| Gece eğlencesi | |
|
|
Yazar | Mesaj |
---|
Phin Silent Toprak Perisi
Mesaj Sayısı : 230 Kayıt tarihi : 13/06/12 Nerden : İstanbul Lakap : Serseri peri
| Konu: Gece eğlencesi Çarş. Tem. 04 2012, 23:42 | |
| Phin gözlerini araladı. Etrafa kısa bir göz attı. Her yer karanlıktı. Muhtemelen geceydi. Uykulu gözlerle lambayı açıp saate baktı. Gecenin 1.30 uydu. Gözlerini tavana dikti. Birkaç gecedir aynı saatte uyanıp duruyordu uykusundan nedensiz yere. Saçma rüyalar görmeye başlamıştı belki de bu yüzden durmadan uyanıyordu uykudan. Rüyaların gelecekle ilgili bilgiler verdiği gibi saçma şeylere inanmazdı. Ona göre rüya bilinçaltının uyurken onlara oynadığı küçük oyunlardan ibaretti ve doğrusunu söylemek gerekirse şu sıralar bilinçaltı phine oyun oynamaya bayılıyordu. Gözlerini her kapadığında kendini bilmediği boş bir sokakta buluyordu biraz ilerledikten sonra biri çıkıyordu karşısına yüzünü tam olarak hatırlayamadığı bir kız. Garip sesler geliyordu etraftan birileri sohbet ediyordu. Konuşmaları tam olarak duyamıyordu ama duyulan kahkahalardan sohbet ettiklerini anlamak zor değildi. Birileri telaşla etrafta koşuşturuyordu ama onun tek ilgilendiği şey kızdı. Ona doğru ilerlerken bir takım olaylar meydana geliyordu tamda bu noktada sürekli uyanıyordu. Gözlerini birkaç dakika kapayıp zihnini boşaltmayı denedi. Gözlerini açtığında gördüğü çok gerçekçi gibi görünen ama aslında oldukça saçma olan rüyasının etkisinden kurtulmuş sayılırdı. Yatağında doğrularak pencereyi açtı . Dışarısı harikaydı. Gökyüzü muhteşemdi ve hafif esen rüzgar insanı rahatlatıyordu. Ay tüm ihtişamıyla parlarken yıldızlarda tüm güzelliğiyle ona eşlik ediyorlardı. Gökyüzünü izlemek ve biraz yürüyüş yapmak için iyi bir zaman diye düşündü. Nasılsa tekrar uyuyamayacaktı. Bunu daha önce denemişti ve başaramadığı da kabul edilmesi gereken bir gerçekti. Üzerini değiştirmek için dolabına yöneldi. Peri olmasına rağmen çoğunlukla insan formunda yaşıyordu. Aileden bu yüzden ciddi tepkiler almıştı. Bir çok kez ''sen bir perisin sürekli insan formunda dolaşamazsın hem peri olmakla ne zorun var senin'' tarzında tartışmalarla karşılaşmıştı. Zor olmuştu ama aile zamanla kabullenmişti bunu. Pek örnek gösterilen bir peri olduğu söylenemezdi. Bağlı olduğu bir sihirbazı ya da cadısı yoktu. Ailesi için daha da kötüsü bunun için uğraştığı da yoktu. Tek başına rahattı. İnsan gibi yaşamayı seviyordu. Birine bağlı yaşayabilecek biri de değildi.
Ailenin uzak durduğu bir periydi Bundan şikayetçi değildi kendi de aile hayatına hayran değildi zaten. Tek yaşamayı seviyordu. Dolabına göz gezdirdikten sonra siyah bir gömlek ve siyah pantolon giyerek mutfağa inip kendine bir kahve aldı. Gecenin geri kalanında uyanık kalması için kahveye ihtiyacı yoktu sadece alışkanlık haline gelmişti hepsi buydu. Huzurlu sessizlik içinde kahvesini içtikten sonra arabasının anahtarlarını alarak kendini dışarıya attı. Işınlanabilirdi fakat hızı ve araba kullanmayı seviyordu. Arabasına binip oldukça hızlı bir şekilde şehir merkezine sürdü. Uzun ve güzel bir yolculuğun ardından şehir merkezine vardığında arabasını uygun bir yere park ettikten sonra yürümeye başladı. Şehir çoktan uykuya dalmıştı. Bu saatte sadece barların olduğu sokaklar canlıydı hala. Kafasını kaldırıp gökyüzünü seyretti bir süre hiçbir şey yapmadan. Yüzünde belli belirsiz bir gülümseme belirdi ve yürümeye başladı. Nereye gittiği konusunda hiçbir fikri yoktu sadece yürüyordu hepsi buydu. Ayaklarının onu götürdüğü yere gidiyordu. Zaten hiçbir zaman planlı programlı bir geziye çıkmamıştı şimdiye kadar. Güzel bir akşam gezisi için oturup bir sürü plan program yapıp kendini hiç yoktan sıkıntıya sokmanın bir anlamı yoktu sonuçta. Kimileri phin’i bu huyu yüzünden sürekli eleştirirdi aslında phin’i herkes eleştirirdi özellikle de ailesi ama hiçbiri umurunda değildi. Kafasını kaldırıp etrafa baktığında bir barın kapısında olduğunu fark ederek gülümsedi. Ayakları onu her zaman ihtiyacı olan yere götürüyordu. Barda biraz eğlenmek harika fikirdi. Bara girdi ve etrafa göz attıktan sonra dans pistinden zar zor geçip bara yöneldi. Boş bir yere oturup kendine bir içki söyledi. İçki içmeyi seven biri için gidilecek en iyi yer bardı. İçkisinden birkaç yudum içtikten sonra etrafı izlemeye başladı.
| |
|
| |
Rosemary Ruby Silent Su Perisi
Mesaj Sayısı : 261 Kayıt tarihi : 01/06/12 Yaş : 32 Lakap : Peri kızı
| Konu: Geri: Gece eğlencesi Paz Tem. 08 2012, 02:33 | |
| Mutluluğu neredeyse gözlerinden okunur bir haldeydi. Sonunda istediğini elde etmişti. Ailesinin intikamını alabileceği zamanın yaklaştığını düşünmeye başlamıştı bile. Her şeyden öte sonunda bir sihirbaza bağlanabilmiş olmak onu tarifi zor birine çevirmişti. Bir sihirbaza sahip olmak elbette hayatında istediği her şeye sahip olacağı anlamına gelmiyordu. Ama sonuç olarak kendi çizdiği yolda önemli bir adım atmayı başarmıştı. Ofelya... Bağlı olduğu sihirbaz onu bazen çok fazla düşünüyordu. Belki bunu nedeni ailesini kaybettiği için onu ailesinden biri gibi saymaya ihtiyacı olduğundandı. Yada bu bağ denen şey peri ve sihirbazlarının arasında anlatılanlardan da fazla güçlüydü. Şu an mutluluğunu gölgelememek adına kafasını çok fazla soru işareti ile doldurmak istemediğinden düşünmeyi bir yerde bıraktı. Yinede içi içine sığmayan hali ile ne yapacağını bilmez bir haldeydi. Durumu teyzesine anlattığında bunu gayet normal olduğunu söylemişti. Ama neye ve kime göre doğruydu bu. Ahh yine bir soru daha yatakta dönüp durmak kafasını boşaltmak içi pekte iyi bir yöntem olmadığını kanıtlamıştı. Yatağının kenarındaki komidinde bulunan saate göz ucuyla baktı. Saat gece yarısını çoktan geçmişti. Teyzesini ise kim bilir kaçıncı rüyasını görüyordu. Gerinerek yatağından doğruldu. Belki de bu mutluluğu içinde yaşamak yerine çıkıp eğlenmenin zamanı gelmişti. Her ne kadar tek olduğu için pek eğlenmeyecek olsa da denemekten kesinlikle zarar gelmez diye düşündü. Hemen kendini dolabın önüne atarak kıyafetlerine göz atmaya başladı. Acaba ne giymeliydi. Gecenin bu vakti üstelik tek başına çıkacak bir kız olacak elbise giymek ne kadar uygun olurdu. Bir insan için belki tehlikeliydi. Ama insan gibi düşünmek istemiyordu bu gece. Sadece güzel olmak istiyordu. Mavi rengin ağırlıklı olduğu elbisesini özenerek üzerine geçirdi. Aynada yüzüne biraz baktıktan sonra saçlarını salarak artık hazır olduğunun farkındaydı. Masum ve bir o kadar da seksi görünüyordu. Kendini evden dışarı attıktan sonra temiz havayla ciğerlerini doldurdu.
Nereye gideceğini tam olarak bilemediği karanlık caddelerde yürürken kulağına gelen hoş bir müzik sesiyle yönünü değiştirerek o tarafa yöneldi. Müzik dinlemeyi çok seviyordu. Eğlenmek içinde dışarı çıktığından bu müziğin çaldığı yer onun için iyi bir seçim olabilirdi. Üstelik şarkının melodisi sanki onu çağırıyor gibiydi. Bardan içeri girdiğinde içerisin oldukça kalabalık olduğunu gördü. İnsanların arasına karıştığından beri bazıları için saatin pekte önemi olmadığını öğrenmişti. Kalabalığı arasından sıyrılarak barmene doğru yaklaştı. Kendine sert bir içki söyledikten sonra hazır olmasını beklerken etrafa göz attı. İçkiye o kadar da meraklı biri değildi aslında. Sadece Buraya kadar gelmişken gerçekten eğlenmek istiyor oluşu, hemde insanların arasında pekte göze bakmamak adına böyle davranmayı seçmişti. Yinede davranışları bir yana vücudundaki dövmeler insanların bir şekilde ilgisini çekiyordu. İçkisini eline alarak yudumlamaya başladığında iki insanın ona dikkatle baktığını fark etti. Ama bu bakışların nedeni pekte dövme gibi durmuyordu. Daha çok onu gözleri ile soymaya çalışıyor gibiydiler. Onları umursamadan kendini müziğe odakladığında o daha farkına bile varmadan adamlardan biri yanına gelmişti. Üstelik diğerleri de pek fazla uzak sayılmazdı. Adam pişkin pişkin " Yalnız mısın güzelim. Çok yazık senin gibi bir güzel tek başına bırakılır mı? Sana eşlik edelim" dedi. Adamın uzun cümlesinin daha en başında öfkeden deliye dönmüştü. O bir periydi ama en cicisinden bir çiçek perisi değildi. Adamı sahip olduğu güçle suda boğmak istiyordu şu an ama diğer insanlar yalnız olmadıklarından ötürü bunu yapamazdı.
" Teşekkürler ben böyle iyiyim. Çekile bilirsin sen ve arkadaşların"
Sakince cümlesini kurmuştu. Ama konuşmak yetmeyecekti. Anlaşılan adam hala bir şeyler geveliyordu. " Naz yapma güzelim. Eğleneceğiz söz veriyorum" . Adamı hiçe sayarak o uzaklaşmayı denedi. Tek bir kelime dahi etmeden ama adam birden sıkıca kolunu tutmuştu. Diğer ikisi ise tam arkasında duruyordu. Yürüyerek uzaklaşamayacağı kesin görünüyordu. | |
|
| |
Phin Silent Toprak Perisi
Mesaj Sayısı : 230 Kayıt tarihi : 13/06/12 Nerden : İstanbul Lakap : Serseri peri
| Konu: Geri: Gece eğlencesi Paz Tem. 08 2012, 17:52 | |
| Phin bir yandan içkisini içerken diğer yandan da çılgınca dans eden insanları, sarhoş olup saçmalayanları, canı sıkkın olduğu için kendini içkiye vermiş umutsuz insanları izliyordu. İnsanlar küçücük dünyalarında umutlarını çok çabuk yitiriyorlardı. Hayatlarını kontrol altına almayı başaramayan bir sürü insan vardı etrafta. Phin yüzünde oluşan gülümsemeye engel olamadı. Ne denebilirdi ki hayat küçük bir çocuk gibiydi ve insanlara oyunlar oynamaya bayılıyordu. Etrafı izlerken gözleri birden yanına oturan kıza takıldı. Oldukça güzel bir kızdı. Tüm erkekleri kolay bir şekilde baştan çıkarabilirdi. Kızın güzelliğinden daha çok dikkat çeken tek şeyse dövmesiydi. Herkesten çokta phin’in dikkatini çekmişti. İnsan formundaki birinin bir periyi fark etmesi hiçte zor değildi. Peri kızlarının gecenin bu saatinde dışarıda olduğunu görmek oldukça zordu. Kıza gülümseyerek önüne geri döndü ve içkisini içmeye devam etti. Düşüncelerini bir kenara bırakarak müziğe odaklandı şuan tüm dikkati çalan müzikteydi taki biri burnunun dibine gelip konuşmaya başlayana kadar. Eğlence arayan biri yanındaki kıza sarkıntılık ediyordu. Gözüne onlardan çokta uzakta olmayan iki kişi çarptı anlaşılan yalnız değildi. Kız adamı başında atmaya çalıştı başaramayınca da gitmeye kalktı.
