|
| Yeni Bir Şey | |
| | Yazar | Mesaj |
---|
Scarlett Demon Sihirbaz
Mesaj Sayısı : 758 Kayıt tarihi : 01/06/12 Yaş : 32 Lakap : Katil, kan emici, dengesiz, psikopat
| Konu: Yeni Bir Şey Paz Tem. 15 2012, 01:14 | |
| Kendini kaybetti, yine... Üstelik ortada hiç bir neden yokken. Üzgün olduğu zamanlarda savunmasız yakalanmıştı, kabuslarına her zaman. Ama şimdi üzgün değildi. Ailesi bile bu duruma şaşırmıştı ve aynı zamanda mutlu olmuşlardı. Aslında başka bir duygu daha ailesinin içinde, merak. İçine kapanık sürekli üzgün bir ifade ile dolanan onlara göre hala küçük olan kızlarının üzerindeki bu değişimin nedeni neydi? Endişe her ne kadar mutlu olsalar da bu durumda aynı zamanda endişeli olduklarını hissetmişti. Açıklaması ise onları tatmin etmiş olmalıydı ki onu değiştiren işi ile tanışmak istemişlerdi. Scarlett içinse bu durum henüz erkendi.
Benliğini kaybetmesi ile gerçek olan her şey zihninden uzaklaşmıştı. Sadece beynin oluşan gerçekliğin içindeydi şu an, hayallerinde. Kendi kurduğu bir dünyada hareket ediyordu. Gerçek dünyada ise ailesinin bile haberi olmadan evden dışarı çıkmıştı. Hayal ve gerçek, şehir ve sokaklar hepsi birbirine girmişti. Adım atıyordu, ama gerçekte nereye gittiğini bile bilmiyordu. Hayalinde de durum pek farklı sayılmazdı. Çünkü bilmiyordu nereye gittiğini sadece düz bir yolda adımlar atıyordu. Ta ki bir ışık süzmesinin içinde Stacy'nn silüeti belirene dek. Onu görmesi ile kaybetmesi aynı zaman dilimi içerisinde olmuştu. Ona yetişmek nereye gittiğini anlamak için hızla koşmaya başladı. Nefesi kesilene dek koşmuştu. Sonrasına bir bilinmemiz içinde etrafı sık ağaçlarla çevrili bir alana gelmişti. Nefes nefese bir şekilde soluklanmaya çalışırken ormanın giderek azalan ışığını fark etti. Sanki bir şey ormanı aydınlatan güneş ışığını absorbe ediyordu. Elini göğsüne koyarak hızla atan kalbini hissetti, önce ama sonra omzuna dokunan bir el ile bir anda irkildi. Etraf ise giderek daha da karanlık oluyordu. Ani bir refleksle arkasını döndü ve hissettiği ıslaklıkla omzuna göz attı. Omzu kıpkırmızı bir sıvı ile kaplıydı, kan. Korku dolu gözlerle elin sahibine baktı. Yüzü görünmüyordu. Karanlıktan dolayı değil, onun yüzü yoktu. Kanlı eliyle Scarlett'ın boğazını sıkmaya başladı. Kurtulmaya çalışmıştı, eli uzaklaştırmayı deniyordu. Ama başarılı olamıyordu. Giderek nefesi daha fazla kesilmeye başladığında ruhu bedeninden çekiliyomuşcasına gözleri yavaşça kapandı.
Gözlerini açtı. Neredeydi. Birden ciğerlerindeki tüm hava çekilmişçesine öksürmeye başladı. Deli gibi öksürüyordu. Nefes almak istiyordu. Ama istemek yapmak kadar kolay olmuyordu. Bir anda durdu, sanki etrafında garip bir şey meydana geliyordu. Onu sadece hissediyordu, görmüyordu. His gittiğinde kendini çok iyi hissediyordu. En azından bedenen ama ruhen tamamen çökmüş durumdaydı. Kendine yakın bulduğu bir ağaca emekleyecek yaklaştı ve sırtını ağaca dayayarak kollarını bedenine sardı. Ağlamak üzereydi. Hayal hala tazeydi. Gözlerinden bir damla yaş dökülürken korkmaya başladı. Eve gitmek istiyordu. Yürümek fiziksel olarak mümkündü ama bir şey onun durmasını istiyordu.
| |
| | | Phin Silent Toprak Perisi
Mesaj Sayısı : 230 Kayıt tarihi : 13/06/12 Nerden : İstanbul Lakap : Serseri peri
| Konu: Geri: Yeni Bir Şey Ptsi Tem. 16 2012, 14:52 | |
| Phin eve girdiğinde saat sabahın 6 sıydı. Üzerini bile değiştirmeden kendini yatağına attı. Uzun ve yorucu bir gece geçirmişti. Gözlerini kapadığı anda uykuya dalacağını biliyordu bu yüzden kimse rahatsız etmesin diye cep telefonunu kapadı. Günün geri kalanında enerjik olması için birkaç saat aralıksız dinlenmesi gerekiyordu. Son bir kez saate baktıktan sonra gözlerini kapadı ve derin bir uykuya daldı. Gözlerini açtığında saat 11 di. Banyoya gidip yüzüne bolca su çarptı. Aynaya baktığında gördüğü tek şey uzun süredir aynı saçma rüyayı görmekten sıkılmış ifadesiz bir yüzdü. Tabi kendi gördüğüyle ailesinin gördüğü şey arasında büyük bir uçurum vardı. Phin’in tersine onların gördüğü tek şey asi, sorumsuz ve insan özentisi bir periydi. Kaderine karşı gelmekle hayatının hatasını yapıyordu. Onlara göre phin’in kaderi her peri gibi bir sihirbaza bağlanıp onu korumaktı. Phin’se bundan sürekli kaçıyordu. Bilmedikleri şeyse phin’in aslında sadece zamana ihtiyacı olduğuydu. Zamanla oda kendi sihirbazını bulup bağlanacaktı. Doğru onu aramıyordu ama eğer gerçekten bir sihirbazın perisi olmak kaderinde yazılıysa nasılsa bir şekilde birbirlerini bulurlardı en azından phin buna inanıyordu. Birilerine bağlanmaya karşı olduğu yoktu ya da ailesinin düşündüğü kadar umursamaz biri değildi. Sadece diğer perilerden farklı bir düşünce yapısı vardı. Kendine bakıp gülümsedi. Hem insan formunda kalmayı sevmesi onun gerçek bir peri olmadığını ya da peri olmak için gerekli isteğe ve yeteneğe sahip olmadığı anlamına da gelmiyordu. Neyse ki etrafındakilerin ne düşündüğü umurunda değildi. Birilerinin onu anlamasını ya da ona iyi davranmasını beklemiyordu. Kendini çevresindekilere anlatma gibi bir çabası hiç olmamıştı ve bundan sonra da olmayacaktı. Phin yaptıklarından ve yapacaklarından dolayı yalnızca kendine ve kendi vicdanına hesap vermek zorundaydı başka hiç kimseye bir şey açıklamak ya da hesap vermek zorunda değildi.
Etrafında kimse yoktu çünkü o olmasını istemiyordu. Durum bu kadar basitti. Banyodan çıkarak dolabına yöneldi. Üzerini değiştirdikten sonra kendine bir kahve alarak günlük gazetelere göz gezdirdi. Gazeteler sanki felaket telalığı dalında birbiriyle yarışıyor gibiydi. Haberlerin yarısından fazlasını cinayet, katliam ve kaza haberleri kaplıyordu. Kahvesini çabucak içip gazeteleri masanın üstüne fırlatarak arabalarının anahtarlarını alıp evden çıktı. Arabaya bindiğinde nereye gideceği konusunda en ufak bir fikri yoktu. Her zamanki gibi nereye gideceği konusunu tamamen bedenine bırakmıştı. Nasıl olsa gerektiği zaman gerektiği yerde duracaktı bu hep böyle olmuştu ve böyle olmaya da devam edecekti. Bu garip bir şeydi biliyordu ama bundan şikayetçi değildi. Baştan şehir merkezine doğru sürdüyse de son anda frenlere asılarak geri döndü. Bunu neden yaptığı konusunda hiçbir fikri yoktu sadece içgüdülerine göre hareket ediyordu hepsi buydu. Şehrin çıkısında durup arabasını park etti. Gözüne tabele çarpmıştı varus ormanı yazıyordu. Bir süre buraya neden geldiğini düşünse de sonunda ormanda kısa bir yürüyüş iyi gelebilir diyerek ormana girdi ve yürümeye başladı. Ayakları gideceği yönü belirliyordu phin’se sadece etrafı dinliyordu. Yürümeyi bıraktığında etrafa göz gezdirirken gözlerleri birden karşısındaki kıza kenetlendi. Bu kadar ıssız bir yerde bir kızın ne işi vardı? Gözleri kızın gözleriyle bir araya geldiğinde kızın gözlerinde gördüğü boşluk, dehşet ve korku duygularından rahatsız oldu. Etrafa bakındı ama herhangi bir tehlike göremediği gibi sezemedi de yaydığı auradan sihirbaz olduğunu anladığı kıza dikkatle baktı. Onda tuhaf bir şeyler vardı ne olduğundan emin değildi ama şehir merkezindeki eğlence yerleri dururken buraya gelmesinin nedenini şimdi anlıyordu. Karşısındaki sihirbaz yüzünden buraya gelmişti ayakları onu buraya getirmişti çünkü bu kızla karşılaşmaları gerekiyordu. Belki de bağlanması gereken sihirbaz oydu. Bu düşüncelerini bir kenara bırakarak kızın yanına gitti ifadesiz bir şekilde kızın karşısına geçerek ''Merhaba adım phin... Aslında ben senin iyi olup olmadığını merak ettim iyi misin pek iyi görünmüyorsun da'' dedi. | |
| | | Scarlett Demon Sihirbaz
Mesaj Sayısı : 758 Kayıt tarihi : 01/06/12 Yaş : 32 Lakap : Katil, kan emici, dengesiz, psikopat
| Konu: Geri: Yeni Bir Şey Cuma Tem. 27 2012, 00:15 | |
| İçindeki korku bir damla azalmamıştı, hala. Azalacak gibi de değildi zaten. Kalbi delicesine çarpıyordu. Göz yaşları ise yavaşça da olsa artmaya başlamıştı. Ağlıyordu, çünkü kendini o kadar çaresiz hissediyordu ki. Hayallerinin kölesi gibiydi. Bir şekilde bedenini ve ruhunu esir olarak alıp ona istediklerini yapıyorlardı. İstedikleri tek şeyse ona işkence etmekti. Şu haline bakılırsa bu konuda gerçekten yetenekliydiler.
