istediğini başarmıştı lakin bu seferde tatlı uykusu kapı ziliyle bölündü. Derin bir nefes alıp kendine gelmeye çalışırken gözlerini henüz açmamıştı. Tam anlamıyla uyanmaya çalışıyordu. Olanlar zihnine dolarken dudaklarında hissettiği dudaklarla yerinde kıpırdandı.

İşte şimdi gerçek anlamda uyanmıştı lakin gözlerini açamıyordu. Utanmaması gerektiğini bilse de lanet olsun ki utangaçlığı devreye girmişti. Cesaretini toplayıp gözlerini açtığında colin’le göz göze geldi. Ne diyeceğini bir süre düşündükten sonra havanın aydınlandığını fark edip tüm masumluğuyla ''günaydın colin…'' dedi. Bu kelimenin ardından gözleri şaşkınlıkla büyürken çarşafı kendine iyice çekerek yatakta hızla doğrulup ''Günaydın mı? Tüm gece uyudum mu?'' dedikten sonra aklına gelen şeyle ''Tanrım… Bugün Pazar yani offf'' diyerek çarşafa sarınıp yataktan telaşla kalkarken ''Tiyatro sözüm, parti, kahretsin ödev'' diye söyleniyordu. Banyo olduğunu düşündüğü yere koşar adım giderken ''Colin rica etsem benim için elbise sorununu halleder misin?'' diye sordu. Banyoya girerken ''Şimdiden elbise sorununu benim için çözeceğin için teşekkürler böylelikle geç kalmayacağım'' dedi ve banyonun kapısını kapatıp üzerindeki çarşaftan kurtularak duşa girdi.

Uyandığında ne diyeceğini şaşırmıştı. Yaşadıklarından sonra ne denilebilirdi bilmiyordu. Utangaçlıktan bırak bir şey demeyi doğru düzgün düşünemiyordu bile… Bunun saçma olduğunu bilse de engelleyemiyordu. Hayatında ilk defa biriyle birlikte oluyordu bu yüzdende eli ayağına dolanmıştı. Nasıl davranması gerektiğini düşünürken havanın aydınlandığını fark etmesiyle günaydın diyebildi. Kafasına dank eden gerçekle hızla yataktan kalkarken tüm gece kesintisiz uyuyabildiğine hala inanamıyordu. Yorgunluktan gözleri kapanırken birkaç saat sonra uyanacağına son derece emindi oysaki. Colin’in yanında garip bir huzur bulmuştu demek buda ilerde kafasını karıştıracak diğer şeylerden biriydi. Bu çocuğun yanında farklı hissettiği gerçeğini düşünürken aklına gelen diğer gerçeklerle hızla yataktan kalktı. Normal davranmaya çalışırken hatırladığı şeyler onu eski haline döndürmeye yetmişti. Verdiği söz, katılacağını söylediği parti ve hala başlamadığını bildiği ödevle yerinden telaşla kalkmıştı. Banyoya giderken telaş içinde bir sürü şey söyledi elbise detayını da atlamayarak duşa girdi. Herhalde yapılması gereken en doğru şeyde buradan bir an önce gitmekti sanırım. Colin’in onu yanlış anlamasını istemiyordu.

İlki olabilirdi ama diğer yapışkan kızlar gibi üzerine yapışıp ona sorun çıkartacakta değildi. Onun istediği şeyin tek gecelik bir şey olduğunu biliyordu. İstediği olmuştu şimdi sıra ise bu konuda hiçbir problem çıkmayacağını ona göstermekteydi. Bunun onu fazlasıyla memnun edeceğinden emindi. İçeride bu kızdan nasıl kurtulurum diye kafa patlatmasına gerek kalmıyordu işte. O çocuğun yanındayken hissettiği garip şeyler, öpücüklerinin ve dokunuşlarının onda uyandırdığı etki kafa karıştırıcı olsa da tüm bunları görmezden gelmeye çalışarak suyu açtı. Ona alışmak gibi bir aptallığı tek bir gece de yapamazdı herhalde? Bu malikaneden çıktıktan sonra kendi hayatına devam edecekti. Kolay olmayacaktı ama başaracağını düşünüyordu. Başarırdı değil mi? Bu kararsızlığına sinirlendi. Başarmalıydı. İkisinin de özgür olduğunu kendine hatırlatırken suda dinlendirici özelliğini göstermeye başlamıştı. Gözlerini kapayıp duştan çıktıktan sonra sergileyeceği tavrın nasıl olması gerektiğini düşünürken kapının açıldığını duymasıyla gözlerini aralayıp gelen kişiye baktı. Colin’i karşısında görmek gene garip duyguların vücudunu ele geçirmesine neden olurken ''Bir sorun mu var?'' diye sordu.

