Sürpriz Düello

Spoiler:

Her zamanki gibi iksirleriyle uğraşırken kapının çalmasıyla irkildi. Birini beklemiyordu. Gelen gideni de olmazdı bu saatte. Hızla kapıya doğru yöneldiğinde karşısında siyahlar içinde Kat’i görünce şaşırdı. Daha geçen haftaki kaçamaklarının yorgunluğu üzerinden gitmemişken genç kız var gücüyle Fransisco’yu kapıya dayayarak dudağını öpücüğe boğdu. İçinde bir gevşeklik hissetti. "Hadi hazırlan gidiyoruz, bugün de beni sana bir sürprizim var..."Sürprizi duyunca sinsi bir şekilde gülümsedi. Tamam, anlamında başını salladıktan sonra hızla odasına kaçıp giyinmek için koyuldu. Aklına ilk etapta kötü şeyler geldi. Hemen çırılçıplak soyundu. Masasına koşup kozmetik dolabından losyonları vücuduna sürdü. Saçını başını ayarladı. Her zamanki gibi erkekliğini tüm ihtişamıyla ortaya seren siyah mayosunu giydi içine. Hızla tişörtünü ve kotunu da giyince aynada son rötuşlarını da yapıp Kat’in yanına geldi.

Uzunca bir motosiklet yolculuğunun ardından kendisini ormanın içinde buldu. Motosikletten inince bu sefer eli tutulup da sürüklenen Fransisco idi. Ormanın ortasında biraz boş sayılabilecek bir alanda durdu. "Bugün antrenaman yaparken aklıma sen geldin... Yeniden düello yapmak istiyorum... Geliştirdiğim bir kaç şeyi üzerinde denemek zevkli olacak..."Kendine gelen güveni biraz şaşırtsa da denek olarak kullanmak hoşuna gitmişti. Bu sayede hamlaşmıyordu. “Tamam, o zaman başlayalım.” Hızlı bir manevrayla kendisini geri fırlattı. Ellerini sonuna kadar açarak genç kızı her zamanki gibi ağaca yapıştırıp dalların arasında yavaşça sarmaya başladı. Sinsice gülümsedi. Toprak zemini kaldırıp hızla genç kızın yanına doğru gitti. Güzel bir hamle bekliyordu genç kızdan. “Şimdi ne yapacaksın?”

Sihirbaz kendini geliştirdiğini tahmin etmişti. Ani bir hamleyle sarmaşıklar etrafını sarıyordu. Sarmaşıklar, değdiği yerleri yakıyordu. Enerji iksirini içmiş olmasaydı kolaylıkla iyileşirdi. Enerji iksiri bağışıklık sistemini de zayıflatıyordu. Bu sefer kendi sinsi ifadesi Kat’in yüzüne yerleştirdi. "Buna ne diyorsun, gelişme kaydediyorum değil mi? Zoraki de olsa Fransisco da gülümsedi. Gücünü toplayıp sarmaşıklardan kurtulunca bu sefer de Fransisco da sinsi bir tebessüm yerleştirdi. Büyük çiçekli bir bitkiden nefesine çektiği polenler daha da fazla sersemletip Kat’in bir dövüş hareketiyle yere yığılmasına neden oldu. Sabah yaptığı diyafram nefesi egzersizleri polenlerin etkisini arttırıp daha derinlere ulaşmasını sağlamıştı. Üzerine yığılırken Fransisco’yu altına almıştı. Kat, Fransisco’nun kabaran erkekliğine süründü, dudaklarına kondurduğu öpücük şifa gibi gelmişti. Üzerinden kalktığında ellerini beline yumruk gibi sıkıp koydu ve Başını sola eğdi. Az önceki bitkiyi bu sabah öğrendim... Güzel hareket değil mi?" Bu sefer hamle sırası Fransisco’daydı. Hızla ayağa kalkıp çarmıha gerilen İsa pozisyonuna geçti. Havalandı ve planör gibi hızla döndü. Zehri üzerinden attığında ayakları yere değdi. Sinsice gülümsedi. “Evet, güzel hareketti. Fakat beni yenmen için daha fazlasına ihtiyacın olacak.“ Ellerini döndürüp bir kasırga yarattı. Bu büyüde o kadar iyi değildi. Fazla da zarar vermek istemiyordu. Yarattığı küçük kasırganın içinde sürüklenirken muzip bir şekilde gülümsüyordu.