Önünde uzanmakta olan sık ağaçlarla çevrili ormana bakmaya başladı, göz yaşlarını silerken. Artık ağlamıyordu. Ama gözleri kıpkırmızı bir haldeydi. Korkusu hala yüzünden okunan küçük bir kız gibi göründüğünü farkındaydı. Sırf bu nedenle lanet okumuştu, kısa bir süre. Eve gitmesi gerekiyordu. Ne saatten haberi vardı, ne de evden nasıl ayrıldığından. Gerçeği şöyle bir düşünürse nerede olduğunu bile bilmiyordu. Evin yolunu nasıl bulacaktı. Üstelik şu an ne kadar istese de gitmek için hiç bir şey yapamıyordu. Bir zamkla ağacın dibine sabitlendirilmiş gibi hareketsizdi. Bedeni başka biri tarafından kontrol ediliyormuş gibiydi sanki, hayallerinin kontrolünün bir başkasının elinde olması gibi.
Kolları ile sardığı bedenini ovmaya başladı. Tenine değen rüzgarı hissetmiyordu, ama titremeye başlamıştı. Bu belki de geçmeyen korku nedeniyleydi. Belki de o hissetmese de gerçekten hava serinlemişti. Sorular ve daha çok sorular artık düşünmemesi gerekiyordu. Başına en başından beri bu tuhaflıkların sebebi işte buydu. Önce "Neden ben değilde ikizim ölmek zorundaydı?" sorusu ile başladı her şey. Sonra katlandı her yeni soru içinde daha fazla boşluk oluşturdu. Bu boşluk gücünün farkına varması ile daha da kötü bir duruma doktu. Hayaller arttı ve kendine bilmeden zarar verdiği onca aptalca zaman. Kalbi tüm bunları nasıl kaldırabilmişti. Bu düşünce ,ister istemez Chris'in söyledikleri aklına geldi. Beyin aktiviteleri kabuslarla birlikte o kadar çok hızlanıyordu ki onun da dediği gibi beyin kanaması geçirmesine neden olabilirdi. Ama şimdiye tek hiçbir şey olmamıştı. Bunun nedenini de bilmiyordu. Belki de fazla şanslıydı ya da bir şekilde yaşaması gerekiyordu.
Yine ağlamaya başladı. Yaşamayı kafasına koymuş gibi görünüyor olsa da ölüm hep bir adım ötesinde onu takip ediyordu. Onu almıyordu belki ama bu içindeki diğer şey kendi olduğundan bile emin olmadığı kan isteyen canavar. Aklını tamamen kaybettiği anlarda daha kimlerin canını alacaktı. Bir anda bir sesle irkilerek göz yaşlarını sildi. Birinin varlığını hissetti. O kadar savunmasız ve aciz görünüyordu ki gelen ona zarar vermek istese kendini nasıl korurdu kim bilir. Yine de tetikte durmaya çalıştı, zor olsa da yavru bir ceylan gibi savunmasız görünmek istemiyordu. İyice yaklaşan ayak sesleri ile sesin sahibi sonunda yanına gelmişti. Konuşma ve davranışı ne kadar dost canlısı gibi olsa da hemen gardını düşüremezdi. Ama konuşurken sesinin titremesine engel olamamıştı
"Ben... İyiyim..."
| |
| | | Phin Silent Toprak Perisi
Mesaj Sayısı : 230 Kayıt tarihi : 13/06/12 Nerden : İstanbul Lakap : Serseri peri
| Konu: Geri: Yeni Bir Şey Paz Tem. 29 2012, 19:27 | |
| Phin gözlerini kızın gözlerine dikti. Gözlerinde bir çok duyguyu görmek mümkündü. Hayal kırıklığı, üzüntü, öfke, kin, korku, çaresizlik… Derinlerde bir yerde gördüğü bir şey phin’i rahatsız etse de onu bu denli huzursuz eden şeyin ne olduğunu anlamakta güçlük çekiyordu. Kızın ağlamaktan kızaran gözlerini görünce başını öne eğdi. Onu bu kadar ağlatan şeyin ne olduğunu merak etmişti. Phin’e doğru bakıyor olsa da kızın onu şuan görmediğine yemin edebilirdi. Gözlerinin içinde gördüğü derin boşluk kısa bir süreliğine ürpermesine neden oldu. Kızın ne gibi bir derdinin olduğunu bilmese de oldukça büyük bir problem olduğu açıktı. Phin’in aklından saniyeler içinde bir sürü soru geçti. Bu kızın burada ne işi vardı? Yalnız kalınabilecek birçok güvenli yer sayabilirdi ve bu orman kesinlikle o yerler arasında değildi. Ya tehlikeyi seviyordu ya da aslında nerede olduğundan kendisinin bile haberi yoktu. İkisi de mantıklık değil diye düşündü. Ayaklarının neden Phin’i buraya getirdiği açıktı bu savunmasız sihirbazın yardıma ihtiyacı vardı bu yüzden buradaydı. Etrafa göz atarak temiz havayı içine çekti. Kızın iyiyim demesine karşılık. Yalancı diye düşündü. Kötü bir yalancıydı ne yazık ki. Onun bu yalanına çocuklar bile inanmazdı yine de eğer yardım istemiyorsa ısrar edecek değildi. Yalnız kalıp düşünmesi belki de en iyisiydi. ''Tamam iyi olduğuna göre sorun yok demektir'' diyerek arkasını döndü ve ilerlemeye başladı.
Birkaç adım attıktan sonra durmuştu. Bir şey gitmesini engelliyordu. Gitmek istiyordu ama yapamıyordu. Kız için endişeleniyorum sanırım diye düşündü. Peki ne zamandır bir sihirbaz için endişeleniyordu ki? Kız sihirbazdı başının çaresine bakabilirdi endişelenmesi için bir sebep yoktu neden onu burada bırakıp gidemiyordu ki? Nedenini az çok tahmin etse de kabullenmek istemiyordu bu durumu. Kafasını çevirip arkasındaki kıza baktı. Onun sihirbazı bu kadar zayıf olamazdı bunu kabul edemezdi. Bir iki adım daha atsa da gitmek için sonunda pes ederek geriye döndü ve kıza doğru ilerlemeye başladı. Titrediğini fark ederek ceketini çıkarıp kızın omuzlarına koyduktan sonra geri çekilerek ''Kötü bir yalancısın gerçekten yalan söylemek konusunda tam bir felaketsin çocuklar bile inanmaz iyiyim yalanına'' dedikten sonra kızın gözlerine bakarak ''Sana bir tavsiye sihirbaz ne kadar kötü bir ruh halinde olursan ol gardını asla düşürme. Bu senin için tehlikeli özellikle sizi avlamak isteyen bir sürü cadı etrafta dolanırken.''dedi. Kızın sihirbaz olduğunu bildiğini düşünerek tabi ne kadar bilse de yine de phin’in söyledikleri karşısında büyük bir şok yaşayacağından adı gibi emindi. Phin kabul etmek istemese de kaderindeki sihirbaza bakıyordu.
| |
| | | Scarlett Demon Sihirbaz
Mesaj Sayısı : 758 Kayıt tarihi : 01/06/12 Yaş : 32 Lakap : Katil, kan emici, dengesiz, psikopat
| Konu: Geri: Yeni Bir Şey Paz Tem. 29 2012, 22:59 | |
| Adama iyiyim demişti, inandırıcı olmaktan uzak bir halde. Ama gerçeği söyleyebilir miydi? Hiç tanımadığı birine evet berbat haldeyim demek kendini nasıl gösterirdi. Gerçekten iyi biri olsa bile kötü olduğunu söylediğinde anlatmasını isteyecekti. Gerçeği en yakınlarına bile anlatamazken bir yabancıya asla anlatamazdı. Hele ki buraya nasıl geldiğinden bir haber olduğu düşünülürse söyleyeceği tek bir cümle bile onu bir tımarhaneye kapatmalarına yeterdi. İşte bu istediği en son şeydi. Hayatı boyunca yeterince psikolog görmüştü. Bir de sürekli kapalı bir mekanda sürekli uyutularak hayallerinde hapsolmaya hiç niyeti yoktu. Adam neyse ki kısa bir süre sonra onun kafasında oluşan bin bir soruyu yok etmeyi sağlamak istercesine bir kaç kelime dile getirerek yanından uzaklaşmıştı.