Tüm bunlar olurken phin oldukça sakin bir şekilde içkisini içmeye devam etti. Taki adam kızın kolundan tutana kadar. Adam kızın koluna yapıştığında phin ''Anlaşılan oldukça eğleneceğiz'' diyerek içkisini bir dikişte bitirerek ''Bırak kızın kolunu'' dedi. Adam oldukça pişkin bir şekilde ''Sen karışma bu seni ilgilendirmez'' demişti. Phin gülümseyerek adamın karşısına geçti ve ''Kızı duymadın galiba tek takılmaktan memnun olduğunu söyledi. Şimdi neden kızın kolunu bırakıp buradan uzamıyorsun''diye sordu cümlesinin sonuna doğru ciddileşerek. Adam sinirden çıldırmıştı. Kızın kolunu bırakarak ''Sende kimsin? Bize bak üç kişiyiz yani şimdi dayak yemeden çekil yolumuzdan'' demişti. Phin gülerek ''Pardon ben kendimi tanıtmadığım değil mi? Ben gecenizin geri kalanını mahvedecek olan kişiyim ama sen bana kısaca bela de'' der demez adamın yakasından tutup onu kendine doğru hızla çekerek kafa attı. Adam bunu phinden beklemediği için hazırlıksız yakalanmıştı birkaç dakika içinde yerdeydi ve burnu kanıyordu. Çok geçmeden ortalığın karışacağı belliydi. Adam bir hışımla ayağa fırladı ve diğer arkadaşları da ona eşlik etti. Phin gülerek ''Üçe karşı bir oldukça adil bir kavga olacak sanırım.'' Diyerek adamın arkadaşlarından birine yumruk attı ve gerçek kavga başladı. Korumaların müdahalesiyle kavga kısa sürmüştü. Adamlar kötü durumdaydı. Yüzleri dağılmıştı ve kötü dayak yemişlerdi ama phin’de harika sayılmazdı. Burnu kanıyordu. Kaşı ve dudağı patlamıştı ayrıca midesine yediği tekmeden dolayı hala canı acıyordu ama adamlar ondan daha kötü durumdaydı. Phin korumalara durumu açıklamıştı adamlar dayağı hak etmişti fakat devamlı müşterileri olduğu için dışarı atılmışlardı. Daha doğrusu korumalar phin ve kıza kapıya kadar eşlik etmişti. Kollarından tutup yaka paça dışarı atmayı da düşünmüşlerdi tabi ama phin’in gözlerindeki ifadeyi görünce vazgeçmişlerdi. Phin temiz havayı içine çekti. Sonra kıza bakarak ''Sen iyi misin? Bu arada gece eğlenceni mahvettiğim için üzgünüm'' dedi. | |
|
| |
Rosemary Ruby Silent Su Perisi
Mesaj Sayısı : 261 Kayıt tarihi : 01/06/12 Yaş : 32 Lakap : Peri kızı
| Konu: Geri: Gece eğlencesi Ptsi Tem. 09 2012, 12:40 | |
| Durum giderek daha da çirkin bir hal almaya başlamıştı. Adamın bitmek bilmez ısrarı daha fazla canını sıkıyordu. Ondan ne istiyordu. Aslında istedikleri şey o kadar açıktı ki. Gözlerine bakmak kafasının içinde dönen iğrendirici detayları görmesini sağlıyordu. Keşke dedi içinden keşke bara girmeden ıssız bir sokak ortasında beyni başka yerlerinden olan bu adamlarla karşılaşmış olsaydı. İşte o zaman her şey ne kadar kolay olurdu. Sahip olduğunu yetenek ile değil bu tür şeyler düşünmek o adamları bir kıza laf bile atamayacak hale getirebilirdi. Ama şimdi yapamazdı Bu kadar insanın arasında bu mümkün değildi. Ortamdaki çoğu kişi sarhoş olsa da hatta bazıları gördüklerinin sadece hayalden ibaret olduğunu düşünecek olsa da kafası yerinde insanlarda vardı etrafta. Üstelik bir bar dolusu insanın aynı hayal, görmesi de tuhaf karşılanırdı. Ne yapacağım diye düşünürken bardan ayrılmanın en iyi fikir olduğuna karar vermişti. Ama adam buna da izin vermiyordu. Kolunu sıkıca tutmuş bir adım bile atmasına izin vermiyordu. Kendini çaresiz hissettiği bir anda başka bir kişinin varlığı ona umut ışığı olmuştu. Oldukça yakışıklı görünen barın hemen diğer tarafında bulunan adam...
Onunla ilk göz göze geldiklerinde yüzünde bir gülümseme belirdi. Bu adam bir insan değildi. Kendisi gibi bir periydi. Etrafında yarattığı aura nedeniyle bunu hemen anlayabilmişti. Yine de rahatlamak için henüz erkendi. Adamlara karşı çıkmış olsa da ya bir cadı tarafından köleleştirilmiş bir peri ise. Eğer öyleyse karşısına çıkan ilk cadı tarafından öldürülmek istenecek biriydi o. Ama şimdilik bunu düşünme istemedi tek istediği bardan gitmekti, adamlar olmadan. Üstelik yalnız kaldıklarında bu soruları ona yönelterek soru işaretlerinden kurtulabilirdi. Bir süre perinin, ona sarkıntılık eden adamlarla kavgasını izledi ve bunun sonucu onunla birlikte bardan atılmaları olmuştu. Onu izlerken hareketlerini tavırlarını tahlil etmişti. Hareketleri göz önüne alındığında pekte evcilleştirilecek birine benzemiyordu. Bu yüzden onu kendine yardım eden kişi olarak değerlendirmek istedi ve ona göre davrandı. Bardan atıldıklarında barın arka sokağına doğru onunla birlikte yürüdü. Yüzü, gözü kan içinde kalmıştı. Evden çıkarken yanına aldığı çantasından bir peçete çıkardı. Perinin sorduğu soruları önce görmezden gelerek bir apartmanın önüne geldiklerinde basamaklara oturmasını işaret etti.
"Ben iyiyim, teşekkür ederim. Asıl sen iyi misin? Yüzün gerçekten dağılmış durumda, canın acıyor olmalı"
Elinde sıkıca tuttu mendili gücünü kullanarak ıslattı ve perinin yüzünü temizlemeye başladı. Bastırıp canını yakmak istemiyordu, bu yüzden oldukça dikkatli davranıyordu. O kadar darbe almasına rağmen yinede yüzünün güzelliği yok olmamıştı.
"Bu arada eğlence mi mahvettiğin falan yok adamlar el attığında zaten eğlencem mahvolmuştu. | |
|
| |
Phin Silent Toprak Perisi
Mesaj Sayısı : 230 Kayıt tarihi : 13/06/12 Nerden : İstanbul Lakap : Serseri peri
| Konu: Geri: Gece eğlencesi Ptsi Tem. 09 2012, 23:50 | |
| Gözlerini kızdan ayırıp gökyüzüne dikti. Tesadüfler… Hayatta tesadüf diye bir şey var mıydı gerçekten merak ediyordu. Bu gece şehirde o kadar bar varken ayaklarının onu buraya getirmesi, sonra kızla karşılaşmaları, sonradan olanlar ve bardan atılmaları hepsi bir tesadüfmüydü. Gülümsedi hayır tesadüf diye bir şey yoktu sadece hayatın onlara oynadığı garip oyunlar vardı. En azından phin böyle düşünüyordu o tesadüflere inanmazdı. Hayatta tesadüf denilen şeyin varlığına inanmıyordu. Her şeyin bir nedeni vardı ve her şey önceden planlanmıştı. Onlar sadece kaderlerinde yazılan şeyleri yaşıyor ve hayatın onlar için hazırladığı oyunları büyük bir başarıyla oynuyorlardı. Tıpkı az önce olduğu gibi. Gözlerini kıza dikti hiçbir şey söylemeden bir süre yanındaki göz kamaştırıcı derecede güzel olan peri kızına baktı. Belli belirsiz bir şekilde gülümsedikten sonra yürümeye başladı. Tüm gece barın kapısının önünde durmak gibi bir niyeti yoktu hem zaten biraz yorgundu da bir an önce bir yerlere oturmak istiyordu. Ağır adımlarla yürümeye devam ederken gözünü birkaç adım arkasındaki peri kızına dikti. O da onunla yürümeye başlamıştı. Düşünceler tüm beynini yavaş yavaş esir alıyordu. Yürümeye devam ediyordu ama aklı başında değildi. Olanları düşünüyordu. Eğlenmeye çıkmıştı gerçi eğlenmişti de ama düşündüğü gibi bir eğlence olmamıştı. O daha çok içki ve müzik eşliğinde eğlenmeyi düşünmüştü gerçi şikayetçi değildi birkaç kendini bilmez serseriye dersini vermekte eğlenceliydi.
Kafasını kaldırıp etrafa baktığında barın arka sokağında olduklarını gördü. Çokta uzaklaşmış sayılmazlardı kısa bir yürüyüş olmuştu. Yürüdükleri süre boyunca kızın sessizliği ve sorusuna cevap vermeyişi dikkatini çekmişti ama sessizliğini korumuştu. Konuşmak istemiyorsa buna onu zorlayamazdı. Etrafa bakındıktan sonra peri kızının işaret ettiği yere baktı. Merdivenler iyi fikir diye düşünerek hiçbir şey söylemeden merdivenlere oturdu. Yüzünü bir an için buruştursa da uzun sürmedi. Muhtemelen berbat görünüyordu tabi şuan bunu düşünmenin hiç sırası değildi. Savaştan çıkmış gibi görünmediğini umdu. Peri kızının konuşmaya başlamasıyla gözlerini kızın gözlerine dikerek onu dinlemeye başladı. Peri kızının sözleri üzerine gözlerini başka yöne çevirdi. Evet canı acıyordu fakat sorun değildi şuan kendi acısına odaklanmak yerine adamların canının ne kadar yandığına odaklanmıştı. Kötü dayak yemişlerdi ve phin’in aldığı darbeler onlarınki yanında hiç kalıyordu. Onların canının phin’inkinden daha çok yandığını bilmek onu gülümsetti. Konuşmasını çoktan bitirmiş ve yaralarını temizlemeye girişmiş peri kızına bakarak ''İyiyim bir şeyim yok'' dedi. Kızın gerçektenmi tarzındaki bakışlarından sonra ''Tamam kabul etmeliyim harika sayılmam ama onlar benden daha kötü durumda ve bence onlara kıyasla daha iyiyim'' dedi gülümseyerek. Canının acımasıyla kafasını geri geçerek ''İyi olmana sevindim. Bu arada adım Phin peki bu güzel peri kızının adı ne?'' diye sordu.
| |
|
| |
Rosemary Ruby Silent Su Perisi
Mesaj Sayısı : 261 Kayıt tarihi : 01/06/12 Yaş : 32 Lakap : Peri kızı
| Konu: Geri: Gece eğlencesi Perş. Tem. 19 2012, 10:42 | |
| Perinin yarası ile ilgilenirken gülümsüyordu. Ama aslında hala derinlerde bir yerde tetikte duruyordu. Henüz ona güvenmemişti. Onu kurtarmış olması ona illa güvenebileceği anlamına gelmiyordu. Küçüklüğünden bu yana ailesi dışında o kadar az peri tanımıştı ki. Çoğu iyilerdi. Ama ailesinin tuzağa düşüren kişilerinde bir peri olması gerçeğini asla unutmuyordu. Cadı ailesini öldüren kişilerdi. Onlardan gerçekten nefret ediyordu. Ailesine ihanet eden perilerden de... Tek avuntusu o periler hak ettiklerini bulmuşlardı. Çünkü cadılar ailesinin yanında onları da kurban etmişlerdi. Tabi o bunu teyzesi ile kaçtıklarından çok sonra öğrenmişti. Geçmiş sürekli düşündüğü şey, geçmiş canını çok fazla yakıyordu. Kafasını dağıtarak yaralarını temizlediği perilere odaklandı. Kimseye borçlu kalmak istemediği için yapıyordu, bunu. O yardım etmişti, karşılığında da bunu alıyordu. Her şey bundan ibaretti. Avucunun içinde bir miktar su daha oluşturarak bezi iyicene ıslatıp sıktı. Sonra yine yaranın üstünü yavaş ve dikkatlice silmeye başladı. Bir an onunla göz göze geldi. Bunun olmasını itemediği halde, ama olmuştu. Hatta bu göz göze gelme durumu bir andan ile fazla sürmüştü. Taki onun acı çektiğini anlayana kadar. İşte o zam kendini yine yaralara odakladı.
İyiyim demesi pekte inandırıcı gelmemişti ona. O yüzden tek bir kelime bile etmeden ona ters ters bakmaya başladı. Gerçekten mi mesajı veriyordu adeta kelimeleri kullanmadan. Zaten o da fazla beklemeden bu bakışlara cevap vermişti.
"İşte buna inanabilirim. Adamlarla gerçekten iyi ilgilendin. Ama neden böyle bir şey yaptın ki beni tanımıyorsun bile. Ayrıca beni dışarı kadar takip etselerdi onlara yapacaklarımı bilirdim. Göründüğüm kadar cici bir peri kızı değilim"
Konuşması bittiğinde aslında bu cümleyi onunda anlamasını istemişti. Onu kolay lokma sanmaması için. Eğer düşündüğü şekilde bir durum söz konusuysa kendisine bulaşırken iki kere düşünmeliydi. ama davranışları gerçekten düşündüğünün o kadar aksi yönde ilerliyordu ki. Belki de paranoyaklık ediyordu. İçindeki güven sorunu yüzünden. Kimseye güvenmek istemiyordu. Güvenebileceği sadece iki şey olduğuna inandı yıllarca ailesi ve bağlandığı sihirbaz. Yani birine güvenerek hayatına sokabilir miydi? Hayatına sokmak mı kafasında ki düşünceler ne ara bu noktaya geldi. Perinin sesini duyduğunda dalgınlıkla başını yukarı kaldırdı. Yine gülümsemesini giydi konuşmasına başlamadan.