Dikenler etrafını sarar iken ani bir büyü darbesiyle rüzgar büyüsü yapıp dikenleri üzerinden siler iken bir acı hissetti. Kalbinin ortasında bir acı… Sihirbazın feryadıyla irkildi. Canından bir parça kopmuş gibi hissetti. "Bu kadar yeter mi? Yoruldum... İyileştirme iksirlerinden yanında yoktur değil mi? Sanırım bileğimi incittim, çok acıyor..."Gözleri fal taşı gibi açılıp hızla kendisini kızın üzerine attı. Biraz da telaş yapmıştı. “Tamam, tamam acımayacak.” Demesinin ardından birkaç kelime mırıldanmaya başladı. Basit bir şifa büyüsü yapıyordu. Düello epey yormuştu cadıyı. İçinde kalan son güç kırıntısını bu büyüyü yapmak için harcamıştı. Bir mühlet gücünü kullanamayacaktı. “Bu biraz acını hafifletecektir.” Genç kızı kucağını aldı. Bir ağacın kenarına doğru taşıdı ve bıraktı. Gözlerinin içine baktı. “Sen burada bekle şifalı birkaç ot bakmam lazım.” İksirlerden anladığı için haliyle bitkiler hakkında bilgi sahibiydi. Gözlerinin içine baktı. Gitmek istemiyordu ama mecburdu. Sonunda gözlerini ayırıp oradan uzaklaştı.

Ot arar iken aklı Kat de kalmıştı. Acele ediyordu. Bilinci hiç olmadığı kadar açıktı. Fakat dikkatini ot aramak için zor toplamıştı. Evhamlı olduğu nadir anlardan birini yaşıyordu. Ot aramak için ormana çıktığında biraz melekotu bulmuştu. Büyü gücünü toparladığı için basit bir büyü de yapabilirdi. Genç kızın ayak bileğini ele aldı. Melek otunu yaranın üzerine koydu. Birkaç büyülü sözcük mırıldandı. Cebinden çıkardığı fuları ayak bileğine sardı. Bir öpücük de kondurup genç kıza baktı. Sevecen bir şekilde gülümsedi. “Şimdi nasıl hissediyorsun?”

Dudaklarına kondurduğu öpücükle içinin yağları erimiş, yüzüne hücum eden ısının ve sıcakkanın etkisiyle yanakları kızarmıştı. Hiç böyle hissettiğini hatırlayamıyordu. Şaşkın bir gülümseme yerleşti yüzüne gözlerini gözlerinden kaçırdı. Aralarındaki psişik bağ günden güne kuvvetleniyordu. Bunun farkında değildi tam anlamıyla. Sürekli inkar ediyor, birine bağlanma ihtimalini zayıflık olarak görüyordu. "İyiyim... Gerçi üstüne şimdilik basmaya çekiniyorum ama acı yok oldu. Senin sayende, teşekkür ederim... Bir cadı ile takılmak bu gibi durumlarda gerçekten işe yarıyor gibi... Tabi iyi bir cadıyla... Konuşurken yüzüne baktı. Yüzündeki acınası ifadeyi kaybetti. Balını sağa çevirdi. Sonra da tekrar yüzünü Kat’e doğru çevirdi. “Yakında bir tane kaplıca var. Oraya gidelim mi?”