Adamın yanından ayrılmasından sonra derin bir nefes alarak iyicene uzaklaşmasını bekledi. Hala tedbiri elden bırakmak istemiyordu. Eve giderken takip edilmekte istemiyordu. Sırf bu yüzden iyicene uzaklaştığından emin olmadan yerinden ayrılmak istemiyordu. Gerçi bir şeyi unutuyordu. Buraya tıkılı kaldığı gerçeği neden hala eve gitmek için hiç bir hamle yapamıyordu. Niye bu lanet olası yerden bir adım bile uzaklaşamıyordu. Belki de başına gelecek vardı kim bilir. Belkide az önce yanından ayrılan adam yeni kurbanıydı. Yine bir insanın canını yakmak, yaşam enerjisini özümsemek istemiyordu. Kötü biriyse umurunda olmayacaktı elbette ki ama en son gücünün tadına bakmış kişileri düşününce biri akademi öğretmeni diğeri sevgilisi Christi. En çokta Chris'e yaptıkları yüzünden kendini suçlu hissetmişti. Şimdiye dek en çok onun canını yakmış olmalıydı. Ama onun sorun etmeyip üstüne gelişen olaylar gücüe bir yandan minnettar sayılırdı.
Korkusu onu yavaşça terk ederken titreyen bedenin de henüz bir değişiklik yoktu. Kollarını bedenine sararak bu titremenin yok olmasını dilemeye başladığı an giderek yaklaşan adımları tekrar duydu. Az önce yanından ayrılan kişi geri dönmüştü. Peki neden korkmalı mı güvenmeli mi gerçekten bilmiyordu. Gözlerini ona dikmiş bir şekilde üzerine konan cekete sarındı. Adamın söyledikleri az önce ki yok olmuş sorularını geri getirmişti, tabi tek bir farkla hepsinin cevabı vardı artık. Berbat bir yalancıydı.
"Yalan ya da gerçek bay yabancı iyi olup olmamamın sizi ilgilendirmiyor olması gerekmez mi? Bu arada ceket için teşekkürler. Gerçi üşüyor değilim ama..."
Adam ile göz göze gelmek önce tuhaf bir şekilde rahatsız etmemişti. Ama sonra ki söyledikleri kafasını allak bullak etmişti. Adam sarhoş falandı da kendisi ile kafamı buluyordu. Sihirbaz, cadılar, belki de gece gece kendi gibi tımarhanelik bir kaçığa denk gelmişti. Nedense böyle düşünmek bir anlığına rahatlatmasını sağlamıştı. Sıradan ses tonuyla konuşmaya başladı.
"Beni avlamak isteyen cadılar mı? Şapkadan tavşan falan çıkarmadığıma göre bir sihirbaz değilim. Dolayısıyla peşimde cadı olduğunu sanmıyorum. Ayrıca sen iyi olduğuna emin misin acaba? Gece gece sihirbaz cadı..."
| |
| | | Phin Silent Toprak Perisi
Mesaj Sayısı : 230 Kayıt tarihi : 13/06/12 Nerden : İstanbul Lakap : Serseri peri
| Konu: Geri: Yeni Bir Şey Paz Tem. 29 2012, 23:50 | |
| Phin gözlerini kızın gözlerinden bir an olsun ayıramıyordu. Beyninden hep aynı şey geçip duruyordu ya bağlanması gereken sihirbaz bu kızsa. Bunun gerçek olma ihtimali bir yana bu fikir bile onu çıldırtmaya yetiyordu. Onun sihirbazı bu kadar savunmasız ve kırılgan olamazdı hayır böyle bir şeyi aklının ucundan geçirmesi bile yanlıştı. Phin gibi bir perinin kafası karışık ne yapacağı belli olmayan sürekli gözetip koruması gereken bir sihirbazı olamazdı. Phin’in kişiliğine tersti bu bir kere. Phin genel olarak eğlenceyi seven biraz serseri biraz vurdumduymaz biriydi. Açıkçası ilerde eğer bağlanması gereken sihirbazı bulurda bağlanırsa sihirbazını sürekli kontrole gitmeyi planlamıyordu onunda bir hayatı vardı. Hafta da bir yada 2 kez yanına uğrardı en fazla oda iyi olup olmadığına bakıp dikkatini çeken ters bir şeylerin olup olmadığını sormak için. Ama eğer sihirbazı gerçekten bu kızsa sürekli onu göz önünde tutması gerekecekti ve bu ikisinin hayatı içinde kötüydü. Kendi deyimiyle bebek bakıcılığı yapmak istemiyordu. Gözlerini yere devirip derin bir nefes aldı aslında bunu öğrenmenin bir yolu vardı. Aurasına iyice odaklanarak bunu anlayabilirdi. Bu şekilde içindeki acaba kuşkusundan kurtulabilirdi.
Kızın sözlerinden sonra gözlerini ona dikerek gülümsedi. Bay yabancı kulağa hoş gelmiyordu. Az önce adını söylemişti kıza ama anlaşılan gözleri boş boş baktığında sadece görmemekle kalmıyor aynı zamanda da duymuyordu. Kızın sözleri bittikten yüzüne sahte bir gülümseme yerleştirerek ''Adım phin bay yabancı yerine bana phin dersen sevinirim benim bir adım var sonuçta'' dedikten sonra gözlerini kızın gözlerine dikti. Ona her şeyi anlatmadan önce gerçeği öğrenmeliydi. Gözlerini birkaç saniyeliğine kapattı. Açtığında yüzü düşmüştü resmen somurtuyordu. Derin bir nefes alarak ''Öncelikle ne sarhoşum ne de deliyim. Ben aslında... neyse bunu daha sonra konuşabiliriz önce şu sihirbazlık konusuna açıklık getirelim insanları kandıran kişilere sihirbaz denmez hokkabaz denir sihirbazlar her ne kadar insanların dilinde göz yanılmasında usta kişiler olsalar da cadıların perilerin ve avcıların dilinde sihirbazlar çeşitli yetenekleri olan kişilerdir. Sende bir sihirbazsın yani bir yeteneğin var dimi? Ne biliyim eşyaları haraket ettirebiliyorsundur ya da doğadaki elementlerden birini kontrol edebiliyorsundur veya başka bir şey mutlaka bir yeteneğin vardır. Şimdi söyle bana yeteneğin ne?'' diye sordu.
| |
| | | Scarlett Demon Sihirbaz
Mesaj Sayısı : 758 Kayıt tarihi : 01/06/12 Yaş : 32 Lakap : Katil, kan emici, dengesiz, psikopat
| Konu: Geri: Yeni Bir Şey Ptsi Tem. 30 2012, 23:21 | |
| Phin ile göz göze gelmek onu pek rahatsız etmiyor olsa da onun giderek değişen bakışlarına bir anlam veremedi. Ne yapmaya çalışıyordu, acaba kafasından neler dönüyordu. Önceleri kendini incelemeye çalışan bir ifade olmuştu gözünde ama sonra birden bakışlarındaki değişiklik rahatsızlık verici olmaya başladı. Sanki yiyecekmiş gibi bakıyordu yada dövecekmiş gibi peki neden az önce yalan söylediği için mi böyle bakışlar oluşmuştu onda. Bu ona saçma gelmişti. Hangi insan yeni tanıştığı ya da yeni gördüğü birine tam olarak dürüst olabilirdi ki hiç kimse. Üstelik onun söylediği yalan öyle basitti ki büyütülecek hiç bir yanı yoktu. Başını başka yöne çevirdi. Göz göze gelme durumu artık yeterdi.
"Peki Phin adını öğrenmiş olabilirim ama sen hala benim için bir yabancısın üstelik bay yabancı çokta rahatsız edici bir söz değil." ... Söylediklerine hala içten içe gülüyordu. Böyle bir halde espri yapabilme yeteneği olduğunu fark etmemişti. Şapkadan tavşan çıkarmak falan. Adamın söylediklerine karşı tepkisinin nasıl olacağını merak etti. Ama önce o konuşmaya başlamadan ayağa kalktı. Her hangi bir ters durumda kolayca sıvışabilmek için tabi bunu yapmasının nedeni ondan korkmak değil de ona hiç bir şekilde zarar vermeden yanından ayrılmak istemesiydi. Nedense kötü biri olabileceği ihtimalinin bir anlığına düşündükten sonra zihninden uzaklaştırmıştı. O iyi biri diye içinden tekrar etti ve ekledi, yeteneğinin tasına bakmayı hak etmiyor. Ayağa kalktıktan sonra onun yüzüne dikkatle bakmaya başladı. Yüzü düşmüştü resmen neden bir anda canı sıkılmıştı ki acaba tavşan ve sayire na pek komik gelmemiş miydi? Konuşması başladığında dikkatle onu dinlemeye başladı. Duydukları karşısında şaşkınlığını gizleyemiyordu. Mantıklı konuşuyordu ama hala cadı mevzusu dile getirmesi pek inandırıcı gelmiyordu, ta ki yeteneği olup olmadığını sorduğu ana kadar. Bir anda taş kesmiş bir şekilde ona bakmaya başladı. Kafası allak bullaktı ne demesi gerektiğini bilmiyordu. Ama içindeki canavar ondan önce kararını vermişti. Gözlerine inen karartının ardından bambaşka bir Scarlett olarak yenide doğmuştu işte. İçindeki sadece nefret ve öfkeden beslenmiş kişiliği onun sözlerinden şu sonucu çıkarmıştı. O uzun zamandır beklediği katilin ete kemiğe bürünmüş haliydi.