" Adım Rosemary Ruby sen hangi adımı tercih edersen onu kullan Phin" | |
|
| |
Phin Silent Toprak Perisi
Mesaj Sayısı : 230 Kayıt tarihi : 13/06/12 Nerden : İstanbul Lakap : Serseri peri
| Konu: Geri: Gece eğlencesi Çarş. Tem. 25 2012, 20:17 | |
| Phin canı acıdığı için kafasını biraz daha geri çektiğinde güzel peri kızıyla göz göze gelmişti. Hayatımda gördüğüm en güzel gözlere sahip diye düşündü. Gözlerini gözlerinden alamamıştı. Kaybolup gitmişti bir anda peri kızının gözlerinde… Gözlerini kaçırmaya başka bir yere bakmaya çalışsa da yapamıyordu kızın gözlerinde kilitli kalmıştı. Kendini ne kadar güzel diye düşünmekten alamıyordu. Phin kafasını geri çektiği için peri kızı yaralarını temizlemeye devam etmek için biraz daha yaklaştı. Kızın nefesini neredeyse yüzünde hissedebiliyordu. Bu durum onun tuhaf hissetmesine neden olmuştu. Ona yakından bakmayı sevmişti. İçinde nedenini bilmediği bir karmaşa vardı. Durup dururken tuhaf hissetmeye başlamasına bir anlam verememişti.Üstelik bu durum onu rahatsız etmiyordu. Kızın tüm dikkatini yaralarına vermesiyle gözleri hiç istemediği halde mecburen kızın gözlerinden ayrılmıştı. Gözlerini gökyüzüne dikti. Birden bire bu kıza karşı hissettiği duygulara bir anlam veremiyordu. İlk defa gördüğü bir kız onu nasıl bu kadar etkileyebilmişti merak ediyordu. Oysa kolay etkilenen biri değildi biliyordu. Bu kızda onu kendine çeken ne vardı böyle bir türlü anlayamıyordu. Beyni hiç olmadığı kadar karışıktı. İçinde tarifi imkansız bir duygu tüm dengesini alt üst ediyordu. Tüm bunlara rağmen dışarıdan çok sakin görünüyordu. Kızın iyi misin sorusuna verdiği cevap karışısın da ki bakışları onu gülümsetmişti. Birkaç dakika düşündükten sonra kızı tatmin edeceğini düşündüğü cevabı söylemişti. Peri kızının gözlerinde gördüğü ifadeden anladığı kadarıyla düşüncelerinde yanılmamıştı. Bunun üzerine gülümsemesi daha da yayıldı ama bu gülümseme fazla uzun sürmedi.
Kızın söylediklerinden sonra bir müddet sessiz kaldı. Yanlış anlamadıysa az önce üstü kapalı da olsa tehdit edilmişti. Yüzünde beliren soğuk gülümsemesine engel olmadı. Tabi yanlış anlamışta olabilirdi ki bu düşük bir ihtimaldi. Hangisi olduğundan emin olmamakla birlikte bu konuda az çok bir fikri vardı. Gözlerini kızın gözlerine dikti. Peri kızının aklını kurcalayan sorular olduğu açıktı sanırım en büyük soru yada sorunda phindi. Kızın yakın ama her zaman tetikte durduğunu yeni fark ediyordu. Sorduğu soru kafasında yankılanıyordu phin’in onu tanımadığı halde neden karışmıştı olaya? Neden yardım etmişti ona ? Anlaşılan phin’in amacını öğrenmeye çalışıyordu. İfadesiz suratı ve sakin tavırları hiç değişmemişti phin’in. Gergin havayı her geçen saniye daha fazla hissediyordu. Aralarında küçük bir yanlış anlama yüzünden bir savaş çıkmasını istemediği için ani bir harekette bulunmamaya özen gösteriyordu. Peri kızının kendini tanıtmasıyla elini uzatarak ''İsminde en az senin kadar güzelmiş tanıştığımıza memnun oldum Rose'' dedi. Rose elini sıktıktan sonra eliyle zaten dağınık olan saçlarını biraz daha dağıttı ve gülümsedi ve gözlerini kızın gözlerine dikerek ''cici bir peri kızı olduğunu hiçbir zaman düşünmemiştim eminim dışarıda olsalardı canlarına okurdun ama ikimizde biliyoruz ki içerde güçlerini kullanamazdın senin canını sıkıyorlardı ve birinin onlara hak ettikleri dersi vermesi gerekiyordu. Birkaç pisliğe dersini vermek için bulaştıkları kişiyi tanımam gerekmez en azından ben öyle düşünüyorum'' dedi. Hala yaralarıyla ilgilenen rose’un elini tutarak kendini geri çekti. Yapmacık bir gülümsemeyle ''Kesinlikle üzerindeki tedirginliği yada sürekli mesafeli ve tetikte duruşunu fark edip bir şeylerin ters gittiğini anladığımdan değil sadece merak ettiklerin olabilir diye söylüyorum. Bana istediğini sorabilirsin. Cevaplarıma inanıp inanmaman sana kalmış. İnsanların deyimiyle sadece çocuklar ve sarhoşlar doğruyu söyler ben ikisi de değilim. Yani neye inanacağına sen karar vericeksin'' dedi ciddi bir ses tonuyla. | |
|
| |
Rosemary Ruby Silent Su Perisi
Mesaj Sayısı : 261 Kayıt tarihi : 01/06/12 Yaş : 32 Lakap : Peri kızı
| Konu: Geri: Gece eğlencesi Salı Tem. 31 2012, 23:58 | |
| Yaraları ile ilgilenirken farkında bile olmadan ona her geçen saniye biraz daha yaklaşıyordu. Nefesini teninde hissettikten sonra anca bu durumun farkına varmıştı. Ona yardım etmek istiyordu. Sonuçta dayak yemesinin nedeni oydu. Böylece ona teşekkür etmek istemişti. Ama bu yakınlık onunla göz göze gelmek, nefesinin sıcaklığını hissetmek onda garip bir şeylerin olmasına neden olmuştu. Bilmediği duyguların kalbinin derinliklerinden çıkarak adeta ona kendilerini öğretmeye çalışıyor gibiydiler. O ise bunları duymadan gelmeye çalışıyordu. Hala ona güvenmiyordu. Küçüklüğünden ona kalan bir mirastı bu adeta hiç kimseye güvenme. En yakınındakine bile. Birine nasıl güvenebilirdi ki ailesinin ölümüne sebep olan periler hiç bir zaman aklından çıkmamıştı. Çocukluğunda hep onların adını sayıklarken kabuslarından uyandığı zamanlar vardı. bu durum canını yakıyordu, hem de çok fazla. Şimdi aynı hataya kendisinin düşmesini istemiyordu. Üstelik bir cadının el,ne düştüğünde zarar gören sadece kendisi olmayacaktı. Bağladığı sihirbaz Ofelya da tehlikede olacaktı. Cadılar mutlaka aradaki bağı anlarlardı kesinlikle sırf bu yüzden gardını bir an olsun düşürmek istemiyordu. Ona yardım ederken bile. Ama yinede bu durum bir yabancıya ismini söylemesini engellememişti. Phin konuştuktan sonra ona elini uzattı ve elini sıktıktan sonra konuşmaya başladı.
"İltifat için teşekkür ederim bende tanıştığıma memnun oldum Phin"
Onun saçlarını dağıtmasıyla birlikte bir anda kendini ona bakarken buldu. Gerçekten çok yakışıklı bir erkekti. O barda biraz daha kalsa emindi ki bir kız tavlardı, hatta belki de daha fazlasını. Ama o, ona yardım ederek dışarı çıkmayı tercih etmişti.
"Peki tekrar teşekkür ederim o zaman yardımların için"
Kendini onun etkisinden alamıyordu. Bu içindeki duvarların yavaşça erimesini sağlıyordu ama en içteki yıkılmaz duvara henüz erişmemişti. O buna değer miydi? Güvenmesi için gerçekten iyi bir tercih miydi? Bunu bilemezdi. Yaşanmadan bilinmesi imkansız bu soruydu bu. Kendi bocalamasının içinde onun konuşmaya başlamasıyla kendine geldi. İkilemlerini hissetmiş gibi konuşuyordu. Nasıl hissetmesindiki genelde asla duygularını saklayamazdı ve yalan söyleme yeteneği yok denek gibiydi. Onu dinledikten sonra konuşmaya başladı. Ama ne yapmasını gerektiğinden hala bir haberdi.
"Şey... Ben eğer bu durum seni kırdıysa üzgünüm Phin. Bildiklerimi bilsen belki sende aynısını yaparsın. Sorumu istiyorsun sana soracağım bir soru var aslında tek bir soru var, "Cadılar". Sana yakınlar mı bilmem gerek"
Cümlesinin hemen ardından gücüne konsantre olmuştu. Eğer cadılarla birlikte ise kesinlikle kolay lokma olmaya niyeti yoktu.
| |
|
| |
Phin Silent Toprak Perisi
Mesaj Sayısı : 230 Kayıt tarihi : 13/06/12 Nerden : İstanbul Lakap : Serseri peri
| Konu: Geri: Gece eğlencesi Çarş. Ağus. 01 2012, 02:14 | |
| Phin gözlerini rose’un gözlerinden bir an olsun ayırmıyordu. Rose ona her ne kadar uzak ve mesafeli davransa da o kendini kızdan uzak tutamıyordu. Rose resmen güzelliğiyle phin’i büyülemişti. O güzel gözleri onu alıp uzaklara götürüyordu. Daha önce hiçbir kıza hem bu kadar yakın hem de bu kadar uzak hissetmemişti kendini. Tüm düşüncelerini kaplamıştı bu kız. Ondan başka bir şey düşünemez olmuştu. Ona bu kadar yakın olmak nefesini yüzünde hissetmek kalp atışlarını hızlandırmıştı. Onu öpme isteğine engel olmaya çalışıyordu. Neden bir anda böyle olmuştu ki oysa aralarında olan şey gayet basitti. Phin rose’a yardım etmişti ve şimdide aynını rose yapıyordu muhtemelen bir daha hiç karşılaşmayacaklardı bile. Onu bu denli düşünmesi normal miydi? Duygularına ve kendine hakim olmakta hiç zorlanmayan biriydi biliyordu bu onu duygusuz biri gibi gösteriyordu her zaman böyle olmuştu. Ama şuan rose ‘a karşı hissettiği şeyler ve kendine engel olmak için verdiği büyük çaba duygusuz olmadığının en büyük kanıtıydı. Onu istiyordu hem de çok istiyordu. Daha önce hiçbir kızı bu kadar çok istediğini hatırlamıyordu. Kendini dudaklarına yapışmamak için zor tutuyordu resmen bu kızda özel olan ne vardı hala anlamış değildi. Onu kendine bu kadar çeken şeyi merak ediyordu kızı ve onun duygularını önemsediği için kendine hakim olmaya çalışıyordu. İçinden kendine küfür etti. Neden onu ve duygularını düşünüyordu ki ne zaman böyle düşünceli biri olmuştu?