Kendini bir anda onun kollarında bulduğunda kalp atışları da düzensizleşmişti. Dudaklarının üzerinde onun dudaklarını hissettiğinde kalbi heyecandan deli gibi çarparken oda öpücüğe tutkuyla karşılık vermişti. Öpüşmeleri biraz daha derinleştiğinde colin’in kendini geri çekerek söylediklerinden sonra ''Elbise için tekrar teşekkür ederim ama elbiseyi görmeme çok vakit olduğu konusunda yanılıyorsun birine sözüm var ve tom’un bekletilmekten ağaç olmayı seveceğini sanmıyorum.'' Dedi. Dudaklarında tekrar onun dudaklarını hissettiğinde tepkisiz kalmayı düşündüğü halde bedeni ondan izinsiz hareket ederek onu direk karşılık vermeye başlamıştı. Duvara dayandığını hissettiğinde ürperdi. Soğuk duvarla bir anda temas edince tüm bedenine bir üşüme dalgası yayılsa da vücudunda hissettiği öpücükler kısa sürede ısınmasını sağlamıştı. Colin’in hareketleri dün akşamki kadar nazik değil biraz sertti ama bu zevk aldığı gerçeğini değiştirmiyordu. Onun dokunuşlarıyla ve öpücükleriyle inlerken kadınlığının sertçe okşanmaya başlamasıyla kendini konuşmaya zorlayarak ''colin geç kalıyorum….'' Dedi. Bu onun kararlılıkla sergileyebildiği son mantıklı hareketti.

Gözlerini colin’e dikmiş bir sorun olup olmadığını anlamaya çalışıyordu. Çocuğun durup dururken yanına gelmesine bir anlam verememişti. Problem neydi? İstediğini almıştı. Şimdi de onun en büyük sorununu çözerek gidiyordu. Kendisini başından atmak için kafa patlatmasına gerek kalmamıştı. Onun isabel'den bir an önce kurtulmak istediği düşüncesi canını yakmıştı nedenini bilmiyordu lakin kendini kötü hissetmişti. Bunu düşünmemeyi deneyerek muhtemelen yapacakları ikimizde hayatımıza devam edeceğiz konuşmasına kendini hazırlamaya çalıştı. Onun yanına gelmesine başka bir neden bulamıyordu çünkü. Dudaklarında hissettiği dudaklar onu şaşırtsa da bu tatlı öpücüğün son olacağının bilincinde olarak ona karşılık verdi. Bu o muhteşem tadı olan dudakları ne yazık ki son öpüşüydü.Elbise işini o uyurken hallettiğini öğrenmek hem sevindirmiş hem üzmüştü. Elbiseyi onu düşündüğü için o söylemeden alması güzeldi fakat aynı zamanda onun gitmesi için işleri hızlandırmaya çalıştığı anlamına da geliyordu bu.

Bu yüzden isabel’de birazdan gideceğini belirten bir cümle kurarken söz verdiği kişinin ismini de söylemişti. Bunu yaparken tek amacı ona yapışıp kalmayacağını göstermekti bunun için endişelenmesine gerek yoktu. Olması gerektiği gibi herkes kendi hayatına dönüyordu. Kendini bir anda duvara dayalı bulduğunda neye uğradığını şaşırmıştı. Dudaklarında hissettiği dudaklarla ona karşı koymayı düşünürken bedeni onu dinlemeksizin öpücüğe karşılık vermeye başlamıştı. Bedeninde hissettiği sert ama baştan çıkaran dokunuşlarla inlemeye başladı. Colin’in kadınlığını sertçe okşamaya başlamasıyla konuşmak işkence olsa da kendini zorlayıp geç kaldığını dile getirmişti. Bu onun zevkten kendini kaybetmeden önce söyleyebildiği son mantıklı cümlelerdi. Duydukları onu rahatlatmıştı. İstendiğini bilmek güzeldi. Onu bir anda içinde hissettiğinde duyduğu sızıyla acıyla inledi. O içinde gidip gelirken zevkten kendini kaybetmiş bir şekilde inliyordu.