"Demek yeteneği mi öğrenmek istiyorsun Phin merak etme çok yakında öğreneceksin"
Sözlerinin hemen ardından ona doğru bir adıma attı ve elinin hiç beklemediği bir anda tam kalbinin üzerine yerleştirdi. Dokunduğu yer sanki yanıyormuşçasına onun canını yakıyordu ve aynı zamanda yaşamak için ihtiyacı olan tüm enerjiyi hızlı bir şekilde Scarlett'ın bedenine aktarıyordu. Phin ani bir şekilde yere düştüğünde elini hiç kıpırdatmadan daha fazla bastırmaya başladı. İçine dolan enerji olağanüstüydü daha önce hiç hissetmediği bir şey. Hiç bir canlının ona hissettirmediği tuhaf bir şeydi. İçindeki diğer yanı hayır diye haykırıyordu. Ama durduramıyordu. Acaba Phin daha ne kadar dayanabilirdi. Kaç saniye daha hayata tutabilirdi. Birden beyin fonksiyonlarındaki ani değişim beyine bir şok geçirtmiş şekilde başını ağrıtmaya başlamıştı. Bu gözlerindeki perdeyi kaldırmıştı. Ama gücü tersine çevirmek emmeyi durdurmak için yeterince güçlü hissetmiyordu kendini. Sonra birden içine akan Phin'in enerjisi ile bedeni kendini yenilemişti. Aynı anda Phin'e dokunan elleri çektiği tüm enerjinin sahibine akmasını sağlıyordu. Phin yavaşça gözlerini açarken emekleyerek deminki ağacın dibine oturdu. Ayaklarını karnına çekerek kollarını bedenine sardı. Bu sahnenin daha ne kadar yaşanacağını bilmiyordu. Artık yorulmuştu, beyninin ona oyunlar oynaması katlanması zordu. Konuşabileceği duruma geldiğinde ağzından kelimeler süzülerek dışarı çıkmıştı.
"Kimsin sen ve ciddi misin? Yeteneği mi nereden biliyorsun ve cadılar onlar da ne ve ve gücümü öğrendin mutlu musun?"
| |
| | | Phin Silent Toprak Perisi
Mesaj Sayısı : 230 Kayıt tarihi : 13/06/12 Nerden : İstanbul Lakap : Serseri peri
| Konu: Geri: Yeni Bir Şey Salı Tem. 31 2012, 01:24 | |
| Phin yüzündeki ifadeden kurtulmaya çalışsa da başaramıyordu. Kızın bu ruh değişimini garipseyeceği kesindi bunu bildiği halde bu durumu değiştiremiyordu ya da değiştirmek istemiyordu da denilebilirdi. Gözlerini kızın gözlerindeki acizliğe ve korunmasızlığa dikti kesinlikle bu kız onun ideal sihirbazı tanımından çok ama çok uzaktı. Her şeyden önce kız kendini cadılardan ya da avcılardan korumayı öğrenmek yerine kendi duygularına hakim olmayı öğrenmeliydi. Kızın sonunda adını kullanması üzerine yüzünde soğuk bir gülümsese de ardından kullandığı kelimeler yüzündeki gülümsemeyi bir anda yok etmeye yetmişti.Bay yabancı çokta rahatsız edici bir söz değilmiş hah en az bay ukala sözcükleri kadar rahatsız ediciydi. Kıza ifadesiz bir şekilde bakarak ''Emin ol en az şakaların kadar rahatsız edici'' diye mırıldandı sessiz bir şekilde. Kızın dinlemeye hazır olduğunu fark ettiğinde hiç düşünmeden konuşmaya başladı. Üzerinde çok düşünmemesine rağmen gayet mantıklı bir açıklama yaparak kızın yeteneğini sordu. Kızın şaşkınlığını üzerinden atması için ona zaman tanıdı. Beklemekten sıkılarak gözlerini kızın gözlerine diktiğinde gördüğü şeyler karşısında kısa bir şaşkınlık geçirdi. Gözlerinde öfke ve nefretten başka bir şey görmüyordu şu anda iyi de kime öfkelenmiş? Ne olduğunu anlamaya çalışırken kızın cevabıyla içini büyük bir huzursuzluk kapladı. Sihirbazın ona doğru bir adım atmasıyla istemsizce bir adım geri çekilmişti. Ona zarar vermek istemiyordu ama gerekirse bunu yapardı. Kızın kalbine dokunmasıyla büyük bir acıyla çığlık atması bir oldu. Kendini berbat hissediyordu canı çok kötü yanıyordu kalbi yanıyordu sanki. Kızı kendinden uzaklaştırmak için gücünü kullanmaya çalışsa da kendini o kadar yorgun ve berbat hissediyordu ki odaklanamıyordu.
Sanki tüm enerjisi bitmişti. Saniyeler içinde kendini yerde buldu. Kızın yeteneğinin ne olduğunu anlasa da onu durduramıyordu. Duyduğu büyük acı düşünmesini engelliyordu. Gözlerinin ağırlaştığını hissetti. Kız hemen durmazsa buna daha ne kadar dayanabilirdi bilmiyordu tek bildiği yaşamak için ihtiyacı olan son enerji kırıntılarını da hızla kaybediyordu. Bilincini kaybetmeden önce söyleyebildiği tek şey ''Kes şunu…'' olmuştu ve daha fazla dayanamayarak gözlerinin kapanmasına izin verdi sonrası büyük ve sessiz bir karanlıktan ibaretti. Gözlerini açtığında birkaç dakika hareketsiz bir iş şekilde öylece durdu. Ölmüş müydü? Nerede olduğunu anlamak için etrafa bakındığında kızı gördü. Hayır ölmemişti hala yaşıyordu ve kendini oldukça iyi hissediyordu demek ki tek yeteneği enerji emmek değilmiş emdiği enerjiyi geri de verebiliyormuş diye düşünerek sessizliğe gömüldü. Sessizliği bozan ilk kişi kız olmuştu. Yerinden kalkarak kızın yanına gitti ve tam karşısında durarak ''Öncelikle bir şeye açıklık getirelim yeteneğini söyle dedim göster değil. Eğer bunu isteyerek yapmadıysan ciddi bir kontrol sorunun var demektir ve daha dikkatli olman gerekir yoksa cadıların ve avcıların seni fark etmesi için uğraşması gerekmez.Ah tanrı aşkına neredeyse ölüyordun'' dedi sinirle. Sakinliğini kalmaya çalışarak ''Evet dediklerimde ciddiydim sen bir sihirbazsın ve anlaşılan yeteneğinde yaşam enerjisi emmek ve o enerjiyi kullanarak iyileştirmek ve hayat vermekte denilebilir ki güç kullanımında kesinlikle kontrolsüz olduğunu düşünüyorum . Ve gücünün ne olduğunu senden duymak yerine birebir görerek öğrendiğim için hiç mutlu değilim. Her neyse gelelim cadılara onlar şu insanların masallarındaki gibi sadece çirkin değiller özel güçleri var büyü yapabiliyorlar ve seni temin ederim en az senin kadar gerçekler '' dedi ve sustu kızın söylediklerini sindirmesini bekledi. | |
| | | Scarlett Demon Sihirbaz
Mesaj Sayısı : 758 Kayıt tarihi : 01/06/12 Yaş : 32 Lakap : Katil, kan emici, dengesiz, psikopat
| Konu: Geri: Yeni Bir Şey Çarş. Ağus. 01 2012, 02:31 | |
| Kafası karmakarışıktı. Ne düşünmesi gerektiğini bilmiyordu. Ne yapması gerektiğine. Phin'e yaptığı şey sürekli tekrarlanan hayalleri. Onun diğer yanı. Daha önce hiç bu kadar güçlü görmemişti o halini. Kendine katil bir düşman yaratırken kendi içinde de bir canavar yaratmıştı. Sadece o katile Stacy'i ondan alan canavara karşı beslemediği öfkeyi ve nefreti öyle çok büyütmüştü ki diğer yanı psikopat bir manyağa dönüşmüştü. Onu artık başka türlü tanımlaması mümkün değildi. Tüm bedeni titriyordu. Az önce iki kelimeyi bir araya getirerek nasıl cümle kurabildiğini bile bilmiyordu. Kendine gel... Kendine gel diye tekrar etti, içinden. Ama olmuyordu işte yaramıyordu. Phin'in bakışları üzerinde hissediyordu. Ona ne gözle baktığını ona bakmasa bile hissedebiliyordu ya da sadece kurguluyordu. Büyük ihtimalle onu öldürmek isteyecekti. Az önce onun yatığı gibi. Belki o da kendisinin olduğu gibi güçlere sahip bir insandı, tabi kendisinin insan olduğundan bile şüphe eder bir durumdaydı. Eğer Phinde güçleri olan biriyse ve onu öldürmeyi denerse karşı çıkmak istemiyordu. Belki de ölmek istiyordu. Ölmek, bu dünyadan yitip gitmek belki de onun hak ettiği şey buydu. Her zaman derinlerde bir yerde hissettiği ikizim değil ben ölmeliydim, düşüncesi gün yüzüne çıkmıştı. Aklını kaçırıyordu, galiba. Böyle bir durumda hastane de olsa bir sakinleştirici vurulurdu, her halde. Hatta bu kez hemşirelere karşı bile çıkmazdı.
Aralarında oluşan bu sessizlik onun düşünceleri daha da arttırıyordu. Bu sessizlik biraz daha devam ederse her halde çığlık atacaktı. Neyse ki Phin konuşmaya başlamıştı. Onun yüzüne istemsiz olsa da baktı. Birinin daha ona yaratık gözüyle bakması şaşıracağı bir şey değildi ama ne kadar alışsa da rahatsız ediyordu, bu onu. Konuşmaları dinledi. Hala cadılar ve avcılardan bahsediyordu. Sinirliydi bunu anlıyordu. Üstelik cadı ve avcı konusundan kesinlikle ciddi olduğu her halinden belli oluyordu. Titreyen bir ses tonuyla konuşmaya başladı. Konuşmak her ne kadar zor olsa da yapması gerekendi.