Kızın onu tehdit olarak algılayabilmesine hala şaşırsa da aslında onu anlıyordu. Kimseye güvenme! Bu onun prensibiydi. Güven etrafındaki herkese sadece ihanet ve sorun vermişti hatta bazılarının canına mal olmuştu ve phin bunu bildiği için kimseye güvenmemeye karar vermişti ve öyle de yapıyordu ta ki bu peri kızıyla karşılaşıncaya kadar nedense onun phin’i yakalamak için bir yem olabileceğini hiç düşünmemişti. Oysa bu ihtimal dahilindeydi phin genel olarak her zaman dikkatliydi bu konuda rose’la karşılaşana kadar kızın konuşmaya başlamasıyla gülümseyerek kızı dinlemeye başladı. Hayır kesinlikle bu kızdan şüphelenmiyordu garipti ama bir şekilde bunun bir oyun olmadığını biliyordu. Kızın son sözlerinden sonra bir süre tepkisizce durduktan sonra silik bir gülümsemeyle ama aynı zamanda ciddi bir ses tonuyla ''Cadılar için çalıştığımı düşündüğün için tedirginsin demek bu yüzden bana her zaman yaralarımı temizleyecek kadar yakın ama yanlış bir hareketimde saldırabilecek kadar uzak ve tetikteydin ben doğru anlamışım dimi?'' diye sordu. Kızın evet anlamında kafasını sallamasıyla kahakahalar atarak gülmeye başlaması bir oldu. Gerçekten komikti. Bir süre kahkahalarla güldükten sonra yüzü ifadesizleşmişti gözlerini kızın gözlerine dikerek yavaşça ayağa kalktı ve kızla aralarındaki mesafeyi birkaç adımda kaptı.Yüzünde belli belirsiz bir gülümsemeyle ve aynı zamanda ciddi ses tonuyla ''Merak ettiğin gerçekten buysa hayır cadılarla aram iyi değildir evcilleştirilmeye karşı alerjim var ve onlar karşılarına çıkan her periyi evcilleştirip kullanmaya bayılıyorlar bu yüzden yıldızlarımız hiç barışmayacak ne yazık ki'' dedi. Az önceki gülümsemesi artık yoktu ifadesiz bir şekilde gayet ciddi bir ses tonuyla ''Örnek bir peri olmayabilirim ama kesinlikle kendi ırkımı katledebilecek biri de değilim. Dakikalardır beraberiz bunu anlamış olman gerekirdi. Eğer sana saldıracak olsaydım bu kadar süre beklemezdim etrafa bir bak herhangi bir arka sokaktayız ve etrafta kimse yok neden bu kadar süre bekleyeyim?'' Diye sordu. Kızın cevabından sonra ortalığı derin bir sessizlik sarmıştı phin kızın nefesini yüzünde hissedebiliyordu kalbi delicesine çarpıyordu daha fazla kendine engel olamadı ve rose’u öpmeye başladı. | |
|
| |
Rosemary Ruby Silent Su Perisi
Mesaj Sayısı : 261 Kayıt tarihi : 01/06/12 Yaş : 32 Lakap : Peri kızı
| Konu: Geri: Gece eğlencesi Çarş. Ağus. 01 2012, 22:27 | |
| Sorusu gayet basitti. Eğer, eğer Phin onun söylediklerini onaylarsa yapacağı şey de gayet basitti. Onunla savaşabilirdi. Ama bu basit görünen olayı başarabilir miydi? İşte bunu bilmiyordu. Söylediği kadar kolay olmayacağı bir gerçekti, onu engelleyen şeyler vardı. Bu engellerin hiç biri ne Phin'in çok güçlü olabilme ihtimalinden ne de yandaşlarına yanına çağıracak olmasından ötürüydü. Nedense bir anda ona zarar veremeyecekmiş gibi bir duyguya kapılmıştı. Deminki ona saçma gelen tüm düşünceler kafasının içinde dönüp duruyordu. Çok tatlı bir yüzü vardı. Onu etkileyen gülüşü kendini tetikte tutsa da yapmaması gerektiğini bildiği halde onun etkisinden bir an olsun çıkmayı başaramamıştı. Sırf bu nedenle kendini oyalayabilmek adına sürekli onun yaraları ile uğraşmaya konsantre olmuştu. Ama bu bile başka bir şeyi ortaya çıkarmıştı. Ne şekilde olursa olsun bedeni bir şekilde ona çekilmiş o tatlı nefesinin teninde hissetmesine engel olamamıştı. Lanet olsun eğer bu düşüncelere ve onun tatlılığına biraz daha kendini batırırsa her şeyi batıracaktı. Savunmasız zavallı bir peri olacaktı. Belki de nefret ettiği cadılar dan birinin kölesi. Derin bir nefes aldı kendine gelmeye çalışırken hemen ardından ise Phin konuşmaya başlamıştı. Ses tonu lanet o bile onu etkilemeye yetiyordu. Ama kendini bırakmadı. Elinin yumruk yaparak konsantre olmaya çalıştı. Gücüne kurtulmasının başka yolu yoktu. Söylediği ilk cümleye hiç bir şekilde cevap verecek durumda değildi. Sadece evet anlamında başını sallamıştı. Phin kendi durumunu o kadar iyi özetlemişti ki. Zeki bir peri diye düşündü içinden ama sonra kes şunu diyerek kendini azarladı. Phin ayağa kalkarak bir anda ki aralarındaki mesafeyi kapatmıştı. Ani bir refleksle geri adım atmaya çalıştı. Ama başaramadı sanki donup kamış gibiydi. Çok geçmeden Phin yeniden konuşmaya başladı. Sonraki söyledikleri onu rahatlatmıştı. Sorusunu onaylamamıştı hatta neden olamayacağı konusunda kelime oyunu bile yapmıştı. Ama en başta söylediği şey. Konuşmalarının başında sorularını sormasını inanmayı ise kendinin seçmesinin istemişti. Bu söylediklerine deli gibi atan kalbi ile karar verirse ona güvenmeyi seçerdi. Ama mantığı uzak durması gerektiğini söylüyordu. Güven, birine güvenmek kolay bir şey değildi.
"Mantıklı konuşuyorsun Phin ama sen söylemiştin. Cevaplarına güvenip güvenmemek tamamen bana kalmış ve ben birine bu kadar kısa sürede güvenemem"
Sonrasında Phin yeniden kısa bir konuşma yapmıştı. Söyledikleri, birlikte bulundukları bu yer istese şu ana kadar ona her şeyi yapardı. Cadıların buraya gelmesi ne kadar sürebilirdi ki sadece bir kaç büyü ve etrafını saran cadılar ya da köle periler. Ama kimse yoktu. Sadece o, rose ve gecenin karanlığı vardı.
"Tamam beni ikna ettin Phin. Hakkında düşündüklerim için üzgünüm. Ama köle periler yüzünden başıma gelenler onlardan nefret ediyorum. Onların benden çaldıklarını bilemezsin"
Konuşması bittiğinde ister istemez ailesi aklına geldiğinden suratı düşmüştü. Phin ise sanki ona daha fazla yakınlaşmıştı bir anda. Nefesini yüzünde hissediyordu. Çok geçmeden bir anda onun dudaklarını dudaklarında hissetmişti. Phin dudaklarını esir almışççasına onu öpmeye başlamıştı. Rose çok kısa bir süre ona karşılık verdi kalbi ile ama sonrasında mantığı devreye girdiğinde onu göğsünden iterek kendinden uzaklaştırıp yumruk yaptığı elini açarak ona hızlı bir şekilde tokat attı.
"Sen ne yaptığını sanıyorsun"
| |
|
| |
Phin Silent Toprak Perisi
Mesaj Sayısı : 230 Kayıt tarihi : 13/06/12 Nerden : İstanbul Lakap : Serseri peri
| Konu: Geri: Gece eğlencesi Perş. Ağus. 02 2012, 06:02 | |
| Rose’un dudaklarını dudaklarında hissetmek heyecan vericiydi. Şuan içinde tarif edilemez bir duygu vardı ve phin bundan rahatsız değildi. Onu ne kadar çok istediğini şuan daha iyi anlıyordu neden böyleydi? Mantıksız hareket ediyordu biliyordu ama kendini kontrol edemiyordu. Ondan bir an olsun ayrılmak istemiyordu tüm gece onunla bu şekilde kalabilirdi. Saçmaladığının farkındaydı ama bu saçma düşüncelere engel olamıyordu. Bu gece kendini tanımakta zorluk çekiyordu. Phin ne zamandır düşünmeden hareket etmeye başlamıştı bilmiyordu ama ne olduysa bu gece olmuştu. Daha önce hiç böyle hissettiğini ve düşünmeden hareket ettiğini hatırlamıyordu. Kızında ona karşılık vermesi yüzünde silik bir gülümsemeye neden oldu demek ki kıza karşı hissettiği şeyleri kızda hissediyordu. Öpüşmeleri rose’un onu itmesiyle son bulmuştu. Ne olduğunu anlayamadan kız ona tokat atmıştı. Aslında bunu bekliyordu hatta öyle ki kız eğer ona tokat atmazsa şaşırırdı. Bir süre kızın gözlerinin içine baktı ve sessizce düşündü sonunda ciddi bir ses tonuyla ''Üzgünüm bir an kendime engel olamadım normalde böyle biri değilim ama sen dengemi bir şekilde alt üst ettin'' dedi. Rose’un gözlerinin içine bakıyordu. Ne kadarda güzeldi insan bakmaya kıyamıyordu. O güzel gözleri , harika saçları ve güzelliğiyle phin’i büyülüyordu phin ne kadar rose’un etkisinden kendini kurtarmaya çalışsa da başaramadı.
Ortalığa çöken sessizlik beklenmedik bir sesle bölünmüştü. Bu sessin sahibini tanıyordu ve Duyduğu her kelime rose’un gözlerinin içine bakan mavi gözlerinin daha da koyulaşmasını sağlıyordu. Bu periden nefret ediyordu. Daniel pişkin bir şekilde ''O bakın burada kimler varmış perilerin yüz karası serseri phin'' demişti. Phin yumruklarını sıkarak daniel’e baktı ve alaycı gülümseyişi ve ses tonuyla ''Bana yüz karası diyene de bakın neye göre kime göre perilerin yüz karasıyım bu bakış açısına göre değişir Değişmeyen tek gerçekse senin zavallı biri olduğun'' dedi. Her ne kadar alaycı bir şekilde konuşup yüzüne aşağılayıcı bir gülümseme takınıp onu takmıyormuş gibi davransa da gözlerinin koyulaşan maviliği her şeyi açıklıyordu aslında. Daniel ''Bakıyorum seni fena dağıtmışlar insan özentisi pericik insanlar tarafından pek hoş karşılanmıyor desene'' dedikten sonra yanındaki peri kızına dönerek ''Onunla boşuna zaman harcıyorsun güzelim yazık sana bence o arkadaşlığını bile hak etmiyor neden benimle takılmıyorsun gerçek bir periyle üstelik ondan daha yakışıklı biriyle'' Sinirli bir şekilde güldü. İçinden ''Hah ben bu çocuğu öldürürüm cidden öldürürüm .'' dedi. Ona doğru ağır ve sakin adımlarla ilerlemeye başladı insanın kanını donduracak kadar soğuk bir ses tonuyla ''Seninle benim aramdaki en büyük fark ne biliyor musun daniel sen evcilleştirilmeye gayet uygun bir perisin bense evcilleştirilemeyecek kadar özgürlüğüme düşkünüm ve senin aksine kendime saygım var. Sen kuralları olmayan ve çıkar uğruna her şeyi yapabilecek hatta cadıya kölelik bile yapabilecek kadar iğrenç bir perisin benimse yıkılmaz kurallarım var ve asla cadılara kölelik yapacak biri değilim ben köle olacağıma ölmeyi tercih ederim sen yaşamak için köle olmayı. Sen kavga denilince periliğini kullanır gücünü öne koyarsın ve insanların karşısında kendini zor korursun bense…'' demesiyle ona sert bir kafa atması bir olmuştu bunu beklemeyen daniel sendeleyerek yere yapıştı. Phin aynı soğuk ses tonuyla ''hem güçlerimi hem de insanların kullandığı yöntemi kullanırım. Yüzümün dağıldığını mı söylemiştin haklısın biraz öyle sonuçta ben serseri bir periyim ama eğer buradan hemen gitmesen seninki de dağılacak ayrıca senin gibi iğrenç ve zavallı bir peri olacağıma insan özentisi bir peri olmayı tercih ederim'' dedi.
| |
|
| |
Rosemary Ruby Silent Su Perisi
Mesaj Sayısı : 261 Kayıt tarihi : 01/06/12 Yaş : 32 Lakap : Peri kızı
| Konu: Geri: Gece eğlencesi Çarş. Ağus. 08 2012, 01:16 | |
| Çocuğa attığı tokat aşırıya kaşmış olabilirdi belki. Tabi bu aşırıya kaçma durumu sadece kendi duygularını göz önüne alırsa öyle görünüyordu. Mantıklı düşündüğünde ise yaptığını şeyden pişmanlık duymuyordu. Nasıl tanışmış olursa olsunlar onlar kısacık zaman diliminde yeni tanışmış iki kişiydi. Phin’in bu yaptığı ise gerçekten çok abartılı olmuştu. Yani onu bir öpücüğe tavlayıp alıp götürebileceği bir kız olarak mı görmüştü. Çünkü bu kısacık zamanda onun kendisine aşık olabileceğini düşünmüyordu. Kendi içinde biri ikilemdeydi. Hep mantığının ona söylediklerini göz önüne alıyordu. Peki ya kalbinin ona söyledikleri. Mantığı böyle bir şeyin olmayacağını söylese de ondan hoşlanmadığını söyleyerek kendini kandırmanın ne anlamı vardı ki üstelik öpücüğü, onun dudakları hala o kadar taze ve güzeldi ki. Kendini bir anda geri çekmese emindi ki bunu daha fazla sürdürebilirdi. Onda ne vardı. Güvenmeye başlamaya çalışırken ona karşı başka şeyler hissetmeye başlamıştı. Önüne geçemediği şeyler. Bunlar kafasını kurcalarken onunla göz göze geldi. Bir dürtü yapmamasını söylerken engelleyemediği tarafı baskın gelerek onun gözlerini içine baktı. O kadar tatlı bakıyordu ki. Tokata kızmış olabilirdi. Ama yinede gözlerinde bir kızgınlık göremiyordu. Sonra söyledikleri dengesini alt üst etmişti öyle mi? Peki o sanki onun tüm duygularını karmaşaya sürüklememişti. Hayatında bir kişi hakkında ilk kez bu kadar fazla düşünüyordu. İlk kez biri hakkında bu kadar fazla ikileme giriyordu. Neden onu atmak hayatına giren birçok kişiyi atmak kadar kolay olmuyordu. Gözlerine bakarak konuşmaya başladı. Ona yalan söyleyemezdi. Söylemeyecekti de.
“Emin ol tek alt üst olan kişi sen değilsin. Öpücüğün yeterince beni alt üst etti. Sanırım bu yüzden de sana vurdun canın çok yandı mı?”