Bir süre sonra kasılmaya başlayan bedeniyle ayakta durmak epey zorlaşmıştı. Birden kendini onun kucağında bulduğunda nereye gittiklerini sorgulayabilecek durumda değildi. Jakuziye girdiğinde sıcak su gevşemesini sağlamıştı. Colin’de jakuziye girdiğinde kendini yeniden onun kolları arasında buldu çok geçmeden de onu içinde hissetmişti. Sonunda bedeni kasılıp rahatladığında nefes nefese bir halde bir süre colin’e yaslandı. Nefesi sonunda düzene girdiğinde ondan uzaklaşmıştı. Duyduğu şey karşısında omuz silkerek ''Sanırım… '' dedi. Çok geçmeden oluşan köpüklere dayanamayarak onlarla oynamaya başladı. Köpüğü üflediğinde yanlışlıkla colin’in suratına gitmişti. İsabel gülümsememeye çalışarak ''Özür dilerim '' dedi. Köpüğü silmeye çalışırken yüzünü daha da köpük yapınca dayanamayarak kahkaha atmaya başlamıştı. ''üzgünüm…. Ama… çok komik… görünüyorsun '' demeyi başardığında kahkahasını bastırmaya çalışıyordu.

Colin’le yeniden birlikte olduktan sonra beraber banyo fikri kulağa kötü gelmemişti. Hem o teklif ettiğine göre sorunda yoktu sonuçta kendisinden kaynaklı bir durum değildi kalması. Onun çocuğa yapıştığı yoktu kendisi istiyordu bunu. Omuz silkip sanırım diye cevap verdiğinde duyduklarına ne cevap vereceğini bilemedi bu yüzden olayı '' Haklısın.'' Diye geçiştirdi. Ne diyebilirdi ki daha önce kimseyle bu durumda olmamıştı. Ard arda ilklerini yaşarken haliyle bocalıyordu. İlk defa biriyle birlikte olmasının yanında ilk defa bir erkekle uyumuştu ve birlikte banyo yapıyordu. Kafasında düşünceler yığını dolaşırken çoğalan köpüklere daha fazla dayanamayarak oynamaya başladı. Kendini o kadar kaptırmıştı ki köpüğü üflerken ona gelebilme ihtimalini hesaba katmamıştı. Kahkahalarını bastırmaya çalışsa da silmeye çalışırken yüzünü daha da köpüğe bulamasıyla bunu başaramamıştı. Colin’le birlikte gülerken onun yüz ifadesinin bir anda değişip dehşet içerisinde söylediği sözlerle şaşkınlıkla '' Üzgünüm ben…'' diye açıklama yapmaya girişmişken bir anda onun isabel’i kendisine çekip dudaklarına kapanmasıyla birkaç saniye şaşkınlığı yüzünden dursa da sonradan oda öpücüğe karşılık vermişti.


Ne olduğunu anlamıyordu şaka mı yapmıştı? Vücudunda gezinen ellerle bunu düşünmek zorlaşıyordu. Göğüslerindeki dokunuş sonrası inlerken duydukları karşısında birkaç saniye şaşkınlıkla baktıktan sonra gülerek '' Cezam bu muydu? Şey garip ama bu cezayı sevdim.'' Dedikten sonra yeniden kahkaha atarak '' Ayrıca köpüklü suratının halini kesinlikle görmelisin'' dedi ve banyosunu tamamlayıp havluya sarınarak içeri girdi. Kurulandıktan sonra yatağın üzerinde onun için olduğunu düşündüğü paketleri fark ederek açtı. Tamda tahmin ettiği gibi içinden elbise ve iç çamaşırları çıkmıştı. Hızlıca üzerini giydikten sonra saçlarını her zamanki gibi sadece tarayıp salık bıraktı. Aynada bedenini saran mini elbisesine bakarken gözleri colin’e takıldı. Gülümseyerek '' Nasıl oldum?'' diye sordu. Çok beğendiği elbisesi için onun dudaklarına küçük bir öpücük kondurduktan sonra '' Elbise harika tekrar teşekkür ederim'' diyip kapıya yöneldi. Kapının kolunu aşağı indirdiğinde açılmayınca birkaç kez daha deneyip iç çekerek '' Colin sanırım burada kapalı kaldık kapı açılmıyor ya sıkışmış ya da çalışanlardan biri senin evde olmadığını düşünüp kapıyı yanlışlıkla üzerimize kilitledi. Yedek anahtarın var mı? Ya da daha iyisi çilingiri ya da yardım edebilecek birini aramak için cep telefonun yanında mı? '' Diye sordu.