"Bana söylediğin şeyin ne olduğunun farkındayım gücümü üzerinde denemek gibi bir niyetim yoktu. Ama olanlar, onun gelmesi. Özür dilerim gerçekten özür dilerim"
Ağlamaya başlamıştı, cümlesi bittiğinde. Bir bu eksikti ağlayan mızmız bir kız. O bunların hiç biri olmak istemiyordu. Sıradan bir kız olmak istiyordu. Ama şimdi ulaşamayacağı kadar uzaktaydı, sıradanlık. Elleriyle yüzünün kapattı. Utanç verici bir durumdu bu. Gecenin vakti nerede olduğunu bilmemek, bir yabancıyı öldürmeye çalışmak, Phin. Aklına birden bir şey geldi. Peki o gerçekten neydi. Nedense yetenekli insan düşüncesine pek ısınamamıştı. Gözlerini silerek konuşmaya başladı. Göz yaşları hala durmamıştı.
"Sana inanıyor olsam bile bu durumda sen ne oluyorsun Phin?"
| |
| | | Phin Silent Toprak Perisi
Mesaj Sayısı : 230 Kayıt tarihi : 13/06/12 Nerden : İstanbul Lakap : Serseri peri
| Konu: Geri: Yeni Bir Şey Çarş. Ağus. 01 2012, 23:18 | |
| Phin ne kadar kabul etmek istemeyip inkar etmeye çalışsa da içten içe onun kendisinin sihirbazı olduğunu biliyordu. Sadece kabullenmekte zorlanıyordu ve bu da gayet normaldi.Olanları düşününce inkar etmeye çalışmakta haklı olduğunu biliyordu ama elinden bir şey gelmiyordu. Hayat bu sefer phin’e hiç beklemediği kadar büyük bir oyun oynamıştı. Kıza baktı birkaç saniye önce neredeyse onu öldürecek olan kız şimdi gayet savunmasız bir şekilde karşısında duruyordu buna inanmak zordu. Kızın yaptıkları inanılır gibi değildi. Neredeyse phin’i öldürüyordu üstelik phin ona hiçbir şey yapmamıştı. Kızın bu halini görünce bunu bilmeyerek yaptı diye düşündüyse de içinden bir ses hayır bilerek yaptı diye tersini göstermek için bağırıyordu resmen. Phin kız yaşam enerjisini emerken gözlerinde gördüğü intikam ve kini görmemiş olsaydı hareketlerinin kontrolünü kaybetmiş olabileceğini düşünüp üzerinde durmazdı. Ama görmüştü hala o an tekrar tekrar gözlerinin önüne geliyordu. Hayır kesinlikle kontrolünü falan kaybetmemişti. Phin’in yaşam enerjisini emerken ne yaptığının farkındaydı ve bunu durdurma gibi bir girişimde hiç bulunmamıştı. Phin acıdan çığlık atıp yere yığıldığında onun acı çekmesinden zevk aldığına yemin edebilirdi. Bunu gözlerinde görmekle kalmamış o bilincini yitirmemek için uğraşırken yüzündeki gülümsemeyi ve memnun ifadeyi görerek çok yakından tanık olmuştu.Onun ölmesini hayır onun acı çekerek ölmesini istediğini her hal ve hareketiyle belli ediyordu.Yani kesinlikle yaptığı şeyin bilincindeydi phin’in bilinci kapanmadan önce son kez gördüğü tek şey kızın gözleriydi ve o gözlerde gördüğü kin,öfke,nefret ve istediğini alıyor olmanın verdiği mutluluk ve haz vardı. Son hatırladığı şeyler bunlardı.
Kızın şimdiki haliyle o zamanki halini karşılaştırdığında iki farklı sonuca varmıştı kızın ya aklından zoru vardı ya da çift kişilikliydi.İkisi de birbirinden kötüydü ve iki seçenekte kesinlikle bir psikologa ihtiyacı olduğunu gösteriyordu.Tabi onu dinleyebilecek ve çözüm üretebilecek kadar uzun yaşayabilecek bir doktorun var olduğunu düşünmüyordu. Aynı zamandan gücüyle ve kendiyle ilgili sorunları anlattığında onun deli olmadığını düşünecek biri de muhtemelen yoktu. Doğa üstü güçlere kim inanırdı ki… Yani kızın her ne problemi varsa beraber çözmeleri gerekecekti.Derin bir iç çekerek gözlerini gökyüzüne dikti. N Sonuçta kabul etmek istemesem de o…o benim…sihirbazım diye düşündü.Evet sonunda bu gerçeği tam olarak kabullenemese de en azından onun phin’in sihirbazı olduğu gerçeğini kabul etmişti ve biliyordu bunu kabul etmek diğer her şeyi kabul etmenin bir başlangıcıydı. Kıza gözlerini dikip halini gördüğünde onun için istemsizce üzülmüştü. Fakat bu duygudan kurtulması uzun sürmemişti. Neden onun için üzülüyordu ki bazen kendini hiç anlayamıyordu. Kızın konuşmaya başlamasıyla tüm dikkatini kıza vererek konuşmasını dinledi. Kızın ilk sözlerinden sonra içini anlamsız bir üzüntü kaplamıştı kendi için üzülüyor olması gerekmez miydi neden onun için üzülüyordu ki o daha tam olarak yani en azından resmi olarak onun sihirbazı bile değildi. Kızın sözleri bittikten sonra gözlerini kızın gözlerine dikerek derin bir nefes aldı az öncekinden daha sakin bir şekilde ''Öncelikle özrün kabul edildi ama sen yine de gücüne ve kendini kontrol etmeye çalış bunun bir daha olmasını istemiyorum. Ölümle yüz yüze gelmek ve son anda onu oyuna getirip geri dönmek eğlenceli olabilir ama ölme ihtimalimi de görmezden gelemeyiz. Bu arada cadılar hakkında bilmen gereken bir şey daha var onlar sihirbazların peşindeler yani tehlikedesin aslında tüm sihirbazlar tehlikede tabi bir de avcılar var ama önce merak ettiğin soruya gelelim'' dedi. Bir süre sessiz kaldı kızın cevaba hazır olduğunu hissettiğinde ''Benim normal bir insan ya da bir sihirbaz olmadığımı eminim anlamışsındır ben bir periyim. İnanması zor ama durum bu ben bir periyim aslında insan formunda dolaşmayı seven bir periyim demek daha doğru olur bu arada sormayı unuttum adın ne?'' dedi ve sustu emindi kızın soracağı bir sürü soru vardı ama önce verdiği cevabı hazmetmeliydi. | |
| | | Scarlett Demon Sihirbaz
Mesaj Sayısı : 758 Kayıt tarihi : 01/06/12 Yaş : 32 Lakap : Katil, kan emici, dengesiz, psikopat
| Konu: Geri: Yeni Bir Şey Perş. Ağus. 02 2012, 16:09 | |
| Ondan özür diledikten sonraki göz yaşlarını bir türlü dindirememişti. Kendini kötü hissediyordu gerçekten kötü. Ama bu işi yaparkenki halini düşünürse gerçekten zevk almıştı. Sonunda yarattığı kişiyi karşısında görmesinden ötürü içinde doğan yok etme dürtüsü işini iyi yapan bir katil gibiydi. Can almaktan zevk alan bir psikopat. Bu git geller yüzünden bazen gerçek kişiliğini ne olduğunu merak ediyordu. Bir şey kesindi ama artık ailesinin tatlı kızı Scarlett olmadığı gerçeği. O artık başka bir şeydi. Yeteneği ile belki bir insan bile değildi. Bu yeteneğin ne zaman ortaya çıktığını bile tam olarak hatırlamıyordu. Hastane de bilinçsizce geçirdiği günlerin ardından kabuslarında gördüğü şey gerçek hayatta da karşısına çıkmıştı, yeteneği. Başta inanmak istememişti. Ama ölümler. Hayatta gerçek olan tek şeyin ölüm olduğunu öğrenmişti. Canını aldıklarının diğer insanlar tarafından fark edilmesi işte bu onu inandıran en önemli şeydi. Phin'in konuşması ile gözlerini gözlerinden kaçırarak ona baktı. Özrünü kabul etmişti. Ama bu neyi değiştirir ki o hala bir canavardı. Affedilmek bile ona yapılan bir kötülük gibi geliyordu. Çünkü bir daha yağmama garantisi kesinlikle yoktu. Aklının ona ne zaman nerede oyun oynayacağını bilemezdi.
"Biliyorum Phin kendimi kontrol etmem gerektiğini kendimi kaybetmemek için bir şeyler yapmak gerektiğini. Ama anlamıyorsun. Aslında hiç kimse anlamıyor. Gerçekte neler yaşadığımı bana ne olduğunu böyle olmaktan hoşlanıyormuş gibi mi görünüyorum. Hem ayrıca..."