Cümlesi bittiğinde tekrar yakınlaştıklarını hissetti. Hatta ona doğru ilk adımı kendi atmıştı. Aralarına sinsice düşen sessizlik girdabı içinde sadece birbirilerine bakıyorlardı. Ta ki hiç tanımadığı bir ses sessizlik girdabını yok edene dek. Ortamdaki yeni kişinin varlığı ondaki tüm sevecenliği bir anda alıp götürmüştü. Phin’e duyduğu hisler ise bir süreliğine rafa kaldırıldı. Etrafına o kadar hızlı bir şekilde duvar örmüştü ki. Phin ile ilk karşılaştıkları kızdan farkı yoktu. Gelenin peri olduğunu anlaması uzun sürmemişti. Ama asıl dikkatini çeken şey Phin’in bakışlarında gördüğü nefretti. Onu tanıyordu ve hoşlanmadığı gayet açık bir şekilde görülüyordu. En başta düşündükleri aklına geldiğinde içten içe güldü. O kadar çok düşünmüştü ki Phin’in cadılara çalışan bir peri olduğunu ve çok yakında yandaşlarını yanına getireceğini. Bir süre sessiz kaldı. Aralarındaki atışmayı dinledi. Gelen peri daha ilk cümlesi ile ne kadar itici olduğunu gözler önüne seriyordu. Phin böyle olsa şu an burada olmazdı her halde. Konuşması bittiğinde lafı bir anda ona getirmişti. Gerçi söyledikleri laftan çok saçmalıklara benziyordu. Kendini beğenmiş bir peri züppesiydi işte. Aklına garip bir oyun oynamak geldi. Bu Phin’i denemek için gerçekten iyi bir fikir gibi görünüyordu. Ama yinede tehlikeliydi, Olabilme ihtimali olan çok fazla olasılığı barındırıyordu. O bunları düşünürken Phin konuşmaya başlamıştı. Ondan henüz duymadığı çok ürkütücü olan ses tonuyla ve sonra Daniel denen çocuğa kafa atmıştı. Belki de onu kıskanmıştı bu doğru olabilir miydi? Ama anlaması kolaydı. Hele yapacaklarından sonra Daniel yere düştüğünde hiç düşünmeden onun yanına doğru ilerleyerek yanında eğildi. Çantasında hala birkaç parça peçetesi vardı. Suyla ıslatarak onun kanayan yarasını sildi, dikkatlice.
“Sen iyi misin?”
Daniel gülmeye başlamıştı.
“İyiyim güzellik yardım için teşekkür ederim. Sen gerçekten benimle takılmasın bu aptal peri ile değil”
Ona gülümseyerek baktı ve ayağa kalkmasına yardım ettikten sonra başını Phin’e çevirdi.
“Ona bunu yapmak zorunda mıydın? Gerçekten çok kabasın hatta dediği gibi sen bir serserisin”
Rose’un söyleyecekleri bitmişti. Bir fitili ateşlediğini hissediyordu. Bunu biliyordu, engel olamamıştı işte.
“İstersen hemen gidelim güzellik onu görmek zorunda değilsin” dedi.
Daniel. Sonrasında Phin’e yaklaşarak ona imalı bir bakış attı
“ Sanırım fıstığı kimin kaptığı belli oldu”.
| |
|
| |
Phin Silent Toprak Perisi
Mesaj Sayısı : 230 Kayıt tarihi : 13/06/12 Nerden : İstanbul Lakap : Serseri peri
| Konu: Geri: Gece eğlencesi Çarş. Ağus. 08 2012, 22:15 | |
| Phin gözlerini genç peri kızının gözlerinden alamıyordu. Onun gözlerinin içinde kaybolup gitmişti yine elinde olmadan. Rose’un söylediklerinden sonra yüzünde sıcak bir gülümseme belirdi. Onun için endişeleniyordu. Bunu gözlerinden anlamak mümkündü. Ona kendi tokat atmasına rağmen canı yandığı için yine de endişelenmişti. Bu peri kızında ne olduğunu çözemese de bu hoşuna gitmişti. Önemsenmek ne zamandan beri umurundaydı? O etrafındaki kişilerin ne düşündüğünü ya da ne hissettiğini hangi duygular içinde olduğunu hiçbir zaman önemsememişti. Şimdi durup dururken ne değişmişti de bu kızın düşündükleri ve hissettikleri onun için bir anda önem kazanmıştı. Bir kız nasıl oluyor da onun dengesini bu kadar alt üst etmeyi başarıyordu anlamıyordu. O tatlı gülümsemesi, güzel yüzü, deniz mavisi muhteşem gözleri ve o tatlı ve sıcak dudakları aklını sürekli meşgul ediyordu. Ondan başka bir şey düşünemez olmuştu bir anda. Bu adam gerçekten phin miydi? İnanması zordu doğrusu. İçinde oluşan onu yeniden öpme isteğine engel olmaya çalışırken duyduğu bir ses tüm bu güzel düşüncelerden kopup gerçek hayata dönmesini sağlamıştı. Bir anda az önce hissettiği duyguların ve düşüncelerin hepsi kısa süreliğine rafa kalkmıştı. İçinde o güzel duyguların kırıntısı kalmamıştı bir anda o güzel duyguların yerini nefret ve öfke almıştı. Mavi gözleri git gide öfkeden daha da koyulaşmaya başlamıştı. Tanrı biliyor ya bu adamdan hiçbir şeyden hiç kimseden olmadığı kadar çok nefret ediyordu. Adamın zırvalıklarını büyük bir sabırla dinledi. Her şeye katlanabilirdi o züppeden gelecek hakaretlere hatta ona saldırmasına ya da onu öldürmeye çalışmasına ama rose’a sarkmasına asla katlanamazdı. Tüm hakimiyetini kaybederek ona doğru ağır ve sakin adımlarla ilerleyerek kafa attı. Onu yerde görmek kendini birazda olsa iyi hissettirmişti yüzündeki soğuk gülümsemesi gittikçe yayıldı. Keyfi yavaş yavaş yerine geliyordu taki rose gidip adamı yerden kaldırana kadar yüzündeki gülümseme bir anda kayboldu. Neden ona yardım ediyordu ki? Tamam iyilik yapmayı sevebilirdi ama bu kadarı da fazlaydı gerçekten bu kadar iyiliği Phinîn bünyesi kaldırmazdı. Rose’un sözlerinden sonra gözleri o kadar koyulaşmıştı ki neredeyse siyah olmuştu. Buna rağmen phin’in üzerindeki ürkütücü sakinlik Daniel’ı tedirgin ediyordu bu pek hayra alamet değildi biliyordu.
Phin gözlerini rose’a dikti gözlerinden sinirlendiği ve onu kıskandığı o kadar belli oluyordu ki yine de bunu kelimelere dökmedi ve düz bir şekilde sesine hiçbir duyguyu yansıtmayarak ''Bu kadar iyilik sever bir peri olduğunu bilmiyordum ayrıca ona nasıl davrandığım seni ilgilendirmez bu onunla benim aramda ve eğer birini davranışlarından dolayı suçlayacaksan daniel’i suçla çokta dost canlısı bir giriş yapmadı sonuçta ayrıca iltifat için teşekkür ederim serseri olduğumu inkar etmiyorum '' dedikten sonra daniel’ın söyledikleri karşısında ona sert bir yumruk geçirdi ve yakasından tuttuğu gibi onu duvara yasladı. Gözlerini gözlerine dikerek insanın kanını donduracak bir ses tonu ve buz gibi bir gülümsemeyle ''Sabrımı zorluyorsun daniel benim periler dünyasındaki ünvanlarımı en iyi sen bilirsin bir sürü kötü ünvana sahibim sana tehlikeli ve acımasız ünvanlarını neden aldığımı hatırlatmak zorunda bırakma beni'' dedikten sonra derin bir nefes aldı. Aynı ses tonuyla ''Eğer bir parça aklın olsaydı bana hitap ederken kullandığın sözcükleri itinayla seçmek zorunda olduğunu fark ederdin. Ama bir nokta da haklısın az önce büyük bir aptallık yapmak üzereydim hayatımda ilk defa duygularımın beni kontrol etmesine izin vermiştim ve neredeyse sen gelmeden birkaç saniye önce bunları sesli bir şekilde dile getirecektim fakat sen gözümü açtın bunun için sanırım sana teşekkür ederim.'' Diyerek uzun süre rose’a baktı. Bu sırada daniel sinir bozucu bir gülümsemeyle ''Biliyor musun phin senden korkmuyorum buna deli cesareti diyebilirsin belki periler dünyasındaki kötü ünvanlarını iyi biliyorum tabi tehlikeli ve acımasız ünvanlarını neden verdiklerini de ama şu da bir gerçek sen eskiden değer verdiğin kişiler sana ne tür bir kazık atmış olursa olsun içinde bir şey onları ortadan kaldırmanı engelliyor yapabilseydin bunu çok önceden yapardın. Yani benim canımı yakabilirsin hatta öldürme noktasına bile getirebilirsin ama öldüremezsin ne denilebilir ki aptal sen ve senin zavallı duyguların şimdi çek ellerini üzerimden biliyorsun ki ben senle aynı zaafı paylaşmıyorum yani seni her an öldürebilirim.'' diyerek gülümsedi.
Ardından alaycı bir ses tonuyla ''Ayrıca neden çekip gitmiyorsun güzel peri kızı beni seçti ve sen kaybettin'' dedi. Phin bunun üzerine kıza uzun süre baktıktan sonra sinirle duvara bir yumruk geçirdi ardından sinirli bir şekilde danielın karnına tekmeyi geçirdikten sonra geri çekildi kıza son bir kez baktıktan sonra hiçbir şey söylemeyerek arkasını dönüp ağır adımlarla ilerlemeye başladı son anda durup arkasını dönmeden ''Zaafım yüzünden eskiden değer verdiğim birini öldüremeyebilirim belki daniel ama işkence edebilirim dahası ölmekten beter edebilirim bu yüzden korkmalısın. Son olarak insanlar değişir daniel ve perilerde bunu sakın unutma'' diyerek bir adım atmıştı ki alevler etrafını sardı. Birkaç saniye sonra phin alevlerden görünmüyordu. Daniel phin’in yanarak öldüğünü yada ölmek üzere olduğunu düşünerek kahkaha attı ve alaycı bir ses tonuyla ''arkanı her zaman kontrol etmelisin phin güvenmediğin kişilere sırtını dönmemeyi öğrenmeliydin ne yazık ki artık çok geç'' diyerek kahkaha atmaya devam etti. Bilmediği şeyse phin’in daniel’ın boş durmayacağını zaten biliyordu ve bu yüzden tedbirliydi. phin kolay kolay kimseye güvenmezdi. Güvenmediği kişilere karşıysa her zaman tedbirli davranıp her şeye karşı önlem alırdı. Üstelik karşısındaki kişi bir zamanlar güvenini boşa çıkarmış biriyse daha da dikkatli olurdu. Alevler hızla etrafını sarıp yükselirken phin başına gelecekleri tahmin ederek koruma kalkanı yapmıştı. Daniel bir anda oluşan fırtına sayesinde neye uğradığını şaşırmış kendini phin’in yarattığı fırtınanın içinde bulunca dikkati dağılmış ve yarattığı alevler anında sönmüştü. Phin yuttuğu dumanlar yüzünden dizlerinin üzerine düşüp öksürürken yarattığı fırtınayı yok etti. Phin öksürerek ''Senin bilmediğin şeyse daniel ben senin aksine her zaman temkinli davranırım. '' Diyerek öksürmeye devam etti.
En son Phin tarafından Salı Ekim 23 2012, 23:12 tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi | |
|
| |
Rosemary Ruby Silent Su Perisi
Mesaj Sayısı : 261 Kayıt tarihi : 01/06/12 Yaş : 32 Lakap : Peri kızı
| Konu: Geri: Gece eğlencesi Cuma Ağus. 10 2012, 00:44 | |
| Aklından geçenlere inanmak çok güçtü. Neden böyle davrandığını bile tam olarak bilmiyordu. Tek bildiği şey kalbinin ona söylediği garip kelimelerden ibaretti. “Phin”. Hayatı boyunca kafasını karıştıran ilk erkek olmuştu. Kendine bir anda bunun olmasına nasıl izin vermişti ve o öpücük tadı ne zaman uzakta bir anı olacak kalacaktı. Hala o kadar taze, o kadar sıcaktı ki. Tekrarı olursa onu nasıl uzak tutacağını bile bilmiyordu. Belki de Daniel’e bir anda böyle davranmasının altında yatan gerçek buydu. Onu biraz olsun kendinden uzaklaştırmak ama içinde başka bir neden daha barındırıyordu. Phin tarafından kıskanılmak ya da kıskanılma ihtimaliydi bu neden. Gerçi kıskanıldığını daha ilk anda anlamıştı. Daniel denen kişi. Daha geldiği ilk saniyede onun başkaları ile arasına koyduğu kalın duvarı hızla örmesine nende olmuştu. Onu tanımıyordu daha önce de görmemişti. Ama bir şey ondaki bir şey midesine ağrılar girmesine nende olmuştu. Ama buna rağmen Phin’in o bakışı hatta ona yardım ettiğindeki bakışı gördükten sonra buna bir süre daha devam etmek istedi. Sanki şeytana uymak gibi bir şeydi bu. Aslında sanki değil gerçek anlamda şeytana uymaktı. Çünkü olabilecekler konusunda en ufak bir fikri bile yoktu. Daniel’e yardım ettikten sonra ona söylediklerine cevap vermişti Phin. Rose’un kalbine işleyen bir ses tonuyla. Kıskandığı fark ediliyordu ama belli etmemeye çalışıyordu. Bu haliyle onu kendine daha fazla çekiyordu Phin.