Olayları takip edip anlamlandırmakta oldukça zorlanıyordu. Bir an gülerken bir an ciddi bir dehşete kapılabilmesine ne diyeceğini bilemiyordu. Onu tanımadığı için nelere kızıp nerelere kızmayacağını bilmediğinden doğal olarak tedirgindi. Zaten şaka yapıp yapmadığını anlayamaması bu yüzden değil miydi? İlki olsa da beraber özel anlar yaşadığı kişinin adından başka bir şey bilmiyordu. Onunla vakit geçiriyor olmasının doğru olup olmadığından bile emin değildi sonuçta ikisi de bu anları yaşanmamış sayarak hayatlarına devam edeceklerdi. Bu konuda çok fazla şüphesi olsa da karamsarlığa kapılmak istemiyordu. Eğer colin yapabiliyorsa oda yapabilirdi. Cezasını sevdiğini söylerken onun hakkında bir şeyler bilmek istediğini fark etti. Neden merak ediyordu ki? Bir daha bir araya geldiklerinde nasılsa birbirlerini görmezden gelmeyecekler miydi öyleyse bu ilginin nedeni neydi. Dahası neden bu düşünceler içini sıkıyordu? Colin’in onu yeniden kendine çekmesiyle bu boğucu fikirlerden bir süreliğine kurtuldu. Yanağında hissettiği dokunuş içini ısıtırken duydukları onu gülümsetti.

''Ceza almanın kulağa hiç bu kadar cazip gelebileceğini düşünmemiştim '' dedi. Dudaklarında yeniden onun dudaklarını hissetmesiyle öpücüğe tutkuyla karşılık verirken ona giderek bağlandığını fark etti. Bu olmamalıydı ama kendine engelde olamıyordu. Ayrıldıklarında bir şeyler yapması gerektiğini görüp hızla banyosunu yapıp jakuziden çıkarak içeri girdi. Üzerini giyinip gitmek için hazır hale geldiğinde kendisine aynada son kez bakarken colin’e nasıl olduğunu sordu. Bu durumu engelleyemiyordu. Onun düşüncelerini merak ediyordu ve garip bir şekilde söyleyecekleri önem taşıyordu. Duyduğu cevapla gülümseyerek teşekkür ettikten sonra elbise için onu öptü ve kapıya gitti. Birkaç kez zorlamasına rağmen kapıyı açamayınca colin’e durumu söyleyip sorduğu soruların cevabını beklediğini belli eder bir şekilde gözlerini onun gözlerine dikti.

Duydukları karşısında colin’e bir süre baktıktan sonra ''Colin bilmem farkında mısın ama burada kilitli kaldık. Bu kadar rahat davranmanı gerçekten anlamıyorum. Yetişmen gereken bir yer yok mu yani ya da yapman gereken bir iş? '' Diye sordu. Sonra derin birkaç nefes alıp etrafta turladı. Sonunda oda colin’in yanına oturdu. Aslında kendini sıkıntıyla yatağa attı demek daha doğru olurdu. Gözlerini kapatarak ''En geç akşama kadar birileri gelmiş olur sanırım. Birileri gelmese de oğullarının yokluğunu akşam yemeğinde fark eden ailen seni merak ettiklerinden odana baktırırlar. '' Dedi. Ardından gözlerini aralayıp''Ailenle yaşıyorsun değil mi? '' diye sordu böylelikle tüm gün yapacakları şeyler arasında en önemli şey olan sohbeti başlatmış oldu. Akşam olduğunda onları bugün kimsenin bulmayacağına karar verip ''Sanırım bizim yokluğumuzu fark eden olmadı. Bu saatten sonra fark etmelerini beklemekte mucize beklemekle aynı olur herhalde '' diye söylendi. Biraz daha sohbet ettikten sonra birlikte uyumuşlardı.