Daha fazla konuşamadı. Hıçkırıklar içinde ağlarken kelimeler dudaklarından çıkmıyordu. Önceki cümleyi bile kurarken öyle çok zorlanmıştı ki. Suratı kıpkırmızı olmuştu. Titriyordu ve hala korkuyordu. Kendinden, insanın kendinden korkmasının ne demek olduğunu çok az insan bilirdi. Onun durumunu ise hiç bir insan bilemezdi. Phin'e göre ise şu an korkması gereken yeni şeyler ortaya çıkmıştı, cadı ve avcılar. Onlar neydi ve neden peşine düşeceklerdi. Mutlak bu güçle bağlantıları vardır diye düşünmeden edemiyordu. Ama önce merak ettiği Phin'in ne olduğuydu. Onun yanında durdukça geçen her saniye onun insan olduğundan daha fazla şüpheye düşüyordu. Phin ise artık son sorusuna cevap vermeye hazır gibi görünüyordu. Kurduğu ilk cümlede üzgün ve ağlıyor olmasına rağmen şaşkınlığını gizlememişti. Ona artık inanmamak gibi bir seçeneği yoktu. Yaşadığı ne normaldi ki kendisinin böyle bir yeteneği varken etrafta süpürgeli cadıların uçan perilerin olması imkansız bir şey değildi. Böyle düşünmeye başladığında şaşkınlığı üzerinden atmıştı. Phin'in söylediği her şey kafasında yeni bir soru oluşturuyordu ama o kendini konuşacak ve sorular dizecek kadar iyi hissetmiyordu. Aslında eve gitmek istiyordu, annesine sarılmak istiyordu, küçük bir kızken yaptığı gibi. durumu kötü olsa da yinede kendini biraz zorladı, en azından adını söylemeliydi.
"Adım Scarlett Phin ve ben kendimi hiç iyi hissetmiyorum..."
Cümlesini bitiremeden gözlerini açık tutmakta zorlanır hale geldi. Bir hayale dalmıyordu bundan emindi. Bedenine ağır gelen beyni yüzünden kendinden geçmişti.
| |
| | | Phin Silent Toprak Perisi
Mesaj Sayısı : 230 Kayıt tarihi : 13/06/12 Nerden : İstanbul Lakap : Serseri peri
| Konu: Geri: Yeni Bir Şey Salı Ağus. 07 2012, 21:35 | |
| Phin gözlerini kızın gözlerinden ayırarak gökyüzüne dikti. Bir gün sihirbazıyla mutlaka karşılaşacağını biliyordu ama bunun böyle bu şekilde bu ormanda böyle bir zaman diliminde olacağını hiç düşünmemişti. Tabi sihirbazının psikolojik sorunları olacağını da hiç düşünmemişti. Gerçi kız kendi bir şey söylememişti bu konuda fakat bunu anlamak içinde zaten psikolog olmaya gerek yoktu. Hangi normal sihirbaz bir anda yanındaki yabancının üzerinde güçlerini deneyip onu durup dururken öldürmeye kalkardı ki hem de bunu büyük bir öfke ve kinle yaptığı şeyden zevk alarak yapmıştı üstelik sonra birden başka biri olmuş ve yaptıklarından pişman bir şekilde ağlamaya başlamıştı. Gözleriyle sihirbazını süzerken derin bir nefes aldı. Evet bunu artık kabul ediyordu ve anlaşılan alışması çokta zor olmayacaktı. Kızın ağlamaya başlamasıyla içinde onu sarılıp teselli etme isteği oluştu. Az önceki kızgın halinden eser kalmamıştı. Neden böyle olduğuna bir anlam veremiyordu genç peri. Ona anlamsız geliyordu tüm bunlar sadece sihirbazı olduğu ve aralarındaki o henüz resmiyete dökülmeyen bağ yüzünden böyle olduğunu düşünse de saçma gelmişti yine de her şey. Genç kızın sitemkar ses tonu ve söyledikleri phin’in içinde bir şeylerin acımasına neden oldu. Kötü bir hayatı olduğu aşikardı hoş phin’inde harika bir hayatı yoktu ama bundan hiçbir zaman şikayetçi olmamıştı hatta bu durumdan gayet memnundu. Üstelik o hayatı phin seçmişti ve buna hiç pişman değildi ona duygusuz diyenlere gülümsemekle yetinmişti doğru söze ne denirdi ki. Farkında olmadan kıza doğru sarılıp teselli etmek için bir adım atsa da sonradan bunun farkına vararak hemen durmuş ve içindeki bu istekten hemen kurtulmuştu.
Gözlerini başka yöne çevirdi. Phin’in karşısında yeterince ağlamıştı ve emindi ki bu durumdan en az kendisi kadar kızda rahatsızdı. Kim birinin karşısında güçsüz ve zavallı görünmek isterdi ki? Kimse istemezdi biliyordu o yüzden bakışlarını kaçırmıştı. Kızın kendini ne zaman toparlayabileceğini merak etse de bu konuda hiçbir şey söylemeyerek düz sesinde hiçbir duygu barındırmayan bir ses tonuyla ''Neler yaşadığını bilemem hatta tahmin bile edemem ancak sen anlatırsan dinleyebilirim nasılsa birbirimizi tanımamız gerekecek neden birbirimizi tanımamız gerektiğini sana sonra anlatırım şimdi merak ettiğin soruları sormaya devam etmeden önce adını öğrenebilir miyim?'' diye sordu. Kızın hıçkırıklarını duyabiliyordu ve bu canını sıkıyordu karşısındaki genç kızın ağlaması onu anlamadığı bir şekilde rahatsız ediyor teselli etme düşüncelerini aklına getiriyordu fakat phin bu düşüncelerini ısrarla kafasından atmaya çalışıyordu. Kızın son sözleriyle gözlerini büyük bir endişeyle isminin scarlett olduğunu öğrendiği kıza dikti. Ses tonundaki tını onu endişelendirmişti. Scarlett çok geçmeden yere yığılmıştı. Güçsüz bedeni duyduklarına ve yaşadığı şeyler neyse onların ağırlığına daha fazla dayanamamış ve kendini ormanın kollarına teslim etmişti. Bir süre şaşkınlıkla olduğu yerde kaldı. İçinden ''Tanrım lütfen scarletta bir şey olmasın yoksa o kadar kötü ünvanın arasına birde sihirbazına sahip çıkamayan peri lakabı eklenecek dedikoduları duyar gibiyim'' diye düşünse de çok kısa bir zaman dilimi içinde bu düşüncelerin yerini kız için endişeleri aldı. Aralarındaki mesafeyi koşarak birkaç adımda kapatarak kızı kolları arasına aldı. Nabzını kontrol ettikten sonra derin bir nefes aldı ve kızın sadece bayıldığı kararına vardı. Kızı uyandırmak için birkaç kez sarsarak ''Scarlett… Scarlet kendine gel scarlett'' diye seslendi.Duymayacağını bildiği halde elinde olmadan kıza. Kız gözlerini bir süre sonra araladığında endişeyle ''İyi misin ? Seni hastaneye götürmemi istermisin? Arabam çok uzakta değil istersen can sıkıcı konuşmamıza daha sonra devam edebiliriz duydukların yeterince şaşırtıcı ve sıra dışıydı duyacakların daha da şaşırtıcı ve sıra dışı gelecektir ve ben senin bu konuşmamıza devam edebileceğinden emin değilim iyi görünmüyorsun'' dedi. Kızın gözlerinden alacağı cevabın ne olduğunu anladığı için gözlerini kapayıp içindeki güce odaklandı ve kızın kendini daha iyi hissetmesini sağlayacak birkaç sözcük mırıldanarak basit bir büyü yaptı.
| |
| | | Scarlett Demon Sihirbaz
Mesaj Sayısı : 758 Kayıt tarihi : 01/06/12 Yaş : 32 Lakap : Katil, kan emici, dengesiz, psikopat
| Konu: Geri: Yeni Bir Şey Perş. Ağus. 16 2012, 21:59 | |
| Her şey bir anda olmuştu, aniden gelen hayalleri gibi. Ama bu seferki sanki biraz daha farklıydı. Hayatında daha önce hiç bu kadar çok sayıda istemsiz dışında gücünü kullanmamıştı. Bu ona tuhaf gelmeye başlıyordu. Neler oluyordu. Hayallerin sıklığından ise bahsetmiyordu. Artık uyanık kalmakta zorlanıyordu. Belkide hiç istemediği halde sonunda kabul edecekti. Bir odaya kapatılıp hayatının geri kalanını orada geçirecekti. Bu sayede bir çok insan onun içindeki nefretin tadına bakmayacaktı. Tabi ki gücü sadece insanlar için bir tehlike değildi. Yaşayan, nefes alan her canlı için bir tehdit oluşturuyordu. Daha küçük bir kızken başlamıştı her şey, neden bu anılar yumağının içine düştüğünü bilmiyordu. Ama çıkamadığı bir gerçekti. Kafasının içi dolan anılar yüzünden patlayacakmış gibiydi. Belki de Chris'in bahsettiği beyin kanaması olayı böyle oluyordu. Beyni patlayacakmışçasına ağrırken bir anda içerisinde patlayan bir damar beynindeki kanı kafa tasına sızdırmaya başlayacaktı. Sonrası ile sessiz kimseye hissettirmeden onun bu dünyadan silinmesiyle son bulacaktı. --- Hiç bir şey görmüyordu. Sanki biri dünyasının tüm ışıklarını kapatmıştı. Ama dünya onundu, bu eğer onun hayaliyse ışık istediğinde var olması gerekiyordu. Ama olmuyordu. Işık ya da ona benzer her şeyi aklından geçiriyordu. Yinede karanlık yok olmuyordu. Yavaşça kalktı yerinden, önünü görmeden adım atmaktan gerçekten zorlanıyordu. Yinede hareket etmek bulunduğu yerden uzaklaşmak istedi. Belki bir şekilde ışığı bulabilirim umuduyla. Kaç adım attığını bilmiyordu. Uykuda gibi hissediyordu kendini, zifiri karanlığın içinde. Rüzgarın tenini yalayarak esmesiyle rüzgarı hissetti, teninde. Sanki bir yerde hava girmesi için bir cam açılmıştı. Derin bir nefes çekti içine, ciğerlerine dolan hava ile birlikte rahatladığını düşünürken duyduğu sesten sonra nefessiz kaldı.