Kat’i motosikletin olduğu yere kadar taşımıştı. Kasklarını giydiler. Bu sefer motosikleti Fransisco sürüyordu. Bir iki dakika geçer geçmez Kat çoktan elini Fransisco’nun beline dolamış, başına sırtına yaslamıştı. Sıcaklık ve gıdıklanma hissiyle birlikte kesik kesik nefes alıyordu. Otele vardıklarında küçük havuzlu odalardan birini istedi. Odaya varır varmaz. Siyah mayosu hariç üzerindekileri çıkartıp yatağa girdi. Enerjisini toplamak için bir güç toplama büyüsüyle birlikte biraz kestirmek için koyuldu. O esnada Kat havuzu kaplıca suyuyla doldurmuş, içine girmişti çoktan. Kendisini enerjik hissediyordu. Küçük kestirme işe yaramıştı. Kat’in yanına geldiğinde gülümsedi. Kat’i çıplak görünce üzerindeki siyah mayoyu da çıkartıp suyun içine girdi. Sıcak su yorgun ve çıplak bedenini iyice gevşetmişti. Kat’in gözlerinin içine daldı tekrardan. Genç kız hızlı davranıp Fransisco’yu kendisine doğru çekti. Tutkulu öpücüklere boğduğunda elleri Fransisco’nun bedeni üzerinde gıdıklıyordu. Sıcak su iyice gevşetmiş ve damarlarını açınca kan daha hızlı pompalanıp tenini özellikle yanaklarını kıpkırmızı yapmıştı. Geriye çekildiklerinde Kat konuşmaya başladı. Kesik kesik nefes alıp veriyordu. "Fransisco ben... Seni seviyorum... Her zaman da seni sevdim... Geçmişte de şimdi de...". Korktuğu fakat bir o kadar da duymak istediği cümleler dudaklarından döküldüğünde paniklemişti. Aklına gelen içgüdüsel olarak yaptığı ilk hamleyi yapıp daha fazla konuşmasına müsaade vermemek için tekrar dudaklarına yapıştı. Kızı kenara ittirip ellerini Kat’in yanaklarına koydu. Kızın dudaklarını var gücüyle emer gibi öpüyordu. Bir saniye geri çekildiğine ellerini suyun altına sokup kızı belinden tutarak kenara kaldırdı ve yatırdı. Kendi de biraz sudan çıktığında belinin altı hala sudaydı. Sıcak suyun altında kabarmaya başlayan uzvu içini gıdıklıyordu. Biraz daha sudan çıkıp kızın üzerine çıktı. Öpücükleri dudaklarından boynuna boynundan da göğüs hizasına kadar öptü. Başını kızın göğsüne gömdüğünde emer gibi sert öpüyordu. Sağ eliyle de kızın kadınlığıyla da oynamaya başladı. Ardından hemen göğsünü de öptükten sonra göbeğine ve daha aşağıları öpücüklere boğdu. Tekrar belden aşağısı suyun içindeyken kızı ters çevirdi. Ellerini bele koyduğunda kabaran uzvunu kızın içine sokup çıkarmaya başladı. Bunu ilk etapta yavaş yapıyor; sonra da hızlanıyordu. Kızı suyun içinden çıkardı. Yere yan yattırdığında erkekliğini kızın içine soktu. Ellini kızın belini koyup yılan balığını yuvaya girmesiyle iyice köklemeye başlamıştı. Kesik kesik nefesleriyle hızlandı. Son hamleyi de yapmak için kızı çevirdi. Şınav pozisyonuna geçtiğinde şalap şalap sesleri eşliğinde beyaz tohumlarını kızın içine bıraktı. Tekrar yorulduğunu hissetti. Hiç beklemeden suyun içine girdi. Hiçbir şey olamamış gibi davranmaya başladı. “Su çok güzel hadi gel.”

"Fransisco az önce sana kalbimi açıp, seni sevdiğimi söyledim... Bana cevap vermen gerekmiyor mu?". Alaycı ve kendinden emin bir şekilde gülümsedi.  Yanına yaklaşan kıza daha çok yaklaştı ve elini suya daldırdı. Kızı havuzun kenarına doğru itti. Eliyle Kat’in kadınlığını okşarken gözlerinin içine baktı. Haz alıyormuş gibi kesik kesik nefesler almaya başladı.   “Sen zaten cevabı biliyorsun. Ama emin değilsin.” Duraksadı; kızın içine girmişti neredeyse.  Biraz geri çekilince son ve sert bir hamle yapıp kızı inletti. “Bu soruyu emin olunca tekrar sor!” Arkasını döndü ve suyu içinden çıktı. Kat’in yüzüne bile bakmadan konuşmaya başladı. “Üzgünüm çok yoruldum biraz dinlenmem lazım.”

Uyandığında saat epey geç olmuştu. Kat, çıplak bir vaziyette yatağa girip, arkasını Fransisco’ya dönüp uyuya kalmıştı. Yapacağı şeyi her ne kadar yapmak istemese de Fransisco buydu. Daha fazlası olamazdı.  Yataktan kalkar kalkmaz ellerini kızın üzerinde gezdirerek hipnotik dalgalar yayarak kızın uykusunu derinleştirdi. Sağ gözünden bir damla yaş yere akar iken derin bir hıçkırık içine çekti. Yanağına bir öpücük kondurduktan sonra giyindi. Pılı pırtısını toplayıp odadan çıkarken Kat’e baktı. “Elveda!” Arkasını dönüp kapıyı kapattığında İçinden bir parça kopmuş gibi hissetti. Oradan hızla adımlarla kaçtı. Bir otobüse atlayıp soluğu Vitaearum şehrinde aldığında içinde hala tarif edilemez bir acı vardı.

RP SONU