“Beni henüz tanımıyorsun Phin. Bazı özelliklerimi bilmemen doğal ve ayrıca iltifatın hoşuna gitmesine sevindim. Ayrıca dost canlısı değil diye direk saldırıya geçmen gerekmezdi tabi bana göre ve ayrıca işine karıştıysam özür dilerim”
Konuşması içten içe gülümsemesine dışarıdan ise meraklı görünmesine nende olmuştu. Bu kıskançlık oyunu iyi geliyordu ona. Ama gözünden kaçan bir şeyler ardı o da Daniel’in tepkileri. Çünkü ona sadece yardım etmişti kendi gözünde. O ise bunu o ve Phin arasında bir seçim yapmaya bağlamıştı. Sanki Daniel’e yardım etmek eşittir beni yatağa at ne olur Daniel gibi bir durum yaratmıştı onun gözünde. Daniel' ne diyeceğini bile bilmiyordu. Zaten onun bir şey demesine gerek kalmadan Phin ona bir tane daha geçirmişti. Gerçekten çok garip biriydi. Tanığı herkesten farklı bu belki kalbinin onu seçmesini mantıken açıklıyordu. Ama ihtimaller sorulara cevap olmuyordu. Phin'in duvara attığı yumruk ile bir anda kendi düşüncelerinden sıyrıldı. Bir anda sanki kendi canı yanmışçasına acı çektiğini hissetti. Ona doğru ilerlemek istedi. Ama sonra söyledikleri onun bir anda oracıkta donmasına neden oldu. Duyguları konusunda söyledikleri ve dile getirecek oluşu. O kısa öpücükten sonra ondan duyacağı şeyi tahmin ediyordu ya da umut ediyordu. Umut bile kalbinin bir anda delice atmasını sağladı. Engel olamıyordu buna. Bir şeyler yapması gerektiğini biliyordu. Ama tek yaptığı dinlemekti ve biraz düşününce üzerine düşen suçluluk duygusu ne yapacağını bilemez bir hale getirmişti onu. Daniel'in son söylediğini duyduktan sonra içindeki çığlıklar sonunda yolunu bularak kelimelere dönüşmüştü.
"Daniel seni sadece yerden kaldırdım ve yardım ettim. Benim birini seçtiğim falan yok bilmeme farkında mısın? Ama büyük ihtimalle değilsin.
Cümlesi bittiğinde mecburen tekrar sustu. Bu ikili arasında ne geçmişti acaba. Bunu bilmiyordu ama bildiği tek şey Daniel'in gerçekten de uzak durması gereken bir peri olduğuydu. Zaten bu saatten sonra on kesinlikle yardım etmezdi. Phin bir anda uzaklaşmak için harekete geçmesi üzerine içinden bir parçanın koptuğunu hissederek ona doğru bir adım atarak "Phin" dedi. Ama aynı anda Daniel'in yaptığı büyü kalbinin durmasına neden olacak türdendi. Phin'i alevlerin içinde gördüğünde sanki alevlerin kendi tenini de yaktığını hissetmişti. Büyük bir öfkeyle Daniel'e ilerleyerek ona bir yumruk attı.
"Seni pislik ne yaptığını sanıyorsun sen"
"Sen karışma güzelim bir lüzumsuzu ortadan kaldırıyorum"
"Seni adi sen..."
Konuşmasına devam edemeden Phin'in sesini duyduğunda büyük bir sevinçle arkasına döndü. Onun bir anda öleceğini düşünmek içindeki tüm ona karşı duyguları en üst seviyeye çıkarmıştı. Onun Daniel'e yaptıkları umurunda bile değildi. Hızla yanına koşarak onun elini tuttu. Hala öksürüyordu. Eliyle yanağını okşadıktan sonra ona sıkıca sarıldı.
"Ben. özür dilerim. En başta söylediklerim ve her şey için. Az önce aman tanrım öldüğünü sandım ben ne diyeceğimi bilmiyorum. Sanırım seni..."
Sözlerini devam ettiremedi gözlerinden bir kaç damla yaş akmıştı. Sarılmayı bırakarak onun masmavi gözlerine baktı. İçindeki duyguları artık kontrol edemiyordu. Ona iyice yaklaşarak dudaklarını esir alırmışçasına tutkuyla öpmeye başladı. Bir yandan ona sıkıca sarılıyordu. Sanki az önce gerçekten onun öldüğünü düşünmüştü. Şimdi ise onun canlı olduğunu kanıtlamak istiyormuş gibiydi, ve onu sevdiğini.
| |
|
| |
Phin Silent Toprak Perisi
Mesaj Sayısı : 230 Kayıt tarihi : 13/06/12 Nerden : İstanbul Lakap : Serseri peri
| Konu: Geri: Gece eğlencesi C.tesi Ağus. 11 2012, 00:11 | |
| Phin her şeyden vazgeçip giderken büyük bir hüzün kapladı içini. Sanki birisi kalbine bir bıçak saplamış gibiydi canı çok yanıyordu. Gitmek istemiyordu ama gitmeliydi biliyordu daha fazla duramazdı doğru olan buydu. Peki niye kendini kötü hissediyordu? Doğru şeyi yapıyorsa içinde kopan fırtınanın nedeni neydi. Tüm kötü duyguları aynı anda hissetmesi ne kadar normaldi? Derin bir nefes aldı içinden dönüp son bir kez de olsa kıza bakmak istiyordu. Son kez… Bu kelime canını daha da acıtmıştı. Nefesi kesiliyordu. Onu bir daha hiç göremeyeceğini bilmek her geçen saniye nefes almasını daha da zorlaştırıyordu. Ona aşık olmuştu. Hayatında ilk kez birine aşık olmuştu ama bunu aşık olduğu kıza söyleyememişti bile. Rose’un daniel’a yardım edişini hatırladı. İçini tarifi imkansız bir acı ve öfke kapladı birden… Şimdiye kadar birçok kişiyle kavga etmiş ve bir sürü yara almıştı. En ağır yaralarının bile phin’in canını bu kadar acıtmadığını hatırlayarak hüzünle gülümsedi. Aşk kesinlikle tarifi imkansız bir acı demekti bunu yeni anlamıştı. Tanrı biliyor ya phin’in içi rose’u daniel’le bırakmak zorunda olduğu için hiç rahat değildi. O aşağılık pislik rose’a her an her şeyi yapabilirdi. Hatta onu cadılara bile verebilirdi. Rose’un dedikleri geldi aklına o cici bir peri kızı değildi kendi başının çaresine bakabilirdi. Endişelenmesine gerek yoktu. Belki de böylesi herkes için en iyisiydi. Lanet olsun kimi kandırıyordu ki rose’un kendi başının çaresine bakabileceği gerçeği bile onun içini rahatlatmamıştı. Bu düşünceler arasında boğulup giderken rose’un sesini duymasıyla olduğu yerde kaldı. Yanlış duymamıştı dimi rose ona seslenmişti. Arkasını dönüp rose’un yüzüne bakamadan duyduğu mırıldanmayla kalkan büyüsü yaptı. Belki bunu bir çok kez söylemişti ama yineliyordu bu peri bozuntusundan nefret ediyordu. Daniel’ı yarattığı fırtınayla geçici süreliğine etkisiz hale getirip etrafındaki alevlerden kurtulduktan sonra dizlerinin üzerine düşüp öksürmeye başladı. Tamam belki yaptığı kalkan yanmasını engellemişti ama dumanlardan phin’i korumamıştı.
Öksürmeye devam ederken Rose’un elini tutmasıyla bir anda donmuştu. Düşünemiyor, konuşamıyor ve hatta nefes alamıyordu Buna rağmen kalbi hızla atıyordu ve öksürmeye devam ediyordu. Sonunda dumanın etkisi tamamen geçtiğinde derin bir nefes aldı. Rose’un elini yanağına koymasıyla tüm bedenine tatlı bir sıcaklık yayıldı. Rose’un bir anda ona sarılmasıyla şaşkınlıktan bir müddet tepkisiz kalsa da sonradan oda rose’a sarılmıştı. Yüzünde engelleyemediği bir gülümseme belirdi. Gözlerindeki endişeyi görmemek imkansızdı. Onu seviyor olabilirmiydi gerçekten tüm bunları düşününce yüzündeki gülümseme daha da yayıldı. Rose’un onu öpmesiyle bir süre mutluluktan ve şaşkınlıktan öylece kalsa da onu belinden tutup kendine daha da çekerek aynı tutkuyla ve aşkla öpmeye başladı. Şuan tek düşündüğü şey rose ve ona duyduğu aşktı. Kendini toplaması gerektiğini biliyordu genç peri ama peri kızına kendini o kadar kaptırmıştı ki ondan başka hiçbir şeyi gözü görmüyordu. Tek düşüncesi oydu bir tek onu görüyordu. Onu öpmeyi istemeyerekte olsa bırakarak o sihirli iki kelimeyi söyleyiverdi. ''Seni seviyorum. Sana aşık oldum.'' Diyerek kızı tutkulu bir şekilde öpmeye devam etti. Phin hiç olmadığı kadar kendini mutlu hissediyordu ilk kez hayatında ilk aşık olmuştu ve bu gece ilkleri yaşamaya devam ettiği de gayet açıktı çünkü kıza bakmaktan görmediği ya da fark etmediği bir şey vardı oda ilk defa gardını indirdiğiydi. Her şey mükemmel giderken birden birinin bir şeyler mırıldandığını duydu bu ses onu rahatsız etmişti. Gözlerini aralayıp sesin geldiği yöne bakmasıyla acı gerçekle karşılaşıp dudaklarını kızın dudaklarından ayırarak kendini tabi kendiyle beraber rose’u yere atıp onunla birlikte yuvarlanmaya başlaması bir oldu.
Bir yandan rose’un kendiyle beraber yuvarlanırken az zarar görmesi için uğraşırken diğer yandan kendine sesli bir şekilde sinirle küfürler yağdırıyordu. Sinirli bir şekilde bir kalkan büyüsü mırıldanırken aynı zamanda kendine de sesli olarak ''aptal … aptal phin nasıl bu kadar dikkatsiz olabildin onu nasıl unutursun lanet olsun sana'' diye söylendi sinirle kendine endişeli gözleriyle rose’un yanağına elini koyarak ''Sen iyi misin? Bir şeyin yok değil mi?'' diye sordu az önceki sinirli sesinden eser kalmamıştı şimdi sesinden sadece sırılsıklam aşık bir adamın endişesi anlaşılıyordu. Phin duyduklarından sonra rahat bir nefes alıp rose'a gülümseyerek ''İyi olmana sevindim. Sana bir şey olsaydı ne yapardım bilmiyorum'' dedi sıcacık bir gülümsemeyle fakat bu gülümsemesi uzun sürmedi. Bakışlarının buz gibi soğuk olmasrı birazdan hiçte iyi şeyler olmayacağının bir göstergesiydi. Sinirle rose’un üstünden bir hışımla kalkarak daniel’a doğru o ürkütücü sakinliğiyle ilerlemeye başladı. Bilmediği bir şey vardı oda daniel’ın eli artık daha iyiydi. Onu alt etmek o kadar kolay olmayacaktı bu sefer. Çok geçmeden daniel sinsi bir gülümsemeyle ''Sen bittin phin'' diyerek alevlerden fırtına yaratmış ve yollamıştı. Phin tam koruma kalkanı büyüsü yapacaktı ki gözleri rose da takılı kaldı rose şaşkınlığını atmaya çalışırken yerden kalkıyordu phin’in dikkatle baktığı tek şeyse yeni yeni toparlanan rose’un arkasındaki alevlerden oluşan dev hortumdu. Phin onu korumak için kalkan büyüsü mırıldanırken ona doğru yaklaşmakta olan daniel’ı ve kendi ateşli sorununu unutmuştu. Çok geçmeden kendini acı içinde yerde buldu.
| |
|
| |
Rosemary Ruby Silent Su Perisi
Mesaj Sayısı : 261 Kayıt tarihi : 01/06/12 Yaş : 32 Lakap : Peri kızı
| Konu: Geri: Gece eğlencesi C.tesi Ağus. 11 2012, 17:23 | |
| Geçen her saniye onu daha da istekle öpüyordu ve neredeyse onu boğmaya çalışırcasına sarılıyordu. Artık kalbini kandırmasının ne anlamı vardı. Kalbi tamamen Phin için çarpıyordu sanki. Öleceğini düşündüğü ilk anda kalbinin durduğunu hissetmişti. Ama şimdi onun dudaklarını öperken yeni doğmuş hissediyordu kendini. Kalbi onun varlığı ile tekrar dünyaya gelmişti. Phin onu ilk öptüğünde biraz afallasa da sonradan öpücüğüne karşılık vermişti. Aslında içten içe korkmuştu da onu öpmeye başlamadan sadece bir saniye önce onu itmesinden. Daniel'i kullanarak oynadığı oyun karşısında çekip gitmesinden. Yinede korku içindeki şehveti bastırmada yeterli olmamıştı. Birkaç saniye de olsa o dudakların tadına bakmak istemişti. Daha önce böyle bir istediği hiç olmamıştı. Ama bu durum farklıydı, Phin farklıydı. Tutkulu öpüşmeleri Phin'in geri çekilmesi ile noktalanmıştı. Kalbi hızla çarparken nefesini tutarak onun gözlerinin içine baktı. Ondan duyduğu kelimeler tüm vücudunun alev almasını sağlamıştı. Yüzü kızarmıştı.