"Sonunda seni buldum küçük meleğim. Demek o sensin benim güzel kaynağım çok şeker kokuyorsun"
"Sende kimsin? Neredesin?
"Sabırlı ol seni bulmama az kaldı hemde çok az. Sadece bir kaç saniye daha uykuda kal, çabuk bitecek söz veriyorum"
"Ne, sen neden bahsediyorsun"
Birden gözleri açıldı. Karşısında peri olduğunu söyleyen Phin duruyordu. Korkmuş ve iyicene irileşmiş gözleri ile ona baktıktan sadece bir saniye sonra hızla öksürmeye başladı. Sanki iç organları dışarı çıkacakmış gibi. Nefes almaya çalışıyordu. Ama olmuyordu. Sanki göğsü büyük bir şeyle doldurulmuş ve hava girişine izin vermiyordu. Phin'in ellerinin arasından çıkan bir şey, kendini iyi hissetmesini sağladı birden. Garipti. Yaptığı her ne ise tekrar nefes almaya başlamıştı. Telaşlı görünen Phin'in yüzüne baktı. Söylediklerini duyuyordu. Ama algılaması neden bu kadar uzun sürmüştü. Hastane. Hayır hastaneye gitmek falan istemiyordu. Ona ağrı kesici iğnelerden birini yaparak uyumasını sağlarlardı. Bunu biliyordu ve sırf bildiği için gitmek istemiyordu. Aklı başka bir yerdeydi. Baygınken duyduğu kadın sesi kime aitti. Söylediklerinden ne çıkarması gerekiyordu. Hiç bir fikri yoktu. Ama unutmadan bir yere not etmeliydi. Şimdilik aklının bir köşesine belki. Ama sonra kesinlikle bir not defterine not edecekti. Phin'in kollarından sıyrılarak konuşmaya başladı.
"Hastane falan istemiyorum, Phin. Her ne yaptıysan iyi geldi, teşekkür ederim. Ayrıca mantıklı düşününce ki hayatımın hiç bir evresinde başıma mantıklı bir şey gelmedi. O kadar şeyden sonra bir peri ile karşılaşmamı anormal karşılamamam gerektiğine karar verdim. Yani çok istersen açıklamalarına devam edebilirsin"
Çimenlerin üzerine oturdu ve dizlerini kırıp karnına çekti. Kafası hala o kadındaydı. Onu düşünmek kendini garip hissetmesini sağlıyordu. Gözlerini sıkarak dudağını dişledi. Bir anda göğsüne bir ağrı saplanmıştı sanki. Tam dövmenin olduğu yer ağrıyordu. Ona bakarken parlamaya başladığını gördü dövmenin. Siyah, kırmızı, mor karşımı bir renkte ışık saçıyordu. Üzerindeki ince askılı tişört ışığı saklayamıyordu.
| |
| | | Phin Silent Toprak Perisi
Mesaj Sayısı : 230 Kayıt tarihi : 13/06/12 Nerden : İstanbul Lakap : Serseri peri
| Konu: Geri: Yeni Bir Şey Ptsi Ağus. 20 2012, 14:04 | |
| Phin gözlerini bir an olsun sihirbazından ayırmıyordu. Ters giden bir şeyler vardı. Huzursuzluk kaplamıştı içini. Kulaklarında tehlike çanları çalmaya başlamıştı çoktan. Scarlett tehlikedeydi hissediyordu. Lanet olsun diye içinden binlerce kez sövdü sihirbazının peşinde olan cadı boş durmuyordu. Dövmesinin parlıyor olması da hayra alamet değildi zaten bir an önce şu giriş kısmını geçip sebep ve sonuca gelmeliydi ama scarlett’ın kafasında soru işaretleri bırakmakta istemiyordu. Üstelik daha sihirbazının nasıl biri olduğu hakkında en ufak bir fikri bile yoktu. Tek bildiği şey gücünün bazen kontrolden çıktığıydı ha birde bazen kana susamış bir katil olabiliyordu gayet rahat bir şekilde. Neden benimde normal bir güce sahip olan bir sihirbazım olmadı ki diye içinden geçirdiyse de sonradan bunun bir saçmalık olduğunu fark edip bu düşüncelerinden kurtulmaya çalıştı. Kim sihirbazını ya da güçlerini seçebiliyordu ki? Gerçi böyle olmasını isterdi. Hatta mümkünsü cadısı ölmüş bir sihirbazının olmasını isterdi. Diğer cadılardan onu korumak daha kolay olurdu o zaman. En azından acaba sevgili cadısı bu sefer hangi saçma büyüleri deneyip hangi hain düşünceler içinde diye düşünmek zorunda kalmazdı. Ne yazık ki scarlett’ın cadıyı yaşıyordu. Avcılar bu aralar işlerini boşladı anlaşılan diye düşündü. Biri phin’e bir iyilik yapıp scarlett’ın cadısını öldürse ona ne kadar minnettar olurdu şimdi. Sinirle ve birazda şaşkınlıkla ''Lanet olsun bunun bu kadar çabuk olmasını beklemiyordum.'' Diye söylendi. Bir şey anlamamış olduğunu belli eden ve ona endişeli gözlerle bakan scarlett’a bakarak ''Sana tehlikede olduğunu söylemiştim ya bu kısmı düzeltiyorum aslında büyük bir tehlikedesin çünkü cadın yani dövmenin oluşmasına sebep olan kişi seni arama çabalarını hızla sürdürüyor bu gidişle bu şekilde sen savunmasız bir durumdayken seni bulması zor olmayacak şu ritüeli bir an önce halletmeliyiz'' dedi. Derin bir nefes aldı ve bir daha scarlett uyku yada baygın halindeyken böyle bir sihirle yerini bulamasın cadısı diye birkaç büyülü sözcük daha mırıldandı. Bu sırada hissettiği bir güç dalgasıyla ürperdi. Suratı düştü. Aklı karışmıştı ortalığı büyük bir sessizlik hakim oldu. Ormanın derinliklerine daldı gözleri.
Scarlett’a bakmıyordu çünkü kelimenin tam anlamıyla dehşete düşmüştü ve bunu onun görmesini istemiyordu. Scarlett’ın peşinde olan cadı kimse kesinlikle phin’in asla karşılaşmak istemeyeceği güçte biriydi. Cadı burada değilken bile gücünü hissettiriyordu hem de fazlasıyla. Bir an da beynine ya onu koruyamazsam düşüncesi hakim oldu. Farkında olmadan yumruğunu sıkmaya başlamıştı. Hayır böyle bir şey olamazdı. Onu koruyabilirdi. Daha önce pek çok periyle ve perisiz cadılarla uğraşmıştı ve hiçbirine yem olmamıştı şimdide yem olmaya niyeti yoktu ya da sihirbazını yem etmeye zor olacaktı belki ama imkansız değildi. Hem imkansız diye bir şey yoktu. Sadece zor başarılırdı ve imkansız zaman alırdı hepsi buydu. Tabi önce şu açıklama ve ritüel kısmını halletmek gerekiyordu. Gözlerini kızın gözlerine dikerek ''Kısacası cadılar gerçekti ve insanlar onları tehdit olarak gördükleri için ki bunda haksız sayılmazlardı avlamaya başladılar gün geçtikçe onlara ihanet eden yani avcıların tarafında yer alan cadılar sayesinde cadıları bulup yok etmek daha da kolaylaştı. Onlarda bulunmamak için yani daha zor bulunmak için güçlerini bölmeye karar verdi. Böylelikle onları bulmak daha zor olacaktı ve cadıların tarafında olan insanlara güçlerini aktardılar bu düşünceyle sonuç olarak zamanla bu insanların içindeki güç ekstra yetenek olarak ortaya çıktı sizde ve şimdi cadılar onları yani güçlerini geri istiyorlar bu yüzden de sihirbazlar diye adlandırdığımız sizlerin peşindeler. Ve avcılarda cadıları daha kolay avlayabilmek için sihirbazların peşinde umarım anlatabilmişimdir.'' Dedikten sonra biraz nefes aldı üzerindeki tedirginliği belli etmek istemiyordu ama ne kadar gizleyebildiği de tartışılırdı. Sonra gözlerini devirerek ''Perilere gelince biz aslında başta cadıların güçlerini verdikleri kişileri izleyip cadılara rapor veriyorduk ama sonra olanlar oldu ve periler de bağımsızlık ilan edip saf değiştirdiler ve sihirbazları cadılardan korumaya başladılar. Yani benim görevim seni senin o müstakbel katilin olma potansiyelindeki cadıdan korumak tabi hala cadılara çalışan perilerde var kısaca periler perilerle ve hatta cadılarla savaş halinde. Neyse konu şu ki benim seni tam olarak koruyabilmem için bana söz vermen gerekiyor daha doğrusu bir ritüel bağlanma ritüeli biliyorum kulağa saçma geliyor ve inan bana ben tüm bunlara henüz hazır olduğumuzu bile düşünmüyorum ama az önce dövmen parlıyordu yani senin cadın az önce seni bulmak için büyük bir çaba harcadı ama bulamadı. Emin ol bulmasını da istemezsin. Yani bu yüzden çabuk olmalıyız.'' Dedi. Sakin olmaya çalışsa da başaramayarak sinirli bir şekilde ''Lanet olsun ki seninle uğraşan cadı çok güçlü bir cadı seni korumak zor olacak'' diye mırıldandı yani en azından o mırıldandığını sanıyordu.
| |
| | | Scarlett Demon Sihirbaz
Mesaj Sayısı : 758 Kayıt tarihi : 01/06/12 Yaş : 32 Lakap : Katil, kan emici, dengesiz, psikopat
| Konu: Geri: Yeni Bir Şey Salı Ağus. 21 2012, 12:59 | |
| Dövmenin tam olduğu yerdeki ağrı kararlı bir şekilde ağrımaya devam ediyordu. Ağrı giderek arttığı için canı daha fazla yanıyordu. Elinin yayılan ışıkların üzerine koyarak kapattı. Ama ışıkları engellemek o kadar da kolay değildi. Elinin kenarından ışık demeti ben buradayım dercesine kendini göstermeye devam ediyordu. Bunun anlamı neyi şimdi daha önce hiç böyle bir şey görmemiş ve hissetmemişti. Bu ağrının nedenini, gördüğü ışıkların neden meydana geldiğini, o kadının kim olduğu, kendini hiç bir şey bilmiyormuş gibi hissediyordu. Doğruydu da zaten. Her bir kelime kafasında yeni bir soru işaretiydi. Kafasındaki soru işaretleri yüzünde şaşkın ve meraklı bir ifade oluşturmuştu. Phin'e bakıyordu. Ama onun bir anda sinirle söylediği cümle tüm bu duyguların yanında korkunun da oluşmasını sağlamıştı. Phin'in üzerinde ki tedirginlik onu etkilemişti. O hiç bir şey bilmezken Phin bir şeyler biliyordu. Ama bildiklerinden pekte hoşlanmadığı her halinden belliydi. İşte bu onu gerçekten korkutmuştu.
"Neler oluyor Phin"
Phin açıklama yapmaya başlamıştı. Dikkatli bir şekilde onu dinliyordu. Her bir kelime korkmakta ne kadar haklı olduğunun bir göstergesi gibiydi. O tehlikedeydi, gerçekten büyük bir tehlikedeydi PHin'in söylediklerine bakılırsa. Şu an etrafındaki insanlarla aynı duruma düşmüştü. Ona yaklaşan herkes tehlike içindeydi. Şimdi ise devir tersine dönmüştü gerçekten başı bela da bir kızdı.
"Yani rüyadaki o ses benim cadıma mı aitti? Bana 'Sonunda seni buldum küçük meleğim. Demek o sensin benim güzel kaynağım çok şeker kokuyorsun' demişti. Bu da ne böyle güzel kokuyor olmamı vurgulamasının nedeni ne? Kafam allak bullak oldu."
Dudağını büzdü. Masum savunmasız küçük bir çocuk gibi görünüyordu şu an. Elinin altındaki dövmeye konsantre olmaya çalıştı. İnsanları ölümden döndürebiliyorsa kendi içinde bir şey yapabilirdi belki. Ağrı hızla vücudunu terk ederken derin bir nefes aldı rahatlamıştı. Şimdi masum bakışları ile Phin'i takip ediyordu. Derin düşüncelere daldığı belliydi. Ama tek yaptığı onu daha fazla korkutmaktı. Scarlett ne zaman dan beri bu kadar korkak bir kız olmuştu. Biraz cesaret şu an daha çok işine yarardı. Öyle davranmaya karar verdi. Bir kaç gün önce ölmek istediğini ne kadar çabuk unutmuştu. Ölümden korksa böyle bir isteği neden olsundu ki bu düşünce onu güçlendirmeye başlamıştı. O başına gelenlerden sonra hala nefes alabiliyorsa zayıf biri olamazdı. Kendini toparladı, kendisini bile şaşırtacak derecede hızlı. Phin yeniden açıklamalar yapmaya başlamıştı. Yapacakları ritüel özellikle bu kısma takılmıştı. Yapmaları gereken ilk şey buydu ve Phin bunun gerçekleşmesinde kararlı görünüyordu. Sözleri bittiğinde cadı, peri ve sihirbaz üçlemesini anlamıştı. Daha doğrusu birbirleri ile neden bu kadar bağlantılı olduğunu ve sonra olarak neden bu kadar tehlike de olduğunu Phin'in söylediği son cümlede anlamıştı. Ona denk gelen cadı gerçekten güçlüydü. Mırıldanarak söylemiş olsa da onu duymuştu. Avlanmak istemiyorsa bir şeyler yapmalıydı. Yapacakları ritüel ise listenin en başında yer alıyordu.
"Dediklerinden cadı, peri, sihirbaz üçlemesinin nasıl birbirlerine bağlantılı olduğunu anladım. Sen benim koruyucu perim olmakta kararlıysan bu ritüeli istediğin bile zaman gerçekleştirebiliriz. Ben bunun nasıl olduğunu da bilmiyorum"
Sözleri bittiğinde telefonu çalmıştı. Cebinde telefonu ile uykuya dalmış olmalıydı. Arayan ailesiydi onu merak etmişlerdi. Onlara hiç bir şey belli etmeden konuşmaya çalıştı. Çok geçmeden evde olacağını söylemişti.
| |
| | | Phin Silent Toprak Perisi
Mesaj Sayısı : 230 Kayıt tarihi : 13/06/12 Nerden : İstanbul Lakap : Serseri peri
| Konu: Geri: Yeni Bir Şey Çarş. Ağus. 22 2012, 00:47 | |
| Phin derin bir nefes alarak temiz havayı içine doldurdu. Hala tedirginliği üzerinden atmaya çalışıyordu ama bir türlü başaramıyordu ne yazık ki. Gözlerini birkaç saniyeliğine kapatıp kendini toparlamaya çalıştı. Gözlerini tekrar açtığında az önceki şaşkınlığından eser kalmamıştı ama hala tedirgindi. Bu gün yaşananlar kesinlikle onun için fazlaydı. Bağlanmak,sihirbaz,cadı,güç kontrol problemi hepsi bir anda olmuştu. Bu phin için oldukça fazlaydı. Sihirbaz fikri bile ona uzak gelirken şimdi bağlılık ve şu cadı merak ediyordu acaba hayatı bundan daha karmaşık olabilir miydi? Derin bir nefes daha aldı ve gözlerini gökyüzüne dikti. Şehrin ışıklarından uzakta onları görmek daha kolaydı. Bir müddet bu manzarayı izledi genç peri. Yüzüne sert bir rüzgarın çapmasıyla gözlerini kıza dikti. Hava git gide soğumaya başlamıştı. Zaten çok iyi görünmüyordu ve bu gün yeterince yorulduğunu düşünüyordu biraz daha burada kalırlarsa kızın hasta olacağından korkuyordu. Korkuyordu… Ne zamandan beri yeni tanıştığı bir sihirbazın sağlığı için endişelenmeye başlamıştı? O sıradan bir sihirbaz değil o benim korumam gereken bir sihirbaz diye hatırlattı kendine ve bir müddet daha soğuk esen rüzgarın onu kendine getirmesine izin verdi.
İçindeki huzursuzluk gittikçe kaybolmaya başlamış ve yerini garip bir rahatlama hissine bırakmıştı. Sanırım cadının gücünü artık hissetmediği için rahat hissediyordu kendini en azından bu günlük bulamadı ve arama çabalarını son verdi diye düşünerek rahat bir nefes verdi. Gözlerini kapayıp doğanın sesini dinlemeye başladı bu onu rahatlatıyordu. Bu sırada scarlett konuşmaya başlamıştı. Scarlett’ın aklında soru işareti bırakmadığını sevinmişti ama onu asıl güldüren şey sen benim koruyucu perim olmakta kararlıysan diye başlayan cümlesi olmuştu. Yüzünde oluşan alaycı gülümsemeye engel olamayarak sessizce kıza baktı ve ciddi bir ses tonuyla ''Sihirbazlar ve periler birbirlerini seçemezler yani ben gidip senden başka bir sihirbaza bağlanamam ve sende benden başka bir periye ama hangi tarafta olacağımızı kendimiz seçeriz. Sihirbaza bağlanmak yada cadıya hizmet etmek hangisini seçeceğimiz bize yani perilere kalmış.'' Dedikten sonra birkaç saniye duraksadıktan sonra ''Tabi cadılar perileri tuzağa düşürüp onların ne istediğine bakmadan büyüyle zorla kendilerine itaat edecek duruma getiriyorlar ama konumuz bu değil konumuza dönecek olursak evet seni korumakta kararlıyım yani senin deyiminle senin koruyucu perin olmakta kararlıyım.'' Dedi. O sırada kızın telefonu çalmıştı. Saatine baktı ve gözlerini kıza dikerek ''Ritüel için biriyle görüşmem gerek onunla bu konuyu konuşup ritüeli düzenlemek için yardım istemeliyim. Ritüel için gerekli hazırlıkları tamamladığımda seninle irtibata geçerim. Saat oldukça geç olmuş ve ailen senin için baya endişelenmiş anlaşılan hadi seni evine bırakıyım bu saatte tek başına dolaşman tehlikeli'' diyerek kızın kalkmasına yardım etti. Arabaya doğru ilerlerken ikisinden de çıt çıkmadı. Arabaya binip yola koyuldular kızı evine bıraktıktan sonra aklında bin bir tane soruyla oda kendini bara attı.
| |
| | | | Yeni Bir Şey | |
|
Similar topics | |
|
| Bu forumun müsaadesi var: | Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
| |
| |
| |