"Bende seni seviyorum Phin. Hem de çok"
Sözleri bittiğinde tekrar öpüşmeye başlamışlardı. Etrafta kim olduğunu umursamıyordu. Hatta Daniel'i bile tamamen unutmuştu. Aşk ne tuhaf bir şeydi. Tüm benliği sadece tek bir kişi için çalışıyordu; Phin. Aslında dikkatli olmasını gerektiğini biliyordu. Daniel, onu tanımıyordu. Yapacaklarından da emin değildi. Sadece aralarındaki konuşmalardan her ne yapmaya kalkışırsa iyi şeyler olmayacağını biliyordu ya da bir şekilde hissediyordu. Elleri Phin'in bedeninde gezdirirken bir anda kendini yerde buldu. Beklenen olmuştu. Daniel yeni bir atak yapmıştı. Ama neyse ki Phin'in erken fark etmesi üzerine kullandığı büyü onlara etki etmemişti. İkisi de gayet iyi görünüyordu. Phin üzerindeyken onun gözlerinin içine bakıyordu. Yerde yuvarlanmalarının sonucunda sadece kol ve bacaklarında bir kaç sıyrık oluşmuştu. O büyü eğer onlara değseydi. Vücudundaki hasar kesinlikle bundan fazla olacaktı.
"Ben iyiyim... Senin sayende"
Phin'e bakarken gülümsüyordu. Ama içten içe başka bir duygu, pimi çekilmiş bir bomba gibi patlayarak kendini göstermeye çalışıyordu; Öfke. Daniel gerçekten sinirini bozuyordu. Şimdiye kadar hiç bir şey yapmamıştı. Gerçi Phin'e gerçekten bir şey olsa tek bir yumruk değil. Onun bütün kemiklerini kırıp bu dünyadan silerdi, buna emindi. Phin üzerinden kalktığında Daniel'in üzerine yürümeye başladı. O da yerden kalmaya çalıştı. Bacağını hareket ettirmeye çalıştığında ona olanın sadece bir kaç sıyrık olmadığını yeni fark etti. Ayak bileğini burkmuştu, hareket ettirmeye çalıştıkça daha fazla canı acıyordu. Ama ayağa kalkmalıydı hemen Phin'in yanında olmak istiyordu. Az önceki saldırı yüzünden bitkin olmalıydı, o yüzden ona yardım etmeliydi. Sahip olduğu su elementine has iyileştirme ve hücre yenileme gücüne odaklanarak bileğine yoğunlaştı. Kendini bir kaç saniyede yenilemişti. Fakat kendi ile uğraşırken fark etmediği şey ona doğru hızla gelen ateş hortumlarıydı. Fark ettiğinde kendini korumak için çok geçti. Ama Phin onu kurtarmak için yine tam zamanında davranmıştı. Ama bir farkla bu sefer kendine dikkat etmemişti. Acı içinde yere düştüğünü gördüğünde hızla onun yanına ilerledi. Ama asıl hedefi Daniel'di. Onu büyük ihtimalle barbie bebek gibi bir kız olarak hayal ediyordu. Ama o öyle biri değildi. Sevdiği birine zarar veren birinin yaşamaya hakkı yoktu, onun için. Daniel'in bir süre kazandığını zannedip gururlanmasını izin verdi.
"Onun için çok geç güzelim"
Üzgün görünen bakışları onu daha da istediğimi aldım pozisyonuna getirmişti. Ama Rose'un içten içe büyüler yaptığından habersizdi. Etrafında bir den oluşan dört hortumu fark ettiğinde neye uğradığını şaşırdı. Kaçmaması içinse çoktan onu yere sabitleyen bir büyü mırıldanmıştı. Onun gözlerine nefretle bakarken dört hortum aynı anda Daniel'in bedenini sarmaladı.
Phin'i yere uzatarak yanına oturdu ve başını dizinin üzerine yerleştirdi. Az önce kendi için kullandığını gücüne odaklanarak elini başının üzerine koydu. Bedeninin yenilenmesini izin verdi kısa bir süre. Gözlerini açtığında ona aşkla bakarak konuştu.
"İyi misin? Sevgilim"
Ama soru sorsa da cevabını beklemedi dudaklarına ateşli ama kısa bir öpücük kondurarak doğrulup Daniel' e ilerledi. Hortumları yok ettiğinde nefes almakla zorlanan Daniel'in yerde yatan ıslak bedenini gördü. Biraz daha onların içinde kalsa muhtemelen ölecekti.
"Sanırım artık ateşin sönmüştür Daniel. Kalıp kalmamakta serbestsin, istersen çekip gidebilirsin. Ama bir aptallık yaparak kalmayı seçersen unutma artık ikiye karşı teksin". | |
|
| |
Phin Silent Toprak Perisi
Mesaj Sayısı : 230 Kayıt tarihi : 13/06/12 Nerden : İstanbul Lakap : Serseri peri
| Konu: Geri: Gece eğlencesi C.tesi Ağus. 11 2012, 23:53 | |
| Phin acı içinde yerde kıvranırken tek düşündüğü şey rose du. Şu durumunda yerde acı içinde kıvranırken bile rose’u düşünüyordu elinde değildi onun için endişeleniyordu. Kendine ne olacağı umurunda değildi tüm endişeleri ona bir şey olacak diyeydi. Daniel denilen o aşağılık periyi tanıyordu çünkü eğer o birilerine özellikle phin’e kafa tutuyorsa ve onu tehdit ediyorsa mutlaka güvendiği bir şeyler ya da birileri var demekti. Bu yüzden içi hiç rahat değildi. Onu şuan rahatlatan tek şey tek olduğu düşüncesiydi. Eğer yandaşları yanında olsaydı şimdiye kadar olaya müdahale ederlerdi diye düşünüyordu ve bu düşüncesinde de haklı olduğunu biliyordu. Aşk gerçekten insanı değiştiriyor diye düşünüp gülümsemeye çalıştı ama duyduğu acı buna engel oldu. Kendisinden başka kimseyi düşünmeyen phin hayatında ilk defa kendini değil de bir peri kızını düşünüyor onun için endişeleniyordu. Bu güzel peri kızı phin’in kalbinde çok büyük bir yere sahipti hayır aslında o kız phin’in kalbiydi onu hayatından çıkarırsa yaşayamazdı. Birden rose’un hayatından sonsuza kadar çıkma düşüncesi onu korkuttu. Bu düşünceye nerden kapıldığını bilmiyordu sadece daniel’ın sinsiliklerine ve iğrenç planlarına karşı tek başına olması onu korkutmuştu. Daniel’ın konuşmasıyla gerçek dünyaya dönerek donuk gözlerini büyük bir öfke kapladı. Eğer şuan yerinden kalkabilseydi eğer bir an bile düşünmez bu sinirle onu öldürürdü herhalde ama kalkamıyordu. Bu onun için iyi olsa da phin için oldukça kötüydü. Hiçbir şey yapamayacak durumda olmak canını sıkıyordu. Gözlerini kapayıp derin derin nefesler almaya başladı toparlanıp kendine gelmeliydi.
Düşünüp bir plan yapmalıydı içinden sinirle ‘Düşün phin kendini zorla sen eskiden çok çabuk plan yapardın lanet olsun ne oldu sana?’ eskiden sözcüğü son 24 saati kapsıyordu. Rose’dan başka hiçbir şey düşünemediğine inanamıyordu. Rose onun yanına gelince gözlerini büyüleyici güzellikteki peri kızına dikti. Etrafı derin bir sessizlik kaplamıştı. Tam olarak fırtına öncesi sessizlik gibiydi. İyi bir şeyler olmayacağı gayet açıktı. Phin ne kadar sakinliğini korumaya çalışsa da başaramadığı ortadaydı. Gözlerini büyük bir öfkeyle daniel’a diktiğinde arkasında oluşan dört hortumu gördüğünde yüzünde silik bir gülümseme belirdi. Aslında şuan alaycı bir şekilde gülümseyebilmeyi o kadar isterdi ki ne yazık ki yapamıyordu yine de rose’un iyi ve güvende olduğunu bilmek ve daniel’ı suların içinde oluşunu izlemek içini rahatlatmıştı. Rose’a bir kez daha aşık olmuştu şu anda. Güçlü, soğukkanlı ve zekiydi başının çaresine oldukça iyi bakıyor karşısındaki düşmanı alt etmekte zorlanmıyordu yine de phin onun için endişelenmekten kendini alamıyordu. Sevgilisiyle gurur duydu phin’le birbirlerine benziyorlardı aslında. Eğer yapabilseydi şuan rose’a sıkıca sarılıp dudaklarına da tutkulu ve uzun bir öpücük bırakmıştı. Kendine gelir gelmez ilk olarak bunu yapacaktı aklının bir köşesine bunu not ettikten sonra gözlerini yanına oturan rose’a dikti. Elini elleri arasına alıp kıza uzun süre baktı. O güzel gözlerinin içinde böyle bir durumda bile kaybolduğuna inanamıyordu. Rose’un elini alnına koymasıyla içinde bir enerji hissetti. Acıları hafifliyordu git gide bu suyun iyileştirme gücüydü sanırım. Şimdi kendini daha iyi hissediyordu.
Rose’un sorusuna cevap vermek üzereyken o tatlı ve sıcak dudakları tekrar dudaklarında hissetmesiyle hiçbir şey demeyerek onu tutkulu bir şekilde öpmeye başladı ne yazık ki kısa sürmüştü rose’un dudaklarını dudaklarından çekmesiyle somurtsa da o an bundan daha büyük bir sorunlarının olduğunu hatırladı ve derin bir iç çekti. Belki acıları hafiflemişti ve kendini iyi hissediyordu ama bitkindi. O kadar çok şey olmuştu ki bir gece de gerçekten yorulmuştu. Yine de daniel’ın bunu anlamasını engellemek için ayağa kalktı bir hortum yaratarak sinirli bir ses tonuyla ''Yalnız iyi düşün daniel şuan o kadar sinirliyim ki seni hiç düşünmeden gebertebilirim bana saldırmanı ve beni öldürmeye çalışmanı anlayabilirim ama sen az önce aşık olduğum kızı öldürmeye çalıştın bunu anlamamı bekleme benden sırf bu yüzden seni bir an bile düşünmeden öldürebilirim. Şimdi sen karar ver ya buradan daha fazla sorun olmadan gidersin ya da bu gece burada ölürsün hangisi?'' diye sordu yarattığı hortumu işaret ederek. Daniel birkaç saniye düşündü. Phin haklıydı hem iki periye karşı tekti hem de phin aşık olduğu kıza saldırdığı için çok sinirliydi yani artık onu gözünü kırpmadan öldürebilirdi. Derin bir nefes aldı daniel ölmek için çok gençti ama tabi ki bu burada kalmayacaktı elbet bir gün istediğini elde edecekti. Sesine yorgun olduğunu yansıtarak ''Evet sanırım bu akşamlık ateşim söndü güzelim sanırım artık gitsem iyi olacak ama unutma phin yeniden karşılaşacağız ve o zaman bu kadar şanslı olmayacaksın'' diyerek yerinden kalktı ve birkaç dakika içinde ortadan kayboldu. Phin duvara yaslanarak ''Sonunda gitti artık rahatız çok yorucu bir geceydi dimi?'' diye sordu sonra rose’a doğru ağır adımlarla ilerleyip onu belinden tutup kendine çekerek tutkulu bir şekilde öptükten sonra ''Seni çok seviyorum sevgilim. Sana az önce bir kez daha aşık olduğumu itiraf etmeliyim iyi olduğuna eminsin dimi? O lanet olası peri yüzünden yaralanmamışsındır umarım'' diye sordu az önceki yuvarlanmalarını hatırlayarak sonra ciddi bir ses tonuyla ''Bundan sonra daha dikkatli olmalısın daniel denen aşağılık herif şu saatten sonra seninde peşinde olacaktır anladığın üzere periler dünyasında pek sevilen biri değilim ve daniel artık benim zayıf bir noktamı biliyor oda sensin bu yüzden seninle uğraşacaktır'' dedi.
| |
|
| |
Rosemary Ruby Silent Su Perisi
Mesaj Sayısı : 261 Kayıt tarihi : 01/06/12 Yaş : 32 Lakap : Peri kızı
| Konu: Geri: Gece eğlencesi Ptsi Ağus. 13 2012, 23:06 | |
| Daniel'in yüzüne karşısındakini öldürür derece de öfkeli ve bir o kadar da soğuk kanlı bir şekilde bakıyordu. Aklına dolananları Daniel görebiliyor olsa acaba karar verirken bir saniyeliğine bile olsa yanlarında kalmayı düşünür müydü? Sevdiği bir insanın ölümünün bir kişiye ne gibi acılar vereceğini çok iyi biliyordu. Hayatında bir daha hiçbir sevdiğinin ölümünü görmek istemiyordu. Sırf bu yüzden başka insanlar değer vermemeye özen göstermişti. Etrafına kendi ördüğü kalın duvarların bir nedeniyle buydu. Etrafında ne kadar çok sevdiğin insan olursa ailesinin ölümünde kendini ettiği yemin yüzünden başlattığı savaşta sevdiği insanlarda zarar görecekti. Etrafındaki kalın duvarı şimdiye kadar geçip kalbine ulaşabilen tek kişi olmuştu, Phin. Daniel'in ise onu alma girişimini sıradan bir olay gibi karşılayamazdı. İyileştirme gücünü kullanmasının ardından Phin kendini çabuk toparlamış görünse de hala halsiz olduğu belliydi. Tamamen kendine gelmesi için biraz daha dinlenmesi gerekiyordu. Ama o iyi olduğunu Daniel'in gözüne sokmak istercesine ayaklanmıştı. Kendi söylediklerinin yanında Daniel'e bir kaç kelimede o söylediğinde sonunda en akıllıca kararı vermeyi başarmıştı, oradan uzaklaşmak. Konuşmasının orta yerinde onun lafını bölmüştü.
"Konuşmayı kısa keste kaybol Daniel"
Neyseki cevap verme gereği bile duymadan uzaklaştığında rahat bir nefes alarak gözlerini Phin'in üzerine odakladı. Konuşması fazla uzun sürmemişti Phin'in.
"Evet yorucu bir geceydi. Önce barda olanlar sonra aramızda geçenler ve son olarak Daniel"
Konuşurken oan doğru adım atmaya başlamıştı ayakları. Birbirlerine daha fazla yaklaştıklarında Phin onu kendine çekerek öpmeye başlamışı. Az önce iyileştirmesinin ardından ona verdiği kısa öpücük kendisinin gibi ona da az gelmişti. Onun dudaklarını aynı şehvet ve arzu ile öperken sanki az önce yaşadıkları asırlar öncesi gerçekleşmiş gibiydi. Onlarda başka hiç kimse yokmuş gibi davranıyordu, koca evrende. Birbirlerinden ayrıldıklarında buğulu gözlerini onun gözlerinden ayıramadı bir süre. Bir erkeğin dudaklarının tadı bu kadar tatlı olabilir miydi? O konulurken odaklandığı tek şey dudakları oluyordu.
"Merak etme aşkım o bana zarar vermedi. Sadece şu düşüp yuvarlanma kısmında bileğimi burkmuştum ama onuda seni iyileştirdiğim gibi iyileştirdim yani sorun yok "
Cümlesi bittiğinde az ilerideki sokak lambasının altındaki bankı fark etti.
"Giderken ettiği tehditi bende duydum sevgilim merak etme kolay lokma değilimdir ve bunu sen söylüyorsan her zamankinden daha dikkatli olabilirim tabi sende olacaksın. İkimizde yorgunuz az ilerideki banka oturalım mı?"
Adımlar atarken aklına bir kaç soru geldi. Bu Daniel gerçekten nasıl biriydi ve Phin den ne istiyordu.Kendini bir düşmana karşı savunman gerektiğinde düşmanın hakkında bilgi edinmelisin. Ne kadar çok bilgi kendini ona daha iyi hazırlamanı sağlardı. Banka oturduğunda konuştu.
"Bana Daniel'den bahseder misin? O kim ve senden ne istiyor? Derdi ne?"
| |
|
| |
Phin Silent Toprak Perisi
Mesaj Sayısı : 230 Kayıt tarihi : 13/06/12 Nerden : İstanbul Lakap : Serseri peri
| Konu: Geri: Gece eğlencesi Salı Ağus. 14 2012, 02:04 | |
| Daniel’in gitmesiyle rahat bir nefes aldı. Bu gece onun için bile fazlasıyla yorucu olmuştu. Gözlerini yarattığı hortuma dikerek yok olmasını sağlarken yorgun gözlerini birkaç dakika önce aşık olduğunu anladığı ve bunu dile getirdiği güzel peri kızına dikti. Tüm olanlara rağmen ona bakmak onu gülümsetiyordu. Daniel’la kavgalarının ardından gerçekten gülümsemek bir yana sahte de olsa gülümsemeyi başaramayan phin şimdi rose’a bakarak içten ve sıcak bir şekilde gülümsüyordu bu hali onu şaşırtmıştı doğrusu. Olanları unutup bu anın tadını çıkarmayı denedi. Aklında bin bir düşünceyle birlikte rose’u kendine çekerek öptü iyi olup olmadığını sorduktan sonra daha dikkatli olması konusunda uyarmadan da edemedi. Az önce görmüştü o başının çaresine gayet iyi bakıyordu ama yine de içinde bir şey rahatlamasını engelliyordu. Onun o tatlı ve sıcak dudaklarını tekrar dudaklarının da hissettiğinde zaman onlar için durmuştu sanki. Tüm bunları düşününce gülümsedi genç peri. Birine aşkını itiraf etmek bir yana o bir gün aşık olabileceğini bile hiç düşünmemişti. Aşk,sevmek, birine kendinden çok değer vermek, onun için endişelenmek ve o kişiden başka bir şey düşünememek bu kelimeler o kadar uzaktı ki ona o kadar ters düşüyordu ki inandığı her şeye bunların bir gün kendi başına geleceğine hiç imkan vermezdi genç peri. Fakat başına gelmişti işte aşık olmuştu. Hem de hiç beklemediği bir anda karşısındaki güzel peri kızına farkında bile olmadan aşık olmuştu ve bunu da bir nebze de olsa daniel sayesinde anlamıştı. Bunu düşününce yüzünde hüzünlü bir gülümseme belirdi ilk defa daniel’ın ona iyiliği dokunmuştu fark etmeden de olsa phin’in gerçekleri görmesini sağlamıştı.
Hala ona aşkını nasıl itiraf ettiğini düşünüyordu birden dudaklarından dökülüvermişti gerçekler ve bundan pişman değildi. Sevgilisinin iyi olduğunu öğrendiğinde yorgun gülümsemesi yüzünde daha da yayıldı. Buna sevinmişti. Yüzüne ve gözlerine bitkin oluşunu yansıtmamaya çalışsa da başaramıyordu biliyordu ve bu sinirine dokunuyordu. Rose’un söylediklerinden sonra rose’u kendine daha da yaklaştırarak kısa ve ateşli bir öpücük kondurdu dudaklarına. Sonra gülümseyerek ''Kolay lokma olmadığını biliyorum sevgilim yine de bunu bilmek bile içimi rahatlatmıyor o aşağılık herifi tanıyorum çünkü neler yapabileceğini ancak tahmin edebiliyorum ve benim yüzümden tehlike de olduğunu bilmek canımı sıkıyor.'' dedikten sonra banka gözlerini dikerek ''haklısın ikimizde yorulduk oturmak iyi olacak'' diyerek rose’un elinden tuttu ve banka doru ilerlemeye başladı. Ellerini ellerinde hissetmek bile kalbinin delicesine hızlı çarpmasını sağlıyordu. Nasıl böyle aşık bir peri olup çıkabilmişti hala anlayabilmiş değildi ama bu durumdan gayet memnundu. Banka oturduklarında ne kadar yorulduğunu bir kez daha fark etti. Gözlerini birkaç dakikalığına kapatıp beynini dinlendirmeyi denedi fakat rose’un sorusuyla aklına bin türlü düşünce tekrar hücum etti.
Gözlerini aralayarak gökyüzünü bir müddet izledikten sonra dağınık saçlarını eliyle biraz daha dağıttıktan sonra derin bir nefes aldı ve gözlerini rose’un gözlerine dikerek ''Daniel benim uzaktan kuzenim. Beni öldürmek istiyor çünkü benden nefret ediyor. Bunun en büyük nedeni de ihanetini fark etmiş olmam ve planlarını suya düşürmem'' dedi bir müddet bekledi sonra rose’a daha detaylı bir açıklama yapması gerektiğini anlayarak ''Durum biraz karışık… Aslında olay şu daniel benim uzaktan kuzenim yani biz bir şekilde akrabayız ama gördüğün gibi birbirimizden nefret ediyoruz. Daniel o kendini beğenmiş, züppe ve kötü biridir gerçi bende iyi biri sayılmam ama en azından birine zarar vermek için sevdiklerini kullanmam ama o istediğini elde etmek için her türlü pisliği yapar. Ve genelde eğer birilerine özellikle bana kafa tutuyorsa ya elinde sağlam kozlar vardır yada mutlaka birilerine güveniyordur. Tabi bir cadının kölesi olması da ayrı bir konu bunu biliyorum çünkü sevgili kuzenim beni tuzağa düşürmeye kalktı. Aklınca beni çalıştığı cadıya sunup övgüler alacaktı ama planladığı gibi olmadı. Ondan nefret ediyorum çünkü ailemize ve bana ihanet etti onu öldüremiyorum çünkü bir şekilde benim ailemden ve nadirde olsa güzel geçirdiğimiz zamanlar olmuştu.'' Dedikten sonra derin bir nefes daha aldı ve ''O benden nefret ediyor çünkü… çünkü beni her zaman kendine rakip olarak gördü ona göre sevdiği kızı elinden almışım ve ona ihanet etmişim bu yüzden beni öldürmek istiyor. Tabi iğrenç planlarını su yüzüne çıkarıp ailesinin önünde onun nasıl biri olduğunu göstermem de beni öldürmeyi istemesindeki en büyük etken ona göre tüm aileyi ona düşman edip, sevgilisini elinden alıp ona ihanet eden aşağılık biriyim ki sevgilisini elinden almadım sevgilisi ayran gönüllü bir salaktı ona asla yüz vermedim ama sevgili kuzenim günah keçisi olarak beni seçti planlarını ortaya çıkardım çünkü ailemi korumam gerekiyordu.'' Dedi ve sustu.
| |
|
| |
Rosemary Ruby Silent Su Perisi
Mesaj Sayısı : 261 Kayıt tarihi : 01/06/12 Yaş : 32 Lakap : Peri kızı
| Konu: Geri: Gece eğlencesi Perş. Ağus. 23 2012, 15:26 | |
| Hayat ne kadar garipti. Dünyaya geldiğinde mutlu küçük bir peri kızıydı, Rose. Hayatının en kötü gününü yaşayana kadar sürmüştü bu durum elbette. O günden sonra intikam ile yanıp tutuşan bir periye dönüşmüştü. Kendini güçlü kılmak adına her şeyi yapan ve sihirbazı bulmak adına sürekli dolaşan. Sonunda istediği olmuştu da sihirbazına kavuşmuştu ve sadece bunun olduğundan bir kaç gün sonra bir mucize gerçekleşmişti. Hayatına yeni giren bir yabancıya kalbinin kapısını açmıştı. Aşk, onu yakalamayacak bir şey olacaktı. Yıllar boyunca etrafına çok fazla duvar örmüştü. Hayatına hiç bir canlının girmesine izin vermiyordu. Ama o bunu başarmıştı Phin. Daniel ise karşılarına çıkan bir beladan ziyade onun kendisini anlatması için gereken cesareti veren bir araç olmuştu. Phin'e bakarken o kadar mutlu görünüyordu ki. Daniel'ın gitmesi ile bu bankta atıldıkları barın bir kaç sokak aşağısında sevgiyle birbirlerine bakıyorlardı. Ama bu durumda bile Daniel'i sormadan edememişti işte. Gerçekten Phin'en onun aşık olduğu erkekten ne istiyordu. Onun hakkında duyduğu ilk şeyde gerçekten şaşırmıştı.
"O senin kuzenin mi yani"
Kuzen, her ikisi de aynı kandan geliyordu yani. Ama çok farklıydılar. Gerçi buna neden bu kadar şaşırıyordu ki. Onlara ihanet eden kişiyle de aralarında kan bağı yok muydu? ailesinin. Bu ihaneti daha fazla mide bulandırıcı hale getiren bir detaydı hepsi bu. Onu daha dikkatlice dinlerken farkına vardığı bir başka noktayı buldu. Phin ile ilk karşılaştıklarında düşündüğü ne kadar kötü şey varsa Daniel'i tanımlamak için kullanılacak türdendi. Üstelik ihanetin sonunda birde bir kız muhabbeti geçmişti. Bunu duyar duymaz içinde kabaran yeşil şeytana kıskançlık duygusuna engel olamamıştı. Bu yüzden birden konuştu.
"Şu kızla tanışmak isterdim sevgilim"
Sonrasında uzun açıklama devam etmişti. Konuşma tamamen tamamlandığında elini Phin'in yanağına koydu ve yavaşça okşamaya başladı. Onu düşündüğünden bile fazla seviyordu.
"Demek onu öldürmek istememenin nedeni bu kan bağıydı. Anladım o tam bir pislikmiş ve sana söz verdiğim gibi dikkatli olucam. Hayatıma bir pislik daha girdi işte. Ama bunların yanında çok güzel bir şeyde oldu seni buldum sevgilim"
dudaklarına bir öpücük kondurdu. Hala canı acıyor olmalıydı. Güneş doğmak üzereydi. Her ikisi içinde yorucu olan bu gecenin bitmesi gerekiyordu artık. Onu bırakmak istemiyordu ama olması gereken buydu. Phin yorgun haline rağmen onu eve bırakmakta ısrar etmişti. Yeni sevgililer günün ilk ışıkları ile ve günün son öpücüğüyle ayrıldılar. Rose bir süre daha evin kapısında dikilerek Phin'in uzaklaşmasını seyretti. Sonrasında ise yatağı onu bekliyordu. | |
|
| |
| Gece eğlencesi | |
|